Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Bir Ölüm Tehayyülü

G Çevrimdışı

galebe

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
yakınlarınızdan uzakta,çoluk çocuksuz,kimsesiz bir hastasınız.Sizi merak edecek,sizin adınıza üzülecek,sizinle acınızı paylaşacak kimsecikler yok.Bir hastanenin merhametsizlik fırtınası esen odalarının birinde ölümü bekliyorsunuz.
Üzerinizde iğrenç ilaçlarla daha bir iğrençlik kazanmış ter kokan açık mavi hasta elbisesi var.
Üşüyorsunuz içten.Hastalığınız sizi kemiriyor.Kaybolup gideceksiniz,çığlıklarınızı kimsecikler duymazken.
Suratı umumi tuvalet kadar bozuk,hemşire adlı canavarlar arada yanınıza girip ''akrep gibi'' sokuyorlar sizi.Ruhlarındaki cünüblük sizin ruhunuza sinip boğuyor,duman duman.
Kapıcı itler gibi asabi ve saldırgan olan bir takım doktor adlı yaratıklar da hakeza sizi zehirlemekte.O yaratıkların gözlerine baktığınızda sevgi,merhamet gibi tutunacak en ufak bir dal göremiyorsunuz.''Geber artık'' der gibi haşin hareketlerle sizi müşahade ediyorlar.Bunlara ağızınızı açıp bir söz deme hakkınız bile yok.Kendi hakkınızda bile soramıyorsunuz hiçbirşey.Sorduğunuzda ise sanki ''günlerdir konuşup konuşup kafalarını şişirmişiniz gibi'' tafra dolu hareketlerle aşağılık başlarını sağa sola sallıyorlar.İçinizin dilinde ''biz de bir gün sağlamdık'' gibi birşeyler kımıldıyor,ama bu da dışa vurulamadığından içinize batıyor.Nefesinizin bir an daraldığını hissedip göğsünüzü ''can çekişmekte olan bir kuş gibi'' yukarı doğru kaldırma teşebbüsünde bulunuyorsunuz,ellerinizle iğrenç hastane yatağını parçalarçasına.Sonra hafif bir terlemeyle nefesiniz geri normale dönüyor.Hemen uğursuz semtin varoşlarına açılan pencereden ''aşağılık bir fahişeden yüz çevirir gibi'' odadan yüz çevirip gökteki kara kara bulutlara bakıyorsunuz.Bir tek bulutlar acıyor sizin bu halinize.Siz de bu manzaraya artık dayanamıyorsunuz.Gözlerinizi ''sanki orada çok mühim birşeyler yazıyor gibi olan'' tavana dikiyorsunuz.Tavandaki her ayrıntıda ''ölüm meleğini'' bekliyorsunuz.Psikolojiniz bozulma aşamasını çoktan geçmiş olduğu için ''gel artık gel'' diyorsunuz sanki.Bu ''gel'' ler iradesi bozulan nöbetçi askerin saatler süren bir muhasarada kalmış halini anımsatıyor.Çağırıyorsunuz artık kendisinden kaçtığınızı ''yeter'' dercesine.'Öleceksek ölelim,çıkacaksak çıkalım buradan' diye çığlıklar atıyor bakışlarınız
''Nafile'' çekeceksiniz.Acıları,sıkıntıları çekeceksiniz.Bir kaç gün geçiyor.Hastaların görüş günü geliyor.Odada başka hastalar da var.Şimdi onları izliyorsunuz.Hepsinin yakınları gelmiş.O hastalar yakınları vesilesiyle biraz olsun seviniyorlar,yüzleri gülüyor.Hediyeler getirmişler,veriyorlar.Espiriler yapıyorlar,ümit aşılıyorlar.Siz bekliyorsunuz.''Hani olur ya'' diye içinizde bir heyecan titreşmekte.''Belki,ama belki benim de bir yakınım vardır,belki beni görmeye gelir'' şeklinde varsayımsal bir ümit....''Belki...............''
İşte birisi geliyor...Gözleriyle birisini arıyor...Sizin gözleriniz ''aradığın benim,beeen'' diye çğılıklar atıyor.Bir an o gelenle göz göze geliyorsunuz.Hızlı hızlı nefes alıp verirken ''hadi,oldu olacak'' diyor içiniz.Gelen şahıs size bakıp bir an duraklıyor ve bakışlarını geri çeviriyor.İçinizdeki ''bebek'' beşikten düşmüşçesine afallıyor.Ağlamak isteseniz de perişan vucudunuz ağlayacak durumda değil.Gözünüz yine tavana dikiliyor.Yine onu beklemektesiniz.Acılar çekerek bakıyorsunuz.Vucunuduz perişan,ruhunuz perişan.Birden sanki beyninizin içinde birşeyler kaynamaya başlıyor,fokur fokur kaynıyor.Sonra taşmaya başlıyor,taşan şeyler sizi haşlıyor ve birden gözünüzün önüne karıncalar gelmeye başlıyor,nefesinizi alamıyorsunuz.Parmaklarınızın uçlarından,ayaklarınızdan birşeylerin çekildiğini hissediyorsunuz.Sanki içinizdeki gergin urganlar koptu.Sallanmaya,titremeye başlıyorsunuz şimdide.Birilerinin ellerini hissediyorsunuz kollarınızda...Evet yine krize girdiniz,makinaya bağlaycaklar sizi.Bir an gözünüzü açtığınızda süslü püslü bir kokoş karının size acıma ve tiksinme dolu bir bakışla baktığınız görüyorsunuz,bu karı ziyaretçilerden biri.Sonra geri karıncalar geliyor gözünüzün önüne.Hepsi sinirli ve hızlı karıncalar.Sanki gözünüzü iyi bir dövüyorlar.Bastıkları yerlerde beyaz patlamalar oluyor.Soğuk ve karanlık bir odada duvarlardan tiz bir ses gelirken saatlerce hareketsiz durduğunuzu hissetmektesiniz ki birden şuurunuz yerine geliyor.Tam onsekiz saat komada kaldınız ve şimdi geri geldiniz.Ne sevinebiliyorsunuz yaşadığınıza ne de üzülebiliyorsunuz ölmediğinize.Ölüsünüz mezarda değilsiniz,yaşıyorsunuz hayatta değilsiniz.İşte ölümü beklemek bu olsa gerek diyor içinizdeki felaket deccalı.Sizin en büyük düşmanlarınızdan biri de o zaten.Hastalıktan çok o yedi sizi.Hep kötü şeyleri anımsatıyor.Siz acıdan kıvranırken o da kahkahalarla gülüyor.''Kimsen yok,geberip gideceksin hahaha.Senin geberiğini üç beş zani yıkayacak sonra sırtlan ruhlu aşağılık hayvanlar gömecek bir pislik çukuruna.
Sen geberip giderken gözüne bakıp teselli bulacağın kimse olmayacak.Geberirken üşüyeceksin,titreyeceksin,terleyip susayacaksın.Belki yanında hemşire adlı sırtlan ruhlular olacak da sana bir pisliğe bakar gibi bakacaklar.Belki sen it gibi ayaklarını itip çekerek geberirken onlar da seni videoya çekecekler.Kendilerini pazarladıkları gibi videonu da pazarlayacaklar internette.''
Ah o deccalı bir ele alsanız...Alamıyorsunuz...O deccal kendinizsiniz çünkü.Kendinizi yiyip bitiren de sizsiniz.Hiçbirşey yapamadan böyle böyle tükettiniz kendinizi.Kendinizi yemekten halsiz düşünce kafanızda pis kokulu hastane yastığından sağ tarafa düşüyor.Kıvranmaktasınız yatakta.Kolunuza iğnelerle enjekte edilen serumları söküp atıyorsunuz.Kıt olarak aldığınız nefesiniz sanki size bir yük gibi birden veriyorsunuz onu dışarı.Şimdi ağlamaktan ziyade böğürmektesiniz.Bir an pencereden dışarı bakıyorsunuz şehirde gece olmuş ışıklar yanıyor.Işıklara beddua ediyorsunuz ''Ben burada geberiyorum siz ise ne kadar umursamaz yanmaktasınız,ebeden sönün!!''
Serum düşüp kırılınca koridorda erkeklerle fingirdeşmekte olan ağızı sakızlı,kaşları alınmış it kafalı canavar geliyor odaya....Utanmasa ''sıpasını döver gibi'' eline terliği alıp sizi iyi bir pataklayacak.Kolunuzu sıkarak kaldırıyor sizi.Gözlerinden zehirini boşaltıyor ruhunuza bu arada.Tüm gücünüzle elinizin tersiyle itiyorsunuz hemşireyi.O da artık dayanamıyor ''üf,geberecen,düzgün dur'' Zira sizin kimsesiz olduğunuzu bilmekte.Sizi savunacak kimse yok.İt gibi kapabiliyor sizi.Birden kafanız sallanırken yine şuurunuz gidiyor.Gözlerinizi açtığınızda sabah olmuş ve sizi normal bakım odasına almışlar.
Şehire bakıyorsunuz yine...Gecekonduların bacalarından dumanlar tütmekte tıpkı sizin içinizi anlatıyor.Sizin de içinzde dumanlar tütmekte.Oda çok sıcak.Camı açayım diyorsunuz ama açsanız olmaz.Erimiş dondurma gibi yatakta biçimsizce yayılıyorsunuz.Artık aldığınız her bir nefes size yük oluyor ve hemen veriyorsunuz.Yine görüş saati.Yine ziyaretçiler geliyorlar.Yine birileri çok sevinçli.Hatta taburcu olanlar bile var.Siz yine bir ihtimal diyerek gelenlere bakıyorsunuz.Geçen hafta gözgöze geldiğiniz kişiyi görüyorsunuz ve yine gözgöze geliyorsunuz.Bu sefer tavır yapma sırası sizde.Siz ''vazgeçmişçesine'' bakışlarınızı çeviriyorsunuz.Hiç kimseyi görmemek için camdan bakıyorsunuz gözlerinizi çevirip,zira başınızı çevirecek mecaliniz yok.Camdan bakarken yanınıza birinin geldiğini hissediyorsunuz ama artık kimseden ümidiniz yok,ne ölüm meleği ne bir tanıdık ''sadce it kılıklı hemşiredir bu'' diyorsunuz.Yine de bakışlarınızı çeviriyorsunuz.Bu ''o''....Geçen haftaki adam.Yanınızda şimdi.Anlam veremiyorsunuz.Sadece bakıyorsunuz.''Geçen hafta da geldin bakıp gittin,şimdi niye başucumdasın'' der gibi.Size doğru eğiliyor ellerini hafifçe uzatırken.Birden heyecanlanıyorsunuz.Gerileyip toplanır gibi yapıyorsunuz.O an odada herkes kayboluyor.İkiniz kalıyorsunuz.Yine beyniniz kaynamakta kaynayan şeyler üzerinize dökülüp sizi haşlamakta.Sonra karıncalar gelmekte.Elinizden ayağınızdan birşeyler çekilmekte.Titremeye başladınız.Kafanız sağa sola sallanmıyor sanki birisi sıkıca tutmuş onu ve patlatacak.Hırıltılarla nefes almaya çalışmaktasınız,kafanız çatırdıyor,terler boşalmakta.İnliyorsunuz.''suu,suu''Artık şiddete dayanamıyor ayaklarınızla yatakta kazınıyorsunuz.Elleriniz yatağa yapıştı parçalarcasına.Şiddet azalıyor,yavaşça gevşiyorsunuz.Artık hiçbirşey duymuyorsunuz.Halbuki odada çığlıklar birbirine geçti.Hemşire ve doktorlar koşup geldiler.Size baktılar.Siz gitmiştiniz.Evet geçen hafta uğrayıp bakıp giden bu hafta vazifesini yaptı.Ardınızdan ise gram yaş döken olmadı.

Sizi odadan alıyorlar sedye ile.Üstünüzü soyup ceset elbisesi giydiriyorlar.Günlerce üzerinizde duran elbiseler sizden bıkmış gibi görünüyor çöpün içerisinde.
kollarınızdaki serum girişlerini söküp atıyorlar çöpe.Onlar da üzerlerindeki pis kanla sırıtyor ''ohh,kurtulduk dercesine'' Sizin suratınızda ise ne bir sevinç ne de bir üzülme var.Hafiif bir pişmanlık göze çarpmakta sadece.Sedye ile morga götürüyolar şimdi.Sedyenizi taşıyan hastane görevlilerinin hiç mi hiç umrunda değilsiniz.Sizi bir ''mal'' taşır gibi bile taşımıyorlar.Sanki bir pislik taşımaktalar.Yok yok leş taşıyorlar.İt leşi gibisiniz.Gram değeriniz yok.Başucunuzda sohbet ediyorlar.
''Geçen hafta gaç para duddurdun lan iddaadan''
''100 milyon duddurdum ğaldaş,hemen ulusa gittik pavyonda yidik parayı''
''Muhahaha''
Bu sırada asansöre biniyorsunuz...Görevlinin biri sizin ceset elbisesinin fermuarını açıp bakıyor;
''Sen de pavyona gider miydin lan'' deyip ağız dolusu tükürüyor suratınıza.Yine hain çakallar gibi vıcır vıcır gülüyorlar.
Öbürü size bir bakıp;
''Lan bu ota benziyo aynı,pavyona neyim gidemez'' diyor yine gülüyorlar.
Bu sırada asansör morgun önüne iniyor.Morgda ağır garip bir koku var.İçerden kahkahalar geliyor,ölü yıkayıcılar bir ölü ile fotoğraf çekiliyor.İnsanlar yok aşağılık havyanlar var buralarda.
Sizinkiler morgdaki ölülere bağırıyor ''alooo,size yeni arkadaş getirdim laaan''
Morgdaki ölülerden ses yok.Bir tane çekmece açıyorlar hemen size.İçi hafif kanlı.Temizlememişler.Sizi içi dolu çöp poşeti gibi atıyorlar içine.Kafanız ''tak'' diye çarpsada kimsenin umrunda değil.
Soğuk morgda bir kaç gün kalıyorsunuz.Sizi yıkamak için çıkartıyorlar.Ölü yıkama sedyesine alıyorlar.Ağızınız ayrılmış.Dişleriniz sarı sarı sırıtıyor.Gözleriniz kayık bir vaziyette yukarı bakıyor.Oradan suyu açıyorlar.Sizi yıkayan eleman bir türkü çığırıyor şimdi.Suyu da türkünün melodisine uygun fışkırtıyor üzerinize.
''Hastane önündeee incir ağacı amaan ağaacı
Tabip bulaamadı bana ilacı anam ilacı''
Sanki size nispet yapmakta.Üstüzüne şampuan döküyor araba fırçasıyla köpürtüp bir güzel fırçalıyor sizi.Sonra bir daha su fışkırtıyor.
Oradan bir başkası sesleniyor
''Bunun kimsesi yokmuş lan,kadavra yapacaklar bunu''
''Boşa niye yıkatıyonuz olum o zaman bunu bana''
''Neyse temiz temiz keserler işte yukarda''
''Muhahaha''

........................................................................................
............................................
...................................................................
 
Üst Ana Sayfa Alt