P
Çevrimdışı
PhiloSophiaLoren
Misafir
Söyleyeceklerim, söylemek istediklerimin zırvalanmış halidir. Bu böyle bilinedir. İki bıyık bükümü toplar kalbe nişan alınadır – ki böylece garip denen bu hayatta kaldığımız yerden evcilik oynamaya devam edelim.
Danotcan, sıradan olmayan, Psikopat sınıfına giriyordu bizim gibi. Arada sıkışmış -cık ekinin tamamlayan kafileydik biz. Dürüstlük şiarımız vardı, fazlaca güldüğümüzden genelde tırı vırıcı olarak algılanırdık. İçimizde var olan melankolik bir yapı vardı. Güçlü görünmenin ardında aslında çok çabuk kırılabilen kalplere sahiptik. Feylesof göbek adımızdı, söylenecek her soruya bir cevabımız vardı. Çok şey bildiğimizden değil, kaale alınması gereken konularda seçici davrandığımız için böyleydi bu. Tırışka işlere sadece gülüp geçerdik. Bilirdik ki bunlar sadece an itibariylenin içini doldurmaya yarardı. Haybeden değil cidden gitmek isteyenlerdendik -dik de, aileler yüzünden gidemeyenlerdendik. Bu zaman dilimin doldurmanın en kolay yolu geyik konusunda masteri tamamlamaktı. Hebele hübele tarzı geyiğin yanında bazen yaralarımızı sarar bazen kafa kurcalayan sorular sorar bazen küçük sırlar verir bazen sadece dinlerdik. Dinlerdik ama bu geyikol sohbetten mutlak surette bir şey öğrenirdik. Net alemi bakımından caiz olmaması hasebiyle absürtlük içeren , kafa karıştıran, gülümseten ama aynı zaman bir sonuca ulaştıran, heybenize atabileceğiniz bir konuşma örneği sergilemek isterdim. Fakat bunu yapamam.
Yapamam çünkü, Danotcan, benim Benjamin yaprakları ardında saklı, kibritçi kız misali öteki yanlarımdan biridir. Beni ben kabul eden, naif kalbi olan,tebessümlerin arkasında varlık sancısı çeken yaralı bir kuştur aslında. Güç maskesinin altına sığınmış normal olmayı bir türlü beceremeyenlerdendir. Bu yüzden sır kalmalıdır en orijinal hali bende.
Nedense, arkadaşlık konusunda çok seçici olmama rağmen beni bulan ya da benim bulduğum insan silsilesi garip olan hayatın içinde herkesleşen insanlardan çok daha farklı bir boyutta. İnsani olan tüm özellikleri taşıyorlar nezdimde.Ne ön yargı , ne yafta, ne başkası olma çabası, ne popülarite derdi ne de biri bir şey der tasası..
Var olanı olduğu gibi kabul etmek.
Ve ya bir başka açıdan; İlk Filistin konvoyunda Martinle ahbap olan Mary teyzenin dediği gibi.
Müslüman müslümana bunu yapar mı Mary teyze ?
-İnsan insana bunu yapmamalı … cinsinden bir kelam.
……..
Bu yazının giriş bölümü oldukça uzun oldu ve bir gelişme bölümü olmayacak. Ama Danotcana neden Danotcan dendiğini ve benjamini yerse ne olacağını birkaç cümle ile anlatmam arkadaşlık ve dostluğa ilk adım anlamında farzdır bana göre.
Danotcan , annesinin meşhur ifadesiyle annesinin danasıdır. Danacanıdır. Danotcan bunu benimsemiş danacanlığı kabul etmiştir.Bir nevi anasının kuzusu anlamının yirmili yaşları devirmiş insanlara dair kullanılan bir kelime haznesinde yerini bulabilir. Danotcana çevrilmesi ona hediye olarak organik ot hediye edebilme ihtimalime karşı sonradan türemiş , yakın bir zamanda da baskılarım sonucu Türk Dil Kurumunda yerini alıp beni şad edecektir. Benjamin ise bir çiçek türüdür ve küçükken Danotcanın annesinden gizli gizli yediği bitkinin yapraklarıdır. İddiasına göre tadı oldukça lezzetli. Ne kadar yediğini bilmesek de miktar olarak, hala hayatta olduğuna göre zehirlenme ihtimalini ortadan kaldırmıştır. Bünyeye göre değişebilir belki, bitki bilimci olarak nam salmayayım şimdi. Birine bir şey olur vebal altına girmeyelim durduk yerde.
Konuyu nereye bağlayacağımı merak ediyor olabilirsiniz ve sonrasında Danotcan Benjamini yerse ne olur diye de ekleyebilirsiniz.
Ve hatta hayatıma giren insanları anlatmam da size sıkıcı geliyor da olabilir.
Ama bu neyi değiştirir. Buraya kadar okuduysanız sonuna da gelin bari.
Danotcan Benjamini yerse ne olur ?
Benjaminin , Benjamin olmasına değer katar sadece. Yenilecek bir bitki olmasa dahi , açılıktan taş kaynatan insanlar var olduysa yer yüzünde , Ağaç kabuklarını yedilerse , Taş bağladılarsa karınlarına , çektikleri tüm sıkıntılara rağmen ya sabır dedilerse ve zaman geldiğinde karınlarından bağladıkları taşı çözdüklerinde dedilerse ya şükür , insan ancak onlarla beraber olan ve sıkıntılarını fark etmeden paylaştıkları bu varlıklara sadece değer katar. Allah insana hiçbir varlığa vermediğini vermişse , halife ise yeryüzünde, her anlamda bunun hakkını vermeli, verebilmelidir bana göre.
İnsan insana zulüm ederse, Danotcanın farkında olmadan Benjamine kattığı değer, çocuk saflığından öteye geçmez. Ve yazık ki Büyüdükçe Benjaminler ölür, Ve biz büyüdükçe kirlenmeye devam eder dünya.
Ve kalın sağlıcakla.
Loren
Danotcan, sıradan olmayan, Psikopat sınıfına giriyordu bizim gibi. Arada sıkışmış -cık ekinin tamamlayan kafileydik biz. Dürüstlük şiarımız vardı, fazlaca güldüğümüzden genelde tırı vırıcı olarak algılanırdık. İçimizde var olan melankolik bir yapı vardı. Güçlü görünmenin ardında aslında çok çabuk kırılabilen kalplere sahiptik. Feylesof göbek adımızdı, söylenecek her soruya bir cevabımız vardı. Çok şey bildiğimizden değil, kaale alınması gereken konularda seçici davrandığımız için böyleydi bu. Tırışka işlere sadece gülüp geçerdik. Bilirdik ki bunlar sadece an itibariylenin içini doldurmaya yarardı. Haybeden değil cidden gitmek isteyenlerdendik -dik de, aileler yüzünden gidemeyenlerdendik. Bu zaman dilimin doldurmanın en kolay yolu geyik konusunda masteri tamamlamaktı. Hebele hübele tarzı geyiğin yanında bazen yaralarımızı sarar bazen kafa kurcalayan sorular sorar bazen küçük sırlar verir bazen sadece dinlerdik. Dinlerdik ama bu geyikol sohbetten mutlak surette bir şey öğrenirdik. Net alemi bakımından caiz olmaması hasebiyle absürtlük içeren , kafa karıştıran, gülümseten ama aynı zaman bir sonuca ulaştıran, heybenize atabileceğiniz bir konuşma örneği sergilemek isterdim. Fakat bunu yapamam.
Yapamam çünkü, Danotcan, benim Benjamin yaprakları ardında saklı, kibritçi kız misali öteki yanlarımdan biridir. Beni ben kabul eden, naif kalbi olan,tebessümlerin arkasında varlık sancısı çeken yaralı bir kuştur aslında. Güç maskesinin altına sığınmış normal olmayı bir türlü beceremeyenlerdendir. Bu yüzden sır kalmalıdır en orijinal hali bende.
Nedense, arkadaşlık konusunda çok seçici olmama rağmen beni bulan ya da benim bulduğum insan silsilesi garip olan hayatın içinde herkesleşen insanlardan çok daha farklı bir boyutta. İnsani olan tüm özellikleri taşıyorlar nezdimde.Ne ön yargı , ne yafta, ne başkası olma çabası, ne popülarite derdi ne de biri bir şey der tasası..
Var olanı olduğu gibi kabul etmek.
Ve ya bir başka açıdan; İlk Filistin konvoyunda Martinle ahbap olan Mary teyzenin dediği gibi.
Müslüman müslümana bunu yapar mı Mary teyze ?
-İnsan insana bunu yapmamalı … cinsinden bir kelam.
……..
Bu yazının giriş bölümü oldukça uzun oldu ve bir gelişme bölümü olmayacak. Ama Danotcana neden Danotcan dendiğini ve benjamini yerse ne olacağını birkaç cümle ile anlatmam arkadaşlık ve dostluğa ilk adım anlamında farzdır bana göre.
Danotcan , annesinin meşhur ifadesiyle annesinin danasıdır. Danacanıdır. Danotcan bunu benimsemiş danacanlığı kabul etmiştir.Bir nevi anasının kuzusu anlamının yirmili yaşları devirmiş insanlara dair kullanılan bir kelime haznesinde yerini bulabilir. Danotcana çevrilmesi ona hediye olarak organik ot hediye edebilme ihtimalime karşı sonradan türemiş , yakın bir zamanda da baskılarım sonucu Türk Dil Kurumunda yerini alıp beni şad edecektir. Benjamin ise bir çiçek türüdür ve küçükken Danotcanın annesinden gizli gizli yediği bitkinin yapraklarıdır. İddiasına göre tadı oldukça lezzetli. Ne kadar yediğini bilmesek de miktar olarak, hala hayatta olduğuna göre zehirlenme ihtimalini ortadan kaldırmıştır. Bünyeye göre değişebilir belki, bitki bilimci olarak nam salmayayım şimdi. Birine bir şey olur vebal altına girmeyelim durduk yerde.
Konuyu nereye bağlayacağımı merak ediyor olabilirsiniz ve sonrasında Danotcan Benjamini yerse ne olur diye de ekleyebilirsiniz.
Ve hatta hayatıma giren insanları anlatmam da size sıkıcı geliyor da olabilir.
Ama bu neyi değiştirir. Buraya kadar okuduysanız sonuna da gelin bari.
Danotcan Benjamini yerse ne olur ?
Benjaminin , Benjamin olmasına değer katar sadece. Yenilecek bir bitki olmasa dahi , açılıktan taş kaynatan insanlar var olduysa yer yüzünde , Ağaç kabuklarını yedilerse , Taş bağladılarsa karınlarına , çektikleri tüm sıkıntılara rağmen ya sabır dedilerse ve zaman geldiğinde karınlarından bağladıkları taşı çözdüklerinde dedilerse ya şükür , insan ancak onlarla beraber olan ve sıkıntılarını fark etmeden paylaştıkları bu varlıklara sadece değer katar. Allah insana hiçbir varlığa vermediğini vermişse , halife ise yeryüzünde, her anlamda bunun hakkını vermeli, verebilmelidir bana göre.
İnsan insana zulüm ederse, Danotcanın farkında olmadan Benjamine kattığı değer, çocuk saflığından öteye geçmez. Ve yazık ki Büyüdükçe Benjaminler ölür, Ve biz büyüdükçe kirlenmeye devam eder dünya.
Ve kalın sağlıcakla.
Loren