C
Çevrimdışı
CUMHURİYETİMİZİN KURULUŞU
Muhterem Müslümanlar!
Cenab-ı Hakk'a sayısız hamd'ü senalar olsun ki, Cumhuriyetimizin …. yılına erişmiş bulunuyoruz. Tarihle var olan ve her zaman, hürriyetin, adaletin ve faziletin örneğini veren, Allah'ın rahmetine, Peygamberinin methine eren büyük milletimizin esir olacağını sananlar, nasıl aldandıklarını bugün daha iyi anladılar. …. yıl önce 29 Ekim 1923'de üzerimize doğan Cumhuriyet güneşi maddi ve manevi bütün hayatımızı aydınlattı. Cumhuriyetle biz idarede kendi sesimizi duyduk. Yerinde saymaktan, geri kalmaktan kurtulduk. Milletçe en güzel nimete, Cumhuriyet ve demokrasi faziletine erdik.
Aziz Cemaat!
Cumhuriyet, milletin irade ve yetkisini, seçtiği temsilcileri vasıtası ile kullandığı bir yönetim tarzı, milletin danışarak ve görüşerek kendi kendisini idare etme biçimidir. Cumhuriyet, istişarenin esas kabul edildiği insan hak ve hürriyetlerinin ifadesini bulduğu bir idare şeklidir. Dinimizin bize hayat düsturu olarak telkin ettiği istişareyi en güzel biçimde Cumhuriyet idaresinde bulduk.
Cenab-ı Hak, istişareyi işlerine esas alan mü'minleri Şüra Suresi 38 ayette şöyle açıklar: 'Onların işleri aralarında istişare iledir.' Cenab-ı Mevla bu ayet-i kerimede mü'minlerin işlerinin danışmaya dayandığını ifade buyurarak, keyfiliğin ve zorbalığın gerçek mü'minlerin işi olmadığını açıklamış oluyor.
Dinimizde bu danışma ruhu, imanlı insanların kalplerine yerleştirilmiştir. Allah'ü Teala sevgili Resulüne hitaben 'Ey Resulüm! Allah'ın rahmetinden dolayı sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer katı yürekli olsaydın etrafındakiler dağılır giderlerdi. Onları affet, onlara mağfiret dile, iş hakkında onlara danış.'[1] buyuruyor. Böylece sevgili Peygamberimize ne olursa olsun istişareden ayrılmaması emrediliyor.
Peygamberimiz her işinde istişareyi gözetirdi. Peygamber Efendimiz dünya ile ilgili işlerde ashabı ile istişare eder, onların görüş ve düşüncelerine büyük değer verirdi. Danışmadan bir iş yapmazdı. Nitekim Bedir, Uhud ve Hendek savaşları gibi pek çok önemli konularda ashabıyla istişare ederek, genelde çoğunluğun fikrine göre karar vermiş ve bu konuda da insanlığa örnek olmuştur.
Ashabı kiramdan Ebu Hureyre (r.a.) buyuruyor ki: 'Ashabı ile Peygamberimizden daha çok istişare eden hiçbir kimse görmedim' yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de 'Danışma' anlamına gelen 'Şura' adında müstakil bir surenin bulunması, dinimizde kamuyu ilgilendiren işlerin yürütülmesinde ve problemlerin çözümünde danışmaya ne derece önem verildiğinin çok açık bir delilidir.
Peygamberimizin vefatından önce, hastalığı sırasında devlet başkanlığı için yerine vekil bırakmayıp böyle önemli bir konunun çözümünü müslümanlara bırakması devleti idare edecek kişinin seçimle işbaşına gelmesine, yani milletin Cumhuriyetle yönetilmesine çok açık bir işarettir.
Muhterem Cemaat!
Milletçe gösterilen, büyük fedakarlıklar neticesinde kazandığımız Kurtuluş Savaşından sonra kurduğumuz Devlet, millet iradesine dayanan ve günümüzde en gelişmiş idare şekli olan Cumhuriyettir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun bu yıl …...yılını idrak etmiş bulunuyoruz.
Şehitlerimizin kanlarıyla sulanan vatan toprakları üstünde, rengini şehitlerimizin kanından alan ay yıldızlı bayrağımızın gölgesinde bugün huzur ve güven içinde yaşıyorsak bunu, bugünleri bize hazırlayan maneviyat dünyamızın gönül adamlarına, milli kahramanlarımıza şehit ve gazilerimize borçluyuz.
Bağımsız bir devleti olmayan, istiklal ve hürriyeti alınan milletler ne dünyada rahat edebilir ne de yeterli olarak dini görevlerini yerine getirebilirler. Bu sebeple her köşesinden binbir bereket fışkıran cennet vatanımızın ve sahip olduğumuz istiklal ve hürriyetin değerini çok iyi bilelim ve bizlere bu nimetleri lütfeden Rabbimize şükredelim.
Sahip olduğumuz nimetlerin korunması ve ülkemizin kalkınması, el ve gönül birliği içinde çalışmamıza ve kardeşçe birbirimizle geçinmemize bağlıdır.
Varlığımızı devam ettirebilmek için başkalarının insaf ve merhametine değil, önce Allah'ın yardımına, sonra kendi gücümüze güvenelim ve bu gerçeği hiçbir zaman hatırımızdan çıkarmayalım.
Milli varlığımız yönünden önemi çok büyük olan bayramları kutlarken bu günleri bize armağan edenleri ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'Ü onun silah arkadaşlarını ve bu uğurda canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
İstiklal Marşımızın şu bölümü kahraman milletimizin hürriyet ve istiklal aşkını bakınız ne güzel dile getirmektedir.
'Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner. aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal,
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal.'
Cenab-ı Hak vatanımızı ve Cumhuriyetimizi her türlü tehlike ve düşmanlardan korusun. Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun.
(SON)
Yukarda bir Cuma hutbesi örneğini gördük.Devletin (Tagut’un) resmi neferi olan imamların bu gerek isteyerek gerek istemeyerek söylemesi,anlatması özür değildir.Bu apaçık bir küfürdür.
Onlar işlerini istişare ile yaparlar diyerek bunuda bir ayet ve hadis ile anlatmaya çalışmışlar..
Siz işlerinizde istişare ederken egemenliğin kayıtsız ve şartsız ALLAHın oldugunu göz ardı etmeyi mi istişare ettiniz?Hakimiyet yetkisini ALLAHtan almayı kanun koyma hakkını ALLAHtan almayı mı istişare ettiniz?
Siz ey KAFİRLER birde buna özgürlük demokrasi diyerek aydınlık duraklama döneminden çağdaşlığa geçiş ve kurtuluş yolu olduguna mı karar verdiniz?
VALLAHi apaçık bir sapıklık ve dalalettesiniz…
ELHAMDULİLLAHİ RABBİL ALEMİN..
Muhterem Müslümanlar!
Cenab-ı Hakk'a sayısız hamd'ü senalar olsun ki, Cumhuriyetimizin …. yılına erişmiş bulunuyoruz. Tarihle var olan ve her zaman, hürriyetin, adaletin ve faziletin örneğini veren, Allah'ın rahmetine, Peygamberinin methine eren büyük milletimizin esir olacağını sananlar, nasıl aldandıklarını bugün daha iyi anladılar. …. yıl önce 29 Ekim 1923'de üzerimize doğan Cumhuriyet güneşi maddi ve manevi bütün hayatımızı aydınlattı. Cumhuriyetle biz idarede kendi sesimizi duyduk. Yerinde saymaktan, geri kalmaktan kurtulduk. Milletçe en güzel nimete, Cumhuriyet ve demokrasi faziletine erdik.
Aziz Cemaat!
Cumhuriyet, milletin irade ve yetkisini, seçtiği temsilcileri vasıtası ile kullandığı bir yönetim tarzı, milletin danışarak ve görüşerek kendi kendisini idare etme biçimidir. Cumhuriyet, istişarenin esas kabul edildiği insan hak ve hürriyetlerinin ifadesini bulduğu bir idare şeklidir. Dinimizin bize hayat düsturu olarak telkin ettiği istişareyi en güzel biçimde Cumhuriyet idaresinde bulduk.
Cenab-ı Hak, istişareyi işlerine esas alan mü'minleri Şüra Suresi 38 ayette şöyle açıklar: 'Onların işleri aralarında istişare iledir.' Cenab-ı Mevla bu ayet-i kerimede mü'minlerin işlerinin danışmaya dayandığını ifade buyurarak, keyfiliğin ve zorbalığın gerçek mü'minlerin işi olmadığını açıklamış oluyor.
Dinimizde bu danışma ruhu, imanlı insanların kalplerine yerleştirilmiştir. Allah'ü Teala sevgili Resulüne hitaben 'Ey Resulüm! Allah'ın rahmetinden dolayı sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer katı yürekli olsaydın etrafındakiler dağılır giderlerdi. Onları affet, onlara mağfiret dile, iş hakkında onlara danış.'[1] buyuruyor. Böylece sevgili Peygamberimize ne olursa olsun istişareden ayrılmaması emrediliyor.
Peygamberimiz her işinde istişareyi gözetirdi. Peygamber Efendimiz dünya ile ilgili işlerde ashabı ile istişare eder, onların görüş ve düşüncelerine büyük değer verirdi. Danışmadan bir iş yapmazdı. Nitekim Bedir, Uhud ve Hendek savaşları gibi pek çok önemli konularda ashabıyla istişare ederek, genelde çoğunluğun fikrine göre karar vermiş ve bu konuda da insanlığa örnek olmuştur.
Ashabı kiramdan Ebu Hureyre (r.a.) buyuruyor ki: 'Ashabı ile Peygamberimizden daha çok istişare eden hiçbir kimse görmedim' yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de 'Danışma' anlamına gelen 'Şura' adında müstakil bir surenin bulunması, dinimizde kamuyu ilgilendiren işlerin yürütülmesinde ve problemlerin çözümünde danışmaya ne derece önem verildiğinin çok açık bir delilidir.
Peygamberimizin vefatından önce, hastalığı sırasında devlet başkanlığı için yerine vekil bırakmayıp böyle önemli bir konunun çözümünü müslümanlara bırakması devleti idare edecek kişinin seçimle işbaşına gelmesine, yani milletin Cumhuriyetle yönetilmesine çok açık bir işarettir.
Muhterem Cemaat!
Milletçe gösterilen, büyük fedakarlıklar neticesinde kazandığımız Kurtuluş Savaşından sonra kurduğumuz Devlet, millet iradesine dayanan ve günümüzde en gelişmiş idare şekli olan Cumhuriyettir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun bu yıl …...yılını idrak etmiş bulunuyoruz.
Şehitlerimizin kanlarıyla sulanan vatan toprakları üstünde, rengini şehitlerimizin kanından alan ay yıldızlı bayrağımızın gölgesinde bugün huzur ve güven içinde yaşıyorsak bunu, bugünleri bize hazırlayan maneviyat dünyamızın gönül adamlarına, milli kahramanlarımıza şehit ve gazilerimize borçluyuz.
Bağımsız bir devleti olmayan, istiklal ve hürriyeti alınan milletler ne dünyada rahat edebilir ne de yeterli olarak dini görevlerini yerine getirebilirler. Bu sebeple her köşesinden binbir bereket fışkıran cennet vatanımızın ve sahip olduğumuz istiklal ve hürriyetin değerini çok iyi bilelim ve bizlere bu nimetleri lütfeden Rabbimize şükredelim.
Sahip olduğumuz nimetlerin korunması ve ülkemizin kalkınması, el ve gönül birliği içinde çalışmamıza ve kardeşçe birbirimizle geçinmemize bağlıdır.
Varlığımızı devam ettirebilmek için başkalarının insaf ve merhametine değil, önce Allah'ın yardımına, sonra kendi gücümüze güvenelim ve bu gerçeği hiçbir zaman hatırımızdan çıkarmayalım.
Milli varlığımız yönünden önemi çok büyük olan bayramları kutlarken bu günleri bize armağan edenleri ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'Ü onun silah arkadaşlarını ve bu uğurda canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
İstiklal Marşımızın şu bölümü kahraman milletimizin hürriyet ve istiklal aşkını bakınız ne güzel dile getirmektedir.
'Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner. aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal,
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal.'
Cenab-ı Hak vatanımızı ve Cumhuriyetimizi her türlü tehlike ve düşmanlardan korusun. Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun.
(SON)
Yukarda bir Cuma hutbesi örneğini gördük.Devletin (Tagut’un) resmi neferi olan imamların bu gerek isteyerek gerek istemeyerek söylemesi,anlatması özür değildir.Bu apaçık bir küfürdür.
Onlar işlerini istişare ile yaparlar diyerek bunuda bir ayet ve hadis ile anlatmaya çalışmışlar..
Siz işlerinizde istişare ederken egemenliğin kayıtsız ve şartsız ALLAHın oldugunu göz ardı etmeyi mi istişare ettiniz?Hakimiyet yetkisini ALLAHtan almayı kanun koyma hakkını ALLAHtan almayı mı istişare ettiniz?
Siz ey KAFİRLER birde buna özgürlük demokrasi diyerek aydınlık duraklama döneminden çağdaşlığa geçiş ve kurtuluş yolu olduguna mı karar verdiniz?
VALLAHi apaçık bir sapıklık ve dalalettesiniz…
ELHAMDULİLLAHİ RABBİL ALEMİN..