Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü "Canını Malını İsteyen Emire İtaat Edin" Sözü Hadis midir?

eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
emiriniz,sizden canınızı ve malınızı istese dahi itaat etmek zorundasın sözü hadis diye lanse ettiler ? böyle bir hadis var mı ?

selamunaleykum
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
eL_Muhacir;265690' Alıntı:
emiriniz,sizden canınızı ve malınızı istese dahi itaat etmek zorundasın sözü hadis diye lanse ettiler ? böyle bir hadis var mı ?

selamunaleykum
Aleykum selam we rahmetullah ;

Rivayetin aslı aşağıdaki (fitne zamanındaki) hadis-i şeriflerde geçtiği gibidir.

"
Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan (müslüman) emir sahiblerine (ulu'l-emre) de itaat edin. Eğer bir şey hakkında ihtilafa düşerseniz, onu (ihtilaf konusunu) Allah'a ve Rasulune havâle edin. Eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız (böyle yapın). Bu hem hayırlı, hem netice bakımından daha güzeldir. Sana indirilene de Senden evvel indirilmiş olan (kitab)lara da iman ettiklerini boş yere iddia edenlere bir bakmadın mı ki; onu inkâr etmeleriyle emrolundukları halde, yine tâğutun huzurunda muhakeme edilmelerini arzu ediyorlar. Şeytan da onları uzak bir sapkınlıkla büsbütün saptırmak ister." (Nisâ, 59-60)

Mu'minlerin kime, hangi şartlarda ve nasıl itaat edecekleri, neyi kesinlikle reddedecekleri burada açıkça izah olunmuştur.

Ebû Recâ'dan; o da İbn Abbâs (r.anh)'tan tahdîs etti ki, Rasul-i Ekram (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Her kim emîrinden meydana gelen bir hareketi fena görürse, sabretsin (isyankâr vaziyet almasın). Çünkü her kim sultândan (yânî ona itaatten) bir karış dışarı çıkarsa, o, Câhiliyet ölümüyle ölür"
(Buhari, Fiten, bab 2, Hadis no : 5)
Rasûlullah bu hadîslerinde sahâbîlerini fitne ve ihtilâlden sakındırmış ve kendisinden sonra devlet adamlarında dînî umdelere aykırı hâl ve hareketler gördüklerinde nasıl hareket edeceklerini öğütlemiştir. Peygamber âmme velayetini taşıyan bir kısım âmirlerin dînen meşru' olmayan hareketlerde bulunacaklarını peygamberlik nuru ile görüp biliyordu. Bu vaziyet karşısında sabır ve sukûn ile hareket etmelerini ve bozgunculuktan sakınmalarını vasiyet ediyordu.
"Ve her kim sabırsızlanarak âmme velayetini hâiz olan sultândan, yânî millî otoriteyi temsîl eden devlet reisinden ve İslâm ummeti'nden bir karış ayrılırsa, Câhiliyet ölümü ile ölür" buyurmuştur ki, bu başsız ve içtimaî nizâmdan mahrum câhil milletlerin âsî bir ferdi olarak ölür demektir, yoksa kâfir olarak ölür demek değildir. Ancak bu mutlak itaatin bir sının vardır ki, o da Allah'a karşı küfür ve ma'siyete sebeb olmamaktır.

"
Kim ulu'l-emre itaatten bir el kadar ayrılırsa, kıyamet gününde Allah'a, fiili (ameli) hususunda lehinde hiçbir hucceti olmayarak kavuşacaktır. Kim de boynunda (ulu'l-emre) beyatı olmayarak ölürse, câhiliyye ölümü ile ölür."
(Muslim, 2/1478, hadis no: 1851; Buhari, Ahkâm, 8/105)


Cunâde ibnu Ebî Umeyye şöyle demiştir: Bizler, hasta hâlinde iken, Ubâde ibnu's-Sâmit (r.anh)'in yanına girdik ve ona:
Allah seni iyileştirsin, sen bize Peygamber(s.a.v.)'den işittiğin ve Allah'ın onunla seni faydalandıracağı bir hadîs tahdîs et, dedik.
O şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) bizi (Ensâr cemâatini Akabe gecesi bey'at için) çağırdı. Biz de kendisiyle bey'at ettik.
Ubâde dedi ki: Peygamber'e, Ensâr üzerine bir borç olarak bizden aldığı ahid ve mîsâkta şöyle söyleyip bey'at ettik: "Allah ve Rasûlu'nun emirlerini dinleyip onlara hem neş'eli, hem kederli zamanımızda; hem zor, hem kolay hâlimizde itaat etmek ve âmirlerimiz kendi arzularını nefislerimiz üzerine tercîh etseler dahî onlara itaat etmek ve niza (ve kıtal) etmemek üzere bey'at ettik, ancak emîrin açık bir küfrünü görseniz, onun küfrü hakkında yanınızda Allah'ın Kitâbı'ndan kuvvetli bir deliliniz olması hâli mustesnadır"
(Buhari, Fiten, bab 2, Hadis no : 7)

Bu hadîs, devlet nufuz ve kudretini temsîl eden emîre ve devlet başkanına itaat etmek ve ona karşı isyan ve kıtale girişmemek hususunda açık bir nastır. Bir de bunda itaatin son hududu bildirilmiştir ki, o da emîrin açık bir nassın delâlet ettiği açık bir küfrü tutması ve küfrü emretmiş olmasıdır. Bu surette onun velayetini inkâr etmek caiz oluyor. "Çünkü ma'siyette itaat yoktur, itaat ancak ma'rûftadır"
Kötü emirlere karşı itaat edilmeyip ne olacak?
Dâvûdî şöyle demiştir: Zâlim emirler hakkında âlimlerin ictihadı şöyledir: Bir fitneye, bir zulme sebeb olmadan hafi ve düşürülmesi mumkin olursa, düşürülür. Mumkin olmazsa vâcib olan sabretmektir.
Bâzıları da şöyle demişlerdir: Fâsık kişiye başlangıçta âmme velayeti akdedilmemelidir. Âdil olarak bey'at edilip de sonra zulme başlarsa, bir kufre tutunmadikça, ona karşı çıkmak ve ihtilâl sahîh değildir. Kufre yapışırsa, ona karşı çıkmak ve ihtilâl vâcib olur...
Bu hadîsi Muslim de Mağâzî'de getirmiştir.


52- (...) Bana Muhammed b. Sehl b. Asker Et-Temimî de rivayet etti. (Dedi ki): Bize Yahya b. Hassan rivayet etti.
Bize Abdullah b. Abdirrahmân Ed-Dârimî dahi rivayet etti. (Dedi ki): Bize Yahya —ki İbni Hassân'dır— haber verdi. (Dedi ki): Bize Muâviye (yâni İbni Sellâm) rivayet etti. (Dedi ki): Bize Zeyd b. Sellâm, Ebû Sellâm'dan rivayet etti. (Demiş ki):
Huzeyfe b. Yemân şunları söyledi:
Yâ Rasûlallah! Biz fenalıkta idik. Allah hayır getirdi. Şimdi biz onun içindeyiz. Acaba bu hayrın ardında bir şerr var mıdır? Dedim.
«Evet!» cevâbını verdi.
Bu şerrin arkasında bir hayır var mıdır? Dedim.
«Evet!» buyurdular.
Yâ bu hayrın arkasında bir şerr var mıdır? Dedim.
«Evet!» cevâbını verdi.
Nasıl? Dedim.
«Benden sonra benim doğru yolumdan gitmeyen ve benîm sünnetimle amel etmeyen hükümdarlar olacak. İçlerinde bîr takım adamlar türeyecek kî, kalpleri insan cisminde şeytan kalbi olacak!» buyurdu.
Ben buna yetişirsem ne yapayım yâ Rasûlallah! Dedim.
«Dînler ve emîre itaat edersin. Sırtın dövülse ve malın alınsa bile yine dinle ve itaat eyle!» buyurdular.

(Bu hadîsi Buhari «Fiten» ve «Menâkıb» bahislerinde; ibni Mace «Fiten»'de muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir.)
(Muslim, Fiten bahsi, 13. bab, hadis no : 52 (1847)

Dehan : Duman demektir. Bâzılarına göre bu kelimenin aslı, hayvanın rengindeki siyaha çalar bulanıklıktır. Burada ondan murâd: Kalblerin birbirlerine karşı safiyeti kalmaması; habasetlerinin devam etmesidir.

Kaadi Iyâz : «Şerrden sonra gelecek hayır halife Ömer b. Abdillâzîz'in zamanıdır. Kimini tanıyıp kimini yadırgayacakları, ondan sonra gelecek âmirlerdir.» diyor.
Cehennem kapılarındaki dellâlîardan murâd : Haricîlerle Karmatîler gibi bid'at dalâlet propagandası yapan âmirlerdir.
Hadisin ikinci rivayeti için Dârekutnî: «Bence bu hadîs murseldir. Çünkü Ebû Sellâm, Huzeyfe'den işitmemiştir.» demektedir. Bu iddia doğrudur. Ancak hadisin birinci rivâyetindeki metni sahihtir. Bu ikinciyi Muslim mutâbeat için getirmiştir. Maksadı, birinci rivayeti onunla takviye etmiştir. Kitabımızın başında görmüştük ki, mursel bir hadîs, başka bir yoldan muttasıl olarak rivayet edilirse o murselin sahîh olduğu anlaşılır ve artık onunla ihticâc olunur. Bir meselede iki tane sahîh hadîs bulunmuş olur.
Hadîs-i şerif yukarıda görülenler gibi müslümanların cemaatine devamın ve âmirlerine —fâsik ve zâlim bile olsalarma'sıyeti emretmemek şartı ile itaatin vucûbuna delildir. Bu hadis de mu'cizedîr. Bütün haber verdiği şeyler zuhur etmiştir.

Hz. Huzeyfe (radiyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalatu vesselam)'a halk hayırdan sorardı. Ben ise, bana da ulaşabilir korkusuyla, hep şerden sorardım. (Yine bir gün)
"Ey Allah'ın Rasulu! Biz Cahiliye devrinde şer içerisinde idik. Allah bize bu hayrı verdi. Bu hayırdan sonra tekrar şer var mı?" diye sordum.
"Evet var!" buyurdular.
Ben tekrar: "Pekiyi bu şerden sonra hayır var mı?" dedim.
"Evet, var! Fakat onda duman da var" buyurdular.
Ben: "duman da ne?" dedim.
"Bir kavim var. Sunnetimden baska bir sunnet edinir; hidayetimden başka bir hidayet arar. Bazı işlerini iyi (ma'ruf) bulursun, bazı işlerini kötü (munker) bulursun" buyurdular.
Ben tekrar: "Bu hayırdan sonra başka bir şer kaldı mı?" diye sordum.
"Evet! Cehennem kapısına cağıran davetçiler var. Kim onlara icabet ederek o kapıya doğru giderse, onlar bunu ateşe atarlar" buyurdular.
Ben: "Ey Allah'in Rasulu! Ben (o güne) ulaşırsam, bana ne emredersiniz?" dedim.
"Muslumanların cemaatine ve imamlarına uy, onlardan ayrılma. İmam sırtına (zulmen) vursa, malını (haksızlıkla) alsa da onu dinle ve itaat et!" buyurdular.
"O zaman, ne cemaat ne de imam yoksa?" dedim.
"O takdirde butun fırkaları terket (kac)! Öyle ki, bir ağacın köküne dişlerinle tutunmuş bile olsan, ölüm sana gelinceye kadar o vaziyette kal" buyurdular."
(Buhari, Fiten 11, Menakib 25; Muslim, İmaret 51, (1847); Ebu Davud, Fiten 1, (4244, 4245, 4246, 4247)

Konuyla İlgili Link :

Emire İtaatın Sınırı nedir?

https://www.islam-tr.org/konu/emire-itaatin-siniri-nedir.24084/
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
cazakALLAHu hayr akhim
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt