H
Çevrimdışı
husnaerbas
Misafir
Çocuklarda Performans Kaygısı
Günümüzde, ne ifade ettiğini tam olarak bilmesek de herhangi bir başarısızlıkta “sanırım benim performans kaygım var” demek popüler nedenlerin başında geliyor. Evet, kaygılarımıza bir yenisi daha eklendi ve bunun ismi de “performans kaygısı” oldu. Fakat belirtmek gerekir ki, anlamlandırılamayan her başarısızlığın nedeni bu değildir. Ancak, etrafımızda, başarısını beklenen düzeyin altında sergileyen birçok insanın gerçek nedeni de performans kaygısıdır. Hatta okul çağındaki çocukların önemli gördükleri bir olay öncesinde, rehber öğretmenlerinin kapılarını çalmalarının en büyük sebeplerinden biri oldu. Hissedilen kaygı ve ortaya çıkan bedensel yakınmalar o kadar yoğun ve gerçekçi ki, eğitimciler ve ailelerde, gerçekten başarısızlığın nedeni bu olabilir mi diye düşünmeye başladılar.
Peki, bir çocuğun performans kaygısı geliştirmesine etken olan faktörler nelerdir? Bu kaygıya yol açan süreçler ele alındığında, yetişkinlerin çocuklara karşı olan tutumları dikkat çekicidir. Ebeveynleri tarafından, dinlenip anlaşılmak yerine çoğunlukla suçlanan ve eleştirilen çocuklar bu kaygıyı geliştirmek için risk altındalar. Çünkü emeği takdir edilmeyen çocuk kendini yetersiz ve başarısız görmeye başlar. Sistematik bir şekilde alınan olumsuz geribildirimler sonucu ise, yetersiz olduklarına dair düşünceleri, kemikleşmiş birer inanca dönüşür. Örneğin, performans kaygısına sahip çocuklar, sınava yönelik yaptıkları çalışmanın tam olarak karşılığını alamazlar. Çünkü bu çocuklar, sınav esnasında kaygılarıyla meşgul olurlar ve odaklanma konusunda müthiş bir zorluk yaşarlar. O anlarda akıllarından geçenler daha çok başarısız olup, çevresi tarafından duyacağı söylemlerdir. En önemlisi ise, sınav sonrası çocuğun duyduğu endişenin ve korkunun gerçekleşmesidir. Anne babanın hissedilen duygularla ve durumun sebebiyle ilgilenmeyip, bu kadar çalışmana rağmen yine başaramadın demesi ise çocuk için son vuruş olur. Çocuğun sessiz çığlıklarını duymayıp sadece eleştirmekle meşgul olmak asıl problemin tutumlarda olduğunu gözden kaçırmaya sebebiyet verir.
Özetle, bizler için motive edici olan her şey çocuklar içinde geçerlidir. Takdir edilmek, sevilmek, anlaşılmak hepsi başarıya giden yolda hissetmek ve duymak istediklerimizdir. Çocukların başarmak için en başta mutlu olmaya ihtiyaçları vardır. Mutlu olmak için ise her koşulda değerli olduğuna inanıp sonuç ne olursa olsun kabul göreceği konusunda endişelerinin olmaması lazım. Endişe ve korkularla dolu bir beynin başarıya odaklanmasını beklemek ise ebeveynler için sadece hayal kırıklığı olur.
kaynak
- 0 Yorum
- 28 Haziran 2016
- Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi
- Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi
Günümüzde, ne ifade ettiğini tam olarak bilmesek de herhangi bir başarısızlıkta “sanırım benim performans kaygım var” demek popüler nedenlerin başında geliyor. Evet, kaygılarımıza bir yenisi daha eklendi ve bunun ismi de “performans kaygısı” oldu. Fakat belirtmek gerekir ki, anlamlandırılamayan her başarısızlığın nedeni bu değildir. Ancak, etrafımızda, başarısını beklenen düzeyin altında sergileyen birçok insanın gerçek nedeni de performans kaygısıdır. Hatta okul çağındaki çocukların önemli gördükleri bir olay öncesinde, rehber öğretmenlerinin kapılarını çalmalarının en büyük sebeplerinden biri oldu. Hissedilen kaygı ve ortaya çıkan bedensel yakınmalar o kadar yoğun ve gerçekçi ki, eğitimciler ve ailelerde, gerçekten başarısızlığın nedeni bu olabilir mi diye düşünmeye başladılar.
Peki, bir çocuğun performans kaygısı geliştirmesine etken olan faktörler nelerdir? Bu kaygıya yol açan süreçler ele alındığında, yetişkinlerin çocuklara karşı olan tutumları dikkat çekicidir. Ebeveynleri tarafından, dinlenip anlaşılmak yerine çoğunlukla suçlanan ve eleştirilen çocuklar bu kaygıyı geliştirmek için risk altındalar. Çünkü emeği takdir edilmeyen çocuk kendini yetersiz ve başarısız görmeye başlar. Sistematik bir şekilde alınan olumsuz geribildirimler sonucu ise, yetersiz olduklarına dair düşünceleri, kemikleşmiş birer inanca dönüşür. Örneğin, performans kaygısına sahip çocuklar, sınava yönelik yaptıkları çalışmanın tam olarak karşılığını alamazlar. Çünkü bu çocuklar, sınav esnasında kaygılarıyla meşgul olurlar ve odaklanma konusunda müthiş bir zorluk yaşarlar. O anlarda akıllarından geçenler daha çok başarısız olup, çevresi tarafından duyacağı söylemlerdir. En önemlisi ise, sınav sonrası çocuğun duyduğu endişenin ve korkunun gerçekleşmesidir. Anne babanın hissedilen duygularla ve durumun sebebiyle ilgilenmeyip, bu kadar çalışmana rağmen yine başaramadın demesi ise çocuk için son vuruş olur. Çocuğun sessiz çığlıklarını duymayıp sadece eleştirmekle meşgul olmak asıl problemin tutumlarda olduğunu gözden kaçırmaya sebebiyet verir.
Özetle, bizler için motive edici olan her şey çocuklar içinde geçerlidir. Takdir edilmek, sevilmek, anlaşılmak hepsi başarıya giden yolda hissetmek ve duymak istediklerimizdir. Çocukların başarmak için en başta mutlu olmaya ihtiyaçları vardır. Mutlu olmak için ise her koşulda değerli olduğuna inanıp sonuç ne olursa olsun kabul göreceği konusunda endişelerinin olmaması lazım. Endişe ve korkularla dolu bir beynin başarıya odaklanmasını beklemek ise ebeveynler için sadece hayal kırıklığı olur.
kaynak
Moderatör tarafında düzenlendi: