Çevrimdışı
"Bir Modernist'in(M.İslamoğlu) Kur'an Karşısındaki Hezeyanlar"
17 ve19. yüzyıllarda avrupayı etkisi altına alan ve oradan İslam dünyasının içerisine bir virüs gibi giren aydınlanma dönemi kendini her alanda hissettirmeye başlamıştır. Akla büyük bir önem atfeden aydınlanma felsefesi, bir akıl devletinin, bir akıl hukukunun, bir akıl dininin, kurulabileceğini aklın tek değer ölçütü olduğuna ve bu ölçütün sunduğu verilerin kesinlik ifade ettiğine inanır.Rönesans ve reformla başlayıp aydınlanma, pozitivizm, rasyonalizm gibi akımlarla devam eden yapı, sekülerleşmenin oluşumuna ve sonrada ondokuzuncu ve özellikle de yirminci yüzyılda etkinliğini belirgin bir tarzda gösteren modernleşme sürecinin meydana gelmesine neden olmuştur.Temelleri avrupa'da bulunan sonraları neredeyse tüm dünyayı etkisi altına alan modernliğin yapısında geleneğe karşı bir duruş bulunmakla beraber geleneğin bir parçası konumunda olan yerleşik dini yapı ya da bir aykırılık mevcuttur. Modernitenin özü şu şekilde tanımlanır; Akıl hayatın bütün alanlarına nüfus edip etkisini göstermeli, akıl öncesi veya ötesi tüm alanları dışlayıp, tek yetkin varlık olarak yerini kendisi almalıdır, zira akıl insanın ortaklaşa sahip olduğu ve insan gücünün dayandığı değişmeyen tek değerdir. Evet;bu kısa girişten sonra bir modernistin fikirsel altyapısını daha iyi anlayabilmek ve onu daha yakından tanıyabilmek ve tanıtabilmek için, bu düşüncenin Kuran'a yaklaşımını kendi bakış açısıyla sizlere sunmaya çalışacağız.Bu amaç doğrultusunda; akıl tutulması yaşayan ve üstün kamuflaj yeteneğine sahip olan, te'vil ve tahrif ekolünün kullandığı ortak dili kendi söylemleriyle değerlendirmeye ve bununla beraber selef alimlerimizinde kıymetini bir nebzede olsa anlamaya vesile oluruz inşaallah... Eğerki; "Kur'andaki din" "Kur'an İslamı" "Kur'an'a dönüş" " Kur'an merkezli hayat" "Vahyin yeniden inşası" gibi söylemleri duyduğunuzda size samimi geliyorsa...! Lütfen (!) biraz daha düşünün ve arkasından gelecek olan şu cümlelere hazırlıklı olun (!) ".....Kur'a'nın anlaşılması, yaşanması, hayata yeniden yön vermesi için Kur'an ile aranızdaki bütün engelleri kaldırın! Hiçbir kimsenin, hiçbir anlayışın, sizinle Kur'an arasına girmesine izin vermeyin! Sizi Kur'an'dan uzaklaştıran ve geleneğin bir ürünü olan ne varsa (Müfessirler, Muhaddisler, Müctehitler, Fakihler, Usulciler,Tarihciler)sizde onları "Kur'an'dan" yani hayatınızdan uzaklaştırın. Kur'an ile dirilmek, Kur'an ile doğrulmak için rivayet kültürünü, nakil hurafeciliğini ve gelenekselciliği bir tarafa bırakarak, mücerret korunmuş akıl ile ve onun yol göstericiliğiyle, Kur'an'ı yeniden anlamlandırın ve yeniden yorumlayın! Uydurulmuş dinden indirilmiş dine hiçret edin!.. Ve sonra Kur'anla baş başa kalın..! onunla konuşun..!sohbet edin..! hasbihal yapın..! ve deyinki; Ey Kur'an; Sen bir çok yerde mucizeler yani olağanüstü, tabiat kanunlarına aykırı durumlardan bahsediyorsun! Mesela; İbrahim'in(as) kuşları parçalaması ve herbir kuşun parçalarını bir dağın tepesine koyması daha sonrada onları kendisine çağırdığında canlanarak kendisine gelmesinden, İsa'nın(as) ölüleri diriltmesinden, beşikte iken konuşmasından, Havarilerin isteğiyle İsa'nın(as) dua etmesi sonucunda gökten sofra indirilmesinden, Kabe'yi yıkmaya gelen büyük bir orduyu gagalarında ateşte pişirilmiş taş taşıyan kuşlarla yenilgiye uğratılmasından, Hz Meryem'e(as) Allah katından bir lütuf olmak üzere hesapsız verilen yiyeceklerden,Cinlerin mahiyetinden,Şeytan ve Meleklerin varlığından bahsediyorsun!.Ey Kur'an; Batı dünyası baskıcı, bağnaz, din adamı üstünlüğüne dayalı, aklı devredışı bırakan, kilise hegomyanyasından kurtulup, yerine aklını kullanan din adamlarının anlayışlarını terkeden ve kutsal metinleri herkesin anlayabileceğini savunan rasyonel, realist,reformist ve modernist bir düşünceyi benimseyerek kendisini geliştirdi ve teknolojiyi elde ederek büyük bir güce sahip oldu.Biz müslümanlarında ilerlemesi batı karşısında söz sahibi olabilmesi ve onların karşısında ezilmemesi vede küçük düşmemesi için yozlaşmış rivayet kültürünü, onun bir yansıması olan nakil yorumculuğunu ve muharref geleneğin tahrif ettiği kafa yapısını bir kenara bırakarak,çağdaş zamanın gereksinimlerini içerisinde barındıran,saf ve berrak aklın önderliğinde, hermanotik yorumlama tekniklerini ve bununla birlikte, tevil ve mecaz yöntemlerinide kullanarak seni yeniden anlamalıyız! Ancak o zaman; İbrahim'in(as) kuşları öldürmediği sadece kendisine alıştırıp çağırdığını, İsa'nın(as) ölüleri değilde kötülük ve günah işlemiş ölü kalpleri dirilttiğini, beşikte iken konuşmadığını, bunun sadece o dönemin yaşlılarının karşısında yaşca küçük olan bir çoçuğun konuşmasının abes olduğunu ifade etmek için kullanılan bir terim olduğunu, gökten sofra inmesinin mecaz ifade ettiğini, Ebrehe'nin ordusunu helak edenin, sineklerle insanlara geçen bir çeşit bulaşıcı hastalık olduğunu, Meryem'in(as) yiyeceğini onu seven biri tarafından bırakıldığını, Cinlerin o güne kadar arab yarımadasında görülmeyen bir kavim olduğunu, Şeytanın insanın içindeki kötümser dürtüler, Meleklerinse insanın içindeki iyi mele-keler olduğunu diyebilir ve senin cağdaş dünyaya ışık saçmanı sağlayabiliriz...."(!)(!)
(Bilaleyn)
17 ve19. yüzyıllarda avrupayı etkisi altına alan ve oradan İslam dünyasının içerisine bir virüs gibi giren aydınlanma dönemi kendini her alanda hissettirmeye başlamıştır. Akla büyük bir önem atfeden aydınlanma felsefesi, bir akıl devletinin, bir akıl hukukunun, bir akıl dininin, kurulabileceğini aklın tek değer ölçütü olduğuna ve bu ölçütün sunduğu verilerin kesinlik ifade ettiğine inanır.Rönesans ve reformla başlayıp aydınlanma, pozitivizm, rasyonalizm gibi akımlarla devam eden yapı, sekülerleşmenin oluşumuna ve sonrada ondokuzuncu ve özellikle de yirminci yüzyılda etkinliğini belirgin bir tarzda gösteren modernleşme sürecinin meydana gelmesine neden olmuştur.Temelleri avrupa'da bulunan sonraları neredeyse tüm dünyayı etkisi altına alan modernliğin yapısında geleneğe karşı bir duruş bulunmakla beraber geleneğin bir parçası konumunda olan yerleşik dini yapı ya da bir aykırılık mevcuttur. Modernitenin özü şu şekilde tanımlanır; Akıl hayatın bütün alanlarına nüfus edip etkisini göstermeli, akıl öncesi veya ötesi tüm alanları dışlayıp, tek yetkin varlık olarak yerini kendisi almalıdır, zira akıl insanın ortaklaşa sahip olduğu ve insan gücünün dayandığı değişmeyen tek değerdir. Evet;bu kısa girişten sonra bir modernistin fikirsel altyapısını daha iyi anlayabilmek ve onu daha yakından tanıyabilmek ve tanıtabilmek için, bu düşüncenin Kuran'a yaklaşımını kendi bakış açısıyla sizlere sunmaya çalışacağız.Bu amaç doğrultusunda; akıl tutulması yaşayan ve üstün kamuflaj yeteneğine sahip olan, te'vil ve tahrif ekolünün kullandığı ortak dili kendi söylemleriyle değerlendirmeye ve bununla beraber selef alimlerimizinde kıymetini bir nebzede olsa anlamaya vesile oluruz inşaallah... Eğerki; "Kur'andaki din" "Kur'an İslamı" "Kur'an'a dönüş" " Kur'an merkezli hayat" "Vahyin yeniden inşası" gibi söylemleri duyduğunuzda size samimi geliyorsa...! Lütfen (!) biraz daha düşünün ve arkasından gelecek olan şu cümlelere hazırlıklı olun (!) ".....Kur'a'nın anlaşılması, yaşanması, hayata yeniden yön vermesi için Kur'an ile aranızdaki bütün engelleri kaldırın! Hiçbir kimsenin, hiçbir anlayışın, sizinle Kur'an arasına girmesine izin vermeyin! Sizi Kur'an'dan uzaklaştıran ve geleneğin bir ürünü olan ne varsa (Müfessirler, Muhaddisler, Müctehitler, Fakihler, Usulciler,Tarihciler)sizde onları "Kur'an'dan" yani hayatınızdan uzaklaştırın. Kur'an ile dirilmek, Kur'an ile doğrulmak için rivayet kültürünü, nakil hurafeciliğini ve gelenekselciliği bir tarafa bırakarak, mücerret korunmuş akıl ile ve onun yol göstericiliğiyle, Kur'an'ı yeniden anlamlandırın ve yeniden yorumlayın! Uydurulmuş dinden indirilmiş dine hiçret edin!.. Ve sonra Kur'anla baş başa kalın..! onunla konuşun..!sohbet edin..! hasbihal yapın..! ve deyinki; Ey Kur'an; Sen bir çok yerde mucizeler yani olağanüstü, tabiat kanunlarına aykırı durumlardan bahsediyorsun! Mesela; İbrahim'in(as) kuşları parçalaması ve herbir kuşun parçalarını bir dağın tepesine koyması daha sonrada onları kendisine çağırdığında canlanarak kendisine gelmesinden, İsa'nın(as) ölüleri diriltmesinden, beşikte iken konuşmasından, Havarilerin isteğiyle İsa'nın(as) dua etmesi sonucunda gökten sofra indirilmesinden, Kabe'yi yıkmaya gelen büyük bir orduyu gagalarında ateşte pişirilmiş taş taşıyan kuşlarla yenilgiye uğratılmasından, Hz Meryem'e(as) Allah katından bir lütuf olmak üzere hesapsız verilen yiyeceklerden,Cinlerin mahiyetinden,Şeytan ve Meleklerin varlığından bahsediyorsun!.Ey Kur'an; Batı dünyası baskıcı, bağnaz, din adamı üstünlüğüne dayalı, aklı devredışı bırakan, kilise hegomyanyasından kurtulup, yerine aklını kullanan din adamlarının anlayışlarını terkeden ve kutsal metinleri herkesin anlayabileceğini savunan rasyonel, realist,reformist ve modernist bir düşünceyi benimseyerek kendisini geliştirdi ve teknolojiyi elde ederek büyük bir güce sahip oldu.Biz müslümanlarında ilerlemesi batı karşısında söz sahibi olabilmesi ve onların karşısında ezilmemesi vede küçük düşmemesi için yozlaşmış rivayet kültürünü, onun bir yansıması olan nakil yorumculuğunu ve muharref geleneğin tahrif ettiği kafa yapısını bir kenara bırakarak,çağdaş zamanın gereksinimlerini içerisinde barındıran,saf ve berrak aklın önderliğinde, hermanotik yorumlama tekniklerini ve bununla birlikte, tevil ve mecaz yöntemlerinide kullanarak seni yeniden anlamalıyız! Ancak o zaman; İbrahim'in(as) kuşları öldürmediği sadece kendisine alıştırıp çağırdığını, İsa'nın(as) ölüleri değilde kötülük ve günah işlemiş ölü kalpleri dirilttiğini, beşikte iken konuşmadığını, bunun sadece o dönemin yaşlılarının karşısında yaşca küçük olan bir çoçuğun konuşmasının abes olduğunu ifade etmek için kullanılan bir terim olduğunu, gökten sofra inmesinin mecaz ifade ettiğini, Ebrehe'nin ordusunu helak edenin, sineklerle insanlara geçen bir çeşit bulaşıcı hastalık olduğunu, Meryem'in(as) yiyeceğini onu seven biri tarafından bırakıldığını, Cinlerin o güne kadar arab yarımadasında görülmeyen bir kavim olduğunu, Şeytanın insanın içindeki kötümser dürtüler, Meleklerinse insanın içindeki iyi mele-keler olduğunu diyebilir ve senin cağdaş dünyaya ışık saçmanı sağlayabiliriz...."(!)(!)
(Bilaleyn)
