Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Din Parfümü

ser-a Çevrimdışı

ser-a

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
EBUBEKİR M.
Hepinizin bildiği gibi; taharet nedir, tuvalet nedir bilmeyen, evlerinin içinde torbalara pisleyip camlardan atan Fransızlar iğrenç kokularını kamufle etmek amacıyla parfümü icat etmişlerdir. Şuan da en gözde parfümleri üretmeye devam etmekteler.Ama benim anlatacağım parfümün markası ne Versace ne Jagler nede başkası. Bu parfümün markası DİN. Çok ilginç parfüm markaları duymuştuk ta hiç DİN diye bir marka duymamıştık dediğinizi duyar gibiyim. Hiç Dinin parfümü olur mu demeyin çünkü şuan en fazla rağbet gören parfümdür bu aslında.
Bu parfümü kimler kullanıyor derseniz inanın; liderlerin aydınların, din adamlarının, iş adamlarının, askerin, bürokratın, PKK’lısının, türk milliyetçisinin, muhalefetin iktidarın, solcunun, sağcının… hemen her kesimin olmazsa olmazıdır bu parfüm.
Öncelikle bu kesimlerden toplumu yönlendiren ve insanların üzerinde egemenlik kuran liderlerin dini nasıl parfüm gibi kullandıklarına bakalım.
Lider, önder ve egemenler, hükmettikleri toplumun kişisel hayatlarına, çalışma koşullarına, eğitim şartlarına, en önemlisi de nelerin kendilerine helal yani serbest, nelerin haram yani yasak olduğuna karar veren özetle yaşamlarının her alanına müdahale ederek insanların üzerinde otorite kuran lider ve egemen kesim bazen tek kişilik bir diktatör, bazen bir aile, bazen bir sınıf, bazen de yaşadığımız ülkede olduğu gibi kendisini seçenleri temsil ettiğini söyleyen bir zümredir.
Değişik zamanlarda ve mekanlarda her zaman egemen kesimin din parfümünü kullanmış olduklarını belirtmekle beraber yaşadığımız ülkedeki egemen kesimin bu parfümü nasıl kullandıklarına bakalım.
Bildiğiniz gibi Türkiye’yi yönetmeye talip olan iki zümre vardır. Bunlardan bir tanesi Türkiye’nin asıl sahipleri ve kurucusu olduklarını söyleyen zihniyet olup Müslüman olduklarını söylemekle beraber bayraklaştırdıkları ve kendilerini tanımladıkları kavramlar İslami olmayan hatta islama zıt olarak algılanan laiklik, ulusalcılık, ırkçılık, Kemalistlik, sosyal demokratlık . gibi argümanlardır. Uzun yıllar ülkeyi bu kesim yönetmiştir.Yönetirken de İslam parfümünün en ucuzunu kullanmaktan imtina etmemiş daha pahalılarını kullanmaya dahi gerek duymamışlardır.
Koltuklarının altına sıktıkları Parfümle Müslüman görünmüşler ama tevhidi bilinci en büyük tehlike olarak algılamışlardır… İslam’ın bir çok kutsalını yasaklamaktan, Allah’ın bir çok haramını helalleştirmekten, sadece Allah a yapılması gereken birçok ibadeti Allah tan başka kutsallara yapılmasını kanunlaştırmaktan ve olmazsa olmazların arasına sokmaktan geri durmamışlar ama yinede toplumun genelini kullandıkları parfümün etkisiyle Müslüman olduklarına inandırmışlardır.(1-2-3-4)
Halk bunalmaya ve bu parfümün cazibesinden artık etkilenmemeye ve içlerindeki bütün pis kokuları hissetmeye başlayıp koltuklarını sallamaya başladıklarında ise köşe başlarını tutup Allah’ın toplumsal hayata ve kurallara müdahale edemeyeceği kuralını tabulaştırdıktan sonra insanları daha fazla etkileyecek parfümleri piyasaya sürüp alıcı aramaya başlamışlardır. Allah’ın sadece göklerin İlahı olmadığını yerlerinde İlahı olduğunu bilen ve insanın tüm hayatına müdahale etmek için gelmiş olan İslam dinini çok iyi algılamış olan bu tağutlar Müslüman olduklarını söyleyenlere bu inanıştan yani islamın özü olan tevhitten taviz vererek kendileri gibi insanları kula kul yapan sistemlerinin içine girmeye davet etmeleriyle ikinci bir kesim meydana gelmiştir. (5-6-7-8)
Bu ikinci kesimin parfümü çok daha etkili olması gerekmektedir. Bu öyle bir parfüm olmalıdır ki Toplumda zalim stotukoya ve egemen sınafa olan kinin etkisiyle biriken gazın giderilmesi, Müslümanlıklarını ön plana çıkartan insanların sistemin meşrutiyetine zeval verilmeden belirlenmiş sınırlar dahilinde kendilerini ifade edebilecekleri bir ortamın varlığına inanmaları gerekmektedir. Bu kesim Müslüman! Kimlikleriyle ön plana çıkmış namaz kılan, oruç tutan, Allah’ın adını ağızlarından düşürmeyen, özgürlük, ırkların eşitliği, zalime başkaldırı, muhafazakarlık gibi İslami söylemleri bayraklaştıran bir kesimdir. Bunlar dinimizin bazı emirlerini ön plana çıkartırken islamın özü olan tevhidi arkalarına atıp gizlemekte hak ile batılı sentez yapıp hak diye sunabilmekteler.(9-10-11-12)
Bu kesimleri bizler dışarıdan izlediğimizde islamın özünü algılayamamış ve tevhit akidesini kalplerine yerleştirememiş toplumun bunların kullandıkları parfümden etkilenmemesinin mümkün olmadığını görmekteyiz. Müslümanların gasp edilmiş başörtüsü, düşünce özgürlüğü gibi bir çok haklarını savunduklarını iddia etmekte, hiç bir kural tanımadan Müslümanların dini inanışlarına saldıran stotukoculara, Kemalistlere ve tüm zalimlere karşı büyük bir mücadele başlattıklarını ifade etmekte, garibana yoksula saten vermesi gereken yardımlarla infak! yapmakta, medyanın önündeki oturumlarda zalim devletlere bağırmakta,din ve vicdan özgürlüğü istiyoruz demekte, ırkların Allah katında eşit olduğunu dillendirmekte ve daha bunun gibi bir çok söylem ve eylemleriyle bunlar buram buram din kokmaktadırlar. Allah ‘ın hüküm ve kanun koyma yetkilerini elinden alarak tağutluk yaptmakta, biz laikiz ve asla Allah ın hükümlerini toplumsal hayata karıştırmayacağız diyerek ilahlık taslamakta, Putlaştırılan heykellerin önünde saygıyla eğilinmesi, Allah’tan başkası adına yemin edilmesi, kutsal olmayan varlıkların kutsallaştırılması gibi şirk olan unsurları hem bizzat yaparak hemde bu unsurların tabulaştığı sistemlerin başında durarak şirki meşrulaştırmakta,dünyanın azılı islam düşmanlarından olan Amerika İngiltere Rusya gibi ülkelerle ve natoyla dost ve müttefik olduklarını söyleyerek Allah ın onları dost edinmeyin emrine karşı gelmekte, başörtüleriyle ilkokula gitmek isteyenleri provokatör ve cahil olarak dillendirip Allah’ın helalini haramlaştırmakta, zinayı suç olmaktan çıkaran kanunların altına imza atarak Allah ın haramını helalleştirmekte, komşu ülkelerden batıya yönelik tehditleri bloke etmek amacıyla Türkiye’ye füze kalkanı kurulmasına onay vererek kafirlerin safında yer alıp zulme rıza göstermekte, halen kendi emirleri altında bulunan kolluk kuvvetleri tarafından tevhidi bilince sahip insanların potinsel tehdit olarak görülmeye devam edilmesiyle ‘öncelikle İslam kendi içinde savaşmalı ve kendi içindeki radikalleri tasfiye ederek, küresel sisteme uyum sağlamalıdır’ diyen emperyalistlerin ekmeğine yağ sürmekteler.Ve daha bunun gibi birçok islamın temeli olan tevhid akidesine zıt davranışlarıyla iğrenç bir bataklığın içinde bocalayarak leş gibi şirk kokmalarına rağmen kullandıkları din parfümünün cazibesi ile insanların gözünü kör edip Müslüman hatta önder Müslüman olarak algılanmaktalar ve insanların gözünde büyük bir izzet ve şeref kazanmaktalar.(13-14-15-16-17)
Bu parfümün çekici cazibesinden etkilenmemek ve kokusunun değil özünün peşinden gitmek için dinimizi asıl kaynağı olan Kuran-ı Kerim’den ve Peygamberimizin hayatından öğrenmemiz bir zaruriyettir. Bunlara baktığımızda merhum Şehid Seyyid Kutub’un da söylediği gibi dinin özünün tevhit olduğunu, Bizleri ve bütün evreni yaratanın, dualara icabet edenin, sıkıntılardan giderenin, en yüce sevgiyle bağlanılıp ibadet edilenin tek ilah olduğu gibi mutlak otoritenin ve yaşamımızdaki uymamız gereken hükümleri koyanın da tek ilah olduğunu, ve bu ilahın tek Allah olduğunu görmekteyiz. Özetle Allah ın hakimiyetinin parçalanmaz bir bütün olduğunu ve yaşamımızın her alanında tek ilah olarak Allah ı kabul etmenin iman ve Müslümanlık olduğunu görmekteyiz.Saten son peygamberin ve tüm peygamberlerin ortak mücadelesi Allah tan başka ilahları redderek Allah’ın tek ilah olduğunu tebliğ etmeleridir. Peygamberler ve onun yolundan gidenlerin karşısına dikilenler, onların Allah’ın yaratıcı olarak İlah olduğunu tebliğ etmelerinden ötürü değil Yaratıcı olan İlahın hükümlerine kanunlarına adetlerine egemenliklerine özetle yaşamlarının her alanına müdahale eden İlah’ın tek Allah olduğunu söylemeleridir. Firavunlar Nemrutlar ben ilahım derken ben yaratıcıyım demiyorlar mutlak egemen benim mülk benim hükümran benim diyerek buraların ilahı benim diyorlardı.Veya Ebu Cehiller Ebu Lehepler Allah’ın yaratıcı olmasına değil Allah ın toplumsal hayatlarına karışmasına karşı geliyorlardı.Şimdide aynı manzara… İster diktatörlük olsun isterse demokrasi ,cumhriyet veya adı her ne olursa olsun hepsinin ortak noktası Allah ın egemenliğinin ve hükmünün toplumun şekillenmesinde ve idare edilmesinde kabul edilmemesidir.(18-19-20-21-22)
Birde toplumdaki algılamalara baktığımızda Türkiye’nin siyasi arenasındaki din parfümünü kullananların aslında İslami bir idare istediği ve bunu gerçekleştirmek için kula kulluk sisteminin en başına geçtikten sonra gerçek amaçlarını açığa çıkaracakları gibi bir düşünceyi görmekteyiz. Bu durum hem vahye hemde akla tezat bir durumdur.Vahiy yönünden şöyle karşıdır; Peygamberimizin hayatına bakan herkes tağutların kurmuş oldukları sisteme karışmaması koşuluyla kendisini lider ve önder tanıyabileceklerini bildirmelerine rağmen peygamberimizin İlahi vahyin yönlendirmesiyle hiçbir zaman onlara meyletmediğini,müşrik parfümünü hiçbir zaman kullanmayıp her daim Allah tan başka ilah yoktur dediğini görür.Vahye ve peygamberimizin mücadelesine baktığımızda bu dinin Allah tan olduğu gibi bu dine inananların da takip edecekleri yolun da Allah tan olduğunu çok açık bir şekilde görmekteyiz.(23-24-25-26-27)
Sadece tecrübelerimizle ve gözlemlerimizle baktığımızda da stotukocu kurucu zihniyetin İslami gözüken partileri kendi sistemlerinin devamı için bir gereklilik olarak gördüklerini ve bu oluşumlara toplumdaki duruşu kırmak için izin verdiklerini görmekteyiz. Bu partiler yol yapabilir, okul yapabilir ama kurulmuş olan sisteme asla müdahale edemezler. Bu partilerden AKP den önceki partiler onların emirlerine katiyen uymalarına rağmen birazcık güçlenmeleri durumunda kurucu zihniyet tarafından hemen önleri kesilerek daha fazla ileri gitmeleri engellenmiştir. AKP daha öncekilerden farklı olarak sadece din parfümünü değil liberallerin sosyalistlerin kapitalistlerin ve emperyalistlerin de parfümünü kullanarak daha güçlü bir şekilde ortaya çıkarak önünün kesilmesini engellemiştir. Şuda bir gerçek olarak gözümüzün önünde durmaktadır ki yanlışlıkla bile Allah’ın hükümleri toplumun yönlendirilmesinde ve yönetilmesinde ölçü olması gerekmektedir dediğinde karşısına kurucu zihniyet değil ilk önce kendi vekilleri, il başaknaları ve kendilerini seçip alkışlayanlar dikilecekler ve onları anında aforoz edeceklerdir.
Bizler dinin özünün tevhid yani göktede yerdede tek İlah’ın Allah olduğuna iman etmeden Müslüman olamayacağımızın, gerçek adaletin ancak insanların kula kulluktan kurtulup yalnız Allah’a kul olduklarında tahsis edilebileceğinin, Allah katında makbul olan dinin hakimiyet ve itaatin her yönüyle Allah a tahsis edildiği bir nizam olduğunun farkında olduğumuz halde sırf islamın bazı emirlerini yerine getirdikleri, islamın mükemmel öğretilerinden edinip davranışlarına yansıtarak bazen bizleride etkileyebilen birkaç hasletleri var diye veya diğer kesimlere göre biraz daha özgürlükçü görüldükleri için insanların üzerinde egemenlik kurmaya çalışan bu kesimleri Müslüman önder ve ulül emr ilan edersek bunların sahte ilahlıklarına ve tağutluklarına ortak olmuş oluruz ve hem bu hayatımızda hemde ahiret hayatımızda zarara uğrayanlardan oluruz. Çünkü Müslüman olduğunu söyleyip sisteme eklemlenenlerin yapmış oldukları sadece bir günah veya şirk olmayıp çok daha kapsamlı bir olgudur. Nasılki içki içen dinden çıkmıyor ama içki haram değil diyen dinden çıkıyorsa buda öyle bir şeydir. Bunlar hiçbir zorlama ve baskı olmaksızın oraya çıkarak, tağuti sistemin dayatmalarından bıkan, adalet ve refah arayan, Allah’ı razı etmeye çalışan insanlara diyorlarki bakın bizlerde müslümanız ve bu sistemi benimsiyoruz, İslamsızda adalet sağlayabiliriz diyerek Kula kulluk sisteminin ve bütün dayatmaların meşruluğunu simgelemekteler. Müslümanlar tarafından tevhid dini ve Allah ın hakimiyetinin parçalanmaz bir bütün olduğu tebliği yapıldığında en Müslüman bilinenlerin sistemin başlarında olduğu söylenilerek veya Müslüman kimlikleriyle yapmış oldukları hertürlü adaletsiz davranışları, adam kayırmacılıkları, rantları kendi yandşlarına dağıtmaları, veya en basitinden başarısızlıklarıda islama mal edilerek İslami tebliğinde önünü kapatmış oluyorlar.
Bizler gasp edilmiş bazı haklarımız bize geri iade edildiğinde büyük bir minnet ve teşekkürle onlara meyletmetmeyip Hz Musanın firavna dediği gibi ‘bu başıma kaktığın şey saten senin zulmunden ötürüydü’ diyebilmeliyiz. Adı sanı görünüşleri ve toplumdaki algılanışları ister Müslüman ister muvahhid isterse Ulül Emr olsun yani her ne olursa olsun Allah ın hükümlerinden başka hükümlerle insanları yönetenlerin tağut olduğuna ve bunlara hakimiyet yetkisi verdiğimizde Allah’ın asla affetmeyeceği bir şirk bataklığına düşeceğimizin idrakine varmalıyız(28-29-30).
Biz duyduk ve itaat ettik demeyip duyduk ve düşünüp kılıf arayacağız dersek, gözlerimizi onca tevhidi ve şirki anlatan ayetlere kapatıp; hudeybiye barışı, hılful fudl, eman karinesi, takiyye, güzel ameldeki niyetin önemi, rum ordusunun müşrik ordusunu yenmesinin arzulanması, bukalamununda Allah’ın yarattığı bir varlık olması! gibi olayları karmaşıklaştıp tahrif ederek önümüze sunan parfümlü din adamlarına itibar edersek kendimize daha kolay gözüken roller ve düşünceler üretip üstümüze biraz da parfüm sıkıp ortaya çıkabiliriz. İlk başta zorlama yorumlarla ve verdiğimiz tavizlerle girdiğimiz bu yolda aldatıcının bizi Allah la aldatması vesvesesiyle kendimizi hak yolda görüp kendimize sürdüğümüz kokunun gerçek kokumuz olduğunu kabullenerek şirk bataklığının içinde bocalayan zelil bir duruma düşebileceğimiz tehlikesine karşı uyanık olmalı hakkı ve sabrı tavsiye etmekten vazgeçmemeli, inancımızı ve düşüncemizi Allah ın vahyi ile sürekli resetlemeliyiz.
Şu bulunduğumuz mekanda ve oluşturulmuş şartlar altında; parfümlü din adamları, İslam aydınları, dava insanları, veya Müslüman! Toplum tarafından bazen şerlerden birini seçmemiz, bazen stotukoyla mücadele ettiğini söyleyenlerin desdeklenmesi dayatmalarıyla bazende bunlar büyük bir mücadele veriyor siz napıyorsunuz, siz bu duruşunuzla daha çok beklersiniz, artık zaman değişti, adalet için illa islama gerek yok gibi baskılarla karşı karşıya kalabiliyoruz.(31-32-33-34)
Bizler ebetteki çevremizde olan olaylara karşı duyarsız kalamayız. Ama bizim yönelişimizi ve duruşumuzu şekillendiren ne toplumsal baskı ne çoğunlun inancı nede sonuca odaklanmak olmayıp vahyin ve Allah Resulünün öğretileri olmalıdır. Allah hiçbir peygambere ne pahasına olursa olsun mutlaka toplumun Müslüman yapılarak tevhidin hakimiyetinin sağlanması sorumluluğu vermemiştir. Nitekim bir çok peygambere iman eden insanlar çok az olabilmiş bazı Resuller de şehit edilmiştir. Ama Allah bütün Peygamberlere zulumatın ve haksızlıkların her tonuna karşı durularak Allah tan başka ilah olmadığı tebliğini eksiksiksiz olarak yerine getirilmesi sorumluluğunu vermiştir. İnsanlar tebliğe uyarda hakkıyla sadece Allah a kul olmaya karar verip kendi özündekini değiştirip Müslüman bir toplum olduklarında Allah’ın bir lütfu olrak kula kulluktan kurtulup özgürleştikleri en mükemmel nizamlar kurulmuştur.

Gerçek bir İslami nizam nasılki Müslüman olmayanlara ilahi ölçüler dahilinde düşünce ve inanç özgürlüğü tanıyorsa bizlerde bu nizamın temsilcilerinden, öncelikle Allah ın tek İlahlığını, Rablığını ve Melikliğini kabul ederek iman edip durumlarını düzeltmelerini, eğer bunu yapmıyorlarsa, onlarıda bizleride öldürecek olan ve en sonunda döndürüleceğimiz Allah’tan başka dayanağı olmayan biz Müslümanların inançlarımıza saygı duyulmasını, bu topraklarda yaşayan herkes gibi biz Müslümanlarında düşüncelerimizi inançlarımızı fikirlerimizi özgürce ifade edip her türlü imkanı kullanarak insanlığa yapacağımız tebliğin engellenmemesini, inandığımız dinimize göre şirk ve günah olan kemalizm dininin ritüelleri vb olguların bizlere ve çocuklarımıza dayatılmamasını güçlü bir şekilde dillendirebilmeliyiz. Bunu kabul edip etmemeleri bizim sorumluluğumuzda olmayıp etselerde etmeselerde her şeyi gören ve bağlanılmaya layık tek Allah a iman eden bizlerin kesinlikle zarara uğrayanlardan olmayacağımız bilinciyle sahte ilahlara la dediğimiz gibi sahte ilahların hükümranlığının sonucu olarak ortaya çıkan ve kime yapılırsa yapılsın her türlü zulme, adaletsizliğe,haksızlığa da la demek zorundayız.Veya nasılki Peygamber Allah ın hükmüyle hükmetmemek küfürdür söylemiyle yetinmeyip, İlahi vahiy olan Kuran la ilk inen ayetlerden itibaren müşriklerin şirklerini, adeletsizliklerini, yetimin ve mazlumun hakkının yenmesi gibi kanununlarını, tefeciliklerini, zalimliklerini ve gelenek adı altındaki bir çok kanun ve inanışlarını reddetip çürütüyorsa bizlerde slogonik söylemler yerine öncelikle kendi nefsimizde Allah ın hükmüyle hükmetmeli daha sonrada kaynağı vahiy olan olan delillerle insanları kendine kul yapmaya çalışan bu sistemlerin ayrımcılıklarını, adaletsizliklerini, tefeciliklerini, sömürülerini, ırkçılıklarını ve bunun gibi uygulamalarının batıllığını ve yanlışlığını açıkça ifade edebilmeliyiz. Ama bunu yaparken duruşumuz yönelişimiz net olmalıdır. Onlardan ve tapmakta olduklarından beri olduğumuz bilinciyle, emrolunduğumuz gibi dostoğru olmalı A partili B partili şucu bucu olarak değil öncelikle sadece Müslüman birey olarak tevhidin şahitliğini yapmalıyız. Daha sonrada gücümüz ve koşullar ölçüsünde en yakınımızdan başlayarak onurlu bir duruşa sahip, birbirlerine akide bağıyla sıkı sıkıya bağlanmış Müslüman bir toplum oluşturabilmek için elimizden gelen gayreti sarfetmeliyiz. (35-36-37-38-39-40)
DİPNOTLAR
1-Yoksa onların, Allah’ın dinde izin vermediği şeyi kendilerine meşru kılacak ortakları mı vardır? Eğer azabın ertelenmesine dair kesin yargı sözü olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilir, işleri bitirilirdi. Gerçekten zalimler için acı bir azab vardır.Şura-21
2-Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin velileri de tağuttur, onları aydınlıktan karanlıklara çıkarırlar.Bakara-257
3-Yoksa cahiliyye hükmünü mü arıyorlar? kesinlikle bilen bir toplum için Allah’tan daha güzel hüküm veren kim olabilir.Maide-50
4-Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zalimlerdir.Maide-45
5-Gökteki ilâh da yerdeki ilâh da O’dur. O hüküm ve hikmet sahibidir herşeyi bilir.Zuhruf-84
6-(Ey Muhammed!) Az kalsın seni bile, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı iftira edesin diye, fitneye düşüreceklerdi ve o takdirde seni dost edineceklerdi.İsra-73
7-Onlar istediler ki yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar.Kalem-9
8-Hüküm ancak Allah’a aittir: O, size, kendisinden başkasına tapmamanızı emretti. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.Yusuf-40

9-Allah’ın indirdiği kitaptan bir şeyi gizleyip de bununla biraz para alanlar gerçekten karınları dolusu ateşten başka birşey yemezler. Bakara-174
10-Andolsun ki onlara, "Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruğu altında tutan kimdir?" diye sorsan "Allah" derler. Ankebut-61
11-Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki dayanmış keresteler gibidirler.Münafikun-4
12-Onlar, mü’minleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler. ’Kuvvet ve onuru (izzeti)’ onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, ’bütün kuvvet ve onur,’ Allah’ındır. isa-139
13-Sen onların milletlerine tabi olmadıkça ne yahudiler, ne de hıristiyanlar senden asla hoşnud ve razı olmayacaklar. Bakara-120
14-Doğrusu Allah, kendisine ortak koşulmasını asla affetmez. Ondan başkasını (diğer günahları) ise, dilediği kimseler için bağışlar.Nisa-48
15-Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez. Kalblerinde hastalık bulunanların :" Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz" diyerek, onların arasına koşuştuklarını görürsün. Maide-51-52
16-O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez.Kehf-26
17-İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayeti Kitap’ta açıklamamızdan sonra onları gizleyenler var ya, işte onlara hem Allah lanet eder, hem de bütün lanet etme konumunda olanlar lanet eder. Bakara 159
18-Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye, Rabbi hakkında İbrahim’le tartışanı görmedin mi. Bakara-258
19-De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim, O’na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahit olun biz müslümanlarız". Ali İmran-64
20-Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin.nisa-59
21-Hayır! Rabbine andolsun ki iş bildikleri gibi değil, onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonra da senin verdiğin hükme karşı içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olamazlar. Nisa-65
22-Onların aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma.Maide-48
23-Andolsun ki biz her ümmete, "Allah’a ibadet edin ve tağuta tapmaktan sakının." diye bir peygamber gönderdik.Nahl-36
24-Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki, ona şöyle vahyetmiş olmayalım: "Gerçek şu ki benden başka ilâh yoktur. Onun için bana ibadet edin." Enbiya-25
25-O öyle bir ilâhtır ki, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinindir.Furkan-2
26-Çünkü ben onun, dininizi değiştirmesinden veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmasından korkuyorum" dedi.Müminun-26
27-Eğer biz sana sebat vermemiş olsaydık, nerdeyse sen onlara birazcık meyledecektin.O takdirde, muhakkak hayatın da, ölümün de azabını sana kat kat tattırırdık. Sonra bize karşı kendin için hiçbir yardımcı bulamazdın.İsra-74-75
28-"O başıma kaktığın nimet de (aslında) İsrail oğullarını kendine köle edinmiş olmandır. "Şuara-22
29-İşte O, Allah’tır. O’ndan başka tanrı yoktur. Önünde de, sonunda da hamd O’nundur, hüküm O’nundur. Ve ancak O’na döndürüleceksiniz.kassas-70
30-Aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından seni saptırmalarından sakın. Mide-49
31-Eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar.En’am-116
32-(Ey insanlar) Rabbinizden, size indirilene uyun ve O’ndan başka dostlara uymayın. Araf-3
33-Onların çoğu şirk koşmadan Allah’a iman etmezler Yusuf-106
34-Kim İslâm’dan başka bir din ararsa ondan asla kabul edilmeyecek ve o ahirette de zarar edenlerden olacaktır Ali İmran-85
35-Artık her kim tâğutu inkar edip, Allah’a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir. Bakara-256
36-…Bana müminlerden olmam emredilmiştir..Yunus-104
37-İbrahim’de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir misal vardır, onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve sizin Allah’tan başka taptıklarınızdan uzağız.Mümtahine-4
38-İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa eren onlardır.Ali İmran-10
39-Yoksa, Allah, sizden, cihad edip Allah, peygamber ve müminlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeyenleri ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır.Tevbe-16
40-… emrolunduğun gibi doğru ol!.. Hud-112
..Kim Okur.. -ANA SAYFA-
 
Üst Ana Sayfa Alt