Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Çalgı , Sema ve Benzeri Bidatler

ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
ÇALGI , SEMA ve BENZERİ BİD'ATLER
images.jpg

alevi-semah-dede.jpeg
8c32091408e9c9f1c3e2eb12fd1c934e.jpg


Böyle şeytani halleri destekleyen işlerin en büyüklerinden biri de, çalgı ve emsali şeylerdir. Bunlar muşriklerin uğraşılarıdır.
alevi-semahi-semahlari-1.jpg
Şânı yüce olan Allah onlardan mealen şöyle bahis buyuruyor:

Onların, Beyt-i Şerif yanındaki ibadetleri, ıslık çalmaktan ve el çırpmaktan başka bir şey değildir.” (Enfal: 35)
Bu ayetin tefsirinde İbni Abbas, İbni Ömer ve selefden başkalarının söylediği şunlar
dır:

Muşriklerin bu ameli, ıslık çalmak ve el çırpmaktı. Muşrikler bunu kendileri için bir ibadet edinmişlerdi.”

Allah'ın Rasulu ve arkadaşlarını ibadeti ise, namaz kılmak, Kur'an okumak, zikretmek, dini toplantı ve sohbetlerde bulunmak gibi, şanı yüce Allah'ın istediği işlerdir. Rasulu Ekram ve arkadaşları, çalgı ve emsali şeyler; dinlemek şöyle dursun, onların yapıldığı yerlerde bile bulunmamışlardır.

Rasulu Ekram hiçbir zaman Sema yapmamıştır. Vecde kapılarak kalkmamış ve hırkası da yere düşmüş değildir. Böyle haberlerin hepsi, bütün bu konunun uzmanlarınca yalan sayılmıştır. Çünkü bunların hepsi de uydurma haberlerdir.
Rasulu Ekrem efendimiz arkadaşlarıyla toplandıkları zaman, içlerinden birine Kur'an okumasını emreder. Emrettiği Kur'an okur, diğerleri de dinlerlerdi.

Bir gün Rasulu Ekram efendimiz Ebu Musa'ya uğramıştı. O sırada Ebu Musa Kur'an okumakla meşguldu.
Efendimiz hiç ses çıkarmadan onu dinledi ve ertesi günü kendisini gördüğünde ona dedi ki:
"Dün gece sana uğramıştım. Sen Kur'an okuyordun. Ben de seni dinledim"!
Ebu Musa: Ey Allah'ın Rasulu! Sizin dinlemekte olduğunuzu bilseydim, sizin için sesimi daha da güzelleştirmeye çalışırdım!
Zira Rasulu Ekram efendimiz bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardı:
"Kur'an okurken sesinizi güzelleştirin !"

Bir diğer hadislerinde de şöyle buyurmuşlardır: "Şanı Yüce Allah, güzel sesli bir kimsenin Kur'an okumasını, bir efendinin cariyesinin çalıb türkü söylemesini istemesinden daha çok ister ve daha çok sever"

Bir gün Rasulu Ekram efendimiz, İbni Mesud'a şöyle buyurmuştur:
"Haydi bana biraz Kur'an oku!"
Buna karşılık İbni Mesud da şöyle söylemişti:
"Ey Allah'ın Rasulu! Kur'an sana indirildi. Sana ben Kur'an nasıl okuyabilirim?
Bunun üzerine Allah Rasulu şöyle konuştu:
"Ben bir başkasından Kur'an dinlemeyi çok severim!"

Bu konuda İbni Mesud diyor ki:
Efendimize Nisa Suresini okumaya başladım. Şu mealdeki ayette geldiğim zaman: ("Her ümmetten bir şahid, onların üzerine de seni bir şahid olarak getirdiğimiz zaman, onların hali nice olur?”) (Nisa: 41)

Burayı okuduğum zaman Rasulu Ekram efendimiz; "Yetişir" buyurdular. Bir de ne göreyim, mubârak gözlerinden sicim gibi yaş dökülüyordu ağlamaktan!
İşte Rasul ve nebilerin ve onlara uyanların Sema'ı budur.
Nitekim şanı yüce olan Allah mealen şöyle buyurmaktadır:
İşte bunlar Adem'in zurriyetinden, Nuh ile gemide taşıdıklarımızın evlatlarından, İbrahim ve İsrail (Yakub) neslinden yol gösterdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerden olan insanlardır. Onlar Rahman'ın ayetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı. (Meryem: 58)

Şanı yüce Allah, marifet ehli olan ve hakkı gerçekten tanıyan kulları hakkında şöyle buyurmaktadır mealen:
Onlar Rasulu gönderilen Kur'anı işittikleri zaman, hakkı tanıdıklarından dolayı, gözlerinin yaşlarla dolup taştığını görürsün! (Maide: 83)

Demek ki, şanı yüce olan Allah, Sema ehlini Allah'ın ayetlerini dinlemeye teşvik ederek, kendilerinde imanın artmasını, tenlerinin titremesini, gözlerinden yaşlar akıtmasını övüb methetmiştir.

Yine onlar hakkında buyuruyor mealen:
Öyle ya, Allah gönlünü Müslümanlığa açtığı için, Rabbi tarafından aydınlığa kavuşan bir kimse, katı yürekli kimseler gibi midir? Hayır! Artık kalbleri Allah'ın zikrinden yana kaskatı kalmış olanların vay haline! Onlar apaçık bir sapıklık içindedirler (Zumer: 22)

Bir başka ayet meali:
Allah sözün en güzelini, her tarafı birbirini tutan, her şeyi tekrar tekrar beyan eden bir kitab haline indirmiştir ki, rablerine karşı derin bir saygı duyanların ondan tenleri ürperir, sonra Allah'ı anmakta içleri açılır, yürekleri ferahlar. (Zumer: 23)

Mûminler ancak onlardır ki, Allah anıldığı zaman yürekleri titrer. Allah'ın ayetleri kendilerine okunduğu zaman imanları kat kat artar. Onlar ancak Rablerine güvenir ve dayanırlar. Onlar ki namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden harcarlar. İşte bunlardır hakiki mûminler. Rableri katında dereceler, yarlıganmak / bağışlanmak ve sayısı bitmez, müddeti tükenmez nimetler onlarındır.” (Enfal: 2-4)


Bid'at olan Sema'ya gelince:

Bunlar el çırpmak, def vurmak, ney, kaval veya başka şeyler çalmak gibi şeylerdir.

Allah Rasulunün has arkadaşları, onların ardından gelen nesiller, büyük din alimleri, bu gibi şeyleri asla Allah'a yaklaştırıcı bir vesile olarak görmemişlerdir. Bunları, Allah'a yakınlık, itaat ve ibadet olan işlerden saymamışlardır.

Hatta, İmam Şafi (rahimehullah) bunlar için şunları söylemiştir:
Ben Bağdad'dan ayrıldığım zaman, oradaki zındıklar, tağyir (dönmek) adını verdikleri bir sema icat etmişlerdi. Bu yolla insanları Kur'andan uzaklaştırmaya çalışıyorlardı.”

İrfan ve ilim sahibi olan gerçek Allah dostları bu durumu çok iyi bilirler. Bilirler ki onlar, bu işte şeytanın parmağı vardır. Onun için de, bunlardan bazıları bunlara iştirak etmişler fakat sonradan tevbe edib dönmüşlerdir. Her kim ilahi rahmet ve nimetlerden uzaklaşmışsa, bu semalara o kadar düşkün olmuştur.

Bid'at olan bu gibi semalar, içki mesabesindedirler. Hatta insan nefsi üzerinde içkiden de beter etkiler bırakırlar. Bundan ötürü, semalara iştirak edenler büyülenir kendilerinden geçerler. Sarhoş olurlar. Şeytanlar da onlara iner ve onların dilinden konuşur.

Aynen içki aleminde olduğu gibi, onlar birbiriyle kavgaya tutuşurlar. Onları şeytan havalara kaldırır. Kiminin şeytanı diğerlerinden daha güçlü çıkar ve onu öldürür.
Cahiller ise böyle bir şeyi, takva sahibi Allah dostlarından sanırlar. Allah dostlarının kerameti gibi görürler. Halbuki ise, bunlar şeytani hallerden olub, sahibini Allah'dan uzaklaştırır. Zira, Allah'ın hududlarını tayin ettiği biçimden başka insan öldürmek yasaktır. Böyle olunca, bir Müslümanı ve Allah dostunu öldürmek nasıl olur da caiz olabilir?
(Şeyhu'l İslam İbn Teymiyye, El Furkan Beyne Evliyai'r-Rahman Ve Evliyai'ş-Şeytan - Allah'ın Velileri İle Şeytanın Velileri Arasındaki Fark)

Bunların çılgınca sema , raksları ve güya vecdleri hakkında İmam Tartuşi ise şöyle denmiştir:

"Raks ve vecde gelmeye gelince, onu ilk ihdas eden kimseler Samiri’nin yandaşlarıdır. Samiri onlara böğürtüsü olan cansız bir cesed olarak bir buzağı heykeli yapınca, kalkıb onun etrafında raksa koyuldular ve vecde geldiler.
Raks ise kafirlerin ve buzağıya tapanların dinidir. Peygamber
(s.a.v.)’ın ve ashabının meclisi ise vakarlarından ötürü başlarında kuşlar duruyormuş gibi bir hal içindeydiler. Dolayısıyla İslami devlet otoritelerinin ve onların yetkililerinin bunları mescid ve benzeri yerlerde bulunmalarını engellemeleri gerekir. Allah’a ve ahirat gününe iman eden herhangi bir kimsenin onlarla birlikte bulunması, batılları üzere onlara yardımcı olması helal değildir. Malik’in, Şafii’nin, Ebu Hanife’nin, Ahmed’in ve müslümanların diğer imamlarının kabul ettiği budur.”
(Fakih el-Heysemi, Keffu’r-Rua an İstinai Alati’s-Sema, s. 50, ez-Zevacir ile; Kurtubi, (XI, 237-238)

İmam Kurtubi ise şunları demektedir :
“Sufilerin bu hususta ortaya koydukları bid’at ise haramlığı hususunda görüş ayrılığı bulunmayan şeyler kabilindendir. Ancak şehvani nefis hayra nisbet edilen pek çok kimseye baskın gelmiştir. Öyle ki onların bir çoğunda delilere ve çocuklara yakışır davranışlar ortaya çıkar.
Nihayet bunlar uyumlu hareketlerle ve peş peşe gelen matta ve figürlerle raksettiler. Bazıları yüzsüzlüğü o kadar ileri dereceye götürdüler ki bu işleri Allah’a yakınlaştırıcı işler ve salih ameller olarak değerlendirdiler. Bunun üstün hallere ulaştırdığını söylediler. Bu ise hiç şubhesiz zındıklığın etkilerinden, hurafecilerin sözlerindendir. Allah’tan yardımcı olmasını dileriz.” (Âllame Alûsi, Ruhu’l-Meani, XI, 70)

İmam Hafız İbnu’s-Salah ise şöyle demekte :
“Bunlar şanı yüce Allah’a iftira etmişlerdir. Onlar bu sözleriyle inkarcı, batınilerin yolundan gitmiş, müslümanların icmaına muhalefet etmişlerdir.
Müslümanların icmaına muhalefet eden bir kimse hakkında ise yüce Allah’ın şu tehdidi söz konusudur:

Kim kendisine doğru yol apaçık belli olduktan sonra peygambere karşı gelir, mûminlerin yolundan başkasına uyub giderse onu döndüğü o yolda bırakır ve cehenneme atarız. O ne kötü bir dönüş yeridir.”(Nisa,115)
(Fetava, İbni’s-Salah (300-301), Dr. Kalaci’nin tahkiki. İbnu’l-Kayyim ondan İğasetu’l-Lehfan (I, 228)’de bundan daha geniş bir bölüm iktibas etmiştir. Onun iktibasında bunun bir bölümü de yer almaktadır.)

İbnu’l-Kayyim el-Cevziyye "el-Kelamu fi Mes’eleti’s-Sema" isimli eserinde (s.106-108) :
“Bu şekilde böyle bir sema haramdır, çirkindir. Müslümanlardan hiçbir kimse onu mubah görmez. Yüzünden haya perdesini ve din örtüsünü sıyırıb atmış, Allah’a, Rasûlune, dinine ve kullarına karşı açıkça çirkin işler kimseden başkası onu güzel görmez. Bu gibi hususları kapsayan bir semaın çirkinliği insanların fıtratında da yer etmiş bulunmaktadır. O kadar ki kafirler bile bundan ötürü müslümanları ve dinlerini ayıplamaktadırlar.

Evet müslümanların havassı ve İslam dini akıl ve din hususunda mahrem kadınlar ve çocuklar hakkında pek çok mefsedete sebeb olan bu semadan beridir, uzaktır. Böyle bir sema dini ne kadar ifsad etmiş, kaç sünnetin ölümüne sebeb olmuş, kaç tane hayasızlık ve bid’atin canlanmasına sebeb olmuştur kim bilir?

Şayet bu semaın Kur’an’ın, Kur’an ehlinden dinlenmesinin ağır görülmesi ve semalarından önce Kur’an okunduğu takdirde uzun gelmesi ve ayetleri karşısında kör ve sağır gibi geçib gitmeleri dışında hiçbir kötülüğü olmasaydı bile bu kadarı yeterdi. Hatta Kur’an okunmasında hazır bulunanların çoğu ya da onlardan çoğu kimse Kur’an’ı dinlemez,anlamlarını doğru dürüst fark etmez, Kur’an okunduğu vakit seslerini kısmazlar bile...
“Kitap (Kur’an) okundu da başlarını eğdiler, fakat korkudan değil. Bu dikkat etmeyen ve başka şeyle oyalanan kimsenin baş eğmesidir.
Şarkıya gelince sinekler gibi raksettiler
Allah’a yemin olsun ki onlar Allah için raksetmediler.
Def, zurna ve şarkı söyleyenin bir nağmesi
Eğlence ve çalgı aletleriyle bir ibadet nerde görülmüştür?
Kitap ağır geldi onlara gördüklerinde
Birtakım emir ve nehiylerle kendilerini sınırlandırdığını
Raks ise hafif geldi onlara şarkıdan sonra
Ey kendisine benzeyenlere yakışan batıl
Ey ümmet! Muhammed’in dinine kimse hıyanet etmedi
Ve kimse ona karşı cinayet işleyip ondan usanmadı, ondan başka.”

“Özetle böyle bir semaın kalplerde, ruhlarda ve dinlerde sebep olduğu fesadlar sayılamayacak kadar pek çoktur.”
Müfessir, muhakkik Alûsi ise şöyle demekte :
O “boş sözleri...” (Lukman, 6) ayetini oldukça uzun bir şekilde tefsir ettikten, bu husustaki rivayetleri ve müfessirlerin görüşlerini, bunların şarkının haramlığına delaletleri ve bu husustaki fukahanın görüşlerini kaydettikten sonra (XI, 72-73) şunları söylemektedir:

“Diyorum ki diğer İslam ülkelerinde ve çeşitli bölgelerde sema ve şarkı belası her tarafı kaplamıştır.
Mescidler ve başka yerler bu işlerden korunmamaktadır.
Hatta şerefli özel vakitlerde minarelerde şarkı söyleyen şarkıcılar tayin edilmiştir. Bunlar içkiyi, meyhaneleri ve haram sayılan daha başka şeyleri anlatan muhtevada şiirler okurlar. Bununla birlikte bunlara vakfın gelirinden belli bir pay da ayrılmıştır. Bunlara ise temcid ediciler adı verilmektedir.
Mescidlerde bu gibi kimselerin bulunmaması dine aldırışsızlık olarak sayılmaktadır. Bundan daha da ilerisi sufilerin iblislerinin ve azgınlarının yaptıkları işlerdir.
Diğer taraftan onlar –Allah onları kahretsin- söyledikleri şarkıların ve okudukları şiirlerin ihtiva ettiği batıl ile kendilerine itiraz edilecek olurlarsa şu cevabı verirler:
Bizler şarap ile ilahi aşkı, sarhoşluk ile bu aşkın baskın gelmesini yahut ta meyye, leyla ve sadi derken mesela en büyük sevgili olan yüce Allah’ı kastediyoruz derler. Ancak böyle bir anlayış oldukça saygısızlıktır. Çünkü En güzel isimler Allah’ındır. O halde ona bunlarla dua edin. Onun isimlerinde eğriliğe sapanları terk edin...” (Araf, 180) diye buyurulmaktadır.

Suyuti’nin de ustadı olan Şeyhulislam Ebu Yahya Zekeriya Bin Muhammed el Ensari, fetvalarını ihtiva eden eseri; el İ’lam vel İhtimam’da der ki;

Şu zamanda yaygın olan ve yukarda anlatılan ile alakası olmayan, haram ve yakışıksız şeyler içeren, heybet ve vakarı gideren semadır ki, tembellikten zevk alan, cahilliğin kendilerine galib geldiği, dinlerini oyun ve eğlence edinen topluluğun işleridir.

Gaflet ve şarkı ile vakitlerini harcarlar, haram olan müzik ve semaya bağlanırlar, tabiatın reddettiği şeyler dinlerler. Onlar eğlence ile ve müzik ile bilinip çağrılırlar. Yediklerinin çoğu haram ve şubhelidir. Tıka basa midelerini doldururlar. Sonra onları harekete getirmek üzere, birileri kadınları vasfeden şiirler düzer.
İşte o zaman büyüklerle küçükler birbirine karışır, kimi el çırpar, kimi ayakları üzerinde rakseder, kimi coşar, kimi kolunu sallar, hayvanlar gibi dönerek yürür, kimi eşek sesi gibi bir sesle anırır, inler. Şayet orada güzel bir kadın veya tüysüz bir genç olsa, çoğunluğu asi şeytanlara döner, ona bağlanır ve vecde gelirler. Hatta mutasavvıfların çoğu bunun mendub olduğuna inanıyor. İcma ile bu bozukluktur, alimlerden hiç biri bunu söylememiştir.

Bilakis Kitap, sünnet ve imamların sözleri bunların haram olduğunu ortaya koymaktadır. Herkesin bu haramları ortadan kaldırmak için çalışması vacibdir.” (Şeyhulislam el Ensari el İ’lam vel İhtimam (s.490 v.d.)

Soruldu; “Allah’ı zikretmek için toplanmış olan cemaat, deriden yapılmış bir (enstrumana) deynekle vuruyor, bazısı raksediyor, bazısı vecde gelmeye çalışıyor. Bu haram mıdır? Onlardan biri, hal galebesi ile istek dışı olarak raksetmeye başlasa bu caiz midir? Bu haram semaya dahil midir? Ve orada bulunmak haram olur mu?

Cevap; mucerred olarak raks ve deri üzerine deynekle vurmak haram değil, çirkin bir bid'attir. Bununla ancak aklı eksikler meşgul olur. İhtiyarı olmadan hal galebesi ile raks etmek, haram olan raksa girmez. Şayet haram arzular veya haram olan müzik beraberinde olursa, icma ile bu, haramdır. Haram sema toplantılarına katılmak, orada bulunmak da haramdır
.” (El İ’lam vel İhtimam, sf: 492-493)


Müziğe gelince; bunun haramlığı hakkında sahih hadisler vardır. Çalgıya ve şarkıya ruhsat sadece düğünler hakkındadır.
Amr Bin Rabia diyor ki; “Bir düğünde Sabit Bin Vedia ile Kuraza bin Ka’b’ın yanındaydım. Şarkı sesi duydum ve “işitmiyor musunuz?” dedim.
Dedi ki; “
Düğünde şarkıya ve bağırmak olmadan ölüye ağlamaya ruhsat verildi.” (İbni Ebi Şeybe(3/322); Gunder – Şu’be – Eba İshak – Amr Bin Rabia isnadı ile.)

Sema hakkında Zayıf ve Uydurma bir rivâyet!

Ehl-i hikâye ve'l menkıbe dininin muridi olan sofilerin, Kur'an ve sunnetten dehşetle kaçarak sapıkça dönmeye (sema) şeytanın kalblerine düşürdüğü fitne ile delil sandıkları bir rivayet ise şöyledir:

Yine Vahidî, îbni Ömer'den şöyle nakletmiştir:
"Peygamber Efendimiz (a.s.) Mekke’nin fethine hazırlanıyordu. Herkes fedakârca katılımda bulundu. Fakat Ebu Bekir (r.anh) gibisi yoktu. Ebu Bekir (r.anh) ne evinde, ne üstünde başında hiçbir şey bırakmamıştı. Tek bir abası kalmıştı ve abasını üstüne atmış, abasının uçlarını göğsünde dikenle iliklemişti.
O sırada Cebrail (a.s.) geliverdi. Peygamber Efendimiz’e (a.s.) selâm verdi ve dedi ki: “Ne oluyor Ya Rasulallah! Ebu Bekir’i, abasını dikenle iliklemiş görüyorum.”
Peygamber Efendimiz (a.s.) buyurdu ki: “Ya Cebrail! Bütün malını cihad için harcadı.”
Cebrail (a.s.): “Allah ona selâm ediyor ve soruyor ki, ‘Bu yoksullukta benden razı mıdır?
Sevgili Peygamberimiz (a.s.) Sıddık-i Ekber’e (r.anh) dönüyor: “Ya Eba Bekir! Cebrail, Allah’tan sana selâm getirdi. Rabbin senden: ‘Ebu Bekir benden radı mı, değil mi?’ diye soruyor."
Bunun üzerine Sıddık-i Ekber (r.anh) ağlıyor ve diyor ki: “Ben Rabb'ime nasıl darılırım? Ben Rabb’imden radıyım, ben Rabbimden radıyım! (ene razı, ene razı)” diyerek Sema etmeye başladı.
(Ebu Nuaym, Hilye, VII / 105 Uydurmadır ; Kenzu'l-Ummal, IV/353; İbn Hibban, el-Mecruhin, 2/185; Zehebi, Mizanu’l-İtidal, 5/128; Uydurmadır- Zeynu’l-Iraki, Tahricu Ahadisi’l-İhya-İhya ile birlikte-, 2/166; İbnu’l-Cevzî, Sıfatu’s-Safve, I, 249-250; Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/315-316)

(Vahidî, Esbâbu'n-Nuzul, s. 230; Kurtubî, XVII/240;
Vehbe Zuhayli, et-Tefsiru’l-Munir, Risale Yayınları: 14/255)

Yukarıdaki kaynaklarda muhaddisler bu rivayeti zayıf, bazıları tarafından ise uydurma olarak kabul edilmiştir.

Bu rivayeti İbn Kesir
(rahimehullah) ele almış ve zayıf olduğunu belirtmiştir. (İbn Kesir, Tefsir, 4/260, 8/14) Ayrıca rivayette etrafında döndüğüne dair bir ifade geçmemektedir.


SAPIKLIKTAN MİSALLER



Konuyla İlgili Linkler :

 

Ekli dosyalar

  • 1688941408224.png
    1688941408224.png
    589.5 KB · Görüntüleme: 49
hayalet Çevrimdışı

hayalet

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Kardesim Rabbim razi olsun insALlah ve boyle sapikliklardan da korusun hepimizi , o Yuce Kuran dururken bu, bu hal cok komik

...............................
 
Üst Ana Sayfa Alt