Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Dini Davranışlar Üçe Ayrılır

I Çevrimdışı

islami bilgiler

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
بســـم الله الرحمن الرحيم


Dini Davranışlar Üçe Ayrılır


Dini Davranışlar Üçe Ayrılır: Şöyle ki;

İnsanın dinle ilgili davranışları (amelleri) iki türlüdür.

1 - Biri bir hareketi yapmak veya yapmamak.

2 - Öbürü de belirli bir hareketin yapılmasını veya yapılmamasını başkasına emretmek.

Yapılan harekete gelince de, bu hareket ya bizzat yapana veya başkasına yararlı olur. Buna göre dinî davranışlar şu şekilde üçe ayrılır bunların bir dördüncüsü yoktur.

1 - Yararı sadece sahibine ait olan başkasını ilgilendi rmeyen dini eylemler. Meselâ namaz kılmak gibi.

2 - Yararı başkalarına dokunan dini eylemler. Meselâ zekât vermek gibi.

3 - Başkasına yapılması emredilen dinî eylemler (ameller). Bu durumda eylemi yapan başkasıdır, kişinin bu eylemdeki payı onun yapılmasını emretmiş olmasıdır.

Cenab-ı Allah (c.c.) münafıkların nitelikle rini belirtirk en onların “münkeri (kötülüğü) emredip marufu (iyiliği) yasakladıklarını”, buna karşılık müminlerin nitelikle rini belirtirk en de onların “marufu emredip, münker'i yasakladıklarını” vurguluyo r.

“Maruf” iman ve salih amel türünden Allah'ın sevdiği, hoşlandığı davranış ve tutumların tümünü içeren bir terimdir.

“Münker” de Allah'ın hoşuna gitmeyen, O'nun tarafından yasaklana n bütün davranış ve tutumları içerir.

Münafıkların nitelikle rini belirten yukarıdaki ayetin devamında “Ellerini tutarlar (alıkoyarlar)” diye buyuruluy or.

Ünlü tefsir bilgini Mücahid, (Tefsir ilminin öncü alimlerin den olan Mücahid'in asıl adı, Mücahid bin Cabir El-Mahzûmî, El-Mekki'dir. Künyesi, Ebu El-Haccac'dır. Tabiin'nin üçüncü kuşağındandır. Tefsir ilminde büyük olduğu gibi fıkıhda da büyüktü. H. 103'de 83 yaşındayken vefat etti. Kütüb-i Sitte-altı hadis kitabı- müellifleri, diğer hadisçiler kendisind en hadis tahriç etmişlerdir. Bkz. Takrib El-Tehzib, c. 2, s. 229; Tabakat El-Kübrâ, İbn Sa'd, c. 5, s. 466-467) ayetin bu cümlesini:

“Ellerini Allah yolunda harcama yapmaktan alıkoyarlar” (Tefsircil er, Mücahid'in “Ellerini tutarlar” ayetini “hak yoluna vermekten alıkoyarlar” diye yorumladığını anlatıyorlar. Bkz. Tefsir El-Taberî, c. 10, s. 120. Müellifin yukarıda zikrettiği sözcükler İbn Kesir tefsirind en alınmıştır. Bkz. Tefsir-i İbn Kesir, c. 2, s. 368) diye yorumlark en, bir başka ünlü tefsir bilgini olan Katade'nin açıklaması:

“Ellerini her türlü hayır işlemekten geri tutarlar” şeklindedir. Görüldüğü gibi, Mücahid'in yorumu (Bkz. Tefsir El-Taberî, c. 10, s. 121) :

“Mali yarar sağlamaya” işaret ederken, katade'nin yorumu “hem malî hem de bedenî yarar sağlamaya” işaret etmektedi r.

“Eli tutmak, onu alıkoymak”, “cimrilik ve el sıkılığı” anlamına gelen bir deyimdir. Nitekim Cenab-ı Allah (c.c.) bir ayette:

“ellerini ne sımsıkı boynuna bağla ve ne de sonuna kadar aç.” (İsrâ: 29) buyurmuştur.

Aynı anlamdaki başka bir ayet de şöyledir:

“Yahudiler, Allah'ın eli bağlıdır, dediler. Tersine bağlı olan kendi elleridir, ayrıca böyle dedikleri için lanete uğradılar. Oysa Allah'ın iki eli de açıktır, dilediği gibi verir.” (Mâide: 64)

Yine yukardaki ayete dönersek münafıkların “Ellerini tutma, vermekten alıkoyma” nitelikle rine karşılık müminler hakkında “Onlar zekâtı verirler” buyuruluy or. Zekât, her ne kadar şeriatta belirlene n mali bir verginin adı ise de daha geniş anlamda başkalarına sağlanan her türlü mali ve bedenî yaran içeren bir terimdir.

Yine aynı ayetin devamında münafıklar için “Onlar Allah'ı unuttukla rı için Allah da onları unuttu” buyuruluy or. “Allah'ı unutmak” demek “O'nu zikretmem ek, anmamak” demektir.

Münafıkların bu niteliğine karşılık olarak müminler “Onlar namazı kılarlar” diye nitelendi riliyorla r. Namaz da -tıpkı zekât için dediğimiz gibi- hem farz namazları ve hem de nafile namazları içerir. Namaz terimi, ayrıca gerek sözlü ve sözsüz (manevî) bütün zikir (Allah'ı anma) türlerini de ifade eder.

Nitekim sahabiler den İbn-i Mesud -Allah ondan razı olsun- “Allahı zikrettiğin (andığın) sürece istersen çarşıda dolaşıyor ol” ve Muaz b. Cebel -Allah ondan razı olsun- de “İlmî çalışma yapmak, tesbihdir .” derlerken namazın bu geniş anlamını vurgulamışlardır.

(İbn-i Mesud; Büyük Sahabi'dir. Asıl adı, Abdullah İbn Mes'ud, bin Gafil bin, Habip El-Hezelî'dir. Künyesi, Ebû Abdirrahm an'dır. Benî Zühre kabilesiy le antlaşma yapan Sahabiydi . Mekke'de Said bin Zeyd ve eşi Fatıma binti El-Hittab müslüman olduğu sırada ilk müslüman olanlarda ndır. İlk müslüman olan altıncı kişi olduğu da söyleniyor. Kur'an'ı Mekke'de ilk defa açık okuyan ve bundan dolayı işkence edilenler in ilkidir. Cenab-ı Resule hizmet etti. İki hicrette de -Habeşistan ve Medine hicreti- bulundu. îki kıbleye -Mescid'i Aksa ve Mescid-i Haram- yönelip namaz kılanlar arasındadır. Bedir, Uhud, diğer savaş ve seferlerd e hazır bulundu. Kur'an'ı ve tefsirini en iyi bilen şarabilerdendir. Onun bu özelliğine bizzat Rasûlüllah da tanıktır. Ömer Bin Hattab (Allah ondan razı olsun) islamı insanlara öğretmesi için kendisini Kûfe'ye gönderdi. Hz. Osman'ın Halifeliği döneminde tekrar Medine'ye döndü ve orada vefat etti. (H. 32). Bkz. Esed El-Ğâbe, c. 3, s. 256-260; El-İsâbe, c. 2, s. 368-370)

(Muaz b. Cebel; Asıl adı, Mu'az bin. Cebel bin Amr bin Evs, El-ensârî El-Hazrecî olan Muaz bin Cebel de Sahabi'nin ulularındandır. Künyesi Ebû Abdurrahm an'dır. Akabe bi'atı sırasında biat eden 70 Ensar'dan biridir. Hemen bütün savaş ve seferlerd e Peygamber le birlikte bulundu. Kur'anı en iyi bilen Sahabiler arasındadır. Onun bu özelliğine ve ümmetin “Helal ve Haramı” en iyi bildiğine Rasûlüllah tanıklık ediyor. Sahabî arasında Fetva verebilme liyakatına sahip olduğu için Peygamber (salât ve selâm üzerine olsun) onu Yemen'e yargıç ve mürşid tayin etti. Ebu Bekir'in hilafeti sırasında Medine'ye döndü. Şam'da Ebî Ubeyde ile birlikte düşmana karşı çarpıştı. Veba hastalığına yakalandığı sırada Ebu Ubeyde, onu Habeşistan'a halife atadı. H. 18'de, 33 yaşında iken Ürdün'ün ücra' bir bucağında yaşama veda etti. (Allah ondan razı olsun.) Geniş bilgi için bkz. Esed El-Ğâbe, c. 4, s. 376-378; El-İsâbe, biyografi No: 8039; Gaye, El-Nihaye Fi tabakat El-Kurra-i, c. 2, s. 301 biyografi No: 3620)
 
Üst Ana Sayfa Alt