Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Daru'l Harbe Asker Olmak

ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
KÜFÜR DUZENİNİ KORUMAK - ASKERLİK

“ -- Melekler ; kendilerine zulmeden kişilerin canlarını aldıklarında, onlara ; "Ne yapıyordunuz ?" derler. Onlar da: "Biz yeryüzünde zayıf kimselerdik." derler. Melekler de: "ALLAH'ın arzı (yeryüzü) geniş değil miydi, hicret etseydiniz ya " derler. İşte bunların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü dönüş yeridir.“ (Nisa 97)

Kur’an-ı Kerim’de geçen bu ayetin nuzul (iniş) sebebi , bu ayetin tefsirlerinde anlatılmaktadır , ve bizim için bu konuda mihenk noktası olmaktadır . Nisa suresinin 97 ayetinin tefsirinin haricinde Buhari (rahimehullah), (Sahih-i Buhari ; 65- KITABUT-TEFSIR, 92. bab, No 118) şöyle rivayet etmektedir:
şöyle rivayet etmektedir:

“Mekke ehlinden Rasulullah (s.a.v.) ile beraber hicret etmemiş bir topluluk hakkında inmiştir. Bunlar fitneye düşerek Bedir savaşında müslümanların karşısında, müşriklerin safında savaşa katılmışlardır. Bu kimseler Rasulullah’ın Mekke’den Medine’ye hicret etmesine rağmen, bugün yarın hicret ederim diyerek, bahçe işlerim, ticaretim işlerimi tamamlayayım vs. diyerek çeşitli nedenlerden dolayı hicrete katılamamışlardı. Fakat müslüman olduklarını, ibadetlerini müşriklerden de gizliyorlardı. Kur’an okuyorlar, namaz kılıyorlardı.
Bedir harbi yaklaşınca muşrikler bunları harbe katılmak için zorladılar. Onlarda müslüman olduklarını açıkladıkları zaman öldürülme korkusyla, istemeye istemeye Bedir harbine katıldılar. Muharebe esnasında savaş kıyafetlerini kuşandıkları için kimse kimseyi pek seçemiyordu. Savaşta müslümanların oklarıyla öldürüldüler. Bedir harbi bitip te ölüler ve yaralıların arasında gezerlerken bu hicretten geri kalıp muşriklerin ordusunda kalıp ölen müslümanlar fark edilince Medine’li müslümanlar arasında ihtilaf baş gösterdi.
Bir kısım onların kafir olarak öldüğünü, diğer bir kısım ise müslüman kardeşlerimizi öldürdük diye üzülüyorlardı. İşte bu ihtilaf halinde iken müminler, ALLAH (c.c.) bu ayet-i kerimeyi (Nisa 97) indirerek hicret etmeyip kafirlerin safında savaşa katılanların özürlerini, işledikleri küfür ameli sebebiyle reddettiğini ve onların cehennemle cezalandırıldığını bildirdi.
Kelime-i Şehadeteyni söyleyip ALLAH’ı ve Rasulunu kabul edip ibadetlerini yapmasına (kur’an , namaz, zikir vs.) rağmen şeriat ile yönetilmeyen bir devletin bekası (velev ki doğup büyüdükleri vatanları olsun) ilke ve inkılaplarının yürürlükte kalması ve payidarlığı için savaşanın durumu “şehid”lik değil “Niyazilik”tir.
Zira gördük ki sahabe olmasına, iman etmesine hatta ibadetlerini yapmasına rağmen asker kendi inancına göre değil “anayasanın dinine göre” ölüyor. Bu yüzdendir ki O sahabeler aynı savaşta (Bedir) ölen cahiliye anayasasının baş komutanı olan Ebu Cehil ile aynı yere (cehennem) gönderilmiştir.

(Ayrıca Taberi ve Kurtubi tefsirlerinde ilgili ayetin açıklaması da yapılmıştır)
“Melekler, müslümanlarla beraber hicret etmeyip bedir savaşında müslümanlara karşı savaşan kafirlerin safına katılanlara soracaklar :
“Hangi saftaydınız? Müslümanların safında mı , yoksa muşriklerin safında mı“
Onlar: “Biz yeryüzünde zayıf kimselerdik“ yani “biz kafirlere karşı güçsüzdük, devlete gücümüz yetmezdi. Eğer onlara katılmasaydık müslüman olduğumuzu anlayıp bizi öldürürlerdi “ şeklindeki mazeretlerini ileri sürecekler. Melekler ise bunu mazeret olarak kabul etmeyerek onlara: “ ALLAH’ın arzı dar mı geldi (yer yüzü geniş değil miydi) hicret etseydiniz ya ?” yani hicret etseydiniz bu duruma düşmezdiniz, çünkü hicret imkanınız vardı, diyecekler ve bu kişiler işledikleri küfür ameline karşılık ceza olarak cehenneme atılacaklardır. Denilebilir ki . Bu kişilerin özürlü sayılmaları gerekmez mi?
Çünkü savaşa katılmasalardı kafirler tarafından öldürüleceklerdi. Buna cevap olarak denilir ki :
Bu kişiler ellerinde hicret etme imkanı olduğu halde hicret etmediklerinden dolayı bu duruma düşmüşlerdi. Hicret etseydiler bu duruma düşmeyebilirlerdi.Bu yüzden ALLAH (c.c.) onların mazeretlerini kabul etmedi.

46659.jpg


Irak İşgalinde Namaz Kılan(!) Kafir ABD Askeri
namaz_kilan_abdaskeri.jpg

Şimdi bu olayı günümüzde tefekkür edelim:

Ölümden korktukları için kafirlerin safında savaşa katılanlar kafir olarak ölerek cehenneme gidiyorsa ; ülkelerinde daha önce İslam kanunlarıyla hükmedilirken daha sonra küfür kanunları hakim olduğunda kafirlere yardım eden , onların kanunlarını kabul eden veya destekleyen ; tevhidin yükselmesi için mücadele edip küfrün duğunu anlamış oluyoruz. !
Halka karşı haşin tavırlı, çatık kaşlı, halkını horlayan, küçük gören, halkı ezmekten, dipçiklemekten garip bir haz duyan, halkının inançlarıyla alay eden, ordu içinde değil namaz kılmak, namaz kılanlara musamaha eden subay ve astsubayları bile içinde barındırmayan, değil kışlada, sokakta, lojmanlarda bile başını kapatan hanımların subay eşlerini ordudan ihraç sebebi sayan bu kemalist generaller, halkın huzurunu ve devletin sınırlarını koruyabilir mi?
Malûm; Askerleri bağlayan bir “Disiplin Hukuku” ve o hukuka aykırı eylemlerin “ceza”larını düzenleyen bir “kanun” var... Evet; “477 Sayılı Yargılama Usûlü ve Disiplin Suç ve Cezaları Hakkındaki Kanun”dan söz ediyorum... Bu kanunun “58. Madde”sinde, aynen şöyle deniliyor:
“Resmî üniforma ile genelevlere, kumarhanelere, meyhanelere, barlara ve girilmesi garnizon komutanlıklarınca yasaklı yerlere girenler veya sarhoşluğu gizlenmeyecek derecede olanlar; yedi günden, bir aya kadar oda veya göz hapsi cezası ile cezalandırılırlar!”
Madde, gayet açık: “Üniformalı” olarak, “genelev”e, “kumarhane”ye, “meyhane ve bar”lara gitmenin cezası, 7 günden 1 aya kadar “oda” veya “göz” hapsi!.. Ama; Aynı “üniforma” ile “cami”ye gidip “namaz” kılarsan, yALLAH!.. Hem de, “ceza hukuku” kapsamında böyle bir “suç” yokken!..

Üniforma ile “cami”ye gitmek, “kerhaneye” veya “meyhane”ye gitmekten daha ağır ceza ile çarptırılıyor.Bu en yakın tarihimizde “ Ardahan”da bir astsubayın başına gelmiştir. Ve Hürriyet gazetesinde 6 Şubat 2004 tarihinde haber olmuştur. Buraya gazetenin internet sayfa adresindeki konu adresini yazarak , haber kaldığı sürece okurların bu haberi orijinal gazetenin linkinden bulabileceklerdir.
( TIKLA : Hürriyet )
İrticadan 10 personel atıldı!


7363
Firavun Ocağında

sontur33.jpg
susurluk_kaza.jpg


Susurluk hatırası
Bu ordu, ordu olmaktan çıkmış, siyasallaşmış!.. Elindeki milletin gücünü millete karşı kullanan ve bu güce dayanarak, yargıyı, politik partileri ve hükümetleri, basın-yayın, medyayı, bütün sivil kurumları baskı altında tutmaktadır. Ona karşı gelenin, onu eleştirenin akibeti meçhuldür!

Türk Askeri Afganistan'da kafirlerle Birlikte Mucahidlere karşı Savaşıyor!


Taliban Mucahidleri, Nato Ordusundaki Türk Konvayına Saldırdı


Türkiye´de olan skandalların arkasında mutlak bir general vardır. Yolsuzlukların, hırsızlıkların arkasında mutlaka bir paşa vardır. Uçak Geta skandalının kahramanı o zamanın genelkurmay başkanı değil miydi? Dünyanın neresinde görülmüş yolsuzluğa tescil edilmiş generallerin millete meydan okuyarak, “Bizden hesap soracak kurum ve yetkili daha anasından doğmadı!“ diyecek kadar küstahlaşsın? Dünyanın neresinde görülmüş ordu mensupları holdingler kursun ve işletsin?
Dünyanın neresinde görülmüş tüm silah alımlarına, askerî malzeme alımlarına sivil hükümeti karıştırmadan, ihalelere ordu mensupları girsin de hiç bir kimseye harcamalarından dolayı bilgi vermesin ve hiç bir kurum ve kuruluş tarafından denetlenmesin? Yok yok, dünyanın başka bir yerinde böyle bir çiftlik yok! Erbakan gibi müslümanların dinî duygularını istismar eden eşhas, deccal ordusuna “Peygamber ocağı“ dese de, ”aslan polisimiz“ ve “âdil kanunlarımız“ dese de... Biz bu kemalist kurum ve kuruluşlara müslüman diyemiyoruz! Kâfir kurum ve kuruluşları ve de bu kemalist düzenin yılmaz bekçilerini müslüman sayanlara da müslüman diyemiyoruz! Zira Şer-i Şerif´de kâfirlere müslüman diyenlerin hükmü bellidir!


http://www.haber10.com/haber/125984/

Önceki gün Org. Başbuğ'un bir Kudüs ziyareti sırasında Ağlama Duvarı önündeki fotoğraflarını yayınlayan Vakit Gazetesi, şimdi de Org. İlker Başbuğ'un Yahudi Mason Büyük Kulüp'e üyelik başvurusunun kabül edildiğine dair belgeyi yayınladı.
"Sayın Mehmet İlker Başbuğ" hitabıyla başlayan 18/12/2006 tarihli belgede İlker Başbuğ'un güvenlik soruşturmasından geçirildiği de ortaya çıktı.
A0784185.jpg

İşte gazetede yayınlanan o belge:
24 ağustos 2008 tarihinde T.C. askeriyesinde genel kurmay başkanı olacak olan İLKER BAŞBUĞ Yahudilerin ağlama duvarında ibadet ederken ! , kimliğinde dini İslam yazarak saf halkın firavun ocağına peygamber ocağı demesine sebep oluyordu..

zBK964054NQ292_250.jpg

Irak'ta kafasına çuval geçirilen 11 T.C. subayı

Akistanbul.com - Yerel ile Ulusal arasındaki köprü
Tüm Gerçekleriyle Çuval Operasyonu
Tüm Gerçekleriyle Çuval Operasyonu @ Kuvayi Milliye Haber Detay
Haber Anadolu | Tüm Gerçekleriyle Çuval Operasyonu
images

Sonuç olarak Tağuti düzenlere askerlik yapmak KÜFÜRdür !

PKK eylemcisine esas duruş!
Ergenekon ile PKK terör örgütleri arasındaki ilişkileri kanıtlayan belgeler bir bir gün yüzüne çıkıyor.

yorumsuz_kopeklerin_saygi_durusu.jpg


Ergenekon sanığı, geçtiğimiz yıl ilginç bir fotoğrafla gündeme gelmişti. Şırnak Akçay 6. Motorlu Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Ferhat Özgen'in, Durmuş Ali Özoğlu karşısında hazrolda durduğunu gösteren fotoğraf basına yansımıştı.
"Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip, ALLAH'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. ALLAH, her şeyi işitir ve bilir." BAKARA 256


"İman edenler, ALLAH yolunda savaşırlar İnkâr edenler de tağut yolunda savaşırlar . O halde siz şeytanın taraftarlarına karşı savaşın. Çünkü şeytanın hilesi zayıftır" NİSA 76

Bir arâbî, Muhammed (s.a.v.)'in huzuruna gelerek:
"Ya Rasûlullah! Bir adam ganimet (savastan sonra elde edilen mallar) için, diğeri şöhret için, öbürü riya ve gösteriş için savaşır. Hangisi Allah yolundadır?" diye sorunca,
Peygamber (s.a.v.) şu cevabı vermiştir: "
Kim Allah'ın adını, hükmünü (kanunlarını) yüceltmek, her şeyin üstüne çıkarmak için savaşırsa, o Allah yolundadır."
(Buhârî, İlim, 45, Cihâd,15; Muslim, İmre,150,151; İbn Mace, Cihad,13; Ahmed b. Hanbel, IV, 392, 397, 402, 405, 417)

anlamlc4b1-laik-askerler.jpg


sc3bcleyman-demirel-anitkabir-mahmut-kacar-kurana-tapin-puta-tapmayin1.jpg


vicdani_ret_duzenlemesi.jpg


NİYE ; EZAN YASAKLANDIĞI , HELALLER HARA HARAMLAR HELAL YAPILIP ŞERİAT KALDIRILDIĞI İÇİN Mİ?


Ekli dosyayı görüntüle 491

Ekli dosyayı görüntüle 492


ORİJİNİ VE DEVAMI :
https://www.islam-tr.org/konu/kufur-duzenini-korumak-taguta-askerlik.7850/
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Susurluk hatırası

Bu ordu, ordu olmaktan çıkmış, siyasallaşmış!.. Elindeki milletin gücünü millete karşı kullanan ve bu güce dayanarak, yargıyı, politik partileri ve hükümetleri, basın-yayın, medyayı, bütün sivil kurumları baskı altında tutmaktadır. Ona karşı gelenin, onu eleştirenin akibeti meçhuldür!

susurluk55c500cd55a63c1fby.jpg









------------------------**********************----------------------


İrticadan 10 personel atıldı!

14075.jpg
isaf%20türk%20askeri.jpg



www.habervakti.com http: çıkabilir!“ “Güney Irak’a>http://www.habervakti.com/detay.asp?id=36122&kat=Manset"]http://www.habervakti.com/detay.asp?id=36122&kat=Manset[/url]


Atatürk havaalanında serbestçe ayin yapan yahudiler


42713.jpg








------------------------*********************---------------------


T.C. GENEL KURMAY BAŞKANI İLKER BAŞBUĞ YAHUDİ AĞLAMA DUVARINDA


125984.jpg

686.jpg
vakit_a_lama_duvar_nda_bir_b_rokrat.jpg

http://www.haber10.com/haber/125984/


Önceki gün Org. Başbuğ'un bir Kudüs ziyareti sırasında Ağlama Duvarı önündeki fotoğraflarını yayınlayan Vakit Gazetesi, şimdi de Org. İlker Başbuğ'un Yahudi Mason Büyük Kulüp'e üyelik başvurusunun kabül edildiğine dair belgeyi yayınladı.

"Sayın Mehmet İlker Başbuğ" hitabıyla başlayan 18/12/2006 tarihli belgede İlker Başbuğ'un güvenlik soruşturmasından geçirildiği de ortaya çıktı.

İşte gazetede yayınlanan o belge:

24 ağustos 2008 tarihinde T.C. askeriyesinde genel kurmay başkanı olacak olan İLKER BAŞBUĞ Yahudilerin ağlama duvarında ibadet ederken ! , kimliğinde dini İslam yazarak saf halkın firavun ocağına peygamber ocağı demesine sebep oluyordu..

123979.jpg
1209061897.jpg


cuvalbayrami1qj5.jpg


zBK964054NQ292_250.jpg

Irak'ta kafasına çuval geçirilen 11 T.C. subayı

Akistanbul.com - Yerel ile Ulusal arasındaki köprü


Tüm Gerçekleriyle Çuval Operasyonu
Tüm Gerçekleriyle Çuval Operasyonu @ Kuvayi Milliye Haber Detay
Haber Anadolu | Tüm Gerçekleriyle Çuval Operasyonu
uvalqb0.jpg



----------------------********************---------------



PKK eylemcisine esas duruş!

19110.jpg


Ergenekon ile PKK terör örgütleri arasındaki ilişkileri kanıtlayan belgeler bir bir gün yüzüne çıkıyor.

yorumsuz_kopeklerin_saygi_durusu.jpg


Ergenekon sanığı, geçtiğimiz yıl ilginç bir fotoğrafla gündeme gelmişti. Şırnak Akçay 6. Motorlu Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Ferhat Özgen'in, Durmuş Ali Özoğlu karşısında hazrolda durduğunu gösteren fotoğraf basına yansımıştı.



------------------*******************-------------------


PKK ASKERİYENİN İÇİNDEN DESTEKLENİYOR


Geçenlerde P.K.K 'nın T.C. 15 askerini öldürmesi üzerine , olay mahallinden kaçan P.K.K lıları takip etmeyerek ! demokrasiye bağlılığı !! tutan ve meclisten karar almadan hareket etmediğini açıklayan Genelkurmay , 8-10 yaşındaki çocuklar Peygamber efendimizi Kutlu doğum haftası münasebetiyle ilahilerle Kuranlarla andığı için Muhtıra vermekten , İşgalci İsraili kınayan Kudüs günü programı yüzünden , Meclis kararının alınmasını istediği Ankara Sincanda tank yürütürken hükümeti ve meclise postmodern darbe ve muhtıralar verebiliyordu !!! Şimdi iş asli görevine gelince birden emrinde olduğu hükümete itaat damarları kabardı !!
Biz bunların bu ihanet damarlarının içinde dolaşan necasetlerin nereden beslendiğini çok iyi bilmekteyiz. Fakat cahil halk hala firavun ocağına peygamber ocağı diyerek hem peygamberine küfrettiğini bilmiyor , hemde çocuklarını ALLAH ve din düşmanı Laik demokratik Kemalist düzenin bekası için boş yere katlettirerek "niyazi " olmasına sebeb oluyor .
Rabbim bir an önce bu cahillere hidayet versin. Versinki hizbuşşeytana hizmet eden yürekler , Hizbullah yolunda çarpsın !

46659.jpg




.
Sınır ötesi ve Ermeni tasarısı üzerine
Hasan Celal Güzel
164.gif

11/10/2007 (3315 kişi okudu)

'Hey PKK'lı, sen ne kaka bir çocuksun! Kahrol düşman e mi? Bak ben sizin oralara sınır ötesi operasyon yapacağım. Elma dersem çık, armut dersem çıkma. Elma, elma! Ay aşk olsun size kaka çocuklar neredesiniz?!..'
* * *
'Canım, ne sınır ötesi operasyonu? Bugüne kadar kaç defa yaptık da ne oldu? Hem sen Kandil Dağı kaç kilometre uzakta bilir misin? Kerkük de 500 km(!) uzakta zaten. Sonracıma, ya Amerika'yla çatışmaya girersek? Adamlar bizi toz ederler...'
* * *
'Hey Amerika, biz senin stratejik müttefikin değil miyiz? Ermeni tasarısını nasıl kabul edersiniz? Bakın böyle yaparsanız sonra size darılırız, gönlümüz kırılır. 4 Temmuz'da elçiliğinize gidip bayramınızı kutlamayız. Kızılderilileri nasıl öldürdüğünüzü cümle âleme anlatırız, söylemediler demeyin...'
* * *
Sevgili okuyucular, yukarıdaki satırları yazarken eğlendiğimi sanmayınız. Aslında içim kan ağlıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bu zelil duruma düşürülmesi beni isyan ettiriyor. Bir millet ve devlet düşününüz ki, binlerce yıllık şanlı, şerefli bir tarihe, kültür ve medeniyete sahip olsun. Geçmişte dünyanın üç kıtasını hâkimiyeti altında bulundursun. Sonra, basiretsiz ve ferasetsiz idareciler, çenesi düşük politikacılar, ihanet içerisindeki aydınlar ve siyasete bulaşmış komutanlar yüzünden bütün dünyanın indinde âciz ve gülünç duruma düşsün...
Şu 'sınır ötesi operasyon' komedisine bir bakınız. Her türlü milletlerarası uygulama, BM kararları ve anlaşmalar size bu hakkı veriyor. Daha önce defaatle bunu yapıyorsunuz. Elinizde bu konuda alınmış kararlar var. Hâlâ tereddüt ediyorsunuz.
Âdeta, bu vartayı da atlatma, hâdiseyi geçiştirme peşindesiniz.
Bir defa, 'sıcak takip' için hiçbir Meclis kararına ihtiyaç yoktur. Hatta, 'sınır ötesi operasyon' için de Meclis kararına ihtiyaç olduğu kanaatinde değiliz. Bir an için böyle bir karara ihtiyaç bulunduğunu kabul etsek bile, bu iş böyle mi yapılır? Efendim, 'Tezkere hazırlıkları yapılıyormuş'. Ne hazırlığı? Getirin, size iki dakikada yazıp vereyim. Bu da iş midir? Hem, sınır ötesi operasyon, Başbakan'ın bir zamanlar dediği gibi, böyle davulla zurnayla ilân edilerek mi yapılırmış? Meclisi derhal toplar, bu arada da operasyonu başlatırsınız...
Ya komutanlara ne demeli?.. Darbe yaparken, muhtıra verirken, ikide bir lüzumlu lüzumsuz beyanatlar patlatırken kimseye sormazsınız da, iş asıl görevinizi yapmaya gelince birdenbire demokratlaşıverirsiniz. Herhalde laiklik nutku atıp başörtüsüyle mücadele etmek kolayınıza geliyor. 1 Mart Tezkeresi öncesinde suskun kalışınız da bu ülkeye çok pahalıya mal olmuştu. Gabar katliamından sonra neden sıcak takibe girişmediniz?..
* * *
Ermeni Tasarısı konusunda da gereğini yapamadık. Bu ciddî mesele, Türk Tarih Kurumu Başkanı ile üç idealist tarihçinin sırtına yıkıldı. Hani sizin lobiniz, hani sizin diplomatlarınız?.. Bugüne kadar hangi teşkilâtlanmaya gittiniz? Ermeni diyasporası, bu alçakça iftiralar için yılda 1 milyar dolara yakın para harcıyor.
Siz kaç kuruş tahsis ettiniz?..
ABD Başkanı'na romantik sitemler dolu mesajlar göndereceğinize, İncirlik Üssü ile Irak sınırını kapayacağınızı ve Afganistan'dan askerinizi çekeceğinizi, söylesenize!..
1 Mart'ta yaptığınız hatâların bu milletin, bu devletin başına nasıl gaileler açtığını nihayet görmeye başladınız mı? Artık kimse bizi ciddîye almıyor. 'Türkler, cart curt edip sonra kabullenirler' diyorlar. Zaten sizler de 'Bu da geçer yahu!' politikası takip ediyorsunuz.
* * *
Şunu biliniz ki, mesele sadece terörle mücadele değildir. Türk Milleti'nin ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin itibarının korunması meselesidir. Bunu idrak etmez ve gereğini yapmazsanız, tarih önünde mesul olursunuz...

Radikal-çevrimiçi / Dış Haberler / Sınır ötesi ve Ermeni tasarısı üzerine


sdsdsvb2copyhg7.png
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
TSK'da Gümüş Yüzüklü Kalmadı

8851.jpg


Yılın ikinci Yüksek Askeri Şûra Toplantısı yarın başlıyor. Kartel medyası, daha önceki YAŞ toplantıları öncesinde olduğu gibi yine “irticai faaliyette bulunmaktan atılacak askerlerin hesabını” yaparken, TSK’nın ağırlıklı olarak 1996 yılından bu yana yaptığı “irticacı subay-astsubay avı”nda artık bir sonuç elde edemeyeceği, orduda bir tek gümüş yüzüklü askerin kalmadığı ileri sürüldü.

Yılın ikinci Yüksek Askeri Şûra Toplantısı yarın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında başlıyor. Genelkurmay Başkanlığı Karargahı Çakmak Salonu’nda yapılacak YAŞ toplantısında, başta personel, eğitim, disiplin konuları olmak üzere TSK’nın planlı faaliyetleriyle ilgili değerlendirmelerde bulunulacak. Toplantıya, Başbakan Erdoğan’ın yanı sıra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Muzaffer Metin Ataç, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergin Saygun, 1. Ordu Komutanı Orgeneral İsmail Koçman, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız, 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Necdet Özel, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Orgeneral Atila Işık, Donanma Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit, Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay ile Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı Orgeneral Erdal Ceylanoğlu katılacak. Şûra’da alınacak kararlar, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayına sunulacak. Kararlar, daha sonra Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği tarafından duyurulacak.

Kartel medyası daha önceki YAŞ toplantıları öncesinde olduğu gibi yine “irticai faaliyette bulunmaktan atılacak askerlerin hesabını” yaparken, TSK’nın ağırlıklı olarak 1996 yılından bu yana yaptığı “irticacı subay-astsubay avı”nda artık bir sonuç elde edemeyeceği, orduda bir tek gümüş yüzüklü askerin kalmadığı ileri sürüldü.

İNANÇLI KADRO TÜKETİLDİ
YAŞ’zedelerin kurduğu Adaleti Savunanlar Derneği Genel Başkanı emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, “Atılanlar arasında üst rütbeli tek komutan yoktur. TSK’dan haksız yere ilişkisi kesilen askerlerin çoğunun yaşı gençtir. Çoğu da dindardır. Bu, ordudaki kadrolaşmanın bir başka göstergesidir. Son yıllarda YAŞ kararları dikkatli analiz edildiğinde atılanların sayısında bir düşüş gözlemlenmektedir. Bu, demokratikleşme değil aksine orduda inançlı kadroların tüketildiğinin göstergesidir. İşte bu durum çok ürkütücüdür. Artık orduda ‘irtica’ bahanesiyle atılacak dindar asker neredeyse kalmamıştır” dedi.

BASKI VE ZULÜM KOPARDI
1996 yılından bugüne YAŞ kararları ile TSK’dan bin 568 kişinin ilişkisinin kesildiğini belirten Tanrıverdi, tek gerekçenin ise ‘disiplinsizlik’ olarak bildirildiğini ifade ederek, “Disiplinsizlik bahanesi ile 11 yılda bin 568 kişi ordudan atılırken daha da vahim gelişmeler 28 Şubat’ta yaşandı. 28 Şubat’ta ordudan ayrılanların rakamı on binlere ulaşmıştır. Bir sonraki Şûra toplantısında ‘sıra bende mi?’ diye birçok inançlı asker ordudan kendi isteğiyle ayrılmıştır. O müthiş baskı ve zulüm, onları TSK’dan koparmıştır” diye konuştu.

Tanrıverdi, şöyle devam etti: “Bu uygulamanın uygulayıcıları artık kendilerine mutlaka bir gün hesap sorulacağını bilmelidirler. Mağdurlar hak ettiklerini mutlaka alacaklardır. Sayın Cumhurbaşkanımız Gül ve Başbakan Erdoğan kendilerine yapılmasına asla müsaade etmeyecekleri zulmün başkalarına da yapılmasına izin vermemelidirler.”

ASKERİ OKULLARIN KAPILARI DA İNANÇLI GENÇLERE KAPATILDI
ASDER Ankara Şube Başkanı Kurmay Binbaşı Kemal Şahin de, şunları söyledi: “1996’dan bu yana orduda inançlı subayların tasfiyesine girişildi. Gümüş yüzük taktığı, namaz kıldığı, eşinin başörtülü olduğu gibi nedenlerle subaylar ordudan atıldı. Özellikle 28 Şubat sürecinde YAŞ’zedelerin çok çok üstünde bir sayıda subay da ‘sıra bize gelecek’ endişesiyle kendiliğinden TSK’dan ayrıldı. Askeri okulların da kapılarının inançlı gençlere kapatılmasıyla bünyedeki inançlı subaylar tamamen ihraç edilmiş oldu. Bugün TSK’da, ihraç gerekçesi olarak görülen hal ve hareketleri olan subay mı kaldı? Hepsi ihraç edildi.”
Vakit
28 Kasım 2007
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
MUĞLA JANDARMASINDAN "APTAL MÜSLÜMANLAR ASKERE KAMPANYASI"
34356.jpg

CEHENNEM - CENNET
İslamı teknolojinin , bilimin düşmanıymış gibi göstermek isteyen islam düşmanlarının yaptığı bu resmin altına unutulan notu biz düştük
wink.gif

CEHENNEM - CENNET




Jandarma'dan Propaganda Afişi
Muğla'da jandarma tarafından, propağanda afişleri asılmak istendiği ancak Milli Eğitim'in karşı çıktığı öne sürüldü.
25 Şubat 2008 / 22:23

Muğla'nın Köyceğiz ilçesindeki okullar, askeri araçla gelen bir astsubayın 'asılacak' emriyle getirdiği afişi tartışıyor. Açık ve çarşaflı kadınlarla çocukların yer aldığı afişte cumhuriyet ve şeriat kıyaslaması yapılıyor.

Taraf gazetesinde yer alan habere göre, Kaymakam ve Milli Eğitim Müdürü'nün bile haberi olmadan asılan afiş için emrin, İlçe Jandarma Komutanı tarafından verildiği iddia edildi.

İZİN ALINMAMIŞ

Muğla'nın Köyceğiz ilçesinde İlçe Jandarma Komutanlığı'nın merkez ve köylerdeki 12 ilköğretim ve dört liseye birinci dönemin kapanmasına birkaç gün kala, 'Cumhuriyet ve Şeriat' yazılı bir afiş dağıttırdığı ileri sürüldü.

Askeri araçla okulları tek tek gezen bir astsubayın, okul müdürlüklerine komutanlarının afişin asılması yönünde emri bulunduğunu söylediği belirtildi. Merkezdeki liseler afişi asmazken Zeytinalan ve Beyobası köyleri ilköğretim okulları emri uyguladı ancak durumdan Milli Eğitim Müdürlüğü'nü de haberdar etti.
Köyceğiz Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi Müdürlüğü yetkilileri de "Birinci dönemin kapanacağı hafta Köyceğiz İlçe Jandarma Komutanlığı'nın aracıyla elinde afiş olan bir astsubay geldi, "Komutanımızın emri var" diyerek bizden 'cumhuriyet - şeriat' konulu afişi okula asmamızı istedi. Biz de izinlerinin olup olmadığını sorduk. 'İznimiz yok ama siz yine de asın' dediler" ifadelerini kullandı.

'ORTAMI GERMEYİN'

Afiş olayını araştıran Köyceğiz İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, afişlerin kaymakamlığın bilgisi dışında olduğunu ve izni dahilinde olmadığını tespit edince, okul müdürlerine asılmaması yönünde talimat gönderdi.

İlçe Milli Eğitim Müdürü Muammer Yakacak, okullara sadece eğitimle ilgili afişlerin asılabileceğini hatırlatarak onun için de kaymakamlıktan izin alınması gerektiğini söyledi.

Okullara subaylar tarafından afiş dağıtıldığı hakkında bilgisi olup olmadığını sorulduğunda Köyceğiz Kaymakamı Halil Çomaktekin, 'Ortamı germenin bir gereği yok' diyerek açıklama yapmaktan kaçındı.

http://www.tevhidhaber.com/news_detail.php?id=32650&uniq_id=1204505305"]http://www.tevhidhaber.com/news_detail.php?id=32650&uniq_id=1204505305[/url]
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Buraya kadar olan yazı ve resimlerde gördük ki, askeriye başörtüsü ve İslam düşmanlığı tavrında kararlı ve istikrarını düşürmemektedir.
İslamın simgelerinden olan baş örtüsünü takanları kendi kamusal alanlarından kovan! , yine küfür rejimlerinin pratik uygulayıcılarından olan cumhurbaşkanının eşi bile tavır alarak tokalaşmayarak karşılama protokolünden uzaklaşan kurum yetkililerin en baş yetkilisi , başı açık kafir kadın Rahşan ecevit önünde elpençe durup bel büküp el öpmekten çekinmeyerek körlerin bile hangi dinden olduğunu görmesini istemiştir.!!

(not : kalbi körlerin-mühürlülerin görmesini beklemiyoruz. )

BU NE HAL YAŞAR ?

anit-pasa.jpg
anit-pasa1.jpg

http://www.habervakti.com/detay.asp?id=49642&kat=Dosya
112605.jpg
46659.jpg
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
İşte Türkiye'nin zencileri!

<TABLE cellSpacing=0 cellPadding=0 width=440 align=center border=0><TBODY><TR><TD>Bütün dünya hızla demokratlaşıp, özgürleşme yolunda dev adımlar atıyor, ABD tarihinde ilk defa bir siyahî lider başkanlık koltuğuna oturuyor; Türkiye'de ise inananlara hala 'ikinci sınıf' muamelesi yapılıyor, dindara kin ve öfke dinmek bilmiyor...</TD></TR></TBODY></TABLE>

resim41156_2.jpg
manisa.jpg

İşte Türkiye'nin zencileri! - En doğru ve güncel haber

1: Başörtülü asker anasına tel örgü!

Geçtiğimiz günlerde Manisa Belediye Başkanı'nın eşinin başörtüsünü bahane ederek valiliğin düzenlediği 29 Ekim resepsiyonunu terk eden Tuğgeneral Naim Babüroğlu, dün de yemin törenine gelen bazı asker yakınlarını başörtülüler diye kışlaya sokmadı. Manisa 1. Piyade Er Eğitim Tugayı'nda dün düzenlenen yemin töreni için kışlaya gelen bazı asker yakınları, başörtülü oldukları gerekçesiyle nizamiyeden içeri sokulmadı. İçeri sokulmayan asker yakınları, İzmir Caddesi üzerindeki tel örgü arkasından yemin törenini izlemek zorunda kaldı.

KOMUTANDAN YAHUDİ TAKTİĞİ
Sabah saatlerinde başlayan törene katılmak için Türkiye'nin dört bir tarafından Batı kışla olarak bilinen Manisa 8. Piyade Eğitim Alayı'na gelen vatandaşlar, nizamiyeden içeri alınırken kimlik kontrolünden geçirildi. Yapılan kimlik kontrolü sırasında başörtülü bayanlara özel bazı kısıtlamalara gidildi. Filistin'de İsrail'in 40 yaşından genç olanları Kudüs'e sokmadığı gibi, Paşa da 40 yaş altındaki başörtülüleri yemin töreni alanına sokmadı. 40 yaş üzerindeki bayanlar başörtülü olarak nizamiyeden alınıp törene kabul edilirken, yaşı 40'tan küçük olanlara “Başınızı açmadan içeri giremezsiniz..” denildi. Bu sebeple birçok başörtülü asker yakını töreni izleyemedi. İçeri alınmayan asker yakınları İzmir Caddesi üzerinde tören alanını gören bir bölgede tel örgüler arkasından içerideki asker yakınlarını izlemek zorunda kaldı.

BAŞÖRTÜLÜLER TEL ÖRGÜ ARDINDA
Tel örgü arkasından nişanlısının, kardeşinin ve abisinin yemin törenini izlemek zorunda kalan asker yakınları, hüzünlü bir tablo oluşturdu. Kardeşinin yemin töreni için Bursa'dan geldiklerini anlatan Rabia K., yaşadıklarını şöyle anlattı: “Nizamiye'de görevli askerler 40 yaşından küçük başörtülü bayanların başlarını açmadan içeri giremeyeceklerini belirttiler. Yanımda 57 yaşında halam vardı, onu aldılar. Biz de diğer mağdurlarla birlikte az ileride tel örgü arkasından töreni izlemek zorunda kaldık. İçim burkuldu.”

YİNE AYNI KOMUTAN
Başörtülülerin içeri alınmaması talimatının geçtiğimiz günlerde Manisa Valiliği tarafından düzenlenen 29 Ekim resepsiyonunda Manisa Belediye Başkanı'nın eşinin başörtülü olması sebebiyle protesto ederek resepsiyonu terk eden Garnizon Komutanı Tuğgeneral Naim Babüroğlu tarafından verildiği belirlendi.

BAŞKAN DİK DURMUŞTU
Manisa Belediye Başkanı Bülent Kır, 29 Ekim resepsiyonunda askerlerin, eşinin başörtülü olması sebebiyle resepsiyonu terk etmesi ile ilgili şunları söylemişti: “Manisa Valisi Sayın Celalettin Güvenç tarafından düzenlenen baloya eşli davet edildim. Dolayısıyla baloya ben de eşimle birlikte katıldım. Bu ilk defa olan bir şey değil. Bu tür resepsiyonlara eşimle birlikte katılmaya özen gösteriyorum. Bundan sonra da eşimle birlikte katılacağım. Böyle bir davete tek başına gitmenin davet sahibine karşı uygun olmayacağını düşünüyorum. O gün orada yaşanan olay bizim dışımızda gerçekleşmiştir. Bu problem bizim sorunumuz değildir. Benim bir eşim var. Ve ben resepsiyona farklı bir eş ile gidecek değilim. Bu konudaki önyargının artık kırılması gerekmektedir. Herkesin bir başkasının kılık kıyafetine, inançlarına saygı göstermesi gerekmektedir. Eşime reva görülen ayrımcılık hiç hoş olmamıştır. Kendisi bu durum karşısında çok üzülmüştür.”


2: Cami yoluna kilit!
Habertürk televizyonu binası, kargo şirketi ve ilköğretim okulu arasında kalan Sefaköy Penyelüks Camii'nin okul bahçesindeki kapıdan başka giriş yolu yok. İşgüzar bir veli, bir kadın programına çıkıp camiye gidip gelenlerin çocuklara zarar verebileceğini iddia edince, Milli Eğitim Müdürlüğü camiye tek geçiş olan okul bahçesindeki kapıya kilit taktı. Camiye giriş çıkış yasaklanınca, vakit namazları kılınamaz oldu. Cemaat dün bütün uğraşlarına rağmen Cuma namazı için bile kapıdaki kilidi açtıramadı.
Sefaköy Penyelüks Camii'ne, yanıbaşında bulunan Hasan Gülay İlköğretim Okulu'nun bahçesinden geçilerek girilebiliyordu. Habertürk televizyonu binası, kargo şirketi ve ilköğretim okulu arasında kalan caminin başka giriş yolu yoktu.

İstanbul'un Sefaköy semtinde yaklaşık kırk yıldır mahalle sakinlerine hizmet veren Penyelüks Camii'nde ilginç bir gerekçeyle vakit namazları kılınamaz oldu. İşgüzar bir veli, önceki gün bir kadın programına çıkıp bu camiye gidip gelenlerin çocuklara zarar verebileceğini iddia edince, Milli Eğitim Müdürlüğü harekete geçti. ATV'nin de yayınları ile camiyi hedef göstermesi üzerine İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ata Özer ile Küçükçekmece Milli Eğitim Müdürü Murat Pamukçu'nun camiye geçiş kapısının kapatılmasını istedikleri, bu konuyla ilgili İlçe Müftüsü Yusuf Gül ile de görüştükleri öğrenildi.

CAMİYE GEÇİŞ KAPISINA KİLİT
Camiye tek geçiş yolu olan okulun bahçesindeki kapıya kilit takıldı. Böyle olunca camiye başka hiçbir geçiş yolu kalmadı. Milli Eğitim Müdürü'nün talimatı ile kilidin anahtarı ilköğretim okulu müdürüne verildi. Okulun güvenlik görevlileri okul bahçesinden geçerek camiye ulaşmak isteyenlere artık izin vermiyor. Camiye giriş yapılamaz olunca, vakit namazları kılınamaz oldu. Dün Cuma namazını camide kılmak isteyen cemaat, okul müdürü anahtarı vermediği için camiye giremedi.

DAHA ÖNCE YOL VARDI, OKUL KAPADI
Söz konusu camiye geçiş için daha önce bir yol bulunduğu; fakat okul yönetiminin belediye ile görüşerek öğretmenlerin araçlarının park edilmesi amacıyla bu yolu okul bahçesine kattırdığı öğrenildi. Camiye geçişte kullanılan kapıya kilit vurulması sebebiyle dün söz konusu camide Cuma namazı kılınamadı.

CAMİ CEMAATİ TEPKİLİ
Mahalle sakini ve cami cemaatinden olan Ahmet Sivri, gazetemize yaptığı açıklamada; “Yıllardır bu camiye gidip namazlarımızı kıldık, herhangi bir sorunla da karşılaşmadık, yaklaşık 6-7 ay kadar önce camiye ayrılan yol, okula verilerek etrafını duvarlarla çevirdiler ve teller ördüler. Biz de başka yol olmadığından dolayı bu tarihten sonra okulun bahçesinden geçerek camimize ulaşıyorduk. Şimdi Milli Eğitim'in talimatıyla bu geçişe de izin vermez oldular. Merak ettiğimiz soru; önceden camiye giden yolu okulun bahçesine niye kattılar? Burada bir çıkar hesabı mı var!” dedi.

Hasan Güler İlköğretim Okulu'nun hemen karşısında marketi olan Salih Birkan ise camiye giden cemaatin çocuklara zarar vereceği iddiasına tepki gösterdi. Bu zamana kadar herhangi bir uygunsuz davranışın veya bir sorunun olmadığını belirten Birkan, okul aile birliğinin varsayımla hareket ettiğini dile getirdi.
Salih Birkan, “Önceden Camimizin yolunu okulun alanına kattılar, şimdi de camimize gitmemizi engelliyorlar, biz camimize yol istiyoruz, bizim yolumuzu geri versinler, camiye girmek için caminin önünde bulunan kapıya kilit vurmuşlar, içeri girip namazlarımızı eda edemiyoruz, Cuma namazlarımızı nerede kılacağız, en yakın camii 1.5 kilometre ötede, her namaz vaktinde oraya mı gideceğiz” dedi.

AÇIKLAMA YAPAMAM
Küçükçekmece İlçe Milli Eğitim Müdürü Murat Pamukçu ise konuyla ilgili hiçbir açıklama yapmayacağını belirtti.


3: Ölümcül hastaya tedavi yok!
Hastalığı Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu raporuyla da tescil edilen Ankara 2 Nolu F Tipi Cezaevi'nde tutuklu Yasin Demir, hastalığına rağmen 10 aydır tedavi edilmiyor.

31 Temmuz 2008 tarihli Sağlık Kurulu raporunda Yasin Demir'in tedavi edilmesi gerektiği belirtilerek, “Kronik Hepatit B ve Delta süper enfeksiyon ile daha önce tedavi edilmiş. Buna rağmen Yasin Demir'in 7 aydır tedavi almadığı öğrenildi. Gerekli tetkikleri istendi. Takip ve tedavisi kliniğimizce yapılabilir. Herhangi bir üst kuruma sevki gerekmemektedir” ifadeleri kullanıldı. Yasin Demir'in avukatı Hüseyin Yılmaz, “Bu rapor 7. ayda alındı; fakat aradan geçen sürede hiçbir tedavisi yapılmamıştır” şeklinde konuştu. Ayrıca Yasin Demir'in tedavisi için Ankara 2 Nolu F Tipi Cezaevi'ne sevk edildiğini vurgulayarak; “Daha önce Bolu F Tipi Cezaevi'nde bulunuyordu. Oradaki sağlık imkanlarının yetersizliği sebebiyle Ankara 2. Nolu F tipi Cezaevi'ne sevk edildi. Yalnız sevk edildiği tarihten bu yana tedavisi yapılmamaktadır” dedi.

Bu durumdaki bir hastanın cezaevi yönetimince tedavi edilmemesinin suç olduğunu belirten Yılmaz, konu hakkında ihmali bulunan yetkililer hakkında soruşturma açılması gerektiğini belirtti. Yasin Demir, hakkında Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin vermiş olduğu sağlık kurulu raporunda da belirtildiği üzere Kronik Hepatit B Delta süper enfeksiyonu hastası. Bu hastalığa yakalanmış bir kişinin Cumhurbaşkanı tarafından affedilmesi gerekiyor. Geçmişte bu durumda olan birçok mahkûmun Cumhurbaşkanı tarafından affedildiğini kaydeden Yılmaz, “Yasin Demir daha önce bu aftan yararlanmak için başvuruda bulundu. Yasin Demir'in belirttiğine göre bu amaçla verilen sağlık kurulu raporu, mahkûmun aftan yararlanmaması için bilinçli olarak değiştirildi. “Hastalığı karaciğere bağlı ölümcül bir hastalık iken, akciğere bağlı tedavi edilebilir bir hastalık olarak gösterildi” diyen Yılmaz; Yasin Demir'in ikinci kez Cumhurbaşkanı'na af dilekçesi verdiğini söyledi. Hastanın durumu ile ilgili görüştüğümüz Cezaevi Müdürü Ayhan Çapacı ise mahkûmun tedavi edildiğini iddia etti.


4: Yayınlanmamış okur mektubuna hapis cezası
2007 yılının mart ayında İnzar dergisine yapılan baskın neticesinde gözaltına alınan derginin sahibi Mehmet Zeki Ergin, dergide yayınlanmayan e-maille gönderilen bir okur mektubu sebebiyle bir yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada Mehmet Zeki Ergin, dergi okurlarından sadece birisinin gönderdiği elektronik mektup sebebiyle mahkûm edildi.

10 ay hapisle cezalandırılan Mehmet Zeki Ergin, karara itiraz edeceklerini söyledi. Ergin, “Dergimize her kesimden okur mektupları geliyor. Bunların içinde değişik, bizim tasvip etmediğimiz görüşleri öven de savunan da var. Bunlardan biz mesul değiliz. Zaten bize isnat edilen o yazıyı da dergimizde yayınlamış değiliz. Başkalarının gönderdiği elektronik mektuptan yayınlamadığımız halde sorumlu tutulmamız anlaşılabilir bir tutum değildir” dedi.

İnsan hakları ve düşünce özgürlüğünün önündeki engellemelerin sürekli dillendirildiği bir dönemde zorlama birtakım unsurlar kullanılarak mahkûm edilmek istendiklerini kaydeden Ergin, “Bu karar Türkiye'nin düşünce özgürlüğü önündeki engellerin kalkmadığını, yargı erkinin bilinçaltında yattığını ve en anlamsız bahanelerle bile canlanabileceğini göstermiştir. Ben ve başında bulunduğum İnzar dergisi şu ana kadar yasadışı hiçbir unsurun içinde bulunmadık. Hiçbir gayri insani ve gayri kanuni ilişki içinde bulunmadık, buna rağmen dergimize olan ilgi ve teveccühün böyle zorlama ve hukuksuz unsurlar kullanılarak yok edilmek istenmesini nefretle kınıyorum” şeklinde konuştu.

VAKİT
 
Üst Ana Sayfa Alt