Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Bir Yolcu, Geçtiği Bahçeden "Göz Hakkım Var" Diyerek Yiyebilir mi?

Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
senben;186309' Alıntı:
AKLIMA TAKILAN NOKTA ŞU OLDU
BİR BOSTANDAN BAHÇEDEN DOYANA KADAR YENİLEBİLİR ama cebine evine götüremezsin deniyor.
benim bildiğim kadarıyla hepsi haram yenmez bir müslümanın malı canı haramdır kendi vermişse gönlünce müstesna ve hayati bir tehlike yoksa bu konuda da bizleri bilgilendirirseniz seviniriz şimdiden teşekkürler


İslam'da Göz Hakkı

goz-hakki_329702_m.jpg
Rasulullah s.a.v. şöyle buyurmuştur:
"Sizden herhangi birinize kölesi (işçisi) bir yemek getirecek olursa, şayet kendisi ile oturtmazsa, hiç olmazsa yesin diye bir veya birkaç lokma versin."
(Buhari, itk 18 - Etime 55 ; İbn Mace, Etime 19; Musned 1, 446 - II, 259)



عَنْ ابْنِ عُمَرَ رضي الله عنهما عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ : مَنْ دَخَلَ حَائِطًا فَلْيَأْكُلْ وَلا يَتَّخِذْ خُبْنَةً
ورواه ابن ماجه
Kim bir 'haita' (bahçe) girerse ondan yesin, fakat bir şey saklayarak (elbisesine koyarak) götürmesin.
(İbn Mâce, Ticâret, bab 67, Hadis no: 301)



إِذَا مَرَّ أَحَدُكُمْ بِحَائِطٍ فَلْيَأْكُلْ وَلا يَتَّخِذْ خُبْنَةً
"Kim bir hait yanından geçerse yesin, fakat bundan bir şey saklayıp götürmesin.”
والحديث صححه الألباني في صحيح الترمذي وابن ماجه
Al-Albani, Tirmizi ve İbn-i Mâce rivâyetlerini sahih olarak değerlendirdi.

Hait'in حَائِطٍ : Bir tel örgüyle, duvarla veya başka bir şeyle kuşatılmış yerdir. Bununla bahçe kastedilmektedir.

İbn Ömer (Radıyalahu anh)'in hadisini Tirmizî ve Nesâî de rivayet etmişlerdir. Ebû Dâvûd da bunun bir benzerini Abdullah bin Amr bin el-As (Radıyallâhu anh)'den rivayet etmiştir.

Tirmizî bu hadîsi rivayet ettikten sonra: Yolcu bir kimsenin yolculuk esnasında bahçelerin meyvalarını yemesine ilim ehlinin bâzısı ruhsat vermiştir. Bâzıları da değerini ödemeksizin yemesini caiz görmemiştir, der.
Tuhfe yazarı da Tirmizî' nin bu sözü ile ilgili olarak şöyle der: Nevevi, el-Muhezzeb'ih şerhinde: Bağ, bahçe, ziraat ve küçük veya büyük baş hayvan sürüsünün yakınından geçen bir kimsenin bundan bir şey yemesi veya içmesi meselesi hakkında âlimler ihtilâf etmişlerdir:

1. Cumhur ve Şâfii'ye göre, zaruret olmadıkça adam bunlardan bir şey alamaz. Zaruret hâlinde alabilir ve aldığının bedelini ödemekle mükelleftir.

2. Selef âlimlerinin bir kısmına göre zaruret hâlinde bunlardan bir şey alıp yediği veya içtiği takdirde bedelini ödemek ona borç olmaz.

3. Ahmed'e göre, eğer bağ ve bahçenin etrafı duvarlarla çevrili değil ise buradaki yaş meyvayı, zaruret olmasa bile yiyebilir. En sahih rivayet böyledir.
Ahmed'den yapılan ikinci rivayete göre ancak zaruret hâlinde yiyebilir. Her iki rivayete göre de adamın yediği onun boynunda borç olmaz.

Şafii bu fetvayı, bu konuda rivayet olunan hadîsin sıhhatına bağlamıştır. Beyhaki' nin dediğine göre Şafii'nin kasdettiği hadis ibn-i Ömer'in (2301 nolu) hadisidir.
Beyhaki bu hadîsi zayıf sayarak : Kuvvetli olmayan bir kaç yolla rivayet edilen bu hadis sıhhat bulmamıştır, der.
El - Hâfız ise: Hak olan budur ki, bu hadisin senedlerinin toplamı sahih bîr hadîsin derecesinden eksik değildir, demiştir."

Îbnu'l-Kayyim'in dediğine göre Ebû Hanife ve Mâlik de cumhura göre hükmetmişlerdir. Yâni kişi açlıktan dolayı hayatî tehlike ile karşı karşıya kaldığı zaman bedeline borçlanmak kaydıyla başkasının bağ ve bahçesinden veya başkasının davarlarının sütünden açlığını giderecek kadar alabilir.

Bu bâbta rivayet olunan hadîslerin tümünün zahirine göre sahibinden habersiz olarak hayvanın sütünü sağıp içmek, bağ ve bahçe ile benzeri yerlerde bulunan meyva ve diftar sebze ile hububattan yemek caizdir. Fakat bundan sonra gelen bâbta rivayet edilen hadisler ile benzerî sahih hadisler sahibinden izinsiz herhangi bir malı yiyip içmenin haramlığına delâlet ederler. Ayrıca Nisa sûresinin 29. âyeti de sahibinin rıdâsı olmaksızın mal yemeyi haram kılmıştır. Âyet'in meali şöyledir:
«Ey imân edenler! Mallarınızı aranızda haksızlıkla değil, karşılıklı rıdâ ile yapılan ticâretle yeyin. Nefislerinizi de mahvetmeyin. Şubhesiz Allah size çok merhametlidir"
Yukarda işaret ettiğim nedenle bâzı âlimler yasaklamaya âit hadîslerin sahih ve daha kuvvetli olduğuna itibar ederek bu bâbtâ rivayet olunan hadîslerdeki câizlik hakkında değişik şekillerde yorumlamışlardır. Tuhfe yazarı bu yorumlan ayrıntılı olarak bildirmektedir. Bunların bir kısmı özetle şöyledir;

1. Bahçe veya hayvan sahibinin rıdâsının bulunduğu bilindiği takdirde onun bağ ve bahçe mahsûlünden yemek veya hayvanlarının sütünden içmek caizdir. Bu hadîs böyle yorumlanır.
2. Hadislerde verilen ruhsat yolculara mahsustur.
3. Anılan ruhsat zaruret hâline mahsustur.
4. Anılan ruhsat açlıktan hayatı tehlikeye girenlere mahsustur.
5. Bu ruhsat, böyle yapmanın âdet olduğu memleketlere mahsustur. Îbnu'l-Arabi'nin dediğine göre Hicaz, Şam ve diğer bâzı memleketlerde, sahibinden izinsiz olarak bahçelere girilip meyve yemek ve hayvanın sütünü sağıp içmek âdettir.



Tirmizi

Bir Kimsenin (Başkasına Ait Bir Bahçedeki Ağaçların Dallarından Yere) Düşenleri Yiyebileceğini Söyleyenler(in Delili Olan Hadis)


2622. ...Ebû Rafi b. Amr'nin amcasından rivayet olunmuştur; dedi ki: Ben çocuktum. Ensarın hurmalarını taşlıyordum. Peygamber (s.a.v.)'ın huzuruna getirildim.
"Ey çocuk, hurmaları niçin taşlıyorsun?" buyurdu.
Ben de; düşürdüklerimi yiyorum (da onun için taşlıyorum) diye cevab verdim.
(Peygamber -s.a.v. de) "Hurma ağaçlarını taşlama, altlarına dökülenleri ye" buyurdu.
Sonra çocuğun başını okşayıp; "-Ey Allah'ım bunun karnını doyur" diye dua etti.
(Tirmizi, buyu 54; İbn Mâce, ticâret 67; Ahmed b. Hanbel, V.31.
Sunen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 10/141.)




Ö.N. Bilmen'de bu mevzuda şunları kaydetmiştir: "Yollarda, bostanlarda, ağaçların altlarında bulunan başaklar, meyveler hakkında da lukata hükümleri caizdir. Maamafih bu hususta tafsilat vardır. Şöyle ki;
Yazın şehirlerde ağaçların altlarına dökülen meyveler sahibleri tarafından serâhaten veya adeti vechi ile delâleten ibâhe edilmiş ise, alınıp yiyilebilir, aksi durumda yiyelemez haramdır.
Şehirlerde bahçe ve bostan içinde bulunan meyveler ceviz vesaire gibi bozulmayıp kalabilecek şeylerden ise, sahiblerinin serâheten izinleri bulunmadıkça alınamaz. Çabuk bozulacak şeylerden ise muhtar olan kavle göre serâheten veya adeten men edilmemiş olunca alınıp yiyilebilir. Diğer bir kavle göre de sahiblerinin rızaları bilinmedikçe alınıp yiyilemez.
Bu vaziyet olunca bakılır; eğer meyveler bozulmayıp kalabilecek şeylerden ise sahiblerinin izinleri bilinmedikçe alınıp yiyilemez. Fakat bozulacak şeylerden ise, -muhtar olan kavle göre- men edildiği tebeyyün edilmedikçe alınıp yiyilebilir.
Ağaç üzerinde bulunan meyvalara gelince bunlar, her nerede bulunurlarsa bulunsun, sahiblerinin izinleri olmadıkça efdal olan alınıp yenilmemesidir. Meğer ki pek mebzul olup da yiyilmeleri sahiblerine ağır gelmesin. O halde, o meyvalardan bir miktar alınıp orada yiyilebilir. Fakat toplanıp başka bir yere götürülemez. Bu câiz değildir.
Akar ırmak suları üzerinde bulunan meyveleri çok olsa da toplayıp yemek caizdir. Çünkü bunlar bu halde bırakılsa çabuk bozulurlar, bunları toplamaya delâleten izin vardır. Fakat böyle su üzerinde bulunan ağaçlara gelince bakılır. Eğer sudan çıkarılacakları zaman kıymetli bulunmayacak şeyler ise alınmaları helal olur. Fakat kıymetli bulunacak şeyler ise helal olmaz, haklarında lukata muamelesi yapılır. Yollara dökülmüş olan ağaç yaprakları eğer dut yaprakları gibi kendisiyle istifade olunacak şeyler ise, bunları toplayıp almak câiz değildir. Aksi takdirde kıymetini sahibine borçlu olurlar. Fakat istifade olunmayacak şeyler ise, toplanıp alınabilirler, ödenmeleri lazım gelmez.
Ekin tarlalarında veya karpuz, ve salata bostanlarında ekinler alındıktan ve karpuzlarla salatalar toplandıktan sonra başkalarının toplanmalarına adeten izin verilmiş olan başak vesaire döküntülerini toplamak câizdir.

Büyük İslam İlmihali, sf: 453-454.
Sunen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 10 /142-143.





Sahibinden izinsiz sağmalı hayvanlar sağılabilir mi?

MhQzeAd.jpg


عَنْ أَبِي سَعِيدٍ رضي الله عنه عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ : إِذَا أَتَيْتَ عَلَى رَاعٍ فَنَادِهِ ثَلاثَ مِرَارٍ فَإِنْ أَجَابَكَ وَإِلا فَاشْرَبْ فِي غَيْرِ أَنْ تُفْسِدَ ، وَإِذَا أَتَيْتَ عَلَى حَائِطِ بُسْتَانٍ فَنَادِ صَاحِبَ الْبُسْتَانِ ثَلاثَ مَرَّاتٍ ، فَإِنْ أَجَابَكَ وَإِلا فَكُلْ فِي أَنْ لا تُفْسِدَ
Ebû Saîd(-i Hudrî) (Radıyallâhu anh)'den rivayet edildiğine göre;
Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: «Sen bir çoban(ın sürüsünün) üzerine vardığınız zaman çobanı üç defa yüksek sesle çağır. Eğer çoban cevab verirse, (ondan izin alıp süt içersin). Eğer çobandan bir ses çıkmazsa (yâni görülemezse) bozgunculuk etmeksizin (sütü sağıp götürmeksizin)" sürüsünün sütünden içebilirsin. Bir bahçenin duvarının üzerine vardığın zaman da bahçe sahibini üç defa yüksek sesle çağır. Eğer sana cevab verirse, (ondan izin alarak mahsulden yersin). Şayet bahçe sahibinden bir ses çıkmazsa, bozgunculuk etmeksizin (mahsûlu götürmeksizin) yiyebilirsin.»"

(İbn Mâce, Ticâret, Bab 67, Hadis no: 2300)
وصححه الألباني في صحيح ابن ماجه - El Elbâni hadisi sahihlemiştir.

Not: El-Fetih'te: Bu hadisi Tahâvî de rivayet etmiş ve İbn-i Hibban ile Hâkim bu hadisi sahih saymışlar, denilmiştir.

Zevâid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedinde bulunan el-Cureyrî'nin temi Sâd bin İyâs'tır. Bu râvînin hafızası son zamanlarında zayıflamıştır. Râvi Yezid bin Hârûn da ondan bu hâlinden sonra rivayette bulunmuştur. Lâkin Muslim'de kendi sahih'inde onun hadislerini yine Yezîd bin Harun aracılığıyla rivayet etmiştir.



Semure b. Cundub (r.anh)’den rivâyet edildiğine göre;
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Sizden biriniz sağmalı hayvanların bulunduğu bir sürüye uğradığında sahibi orada ise ondan izin alsın kendisine izin verildiğinde sütü sağıp içsin sürü başında kimse yoksa üç sefer seslenip sahibini arasın cevab veren olursa ondan izin alsın, hiç kimse cevab vermez ise sağıp içsin fakat kabına doldurup götürmesin.
(Tirmizi : Buyû 60, 1296 ; Ebû Dâvûd, Cihad: 85)


Tirmîzî: Bu konuda Ömer ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî: Semure hadisi hasen gâribdir. Bazı ilim adamlarının uygulaması bu hadise göredir. Ahmed ve İshâk bunlardandır.
Tirmîzî: Ali el Medînî diyor ki: Hasan’ın, Semure’den hadis işittiği doğrudur. Bazı hadisçiler Hasan’ın, Semure’den rivâyeti hakkında söz etmişler ve “Semure’nin sahifesinden hadis rivâyet ediyor” demişlerdir.


Ebû Said (Radıyallâhu anh)'ın hadisi Zevâid türündendir. Notta belirtildiği gibi Tah'âvi de bunu rivayet etmiştir. Ayrıca Beyhaki de rivayet etmiştir. Ebû Dâvûd ve Tirmizi de bu hadîsin süt içmekle ilgili kısmının benzerini Semûre bin Cundub (Radıyallâhu anhâ)'den merfû olarak rivayet etmişlerdir.
Oralardaki metin daha ayrıntılı olup meâlen şöyledir : «Biriniz bir mâşiye (yâni koyun, keçi, inek, manda ve deve sürüsü) üzerine vardığında sürü sahibi onların arasında ise ondan izin istesin. Şayet izin verirse süt sağıp içsin. Eğer sürü sahibi orada değil ise yüksek sesle üç kez onu çağırsın. Eğer ondan bir cevab alırsa müsaade istesin (ve izin alırsa sütten içsin). Şayet bîr cevab (ve ses) alamazsa süt sağıp içsin. Fakat süt götürmesin

Hattâbi bu hadisin şerhinde şöyle der:
"Bu hadisteki hüküm, hiç bir yiyecek maddesini bulamayan ve açlıktan hayatı tehlikeye giren kimse hakkındadır. Eğer adam bu durumda ise böyle yapması caizdir.
Hadis ehlinin bâzısı: Durumu böyle olan adamın içtiği sütü Rasûl-u Ekram (Aleyhi's-salâtu ve's-selâm) kendisine temlik etmiş sayılır. Artık bu süt adama helâldir ve sütün kıymetini süt sahibine ödemesi gerekmez, demiştir.
Fakat fıkıhçıların ekserisi: Adamın varsa sütün değerini süt sahibine ödemesi gereklidir. Çünkü "Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : Hiç bir müslümanın malı kendisinin gönül hoşluğuyla olmadıkça (hiç kimseye) helâl değildir, buyurmuştur
" diye bilgi vermiştir.




Ebu Davud

86. Bir Kimse Herhangi Bir Sağmal Hayvanı Sahibinin İzni Olmadan Sağamaz Diyenlerin Delili


2623. ...Abdullah b. Ömer'den rivayet olunduğuna göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Sakın bir kimse (sahibinin) izni olmadan başka birinin davarını sağmasın. Biriniz kilerine varılıp da hazinesinin kırılıp zahiresinin sarıl(ıp alın)masını hoş görür mü? İnsanların hayvanlarının memeleri de onlara yiyeceklerini biriktirir. Binaenaleyh kimse izin almadıkça diğer bir kimsenin davarını sağmasın.”

(Buhari, lukata 8; Muslim, lukata 13; İbn Mâce, ticâre 68; Muvatta, istizan 17; Tirmizi, buyu 59; Ahmed b. Hanbel, II, 6, 57.
Sunen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 10/143)


Açıklama :

Mâşiye; deve, sığır, koyun ve keçi anlamlarında kullanılırsa da daha ziyâde koyun için kullanılır.
Meşrebe ise içinde buğday, un gibi yiyecek maddelerinin saklandığı anbar veya kiler demektir.
Duru; kelimesi "Dur" kelimesinin çoğuludur. Sağmal hayvanların memeleri için kullanılır. 2619 numaralı hadis-i şerifin şerhinde de açıkladığımız gibi Hanefilerle, Şâfiîlere, Mâlikilere ve Cumhur-ı ulemâya göre izinsiz hiç bir kimse, birinin bağ ve bahçesinden yemiş yiyemez; davarının sütünü içemez. Meğer ki muztar kala. O zaman zaruret miktarı yiyib içebilir. Bu zevat cevaz bildiren hadisler hakkında muhtelif yönlerden cevablar vermişlerdir.

a) Kurtubi: "Malum kâide ile amel etmek daha iyidir" demiştir.
b) Nehy bildiren hadis, cevaz hadisinden daha sahihtir.
c) Cevaz bildiren hadisler âdete nazaran mal sahiblerinin radı olduklarının bilinmesine hamledilirler.
d) Cevaz meselesi zaruret zamanlarına hamledilir. Nitekim İslâm'ın ilk zamanlarında hal böyle idi.

Bu hususta Tahâvî de şunları söylemiştir: "Bu hadisler misafir kabul etmenin vâcib olduğu zamanlara mahsustur. Rasûlullah (s.a.v.) bunu emir buyurmuş, gelen misafiri kabul etmeyi hane sahibine vâcib kılmıştır. Bila-here vucub neshedilerek hükmü kaldırılınca adı geçen hadislerin hükmü de kalkmıştır."
Hicret esnasında Peygamber (s.a.v.) ile Ebu Bekr (r.anh)'in içtikleri süt hakkında Kurtubî; Bu, koyun sahibine bir idlal (yani nazı geçme) idi. Çünkü Ebû Bekir onu tanıyordu. Yahud o çobanın oradan geçenlere süt takdim edilmesine izin verdiğini biliyordu. Yahud o süt kendisine eman verilmemiş bir harbiye ait olduğu için içmişlerdi, diyor. Bu hususta daha başka sözler de söylenmiştir.




Bazı Hükümler

1. Hadis-i şerif zahire biriktirmenin mutlak surette câiz olmadığını söyleyenlerin aleyhine delildir.
2. Süte yiyecek denilebilir. Binaenaleyh, yiyecek yememeye yemin eden bir kimse süt içmekle yeminini bozmuş olur. Ancak sütü yiyecek saymamaya niyet etmişse yemini bozulmaz.
3. Sağmal koyun, süt karşılığı satılabilir. Fukaha sağmal koyunun süt ve sair yiyeceklerle peşinen veya veresiye satılıp satılamayacağı hususunda ihtilaf etmişlerdir, İmam Malik'e göre, koyunun memesinde süt bulunmamak ve peşin olmak şartı ile sağmal bir koyunu süt mukabilinde satmakta beis yoktur. Koyunun memesinde süt bulunursa, süt mukabilinde peşin satmak câiz değildir. Koyun sağmal değilse peşin ve veresiye satılabilir.
Hanefilerle imam Şafiî'ye göre sağmal koyunu, yiyecek mukabili veresiye satmak câiz değildir. İmam Şafiî memesinde süt olan koyunun süt mukabilinde hiç bir suretle satılamayacağına kâildir.
4. Kıyasın sahih olabilmesi için fer'in asla her hususta musâvî olması şart değildir. Zira muhafaza hususunda meme hazineye müsavi değildir; bununla beraber Peygamber (s.a.v.) izinsiz sağmanın haram olması babında memeyi yiyecek hazinesi hükmünde saymıştır.
5. Bir meseleyi zihinlere iyi yerleştirmek için ata sözlerinden istifâde câizdir.
(Davudoğlu Ahmed, Sahihi Muslim Tercumesi ve Şerhi, VII, 440-442.

Sunen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 10/ 144-145)



Men Eden Hadis :

"Kimse kardeşinin hayvanını, iznini almadan sağmasın. Sizden kim, odasına başkalarının girip hazinelerini kırmasından, yiyeceklerini saçıp dağıtmasından hoşlanır? Tıpkı bunun gibi, hayvanlarının memeleri de onlar için yiyeceklerinin hazineleri durumundadır. Öyleyse kimse izin almadan başkasının hayvanını sağmasın."
(Buhârî, Lukata 8; Muslim, Lukata 13, (1726); Muvatta, İsti'zân 17, (2, 971); Ebû Dâvud, Cihâd 95, (2623)

Hadisine göre İbnu Abdilberr der ki: "Bu hadis müslümanın, bir diğer müslümanın izni olmadan herhangi bir şeyini almayı yasaklamaktadır. Burada özellikle süt'ün zikredilmesi, süt hususunda insanların gevşek davranmaları sebebiyledir. Böylece sütten daha evlâ olan mala karşı onunla uyarıda bulunmuştur.

İbnu'l-Arabî, âdete göre hareket edilmesini tercih eder ve der ki:
Hicaz, Şam vs. beldelerde halkın âdeti, bu meselede, bizim beldenin aksine, müsamaha ve hoşgörüydü.
(Rivayetler ve bilgiler için bkz: Prof. Dr. İbrahim Canan, Kutub-i Site, 6/267, 11/173 )

Buna göre bir yerde ekinlerden, hayvanların sütlerinden ve ağaçların meyvelerinden sahibinin izni olmadan yemek adet olmuş ve kimse buna karşı çıkmıyorsa toplayıp götürmemek şartıyla yemek câiz olur. Ancak böyle bir adet yoksa sahibinin izni olmadan yemek câiz değildir.


5b9799e0c03c0e19d0aa7c4c.jpg
 
Üst Ana Sayfa Alt