Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Cehalete Mazeret Olduğuna Dair Delillerden - Hz Aişe R.a'ın Durumu

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Hz Aişe r.a'den şöyle dedi ki:

Size Resulullah sav ve kendimden bahsedeyim mi?

Biz , evet dedik.

Aişe: ''Nebi sav benim yanımda bulunduğu gece olunca geldi. Müteakiben ridasını yere koydu,ayakkabılarını çıkarıp onlarıda ayaklarının yanına koydu. İzarının bir tarafını döşeğinin üzerine yayıp uzandı. Ancak benim uyuduğumu zannedinceye kadar bekledi. Müteakiben yavaşça ridasını aldı. Kapıyı yavaşça açtı, evden çıktı yavaşça kapattı.

Elbisemi başımdan geçirip büründüm. İzarımı da giyindim, sonra arkasından gittim. Nihayet Resulullah sav BAKİ mezarlığına vardı, ayakta durdu ve duruşunu uzattı. Sonra üç defa ellerini kaldırdı. Sonra üç defa ellerini kaldırdı. Sonra geri döndü. Bende geri döndüm. O süratle yürüdü. Bende süratle yürüdüm. O koştu bende koştum.Neticede ben onun önüne geçtim ve eve girdim. Ben yatar yatmaz o da eve girdi ve:

Ya Aişe, neyin var soluk soluğasın, buyurdu.

Ben:

Bir şey yok dedim.

Ya bana haber verirsin, yahut da Latifu'l Habir Olan Allah bana haber verir, buyurdu.

Ben ya Rasulullah: Anam babam sana feda olsun dedim ve olanı anlattım. Önümde gördüğüm insan karıltısı sen miydin ? buyurdu.. Bunun üzerine beni gögsümden bir defa itti ve bu itişle beni sarstı. Sonra: (Nöbetinde) Allah ve Resulunun sana zulmedeceğini mi sandın? dedi. Aişe: İnsanlar her ne kadar gizlese de Allah onu bilir mi ? dedim. Resulullah, evet buyurdu.

Müslüm 974-103, Nesei 3973-3974, Ahmed 6-221, Abdurrezzak 6712, Albani EL-Cenaiz 231-232

Şeyhulislam şöyle dedi: Gördüldüğü gibi müminlerin annesi Aişe, Resulullah sav'e insanların gizlediği şeyi Allah bilir mi? diye soruyor. Resulullah sav'de ona ''EVET'' diye cevap veriyor. Bu olay Hz Aişe'nin ondan önce insanlar gizlese de Allah'ın herşeyi bildiğini bilmediğine delalet eder. İnsanlar gizlese de Allahın herseyi bildigini Hz Aişe r.a öğrenmeden önce onu inkar ediyor hükmünde değildi. Şüphesiz ki hüccetin kıyamından sonra onu ikrar imanın usullerindendir. Allah'ın herşeyi bildiğini inkar, Allah'ın herşeye kâdir olduğunu inkar gibidir. Aralarında fark yoktur...

Şeyhulislam Mecmuu Fetava 11/412-413
 
S Çevrimdışı

serhildan

Üyeliği İptal Edildi
Banned
cehalet mazeret olduğuna göre bunca rezilliğin işlendiği bir dünyada bi tane bile kafir kalmadı. oh ne ala...hastasıyım bu buhariyi bile yurdundan kovan horasanlı "sünni-mürcie" nin... durmak yok yola devam...
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
cehalet mazeret olduğuna göre bunca rezilliğin işlendiği bir dünyada bi tane bile kafir kalmadı. oh ne ala...hastasıyım bu buhariyi bile yurdundan kovan horasanlı "sünni-mürcie" nin... durmak yok yola devam...
Neye hasta olursan ol.
Sen dünyada bir tane müslüman bırakmayacaksın. Biraz sakin ol.
Kafana göre tekfir edemezsin. Bu iş ilim erbabınca anlatılmıştır. Araştırmadan , sorgulamadan bunu dedin , bunu yaptın kafirsin gel buraya , canını alayım , karını alayım , malını alayım bana herşeyin helal demek öyle basit mi zannediyorsun. Adamı ebedi cehenneme atıyorsun.
Adama kafir hükmü vereceksen bütün delilleriyle , sorgulayıp , cehalet ortadan kaldırılıp küfründe inat ederse tekfir etki bir soru işareti kalmasın.
Tâ ki, helak olan apaçık bir delil gördükten sonra helak olsun, sağ kalanlar da yine apaçık bir delilden sonra yaşasın. Kesindir ki Allah, işitendir, bilendir. En am 42

iki kitap okuyan elinde baltayla geziyor. Dediklerin hangi usul-u fıkıh kitabında geçiyor?


***

Aişe (radıyallahu anha) şunları anlatmıştır:
“Bir gece Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ona hissettirmeden yataktan ayrılıb Bakiu’l-Garkat isimli Medine’deki kabristana gitmiş, Aişe de gizlice Rasûlullah’ı arkadan takib etmiştir.
Rasûlullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) dua edib dönmesinden sonra Aişe hızlıca yürüyüp ondan önce eve dönmüş ve yatağının içine girmiştir.
Ancak Aişe nefes nefese kaldığından Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) gelince “Ey Aişe, ne var? diye sormuş.
Aişe “Bir şey yok” diye cevap vermiştir.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ona, “Ya sen bana haber verirsin veya her şeyin detayını bilen ve haberdar olan bana haber verir.” buyurmuştur. Bunun üzerine Aişe durumu Rasûlullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) anlatmış Rasûlullah da ona “Allah’ın ve Rasûlü’nun sana haksızlık edeceğini mi zannettin” buyurmuştur.
Aişe: “İnsanlar neyi gizlerse Allah onu bilir mi ki?” diye sormuş, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) da ona: “Evet” diye cevab vermiştir.

(Muslim, Cenaiz, bab. 103, Hadis no: 974; Neseî, Cenâiz, bab. 103, Hadis no: 3973; Musned, İmam Ahmed, VI, 221)
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
MUSLİM

11- CENAZELER BAHSÎ

35- Kabristana Giderken Okunacak Şeyler ve Orada Yatanlara Dua Babı

103- (...) Bana Hârûn b. Saîd El-Eylî rivayet etti. (Dedi ki): Bize Abdullah b. Vehb rivayet etti. (Dedi ki): Bize îbni Cureyc, Ab­dullah b. Kesir b. Muttalib'den naklen haber verdi. O da Muhammed b. Kays'ı şöyle derken işitmiş:

Âişe'yi şunları rivayet ederken dinle­dim; Dedi ki:
«Size, Peygamber (SallallahuAleyhi ve Sellem)'den ve kendimden bir şeyler söyliyeyim mi?» Biz:

— «Hay hay» dedik. Hz. Aişe (r.anha),
Bana, Haccâc-ı A'ver'den dinleyen biri rivayet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki): Bize Haccâcu'bnu Muhammed rivayet etti. (Dedi ki): Bize îbni Cureyc rivayet etti. (Dedi ki): Bana, Abdullah (Kureys'den bir zât), Muhammed b. Kays b. Mahreme b. Muttalib'den naklen haber verdi ki, bir gün şunları söylemiş:
Size kendimden ve annem'den bir şeyler anlatayım mı?

Biz kendisini doğuran annesini murâd ediyor sandık. Sözüne devamla (Dedi ki): Âişe şunları söyledi:
— «Size kendimden ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)" den bir şeyler anlatayım mı?»

Biz: — «Hay hay..!» dedik.
— «Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)' yanımda bulunduğu nevbetim gecesi gelince Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) değişti. Cubbesini yere koydu, ayakkapfarını çıkarıp; ayaklarının yanına koydu. Kaf­tanının bir tarafını döşeğinin üzerine yayarak, uzandı. Çok geçmeden be­nim uyuduğumu zannederek yavaşça cübbesini aldı; yavaşça ayakkaplarını giydi ve kapıyı açarak çıktı. Sonra yavaşça kapıyı kapadı. Ben, hemen en­tarimi başıma geçirdim, baş bezimi sarındım, çarşafıma burundum. Sonra onun peşinden yola düştüm. Bakî'a varınca durdu, hem de epeyi durdu.
Sonra üç def'â ellerini kaldırdı, sonra geri döndü. Ben de döndüm. O süratle yürüdü, ben de sür'atle yürüdüm; o eşkin gitti, ben de eşkin gittim; o koştu, ben de koştum. Neticede onu geçerek eve girdim. Ben yatar yatmaz o da girdi ve:
Sana ne oluyor yâ Âişe? Heyecanlanmışsın... buyurdu. Ben:
— Bir şey yok; dedim. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'-
Ya söylersin yahut latif u Habîr olan Allah bana mutlaka haber verir; dedi. Ben:
Yâ Rasûlallah! Annem babam sana feda olsun, dedim ve macerayı kendisine haber verdim.
Ya, önümde gördüğüm karaltı sen miydin? dedi;
Evet! cevâbını verdim. Bunun üzerine beni göğüsümden öyle bir itti ki, canımı yaktı. Sonra şunları söyledi:
Allah ve Rasulu sana zülüm mü edecekler sandın?
İnsanlar neyi gizlerse gizlesin, Allah onu bilir.
Evet, Rasûlullah (sözüne devamla):
Senin gördüğün zaman bana Cibrîs geldi de, nida etti. Ama nidasını senden gizledi. Ben, kendisine cevap verdim fakat ben de cevâbımı sen­den gizledim. Sen soyunmuş bir vaziyette iken yanına girecek değildi ya. Ben, senin uyuduğunu zannettim de, uyandırmak istemedim. Korkacağından da şüphe ettim. Cibril şunları söyledi:
"Rabbin, Bakî'd e yatanların yanına giderek onlar için istiğfarda bu­lunmanı sana emrediyor." Ben:
Onlara ne diyeyim yâ Rasûlallah? dedim; Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)-
Selâm mu'min ve Müslümanlardan bu diyarda yatanlara!... Allah, bizim geçmişlerimize de, geleceklerimize de rahmet eylesin. Bizler de inşaallah sizlere katılacağız; de buyurdular.»



cümlesinde «Dara» kelimesi munâdâ olmak üzere mansûp okunur. Cümlede muzâf hafzedilmiş-, muzâfun ileyh onun yerine geçirilmiştir.
Terkîb: «Yâ ehle dârin» takdirindedir. Bâzıları bu kelimenin ihtisas üzere mansûp olduğunu söylemişlerdir.
«Aleykum» zamirinden bedel olmak üzere mecrûr okunmasını caiz görenler de olmuştur.


Hattâbi diyor ki: «Hadis-i şerif, kabristana (Dâr) denilebilece­ğini gösteriyor ki, doğrudur. Zira lûgatta meskûn olan yere de, harâ-bezâra da (Dâr) denilir.» Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellemin) kabristanda yatanlara selâm verdikten sonra «inşallah» tâbirini kullanarak: «Biz de size katılacağız.» demesi teberruk ve emr-i ilâhiyye imtisal içindir. Çünkü Kur'an-ı Kerim'de :
«Sakın (inşaallah'ı söylemek sizin bir şey için 'Ben, bunu yârın yaparım' deme...) buyurularak, her yapacağı iş için "inşaallah" tâbirini kullanması kendisine emrolunmuştur.
Bâzıları, buradaki «inşaallah» ile aynen o kabristan kastedildiğini söylemişlerdir.
Baki': Medîne-i Münevvere' nin meşhur kabristanıdır. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i nona «Bakî'-i Garkad» na­mını vermesi: Vaktiyle içinde büyük bir diken ağacı bulunduğundandır.
Hadisin ikinci rivayeti hakkında Ebû Alî El-Gassân-î şunları söylemiştir: «Bu hadîs «Sahîh-i Muslim»'deki maktu' ha­dislerden biridir. Ayni zamanda râvîleri hakkında vehmolunmuştur. Zira ayni hadîsi Abdurrazzâk «Musannaf»'ında İbni Cureyc'den tahric etmiştir.
İbni Cureyc: «Bana Muhammed b. Kays b. Mahreme haber verdi ki. Aişe'yi şöyle derken işitmiş; demiştir...»
Kaadi îyâz hadisin maktu olduğunu kabul etmemiş: «Bilakis, hadîs musneddir. Yalnız râvilerinin ismi verilmemişti. Bu ise munkatı' değil, meçhul bâbındandır. Çünkü munkatı'; Tabiî'nden önce, senedinden bir râvisi düşen hadistir. Bu hadîsin sene­dinde bir işkâl daha vardır ki, şudur: Muslim, (Bana Haccâc-ı Â'ver'i dinleyen biri rivayet etti. Lâfız onundur; dedi ki: Bize Haccâcu'bnu Muhammed rivayet etti.) demiştir. Bu söz, Haccâc-ı Â'ver’in bu hadîsini Haccâcu'bnu Muhammed ismini taşıyan başka bir râviden naklettiği zanmnı veriyor. Hâlbuki hakikat öyle değildir. Haccâcu'bnu Muhammed hiç şüphesiz Hacca-c u A'ver' kendisidir.
Mus1im'in sözü şöyle takdir edilir:
"Bana Haccâc-ı A'ver'den dinleyen biri rivayet etti. Bu zât dedi ki: Bana Haccâcu'bnu Muhammed rivayet etti. Yâni Muslim muhaddisin sözünü hikâye etmiş demektir." demiştir.
Fakat Nevevl, Kaadı' mn sözüne de İtiraz etmiş, îmam Mus1im'in senedinde meçhul bir kimse bulunan bu hadisi buraya dercetmesinin mutemet bir rivayet olmak üzere değil, mütâbaat tarîki ile olduğunu binâenaleyh asıl itimât edilecek rivayeti sahih isnâdla bundan önce zikrettiği için ikinci rivayetin zikri ha­dîse zarar vermiyeceğini söylemiştir.
«Yâ Aişe! » sözü: Murahham bir manâdâdır. Böyle yer­lerde iki vecih caiz olduğu için ayni kelimeyi «Yâ Âişe» okumak da caizdir.


SAHİH-İ MUSLİM TERCÜME VE ŞERHİSönmez Neşriyat



NESEİ

21- KİTAB’ÜL CENAİZ (CENAZELER BÖLÜMÜ)
103- MÜ’MİNLER İÇİN İSTİĞFAR EDİLEBİLİR
2010- Aişe (r.anha)’dan aktarıldığına göre, şöyle demiştir: “Ben, size kendimden ve Rasûlullah (s.a.v)’den bahsedeyim mi?” dedi. Biz de: “Evet” dedik. O da şöyle anlattı: “Peygamber (s.a.v) benim yanımda kaldığı bir geceydi, yatsı namazından dönüp gelmişti, ayakkabılarını ayaklarının yanına koydu elbisesinin bir ucunu yatağının üzerine yaydı. Benim uyuduğuma kanaat getirinceye kadar bekledi sonra yavaşça ayakkabılarını giydi, elbisesini aldı sonra yavaşça kapıyı açtı ve yavaşça çıktı. Ben de örtümü başıma aldım, elbisemi giydim ve onun peşinden çıktım. Rasûlullah (s.a.v), Baki mezarlığına vardı, ellerini kaldırıp üç defa uzunca tuttu sonra döndü, ben de döndüm. Rasûlullah (s.a.v) hızlandı, bende hızlandım. Rasûlullah (s.a.v) daha süratlice yürüdü, bende daha süratlice yürüdüm. Rasûlullah (s.a.v) koşmaya başladı. Ben de koşmaya başladım ve ondan önce eve girdim. Rasûlullah (s.a.v) ben yattıktan sonra içeri girdi ve: “Ey Âişe, sana ne oldu da böyle nefes nefesesin” buyurdu.
Ben: “Bir şey yok” dedim.
Rasûlullah (s.a.v): “Sen söylemezsen bile Latif ve Alim olan Allah, Bana haber verir” dedi.
O zaman ben anam babam senin yoluna feda olsun deyip olanları anlattım.
Rasûlullah (s.a.v): “Önümde gördüğüm karaltı sen miydin?” diye sordu.
“Evet, içimde beni rahatsız eden bir sıkıntı oldu da ondan böyle yaptım” dedim.
Daha sonra Rasûlullah (s.a.v): “Allah ve Rasûlünun sana haksızlık edeceğini mi sandın?” dedi.
Ben: “İnsanlar ne kadar gizlese de Allah bilir mi” dedim.
Rasûlullah (s.a.v)’de şöyle buyurdu: “Sen beni gördüğünde bana Cibril gelmişti. Elbiseni çıkarmış olduğun için yanıma gelmedi, bana seslendi fakat senden gizlendi. Ben de ona cevap verdim ve onu senden gizledim. Senin uyuduğunu zannettim ve uyandırmak istemedim, seni yalnız bırakmaktan da korktum. Fakat Cibril Baki mezarlığına gelmemi ve oradakilere istiğfar etmemi emretti.
Ben nasıl söylemeliyim dedim.
O da: Şöyle söyle buyurdu: “Selâm bu diyarın ehli olan mü’minlere ve Müslümanlara olsun. Bizden önce gidenlere ve sonra gideceklere Allah rahmet eylesin. Allah’ın izniyle bizde size kavuşacağız”

(Ayrıca : Muslim, Cenaiz: 35; İbn Mâce, Cenaiz: 36)


NESEİ



Çeviren: Abdullah Parlıyan Konya Kitapçılık
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
T Çevrimdışı

tewh1d

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Ben aynen kopyalıyorum Sahihi Müslimden ve Süneni Nesai'den , üzerinde oynama yapmadan !
Bakalım kim ne diyor ?

103- (...) Bana Hârûn b. Saîd El-Eylî rivayet etti. (Dedi ki): Bize Abdullah b. Vehb rivayet etti. (Dedi ki): Bize îbni Cüreyc, Abdullah b. Kesir b. Muttalib'den naklen haber verdi. O da Muhammed b. Kays'ı şöyle derken işitmiş: Âişe'yi şunları rivayet ederken dinledim; Dedi ki:
«Size, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem'den ve kendimden bir şeyler söyliyeyim mi?» Biz:
— «ıHay hay» dedik. H.
Bana, Haccâc-ı A'ver'den dinleyen biri rivayet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki): Bize Haccâcu'bnü Muhammed rivayet etti. (Dedi ki): Bize îbni Cüreyc rivayet etti. (Dedi ki): Bana, Abdullah (Kureys'den bir zât), Muhammed b. Kays b. Mahreme b. Muttalip'den naklen haber verdi ki, bir gün şunları söylemiş:
— Size kendimden ve annem'den bir şeyler anlatayım mı? Biz kendisini doğuran annesini murâd ediyor sandık. Sözüne devamla (Dedi ki): Âişe şunları söyledi:
— «Size kendimden ve Resûlüllah (Saüallahü Aleyhi ve Sellem)" den bir şeyler anlatayım mı?» Biz:
— «Hay hay..!» dedik.
— «Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'^ yanımda bulunduğu nevbetim gecesi gelince Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem} değişti. Cübbesini yere koydu, ayakkapfarını çıkarıp; ayaklarının yanına koydu. Kaftanının bir tarafını döşeğinin üzerine yayarak, uzandı. Çok geçmeden benim uyuduğumu zannederek yavaşça cübbesini aldı; yavaşça ayakkaplarını giydi ve kapıyı açarak çıktı. Sonra yavaşça kapıyı kapadı. Ben, hemen entarimi başıma geçirdim, baş bezimi sarındım, ;arşafıma burundum. Sonra onun peşinden yola düştüm. Bakî'a varınca durdu, hem de epeyi durdu.
Sonra üç def'â ellerini kaldırdı, sonra geri döndü. Ben de döndüm. O sür'-atle yürüdü, ben de sür'atle yürüdüm; o eşkin gitti, ben de eşkin gittim; o koştu, ben de koştum. Neticede onu geçerek eve girdim. Ben yatar yat* maz o da girdi ve:
— Eana ne oluyor yâ Âişe? Heyecanlanmışsın... buyurdu. Ben:
— Bir şey yok; dedim. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'-
— Ya söylersin yahut latif u Habîr olan Allah bana mutlaka haber verir; dedi. Ben:
— Yâ Resûlaflah! Annem babam sana feda olsun, dedim ve macerayı kendisine haber verdim.
— Ya, önümde gördüğüm karaltı sen miydin? dedi;
— Evet! cevâbını verdim. Bunun üzerine beni göğüsümden öyle bir itti ki, canımı yaktı. Sonra şunları söyledi:
— (Allah ve Resulü sana zülüm mü edecekler sandın?) .İnsanlar neyi gizlerse gizlesin, Allah onu bilir. Evet, Resûlüllah (sözüne devamla):
— Senin gördüğün zaman bana Cibrîs geldi de, nida etti. Ama nidasını senden gizledi. Ben, kendisine cevap verdim fakat ben de cevâbımı senden gizledim. Sen soyunmuş bir vaziyette iken yanına girecek değildi ya. Ben, senin uyuduğunu zannettim de, uyandırmak istemedim. Korkacağından da şüphe ettim. Cibril şunları söyledi:
(Rabbin, Bakî'd e yatanların yanına giderek onlar için istiğfarda bulunmanı sana emrediyor.) Ben:
— Onlara ne diyeyim yâ Resûlallah? dedim; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)-
— Selâm mü'min ve Müslümanlardan bu diyarda yatanlara!... Allah, bizim geçmişlerimize de, geleceklerimize de rahmet eylesin. Bizler de in-şaallah sizlere katılacağız; de buyurdular.»
 
T Çevrimdışı

tewh1d

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Hadis üzerinde tek harf bile ekleme veya çıkarma yapılmamıştır


2010- Aişe (r.anha)’dan aktarıldığına göre, şöyle demiştir: “Ben, size kendimden ve Rasûlullah (s.a.v)’den bahsedeyim mi?” dedi. Biz de: “Evet” dedik. O da şöyle anlattı: “Peygamber (s.a.v) benim yanımda kaldığı bir geceydi, yatsı namazından dönüp gelmişti, ayakkabılarını ayaklarının yanına koydu elbisesinin bir ucunu yatağının üzerine yaydı. Benim uyuduğuma kanaat getirinceye kadar bekledi sonra yavaşça ayakkabılarını giydi, elbisesini aldı sonra yavaşça kapıyı açtı ve yavaşça çıktı. Ben de örtümü başıma aldım, elbisemi giydim ve onun peşinden çıktım. Rasûlullah (s.a.v), Baki mezarlığına vardı, ellerini kaldırıp üç defa uzunca tuttu sonra döndü, ben de döndüm. Rasûlullah (s.a.v) hızlandı, bende hızlandım. Rasûlullah (s.a.v) daha süratlice yürüdü, bende daha süratlice yürüdüm. Rasûlullah (s.a.v) koşmaya başladı. Ben de koşmaya başladım ve ondan önce eve girdim. Rasûlullah (s.a.v) ben yattıktan sonra içeri girdi ve: “Ey Âişe, sana ne oldu da böyle nefes nefesesin” buyurdu. Ben: “Bir şey yok” dedim. Rasûlullah (s.a.v): “Sen söylemezsen bile Latif ve Alim olan Allah, Bana haber verir” dedi. O zaman ben anam babam senin yoluna feda olsun deyip olanları anlattım. Rasûlullah (s.a.v): “Önümde gördüğüm karaltı sen miydin?” diye sordu. “Evet, içimde beni rahatsız eden bir sıkıntı oldu da ondan böyle yaptım” dedim. Daha sonra Rasûlullah (s.a.v): “Allah ve Rasûlünun sana haksızlık edeceğini mi sandın?” dedi. Ben: “İnsanlar ne kadar gizlese de Allah bilir” dedim. Rasûlullah (s.a.v)’de şöyle buyurdu: “Sen beni gördüğünde bana Cibril gelmişti. Elbiseni çıkarmış olduğun için yanıma gelmedi, bana seslendi fakat senden gizlendi. Ben de ona cevap verdim ve onu senden gizledim. Senin uyuduğunu zannettim ve uyandırmak istemedim, seni yalnız bırakmaktan da korktum. Fakat Cibril Baki mezarlığına gelmemi ve oradakilere istiğfar etmemi emretti.Ben nasıl söylemeliyim dedim. O da: Şöyle söyle buyurdu: “Selâm bu diyarın ehli olan mü’minlere ve Müslümanlara olsun. Bizden önce gidenlere ve sonra gideceklere Allah rahmet eylesin. Allah’ın izniyle bizde size kavuşacağız” (Müslim, Cenaiz: 35; İbn Mâce, Cenaiz: 36)
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
tewh1d;124826' Alıntı:
Ben aynen kopyalıyorum Sahihi Müslimden ve Süneni Nesai'den , üzerinde oynama yapmadan !
Bakalım kim ne diyor ?


103- (...) Bana Hârûn b. Saîd El-Eylî rivayet etti. (Dedi ki): Bize Abdullah b. Vehb rivayet etti. (Dedi ki): Bize îbni Cüreyc, Ab­dullah b. Kesir b. Muttalib'den naklen haber verdi. O da Muhammed b. Kays'ı şöyle derken işitmiş: Âişe'yi şunları rivayet ederken dinle­dim; Dedi ki:
«Size, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem'den ve kendimden bir şeyler söyliyeyim mi?» Biz:
— «ıHay hay» dedik. H.
Bana, Haccâc-ı A'ver'den dinleyen biri rivayet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki): Bize Haccâcu'bnü Muhammed rivayet etti. (Dedi ki): Bize îbni Cüreyc rivayet etti. (Dedi ki): Bana, Abdullah (Kureys'den bir zât), Muhammed b. Kays b. Mahreme b. Muttalip'den naklen haber verdi ki, bir gün şunları söylemiş:
— Size kendimden ve annem'den bir şeyler anlatayım mı? Biz kendisini doğuran annesini murâd ediyor sandık. Sözüne devamla (Dedi ki): Âişe şunları söyledi:
— «Size kendimden ve Resûlüllah (Saüallahü Aleyhi ve Sellem)" den bir şeyler anlatayım mı?» Biz:
— «Hay hay..!» dedik.
— «Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'^ yanımda bulunduğu nevbetim gecesi gelince Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem} değişti. Cübbesini yere koydu, ayakkapfarını çıkarıp; ayaklarının yanına koydu. Kaf­tanının bir tarafını döşeğinin üzerine yayarak, uzandı. Çok geçmeden be­nim uyuduğumu zannederek yavaşça cübbesini aldı; yavaşça ayakkaplarını giydi ve kapıyı açarak çıktı. Sonra yavaşça kapıyı kapadı. Ben, hemen en­tarimi başıma geçirdim, baş bezimi sarındım, ;arşafıma burundum. Sonra onun peşinden yola düştüm. Bakî'a varınca durdu, hem de epeyi durdu.
Sonra üç def'â ellerini kaldırdı, sonra geri döndü. Ben de döndüm. O sür'-atle yürüdü, ben de sür'atle yürüdüm; o eşkin gitti, ben de eşkin gittim; o koştu, ben de koştum. Neticede onu geçerek eve girdim. Ben yatar yat* maz o da girdi ve:
— Eana ne oluyor yâ Âişe? Heyecanlanmışsın... buyurdu. Ben:
— Bir şey yok; dedim.
Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'-
— Ya söylersin yahut latif u Habîr olan Allah bana mutlaka haber verir; dedi
. Ben:
— Yâ Resûlaflah! Annem babam sana feda olsun, dedim ve macerayı kendisine haber verdim.

— Ya, önümde gördüğüm karaltı sen miydin? dedi;
— Evet! cevâbını verdim. Bunun üzerine beni göğüsümden öyle bir itti ki, canımı yaktı. Sonra şunları söyledi:
(Allah ve Resulü sana zülüm mü edecekler sandın?) .İnsanlar neyi gizlerse gizlesin, Allah onu bilir.
Evet, Resûlüllah (sözüne devamla):
— Senin gördüğün zaman bana Cibrîs geldi de, nida etti. Ama nidasını senden gizledi. Ben, kendisine cevap verdim fakat ben de cevâbımı sen­den gizledim. Sen soyunmuş bir vaziyette iken yanına girecek değildi ya. Ben, senin uyuduğunu zannettim de, uyandırmak istemedim. Korkacağından da şüphe ettim. Cibril şunları söyledi:
(Rabbin, Bakî'd e yatanların yanına giderek onlar için istiğfarda bu­lunmanı sana emrediyor.)
Ben:
— Onlara ne diyeyim yâ Resûlallah? dedim
; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)-
— Selâm mü'min ve Müslümanlardan bu diyarda yatanlara!... Allah, bizim geçmişlerimize de, geleceklerimize de rahmet eylesin. Bizler de in-şaallah sizlere katılacağız; de buyurdular.»

sen okuduğun yazıyı dahi anlayamıyorsun . Bak senin yazını hiç ellemden sadece 2 kelimesini renklendireceğim .

ilk mavi cümle Rasulullaha aittir : (Allah ve Resulü sana zülüm mü edecekler sandın?)

Sonundaki pembe söz Hz. Aişeye aittir :
Pembe renkte olan söz Hz. Aişenin sözüdür : İnsanlar neyi gizlerse gizlesin, Allah onu bilir.
Ve sonundaki cevabı veren yine Rasulullahtır : Evet


Sen böyle türkçe metinlere bakarak hadis anlamaya çalışırsan hata yaparsın. Türkçeden aktardığın metinde düzen hatası yapılmış. Hatta ilk cümleyi parantez içine alarak sanki rasulullah söylememiş gibi mana bile verilmiştir.

Aktardığın metini incelersek Rasulullah s.a.v. Hz. Aişe'ye soru soruyor : "Allah ve Resulü sana zülüm mü edecekler sandın? "
Aişe sorulan soruya aynı meselede cevap vermek yerine farklı konuda "İnsanlar neyi gizlerse gizlesin, Allah onu bilir." demesi ilk soruda şüphesi olan ve daha iyi anlamak için başka bir soru sorduğunu gösteriyor.
Bu ifade metinde soru ifadesi (şekli), imla kuralları şeklinde değil aksine mimik ve ses tonu şekkindedir. (Bu Türkçede dahi kullanulmaktadır) Rasulullah (s.a.v.)in Hz. Aişe'ye bu sözünden dolayı "Evet" diye cevap vermesi ayrıca bunun ispatıdır.


İlmihal kitaplarımızda tekbir alırken الله أكبر Allahu Ekber (Allah en büyük , yüceler yücesi) dememiz gerekmektedir. الله Allah lafındaki elifin uzatılarak çekilmesi caiz değildir. Çünkü böyle olduğu zaman الله أكبر Aaaallahu Ekber olur kibu zamanda "Allah büyüüüük" tarzında soru-şüphe ifadesi, manası olmuş olur.
Metin olarak sonuçta yine Allah büyük yazılmıştır ama birinde kesin iman diğer şekilde olunca soru ve şüphe hali olmaktadır.
Yukarıdaki hadis-i şerifte de hz. Aişe soru sormakta ve Rasulullah Evet bilir diyerek sorusunu cevaplamış, şüphesini gidermiş olmaktadır.


Hadiste geçen ve Aişe r.anh. nın söylemiş olduğu :
"Ben:İnsanlar ne kadar gizlese de Allah bilir”"
sözü Allah biliiiir (mi) şeklinde soru tarzındadır.


Bütün alimler hz. Aişenin sorduğundan dolayı bu hadisi cehalete mazeret olarak gösterilmişlerdir.

Hadisin öncesindeki gelen konuşma da buna ayrıca bir delildir:

"Rasûlullah (s.a.v) ben yattıktan sonra içeri girdi ve:
Ey Âişe, sana ne oldu da böyle nefes nefesesinbuyurdu. Ben: “Bir şey yok” dedim."


Aişe Yukarıdaki cümlede soru sormamış, yani Allah c.c. her gizli şeyi biliyor olduğunu bilmiş olsa burada gizlemeye çalışmazdı, hatta takib etmezdi.
Bu da metin ve anlam yönünden sorduğunu göstermektedir.


Hadisin devamında :

"Rasûlullah (s.a.v):Sen söylemezsen bile Latif ve Alim olan Allah, Bana haber verirdedi.
O zaman ben anam babam senin yoluna feda olsun deyip olanları anlattım
."


Rasulullahın açıklamasından - izahından sonra Allahın gizlediği şeyi bildireceğinden dolayı anlatmaya karar veriyor




Sana bu hadisin hasan hoca (karakaya) akide dersleri sohbetinden de inşeallah aktaracağım (becerebilirsem)

http://www.2shared.com/file/5344680/...ERETLER_2.html

Üstteki Linke tıkla çıkan ekrandan alttaki : " Save file to your PC: click here " click here yazısına tıkla indir.

33'.40'' ile 39' (33. dakika ile 39. dakika) arasında aynı hadis okunmaktadır:

-------------------------------

Bu hadis ayrıca Şeyh Makdisi Bu Delili Nasıl Getiriyor..

Daha sonra ise, Aişe’nin Radıyallahu Anha geceleyin Baki’ mezarlığına çıkan Rasulullah’ı Sallallahu Aleyhi ve Sellem farkında olmadan izlemesi ve farkına varınca ise Aişe’ye Radıyallahu Anha; “Allah’ın sana ve Rasulü’ne haksızlık yapacağını mı sandın?” demesi, Aişe’nin de O’na “İnsanlar ne saklarsa saklasın Allahu Teala onu bilir mi?” diye sorması üzerine, Rasulullah’ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem, “Evet” diye cevap verdiği hadisi (Muslim)
aktararak şöyle der:

“Mu’minlerin annesi olan Aişe Radıyallahu Anha, Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem; “İnsanlar ne saklarsa saklasın Allahu Teala onu bilir mi?” diye soruyor, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Selem Evet” diye cevap veriyor. Bu, Aişe’nin Radıyallahu Anha bunu bilmediğini ve insanların gizledikleri her şeyi Allahu Teala’nın bildiğine dair gerekli bilgiye sahip olmadan önce kafir olmadığını gösterir. Halbuki bu, hüccet ikame olunduktan sonra kabul edilmesi gereken imanın asıllarındandır ve Allahu
Teala’nın her şeyi bildiğini inkar etmek, O’nun her şeye gücünün yettiğini inkar etmek gibidir.” (Mecmuu’l-Fetava, 11/226)
Şeyh Ebu Makdisi ; TEKFİRDE AŞIRILIKTAN SAKINDIRMA KONUSUNDA 30 RİSALE -İdari Sisteme Uymak Ve Muhakeme Olmak İle, Kafir Kanunlarla Muhakeme Olmak Arasında Ayırım Yapmamak...S....77

https://www.islam-tr.org/ilmi-munazaralar/14139-seyh-makdisi-cehaletin-mazeret-oldugu-durumlar.html


------------------------

http://www.2shared.com/file/5344680/49f2a503/14ISLAMDA_MAZERETLER_2.html

Üstteki Linke tıkla çıkan ekrandan alttaki : " Save file to your PC: click here " click here yazısına tıkla indir.

33'.40'' ile 39' (33. dakika ile 39. dakika) arasında aynı hadis okunmaktadır:
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
tevhid1 kardeşim muaz r.a' ya küfür isnadı yapdığımızı demeniz hiç hoş olmamış.

Abdulhak'ın dinletmek istediği sohbeti yükledim.

link: http://arsivlerim.islamicshare.net/hasankarakaya-islamdamazeretler.mp3

buradan direk dediği yer geçiyor. 33'.40'' ile 39' (33. dakika ile 39. dakika) arasında aynı hadis okunmaktadır:

Ayrıca hasan karakayanın akaid derslerinde bunla alakalı bölümler olacaktı.

link: http://www.gulyarasi.com/medya/k-is...27-hasan-karakaya-128-akaid-dersleri-129.html
 
ANTİ_BİDAT Çevrimdışı

ANTİ_BİDAT

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Hz Aişe r.a'den şöyle dedi ki:

Size Resulullah sav ve kendimden bahsedeyim mi?

Biz , evet dedik.

Aişe: ''Nebi sav benim yanımda bulunduğu gece olunca geldi. Müteakiben ridasını yere koydu,ayakkabılarını çıkarıp onlarıda ayaklarının yanına koydu. İzarının bir tarafını döşeğinin üzerine yayıp uzandı. Ancak benim uyuduğumu zannedinceye kadar bekledi. Müteakiben yavaşça ridasını aldı. Kapıyı yavaşça açtı, evden çıktı yavaşça kapattı.

Elbisemi başımdan geçirip büründüm. İzarımı da giyindim, sonra arkasından gittim. Nihayet Resulullah sav BAKİ mezarlığına vardı, ayakta durdu ve duruşunu uzattı. Sonra üç defa ellerini kaldırdı. Sonra üç defa ellerini kaldırdı. Sonra geri döndü. Bende geri döndüm. O süratle yürüdü. Bende süratle yürüdüm. O koştu bende koştum.Neticede ben onun önüne geçtim ve eve girdim. Ben yatar yatmaz o da eve girdi ve:

Ya Aişe, neyin var soluk soluğasın, buyurdu.

Ben:

Bir şey yok dedim.

Ya bana haber verirsin, yahut da Latifu'l Habir Olan Allah bana haber verir, buyurdu.

Ben ya Rasulullah: Anam babam sana feda olsun dedim ve olanı anlattım. Önümde gördüğüm insan karıltısı sen miydin ? buyurdu.. Bunun üzerine beni gögsümden bir defa itti ve bu itişle beni sarstı. Sonra: (Nöbetinde) Allah ve Resulunun sana zulmedeceğini mi sandın? dedi. Aişe: İnsanlar her ne kadar gizlese de Allah onu bilir mi ? dedim. Resulullah, evet buyurdu.

Müslüm 974-103, Nesei 3973-3974, Ahmed 6-221, Abdurrezzak 6712, Albani EL-Cenaiz 231-232

Şeyhulislam şöyle dedi: Gördüldüğü gibi müminlerin annesi Aişe, Resulullah sav'e insanların gizlediği şeyi Allah bilir mi? diye soruyor. Resulullah sav'de ona ''EVET'' diye cevap veriyor. Bu olay Hz Aişe'nin ondan önce insanlar gizlese de Allah'ın herşeyi bildiğini bilmediğine delalet eder. İnsanlar gizlese de Allahın herseyi bildigini Hz Aişe r.a öğrenmeden önce onu inkar ediyor hükmünde değildi. Şüphesiz ki hüccetin kıyamından sonra onu ikrar imanın usullerindendir. Allah'ın herşeyi bildiğini inkar, Allah'ın herşeye kâdir olduğunu inkar gibidir. Aralarında fark yoktur...

Şeyhulislam Mecmuu Fetava 11/412-413






KENDİLERİNE MÜSLÜMANIM DİYEN HERKESE HÜCCET ULAŞMIŞTIR.. CEHALET VE MAZERET ORTADAN KALKMIŞTIR..




ALLAH C.C. BU DİNİ TAMAMLAMIŞTIR.. SON PEYGAMBER VE SON KİTAP KUR'ANLADA TASDİKLENMİŞTİR.. KİMSENİN BEN BİLMİYORDUM. HABERİM YOKTU ÖĞRENMEDİM GİBİ MAZERETLERİN (!) ARKASINA SIĞINMAYA HAKKI YOKTUR.. BAZI ALİMCİKLERDE BU TİP KİŞİLERE DESTEK ÇIKIP, CEHALETTİR, ÖZÜRDÜR, MAZERETTİR GİBİ LAFLAR SÖYLEME LÜKSLERİ HİÇ YOKTUR..

HEM KENDİNE MÜSLÜMANIM DİYECEKSİN HEMDE AMELLERİNDE ŞİRK İŞLEYECEKSİN.. SONRADA CEHALET ÖZÜRDÜR DİYECEKSİN OH NE GÜZEL..
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Yazdığım hadisi okuyarak yanıt yazdığını sanmıyorum.
 
ANTİ_BİDAT Çevrimdışı

ANTİ_BİDAT

Üyeliği İptal Edildi
Banned
ANTİ_BİDAT kardeş demiş ki:


Kardeş, bak sen hadisleri hiç şerhten okumaz mısın? Allah rasulu s.a.v'in varisi olan tevhid ehli alimler zamanında sapıklık gayet mevcut idi buna rağmen hiç bir imam senin gibi cesaret sahibi olmayıp :
Efendim ilim ulaştı, insanlar sorumlu değildir,, demediler.
Şeyh Ebu Muhammed asım el-Makdisi(Allah onu korusun, ilmini arttırsın cennetlik etsin onu) ''Tekfirde aşırılıktan sakındırma konusunda otuz risale'' adlı eserinin: Seçimlere katılan herkesi ayrım yapmadan tekfir etmek başlığı altında şöyle der:

Hüccetin ikame edilmi
ş olması, sadece Allahu Teala’nın ve
Rasulü’nün Sallallahu Aleyhi ve Sellem, o konudaki kelamını insanlara ulaştırmaktan ibaret değildir. Özellikle İslam yayıldıktan, Allahu Teala’nın koruduğu Kitap’ı uzak ve yakın herkese ulaştıktan sonra hücceti ikame etmek, tebliğden ibaret de değildir. Aksine çoğu zaman şüpheleri gidermek, karışıklıkları ortadan kaldırmak, vakıayı, yani sözün hakikatini, sözün anlamını ve işin mahiyetini ortaya koymaktır. (devamı için risaleyi okuyun)

Kardeşim bakın dinde asıllar yani din ile tanışmış ve din ehli arasında olan herkes tarafından zaruri olarak bilinen şeylerde elbette cehalet mazeret değildir:
örneğin: Allaha küfür, peygambere küfür, beş şartı inkar, altı şartı inkar, haram-helal olduğu herkes tarafından bilinen şeylerde istihlal yapma vb durumlar sahibini direkt kafir yapar. Şeyhulislam rh'ın da dediği gibi:
Dinde bazı şeyler vardır ki kişiyi küfre soktuğu halde derin bilgi gerektirdiği için sahibini direkt kafir olarak adlandırmaya yetmez.
imam nevevi rh müslim'in şerhinde kitabu'l iman'da:
Dinde herkes tarafından bilinen şeylerde cehalet mazeret değildir. Fakat dinde derin bilgi ve fıkıh gerektiren bazı konularda kişiye huccetin ikamesi yapılmadan hüküm verilmez. imam rh devamla: miras konusu vb bir kaç durumu sayar ve bunları bilmeden anlamadan inkar etmek direkt küfrü gerektirmez çünkü sahibi bu konuda bilgi sahibi değildir. der..(şu an kaynaklar yanımda değil kaynaklarım evde. kaynakları isteyecek olursanız onları veririm inş)






tamam senin bu dediklerinin hepsine olmasada bazılarına bende katılıyorum.. benim takıldığım husus İSLAMEWER cehalet özürdür diye NET bir ifade sunmuştur. ona muhalefet ettim ben.. senin gibi bi açıklamada bulunmamış.. benim sözüm özellikle din ile tanışmış olanlaradır. türkiyede'de indsnlsr din ile tanışmıştırlar.. ama vazifelerini yapmıyor çoğu.. mesela namaz kılmıyorlar, oruç tutmuyorlar, zekat vermiyorlar, vs.vs. şimdi bunları siz neden tekfir etmiyorsunuz ? hanbeli mezhebine göre bile bile namaz kılmayanın özrü YOKTUR ! siz neye göre hüküm veriyorsunuz bunun cevabını verin bana ?

 
Ç Çevrimdışı

çöl yağmuru

Üye
İslam-TR Üyesi
hazreti aişe ye atılan iftirayı da açığa çıkaran ALLAHU TEALA değil mi ki.O gizlediklerimizi de açığa vurduklarımızı da bilendir.
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Anti bidat başda sana yanıt verim. Yazdığım hadisi okursan sana göre hz. aişe'de kafir olurdu. Cehalet müslümana mazerettir. Dinin bir kısmını alıp bir kısmını almamazlık yapma adeti yahudilerden gelmektedir. Bana açıklama yapmıyor demissiniz, daha dün foruma geldiniz , kimsiniz yazılarımızı okudunuz mu da açıklama yapmadı diyorsunuz.

Tekrar ediyorum yazdıklarından bi haber yaşıyorsun.

Al birini vur ötekine... Serhildan sana yazıyorum..

Kardeş bu nasıl bir uslup, yani söz bulamadın saçmalamaya başladın.

Dinde tek makam hüccet makamı sensin ya sen her şeyi daha iyi bileceksin.

Söze bak'' KALIBIMI BASARIM'' , kardeş emin ol senin kalıbın yazdıklarının altında eziliyor. Resulullah sav, peygamber olmasına rağmen kafir amcasına 27 kez gidiyor ve vahy'le gitmesi durduruluyor. Nebi sav kafire 27 kez gitmiş anlatmış, biz burada müslümandan söz ediyoruz. Sen kimsin de farkında olmadan Allah adına bir söz kullanıyorsun. Kalıbın acaba insanların doğruyu görmesine yada görmemesine bir hüccetmi?

Bakın çocuklar gibi düşünmeyi ne zaman bırakacaksınız?

Burada hadis yazıyorum benim yazmış olduğum hadisden siz serhildan ne çıkarmıssınız.

Kuran bayramına, hayvan katliamı
Ay bu araplarda çok pis şekerim sözü.

Yani hadisi isabet ettirdiğin kesim bunlar mı.. Allah sizi ıslah etsin. Elin köpekseverini,kafirin katmerlisini gelip konuyu saptırmak için kullanıyorsunuz. El insaf siz hadisleri nasıl okuyorsunuz anlamıyorum...

Bu cehalet peygamberin öz amcası olup kafir gidenler gibi olanlara mazeret değil.

Mazeret konusu islam oldukdan sonra müslümanlar için olur.

Daha açık yazayım. Mazeret konusu Rahibe Terasa'ya işlemez. Mazeret konusu namazı inkar edenlere, kurbanı inkar edenlere işlemez. Bunlar zaten islam değiller ve bu dediğiniz insanlar zaten islam olmadıklarını kendileri de demektedirler.

Namazdan bahsetmişken namazla alakalı hadislerde tek bir kanaldan gelen alimlerin görüşlerine bakma. Az gözünü aç tüm ehli sünnet alimlerini cem et. Namazı inkar ile namazı ihmakarlığından kılmayanların dinden çıkma konusu ihtilaflı bir mesele. Yani namazı ihmakarlığından kılmayanları direk namazı inkar edenlerin direk kafir olması gibi kafir olup olmayacağı konusunda kesin görüşler yoktur.

Ebu said el yarbuzinin namaz kılmayanlar hakkında bir risalesi var okumanızı tavsiye ederim.
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Allah razı olsun abdulhakem yine yaptı yapacağını. Benim buraya aktardığım delili birde Şeyh Makdisi'den getirdi.

Bakın Şeyh Makdisi Tekfirde Bu Delili Nasıl Getiriyor..


Daha sonra ise, Aişe’nin Radıyallahu Anha geceleyin Baki’ mezarlığına çıkan Rasulullah’ı Sallallahu Aleyhi ve Sellem farkında olmadan izlemesi ve farkına varınca ise Aişe’ye Radıyallahu Anha; “Allah’ın sana ve Rasulü’ne haksızlık yapacağını mı sandın?” demesi, Aişe’nin de O’na “İnsanlar ne saklarsa saklasın Allahu Teala onu bilir mi?” diye sorması üzerine, Rasulullah’ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem, “Evet” diye cevap verdiği hadisi (Muslim)
aktararak şöyle der:
“Mu’minlerin annesi olan Aişe Radıyallahu Anha, Rasulullah’a Sallallahu Aleyhi ve Sellem; “İnsanlar ne saklarsa saklasın Allahu Teala onu bilir mi?” diye soruyor, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Selem “Evet” diye cevap veriyor. Bu, Aişe’nin Radıyallahu Anha bunu bilmediğini ve insanların gizledikleri her şeyi Allahu Teala’nın bildiğine dair gerekli bilgiye sahip olmadan önce kafir olmadığını gösterir. Halbuki bu, hüccet ikame olunduktan sonra kabul edilmesi gereken imanın asıllarındandır ve Allahu
Teala’nın her şeyi bildiğini inkar etmek, O’nun her şeye gücünün yettiğini inkar etmek gibidir.” (Mecmuu’l-Fetava, 11/226)


Kaynak isteyen kardeşlerim direk bakabilirler.

(Mecmuu’l-Fetava, 11/226)
Şeyh Ebu Makdisi ; TEKFİRDE AŞIRILIKTAN SAKINDIRMA KONUSUNDA 30 RİSALE -İdari Sisteme Uymak Ve Muhakeme Olmak İle, Kafir Kanunlarla Muhakeme Olmak Arasında Ayırım Yapmamak...S....77



Hem ibn teymiyye r.a hemde Şeyh Makdisi, Hemde Türkiyedeki Alim hocalardan Hasan Karakaya Hoca Bu hadisi bizim gibi delil olarak getirmektedirler. Hiç bir zaman arapçam iyidir gibisinden söz etmedim ancak bu isimler kadar arapçası olan kişide dünyada az olsa gerek :friends_1_1:

Tekfirle alakalı Şeyh Makdisi'den okumak isterseniz buyrun link:

https://www.islam-tr.org/ilmi-munazaralar/14139-seyh-makdisi-cehaletin-mazeret-oldugu-durumlar.html
 
T Çevrimdışı

tewh1d

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
6‐ AİŞE (r.a) ANNEMİZİN HADİSİ​
Ai
şe (r.a) etrafındakilere “Size Resulullah’la aramda geçen
bir k
ıssayı haber vereyim mi?” dedi. “Evet” dedik. “Resulullah
(s.a.v) s
ırası bendeyken abasını ve ayakkabılarını (na’lin) çıkardı

ve uzand
ı. Benim uyuduğumu düşününce sessizce odadan çıktı.
Ben de pe
şinden elbiselerimi giydim ve çıktım. Baki mezarlığına
gelince, orada ayakta uzun durdu ve bekledi. Sonra ellerini üç kez
kald
ırdı. Sonra da oradan ayrıldı ve ben de ayrıldım. Resulullah
(s.a.v)’tan önce eve geldim. Resulullah (s.a.v) içeri girince, “Neyin
var ey Ai
şe” dedi. Ben de bir şeyim yok dedim. “Ya sen bana
haber verirsin, ya da Latif
ul Habir olan Allah bana haber verir”
dedi. Böyle deyince ben de ona haber verdim. Bunun üzerine bana
ac
ı verecek şekilde göğsüme dürttü ve “Allah ve Resulünün sana
zulmedece
ğini mi sandın” dedi. Aişe (r.a) dedi ki: İnsanlar gizlese
de Allah bilir. EVET…dedi”
(Müslim)
Ya da, “insanlar gizlese de Allah bildirir”dedi.
Ai
şe annemizin uyumasından sonra Resulullah (s.a.v)
evden ç
ıkınca, onun başka bir eşine gittiğini zannederek
onu takip etmi
şti. Daha sonra da aralarında bu kıssa geçmişti.
Bu hadis hakk
ında bazıları derler ki: Aişe (r.a) Allah c.c
her
şeyi bildiği noktasında cahildir. Buna rağmen
Resulullah (s.a.v) onu tekfir etmemi
ştir. Demek cehalet
özürdür. Ai
şe annemiz için bu özürse, şimdiki insanlara
hayli hayli özür say
ılır.
Bu hadisin delaletine geçmeden önce
şu noktayı belirtmek

ş
arttır.

Bu hadisin üç rivayeti vardır.

- En çok geçen ve muhakkik imamlar
ın i’timad ettiği rivayet
ise imam Müslim’in de sahihinde tahric etti
ği “İnsanlar
ne kadar gizlese de Allah bilir, evet…”
lafzıyla olandır. Bu
k
ısmın hepsi Aişe annemize aittir. Yani kendi konuşmuş,
sonra da kendini tasdik etmi
ştir.
-
İmam Nesai rivayeti: “İnsanlar ne kadar gizlese de Allah
bilir. Dedi ki “evet”. Bu lafz
ın zahirine göre soruyu soran
Ai
şe annemiz, cevabı veren Resulullah (s.a.v)’dir. Yani
“evet” lafz
ı Resulullah (s.a.v)’a aittir. İmam Ahmet de
müsnedinde bu
şekilde olan rivayeti nakletmiştir.
- Yine
İmam Nesai’nin cenaiz bölümünde rivayet ettiği
ve “evet” lafz
ının geçmediği rivayet vardır. Yani Aişe r.a.
“insanlar ne kadar gizlese de Allah bilir.” demi
ştir.

a)
Dikkat edilirse, bir kısım rivayetler de Aişe annemiz
Allah’
ın bilgisini tasdik etmiştir. Yani Allah’ın ilmine dair
cahil oldu
ğu söz konusu değildir. Bir kısım rivayetler de o
sözü söylemi
ştir, fakat ne ondan ne de Resulullah
(s.a.v)’tan “evet” veya tasdike dair bir söz ç
ıkmamıştır. Bu
da onun, bunu, soru ve
şüphe cihetiyle değil, tasdik ve yakin
cihetiyle söyledi
ğine delildir. Bazı rivayetlerde de
(Nesai-Ahmet) Hz. Ai
şe bu sözü söylemiş, Resulullah
(s.a.v) evet demi
ştir. Bu rivayetin zahirine göre Aişe (r.a)

ş
üphe etmiştir (Allah’ın ilminde). Bu rivayetler arasında
tercih yapacak olursak:
Müslim
şerhinde İmam Nevevi: “Usullerde olup ayrıca
sahih olan, Ai
şe annemizin sözü söyleyip kendi nefsini
tasdik etti
ğidir.”
Müslim
şarihlerinden, Kadı İyaz “Aişe annemizin nefsini

tasdik ettiği rivayeti seçer” (Mukmil-3/103-104)

Müslim şarihlerinden Ebû Abdullah Muhammed bin
Yusuf el-Huseyni: “Usulde olan budur Manas
ı: “Allah bilir
demi
ş sonra evet diyerek sözünü tasdik etmiştir”(Mükmil
ikmalul
İkmel 3/103)
Müslim
şarihlerinden Ali bin Süleyman el-Mağribi:
“Evet, Ai
şe (ra) sözünün devamıdır. Kendi sözünü “evet”
lafz
ıyla tasdik eder” (Veşyu ed-diyba 1/103)
Dikkat edilirse Müslim
şarihleri, yani hadisin, yollarını,
mesak
ını, inceleyen muhaddisler, Aişe annemizin evet sözünün
sahibi oldu
ğunu tercih etmişlerdir. “Usulde
böyledirden” kastettikleri Müslim nüshalar
ının aslında
rivayetin bu
şekil de olmasıdır.

b)
Daha önce de usulde mukarrar olan bir kaideden söz
etmi
ştik. “İhtiyaç anında beyanın (açıklamanın) gecikmesi
caiz de
ğildir”… Aişe annemiz burada küfür sözü söyleyecek,
Resulullah (s.a.v) onu hiç uyarmadan konu
şmasına
devam edecektir. Oysa onun görevi insanlar
ı uyarmaktır.
En ba
şında da tevhid ve şirk meselelerinde uyarmak gelir.
Bizler 1400 sene sonra, bu k
ıssayı küfür de cehalete delil
olarak getirece
ğiz. Ama Resulullah (s.a.v) olayın olduğu
esnada bu küfre hiç tepki göstermeyecek. Bizler Allah’
ın
her
şeyi bildiğini bileceğiz, ümmetin sahabenin fakihlerinden
sayd
ığı, Resulün özel talebelerinden olan Aişe (r.a)
annemiz bilmeyecek öylemi?
Bazen
şu açık şirk içinde bulunan cahiliye toplumuna
merhamet tellall
ığı yaparken, kimleri ve neleri itham ettiğimizin

fark
ında mıyız?

Fayda:
Ş
eyhul İslam İbni Teymiye (Feteva 11/411/413): Aişe
annemizin Allah’
ın ilim sıfatında cahil olduğunu ve
Resulun onu tekfir etmedi
ğini söylemiştir. Bundan dolayı

da Resulullah’
ın (s.a.v) onu acıtacak şekilde göğsüne vurduğunu
söyler.

a)
Şeyhul İslamın “evet” sözünün Aişe (r.a)’a ait olduğunu
söylemesi, tüm
şarihlere muhaliftir. Bundan dolayı

kendi ö
ğrencisi İbni Muflih bu anlayışını red etmiştir. (Elfuru
6/164) Kitab
ında, İbni Teymiyenin bu görüşünü aktardıktan
sonra “Müslim’in usullerinde “evet” sözü Ai
şe
(r.a)’a aittir demi
ştir.

b)
Şeyhul İslamın: “Bundan dolayı acıtacak şekilde göğsüne
vurdu” sözü, k
ıssanın zahirine aykırıdır. Çünkü
Resulullah (s.a.v) Ai
şe (r.a)’ye onun başka eşine gideceği
şüncesinde olduğu için vurmuş ve “Allah ve Resulünün
sana zulüm edece
ğini mi düşündün demiştir”. Müslim

şerhlerinde de böyle geçmektedir.
c)
Şayet İbni Teymiye (r.h) görüşünü alıp, cehalet özürdür
desek… Önceki konuda geçti
ği gibi, İbni Teymiye (r.h)

ş
irk, kabirlere dua, ölülerden şefaat ile sıfatta cahil olmayı

birbirinden ay
ırmıştır. Birinci de tafsilata gitmeden onlara
mürted derken, ikinci de ikametul hucceyi
şart koşmuştur.
Yani bu
şaz anlayışa göre dahi, bu kıssa zamanın müşriklerine

delil olmaz…



EBU HANZALA - GÜNCEL İTİKAT MESELELERİ SAYFA 196,197,198,199
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Allah Allah, Şeyh İbn Teymiyye, Şeyh Makdisi Ve Hoca Hasan Karakaya bunu delil getiriyor ama hanzala bu delil olmaz diyor. Arapçamız yok ancak hamdolsun gözümüz açık. Bu hadisi böyle diyen de sadece hanzala olsa gerek.
 
B Çevrimdışı

benim

Üyeliği İptal Edildi
Banned
şeyhülislamın görüşüne mi iman etmek lazım yoksa alak süresinemi......
 
B Çevrimdışı

benim

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Hz Aişe r.a'den şöyle dedi ki:

Size Resulullah sav ve kendimden bahsedeyim mi?

Biz , evet dedik.

Aişe: ''Nebi sav benim yanımda bulunduğu gece olunca geldi. Müteakiben ridasını yere koydu,ayakkabılarını çıkarıp onlarıda ayaklarının yanına koydu. İzarının bir tarafını döşeğinin üzerine yayıp uzandı. Ancak benim uyuduğumu zannedinceye kadar bekledi. Müteakiben yavaşça ridasını aldı. Kapıyı yavaşça açtı, evden çıktı yavaşça kapattı.

Elbisemi başımdan geçirip büründüm. İzarımı da giyindim, sonra arkasından gittim. Nihayet Resulullah sav BAKİ mezarlığına vardı, ayakta durdu ve duruşunu uzattı. Sonra üç defa ellerini kaldırdı. Sonra üç defa ellerini kaldırdı. Sonra geri döndü. Bende geri döndüm. O süratle yürüdü. Bende süratle yürüdüm. O koştu bende koştum.Neticede ben onun önüne geçtim ve eve girdim. Ben yatar yatmaz o da eve girdi ve:

Ya Aişe, neyin var soluk soluğasın, buyurdu.

Ben:

Bir şey yok dedim.

Ya bana haber verirsin, yahut da Latifu'l Habir Olan Allah bana haber verir, buyurdu.

Ben ya Rasulullah: Anam babam sana feda olsun dedim ve olanı anlattım. Önümde gördüğüm insan karıltısı sen miydin ? buyurdu.. Bunun üzerine beni gögsümden bir defa itti ve bu itişle beni sarstı. Sonra: (Nöbetinde) Allah ve Resulunun sana zulmedeceğini mi sandın? dedi. Aişe: İnsanlar her ne kadar gizlese de Allah onu bilir mi ? dedim. Resulullah, evet buyurdu.

Müslüm 974-103, Nesei 3973-3974, Ahmed 6-221, Abdurrezzak 6712, Albani EL-Cenaiz 231-232

Şeyhulislam şöyle dedi: Gördüldüğü gibi müminlerin annesi Aişe, Resulullah sav'e insanların gizlediği şeyi Allah bilir mi? diye soruyor. Resulullah sav'de ona ''EVET'' diye cevap veriyor. Bu olay Hz Aişe'nin ondan önce insanlar gizlese de Allah'ın herşeyi bildiğini bilmediğine delalet eder. İnsanlar gizlese de Allahın herseyi bildigini Hz Aişe r.a öğrenmeden önce onu inkar ediyor hükmünde değildi. Şüphesiz ki hüccetin kıyamından sonra onu ikrar imanın usullerindendir. Allah'ın herşeyi bildiğini inkar, Allah'ın herşeye kâdir olduğunu inkar gibidir. Aralarında fark yoktur...

Şeyhulislam Mecmuu Fetava 11/412-413
şeyhülislamın görüşünemi yoksa alak süresinemi iman etmek lazım..kuran a iman etmişim diyene ne dersin..
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Bana bak, haddini aşma!!!

Kimin kimlere iman ettiği konusunu kendinize sorun..

Allaha hamdolsun ben dün ne isem bugunde öyleyim birileri gibi rüzgarın yönüne göre akidemi değiştirmiyorum..


Bu tekfirle alakalı meseleler 3 sene evvelinden gündeme girmişti biz 3 sene evvel ne isem şimdi de öyleyim..

3 sene evvel Şeyh İbn Teymiyye, Şeyh Abdullah Azzam ,Şehy Makdisi , Şeyh Ubeydullah diye ağızlarında bu isimleri sakız yapanlar ve çoğunun bir sofi gibi ne dediğinden habersiz olanlar imanlarını sorgulasın...

Sana gelişiminizin şeceresini yazarım..



Daha düne kadar Şeyh İmam İbn Teymiyye'yi yere göğe sığdıramıyordunuz???

O her konuda örnek alınan ilmine güvenilen ama bu tekfir konusunda hata etmişdir diye su üstüne çıkan sizsiniz..

Daha düne kadar Abdullah Azzam'ı yere göğe sığdıramıyordunuz???

Peki ne oldu Abdullah Azzamın Tekfiri sakındırma ile alakalı eserlerini piyasaya dökünce onun hakkında olmadık laflar diyen onun ilmine dil uzatan kim oldu...

Daha düne kadar Şeyh Makdisi yere göğe sığdıramıyordunuz???

Her konuda örnek alıp, yerde bu ismi konuşuyordunuz.. Peki ne oldu. Şeyh Makdisi sizin gibi gençleri tekfirden sakındırmak için ayrı bir risale hazırladı...

Daha düne kadar Ubeydullah Hocayı yere göğe sığdıramıyordunuz???

Peki ne yaptınız???

Çirkin mesnedsiz iftiralar attınız, hocanın hem ilmine, hem akidesine, hem de insanlığına leke sürdünüz...

Yani şuan tek kaleniz hanzala kaldı , o nereye giderse siz de öyle gidiyorsunuz ve tutmuş kendiniz de olan bir şeyi bize mesnedsizce söylüyorsunuz. Bunun adı yansıtmadır.

Dilerim Rabbim hanzalayı bu hatasından geri döndürür seneler evvel diyordum Ubeydullah hoca tekfiri bırakırsa siz ne olacaksınız,şimdi yine diyorum hanzala tekfiri bırakırsa bu kez kimin üzerinden tekfiri güdeceksiniz..

Ve şu sorularıma cevap ver...

Şeyhulislam ibn Teymiyye r.a, Şeyh Madisi r.a , Ubeydullah hoca ve Hasan Karakaya hocanın durumu nedir?

Malum size göre kafirlere müslüman diyorlar, ve bunu avam olarak da yapmıyorlar yüzbinlerce insanı etkileyen bu alimlerin durumu ne olacak?

Ohh ne güzel Şeyh Abdullah Azzam r.a ve Şeyh İbn Teymiyye Koca ulemeya ders vermiş ümmetin başını çeken tüm ilimlerde ümmetin neferi olan bu insanlar hata etti deyip kurtuluyorsunuz üstüne bunu bir halk bilmeden yaptığında tekfir ediyorsunuz..

Bugün biri çıkıp felanca millet vekili çok seviyorum dese hemen damgalarsınız, ama bunu yapan Abdullah Azzam oldumu yok efendim o hata etmiştir dersiniz...

Müslümanı Tekfir yok olmaya mahkumdur.

Not: Eleştirim geneledir. Türkiye'de yaşanmış gerçektir.
Ek-Not: Tekfirden kasıt edilen müslümanın tekfir edilmesidir.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt