Hadi uyu(t)sunlar bakalım bizleri mışıl mışıl. ‘Çağa ayak uydurmak’ cümlesinde ki perdeyi açarsak, altından ‘batının taklitçi maymunu olmak’ anlamı çıktığını görmek zor değildir. Maymun gibi şebeklik yapmayı hoş görenler oldukça, elbette onları oynatanlar da bulunur.
Etrafımıza şöyle bir nazar edince anlıyoruz ki bizler gerçekten de zamana ayak uydurur olmuşuz. Dindar kızımız bile artık kendi tabirleriyle daha 'modern' bir havaya bürünmüş. Uçtan önü sivrileştirilmiş mendil kadar bir başörtüsü, çarşamba pazarını andıran rengarenk bir kıyafet, yüksek topuklu ayakkabı ve marka çanta derken...Hangi dine mensup olduğunu çözemediğimiz zahiri bir durum.
Elbet gözlerinde ve yüzünde olan boyayı unutmamak lazım. Unutmak olur mu sonra bize kalbi darılır öyle değil mi? Boşuna mı sürünmüştü o kadar renkli boyaları, palyaço görünümüne boşuna mı girmişti?Elbette dikkatimizi çekecek.Görmezlikten gelir miyiz hiç.?
O keskin kokulu parfümü yanından geçilen herkese markasını bağırıyor sanki. Bu kızlar sanki seri üretim gibi, hepsi de birbirine benziyor. Etrafta kopyalamalar dolmuş taşıyor.
Dışarıda yürüdüğünüz de fabrikadan yeni çıkmış son moda kızlar üstünüze yağıyor gibi.. Caddeler,alışveriş mağazaları onlardan geçilmiyor.
Çarşaf atıldı ‘’aynı genişlikte, aynı koyulukta pardesümüz var yetmez mi?'’dediler. Eh zamanla o birazcık sağdan, birazcık soldan,alttan üstten daraltıldı. Derken geldi mi tunik haline...
Canım sıcakta koyu renkte neymiş kızımız zaten saç tellerini örtmüş giyinsin en uçuk renkleri, en ince çorabı, kabri, mini etekleri...Kızımız saç tellerini örttü yetmez mi?
Bu zamanda tamamen de örtünülmezmiş ki asıl o zaman dikkat çekermiş. Bunun fetvasını hiyanetçi şey pardon diyanetçi hocaları vermiş onlara.
Aman aman ahzap 59 (Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler.) ve nur 31'i
(Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunan (köleleri), erkeklerden, kadına ihtiyacı kalmamış (cinsî güçten düşmüş) hizmetçiler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye, ayaklarını yere vurmasınlar.) hatırlatmayın hemen uzaklaşıyorlar yanınızdan. Ne bilelim belki anayasa kitapları çarpar bunlara. Hıyanete pardon yine yanlış oldu diyanete ters düşer. Eee diyanette dinine mensup olduğu devlete ters düşer. Sonra Allah muhafaza etsin iç savaş falan çıkar kızlarımızın rahatı bozulur.
Zaten onlar hayli memnun bu durumlarından. Zamanı gelir alleme olur karşına geçer sana hocaymış gibi konuşur, zamanı gelir yerine göre en kokoş şekliyle giyinmeyi de bilir bu kızlar.
Eh sosyal insanlar yahu bunlar. Haremlik selamlıkta neymiş.Çağ atladı bu kızlarımız çağ. Eğer haremliğe selamlığa takılırlarsa okul okuyamayacaklar.Gezilere, şehir dışlarına, konferanslara, konserlere gidemeyecekler. Hatta çalıştıkları işlerini bile terk etmek zorundalar. Hiç gerek var mı ahiret için dünyalık bu kadar kayıplara..?
Bırak saç tellerini örtsünler gerisi kalsın. Saçlarını örtüyorlar yahu yetmez mi?? En değerli yüzleri, saklanması gereken yüzleri varsın görünsün. Bu kızlarımız tak tuk sesli ayakkabılarını da giyerler dindarlığı da kimseye kaptırmazlar. Hay maşaAllah ne kadarda hamaratlar öyle.Ahtapot gibiler her yere uzanıyorlar. Erkeklerin işlerine bile el atar oldular. Şoförlük, berberlik, tamircilik artık her iş onlardan sorulur. Erkeklere iş kalmamış, onlara ne? Onlar vakkodan, pier cardinden , eşarp alarak ortada yarış yapma derdindeler.
Varsın bu kızlar kendilerini oyalamaya,boyalamaya devam etsinler. Zamanı gelir Mozart da dinlerler, zamanı gelir kur’an da dinlerler. Ama kur’an’ı sadece dinlerler. Anlamadan,yaşamadan, korkmadan dinlerler. Kendilerine Allah’tan gelen tehditleri duymadan dinlerler. Bazen namazı kılmaz, bazen ise namazını diz kapaklarında olan bir etek yahut üstünde bir jeenle başında şule baş mendil örtülerle kılarlar. Ve kalktıkları gibi de ‘’kalbim temiz’’ diyerek kararan kalplerine birer kılıf uydururlar.Ve size konuşma hakkı vermezler. Erkeklerle gırgır şamata geçirdikleri vakitleri de yine kalbim temiz cümleleriyle paklamaya çalışırlar. Eee dedim ya dindarlığı kimseye kaptırmazlar.
Hz. Ömer (r.a) ‘’kadınlarınıza çarşaf almayın ki dışarı çıkmasınlar’’ diyen halifedir. Acaba bu kızlarımızı görse ne derdi tavrı ne olurdu bilmem.
Bunlara artık ne demek düşer bilmem. Son noktayı size bırakıyorum varın siz doldurun bunlar hakkındaki yorumlarınızı.
................................................................................................................
Buket Kent -- TakvaHaber