Sen vakitlerini sosyal medyada, dizi-filmde, falân ve filân mekânda harcarken; seninle aynı yaşta olan nicesi bütün bu dünyâ süslerini ardına atmış, Rabbinin Kitâbını -ihlâsla- hıfzediyor. Nicesi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hadîslerini ezberliyor. Nicesi kendisine âhiretinde fayda verecek ilimlerle donanıyor. Nicesi Rabbine ibâdetle geceleyip, gündüze eriyor. Ve nicesi, Allah yolunda ayaklarını tozluyor, uykusuzlukla nöbet tutuyor, Allah’ın düşmanlarıyla cihâd ediyor. Sen ‘nefsin de üzerimizde hakkı var’, ‘eğlenmek harâm mı’ gibi bahanelerle meşgûl olurken; seninle aynı yaşta olan nice genç, bu hayâtın ne olduğunu ve neyi hak ettiğini bilerek bir hayât yaşıyor. Onlar da senin gibi insan, senin gibi nefis sâhibi, senin gibi ihtiyâç duyuyor, senin gibi yoruluyor ve yıpranıyor. Fakat onlar, dinlenilecek ve nimetlere zevkle dalınacak yerin burası olmadığını biliyor. Onlar, orada şu müjdeye nâil olabilmek için, burada yorgunluğun ıstırâbına katlanmayı arzu ediyor: «”Hamd olsun bizden (dünyevî ve uhrevî) korkuyu/hüznü gideren Allah’a!” derler. Doğrusu bizim Rabb’imiz (günâhları çok bağışlayan) Ğafûr ve (şükrün karşılığını bol veren) Şekûr’dur. • O (Rabb) ki lütfuyla bizi asıl oturulacak yurda (Cennete) yerleştirdi. Artık orada bize ne bir yorgunluk ne de bir cefâ dokunur.» Fâtır: 34-35
Hâline hikmetle bak. Azınlıktan olman, senin için dünyâda ancak bir şeref, âhirette ise saâdet ve seni ateşten kurtaran bir kerâmet olacaktır.
«Melekler, tertemiz ve hoş olarak canlarını aldığı o kimselere derler ki: “Selam olsun size! Yaptığınız amelleriniz sebebiyle girin Cennet’e!”» Nahl: 32
Hâline hikmetle bak. Azınlıktan olman, senin için dünyâda ancak bir şeref, âhirette ise saâdet ve seni ateşten kurtaran bir kerâmet olacaktır.
«Melekler, tertemiz ve hoş olarak canlarını aldığı o kimselere derler ki: “Selam olsun size! Yaptığınız amelleriniz sebebiyle girin Cennet’e!”» Nahl: 32