Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çocuğun Büyüklerin İlim Ve Sohbet Meclîsine Götürülmesi

MuhacirSelman Çevrimdışı

MuhacirSelman

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
images


Çocuğun Büyüklerin İlim Ve Sohbet Meclîsine Götürülmesi


Çocuklar, Peygamberin (s.a.v.) ilim ve sohbet meclislerinde hazır bulunurlardı. Babaları onların ellerinden tutar o güzel toplantılara geti*rirdi, işte oğlunu Rasûlüllah'ın (s,a.v.) meclisine getiren Hz. Ömer... oğlu Abdullah anlatıyor: Rasulüllah (s.a.v.): "Bana bir ağaç söyleyin! O ağaç müslüman misali olsun; Rabb'inin izniyle her zaman meyvesini versin ve yaprağını dökmesin" buyurmuştu. Benim içimden onun hur*ma olduğu geçti ama söylemekten çekindim. Orada Ebu Bekir ve Ömer de vardı. Onlar birşey demeyince, Peygamber (s.a.v.) onun hurma olduğunu söyledi. Babamla beraber dışarı çıktıktan sonra:


"Babacığım! Benim aklımdan da onun hurma olduğu geçmişti" dedim. Babam:

“Peki onu söylemene engel ne idi? Eğer onu söyleseydin, bana şundan şundan daha sevimli gelirdi, dedi. Bunun üzerine oğlu Abdullah:

“Baktım, sen ve Ebü Bekir birşey demediniz. Ben de konuşmaktan çekindim.[1]

Rasûlüllah (s.a.v.) çocuklara karışır ve onlara hoş davranırdı. Enes (r.a.) der ki: Rasûlüllah (s.a.v.) bizim aramıza gelir hatta benim küçük kardeşime "Ey Ebû Umeyr! Ne yaptı, nuğayr!" derdi. Nuğayr, kardeşimin oynadığı bir kuş idi. Bizim sergimize su serpildi ve Peygam*ber (s.a.v.) üzerinde namaz kıldı. Bizi de arkasında saf yaptı.[2]

Çocuğun, büyüklerin sohbetlerine götürülmesiyle, onun eksik yönleri ortaya çıkar. Böylece eğitimci onu olgunlaştırabilir ve ortaya bir soru atıldığında, cevap vermesi için ona cesaret verebilir. Böyle bir or*tamda çocuk izin aldıktan sonra edep ve vakarla konuşur. Böylece akıl ve ruh bakımından gelişir, büyüklerin söz ve sohbetlerini yavaş yavaş tanır ve topluma girmeye hazırlanır.

İbn Abbas (r.a.) anlatıyor: Ömer (r.a.), Bedir savaşına katılmış olan yaşlılarla birlikte beni de (küçükken) toplantıya sokardı. Birgün Abdurrahman b. Avf ona:

“Şu delikanlıyı niçin bizimle beraber toplantıya sokuyorsun? Bi*zim de onun gibi çocuklarımız var! dedi. Hz. Ömer:

“O, sizin bildiklerinizdendir, dedi. Birgün Ömer (r.a.) onları ve beni yine davet etti. O gün beni onlara göstermek ve tanıtmak için Ömer'in (r.a.) beni çağırdığını gördüm. Ömer (r.a.):

"Allah'ın yardımı ve fethi geldiğinde, insanların bölük bölük Allah'ın dinine girdiklerini gördüğünde, hemen Rabb'ine hamdetmekle teşbih et ve O'ndan mağfiret isteî Şüphesiz O, tevbeleri çok kabul edendir"[3] ayetleri hakkında ne dersiniz? dedi. Onlardan bir kısmı:

“Allah bize, yardımı geldiğinde ve fetih ihsan eylediğinde kendi*sine hamdetmemizi ve kendisinden mağfiret dilememizi emretmektedir, dedi. Bir kısmı da:

“Biz bilmiyoruz, dedi. Diğer bir kısmı da hiçbir şey söylemedi. Bu*nun üzerine Ömer (r.a.) bana:

“Ey İbn Abbas! Sen de mi Öyle diyorsun? dedi. Ben:

“Hayır, dedim. O:

“Peki, ne diyorsun? diye sorunca şu cevabı verdim:

“Bu, Rasûlüllah'ın (s.a.v.) ecelidir. Onu Allah bildirmiştir. Ayette geçen fetih, Mekke'nin fethidir. Bu da senin yani Rasûlüllah'ın (s.a.v.) eceline işaret anlamındadır. Bunun üzerine Ömer (r.a.):

“Bu ayetle ilgili senin bildiğinin dışında birşey bilmiyorum" demiştir.[4]

Hâkim'in rivayetine göre[5], muhacirler Hz. Ömer'e:

“İbn Abbas'ı davet ettiğin gibi, bizim çocuklarımızı da çağır! deyince, onlara şu cevabı verdi:

"O, yaşlıların delikanlısıdır. Onun çok soran bir dili ve üstün bir anlayışı vardır."

Sahabenin küçüklerinden Ebu Cühayfe (r.a.) der ki: Ben Rasûlüllah'ın (s.a.v.) huzurunda idim. Yanında bulunan bir adama: "Ben yaslanarak yemem" buyurdu.

Rasûlüllah (s.a.v.) yolda çocuklarla beraber olur ve onlarla birlikte binite binerdi. Horlayarak ve ayıplayarak değil, sevgi, şefkat ve merha*metle bunu yapardı. İbn Abbas'ın (r.a.) "Bir gün ben Peygamber'in (s.a.v.) arkasında idim..." sözü, bunun açık bir delilidir.

Peygamber'de (s.a.v,) çocukken büyüklerin toplantılarında hazır bulunmasından sözederken diyor ki: "Çocukken ben amcalarımla bir*likte Hılfu'l-Mutayyebîn'e[6] şahit oldum. Kızıl tüylü develerim olsa bile (yapılan) bu andlaşmayı ben bozmak istemem."[7]

Rasûlülah (s.a.v.), çocukların gelmeleri halinde, erkeklerin meclis âdabına dikkat etmelerini istemiştir. Sehl b. Sa'd'ın rivayetine göre Pey*gamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Mecliste baba ile oğlu arasına oturulmasın!"[8]

Oğlan veya kız çocuklarının büyüklerin meclislerinde bulunma*larının bir faydası da Hz. Ömer'in işaret ettiği gibi- ileride evliliğe yönelik olmasıdır. Çünkü küçükken tanıdığı bir kız çocuğunu bir baba oğluyla evlendirmeyi arzu eder ve onu istemeye gider. Ya da gördüğü kız, oğlanın aklına düşer ve kendini onunla evlenmeye hazırlar.

İbn Cüreyc'den rivayet edildiğine göre Hz. Ömer şöyle demiştir: "Buluğa ermemiş kız çocuklarını insanların arasına çıkarın! Belki amca çocukları (büyüdüklerinde) onları isterler."[9]

Çocukların, yetişkinlerin sohbet ve meclislerine gelmelerinin diğer bir faydası da, büyüklerin onları iyiye yönlendirmeleri, öğüt ve nasihatte bulunmalarıdır.

İbn Şîrîn der ki; Biz çocukken bir adam gelerek bizde oturur ve şöyle derdi: "Hz. Ömer falan zamanda bize mektup yazmıştı. -Orada şunları söylüyordu-; Elbise ve ayakkabılarınızı giyiniz, papuçlannıza parmaklar arasından geçen sırım yapınız! içinde bulunduğunuz normal hayatı yaşayınız. Lüks ve konforu, yabancıların kıyafet ve modasını terkediniz."

Selef-i salih de çocuklarla birlikte otururlar, gelecekte onların müstakil birer şahsiyet olmaları için Hz. Ömer'in söz konusu faydalı ikaz ve talimatını naklederlerdi.[10]


Dipnotlar :

[1] Bkz. Buhârî, İlim, 4; Müslim, Münafıkîn, 63; Tirrnizî, Edeb, 79; Ahmed b. Han-bel, 11, 12. Başka bir rivayette "gördüm ki cemaatin en küçüğü benim, bundan dolayı da sustum" cümlesi vardır.
[2] Ahmed b. Hanbel, 111/119.
[3] Nasr, 110/1-3.
[4] İbn Kesir, Tefsir, VII, 395.
[5] Müstedrek, III, 540.
[6] Mutayyebîn" adı verilen ve hılfü'l-fudûl türü bir fonksiyon icra eden bu and-laşmaiçin bkz. Ibn Hişam, es-Sîratu'n-Nebeviyye, 1,138-139. (Çev.)
[7] Ahmed b. Hanbel, 1,190; Ebu Ya'la, Müsned, II, 157. Hadisin senedi sahihtir.
[8] Hadisi Taberânî rivayet etmiştir.
[9] Abdurrezzak, Musannef, VI, 156.
[10] Muhammed Nûr Süveyd, Peygamberimizin Sünnetinde Çocuk Eğitimi, Uysal Kitabevi: 147-150.
 
Üst Ana Sayfa Alt