J
Çevrimdışı
Dr. Hani Es Sibai: Mursi’nin öldürücü hataları
Makrizi Tarihi Araştırmalar Merkezi Müdürü Dr. Hani Es Sibai, Mısır’da askeri darbenin ardından verdiği ilk Cuma hutbesinde Mısır Cumhurbaşkanı Dr. Muhammed Mursi ve genel olarak Müslüman Kardeşler Cemaati’nin darbeye gelene kadar işlediği ‘öldürücü’ hataları konu edindi.
Incanews / Defne Bayrak
Makrizi Tarihi Araştırmalar Merkezi Müdürü Dr. Hani Es Sibai, Mısır’ın askeri darbeyle devrilen cumhurbaşkanı Dr. Muhammed Mursi ve Müslüman Kardeşlerin, bu darbenin gerçekleşmesine neden olan hatalarını anlattı. Şeriatın demokrasi ve seçim sandıkları yoluyla asla gelemeyeceğini dile getiren Dr. Es Sibai, darbenin daha önce Cezayir’de görüldüğü gibi bu gerçeği ortaya koymada ‘pratik bir ders’ olduğunu söyledi.
Mısır’da yaşananların Allah’ın kaderi, demokrasinin İslam dinine muhalif bir din olduğunu belirten Es Sibai işlenen öldürücü hataların ilkinin demokrasiyi kabul etmek olduğuna işaret etti. Dr. Mursi ve cemaati Müslüman Kardeşlerin demokrasiyi ileride şeriatı uygulamak için vesile edindiklerini ifade etti. Bu nedenle de kendilerini savunmadığını, aksine onların seçtikleri yolu en başından reddettiklerini belirtti. Ayrıca askeri darbeyi gerçekleştiren Genelkurmay Başkanı Sisi’nin Mısır’ın yeni ‘Atatürk’ü olmak istediğini ve ABD’nin Mısır’daki Büyükelçisi Anne Peterson tarafından yetiştirilip hazırlandığını dile getirdi. Peterson’un bundan önce Pakistan’ı tahrip ettiğini, Pakistan, Veziristan ve Afganistan’da Müslümanların öldürülmesine denetçilik yaptığını şimdi de Mısır’daki büyük sahneyi yine kendisinin yönettiğini, Mısır’ı da tahrip etmesi için direk getirildiğini ifade etti. Es Sibai, şu anda davanın Muhammed Mursi’den çok daha büyük olduğunu ve İslam’ın tehlikede olduğunu vurguladı. Dr. Es Sibai, ikinci öldürücü nokta (hata) olarak ise demokrasi mefhumuna bile aykırı şekilde; seçimlerde yüzde 77 ya da 78 gibi bir oranla çoğunluğu elde etmelerine karşın kaybedenleri hükme ortak etmeyi kabul etmelerini gösterdi. Oysa Batı’da dahi yüzde elli birin üzerinde oy alan kimseye kaybedenlerin ortak olamadığını, ancak yüzde ellinin altında oy aldıkları takdirde koalisyon hükümeti kurduklarını vurguladı. Böylece Mursi ve partisinin demokrasi mefhumuna göre hakları olan şeyden dahi taviz verdiklerine işaret etti. Ardından Muhammed Mursi ve partisinin Müslümanlara şeriat vaatlerinde bulunarak seçimleri kazandığını ancak Hıristiyanların cumhurbaşkanlığı danışmanlığına kadar ulaştığını böylece kendilerine oy veren Müslümanların kandırılmış olduğunu dile getirdi. Dr. Es Sibai sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Mursi keşke tüm hükümeti Müslüman Kardeşler’den seçseydi. Senin partin neticede! Demokrasi mefhumuna göre bile hakkın! Ancak taviz verdi. Partisi de taviz verdi.’ Öldürücü hatalar arasında daha sonra ise ‘yargı kurumu kanunu’ çıkarmamalarını, Mübarek döneminden kalan anayasa mahkemesini ortadan kaldırmamalarını gösterdi. Böylece büyük fırsatları kaçırdıklarını belirtti. Kendisinin demokrasi ve beşeri kanunları prensip olarak kabul etmediğini ancak İhvan gözüyle bakarak konuştuğunu açıklayan Es Sibai, devrik rejim döneminde tutuklananlar için genel af çıkarılması talebiyle bazı İslamcılar tarafından parlamentoya sunulan yasa tasarısının tartışılmasının dahi reddedildiğini belirtti. Bir rejimin devrilmesinin ardından o rejim döneminde tutuklanan mazlumların serbest bırakılmadığı tek devrimin Mısır devrimi olduğunu vurguladı. Hapisten çıkanların da zaten direk devrimin ardından, Dr. Mursi başa gelmeden önce çıkarıldığına işaret etti. Mursi’ninse sadece yurtdışından bazı İhvan liderleri ve içeride İslami cemaatten çok az ismi affettiğini, genel af çıkarmadığını, kendisine verilen yetlileri dahi kullanmadığını söyledi. Meydanların boş bırakılıp laiklere ve diğerlerine terkedilmesinin de öldürücü bir hata olduğunu açıklayan Es Sibai, Mısır’daki durumun Cezayir’de İslamcıların seçimleri kazanmasının ardından askeri darbe gerçekleştirilmesiyle bir farkı olmadığını, Batı’nın Müslümanlara, Bedevilerin kendilerine hurmadan ilah yapıp acıktıklarında bu ilahları yemeleri misali bir demokrasi türettiğini, beğenmediğinde de bu demokrasiyi yediğini ifade etti. Ardından şöyle ekledi: Meydanlarda biraz sabretselerdi –ki onlar İslamcılar olarak çoğunluklardı- hükmederler ve Tantavi’yi de tüm askeri rumuzları ortadan kaldırır, değiştirirler, hükümeti meydanda kurarlardı.’ Devrimin meyvelerinin toplanamadan çalındığını da söyleyen Dr. Es Sibai, anayasa taslağı projesinin de öldürücü hatalardan biri olduğuna, anayasada daha once başa gelen hiçbir liderin yapmadığı şekilde Hıristiyanların mevzuatlarına ilişkin özel bir ifade bulunduğuna işaret etti. Şu anda hedefin sadece Mursi değil İslam ve halkın kimliğinin kökünden kazınması olduğunu da vurgulayan Es Sibai, Es Sisi’nin beyanını okumasıyla birlikte hemen uydu kanallarının kapatılıp, susturulduğuna dikkat çekti. Öte yandan iftiracı kanallarının baştan kapatılması gerektiğini ancak yapılmadığını, bunun da öldürücü hataların bir diğeri olduğunu söyledi. Muhammed Mursi’nin bu kanalları kapatmamasının ardında ise Amerika’dan korkusunun yattığını oysa darbede kendisini ilk harcayanın Amerika olduğunu vurguladı. En büyük musibetlerden birinin de Dr. Muhammed Mursi’nin, Es Sisi’yi seçip iki rütbe atlatması, savunma bakanlığına getirmesi olduğunu dile getirdi. Böylece Mursi’nin besleyip şişmanlattığı ‘köpeğinin’ kendini ısırdığına dikkat çekti. Dr. Mursi’nin Hıristiyanlardan kendisine danışman yaptığını, cumhurbaşkanlığında, bakanlıkta kendilerini görevlendirdiğini, laik, ateist, şeriatı reddedenleri sırdaş edindiğini, kendi adamlarını ise devletteki her birime sokması gerektiği halde sokmadığını bunun da öldürücü başka bir hata olduğunu söyledi. Dr. Es Sibai daha sonra ise darbeyi destekleyen Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi Arap ülkeleriyle Batı’yı, El Cezira, Fox News gibi kanalları eleştirdi. El Cezira kanalının Tahrir Meydanı’nda Mursi karşıtı toplanan göstericileri verirken kasıtlı olarak Mursi yanlı göstericilerin toplandığı meydanların görüntülerine yer vermediğini, bunun nedeninin de Amerika denetiminde büyük bir komplo oynanmasının olduğunu belirtti. Es Sibai, İslam dinimizdir deyip İslami sloganlar atan Müslüman topluluğu kuşatıp katletmesinde Es Sisi’yi onaylayan veya kendisine katılan hiçbir askerin, subayın şer’an hiç bir özrünün bulunmadığını vurguladı. Şer’an ‘emir kuluyum’, ‘istemeyerek yapıyorum’ bahanesiyle kimsenin kimseyi öldüremeyeceğini, zira katilin canının maktulden daha değerli olmadığını belirtti. Ayrıca Müslümanlara karşı katliamında Es Sisi’ye ortak olan askerlerin Müslüman mezarlığında gömülmemesi, nikahlarının feshedilmesi gerektiğini, öldükleri takdirde de asla ‘şehit’ olarak isimlendirilemeyeceklerini açıkladı. Meydanlarda toplanan Müslüman halka ise evlerine dönmemelerini ve bu defa dinleri için direnmelerini tavsiye etti. Mısır tarihinde ilk defa tanklar ve apache helikopterlerle Sina’ya girilip vurulduğunu, halkının aşağılanıp en hayırlı evlatlarının öldürüldüğünü, tüm bunların da Mursi denetiminde gerçekleştiğini ve bu yaptığıyla övündüğünü, Allahu Teala’nın da bu nedenle kendisini cezalandırdığını söyledi. Bununla birlikte meydanlarda toplanan halka evlerine dönmeleri çağrısında bulunan şeyhleri de sert bir dille eleştirdi. Mısır’da yaşanan darbeyi Suriye’deki durumla da ilişkilendirerek Muhammed Mursi’nin dinden sadece kalıntılar taşıdığını, ancak alimleri toplayıp Suriye’de cihadın vücubiyeti hususunda fetva verdirttiğinde Batı’ya göre sınırları aştığını, bunun onlara göre oldukça tehlikeli bir mesele olduğunu ifade etti. Suriye’de dengelerin bu kadar kolay değişmeyeceğini, Beşşar Esed’in 200 bin insanı öldürmesine karşın hala ayakta olduğunu, Hüsnü Mübarek’in devrildiğinde önce Şermu’ş Şeyh’e daha sonra da hastaneye kaldırıldığını ve rahatı için yüklü miktarda masraf yapıldığını, Muhammed Mursi’nin ise aşağılanmış bir şekilde hapse atıldığını çünkü Amerika’nın kızgın olduğunu, İsrail’in de kendisinden memnun olmadığını, Suriye meselesini kendi istedikleri şekilde çözmek istediklerini vurguladı. Daha sonra şöyle ekledi: ‘Demokrasiyi vesile ve din olarak kabul edenlere diyorum ki: ‘Taliban’ı ayıpladınız ve alay ettiniz. Nusret Cephesi, Irak İslam Devleti ile alay ettiniz. Mücahitlerle alay ettiniz. Bir Taliban’a bir de kendinize bakın. Bir Nusret Cephesi ile Irak İslam Devleti’ne bir de kendinize bakın. Irak İslam Devleti’ndeki ve tüm dünyanın aleyhine toplandığı küçücük Nusret Cephesi’ndeki mücahitler hala savaşıyor. Ya da Somali’deki Şebab Hareleti’ne bakın. Kendilerine yardım eden kimse bulunmadığı, tüm dünya aleylerinde toplandığı halde mücahitler hala onurlu, gururlu ve güçlüler. Sizse şeriatınızla izzetli olmayı ve silahlarınızı terkettiniz. Allahu Teala ise şöyle buyurmaktadır: ‘Kafirler, birdenbire üstünüze bir saldırışta bulunmak için sizing silahlarınızdan, eşyanızdan gafil olmanızı isterler.’ Dr. Es Sibai son olarak ise yine Mısır’daki Müslümanlara seslenerek meydanları doldurmalarını, sadece dinlerine destek olmalarını, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinen şeyhlerin fetvalarını önemsememelerini istedi.