Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Cabir (r.anh) İki Çocuğunun Birden Öldüğü Rivayetin Sıhhati Nedir ?

E Çevrimdışı

Ebu Huzeyfe eş Şami

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
es-Selamun Aleykum ve Rahmetullahi ve Barekatuh,
Bu rivayeti ilk kez okuyorum. Bunun sıhhatini açılayabilir misiniz inşaAllah ? :


Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sahabeleri ile birlikte bir mecliste otururken Hz. Cabir'e döner ve ;
" Ya Cabir git evine ve eşine haber ver.Sahabelerimle birlikte sizin eve geleceğiz.Biliyorsun ki hepimiz açız ve günlerdir bir şey de yemedik.Eşin yemek hazırlasın, sen bize haber ettiğinde evine geliriz." buyururlar.
Mutluluktan havalara uçan Hz. Cabir koşarak evine gelir ve sevinçle hanımına ;
" Hanım hanım Efendimiz (s.a.v.) evimize teşrif edecekler.Allah'ın Rasulü (s.a.v.) evimize gelecek."
Hanımı da sevinçle ;
" Bey ne diyorsun bu çok güzel bir haber, Allah'ın Rasulü'nün (s.a.v.) evimize gelecek olması beni çok mutlu etti."
Hz. Cabir hanımına " Hanım Allah'ın Rasulü ve sahabeler aç.Onlara hemen bir şeyler hazırlayalım." deyince biraz önce seviçten havalara uçan hanımının boynu yere düşer.
" Cabir evde hiç bir şey yok."
Hz. Cabir ;
" Hiç mi bir şey yok hanım ? "
Hanımı ;
" Sadece büyüdüğünde sütünden ve yününden faydalanalım diye beslediğimiz oğlaktan ( bir rivayete göre buzağı ) başka bir şey yok." deyince Hz. Cabir " Allah'ın Rasulü (s.a.v.) evimize aç gelecek ve biz onun önüne yiyecek bir şey koyamayacak mıyız? " deyip getirir oğlağı ve hanımıyla birlikte kesip yemek için hazırlığa başlarlar.
Hanımı yemek hazırlıklarına başlayınca Hz. Cabir, Efendimiz'e (s.a.v.) biraz sonra yemeğin hazır olacağını haber vermek üzere evden ayrılır.
Yemekle meşgul olan H.z Cabir'in hanımı bir ara bahçeye doğru bakar ve süzülüp akan kanı görünce bahçeye fırlar.
Az önce anne ve babasının oğlağı kesmelerine şahit olan Hz. Cabir'in oğullarından 6-7 yaşlarında olanı babam oğlağı nasıl kesti gel sana göstereyim derken 3-4 yaşlarında olan kardeşinin boynunu kesmiştir.
Gördüğü manzara karşısında neye uğradığını şaşıran Hz. Cabir'in hanımı telaş ve üzüntü ile " Ne yaptın sen?" diye büyük oğluna çıkışınca korkuya kapılan çocuk bahçenin duvarına tırmanmaya çalışırken boynunun üstüne düşer ve oracıkta ölür.
Ne yapacağını bilemeyen Hz. Cabir'in hanımı " Allah'ım bu başıma gelenler nedir ? Bu ne zor bir imtihan." diye ağlarken bir taraftan da ;
" Biraz sonra Cabir eve gelecek ve olanları öğrenince defin işlemlerine başlayacaklar.Allah'ın Rasulü (s.a.v.) de defin işleri ile uğraşmaktan evimde yemek yiyemeyecek.Hemen bahçeyi temizlemeliyim.Yemeklerini yesinler sonra söylerim olanları." diye düşünür ve bahçeyi temizler.Çocukları alır ve bir odaya yorganın altına koyar.

Az sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hz. Cabir ve sahabeleri ile birlikte gelirler.
Yemekler hazırdır.Allah'ın Rasulü'nün yemeğe başlaması beklenmektedir sahabeler tarafından.Çünkü Allah'ın Rasulü başlamadan başlamaz sahabe.
Hz. Cabir'in hanımı ise içerde "Bir an önce yeseler yemeklerini.Olanlar ortaya çıkmadan ve tatları kaçmadan yesinler yemeklerini." diye telaş içinde kıvranmaktadır.

Tam Rasulallah (s.a.v.) yemeğe başlayacakken Hz. Cabir'e döner ve
" Ya Cabir bilirsin ben çocukları çok severim.Senin iki oğlun vardı.Hele getir onları da yemekten önce bi onları seveyim." buyururlar.
Hemen hanımının yanına gider Hz. Cabir.
" Hanım Rasulallah (s.a.v.) çocukları istiyor.Hele getir çocukları." der.
Hanımı;
" Cabir çocuklar yeni uyudular.Siz hele yemeğe başlayın yemekten sonra getiririm." der.
Hz. Cabir içeri girer ve ;
" Ya Rasulallah (s.a.v.) çocuklar yeni uyumuşlar.Yemekten sonra getireyim.Biz yemeğe başlayalım." der.
Rasulullah (s.a.v.) ;
" Ya Cabir getir çocukları.Seveyim sonra yeriz yemeğimizi." buyururlar.
Hz. Cabir tekrar hanımının yanına gider ve " Hanım Rasulallah (s.a.v.) çocukları istiyor.Hele uyandır çocukları getir." der.
Hanımı ;
" Cabir ben çocukları uyandırana kadar siz yemeğe başlayın." der.
Tekrar Rasullulah'ın yanına giden Hz. Cabir ;
" Hanım çocukları uyandırana kadar biz başlayalım yemeğe." deyince Rasulallah (s.a.v.) ;
" Ya Cabir çocukları getir.Acelemiz yok biz bekleriz." buyurur.
Hanımının yanına dönen Hz. Cabir ;
"Hanım Allah'ın Rasulü (s.a.v.) çocukları bekliyor.Hazırla hemen getir." deyince Hanımı da ;
"Tamam ben çocukları uyandırıp giydirene kadar yemekler soğur.Siz başlayın yemeğe ben çocukları getiriyorum." der.
" Ya Rasulallah (s.a.v.) hanım çocukları hazırlayana kadar yemekler soğuyacak.Buyrun başlayınız yemeğe.Birazdan çocukları getireceğim." deyince de Rasulallah (s.a.v.) ;
" Cabir acelemiz yok.Bekleriz.Hele getir çocukları." buyurur.

Yolda gelirken Peygamber Efendimiz'e (s.a.v.) haber getiren Cebrail (A.S.) ;
" Bugün Cabir'in evinde öyle bir sınav olacak ki o ne derse desin çocukları isteyiniz." demiştir.

Tekrar hanımının yanına giden Hz. Cabir ;
" Hanım erittin beni.Gidip gelmekten yoruldum.Getir çocukları artık." deyince başı önüne düşen hanımı Hz. Cabir'in elinden tutar ve çocukların yanına götürür.Yorganı kaldırır.
Gördükleri karşısında ne yapacağını bilemeyen Hz. Cabir odaya döner ve ;
" Ya Rasulallah (s.a.v.) çocuklar uyuyorlar.Biz yemeğe başlayalım." der gayet üzgün ve müteessir bir halde.
Allah'ın Rasulü (s.a.v.);
" Cabir hele getir çocukları biz bekleriz." buyurunca Hz. Cabir ;
" Ya Rasulallah çocuklar uyumuşlar ama uyanmıyorlar.Uyandıramıyoruz.Bizim kudretimiz uyandırmaya yetmiyor.Buyrun siz uyandırın." der ağlamaklı.

Allah'ın Rasulü (s.a.v.) kalkar ve çocukların odasına gider.Hz. Cabir'in hanımı ise hıçkıra hıçkıra ağlayarak " Ya Rabbi canımı al.Rasulünü layıkıyla ağırlayamadım." diye dua etmektedir.
Rasulallah (s.a.v.) elini yorgana uzatıp kaldırdığı anda çocukların ikisi birden Rasulallah'ın kucağına atlarlar.

Dizleri üzerine çöküp ağlamakta olan Hz. Cabir'in mübarek hanımının ağzından şu cümleler dökülür.
" Ya Rabbim sana şükürler olsun.Rasulallah (s.a.v.) evimde yemek yiyecek."
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullâhi we berakâtuh;

Kardeşim , aktardığınız rivâyet sahih bir hadisi kısmen andırmakla beraber, Allah'tan korkmayanlar tarafından aşırı şekilde tahrif edilerek esrarengiz bir hikayeye çevrilmiş halidir, bu şekliyle zayıf bile sayılmaz, mevdudur. Asıl (sahih şekli) hali aşağıdadır.


Câbir (r.anh) şöyle der:
Biz Hendek Savaşı gününde siper kazıyorduk. Önümüze son derece sert bir kaya çıktı. Sahâbîler, Rasûlullah (s.a.v)’e gelip:
“–Siperde önümüze bir kaya çıktı.” dediler.
Rasûl-u Ekram Efendimiz:
Hendeğe ben ineceğim.” buyurdu.
Sonra ayağa kalktı. Açlıktan karnına taş bağlamıştı. Biz üç gün müddetle yiyecek hiçbir şey tatmaksızın orada kalmıştık. Rasûlullah (s.a.v) kazmayı eline aldı ve sert kayaya vurdu, o kaya un ufak olup kum yığınına döndü.
Ben: “Yâ Rasûlallah! Eve gitmeme izin veriniz!” dedim.
Evde hanımıma: “Ben, Allah Rasûlu’nu dayanılmayacak bir hâlde gördüm, yanında yiyecek bir şey var mı?” diye sordum.
Zevcem Suheyle : “Biraz arpa ile bir de oğlak var.” dedi.
Ben oğlağı kestim, arpayı da öğüttüm. Eti tencereye koyduk. Sonra, ekmek pişmekte, tencere de taşlar üzerinde kaynamakta iken, Rasûlullah (s.a.v)’in yanına gittim.
“–Ey Allâh’ın Rasûlu! Birazcık yemeğim var, bir-iki kişiyle birlikte bize buyrun.” dedim.
Rasûl-u Ekram Efendimiz:
Yemeğin ne kadar? diye sordu.
Ben de olanı söyledim.
Bunun üzerine: Ooo, hem çok, hem de güzel! Hanımına söyle, ben gelinceye kadar tencereyi ateşten indirmesin, ekmeği de fırından çıkarmasın!buyurdu.
Sonra ashâba:
Kalkınız! dedi.
Muhâcirler ve Ensâr hep birlikte kalktılar.
Ben telâşla zevcemin yanına varıp: “Vay başımıza gelenlere! Rasûlullah (s.a.v) yanında Muhâcirler, Ensâr ve beraberlerinde olanlarla birlikte geliyor.” dedim.
Hanımım: “Sana ne kadar yemeğimiz olduğunu sordu mu?” dedi.
Ben: “Evet.” dedim.
O hâlde telâşlanma, O senden daha iyi bilir.” dedi.
Bir müddet sonra geldiklerinde, Rasûl-u Ekram Efendimiz sahâbîlere:
Giriniz, birbirinizi sıkıştırmayınız! buyurdu.
Rasûlullah (s.a.v) ekmeği koparıyor, üzerine et koyuyor ve her defâsında tencereyi ve fırını kapatıyor, ondan aldığını ashâbına veriyordu. Sonra yine aynısını yapıyordu. Onların hepsi doyuncaya kadar, ekmeği koparıp üzerine et koymaya devâm etti. Neticede bir miktar yiyecek de arttı.
Allah Rasûlu (s.a.v) zevceme:
Bunu ye, komşularına da ikrâm et, çünkü açlık insanları perişan etti! buyurdu. (Buhârî, Megâzî, Bab 29, 31, Hadis no: 137, 138 ; Vâkıdî, II, 452)

Câbir (r.anh) sözünü şöyle tamamlar:
Gelenler bin kişi idiler. Allâh’a yemin ederim ki böyle. Hepsi de güzelce yediler, hattâ kalanı bırakıp gittiler. Tenceremiz eksilmeden kaynıyor, azalmayan hamurumuzdan da iki hanım tarafından sürekli ekmek yapılıyordu.” (Muslim, Eşribe, 141)


Bir başka rivayette;

Bana Haccâc b. Şâir rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Dah-hâk b. Mahled bir kâğıttan —kî onunla evvelâ bana çatmış, sonra onu bana okumuştur— rivayet etti. (Dedi ki) : Bize bunu Hanzala b. Ebî Sufyân haber verdi. (Dedi ki) : Bize Saîd b. Mînâ' rivayet etti. (Dedi ki) : Câbir b. Abdillah'ı şunu söylerken işittim :

Hendek kazıldığı zaman ben Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’de açlık gördüm.
Hemen eşimin yanına dönüp:
Yanında bir şey var mı? Çünkü ben Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin çok acıktığını gördüm, dedim.
Eşim bana içinde bir ölçek arpa olan bir dağarcık çıkardı. Bizim bir de besili kuzucuğumuz vardı. Hemen ben onu kestim, arpayı da eşim öğüttü. Ben işimi bitirinceye kadar, o da işini bitirmişti. Eti parçalayıp tencereye koydum.
Sonra Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına dönerken eşim bana: Sakın beni Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve yanındakilere rezil etme, dedi!
Bu sebeble Rasûl–u Ekram’e durumu gizlice söyleyerek:
Yâ Rasûlallah! Küçük bir kuzumuz vardı onu kestik, bir ölçek de arpa öğüttüm. Bir kaç kişi birlikte buyurunuz, dedim.
Bunun üzerine Rasûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem: “Ey Hendek ehli! Câbir bir ziyafet hazırlamış, haydi buyurun! diye yüksek sesle bağırdı.
Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem bana dönerek: Ben gelinceye kadar sakın tencerenizi ateşten indirmeyin, hamurunuzu da ekmek yapmayın buyurdu.
Ben eve geldim, Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem de halkın önünden geldi.
Ben eşimin yanına varınca bana: –
Ah seni seni, dedi.
Ben de:
Senin bana söylediğini aynen yaptım, dedim.
Eşim hamuru çıkardı. Rasûl–u Ekram ona püfledi ve bereketli olması için dua etti; sonra tenceremize yönelip ona da püfledi ve bereketlenmesi için dua etti.
Sonra da karıma:
Bir ekmekçi hanım çağır da seninle beraber ekmek yapsın. Tencerenizden yemeği kepçe ile al, onu ateşten de indirmeyiniz buyurdu.

Gelenler bin kişi idiler. Allah’a yemin ederim böyle. Güzelce yediler, hatta kalanı bırakıp gittiler. Tenceremiz eksilmeden kaynıyor, azalmayan hamurumuzdan da iki hanım tarafından sürekli ekmek yapılıyordu. (Muslim, Eşribe, Bab 20, Hadis no: 141 - 2039)
 
Üst Ana Sayfa Alt