Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Soru Dr. Altay Meriç Hakkında Düşünceleriniz Nedir?

أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
ve Aleyküm Selam ve Rahmetullah. Kelâmcı olması ve kelâm sanki en büyük öncelikmiş gibi abartıp göklere çıkarması dışında yorumlama, açıklama konusunda cidden objektif ve güzel iş çıkaran nadir insanlardan. Ama ilimde bu denli yol katedip hâlâ nasıl kelâm ile uğraşabiliyor ona şaşırıyorum açıkçası.
 
Son düzenleme:
E Çevrimdışı

Ebu SILA

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ve Aleyküm Selam ve Rahmetullah. Kelâmcı olması ve kelâm sanki en büyük öncelikmiş gibi abartıp göklere çıkarması dışında yorumlama, açıklama konusunda cidden objektif ve güzel iş çıkaran nadir insanlardan. Ama ilimde bu denli yol katedip hâlâ nasıl kelâm ile uğraşabiliyor ona şaşırıyorum açıkçası.

Kelamın hepsi ne kötü nede kınanmıştır.
Özellikle günümüzde akidesi ve menheci kuvvetli kelamcılara ihtiyaç vardır.
Elbette kelamın kitap ve sünnetin önüne geçirilmesi de doğru değildir.
 
ez-Zehebî Çevrimdışı

ez-Zehebî

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ama ilimde bu denli yol katedip hâlâ nasıl kelâm ile uğraşabiliyor ona şaşırıyorum açıkçası.
Şaşırmana şaşırıyorum. İslam tarihinden haberin var mı acaba? 1400 sene boyunca haşeviler hariç her grup kelam ile ilgilenmiştir. Bunların çoğu da sizlerin alim kabul ettikleri kişileri cebinden çıkaracak cinsten insanlardır. Sadruşşeria, Taftazani, Nesefi, Gelenbevi, Beyazizade, Fahreddin Razi... İlimde yol katetmek kelamı bırakmak için nasıl neden oluyor? Olsa olsa haşevilik neden olur.
 
أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
Şaşırmana şaşırıyorum. İslam tarihinden haberin var mı acaba? 1400 sene boyunca haşeviler hariç her grup kelam ile ilgilenmiştir. Bunların çoğu da sizlerin alim kabul ettikleri kişileri cebinden çıkaracak cinsten insanlardır. Sadruşşeria, Taftazani, Nesefi, Gelenbevi, Beyazizade, Fahreddin Razi... İlimde yol katetmek kelamı bırakmak için nasıl neden oluyor? Olsa olsa haşevilik neden olur.
İslam tarihinden haberim olmalı ki Selefte böyle bir ilmin olmadığını ve Sünnet'e ne kadar sahip çıktıklarını biliyorum. İmam-ı Azam, İmam Malik, İmam Şafiî, İmam Ahmed bunların hepsi Sünnet'e 4 kol ile sarılmış insanlardır. İbn Batta el-Ukberi, Berbehari, Ebu Bekir el-Hallal, Suyuti, Hattabi, Herevi, İbn Kudame vs... Bütün bunlar kelami tartışmalara karşı çıkmış, Sünnete ve Selefin tertemiz menhecine tabi olmanın önemini vurgulamıştır. Sahabeyi, Tabiini, tebeu't tabiini başta mezhep imamları olmak üzere Sünneti müdafaa etmek için bu uğurda nice işkenceler görmüş onca ulemayı yok sayman benim değil senin ilimsizliğini gösterir.
 
Son düzenleme:
أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
İbn Batta, Ebu Bekir el-Mervezi'den rivayet ediyor:
"Ebu Abdullah'ı (İmam Ahmed) şöyle derken işittim: Kim kelamla uğraşırsa felaha eremez." (İbn Batta, el-İbane, c: 2 syf: 538)


Herevi, Abullah bin Ahmed'ten rivayet ediyor:
"Babam, Ubeydullah b. Yahya b. Hakan'a bir mektup yazarak şöyle dedi: Ben kelam sahibi mütekkellim değilim ve kelamında herhangi bir değeri olduğunu zannetmiyorum. Allah'ın kitabı ve Rasulullah'ın Sünnetinden başkasını kabul etmiyoruz. Bunun dışında bir söz söylemek hoş değildir." "Zemmu'l-Kelam, K-216)

İbnu'l Cevzi, Musa b. Abdullah et-Tarsusi'den rivayet ediyor: "İmam Ahmed'i şöyle derken işittim: Kelamcılarla oturmayınız. Sünneti savununuz." (Menakıbu'l İmam Ahmed, 205)

İbn Batta, Ubeydullah b. Ahmed'den rivayet ediyor:
"Babam bize şöyle nasihatte bulundu: Sünneti terk etmeyiniz. Hadisle Allah size pek çok hayırlar verir. Siz siz olun sakın cedel ve tartışmaya girmeyin. Zira kelamcı felaha kavuşamaz. Çünkü kelam hayra davet etmez. Ne kelamı, ne cedeli seviyorum. Sünnete sarılın, sahabenin eserine uyun, kendisinden yararlanacağınız fıkhı elde ediniz. Kalpleri sapkın ve riyakarların kelamını terk ediniz. Biz, bizden öncekilerin böyle sözlerle hiçbir alakaları olmadığını gördük. Onlar kelamcılardan kaçınırlardı. Kelamcılığın sonu hayır değildir. Allah bizi ve sizi fitnelerden korusun. Bizi de, sizi de helak olmaktan beri kılsın." (el-İbane, c:4, syf:539)

İmam Şafiî'nin öğrencisi Yunus b. Abdula'la, Şafiî'den şu sözleri işittiğini naklediyor:
"Bir kişinin şirkten başka Yüce Allah'ın yasak kıldığı tüm günahları işlemesi, kelama müptela olmasından daha hayırlıdır. Ben kelam ehlinden öyle sözler işittim ki Müslüman birisinin öyle sözler söyleyeceğini aklımın ucundan geçirmezdim." (İbn Ebu Hatim, Adabu'ş Şafii ve Menakibuh, 137)

Muhammed bin Abdullah bin Abdulhakem, İmam Şafii'den şu sözleri işittiğini rivayet ediyor: "İnsanlar heva ve hevesten kaynaklı meseleleri savunan kelamda neler olduğunu bilselerdi aslandan kaçtıkları gibi ondan kaçarlardı." (İbn Asakir, Tebyin Kezibi'l Müfteri, 252)

Imam Malik, Rasulullah (s.a.v.)'in kabrini işaret ederek şöyle demiştir: "Şu kabrin sahibi dışında her adamın sözü alınabilir de, atılabilir de." (Ebu Şame el-Makdisi, Muhtasaru'l-Müemmel)

Yahyâ b. Şeyban’ın rivayet ettiğine göre Ebû Hanîfe
şöyle anlatmaktadır:
“Ben kelâmda, münazârada kuvvetli olan bir kimse idim. Bir müddet bununla uğraştım. Münakaşalar yapıyor, kelâmı müdafaa ediyordum. Bu münazâra erbabının çoğu Basra’da bulunuyordu. Yirmi defadan fazla Basra’ya gidip geldim. Orada bir sene kadar,
daha az veya daha çok kaldığım olurdu. Haricîlerden İbaza, Sufriyye gibi fırkalarla münakaşa yaptım. Kelâm ilmini ilimlerin en efdalı sayıyordum. Kelâm dinin aslındandır derdim. Ömrümün birazı böyle geçtikten sonra, kendi kendime düşündüm ve şu kanaate vardım: Geçmiş olan sahabe ve tabiîler,
bizim anladığımız şeylerin hiç birisini gözden kaçırmamışlardır. Onlar, bu şeyleri anlamada daha muktedir ve daha iyi kavrayış sahibi idiler. Meselelerin inceliklerini onlar daha iyi anlıyorlardı. Sonra onlar, bu hususlarda birbirleriyle sert bir şekilde münakaşa ve mücadelede bulunmuyorlar, faydasız mücadelelere dalmıyorlardı.
Aksine, bunlardan uzak kalıyorlar ve halkı da men ediyorlardı. Keza, gördüm ki onlar, şeriata ve fıkıh konularına dalmışlar, bu hususlarda birçok şeyler söylemişlerdir. Onlar, fıkıh meclisleri teşkil ederek, birbirlerini fıkha teşvik etmişlerdir. Halka fıkıh öğretmişler, Müslümanları fıkıh öğrenmek için çağırmışlar ve teşvik etmişlerdir.
Birbirlerine fetva vermişler ve fetva sormuşlardır. İşte İslâm’ın ilk asrı böyle geçmiştir. Sonrakiler de onlara, yani ilk asır Müslümanlarına böylece uymuşlardır. Kısaca tasvir etmeye çalıştığım; onların bu tutumunu görünce ben de münakaşa, mücadele ve kelâm bahislerine dalmayı bıraktım. Fıkıh ilmi ile yetindim ve seleflerimizin yaptığı işlere döndüm. Marifet sahibi olanlarla beraber oldum. Ve
gördüm ki, kelâmla uğraşan ve kelâm meseleleri üzerinde tartışmalarda bulunan kimselerin simaları, eskilerin sımalarına, metotları da salihlerin metotlarına uymamaktadır. Yine gördüm ki, cedelcilerin kalpleri katı, ruhları kabadır. Onlar Kitap, Sünnet ve selef-i sâlihin’e muhalefetten çekinmiyorlar, vera’ ve takvadan da uzaktırlar.” (Hatip Bağdadî; Târih-i Bağdad, Mekkî; el-Menâkıb, İbn-i Hacer Heysemî; Hayratu’l-Hisan)
 
ez-Zehebî Çevrimdışı

ez-Zehebî

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İbn Batta el-Ukberi, Berbehari, Ebu Bekir el-Hallal, Suyuti, Hattabi, Herevi, İbn Kudame
Bunlar seleften değil, keza Ahmed ve Şafii de seleften değil. Zira selef; Sahabe, tabiin ve tebeut tabiindir. Uzunca nakiller yapmışsın da boş hepsi. Ebu Hanife el Alim vel Müteallim eserinde sahabenin kelam yapmadığını ama kendisinin yapmak zorunda olduğunu beyan eder. Bu yüzden zaten senin saydığın adamlar yüzünden cehmi ve mürci diye nitelendirilmiştir. Hanbelî mezhebini, selef diye kakalama.
 
ez-Zehebî Çevrimdışı

ez-Zehebî

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Muhammed bin Abdullah bin Abdulhakem, İmam Şafii'den şu sözleri işittiğini rivayet ediyor: "İnsanlar heva ve hevesten kaynaklı meseleleri savunan kelamda neler olduğunu bilselerdi aslandan kaçtıkları gibi ondan kaçarlardı." (İbn Asakir, Tebyin Kezibi'l Müfteri, 252)
Cehaletin bu kadarı. İmam Şafii'nin bu sözünü nakleden İbn Asakir, kelamcı ve Şafii/Eşari'dir. Dolayısı ile bu rivayeti nakleden kişi senin gibi haşevilerin anlayışı ile anlamamıştır. Keza Beyhakî, Şafii'nin sözlerinin bidat ehlinin kelamı için geçerli olduğunu söylemiştir. İmam Malik de keza Ebu Hanife'ye neden kelam yaptığını sormuş ve Ebu Hanife'nin cevabını olumlu karşılamıştır. Ahmed'e gelince, o beni ilgilendirmez. Ama illa Ahmed'den delil getirmek istiyorsan seninle ilk önce Ebu Hanife'nin cehmi olup olmadığını konuşalım. Zira Ahmed'in oğlunun es Sunne isimli kitabı bayağı fantastik bir kitaptır. Senin, 4 imamın akidesi aynıydı rüyanı söndürmeye yeter o kitap.
 
ez-Zehebî Çevrimdışı

ez-Zehebî

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Mesela bu videodaki Allah'ın düşmanı kâfir, Ebu Hanife'nin kâfir olduğuna dair icmayı Abdullah b. Ahmed'in es-Sunne'sinden nakletmektedir.

Selef, selef, selef. Hangi selef? Al sana Abdullah b. Ahmed, doya doya oku.
 
أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
Cehaletin bu kadarı. İmam Şafii'nin bu sözünü nakleden İbn Asakir, kelamcı ve Şafii/Eşari'dir. Dolayısı ile bu rivayeti nakleden kişi senin gibi haşevilerin anlayışı ile anlamamıştır. Keza Beyhakî, Şafii'nin sözlerinin bidat ehlinin kelamı için geçerli olduğunu söylemiştir. İmam Malik de keza Ebu Hanife'ye neden kelam yaptığını sormuş ve Ebu Hanife'nin cevabını olumlu karşılamıştır. Ahmed'e gelince, o beni ilgilendirmez. Ama illa Ahmed'den delil getirmek istiyorsan seninle ilk önce Ebu Hanife'nin cehmi olup olmadığını konuşalım. Zira Ahmed'in oğlunun es Sunne isimli kitabı bayağı fantastik bir kitaptır. Senin, 4 imamın akidesi aynıydı rüyanı söndürmeye yeter o kitap.
Bin tane delil sayarım buraya görürsün akideyi. 4 imamın hepsi Allah'ın arşa istivasını te'vil, tecsim, benzetme vs... olmaksızın nasıllığını ve keyfiyetini Allah'a havale ederek buna iman etmişlerdir. Yani "Ööğğ Allah mekana mı girer mücessime" dememişler. Bunu sormamışlar bile Allah'ın zatı hakkında kelama dalınmaz çünkü. Allah senin aklında tefekkür edebileceğin birşey değildir. O kendisini kendi kitabında nasıl nitelendirdiyse, Rasulullah (sav) nasıl açıklamışsa iman ederiz. Bu benzetme olmuş olmaz çünkü Şura/11'de Allah hiçbir şeye benzemez diyor ve aynı ayette O işiten ve görendir, diyor. İnsanda işitip gördüğü için hâşâ "Benziyor" diye kimse söylemiyor değil mi? Senin cehmiyye, mutezile dediklerin Allah'ın sıfatlarını inkar ediyorlardı. Bunu da aklı naklin önüne geçirdikleri için yapıyorlardı. Örneğin mutezile "Kuran mahluktur" dedi. Neden? Çünkü Her şeyi yaratan Allah'tır diyorlardi ve Allah konuşunca, (hâşâ) yarattıklarına benzeyeceği için Allah'ın kelam sıfatını inkâr ediyorlardı. Akılcılık işte bunu doğurur. Ebu Hanife'ye bugün onlarca iftira atıyorlar. Ama Ebu Hanife'yi az buçuk tanımış biri onun Ehl-i Sünnet'in büyük alimlerinden olduğunu bilir ki ona "İmam-ı Âzam" demişler. Bu adamın akidesinde bir sıkıntı mı vardı ki sen gidip kelam yapan Maturidi'nin akidesini alıyorsun? Bugün kelamcılar "İman eksilmez, artmaz" diyor mesela, kanıtı ne peki? YOK! Ben sana imanın artıp azaldığına kanıt onlarca hadis atarım. Amel imandan mıdır peki? Bence bunu konuşalım. Ameli imandan saymıyorsan bunu neye dayanarak yapıyorsun sorarım sana. Müslümanların kıblesi, Beytu'l-Makdis'den Kabe'ye çevrildiğinde gelen ayete ne diyorsun peki? (Bakara/143)
"Allah'ı imanınızı zayi edecek değildir, boşa çıkaracak değildir." demiyor mu? O zaman amelde imandır diyemez miyiz?
Benim Seleften kastım ise Araplar değil, Rasulullah'ın bahsettiği 3 nesildir.

(İslâm dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur. (Tevbe/100)

"İnsanların en hayırlıları benim asrımda yaşayanlardır. Sonra bunları takip edenlerdir, sonra da bunları takip edenlerdir." 《Buharî, Şehâdât 9, Fezâilu'l-Ashâb 1, Rikak 7, Eymân 27; Müslim, Fezâilu's-Sahâbe, 214, (2535); Tirmizî, Fiten 45, (2222), Şehâdât 4, (2303); Ebu Dâvud, Sünnet 10, (4657); Nesâî, Eymân 29, (7, 17, 18)》

"Biz Rasûlullah (asm) zamanında insanları derecelendirir ve şöyle sıralardık:
Ümmetin en faziletlisi Ebu Bekir'dir. Sonra Ömer'dir. Sonra Osman'dır. Sonra da Ali'dir. Hz. Peygamber bu sıralamayı işitirdi de bize itiraz etmezdi."
(Buhâri, Fedâilu's-Sahabe 4; Ebû Dâvud, Sünnet, 8, 4627-4628)

Andolsun ki o ağacın altında sana biat ederlerken Allah, o müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş, onlara güven duygusu vermiş ve onları pek yakın bir fetihle ödüllendirmiştir. (Fetih/18)

Bunun gibi daha pek çok delil bulunur, ben örnek olsun diye attım. Selef işte budur. Allah'ın razı olduğunu açıkça belirttiği sahabedir. Onlara tabi olmuş olanlardır. Eğer ki buna rağmen Allah'ın razı olduğundan başka yola meyletmek istersen karar senin tabii.

İmam Eşari'nin bile kelamdan tövbe edip kendini düzelttiği pek çok yerde geçiyor. Hatta önceden yazdığı kelami kitaplarının yakılmasını istiyor ama öğrencileri başta İbn Furek olmak üzere yakmıyor ve o görüşleri sistemleştiriyor. Ama ben sana İmam Eşari'nin o zamanki sözünü kaynağıyla atsam bugünkü eşari akidesiyle uyuşmayan ve bazı yerlerde zıt olan şeylerin olduğunu görürsün. Üstelik bunları Kuran ve Sünnet'ten deliller ile yapıyor.
Hatta İmam Gazali'nin de Tövbe Kitabı'nda kelamdan tövbe ettiği söyleniyor ama o kitabı henüz okuma fırsatım olmadı ve onun için delilsiz yargıya varmak istemiyorum ama inceleyen varsa yazabilir.
Vesselam.
 
ez-Zehebî Çevrimdışı

ez-Zehebî

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Hanefi mezhebi hakkinda gram bilgin yok, dediklerime karşı bir cevabın da yok. Sesli bir tartışma olsaydı belki devam ederdik ama yazışmayı sevmiyorum. Selamün Aleyküm
 
أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
Ebu Hanife konusuna gelirsek o da ameli imandan saymaz ama ameli olmayana da müslüman demez. Ehl-i Sünnet'in kahir ekseriyeti ameli imandan saymıştır.

"İman; kalp ile tasdik, dil ile ikrar, uzuvlar ile ameldir." (İbn Mace, İman, 9)

Ebu Hanife'nin ameli imandan saymamıştır. Ama şirk işleyene de müslüman dememiştir. Kendisi büyük şirkte cehaletin mazeret olmadığını ve şirke gireninde müşrik olacağını sahabeden icma ile belirtmiştir.
Ebu Hanife, imanın artıp azalmayacağinı söylemiştir ama Ehl-i Sünnet artıp azalacağını söylemiştir. Ama Ebu Hanife bunu ameli gerekli görmediği için değil ameli özür görmediği için söylemiştir. İbni Ebi'l-Izz el-Hanefi, Tahaviyye akidesinin şerhinde Ehl-i Sünnet'in görüşleri ile Ebu Hanife'nin görüşleri arasında bir çelişki olmadığını bu farkların sadece lafzi oldugunu söylemiştir. Ebu Hanife'yi tekfir eden varsa muhtemelen o Harici'dir. Kendini Selefe nispet eden Haricileri de adam yerine koyup kimse dinlemez zaten.
 
أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
Hanefi mezhebi hakkinda gram bilgin yok, dediklerime karşı bir cevabın da yok. Sesli bir tartışma olsaydı belki devam ederdik ama yazışmayı sevmiyorum. Selamün Aleyküm
Bu kadar delili bırakıp tahrife uğrayıp uğramadığını bile bilmediğin bir kitabın peşine takılıyorsun. Benim cevabım var ama taassubçu birine laf anlatmakla uğraşmam. Ve Aleyküm Selam ve Rahmetullah
 
ez-Zehebî Çevrimdışı

ez-Zehebî

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ebu Hanife konusuna gelirsek o da ameli imandan saymaz ama ameli olmayana da müslüman demez.
Ebu Hanife'nin akidesine göre bir kişi kalben ve dil ile İslam'a iman ettikten sonra amel işlemezse yine Müslümandır. Müslüman demediğine dair delili atar mısın?
 
أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
Ebu Hanife'nin akidesine göre bir kişi kalben ve dil ile İslam'a iman ettikten sonra amel işlemezse yine Müslümandır. Müslüman demediğine dair delili atar mısın?
Ben Aliyyu-l-Kari'nın Fıkh-ı Ekber şerhinden okumuştum. Tam sayfasını hatırlamıyorum ama istersen neden öyle olduğunun delilini atayım.

”İnsan ile şirk ve küfür arasında namazı terk etmek vardır.“ (Müslim, Îmân 134; Ebû Dâvûd, Sünnet 15)

“Münafıklarla bizim aramızdaki ahid namazdır.” (Tirmizî, Îmân 9; Nesâî, Salât 8)

"Namaz ancak Allah‘tan hakkıyla korkanlara ağır gelmez." (Bakara, 2/45)

"Mü‘minler namazlarını muhafaza ederler." (Müminun, 23/9)

Eğer ki amel imandan olmasaydı Ebu Bekir (ra) zekat vermeyenlerle savaşmazdı. İslam dini bir takım kelimeleri tekrar edip durduğun bir din değil, dini mükellefiyetlere uyman gereken bir dindir.

38. Her nefis, kazandığına karşılık bir rehindir;
39. Ancak sağdakiler başka.
40. Onlar cennetler içinde sorarlar.
41. Günahkârların durumunu:
42. "Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir?" diye
43. Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik,
44. Yoksulu doyurmuyorduk,
45. (Bâtıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk,
(Müddessir Suresi)

Allahu Teâlâ, bu surede günahkârların cehennemde olmasının başlıca sebebin namaz (amel) olduğunu belirtiyor.

Aynı şekilde yukarıdaki cevabımda da belirttiğim gibi Bakara/143'te "Allah imanınızı zayi edecek değildir." diyerek namazın, (amelin) imandan olduğu açıkça belirtilmiştir.

“Bugün yaptıklarınızla karşılık göreceksiniz.”
(Casiye/28)

“İşte bu, yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız cennettir” (Araf/43)

Bu ayet ve bunun gibi daha pek çok ayette de Allah iman ehlini tanımlarken amelden bahsetmiştir.
 
ez-Zehebî Çevrimdışı

ez-Zehebî

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kendi akiden beni ilgilendirmez. Ebu Hanife'nin böyle bir inancı yoktur. Olsaydı kendi akidesiyle çelişmiş olurdu.
 
أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
Kendi akiden beni ilgilendirmez. Ebu Hanife'nin böyle bir inancı yoktur. Olsaydı kendi akidesiyle çelişmiş olurdu.
Ben kendi akidemi değil Kuran ve Sünnet'ten bu konu hakkındaki hükümleri atıyorum. Sen dinini Kuran ve Sünnet'ten değil de filanca alimin sözünden alıyorsan senin dinin beni ilgilendirmez.

Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız- onu Allah'a ve Resûl'e götürün; bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir. (Nisâ/59)

Bu ayette anlaşmazlığa düştüğünüz hususu Ebu Hanife'ye götürün dememiş. Allah ve Rasulune götürün demiş.
 
ez-Zehebî Çevrimdışı

ez-Zehebî

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ben kendi akidemi değil Kuran ve Sünnet'ten bu konu hakkındaki hükümleri atıyorum. Sen dinini Kuran ve Sünnet'ten değil de filanca alimin sözünden alıyorsan senin dinin beni ilgilendirmez.
Herkes kendi inancını Kur'an ve Sünnetten anlatıyor zaten. Sen bir iddiada bulundun ve ben delilini istedim. Gayet normal bir hareket ama sen tekfir ettin. Gerçi senin gibi bir haşevi ve akılsızın tekfiri elbette hüccet değildir. Hadi kumunda oyna şimdi
 
أهل الحديث Çevrimdışı

أهل الحديث

لا إله إلا الله
Moderatör
Herkes kendi inancını Kur'an ve Sünnetten anlatıyor zaten. Sen bir iddiada bulundun ve ben delilini istedim. Gayet normal bir hareket ama sen tekfir ettin. Gerçi senin gibi bir haşevi ve akılsızın tekfiri elbette hüccet değildir. Hadi kumunda oyna şimdi
Delilimi attım ama sen delilime cevap vermek veya fikrini belirtmek yerine Ebu Hanife'nin sözü eksik bile olsa delil olabilir, dedin üstü kapalı bir şekilde.
Ben ise Nisa/59'un hükmüne uyup anlaşmazlığa düştüğümüz hususta delilin Ebu Hanife'nin sözü değil Rasulullah'ın sözü olduğunu vurguladım. Tekfir etmedim sadece hatanı belirttim.
Üstelik bu sadece benim görüşüm değil, Maliki, Şafii ve Hanbelilerde bu ayet ve hadisler neticesinde amelin imandan bir cüz olduğunu kabul ediyor.
Madem ki ben akılsızım, ben sana bin tane delil atıp meseleyi anlattım. Bana saldırıp alimlik taslayacağına düzgünce anlat, izah et. Eğer benim bir hatam, yanlışım varsa bende hatamı görüp düzeltmiş olurum :)
 
Son düzenleme:
Üst Ana Sayfa Alt