Körfez turunda, bir anneden harika bir soru geldi. Diyor ki; “Çocuğuma ne zaman Arapça’yı öğretmeliyim? Oğlum iki buçuk yaşında. Ona ne zaman Arapça dil bilgisini, Kuranı, tecvidi, ezber yapmayı öğretmeye başlamalıyım? Çünkü onun Kuran ile yetişmesini istiyorum.” Ona Kuranı öğretmek istemek gibi ne güzel bir endişeniz var ama o, daha üç yaşında. Sakin olun! Çocuklarımızın her şeye sahip olmalarını istiyoruz. Siz üç yaşındayken ne yapıyordunuz? Hatırlamıyorsunuz. Hatırlamıyorsunuz. Daha ayakkabılarınızı bile yanlış giyiyordunuz. Çocuklar fıtrat üzerineler, güzeller. Öyle olmalarına izin verin.
Onlara bir şeyler öğretin. Evet. Onlara sevgiyle öğretin. Bazı çocukların daha fazla eğilimi vardır, daha hızlı öğrenmek istiyorlardır ve siz de onlara o şansı verirsiniz. Bazı çocuklar daha fazla oyun oynamak istiyordur, onların daha çok oynamalarına izin verin, istedikleri kadar zaman harcamalarına izin verin. Anne babaların, çocuklarına karşı esnek olmayı öğrenmeleri gerekiyor. Çocuklarınıza aynı standartları uygulamayın. Bir çocuğu, diğer çocukla kıyaslamayın, özelikle Kuran açısından.
Benim 6 tane çocuğum var. Hiçbiri Kuranı aynı şekilde ezberlemiyor. Hiçbiri Kuranı aynı şekilde çalışmıyor. Hiçbiri! Çocuklarımdan biri, bir şeyi beş dakikada ezberleyebiliyor. Tuhaf ama ezberliyor. Çok hızlı ezberliyor. İnsanı hayrete düşürüyor. Başka bir çocuğum var. Aynı şeyi ezberlemek onun bir ayını alıyor. Ben onları kıyaslamıyorum. “Niye kardeşin gibi öğrenmiyosun sen, hıh?” Böyle bir şey söylemiyorum. Bu zulüm. Bu, zulüm! Böyle davranmak çocukta dine karşı nefret oluşturuyor. “Bu kitap yüzünden babam, kardeşimi benden daha çok seviyor.” Yanlış bu! Böyle davranmayın. Böyle davranmayı kesin! Çocuklarınızın üzerine bu kadar baskı yapmayı bırakın.
Allah çocuğunuzun hafız olmasını istemiyor. Allah çocuğunuzun alim olmasını istemiyor. Allah çocuğunuzun iyi bir Müslüman olmasını istiyor. Allah çocuğunuzun kendi dinini sevmesini istiyor. Allah bunu istiyor. O yüzden rahatlayın. Bana gelip şöyle diyen insanlar var; “Çocuğum beş, altı yaşında. Ona, kıyamet gününün alametleriyle ilgili videolar izlettim ve deccal’den bahsettim.” Niye böyle bir şey yapıyorsunuz? Niye çocuklarınıza deccal’den bahsediyorsunuz? O, daha beş yaşında. Bu, onları sarsabilir. Ben bile deccal hakkında bir şeyler okuyunca korkuyorum. Siz, bir çocuğa deccal’den bahsediyorsunuz.
Bakın, çocuklar fıtrat üzerineler. Onlar, fıtrat üzerineler. Bu ne demek biliyor musunuz? Şu an, yaptıkları herhangi bir yanlış için sorumlu değiller. İçlerinde Allah korkusunun olması gerekmediği bir zamanda neden içlerine Allah korkusunu koymak istiyorsunuz? Allah korkusu, yaptığı amellerden sorumlu olan biri için olmalı, değil mi? Şimdi, onlara Allahın sevgisini, merhametini, ilgisini, lütuflarını, Peygamberin (sav) sevgisini aşılama zamanı. Korkuyla, cehennemle, kıyamet günüyle, deccalle, büyük savaşlarla ilgili şeylerden bahsetme zamanı değil. Hayır, hayır! Durun bir dakika! Çocukların bunlara ihtiyacı yok. Bunlar, onları sarsar. Dinlerini korkutucu terimlerle düşünürler. Çocuklar dehşete kapılıyorlar. ‘Ama onlara bazı pozitif şeyler de söylüyoruz’ demeyin. İşler böyle yürümüyor.
Bir çocuğa korku filmi izletip sonra oyuncak ayı gösterince her şey yoluna girer diye düşünemezsiniz. Hayır. Böyle bir şey yapmazsınız. Yapmazsınız! Bu, çocuklara çok fazla zarar verir. İlk önce, sahip oldukları fıtratı terbiye etmemiz gerekiyor. Onlar, çoktan Allah sevgisine sahipler. Allah, bunu içlerine koymuş. O sevgiyi yetiştirin ve onu, korkuyla yer değiştirmeyin. Korku, sonradan gelecek. Olgunlaştıklarında, yaşları biraz ilerlediğinde sorumluluklarla, mesuliyetlerle ilgili konuşmaya başlarsınız. O yaşa geldikleri zaman kıyamet gününü, onunla ilgili ayetleri öğretirsiniz. Böyle şeyleri erkenden öğretmek kötü sonuçlanır. Aynı şey Kuranı öğretmek için de geçerli. Aynı şey çocuğunuza herhangi bir şeyi öğretmek için de geçerli. Yaptığınız şeyleri yaşlarına uygun ve sevdirerek yapın. Lütfen burayı dikkatli dinleyin. Günümüzde, en büyük marifet çocuklarımızın ne kadar öğrendikleri değil. Ne kadar öğrendiklerinin hiçbir önemi yok.
Bu söylediklerim size kırıcı geliyorsa kusura bakmayın. Hiçbir önemi yok. Neyin önemi var peki? Rabb’lerini ne kadar sevdiklerinin. Peygamberlerini (sav) ne kadar sevdiklerinin. Karakterlerini ne kadar muhafaza ettiklerinin. Ne kadar dürüst ve güvenilir olduklarının. Bir hatayı itiraf etmenin onlar için ne kadar kolay olduğunun. Sizinle ne kadar açık bir şekilde iletişim kurduklarının. En önemli olan şey karakterleri. Bilgileri değil. Bilgi yüzeyseldir, başkalarına göstermek için vardır. Bilgi önemli değildir demiyorum. Ama bilgi, karakterin yanında her zaman ikinci sırada olacak. Her zaman, daima karakterin yanında ikinci sırada olacak. Şimdi, o karakteri, kişiliği yetiştirme zamanı ve bununla beraber biraz biraz bilgi verme zamanı. Çok erken yaşta bütün Kuranı ezberleyen ama karakteri olmayan bir sürü çocuk var. Bu, o çocukların hatası değil. Onlara vurgulanan tek şey Kuranı ezberlemekti. Bu çocuklar yalan söyler, kabadırlar, Kuranı onlar kadar hızlı ezberlemeyen arkadaşlarıyla dalga geçerler. Bir Müslüman olarak yapmamaları gereken bütün her şeyi yaparlar ama Kuranı ezbere biliyorlar. Yani toplumumuza birer ödüller. Hadi ama! Ne yaptık biz? Allahın vurgulamadığı şeyleri vurguluyoruz ve Allahın vurguladığı şeyleri görmezden geliyoruz. Ama yine de dine hizmet ettiğimizi söylüyoruz. Dengeyi tekrar kurmamız lazım.
Bilginin yeri ayrı, karakterin yeri ayrı. İkisinin arasındaki denge sağlanmalı. Kesinlikle sağlanmalı. Allah bizlere olgunluk, çocuklarımızı doğru dini terbiyeyle yetiştirme anlayışı, dine dengeli ve sevecen bir yaklaşım versin. Böylelikle çocuklarımız yoldan çıkıp İslam dışında sevecek bir şeyler bulmasınlar. İslam hakkında birçok şey bilip sevgileri başka yerlerde olmasın.
Nouman Ali Khan
Onlara bir şeyler öğretin. Evet. Onlara sevgiyle öğretin. Bazı çocukların daha fazla eğilimi vardır, daha hızlı öğrenmek istiyorlardır ve siz de onlara o şansı verirsiniz. Bazı çocuklar daha fazla oyun oynamak istiyordur, onların daha çok oynamalarına izin verin, istedikleri kadar zaman harcamalarına izin verin. Anne babaların, çocuklarına karşı esnek olmayı öğrenmeleri gerekiyor. Çocuklarınıza aynı standartları uygulamayın. Bir çocuğu, diğer çocukla kıyaslamayın, özelikle Kuran açısından.
Benim 6 tane çocuğum var. Hiçbiri Kuranı aynı şekilde ezberlemiyor. Hiçbiri Kuranı aynı şekilde çalışmıyor. Hiçbiri! Çocuklarımdan biri, bir şeyi beş dakikada ezberleyebiliyor. Tuhaf ama ezberliyor. Çok hızlı ezberliyor. İnsanı hayrete düşürüyor. Başka bir çocuğum var. Aynı şeyi ezberlemek onun bir ayını alıyor. Ben onları kıyaslamıyorum. “Niye kardeşin gibi öğrenmiyosun sen, hıh?” Böyle bir şey söylemiyorum. Bu zulüm. Bu, zulüm! Böyle davranmak çocukta dine karşı nefret oluşturuyor. “Bu kitap yüzünden babam, kardeşimi benden daha çok seviyor.” Yanlış bu! Böyle davranmayın. Böyle davranmayı kesin! Çocuklarınızın üzerine bu kadar baskı yapmayı bırakın.
Allah çocuğunuzun hafız olmasını istemiyor. Allah çocuğunuzun alim olmasını istemiyor. Allah çocuğunuzun iyi bir Müslüman olmasını istiyor. Allah çocuğunuzun kendi dinini sevmesini istiyor. Allah bunu istiyor. O yüzden rahatlayın. Bana gelip şöyle diyen insanlar var; “Çocuğum beş, altı yaşında. Ona, kıyamet gününün alametleriyle ilgili videolar izlettim ve deccal’den bahsettim.” Niye böyle bir şey yapıyorsunuz? Niye çocuklarınıza deccal’den bahsediyorsunuz? O, daha beş yaşında. Bu, onları sarsabilir. Ben bile deccal hakkında bir şeyler okuyunca korkuyorum. Siz, bir çocuğa deccal’den bahsediyorsunuz.
Bakın, çocuklar fıtrat üzerineler. Onlar, fıtrat üzerineler. Bu ne demek biliyor musunuz? Şu an, yaptıkları herhangi bir yanlış için sorumlu değiller. İçlerinde Allah korkusunun olması gerekmediği bir zamanda neden içlerine Allah korkusunu koymak istiyorsunuz? Allah korkusu, yaptığı amellerden sorumlu olan biri için olmalı, değil mi? Şimdi, onlara Allahın sevgisini, merhametini, ilgisini, lütuflarını, Peygamberin (sav) sevgisini aşılama zamanı. Korkuyla, cehennemle, kıyamet günüyle, deccalle, büyük savaşlarla ilgili şeylerden bahsetme zamanı değil. Hayır, hayır! Durun bir dakika! Çocukların bunlara ihtiyacı yok. Bunlar, onları sarsar. Dinlerini korkutucu terimlerle düşünürler. Çocuklar dehşete kapılıyorlar. ‘Ama onlara bazı pozitif şeyler de söylüyoruz’ demeyin. İşler böyle yürümüyor.
Bir çocuğa korku filmi izletip sonra oyuncak ayı gösterince her şey yoluna girer diye düşünemezsiniz. Hayır. Böyle bir şey yapmazsınız. Yapmazsınız! Bu, çocuklara çok fazla zarar verir. İlk önce, sahip oldukları fıtratı terbiye etmemiz gerekiyor. Onlar, çoktan Allah sevgisine sahipler. Allah, bunu içlerine koymuş. O sevgiyi yetiştirin ve onu, korkuyla yer değiştirmeyin. Korku, sonradan gelecek. Olgunlaştıklarında, yaşları biraz ilerlediğinde sorumluluklarla, mesuliyetlerle ilgili konuşmaya başlarsınız. O yaşa geldikleri zaman kıyamet gününü, onunla ilgili ayetleri öğretirsiniz. Böyle şeyleri erkenden öğretmek kötü sonuçlanır. Aynı şey Kuranı öğretmek için de geçerli. Aynı şey çocuğunuza herhangi bir şeyi öğretmek için de geçerli. Yaptığınız şeyleri yaşlarına uygun ve sevdirerek yapın. Lütfen burayı dikkatli dinleyin. Günümüzde, en büyük marifet çocuklarımızın ne kadar öğrendikleri değil. Ne kadar öğrendiklerinin hiçbir önemi yok.
Bu söylediklerim size kırıcı geliyorsa kusura bakmayın. Hiçbir önemi yok. Neyin önemi var peki? Rabb’lerini ne kadar sevdiklerinin. Peygamberlerini (sav) ne kadar sevdiklerinin. Karakterlerini ne kadar muhafaza ettiklerinin. Ne kadar dürüst ve güvenilir olduklarının. Bir hatayı itiraf etmenin onlar için ne kadar kolay olduğunun. Sizinle ne kadar açık bir şekilde iletişim kurduklarının. En önemli olan şey karakterleri. Bilgileri değil. Bilgi yüzeyseldir, başkalarına göstermek için vardır. Bilgi önemli değildir demiyorum. Ama bilgi, karakterin yanında her zaman ikinci sırada olacak. Her zaman, daima karakterin yanında ikinci sırada olacak. Şimdi, o karakteri, kişiliği yetiştirme zamanı ve bununla beraber biraz biraz bilgi verme zamanı. Çok erken yaşta bütün Kuranı ezberleyen ama karakteri olmayan bir sürü çocuk var. Bu, o çocukların hatası değil. Onlara vurgulanan tek şey Kuranı ezberlemekti. Bu çocuklar yalan söyler, kabadırlar, Kuranı onlar kadar hızlı ezberlemeyen arkadaşlarıyla dalga geçerler. Bir Müslüman olarak yapmamaları gereken bütün her şeyi yaparlar ama Kuranı ezbere biliyorlar. Yani toplumumuza birer ödüller. Hadi ama! Ne yaptık biz? Allahın vurgulamadığı şeyleri vurguluyoruz ve Allahın vurguladığı şeyleri görmezden geliyoruz. Ama yine de dine hizmet ettiğimizi söylüyoruz. Dengeyi tekrar kurmamız lazım.
Bilginin yeri ayrı, karakterin yeri ayrı. İkisinin arasındaki denge sağlanmalı. Kesinlikle sağlanmalı. Allah bizlere olgunluk, çocuklarımızı doğru dini terbiyeyle yetiştirme anlayışı, dine dengeli ve sevecen bir yaklaşım versin. Böylelikle çocuklarımız yoldan çıkıp İslam dışında sevecek bir şeyler bulmasınlar. İslam hakkında birçok şey bilip sevgileri başka yerlerde olmasın.
Nouman Ali Khan