Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat Akidesi, İmam Ahmed ibni Hanbel (ra.h)
İbnu’l-Cevzi, Menakib el-İmam Ahmed ibni Hanbel, 167-171
بسم الله الرحمن الرحيم
'' ...
Rafıziler’e dair alimlerimiz onların akidesinin; Ali (ra)’nın Ebu Bekir (ra) ve Ömer (ra)’dan daha faziletli olduğu ve Ali (ra)’nın Ebu Bekir (ra)’dan daha önce müslüman olduğu şeklinde olduğunda icma etmişlerdir. Bu görüşü tercih eden kimse Kitabı ve Sünneti açıktan yalanlamaktadır. Allah (svt) şöyle buyurmaktadır: “Muhammed Allah'ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar…” (el-Fetih 48/29) Bu ayet-i kerime de Allah (avc), Ali (ra)’ya değil Ebu Bekir (ra)’ya Muhammed (sav)’den sonra öncelik vermiştir. Rasulullah (sav): “Eğer bir dost edinecek olsaydım Ebu Bekir'i dost edinirdim; ne var ki, Allah beni kendisine dost edindi.” (Buhari; Müslim; Tirmizi; Ahmed, el-Müsned) buyurmuştur. Herkim Ali (ra)’nın Ebu Bekir (ra)’dan önce müslüman olduğuna inanırsa, hata ve yanılgı üzeredir çünkü (Ebu Bekir) 35 yaşındayken müslüman olmuştur ve o zaman Ali (ra) daha 7 yaşında bir çocuktu. İslam’ın hükümleri, hadler ve dini yükümlülükler ona uygulanmamaktaydı.
...
Bu ümmette Muhammed (sav)’den sonra hiç kimse Ebu Bekir (ra)’dan daha faziletli değildir. Ondan sonra Ömer (ra)’dan daha faziletli hiç kimse yoktur ve Ömer (ra)’dan sonra Osman (ra)’dan daha faziletli hiç kimse yoktur. Bu bizim üç halife hakkındaki sözümüzdür, Ali (ra) hakkında sükut ederiz. Abdullah ibni Ömer (ra)’nın onların üstünlükleri ve tercih edilmeleriyle alakalı rivayetleri sahihdir. 4 Halife’nin herbiri Raşid Mehdiyin’dir. Bizler (cennetle müjdelenen) 10 kişi hakkında şehadet etmekteyiz ki, onlar cennet ehlindendir ve isimleri: Ebu Bekir (ra), Ömer (ra), Osman (ra), Ali (ra), Talha (ra), Zubeyir (ra), Sa’d (ra), Sa’id (ra), Abdu’r-Rahman ibni Avf (ra) ve Ebu ubeyde ibni el-Cerrah (ra)’dır. Rasulullah (sav)’in cennetle müjdeledikleri kimselerdir ve biz de onların cennet ehli olduğunu tasdik (ederek beyan) ederiz.
...''
EHL-İ SÜNNETİN ESASLARI
Müellif: İmam Ahmed bin Hanbel (H. 164-241)
بسم الله الرحمن الرحيم
Kadı Ebu'l-Hüseyin Muhammad İbni Ebi Ya’la dedi ki: Ben Mübarek'e okuyarak şöyle dedim: Abdu'l-Aziz el-Azci bize bildirdi; Ali İbni Buşran bize bildirdi; Osman (İbni Semak) bize bildirdi; Hasan İbni Abdu'l-Vehhab bize bildirdi; Süleyman İbni Muhammed el-Munkari bize bildirdi; Abdus İbni Malik el-Attar bana bildirdi; Ben Ebu Abdullah Ahmed İbni Hanbel'i şöyle derken işittim:
“İndimizde sünnetin esasları şunlardır:
...
39- Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’den sonra bu ümmetin en hayırlısı Ebu Bekr es-Sıddık (radıyallahu anhum), sonra Ömer bin el-Hattab (radıyallahu anhum), sonra Osman bin Affan (radıyallahu anhum)dur.
40- Tıpkı Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ashabının bu üçünü öne geçirdikleri gibi biz de bunları öne geçiririz. Bu konuda (ashab) ihtilaf etmemişlerdir.
41- Bu üçünden sonra (fazilet bakımından) beş şura ashabı; Ali bin Ebi Talib (radıyallahu anhum), Zübeyr (radıyallahu anhum), Talha (radıyallahu anhum), Abdurrahman bin Avf (radıyallahu anhum) ve Sa’d ibni Ebi Vakkas (radıyallahu anhum) gelir. Bunların hepsi hilafet için uygundur ve hepsi de imamdır.
42- Bu konuda mezhebimiz İbni Ömer (radıyallahu anhuma) hadisidir; “Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) hayatta iken ve de ashabı çok fazla iken, biz ashabı şöyle sıralardık; (önce) Ebu Bekr, sonra Ömer, sonra Osman, sonra susardık.”
43- Beş şura ashabından sonra Muhacirden (olan) Bedir ehli gelir. Daha sonra Ensardan olup Bedirde savaşan Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ashabı gelir. Bundan sonrakiler hicretteki önceliklerine ve dine giriş sıralarına göre sıralanırlar.
44- Bunlardan sonra insanların en üstünleri: Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ashabı, onun (sallallahu aleyhi ve sellem) gönderildiği nesil gelir. Onunla (sallallahu aleyhi ve sellem) bir sene, veya bir ay, veya bir gün veya bir saat sohbet/arkadaşlık eden yahut onu (sallallahu aleyhi ve sellem) gören her kimse sahabedir. Sahabeliği onun (sallallahu aleyhi ve sellem) ile arkadaşlık etmesine, birlikte zaman geçirmesine, onun (sallallahu aleyhi ve sellem) sözlerini işitmesine ve ona (sallallahu aleyhi ve sellem) bakmasına göre ölçülür.
....
67- Ve herkim Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in sahabelerinden birini kötüler ve küçük görürse veya yaptığı bir şeyden dolayı onlardan birine buğzeder yada onun eksikliklerini diline dolarsa, bu kişi bir bidatçidir.
68- O kişi, onların (sahabelerin) tümü için Allah’tan af dilemedikçe (onları rahmetle anmadıkça) ve kalbi onlar için samimi ve selim olmadıkça bu konumda kalır.
...
20-.......Muhammed ibnu'l-Hanefiyye şöyle demiştir:
Ben ba*bam Alî ibn Ebî Tâlib'e:
— Rasûlullah(S)'tan sonra insanların en hayırlısı hangisidir? di*ye sordum. .
Babam:
— Ebû Bekr'dir, dedi. Ben:
— Sonra kimdir? dedim Babam:
— Sonra Umer'dir, dedi.
Ben, "Usmân" denilmesinden korktum da:
— Umer'den sonra sensin, dedim. Babam:
— Ben müslümânlardan bir adam olmaktan başka birşey deği*lim, dedi.
Sahihi Buhari
''Hadîste Alî ibn Ebî Tâlib, Hz. Ebû Bekir'in fazîlelini açıkça ifâde etmiştir.
Muhammed ibnu'l-Hanefiyye, Hasen ve Hüseyin'den sonra Hz. Alî'nin en âlim ve en muttaki oğludur. Annesi Havle bintu Ca'fer el-Hanefiyye olduğu için, anasına nisbetle anılmıştır.''
İbnu Ebî Muleyke, İbn Abbâs'tan şöyle derken işitmiştir: ''Ömer, (vefat ettiğinde) şeririnin üzerine konuldu. O yerden kal*dırılmadan önce insanlar O'na duâ ederek ve cenaze namazı kılarak O'nun etrafını çepeçevre kuşattılar. Ben de Ömer'in tâbutu etrafın*daki insanların içinde bulundum. Beni hiçbir şey korkutmadı, ancak şu olay beni ürpertti: Bir adam benim omuzumu tuttu. Baktım ki o, Ali'dir. Ali, Ömer'e rahmet okudu ve şöyle dedi:
—''Yaptığı işlerin benzeriyle Allah'a kavuşmak istediğim senden daha sevgili hiçbir kimseyi arkanda bırakmadın. Allah'a yemîn ede*rim ki, ben Allah'ın muhakkak seni (hücrede veya cennette) iki dos*tunla beraber bulunduracağını kuvvetle zannediyor idim. Ve çünkü ben bildim ki, kendim bizzat Peygamber'den çok defa bir düzeye şöyle buyururken işitirdim: "Ben, Ebû Bekr ve Ömer'le gittim. Ben, Ebû Bekr ve Ömer'le girdim. Ben Ebû Bekr ve Ömer'le çıktım" ''
(sahihi buhari)
Âişe'den -Allah ondan ve babasından râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
"Rasûlullah (sallAllahu aleyhi ve sellem) hastalığında bana şöyle buyurdu:
'' (Ey Âişe!) Bana, baban Ebû Bekir'i ve kardeşini (Abdurrahman'ı) çağır. Bir vasiyyetimi yazdırayım. Çünkü benden sonra birisi çıkıp: (Hilâfete) ben daha lâyıkım, (diye) söyleyecek olmasından endişe ediyorum. Halbuki Allah ve mü'minler, Ebû Bekir'den başkasının (halife) olmasını istemezler." ''
( Müslim, hadis no: 2387 )