Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Dinimizde Her Bir Insanin “karin” Denilen Bir Şeytani Var Mi?

H Çevrimdışı

halitbinvelid

Üye
İslam-TR Üyesi
S.A Bir arakadaş şöyle bir soru sormuş:
Cın musallatı ıle her ınsanın bır seytanı vardır hadısını karsılastırcak olursak aradakı farkı anlatabılırmısınız ?

bu konuya "CİN VE ŞEYTAN HAKKINDA MERAK ETTİKLERİMİZ? (40 SORU VE CEVAP) KONYA MEVA KİTAP TARAFINDAN BASILAN KİTAPTAN NAKİLLERDEN SORUNUZUN CEVABINIZI BULABİLİRSİNİZ...

DİNİMİZDE HER BİR İNSANIN “KARİN” DENİLEN BİR ŞEYTANI VAR MI?

Allah Teâlâ her bir insana bir karin kılmıştır. Bu şeytan insanı daima şerre ve isyana sevk eder. Bundan peygamber efendimiz (s.a.v) müstesnadır.

Ayette şöyle buyrulur: “Yanındaki karini olan şeytan: 'Rabbimiz! Ben onu azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklıktaydı' der. Allah: 'Benim katımda çekişmeyin; size bunu önceden bildirmiştim. Benim katımda söz değişmez; Ben kullara asla zulmetmem' der. Çünkü Ben daha önce gelecek tehlikeyi size bildirmiştim. Benim verdiğim kararlar değiştirilmez. Ben, kullarıma asla zulmetmem!"(Kaf, 27-29)

İbni Kesir (r.a) ayetin tefsiri hakkında şöyle der:

“Karini dedi ki” sözünün anlamı hakkında İbni Abbas Mücahid ve Katade şöyle demiştir: Bu bahsedilen insanın yanında görevli olan şeytandır.

“Ben onu azdırmadım” cümlesinin anlamı ise; kıyamet günü rabbinin huzuruna kâfir olarak çıkan kimseden beri olduğunu söyler ve “ben onu saptırmadım” der.

“Fakat kendisi derin bir sapıklıktaydı” sözünün anlamı ise; o kimsenin kendisi zaten sapık idi ve batıla meyli vardı, haktan yüz çeviriyordu.

Aynı Rabbimizin bir başka ayette haber verdiği gibi: "Hesaplar görülüp iş tamamlanınca şeytan onlara şöyle diyecek: “Allah size doğru vaadde bulundu. Ben de size bir şeyler vaad ettim, ama sözümden caydım. Doğrusu, benim size istediğimi yaptıracak bir gücüm yoktu. Sadece ben sizi dâvet ettim, siz de çağrımı kabul ettiniz. O halde beni ayıplamayın, kendi kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Ben, sizin daha önce beni Allah’a şerik yapmanızı da reddetmiştim.” Elbette, böyle zalimlerin hakkı gayet acı bir azaptır." (İbrahim, 22)

“Benim katımda çekişmeyin” sözü ise; İnsan ve karini Rabbimizin önünde tartışmaya başlayıp insan karinine: Ey rabbim! Hak ve haikat bana geldikten sonra bu beni saptırdı, der. Şeytan ise ben onu saptırmadım kendisi zaten sapık ve haktan uzak idi” diye cevap verir.

Rabbimiz bunun üzerine“Benim katımda çekişmeyin “Ben kullara asla zulmetmem' der. Çünkü ben daha önce gelecek tehlikeyi size bildirmiştim. Bunun için peygamberler gönderdim, kitaplar indirdim.

“Benim verdiğim kararlar değiştirilmez” Yani artık her şeyin takdiri olmuş ve bitmiştir.

“Ben, kullarıma asla zulmetmem!" Bir başkasının işlemiş olduğu günah sebebiyle bir başka kimseye azap etmem ve ancak uyarıcılar gönderdikten sonra azap ederim. (Tefsir İbni Kesir, 4/227)

Abdullah bin Mesud’dan (r.a) rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her bir kimsenin cinlerden bir karini vardır. Bunun üzerine ashab; Ey Allahın rasulü! Sizin de var mıdır? Diye sorduğunda, evet benimde var ancak Allah teala bana yardım etti de “esleme” o Müslüman oldu yahut bana boyun eğdi bu yüzden ancak bana hayrı emrediyor.” (Müslim, 2814)

Bir başka rivayette ise: “Cinlerden ve meleklerden bir karin görevlendirilmiştir…”

İmam Nevevi bu konu hakkında bir bab açmış; “Şeytanın insanları aldatmak ve kışkırtmak için askerlerini göndermesi ve her bir insanın yanında karin olması” diye isimlendirmiştir.

İki meşhur rivayete göre hadiste bahsedilen “esleme” kelimesinin “mim harfi” nin dammeli ve fethalı okunması söz konusudur.

“Fethalı” olduğunu söyleyenler: “ben o karinin şerrinden ve fitnesinden en emin olan kimseyim.” Anlamına geldiğin söylerken “Dammeli” olduğunu söyleyenler: “Karinin Müslüman olduğunu, mümin olduğunu ancak hayrı emrettiğini söylemişlerdir.

Bu iki görüşün hangisinin daha tercih edilen görüş olduğu hususunda ihtilafa düşülmüş ve Hattabi “Esleme” kelimesinde son harfin “dammeli” okunması gerektiğini söylerken diğer Kadı Iyad gibi âlimlerde fethalı okunması gerektiğini çünkü bana ancak hayr emreder sözünden bu anlamının anlaşılması gerektiğini söylemişlerdir. Bu görüş ise tercih edilen görüştür.

Daha sonra mim harfinin fethalı okunmasını tercih edenler, anlamı hakkında: “Esleme” boyun eğdi, teslim oldu anlamındadır çünkü Müslim’in dışında sahihlerde böyle gelmiştir derlerken diğer bazı alimler ise: “Esleme” kelimesinin Müslüman oldu, iman etti” anlamına geldiğini söylemişlerdir. Bu hususta kuvvetli görüşte Rasulullah’ın (r.a) karinin Müslüman olduğudur. Çünkü bütün ümmet icma etmiştir ki; Peygamber efendimizin (s.a.v) bedeni, dili ve zihni şeytandan korunmuştur.

Bu hadis bizlere şeytana karşı uyanık olmamızı göstermektedir. Şeytan insanı aldatmaya, fitneye düşürmeye ve tuzağa sürüklemeye çalışır. Kişi gücü yettiğince şeytanın bu hile ve tuzaklarına karşı koyması gerekir. (Şerh Müslim, 17/157)

Abdullah bin Ömer’den (r.a) rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurur: “Sizlerden biri namaz kılarken bir kimse önünden geçmek isterse ona müsaade etmesin hala da geçmeye kalkarsa onunla dövüşsün çünkü o bir şeytandır.” (Müslim, 506)

İmam Şevkani hadiste belirtilen “Her bir insanın karini vardır” sözünü açıklarken şöyle demiştir: karin, arkadaş, birlikte olan yani insandan hiç ayrılmayan şeytan kastedilmektedir. (Neylül Evtar, 3/7)

HER BİR İNSANDA BULUNAN “KARİN” DİYE ADLANDIRILAN ŞEYTANIN GÖREVLERİ NELERDİR?

ACABA BU KARİN KADINDAN GELEN İSTİHAZA KANINA MÜDAHALESİ YAHUT NAMAZ KILAN KİMSENİN ÖNÜNDEN GEÇMEYE İTMESİ SÖZ KONUSUMUDUR?

İşittim ki her bir insanın karin denilen bir şeytanı vardır. Bu şeytanın insana sadece vesvese verdiğini işittim fakat benim sormak istediğim: Bazı hadislerde de yer aldığı gibi bazı kadın sahabelerden istihaza kanını gelmesi gibi eziyetler var idi. Şayet bu sahabe kadınlardan istihaza kanının gelmesi şeytanın sebebiyle ise yahut cin zarar vermiş ise mutlaka rasulullah (s.a.v) o kadınlara sihir ya da cin’in eziyet verdiğini haber verir ve ona göre de tedbir alırlardı. Fakat rasulullah’ın (s.a.v) istihaza kanı hakkında kadınlara dediği: bu şeytanın damara dokunmasıdır, demekten öteye geçmemiştir.

Ayrıca İbni Ömer’den gelen bir eser var. Kendisi ailesinin yanına girdiğinde gözlerinin üzerlerine iplikler koymuşlardı. Diğer bir eserde de Ömer namaz kılarken şeytanın (karin) elbisesini çekiştirmesi vardır. Çünkü şeytan Ömer’e yaklaşamıyordu bundan dolayı sadece elbisesini çekmekle yetiniyordu. Bu konularda görüşünüz nedir?

CEVAP

Birincisi: “karin” demek, bir insanı saptırmak ve kandırmak üzere görevlendirilmiş şeytana verilen addır. Bu husus kuran ve sünnette gelmiştir.

İkincisi:

Kuran ve sünnetin açıklamaları şeytanın(karin) insana yapmış olduğu; saptırma, vesvese ve kandırma gibi şeylerdir. Kulun imanının kuvvetine göre şeytan kula tuzaklar kurar ve vesvese verir. Kulun imanı ne kadar kuvvetli olursa şeytanın hile ve tuzaklar o derece azalır. Dolayısıyla şeytanın hissi yani gözler gözükür bir müdahalesi olmaz. İnsanı saptırmak ve aldatma görevli şeytanın (karin) görevi kişinin ölümüyle biter. Daha sonra akıbetinin ne olduğunu bilmiyoruz.

Muhammed Salih El Useymin’e: karin nedir ve kişi vefat ettikten sonra kabrinde onunla beraber olur mu? Diye sorulmuştur.

Bunun üzerine şöyle cevap vermiştir: “Karin”, insanla Allahın izni ile musallat olmuş şeytandır.

Her daim insana kötülüğü emreder ve iyilik yapmasının önüne geçmeye çalışır. Rabbimiz şöyle buyurmuştur: “Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriliği telkin eder. Allah ise size katından bir mağfiret ve bir lütuf vâdeder. Allah her şeyi ihata eden ve her şeyi bilendir.” (Bakara, 268)

Ancak Allah tela kula Allahtan korkan bir kalp vermiş ve Allaha karşı sadık bir kul, ahıreti isteyen dünyayı elinin tersi ile iterek ahirete yönelen bir kul ise; Allah bu kuluna yardım eder. Şeytanın hile ve tuzakları böylelikle boşa çıkar ve kulu kandırmakta aciz kalır.

Bundan dolayı şeytan insanı kandırmaya yeltendiğinde hemen Allaha sığınması gerekir. Ayette: “Eğer şeytanın fitlemesi seni dürterse hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir.” (Araf, 200) Ayette bahsedilen şeytanın dürtmesi; insana kötülüğü emretmesi, itaatten kişiyi uzaklaştırmaya çalışması, kötülüğe kişiyi teşvik etmesidir. Şayet sen kul olarak, kötülüğe bir meyil ya da itaatten uzaklaştığını hissettiğin zaman bil ki bu şeytandandır.

Hemen bundan Allaha sığın ki Allah senin o şeytanın dürtülerinden korusun. İnsana görevlendirilmiş olan bu şeytanın insan ile kabre girmesine gelince: bu doğru değildir çünkü delillerin ortaya koyduğu bu şeytanın (karin) kişinin vefatıyla O kişiden ayrıldığıdır. Çünkü bu şeytanın görevi insanı aldatmak ve saptırmak idi dolayısıyla kişinin vefatıyla bu görevi sona ermiştir.

Zira hadiste şöyle buyrulur: “İnsanoğlu vefat ettiğinde ameli kesilir ancak üç şeyin ecri kendisine ulaşmaya devam eder; Sadaka cariye, faydalanılan bir ilim ve dua eden Salih bir evlat.” (Müslim,) (Mecmu Fetava İbni Useymin, 17/427)

Üçüncüsü: İblisin ve askerlerinin insanoğluna vesveselerin yukarda saydıklarımızla sınırlı değildir. İblisin farklı işler yapan başka yardımcıları da vardır. Sizin sorunuzda zikretmiş olduğunuz şeyler iblisin ve askerlerinin işlerindendir. Ancak zikretmiş olduğunuz şeylerin kişinin karininin yaptığına dair bir delil olmadığından dolayı böyle bir şey söyleyemeyiz.

Örneğin kişiye namazında vesvese veren; karinin değil, bu iş için görevli olan “Hınzeb” diye adlandırılan şeytanın işidir. Bunun dışında başka işlerle görevli şeytanlar vardır. Bir başka iş ile görevli olan ise sahihaynda geldiği üzere insan uyuduktan sonra ensesine üç düğüm atan şeytandır. Diğer bir iş ile görevli bir başka şeytan daha vardır ki, sahihaynda geldiği üzere bu da sabaha kadara uyuyan kişinin kulağına işeyen şeytanda bir başka şeytandır. Bunların dışında birçok iş ile görevli şeytanlar vardır. Bütün bu anlatmaya çalıştığımız görevli şeytanlar, şeytanın askerleridir. Allah bu şeytanlar ile insanları imtihan eder. Allah insanlara bu şeytanlardan kendisine sığınmamızı ve onları düşman edinmemizi emrediyor.

Karin (şeytan) ise insana sadece vesvese verir ve aldatmaya çalışır.

Dördüncüsü:

Yukarıda anlattıklarımızdan kadından istihaza kanının gelmesine sebep şeytan olsa da illa ki bu ;eytanin karin olması gerekmez.

Peygamber efendimiz (s.a.v) istihaza kanını birkaç şekilde vasfetmiştir:

1- “Bu damardan gelen bir kandır.” (Buhari, 321. Müslim, 334 Aişe (r.a) hadisi.

2- “Bu (istihaza kanı) şeytandandır.” (Ebu Davut, 296. Esma bint Umeys hadisi, Albani sahih demiştir.)

3- “Bu damar çatlaması yahut damar kopması ya da bir hastalık sebebiyledir.” (Ahmed, 45/206. Aişe (r.a) hadisi. Muhakkikler hadisin sahih olduğunu söylemiştir.

4- “Bu damar çatlamasıdır.” (Nesai, 209 Aişe (r.a) hadisi. Albani sahih demiştir.)

5- “Bu, şeytandan gelen bir tekmedir.” (Tirmizi, 128. Ebu Davut, 287. Hamene bint Cahş hadisi. Albani hasen demiştir.

Rivayetler arasında bir tazatlık yoktur. Çünkü istihaza kanı, rahimin derinliklerinde bulunan damarın çatlamasından kaynaklanan bir kandır. İstihaza gören kadın bunu hayız kanı zanneder ve namazını terk eder.

Rasulullah’ın (s.a.v) “Bu, şeytandan gelen bir tekmedir” yahut “Bu şeytandandır” Sözü ise istihaza kanını kesin şeytanın iş olduğunu göstermez. Çünkü yukarda da ifade etmeye çalıştığımız gibi birçok farklı işlerle görevli farklı ve çok sayıda şeytan vardır. Hatta bazı âlimler: Rasulullah’ın (s.a.v) bu sözünün istihazayı kullanarak sadece şeytanın kadının namazdan alıkoymak için bir karışıklık olarak kullandığını söylemişlerdir. (Şerh Ebu Davut, Ayni, 2/69)

Beşincisi:

Karin (şeytan) işi olabilecek şeylerden biri senin sorunda ifade ettiğin gibi büyük bir ihtimalle kişinin namaz kılan kimsenin önünden geçmesi işini yapana sahih hadislerde de geldiği üzere karinin işidir. Bu ise bizim yukarıda karinin görevlerini zikrederek bahsettiğimiz: kandırması, vesvesesi, süsleme ve güzel gösterme vb işlerdendir.

Ebû Said de şu cevabı verdi:

Resûl-i Ekrem (s.a.v)'i şöyle büyürken işittim: "Sizden biriniz kendisini insanlardan koruyacak bir sütreye doğru namaz kılarken, birisi önünden geçmek isterse, ona mâni olsun. Eğer o kimse diretirse, onunla kavga etsin. Çünkü o şeytandan başka bir şey değildir.” (Buhari, 3100. Müslim, 505)

Abdullah bin Ömer’den gelen rivayette ise Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurur: Sizden biri namaz kılarken, bir başka kimsenin önünden geçmesine müsaade etmesin şayet geçmekte ısrar ederse onunla dövüşsün zira o kimseyle beraber bir karin vardır.” (Müslim, 506)

İbni Recep (r.a) hadisin anlamı konusunda ihtilaf edildi demiştir:

-O kimsenin beraberinde karin şeytanı vardır ve o karin o kimseye bunu emretmektedir. Bu görüş Ebi hatim’in ve başkalarının görüşüdür. İbni Ömer’in hadisi ise bunu destekler: “Onunla beraber bir karin vardır”

Bu kimsenin namaz kılan kimsenin önünden geçmeye çalışması şeytan emridir. Bu kimse böyle yapmakla insanın şeytanlarından olduğunu göstermiştir. Bu görüş Cevzecanin ve başkalarını görüşüdür. (Fethul Bari İbni Recep, 2/676)

İbni Recebin zikretmiş olduğu Ebi hatim diye bahsedilen sahih kitabı olan İmam İbni Hibban’ın kendisidir. İmam: hadisi bir bab açmış ve “O şeytandır” sözüyle kastedilenin: kişinin yanında bir şeytan bulunduğunu ve o kimseyi, namaz kılan kimsenin önünden geçmeye teşvik eder yoksa Müslüman kimse şeytan değildir. (İbni Hibban, 6/133)

Altıncısı:

Soru sonra kimsenin sorusunda bahsetmiş olduğu Ömer’in (r.a) elbisesinin namazda çektiğine dair bir rivayete rastlayamadık. Bu hadisin aslının olduğunu bilmiyoruz. Allah en doğrusunu bilir.

Diğer rivayette: ailesinin yanına giren kimsenin gözlerinin üzerlerine iplikler koyduğu rivayeti ise İbni Ömer’a iat değildir. Bu rivayet eşi ile İbni Mesud’a ait bir rivayettir.

Abdullan bin Mesudun eşi Zeynep şöyle anlatır: Abdullah bir ihtiyacı için geldiğinde kapıda öksürüyor, burnunu siler gibi sesler çıkarıyordu. Bunu evde hoşuna gitmeyen bir şeye muttali olmamak için yapıyordu. Bir gün yine gelerek kapıda öksürüp birtakım hareketler yaptığı sırada yanımda bir kocakarı vardı. Ben kızamık çıkarmıştım. Bana muska yapmak için gelmişti. Kocamın sesini duyunca kocakarıyı sedirin altına sakladım. Kocam içeri girip yanıma oturunca, boynumda asılı bir ip gördü.
“Bu iplik de nedir?” dedi.
“Hastalığım için okunup üfürülen bir ipliktir” dedim. Abdullah ipi çekip kopardı, sonra da
“Abdullah'ın ailesi şirke muhtaç değildir. Ben Allah'ın Rasûlü'nden “Muska, hamâil, tılsım ve nazar boncukları şirktir” dediğini duydum” dedi. Ben Abdullah'a
“Niçin böyle söylüyorsun? Hâlbuki benim gözüm acıyordu. Ben falan yahudiye gittim, muska yapıyordu. O muska yaptığı zaman gözümün ağrısı kesildi” dedim. Abdullah
“Bu şeytandır. Şeytan kendi eliyle onu acıtıyor, Yahudi ona muska yaptığında şeytan ondan uzaklaşıyor. Sana, Rasûlullahın dediği gibi şu duaları söylemek kâfi gelir:“Ey insanların Rabbi! Şiddeti gider. Şifa ver. Şifa verici sadece sensin. Senden başka kimsenin şifası olmaz. Öyle bir şifa ver ki arkada herhangi bir hastalık bırakmasın.” (Ahmed, 110. Ebu Davut, 3883 ve başkaları rivayet etmiştir. Müsned muhakkikleri hasen demiştir. Albani irva da zikretmiştir.

Bu kıssada bahsedilenler bizim yukarda anlatmaya çalıştıklarımızın dışında değildir. Dolayısıyla bu işin illaki karin tarafından yapıldığını göstermez. Zaten yukarıda da karin ve şeytan arasındaki farklar ortaya çıkmıştır.

CİN MUSALLAT OLMASININ SEBEPLERİ:
1-Cinlerde, insanlara gibi kafiri, müslümanı olan varlıkalardır. Hatta ateisti, mecusisi, zerdüştü olanlar dahi var. Doalyısıyla bu kafirler, müminere zarar vermek için musallat olabiliyor.
2-Fasık veya facir müslüman cinler heva ve arzularına yeniş düştüklerinden dolayı musallat olabiliyorlar.
3-Cinlerin insanlara musallat olmasında illa bir amaç yahut sebep aramak: çok da isabetli bir düşünce değil çünkü çok farklı ve amaçlarla girebiliyorlar. Örneğin: Bir hastada karşılaşmıştım. Kafir bir cin hastanın diliyle: Burdan geçiyordum girdim bu hastaya dedi.
4-Cin, kişiye aşık olabilir. Erkek cinler, kadınlara...Kadın cinlerde erkeklere aşık olabilir. Bu nedenle musallat olmuş olabilir.
5-Herhangi bir yerde herhangi bir şekilde insan, cine zarar vermiş olabilir. Bu nednele intikam için girmiş olabilir. örneğin: Çöp vs yerlere sıcak su dökmek yahut karanlıkta üzerlerine otrumak yahut bir şekilde onlara zarara verdiğinden dolayı insana musallat oalbilir.
6-Büyü sebebiyle, büyücüler tarafından musallat olmuş olabilir. Birçok büyü, cinler kullanılarak yapılıyor.
7-Kafir cinler, kişiyi küfre, harama sürüklemek için yapmış olabilir.
8-Kafir cinler kıskançlık, kin ve nefret sebebiyle musallar olmuş olabilir. Örneğin: Bir kuran kursunda hastanın diline gelene bir cin: biz sizleri çok kıskanıyoruz bu nednele bu çocuğa musallat oldum demişti.
9-Cinlerin de delileri, serserileri, ayyaşları, kabadayılar vs karekterde ve yaşayışta çeşitleri var. Sne örneğin: Bir serseri sataşsa neden sataşıyorsun* diyebilirmisin? yani karekterini, fısk ve fücurunun gereğini yapıyor. Bir deli size saldırsa..Neden saldırdın diyebilir misiniz?

Bu tür sebepler olabilir...Allahu a'lem...
Bu konuda KONYA MEVA KİTAPTAN ÇOK YAKINDA "BÜYÜ-NAZAR-CİN TEDAVİSİ" İSİMLİ BİR ESER ÇIKACAK TAVSİYE EDERİM....
 
Üst Ana Sayfa Alt