Bil ki: Zatı için sadece Allah-u teala'ya itaat edilir. Çünkü ibadete layık tek ilah olan, hak ve adaletle hükmeden sadece O'dur.
Allah-u teala'dan başkasına, kim olursa olsun, sıfatı ve mevkisi ne olursa olsun sadece Allah-u teala için itaat edilir, yoksa o kişinin kendi zatından dolayı itaat edilmez.
Helali haram ve haramı helal yapma konusunda birisine itaatin ona ibadet olduğunu en güzel şekilde açıklayan Allah-u teala'nın şu sözüdür.
"Onlar, hahamlarını, rahiblerini ve Meryem oğlu Mesih'i Allah'tan başka rabler edindiler. Oysa tek olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. O'ndan başka ibadete layık ilah yoktur. O, onların ortak koştuklarından münezzehtir."(Tevbe: 31)
Begavi bu ayetin tefsirinde şöyle dedi:
"Şayet: "Onlar din adamlarına, rahiplerine rüku ve secde ederek ibadet etmiyorlardı" diye söylenirse, buna şöyle cevap verilir:
"Ayette geçen itaat, onlara rüku ve secde etme konusunda değil, Allah-u teala'ya karşı gelerek Allah-u teala'nın helalini haram, haramını helal yapma konusunda onlara itaat etmektir. İşte böylece onları rab edinmişlerdir.
Adiy b. Hatem radiyAllahu anh dedi ki:
"Boynumda altından bir haç takılı olduğu halde Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in huzuruna girdim. Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem beni görünce dedi ki:
"Ey Adiy! Boynunda takılı olan şu putu at!"
Ben hemen onu attım ve sonra yanına geldim. O (sallAllahu aleyhi ve sellem):
"Onlar, hahamlarını, rahiblerini ve Meryem oğlu Mesih'i Allah'tan başka rabler edindiler..." (Tevbe: 31) ayetini okuyordu. Bu ayeti okumayı bitirince ona şöyle dedim:
"Biz onlara tapmıyorduk ki."
O (sallAllahu aleyhi ve sellem) şöyle dedi:
"Onlar Allah-u teala'nın helalini haram, haramını helal yaptıklarında, siz de onu haram veya helal yapmıyor muydunuz?"
Ben: "Evet" dedim.
Bunun üzerine Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle dedi:
"İşte onlara İbadet böyledir" (Begavi Tefsiri c: 3 s: 285)
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in sözünü dikkatle düşün!
Helali haram, haramı helal yapma konusunda din adamlarına ve rahiplerine itaat ettikleri için yahudi ve hristiyanları, din adamlarını Allah-u teala'dan başka rabler edinmekle vasfetmiştir.
Şayet bu din adamları ve rahipler, kendileri için namaz kılmalarını ve oruç tutmalarını onlara emretseydiler asla onlara itaat etmez, belki onları recmederlerdi. Zira namaz, oruç gibi amellerin ibadet olduğu herkes tarafından bilinmekteydi. Fakat itaat etme ve boyun eğmenin ibadet olduğu insanların çoğu tarafından bilinmemekteydi. İşte bu nedenle kendilerinden böyle bir itaat ve boyun eğme ameli istendiğinde hiç çekinmeden bu konuda Allah-u teala ile beraber onlara ibadet ettiler. Çünkü haramı helal, helali haram yaptıkları zaman onlara itaat ettiklerinde, namaz ve oruç gibi ibadet ettiklerini bilmiyorlardı. Fakat bu bilgisizlikleri, tekfir edilmeleri konusunda onlara mazeret olmamıştır.
Ebu'l Buhteri bu ayet hakkında şöyle dedi:
"Onlar din adamlarına, rahiplerine namaz kılmadılar. Şayet din adamları ve rahipleri, kendileri için rüku ve secde yapılmasını onlara emretseydiler elbette bu konuda onlara itaat etmezlerdi. Fakat Allah-u teala'nın haramını helal, helalini haram yapmalarını onlara emrettiklerinde bu emre itaat ettiler, işte onların, din adamlarını ve rahiplerini Allah-u teala'dan başka rabler edinmeleri böyle olmuştur." (İbni Teymiye Fetvalar c: 7 s: 76)