Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

BÖLÜM IV - "Eşcinsellik" Okumalarım Üzerine Mülahazalar - Psikiyatri

haydali_ Çevrimdışı

haydali_

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Bölüm IV

PSİKİYATRİDE EŞCİNSELLİK


Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve barakatuh,
Eşcinsellikle ilgili genetik süreçlerden bahsettik. Bu bölümde, davranışı anlamakta temel noktalardan sayılan psikiyatrik bakış açısıyla eşcinselin nasıl yetiştiği ve hangi süreçlerden geçtiğine değinmeye çalışacağız.

Modern psikolojinin üç öncüsü Freud, Jung ve Adler eşcinselliği patolojik bir durum olarak gördüler. Bir yığın psikodinamik araştırma da eşcinselliğin doğuştan getirilen bir durum olmadığını gösterdi.

Eşcinsellik uzun yıllar bir kimlik bozukluğu, hastalık veya sapıklık olarak algılandı. 1974 yılında Amerikan psikiyatri birliği ve ICD, eşcinselliğin sapkınlık olmadığı kararını aldılar ve hastalık sınıflamasından çıkardılar.

Peki bu kabulün değişmesinin sebebi nedir? Yeni keşifler veya bu yaklaşımın yanlışlığının fark edilmesi midir? Hayır. Bu propagandayı ortaya çıkaran emperyalist sistemin politikalarıdır.


Amerikan psikoloji derneği (APA), şubat 1990’da şu açıklamaları yayınladı:
“…Eşcinsellik ne bir hastalıktır ne de ahlak yoksunluğudur. Sadece toplumdaki bir azınlığın sevgiyi ve cinselliği ifade tarzıdır. Eşcinselliğin bir hastalık veya ahlaksızlık olduğu varsayımı, bu azınlığa dahil bireyler için suçlanma ve kendinden nefret etme yoluyla bir hapishane yaratır. Sağlıklı heteroseksüeller, eşcinselleri onarmaya çalışmazlar…”

Bu deklarasyonda eşcinsellik tek bir kalıpla ele alınmıştır. Oysa ki birçok alt tipi olan bir bozukluktur ve tedavi edilebilir.

Eşcinsellik özgür bir tercih olmasıyla birlikte, bu tercih çocuklukta yaşanan travmaların ve ihmallerin sonucunda da gelişebilen bir durumdur. Bu açıdan bakıldığında bir cinsel eğilim bozukluğudur. Tıbbın ve psikolojinin eşcinselliğin nedenleri, yapısı ve tedavisi üzerine eğilme sorumluluğu vardır. Eşcinsellikten kurtulmak isteyenlere tedavi imkânını kapatmak “Bu tedavi edilebilen bir hastalık değildir” demek, gerçekte eşcinselleri küçük düşürmek ve onları buna mahkûm etmek değil de nedir?

Ve bu tutumla bireysel tercihlere ve haklara saygıdan nasıl söz edilebilir?


Başta Dünya Sağlık Örgütü ve Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından, eşcinsellik hakkında yürütülen kampanyalar ve zor kullanarak kabul ettirilen kararlar, eşcinsel bireylerin tedaviye ulaşmasını engelliyor ve onları yalnızlığa terk ediyor.

Bu noktada bize düşen, gürültülü kalabalıklar içine sürüklenmiş ve yalnız bırakılmış, yaşadığı cinsel yönelim bozukluğunu anlamaya çalışıp temiz ve iffetli bir hayat sürmek isteyen kimselerin elinden tutmak, ıslah ve terbiye yolunu tutmamasına yardımcı olmaktır.


Cinsel Kimlik Nasıl Şekillenir?

İnsan zihninin ürünü olan düşünce ve eylemler, kişinin geçmişte yaşadığı olaylar ve deneyimler tarafından belirlenir. Cinsel kimliğin gelişimi 3 yaşlarında çocuğun genital bölgesine olan merakının artmasıyla başlar. Kendi cinsiyetini ve karşı cinsiyetle arasındaki farkları anlayan çocuğun gelişimini tamamlayabilmesi için aynı cins ebeveyniyle özdeşim kurması, karşı cins ebeveyninden de sağlıklı biçimde ayrılması gerekir. Heteroseksüel gelişimin sağlanmasında her iki ebeveynin ortak desteği gerekir. Böylece çocuk cinsiyetini içselleştirir.

Cinsel kimliğinin temelleri Freud’un ödipal dönem adını verdiği bu dönemde atılır. Cinsel gelişim kişinin tüm gelişiminin bir parçasıdır.


Ailenin eşcinsel kimliğe etkisi nedir?


Eşcinselliğin nedenlerini anlamamız çok önemli çünkü eşcinsel yaşamından mutsuzluk duyan ve hayatlarını sağlıklı bir biçimde idame ettiremeyen eşcinsel bireylere normal bir yaşamın mümkün olabildiğini gösterebilir, onlara umut olabilir ve doğru bir yol çizebiliriz.

Eşcinselliğin ilk belirtileri de cinsiyet kimliğinin şekillenmesinde kilit rol oynayan çocukluk ve ergenlik döneminde ortaya çıkabilir. Eğer kişide eşcinsel yönelim varsa, sağlıksız bir aile yapısı, sorunlu bir çocukluk veya cinsel travma çoğunlukla vardır. 0-6 yaş döneminde anne, baba ve çocuk arasında kurulan üçgenin yeterli sevgi, saygı, iletişim ve etkileşimden yoksun kalması durumunda, çocuklarda cinsel kimlik karmaşasının temelleri atılabilir.

Çocukluk yıllarında biyolojik cinsiyete uygun olmayan davranışlar ve diğer aynı cins çocuklarla yaşanan problemlerin birlikte görülmesi, eşcinselliğin ilk belirtileri sayılabilir. Aynı cins çocuklar tarafından dışlanma ve kişinin kendi cinsiyetinden alacağı kuvvetten mahrum kalması, aynı cinse cinsel olarak yönelmeye sebep olabilir. Ve sonuçta örselenmiş cinsiyet kimliğini onarmak adına eşcinsel davranış geliştirebilir.

Erkek eşcinsellerin çoğunun; baba figürü otoriter, mesafeli veya aşırı pasif olduğu için çocuğun babayla özdeşim kuramadığını, bu yüzden anneden de bağını koparamayıp duygusal anlamda bağımlı kaldığını ve cinsel anlamda annesine benzeyen bir tavır geliştirdiğini görüyoruz. Bu zincirleme süreç sonucu erkek eşcinsel “kendinde eksik olana” yani otoriter ve güçlü erkeğe, cinsel ve duygusal yönelim besliyor. Kadın eşcinsellerin çoğunda ise depresyonda olan yetersiz anne ve saldırgan eğilimli baba figürü karşımıza çıkıyor.
Eşcinsel yönelim derece derece kanıksanan bir süreçtir ve bu süreçte öğrenme ve şartlanma çok önemlidir.

Bugün medyanın geniş etkisiyle eşcinselliğin özendirilmesi, bu kimselerin kolay yoldan şöhrete ulaştırılması, eşcinselliğin üçüncü bir cinsiyet ve doğuştan gelen genetik bir yapıymış gibi yanlış iddialarla sunulması çocuklarda ve gençlerde cinsel kimliğin netleştirilmesini zora sokuyor.

Hatta bu propagandaya dindar ve eşcinsel örneklerin sunulmasının açıklaması ne olabilir?


Her türlü güç, otorite veya erkeksi modelden uzak büyütülen, kız çocuğu gibi güzellikleri övülen, “kız gibi çocuk” söylemine maruz kalan erkek çocuklarda, ileride cinsel kimlik karmaşası çıkması muhtemeldir. Bu çocuklar eve gelmeyen, ölmüş ya da hep uzakta olan babadan göremedikleri sevgi ve ilgiyi kendi cinslerinden bekleyebilir, kendi cinslerine ilgi duyarak eşcinsel hayata yönelebilirler.

Eğer bu gençler sağlıklı bir ortamda arkadaşlık ilişkileri yaşayabilirlerse, eşcinsel sitelere veya ortamlara takılmazlarsa, ailenin koşulsuz sevgisini hissedebilirlerse normal dışı eğilimleri zamanla azalacak ve ortadan kalkacaktır. Ancak kendi kabuklarına çekildikleri ve çaba göstermedikleri takdirde, eşcinsel olmaktan başka bir çıkar yol bulamayacaklardır.

Basitçe değindiğimiz bu konu için derinde söylenecek çok söz, izah edilmesi gereken pek çok yanlış davranış biçimi vardır. Biz özet mahiyetinde bu kadarla yetineceğiz.

Tüm bu çarpık aile yapısının acı sonuçları bize tekrar aile kurumunun ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Müslüman anne babaların, temiz dinlerinin öğrettiği şekliyle ailelerine sahip çıkmaları, onu dışarıdan gelen fitnelere karşı sağlam bir kale gibi hazırlamaları bugün ölüm kalım meseledir.

Salih evlat yetiştirmek de, evladını kendinden koparacak buhranlara atmak da kendisinde meydana gelmekteyken, bugün ailelerimizi daha çok önemseyeceğiz.(1)

Bir sonraki ve son bölümde inşaallah Lut aleyhisselam’ın kavmine ve bize olan çağrısına kulak vereceğiz.

(1)Bu yazının hazırlanmasında Dr. Alfred Adler, Dr. John Nicolosi ve Dr. Cem Keçe’nin öğretilerinden faydalanılmıştır.

Tıbbiyeli @haydali_
 
Muddessir Çevrimdışı

Muddessir

الحمد الله
Frm. Yöneticisi
Allah razı olsun güzel kardeşim. Bu yerilmiş ve lanetlenmiş illette ailenin rolü gerçekten cok önemli.

Babanın uç noktaya varan baskıları veya annenin yanlış tutumları cocugu farklı bir girdabın içine sokabiliyor. Bir hocadan dinlemiştim. Cok dindar bir ailenin cocugunun böyle bir illetin içerisinde olduğu ve bunun en büyük sebebinin ise babanın mükemmeliyetçi bir yapısının neticesinde oğluna kullanmış oldugu zorba baskısınn olduguydu. Çocuk ise mizaç olarak naif bir karaktere sahip oldugu için babasıyla kendi cinsiyetini kıyaslayıp kendisinin daha farklı bir fıtrata sahip oldugunu düşünerek zamanla böyle psikolojik bir sapmanın içerisine girmiş.

Yani aslında bu konudan şöyle bir ders de çıkarmış oluyoruz. Çocuklarımızı bu fahşadan korumak istiyorsak çocuk eğitimden az da olsa bilinçli olmamız gerektiği.
 
haydali_ Çevrimdışı

haydali_

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Rabbim razı olsun kıymetli dostum. Bu konuda verilecek üzücü örnekler ne kadar çok, öyle haklısın ki.

Babasından şiddet gören erkek evlatlar, annesi baba tarafından aşağılanan kız çocuklar, babasının anne tarafından aşağılanıp değer görmediği erkek çocuklar ve daha pek çok örnek...
Ömer Miraç Yaman hoca, kurduğu derneğinde madde bağımlıları ve eşcinsellere koşulsuz iyileşme imkanı sağlarken, bu konuyla ilgili bir çok dersler de yapıyor.
Türkiye'de müslüman ailelerin çocuklarıyla ilgili pek çok üzücü hikaye anlatmıştır. Bazı medreselerde şiddete maruz kalanlar, "dindar" babasından dayak yiyenler, annesi saygı görmeyenler, ailesinde aşağılananlar ve sevgi görmeyenler daha niceleri...

Rasulullah sallahu aleyhi ve ala alihi ve sellem bize sadece tağuta başkaldırmayı mı öğretti?

Adaletinde de, çocuk eğitiminde de, eşine merhametinde ve güzel muamelesinde de O'nun sünneti üzere gidene selam olsun.
 
Muddessir Çevrimdışı

Muddessir

الحمد الله
Frm. Yöneticisi
Rabbim razı olsun kıymetli dostum. Bu konuda verilecek üzücü örnekler ne kadar çok, öyle haklısın ki.

Babasından şiddet gören erkek evlatlar, annesi baba tarafından aşağılanan kız çocuklar, babasının anne tarafından aşağılanıp değer görmediği erkek çocuklar ve daha pek çok örnek...
Ömer Miraç Yaman hoca, kurduğu derneğinde madde bağımlıları ve eşcinsellere koşulsuz iyileşme imkanı sağlarken, bu konuyla ilgili bir çok dersler de yapıyor.
Türkiye'de müslüman ailelerin çocuklarıyla ilgili pek çok üzücü hikaye anlatmıştır. Bazı medreselerde şiddete maruz kalanlar, "dindar" babasından dayak yiyenler, annesi saygı görmeyenler, ailesinde aşağılananlar ve sevgi görmeyenler daha niceleri...

Rasulullah sallahu aleyhi ve ala alihi ve sellem bize sadece tağuta başkaldırmayı mı öğretti?

Adaletinde de, çocuk eğitiminde de, eşine merhametinde ve güzel muamelesinde de O'nun sünneti üzere gidene selam olsun.
Evet Ömer miraç hocayı bende dinliyorum. Bu konuda güzel yerlere temas ediyor. Yani bilmediğimiz ve düşünemediğimiz o kadar cok hikaye var ki. Allah bu rahatsızlığın içinde olanlara doğru yolu ve ahlakı nasip etsin.
 
Üst Ana Sayfa Alt