بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ لِلهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَ بَعْدُ
1) Ebu Hureyre Radiyallahu Anh 5374 Hadis
İsmi hakkında en çok ihtilaf edilen sahabidir. Kendisinin ve babasının isimleri hakkında 40’tan fazla rivayet vardır. Ancak en meşhur rivayete göre adı Abdurrahman bin Sahr’dır. Cahiliyede adı Abduşşems idi. Bir rivayete göre Müslüman olduğunda Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tarafından Abdurrahman olarak değiştirilmiştir.
İsmi hakkında bu kadar ihtilaf olmasının sebebi, gerek sahabiler arasında ve gerek diğer dönemlerde ismi ile anılmaması, bilakis ‘kediciğin babası’ manasına gelen künyesi ile anılması ve meşhur olmasıdır. Bu lakabından sorulduğunda şöyle yanıtlamıştı:
“Ailemin koyunlarını güderdim. Benim küçük bir kediciğim vardı. Geceleyin onu bir ağaca koyar, gündüz olunca da yanımda götürür onunla oynardım. Bu yüzden bana Ebu Hureyre künyesi verildi.”
Tirmizi 4091
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) Yemenli olup Devsi kabilesindendir.
Tirmizi 4089
Kendi ifadesine göre yetim olarak büyümüştür. Annesi Meymune binti Sahib’dir. Önceleri küfür üzere kalmayı yeğledi. Oğlu Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den annesinin Müslüman olması için dua talep etmiş, o da onun için dua etmişti.
Bunu annesine haber vermeye giden Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) eve varınca annesinin kelime-i şehadetine tanık olmuş ve sevinçten ağlamıştı. Bu müjdeli haberi Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e ulaştırmış ve kendisiyle annesini mü’minlere, mü’minleri de kendilerine sevdirmesi için dua etmesini istemiş, müteakiben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu duayı yapmıştı.
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) bunun için:
“Beni duyan ve gören her mü’min sevmiştir” demektedir.
Müslim 2491/158
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) hicri 7. yılda Hayber gazvesi esnasında Yemenli Müslümanlarla birlikte Medine’ye gelmiş ve Müslüman olmuştur. Müteakiben Suffe ashabı arasına katılmış ve bu ilim yuvasında dinini öğrenmiştir.
Ashab-ı Suffe: Mescidi Nebevi’nin bitişiğindeki bir sofada ikamet edip yalnızca ilim ve ibadetle meşgul olan, fakir, evi barkı olmayan, özellikle civar beldelerden gelen Müslümanlardan oluşan ve sayısı bazen artıp bazen azalan bir cemaatin ismidir. Allah onlardan razı olsun.
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) fakirlik ve ihtiyacın bütün şiddetine katlanarak Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e biat ettiği andan itibaren uyku zamanları dışında ondan hemen hemen hiç ayrılmadı ve ölümüne kadar Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte yaşadığı 4 yıl böyle geçti.
Öyle bir 4 yıl ki; dinleme, itaat edip yapma ve her türlü güzelliklerle dopdolu, kendi içinde geniş ve uzun, adeta tek başına bir ömür… Kendini İslam’a adayan bu gencin hafızası kuvvetliydi, kendisini meşgul edecek çoluk çocuğu yoktu. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in de “Amin!” diyerek duasına katıldığı Allah’tan istediği şeylerin içinde ‘unutulmayacak bir ilim’ de vardı.
Hakim 3/508
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e:
“Senden çok şeyler işitiyorum fakat unutuyorum” diye şikayetlenince, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun ridasını yaydı, sonra uçlarından tutarak Ebu Hureyre’nin kalbinin üzerinde topladı ve o bundan sonra işittiklerini unutmadı.
Tirmizi 4085, 4086
Kendisinin ne ekecek bir toprağı ne de meşgul olacağı bir ticareti vardı. Bu nedenle yolculukta da, yerleşik halde de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanından ayrılmıyordu. İşte bu sebeple o kadar çok hadis öğrenip ezberledi ki, birçok değerli sahabi:
“Bütün bu hadisleri nereden buldu, ne zaman duyup ezberledi?” diyecek kadar hayrete düştü. Doğrudan Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den ilim aldığı gibi Ebu Bekir, Ömer, Ubeyy bin Ka’b, Usame bin Zeyd, Aişe (Radiyallahu Anhum) ve daha birçok büyük sahabiden de ilim almış ve bunları zaptederek rivayet etmiştir.
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) çok hadis rivayet ettiği için her dönemde tartışma konusu olmuştur. Halbuki rivayet ettiği hadislerin yalnızca 180 kadarında tek kalmış, kalanlarına ise diğer sahabenin rivayetleri şahitlik etmiştir. Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh), Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den hadis öğrenmeye çok istekliydi. Bunun için birkaç örnek zikredelim:
1) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir ganimet dağıtımı esnasında:
“Dostlarının istediği şu ganimetlerden sana da vermemi istemiyor musun?” diye sormuş.
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh):
−Ben senden Allah-u Teâlâ’nın sana öğrettiklerinden bir şeyler öğretmeni istiyorum demiştir.
Siyeru A’lami’n, Nübela 2/593
2) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh), Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e kıyamet gününde şefaatiyle mes’ud olacak kişiyi sorduğunda Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−“Ya Eba Hureyre! Hadis bellemek için sende gördüğüm bu şiddetli arzuya göre bunu senden evvel kimsenin bana sormayacağını zaten tahmin ediyordum. Onlar halis olarak ‘La İlahe İllallah’ diyen kimselerdir” buyurdu.
Buhari 255
3) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle demiştir:
“İnsanlar ‘Ebu Hureyre çok hadis rivayet edip duruyor’ deyip duruyorlar. Halbuki Allah’ın Kitabı’ndaki şu iki ayet olmasaydı hiçbir hadis nakletmezdim. Muhacir kardeşlerimizi çarşılarda alış-veriş, Ensar kardeşlerimizi de bahçelerindeki işleri meşgul ederdi. Ebu Hureyre ise karın tokluğuna Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den ayrılmazdı da, onların bulunmadıkları meclislerde bulunur ve onların belleyemedikleri sözleri bellerdi.”
Buhari 271
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’ın kasdettiği ayet şöyledir:
“İndirdiğimiz açık delilleri ve Kitap’ta insanlar için beyan ettiğimiz hidayet yolunu gizleyenlere hem Allah, hem de bütün lanet ediciler lanet eder. Ancak tevbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar müstesna. Zira ben onların tevbelerini kabul ederim. Ben çokça tevbeyi kabul eden ve esirgeyenim.”
Bakara 159, 160
4) Aişe (Radiyallahu Anha) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’ı çağırıp kendisinin duymadığı bazı hadisleri rivayet etmesini eleştirince Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh):
“Ey anacığım! Ayna, sürme ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e güzel görünme arzusu seni alıkoyuyordu ama vallahi beni ondan alıkoyan bir şey yoktu” diye cevap verdi.
Hakim 3/509
Hadis öğrenmeye böyle düşkün olan Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) onun rivayetine de çok şiddetliydi. Asım bin Kuleyb şöyle anlatmaktadır:
“Babam, Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’ın hadis rivayetini dinlemiş, Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) hadis rivayetine:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
“Kim bile bile benim hakkımda yalan konuşursa, ateşteki yerine hazırlansın!” diyerek başlardı.
Ahmed 2/413
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’ın, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den işittiği hadisleri yazıp yazmadığı hususunda birbirine muhalif haberler bulunmakla beraber, ondan hadis rivayet eden birçok tabiin bunları kitap ve sahifelerde toplamıştır. Mesela, bunlardan Beşir bin Nehik, Ebu Hureyre’den işittiği bütün hadisleri yazıp bunları ona arz ederek rivayet hakkını aldığını zikretmektedir.
Ahmed bin Hanbel Kitab’ul-İlel ve Marifeti’r-Rical 1/42, 43, Tabakat 7/1, 162, İbni Hacer Tehzibu’t-Tehzib 1/470
Meşhur öğrencilerinden Hemmam bin Münebbih’in yazdığı ‘es-Sahife es-Sahiha’ isimli Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’a ait 140 kadar hadisi ihtiva eden kitap Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’den yazılan hadis kitaplarının en mühimidir. İmam Ahmed, Müsned’inde 2/312, 319 bir tek isnad zinciri altında bu hadisleri sıralamıştır.
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’ın eleştirildiği diğer bir cihet de Emevilere hizmet ettiği hususudur. Bunun sebebi de, Muaviye’nin onu iki defa Medine valiliğine ataması, Mervan Medine’den ayrılınca da onun yerine vekillik yapmasıdır. Halbuki o, bir seferinde Mervan’ın yanına girmesine müsaade etmemiştir.
Siyeru A’lami’n-Nübela 2/213
Mervan’ın yerine vekil olduğu zamanlarda onların yaşadığı lüks hayatı kınarcasına bir eşeğe binerek yola çıkar ve:
“Yoldan çekilin, Emir geldi” derdi. Mervan’ın vekilliğini yaptığı diğer bir sırada, sırtında bir bağ odun olduğu halde çarşıya girdi ve:
“Emir için yolu açın” diye seslenerek yol aldı.
Siyeru A’lami’n-Nübela 2/614
Yine, Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’ın rivayet ettiği:
“Ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den iki kap ilim belledim ve bunlardan sadece birini açıkladım. Diğerine gelince, onu açıklasaydım şu boğazım kesilirdi.”
Buhari 272
Bu hadisten, her ne kadar ilimden nasibi olmayan bazı cahiller kendileri için delil çıkarıyorlarsa da onun bu hadisini, diğer bazı fiilleri şerh etmektedir. Şöyle ki; Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh):
“Ey Allah’ım! Beni hicri 60 yılına ulaştırma ve çoluk çocuğun emirliklerini bana gösterme!” diye dua ederdi. Bu hadisi Hafız ibni Hacer, ibni Ebi Şeybe’ye dayandırmaktadır. Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’den rivayet edilen merfu bir hadiste Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Ümmetimin helaki, Kureyş’ten bazı oğlanların eliyle olacaktır”
Buhari 3377
Bütün bunlardan, babadan oğula geçen saltanat yönetiminin başlangıç yılının hicri 60 yılı olacağına işaret etmektedir. Gerçekten de öyle olmuştur. O yıl Yezid bin Muaviye halifeliğe geçmiş ve hicri 64 yılına kadar kalmıştır. Sonra onun oğlu Muaviye halifeliğe geçti, o da birkaç ay sonra öldü. Bütün bunlardan, Ebu Hureyre’nin neşretmediği ilmin, Ka’be’ye saldırmaya bile cüret eden Emevilerin dalaletine işaret ettiği anlaşılmaktadır.
Son derece yumuşak ve mu’tedil bir kişi olan Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) üstün bir takvaya ve zühde sahipti. İbni Sa’d’ın sahih bir senetle rivayet ettiğine göre İkrime, Ebu Hureyre’nin her gün yüksek miktarda tesbihat yaptığını ve:
“Günahım miktarınca tesbih çekmekteyim” diye söylediğini bildirmiştir. Zehebi de, Siyer’de en-Nehdi’den şöyle rivayet etmektedir:
“Ebu Hureyre’ye yedi kez misafir oldum. O, hanımı ve hizmetçisi geceleyin birbirini takip ederek kalkarlardı. Birisi namazını kılar, sonra diğerini uyandırırdı. O kalkar kılar, sonra diğerini uyandırırdı.”
İbni Hazm, el-İhkam fi Usuli’l-Ahkam adlı kitabında şöyle demektedir:
“Kendilerinden orta miktarda fetva rivayet edilenler 13 kişidir ki, onlardan birisi de Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’dır. Diğerleri ise;
Ebu Bekir,
Osman,
Sa’d bin Ebi Vakkas,
Ümmü Seleme,
Enes,
Ebu Said el-Hudri,
Ebu Muse’l-Eşari,
Muaz bin Cebel,
Cabir bin Abdillah,
Selmanı Farisi,
Abdullah bin Amr ve
Abdullah bin Zübeyr (Radiyallahu Anhum)’dur.
Bunlardan her birinin fetvalarından küçük bir cüz oluşturulması mümkündür.
İbni Hazm el-İhkam fi Usuli’l-Ahkam 2/87, Cevamiu’s-Sire 301, 302
Sahabeler arasında 5374 adetle en çok hadis rivayet eden Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’ın 326 hadisini Buhari ve Müslim ittifaken, 93’ünü Buhari ve 98’ini Müslim münferiden rivayet etmişlerdir.
Cevamiu’s-Sire 257
Ömer (Radiyallahu Anh) tarafından Bahreyn valiliğine, Osman (Radiyallahu Anh) döneminde Mekke kadılığına ve Muaviye tarafından Medine valiliğine tayin edilen fakih, müçtehit ve çok ilim belleyen hafızların seyyidi Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’den toplamı 800’ü aşan sahabi ve tabiin ilim almıştır.
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) bir rivayete göre hicri 59 yılında 78 yaşında olduğu halde Akik mevkiindeki evinde vefat etmiş, oradan Medine’ye getirilmiştir.
Allah ondan razı olsun.
1) Ebu Hureyre Radiyallahu Anh 5374 Hadis
İsmi hakkında en çok ihtilaf edilen sahabidir. Kendisinin ve babasının isimleri hakkında 40’tan fazla rivayet vardır. Ancak en meşhur rivayete göre adı Abdurrahman bin Sahr’dır. Cahiliyede adı Abduşşems idi. Bir rivayete göre Müslüman olduğunda Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tarafından Abdurrahman olarak değiştirilmiştir.
İsmi hakkında bu kadar ihtilaf olmasının sebebi, gerek sahabiler arasında ve gerek diğer dönemlerde ismi ile anılmaması, bilakis ‘kediciğin babası’ manasına gelen künyesi ile anılması ve meşhur olmasıdır. Bu lakabından sorulduğunda şöyle yanıtlamıştı:
“Ailemin koyunlarını güderdim. Benim küçük bir kediciğim vardı. Geceleyin onu bir ağaca koyar, gündüz olunca da yanımda götürür onunla oynardım. Bu yüzden bana Ebu Hureyre künyesi verildi.”
Tirmizi 4091
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) Yemenli olup Devsi kabilesindendir.
Tirmizi 4089
Kendi ifadesine göre yetim olarak büyümüştür. Annesi Meymune binti Sahib’dir. Önceleri küfür üzere kalmayı yeğledi. Oğlu Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den annesinin Müslüman olması için dua talep etmiş, o da onun için dua etmişti.
Bunu annesine haber vermeye giden Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) eve varınca annesinin kelime-i şehadetine tanık olmuş ve sevinçten ağlamıştı. Bu müjdeli haberi Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e ulaştırmış ve kendisiyle annesini mü’minlere, mü’minleri de kendilerine sevdirmesi için dua etmesini istemiş, müteakiben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu duayı yapmıştı.
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) bunun için:
“Beni duyan ve gören her mü’min sevmiştir” demektedir.
Müslim 2491/158
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) hicri 7. yılda Hayber gazvesi esnasında Yemenli Müslümanlarla birlikte Medine’ye gelmiş ve Müslüman olmuştur. Müteakiben Suffe ashabı arasına katılmış ve bu ilim yuvasında dinini öğrenmiştir.
Ashab-ı Suffe: Mescidi Nebevi’nin bitişiğindeki bir sofada ikamet edip yalnızca ilim ve ibadetle meşgul olan, fakir, evi barkı olmayan, özellikle civar beldelerden gelen Müslümanlardan oluşan ve sayısı bazen artıp bazen azalan bir cemaatin ismidir. Allah onlardan razı olsun.
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) fakirlik ve ihtiyacın bütün şiddetine katlanarak Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e biat ettiği andan itibaren uyku zamanları dışında ondan hemen hemen hiç ayrılmadı ve ölümüne kadar Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte yaşadığı 4 yıl böyle geçti.
Öyle bir 4 yıl ki; dinleme, itaat edip yapma ve her türlü güzelliklerle dopdolu, kendi içinde geniş ve uzun, adeta tek başına bir ömür… Kendini İslam’a adayan bu gencin hafızası kuvvetliydi, kendisini meşgul edecek çoluk çocuğu yoktu. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in de “Amin!” diyerek duasına katıldığı Allah’tan istediği şeylerin içinde ‘unutulmayacak bir ilim’ de vardı.
Hakim 3/508
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e:
“Senden çok şeyler işitiyorum fakat unutuyorum” diye şikayetlenince, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun ridasını yaydı, sonra uçlarından tutarak Ebu Hureyre’nin kalbinin üzerinde topladı ve o bundan sonra işittiklerini unutmadı.
Tirmizi 4085, 4086
Kendisinin ne ekecek bir toprağı ne de meşgul olacağı bir ticareti vardı. Bu nedenle yolculukta da, yerleşik halde de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanından ayrılmıyordu. İşte bu sebeple o kadar çok hadis öğrenip ezberledi ki, birçok değerli sahabi:
“Bütün bu hadisleri nereden buldu, ne zaman duyup ezberledi?” diyecek kadar hayrete düştü. Doğrudan Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den ilim aldığı gibi Ebu Bekir, Ömer, Ubeyy bin Ka’b, Usame bin Zeyd, Aişe (Radiyallahu Anhum) ve daha birçok büyük sahabiden de ilim almış ve bunları zaptederek rivayet etmiştir.
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) çok hadis rivayet ettiği için her dönemde tartışma konusu olmuştur. Halbuki rivayet ettiği hadislerin yalnızca 180 kadarında tek kalmış, kalanlarına ise diğer sahabenin rivayetleri şahitlik etmiştir. Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh), Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den hadis öğrenmeye çok istekliydi. Bunun için birkaç örnek zikredelim:
1) Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir ganimet dağıtımı esnasında:
“Dostlarının istediği şu ganimetlerden sana da vermemi istemiyor musun?” diye sormuş.
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh):
−Ben senden Allah-u Teâlâ’nın sana öğrettiklerinden bir şeyler öğretmeni istiyorum demiştir.
Siyeru A’lami’n, Nübela 2/593
2) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh), Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e kıyamet gününde şefaatiyle mes’ud olacak kişiyi sorduğunda Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−“Ya Eba Hureyre! Hadis bellemek için sende gördüğüm bu şiddetli arzuya göre bunu senden evvel kimsenin bana sormayacağını zaten tahmin ediyordum. Onlar halis olarak ‘La İlahe İllallah’ diyen kimselerdir” buyurdu.
Buhari 255
3) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle demiştir:
“İnsanlar ‘Ebu Hureyre çok hadis rivayet edip duruyor’ deyip duruyorlar. Halbuki Allah’ın Kitabı’ndaki şu iki ayet olmasaydı hiçbir hadis nakletmezdim. Muhacir kardeşlerimizi çarşılarda alış-veriş, Ensar kardeşlerimizi de bahçelerindeki işleri meşgul ederdi. Ebu Hureyre ise karın tokluğuna Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den ayrılmazdı da, onların bulunmadıkları meclislerde bulunur ve onların belleyemedikleri sözleri bellerdi.”
Buhari 271
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’ın kasdettiği ayet şöyledir:
“İndirdiğimiz açık delilleri ve Kitap’ta insanlar için beyan ettiğimiz hidayet yolunu gizleyenlere hem Allah, hem de bütün lanet ediciler lanet eder. Ancak tevbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar müstesna. Zira ben onların tevbelerini kabul ederim. Ben çokça tevbeyi kabul eden ve esirgeyenim.”
Bakara 159, 160
4) Aişe (Radiyallahu Anha) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’ı çağırıp kendisinin duymadığı bazı hadisleri rivayet etmesini eleştirince Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh):
“Ey anacığım! Ayna, sürme ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e güzel görünme arzusu seni alıkoyuyordu ama vallahi beni ondan alıkoyan bir şey yoktu” diye cevap verdi.
Hakim 3/509
Hadis öğrenmeye böyle düşkün olan Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) onun rivayetine de çok şiddetliydi. Asım bin Kuleyb şöyle anlatmaktadır:
“Babam, Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’ın hadis rivayetini dinlemiş, Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) hadis rivayetine:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
“Kim bile bile benim hakkımda yalan konuşursa, ateşteki yerine hazırlansın!” diyerek başlardı.
Ahmed 2/413
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’ın, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den işittiği hadisleri yazıp yazmadığı hususunda birbirine muhalif haberler bulunmakla beraber, ondan hadis rivayet eden birçok tabiin bunları kitap ve sahifelerde toplamıştır. Mesela, bunlardan Beşir bin Nehik, Ebu Hureyre’den işittiği bütün hadisleri yazıp bunları ona arz ederek rivayet hakkını aldığını zikretmektedir.
Ahmed bin Hanbel Kitab’ul-İlel ve Marifeti’r-Rical 1/42, 43, Tabakat 7/1, 162, İbni Hacer Tehzibu’t-Tehzib 1/470
Meşhur öğrencilerinden Hemmam bin Münebbih’in yazdığı ‘es-Sahife es-Sahiha’ isimli Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’a ait 140 kadar hadisi ihtiva eden kitap Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’den yazılan hadis kitaplarının en mühimidir. İmam Ahmed, Müsned’inde 2/312, 319 bir tek isnad zinciri altında bu hadisleri sıralamıştır.
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’ın eleştirildiği diğer bir cihet de Emevilere hizmet ettiği hususudur. Bunun sebebi de, Muaviye’nin onu iki defa Medine valiliğine ataması, Mervan Medine’den ayrılınca da onun yerine vekillik yapmasıdır. Halbuki o, bir seferinde Mervan’ın yanına girmesine müsaade etmemiştir.
Siyeru A’lami’n-Nübela 2/213
Mervan’ın yerine vekil olduğu zamanlarda onların yaşadığı lüks hayatı kınarcasına bir eşeğe binerek yola çıkar ve:
“Yoldan çekilin, Emir geldi” derdi. Mervan’ın vekilliğini yaptığı diğer bir sırada, sırtında bir bağ odun olduğu halde çarşıya girdi ve:
“Emir için yolu açın” diye seslenerek yol aldı.
Siyeru A’lami’n-Nübela 2/614
Yine, Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’ın rivayet ettiği:
“Ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den iki kap ilim belledim ve bunlardan sadece birini açıkladım. Diğerine gelince, onu açıklasaydım şu boğazım kesilirdi.”
Buhari 272
Bu hadisten, her ne kadar ilimden nasibi olmayan bazı cahiller kendileri için delil çıkarıyorlarsa da onun bu hadisini, diğer bazı fiilleri şerh etmektedir. Şöyle ki; Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh):
“Ey Allah’ım! Beni hicri 60 yılına ulaştırma ve çoluk çocuğun emirliklerini bana gösterme!” diye dua ederdi. Bu hadisi Hafız ibni Hacer, ibni Ebi Şeybe’ye dayandırmaktadır. Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’den rivayet edilen merfu bir hadiste Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Ümmetimin helaki, Kureyş’ten bazı oğlanların eliyle olacaktır”
Buhari 3377
Bütün bunlardan, babadan oğula geçen saltanat yönetiminin başlangıç yılının hicri 60 yılı olacağına işaret etmektedir. Gerçekten de öyle olmuştur. O yıl Yezid bin Muaviye halifeliğe geçmiş ve hicri 64 yılına kadar kalmıştır. Sonra onun oğlu Muaviye halifeliğe geçti, o da birkaç ay sonra öldü. Bütün bunlardan, Ebu Hureyre’nin neşretmediği ilmin, Ka’be’ye saldırmaya bile cüret eden Emevilerin dalaletine işaret ettiği anlaşılmaktadır.
Son derece yumuşak ve mu’tedil bir kişi olan Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) üstün bir takvaya ve zühde sahipti. İbni Sa’d’ın sahih bir senetle rivayet ettiğine göre İkrime, Ebu Hureyre’nin her gün yüksek miktarda tesbihat yaptığını ve:
“Günahım miktarınca tesbih çekmekteyim” diye söylediğini bildirmiştir. Zehebi de, Siyer’de en-Nehdi’den şöyle rivayet etmektedir:
“Ebu Hureyre’ye yedi kez misafir oldum. O, hanımı ve hizmetçisi geceleyin birbirini takip ederek kalkarlardı. Birisi namazını kılar, sonra diğerini uyandırırdı. O kalkar kılar, sonra diğerini uyandırırdı.”
İbni Hazm, el-İhkam fi Usuli’l-Ahkam adlı kitabında şöyle demektedir:
“Kendilerinden orta miktarda fetva rivayet edilenler 13 kişidir ki, onlardan birisi de Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’dır. Diğerleri ise;
Ebu Bekir,
Osman,
Sa’d bin Ebi Vakkas,
Ümmü Seleme,
Enes,
Ebu Said el-Hudri,
Ebu Muse’l-Eşari,
Muaz bin Cebel,
Cabir bin Abdillah,
Selmanı Farisi,
Abdullah bin Amr ve
Abdullah bin Zübeyr (Radiyallahu Anhum)’dur.
Bunlardan her birinin fetvalarından küçük bir cüz oluşturulması mümkündür.
İbni Hazm el-İhkam fi Usuli’l-Ahkam 2/87, Cevamiu’s-Sire 301, 302
Sahabeler arasında 5374 adetle en çok hadis rivayet eden Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’ın 326 hadisini Buhari ve Müslim ittifaken, 93’ünü Buhari ve 98’ini Müslim münferiden rivayet etmişlerdir.
Cevamiu’s-Sire 257
Ömer (Radiyallahu Anh) tarafından Bahreyn valiliğine, Osman (Radiyallahu Anh) döneminde Mekke kadılığına ve Muaviye tarafından Medine valiliğine tayin edilen fakih, müçtehit ve çok ilim belleyen hafızların seyyidi Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh)’den toplamı 800’ü aşan sahabi ve tabiin ilim almıştır.
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) bir rivayete göre hicri 59 yılında 78 yaşında olduğu halde Akik mevkiindeki evinde vefat etmiş, oradan Medine’ye getirilmiştir.
Allah ondan razı olsun.