A
Çevrimdışı
Ebu Muhammed el Makdisi: ''IŞİD'e neden harici demiyorum'' (Birinci Bölüm)
Küresel Cihad düşüncesinin en önemli ilim adamlarından olan ve bir çok direnişçinin sözlerine değer verdiği Ebu Muhammed el Makdisi, IŞİD hakkında yeni bir açıklama yaptı.
Şuana kadar IŞİD cemaatine açık bir şekilde harici ismini kullanmadığımdan dolayı dostlarımdan bazıları bana serzenişte bulunuyor ve dostum olmayanlar ise bana öfkeleniyor. Bu kimseler, gençlerden ve ilim talebelerinden bir çok kimsenin benim harici ismini kullanmamamı delil getirerek IŞİD ile savaştan geri durduklarını iddia ediyorlar. Diyorum ki;
1- Harici lafzını kullanmak istemeyişim onları tezkiye ettiğim manasına gelmemelidir. Zaman zaman benim, onların içerisinde bulunan bazı kimseleri haricilerden daha şerli gördüğüm olmuştur. Harici grubu insanları büyük günahtan dolayı tekfir ederler. IŞİD cemaatine bağlı kimselerden bazıları, mücerret itaatten (aslen küfür olmayan itaatten) dolayı tekfir ederler. Bu itaatin isimlendirmesini, ihanet ve masiyet gibi terimlerle değiştirdikten sonra bu kanıya varırlar.
IŞİD cemaatine tabi olan birçok kimsenin nazarında tekfir kaideleri heva ve düşmanlıkla sınırlıdır. Bu cemaatte yer alan kimselere cehalet, bilinçsizlik galip gelmiş olup bir çoğu kıt beyinlidir. Hariciler yalan söylemezler ve yalan söyledikleri görülmemiştir. Ancak IŞİD cemaatine tabi olan bu kimseler kendileriyle girdiğim diyalog ve muamelelerde öğrendiğim kadarıyla içlerinden bazıları rafizilerden daha yalancı ve Yahudilerden daha iftiracıdırlar. Bu kimseler kılıçlarını Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ümmetinin en hayırlı mücahitlerine çekmişler, onların kanlarını ve mallarını mubah görmüşlerdir. Ümmetin hayırlı mücahitlerini öldürmede asli kafirlerden daha cüretkardırlar. Çünkü IŞİD cemaati bu mücahitleri mürted olarak görmektedir. Mürted ise asli kafirden daha şerlidir. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Her kim itaatten çıkar ve cemaatten ayrılırsa cahiliye ölümü ile ölür. Her kim körü körüne (çekilmiş) bir sancağın altında savaşırsa, bir asabe (kavmiyetçilik) namına kızar yahut bir asabeye davet eder veya bir asabeye yardımda bulunur da öldürülürse bu da bir cahiliye ölümüdür. Ve her kim benim ümmetime karşı çıkar, iyisini kötüsünü vurur; mümininden çekinmez; ahit sahibine verdiği sözü de yerine getirmezse o benden değildir; ben de ondan değilim!” (Müslim)
Bir çok defa açıklamasını yaptığım bu duruştan sonra onları övdüğüm veya onlara yaranmaya çalıştığım benden nasıl anlaşılır? Onların şer’i liderleriyle yazışmalarımızda onları isimlendirme noktasında, şer’i liderlerinin saflarında haricilerin varlığını ikrar etmeleri ile yetinmem duruşumda bir bulanıklık olduğu anlamına gelmez. Benim onlara harici lafzını mutlak bir şekilde kullanmamam onları tezkiye ettiğim manasına gelmemektedir. Tıpkı mücahitlere saldırıya geçerek onlara zulmettiklerinde onları def etme fetvası verdiğim gibi. Onların aleyhinde mürtedlere destek çıkmaksızın gerekli olduğu zaman mücahitler onları def etmek için birbirlerine yardımcı olurlar.
2- Ben, muhakkik alimlerden olan bazı şeyh kardeşlerimizin –Şeyh Ebu Katade gibi- IŞİD’e karşı kullandıkları ıstılahları ve onları harici olarak isimlendirmelerini reddetmiyorum. Ben onların bu ıstılahları kullanmalarında ki amaçlarının başkalarının yaptığı gibi düşmanlıkta aşırıya kaçmalarından veya tağutların efendilerinin intikamları doğrultusunda hareket etme yada onların istekleriyle uyumlu olmaktan kaynaklanmadığını çok iyi bilmekteyim. Aksine onların bu şekilde bir tavır takınması hakkın araştırılması ve ona tabi olunması içindir. Bu nedenle bu şeyhleri tafsilata indiğini ve bu vasfın IŞİD cemaatinde bulunan herkesi kapsamadığını aksine bu vasfın mümteni grupların liderlerinde ortaya çıkması bu vasfın ıtlak edilebileceğini belirttiklerini görürsün. Çünkü bir grubun liderler ve önderleri cemaatlerini müslüman kanı dökmelerine ve mücahitleri tekfir etmeye sevk eden mercidir. Yaratılmışların en hayırlısı ve en takvalısı da olsa cemaatlerinin alt tabakasını oluşturan kimselerin bu noktada bir etkileri yoktur.
Ben insanların birçoğunun bu tarz tafsilatları bilmediğini ve anlamadığını bildiğim için inkar etmediğim bu vakitte bu isimlendirmeyi üstlenmeyi tercih etmedim
Şeyh (Ebu Katade) onların Irak’ta bile olsa rafizilere ve nusayrilere karşı savaşları övülecek cinsten olduğunu belirtiyor. Onlardan başka rafizilerle savaşan kimse bulunmadığı takdirde onlarla beraber savaşılacağını söylüyor. Onları rafizilerden şer olarak daha aşağıda tutan kimselerin ve ayrıca tağutları ve Obama’yı onlardan daha hayırlı tutan kimselerin fücurları arasında ki tafsilat nerededir? Hepsine harici olarak hükmeden ve hiçbir tafsilata inmeden köklerini kurutmaya teşvik eden kimselerin tafsilatı nerede? Ki bu kimseler sırf cihat etmek için gelen ve hilafet ismiyle aldatılan gençlerin varlığını görmemekteler. Hiçbir sınamaya tabi tutmadan bunlardan kurtulmak için tağutların isteklerini gerçekleştiriyorlar.
3- Şam sahasında bazı grupların IŞİD’e karşı düşmanlıkları dini ve şer’i bir düşmanlık değildir. Aksine bu grupların düşmanlıkları dünyevidir veya kendilerini destekleyen efendilerinin direktif ve emirleri doğrultusunda hareket etmeleridir. Bu kirli oyuna ismimim karşımasından hoşnut olmam. Bu kirli savaşta kullandıkları şeyleri vermeyeceğime dair kendi kendime söz verdim. Entrikacıların ellerinde bir araç olmaktan hoşnut olmam. IŞİD tarafından aldatılan gençlerden tövbe edenler ve geri dönenler için bir genişlik sağlar diye bekledim. Nasihatlerimi işitirler ve onlara karşı insaflı tutumumun farkına varırlar. Ayrıca bir bineğimizin olmadığı savaşlara dahil olmak için fetvalarımı bekleyen kardeşlerimin kanını korumak için bunu yaptım.
Tabi, “senin söylediklerine göre Ebu Katade bu kandırılmış gençleri gözetmiyor” denilmez. Asla! Onun benim başım ve gözüm üstünde bir yeri vardır. Onun tercihleri benim nazarımda saygı duyulacak önemli tercihlerdir. Bizden her bir kimsenin kendisine bakan ve ağzından çıkacak kelimeyi bekleyen bir çevresi ve talebeleri var. Bizler birbirimizi tamamlıyoruz elhamdulillah. Cihad sahalarında her ne yaşanırsa birbirimizi dengelemeye çalışıyoruz. Batıl ehli bunu reddetse de ve inkarcılar bunu inkar etse de ben ve Şeyh (Ebu Katade) çok iyi biliyoruz ki Şam sahası şuan da uluslararası entrikaların ve istihbarat oyunlarının cirit attığı sahaya dönüşmüştür. IŞİD ahmaklığıyla, belirsiz komutanlarıyla ve etbasının çok olmasıyla bu oyunda arzulanan şeylerin gerçekleşmesi için kullanılan taşlardan bir taş olmuştur. Ajan olmalarına gerek yok! Aksine belirsiz komutanları tarafından kullanılıyorlar. Bu kirli oyunlarda ve habis amaçlarda bizim duruşlarımızdan ve fetvalarımızdan faydalanmalarından razı değiliz.
4- Bu sebeplerden ötürü şuana kadar bizlerden hiçbir kimse “düşmanı def etmek” fetvasının dışında onlarla savaş edilmesi için fetva vermedi. Öyle ki tağutların ve onların arkasında yer alan haçlıların isteklerini gerçekleştirme noktasında fetvalarımız kullanılmasın. Her kim onları bitirmek için çabalıyorsa onlardan sonra Nusret Cephesi ve cihat düşmanlarının isteklerine uymaktan yüz çeviren diğer cihadi grupları da bitirmek kolaylaşacaktır.
5- Harici ıstılahı sapık gruplarda gizli ajanda sahibi kimseleri faydalanmaya çalıştığı şeri ahkama taalluk eden bir ıstılahtır. Bu kimseler kandırılan ve aldatılan kimseleri ayırmaksızın Ad kavminin öldürülmesi gibi öldürülerek hepsinin kökten yok edilmesine davet ederler. İçlerinde bulunan bazı aşırıların haricilerden daha kötü olmasına rağmen ben insanlara bu kapıyı açmaktan hoşnut değilim. Özellikle bu kapıyı insanlar mürcie şeyhlerinin ve sultan alimlerinin fetvaları ile açınca Allah’ın düşmanları bununla çok sevindi, rafiziler ve tağutlar IŞİD’e niteliğine hamlederek bundan faydalandı.
Benim kavgam olmayan kavgaya dahil olmak istemem. Bizler bu kimselerle fer’i meseleler şöyle dursun asli meselelerde muhalif konumundayız. İşte bundan dolayı hariciler ve aşırılar rafizilerle ve nusayrilerle savaştığı zaman bizler seviniyoruz ve zafer bulmalarını temenni ediyoruz.
6- Hilafet ve İslam Devleti kavramları benim kalbimde ve bütün müslümanların kalbinde en sevimli kavramlardır. Benim düşmanlığım bu kavramlara olması imkan dahilinde değildir. Aksine benim düşmanlığım bu kavramları aşırılıkları, müslümanları tekfirleri ve mücahitlerin kanlarını mubah görmeleri ile çirkin hale getiren kimseleredir. Benim nazarımda şüphe olmaksızın kesin bir şekilde sabit oldu ki; IŞİD diğer gruplar şöyle dursun Nusret Cephesi’ni tekfir ediyor ve Nusret Cephesi’ni destekleyenlerin kanlarını mubah görüyor. Tıpkı Şam, Irak, Afganistan, Libya ve başka yerlerde güç yettirdikleri muhaliflerden alimlerin ve mücahitlerin kanlarını helal gördükleri gibi. Bu kimselerin kanlarını helal görürken de buna delil olarak hilafetin ve ümmetin projesinin önünde durmak suçlamasını sunarlar. Bu isimlerle (hilafet,devlet) kendilerini haklı konumuna getiriyorlar ve kendilerine muhalif olan herkese ajan, sahve ve hain vasıflarını reva görüyorlar. Kendi etbalarını bununla aldatıyorlar. Böylece müslümanların kanı ve canı onların nazarında ucuz bir hale geliyor ve kanlarını dökmek ve canlarını heder etmek kolaylaşıyor.
Küresel Cihad düşüncesinin en önemli ilim adamlarından olan ve bir çok direnişçinin sözlerine değer verdiği Ebu Muhammed el Makdisi, IŞİD hakkında yeni bir açıklama yaptı.
Şuana kadar IŞİD cemaatine açık bir şekilde harici ismini kullanmadığımdan dolayı dostlarımdan bazıları bana serzenişte bulunuyor ve dostum olmayanlar ise bana öfkeleniyor. Bu kimseler, gençlerden ve ilim talebelerinden bir çok kimsenin benim harici ismini kullanmamamı delil getirerek IŞİD ile savaştan geri durduklarını iddia ediyorlar. Diyorum ki;
1- Harici lafzını kullanmak istemeyişim onları tezkiye ettiğim manasına gelmemelidir. Zaman zaman benim, onların içerisinde bulunan bazı kimseleri haricilerden daha şerli gördüğüm olmuştur. Harici grubu insanları büyük günahtan dolayı tekfir ederler. IŞİD cemaatine bağlı kimselerden bazıları, mücerret itaatten (aslen küfür olmayan itaatten) dolayı tekfir ederler. Bu itaatin isimlendirmesini, ihanet ve masiyet gibi terimlerle değiştirdikten sonra bu kanıya varırlar.
IŞİD cemaatine tabi olan birçok kimsenin nazarında tekfir kaideleri heva ve düşmanlıkla sınırlıdır. Bu cemaatte yer alan kimselere cehalet, bilinçsizlik galip gelmiş olup bir çoğu kıt beyinlidir. Hariciler yalan söylemezler ve yalan söyledikleri görülmemiştir. Ancak IŞİD cemaatine tabi olan bu kimseler kendileriyle girdiğim diyalog ve muamelelerde öğrendiğim kadarıyla içlerinden bazıları rafizilerden daha yalancı ve Yahudilerden daha iftiracıdırlar. Bu kimseler kılıçlarını Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in ümmetinin en hayırlı mücahitlerine çekmişler, onların kanlarını ve mallarını mubah görmüşlerdir. Ümmetin hayırlı mücahitlerini öldürmede asli kafirlerden daha cüretkardırlar. Çünkü IŞİD cemaati bu mücahitleri mürted olarak görmektedir. Mürted ise asli kafirden daha şerlidir. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır:
“Her kim itaatten çıkar ve cemaatten ayrılırsa cahiliye ölümü ile ölür. Her kim körü körüne (çekilmiş) bir sancağın altında savaşırsa, bir asabe (kavmiyetçilik) namına kızar yahut bir asabeye davet eder veya bir asabeye yardımda bulunur da öldürülürse bu da bir cahiliye ölümüdür. Ve her kim benim ümmetime karşı çıkar, iyisini kötüsünü vurur; mümininden çekinmez; ahit sahibine verdiği sözü de yerine getirmezse o benden değildir; ben de ondan değilim!” (Müslim)
Bir çok defa açıklamasını yaptığım bu duruştan sonra onları övdüğüm veya onlara yaranmaya çalıştığım benden nasıl anlaşılır? Onların şer’i liderleriyle yazışmalarımızda onları isimlendirme noktasında, şer’i liderlerinin saflarında haricilerin varlığını ikrar etmeleri ile yetinmem duruşumda bir bulanıklık olduğu anlamına gelmez. Benim onlara harici lafzını mutlak bir şekilde kullanmamam onları tezkiye ettiğim manasına gelmemektedir. Tıpkı mücahitlere saldırıya geçerek onlara zulmettiklerinde onları def etme fetvası verdiğim gibi. Onların aleyhinde mürtedlere destek çıkmaksızın gerekli olduğu zaman mücahitler onları def etmek için birbirlerine yardımcı olurlar.
2- Ben, muhakkik alimlerden olan bazı şeyh kardeşlerimizin –Şeyh Ebu Katade gibi- IŞİD’e karşı kullandıkları ıstılahları ve onları harici olarak isimlendirmelerini reddetmiyorum. Ben onların bu ıstılahları kullanmalarında ki amaçlarının başkalarının yaptığı gibi düşmanlıkta aşırıya kaçmalarından veya tağutların efendilerinin intikamları doğrultusunda hareket etme yada onların istekleriyle uyumlu olmaktan kaynaklanmadığını çok iyi bilmekteyim. Aksine onların bu şekilde bir tavır takınması hakkın araştırılması ve ona tabi olunması içindir. Bu nedenle bu şeyhleri tafsilata indiğini ve bu vasfın IŞİD cemaatinde bulunan herkesi kapsamadığını aksine bu vasfın mümteni grupların liderlerinde ortaya çıkması bu vasfın ıtlak edilebileceğini belirttiklerini görürsün. Çünkü bir grubun liderler ve önderleri cemaatlerini müslüman kanı dökmelerine ve mücahitleri tekfir etmeye sevk eden mercidir. Yaratılmışların en hayırlısı ve en takvalısı da olsa cemaatlerinin alt tabakasını oluşturan kimselerin bu noktada bir etkileri yoktur.
Ben insanların birçoğunun bu tarz tafsilatları bilmediğini ve anlamadığını bildiğim için inkar etmediğim bu vakitte bu isimlendirmeyi üstlenmeyi tercih etmedim
Şeyh (Ebu Katade) onların Irak’ta bile olsa rafizilere ve nusayrilere karşı savaşları övülecek cinsten olduğunu belirtiyor. Onlardan başka rafizilerle savaşan kimse bulunmadığı takdirde onlarla beraber savaşılacağını söylüyor. Onları rafizilerden şer olarak daha aşağıda tutan kimselerin ve ayrıca tağutları ve Obama’yı onlardan daha hayırlı tutan kimselerin fücurları arasında ki tafsilat nerededir? Hepsine harici olarak hükmeden ve hiçbir tafsilata inmeden köklerini kurutmaya teşvik eden kimselerin tafsilatı nerede? Ki bu kimseler sırf cihat etmek için gelen ve hilafet ismiyle aldatılan gençlerin varlığını görmemekteler. Hiçbir sınamaya tabi tutmadan bunlardan kurtulmak için tağutların isteklerini gerçekleştiriyorlar.
3- Şam sahasında bazı grupların IŞİD’e karşı düşmanlıkları dini ve şer’i bir düşmanlık değildir. Aksine bu grupların düşmanlıkları dünyevidir veya kendilerini destekleyen efendilerinin direktif ve emirleri doğrultusunda hareket etmeleridir. Bu kirli oyuna ismimim karşımasından hoşnut olmam. Bu kirli savaşta kullandıkları şeyleri vermeyeceğime dair kendi kendime söz verdim. Entrikacıların ellerinde bir araç olmaktan hoşnut olmam. IŞİD tarafından aldatılan gençlerden tövbe edenler ve geri dönenler için bir genişlik sağlar diye bekledim. Nasihatlerimi işitirler ve onlara karşı insaflı tutumumun farkına varırlar. Ayrıca bir bineğimizin olmadığı savaşlara dahil olmak için fetvalarımı bekleyen kardeşlerimin kanını korumak için bunu yaptım.
Tabi, “senin söylediklerine göre Ebu Katade bu kandırılmış gençleri gözetmiyor” denilmez. Asla! Onun benim başım ve gözüm üstünde bir yeri vardır. Onun tercihleri benim nazarımda saygı duyulacak önemli tercihlerdir. Bizden her bir kimsenin kendisine bakan ve ağzından çıkacak kelimeyi bekleyen bir çevresi ve talebeleri var. Bizler birbirimizi tamamlıyoruz elhamdulillah. Cihad sahalarında her ne yaşanırsa birbirimizi dengelemeye çalışıyoruz. Batıl ehli bunu reddetse de ve inkarcılar bunu inkar etse de ben ve Şeyh (Ebu Katade) çok iyi biliyoruz ki Şam sahası şuan da uluslararası entrikaların ve istihbarat oyunlarının cirit attığı sahaya dönüşmüştür. IŞİD ahmaklığıyla, belirsiz komutanlarıyla ve etbasının çok olmasıyla bu oyunda arzulanan şeylerin gerçekleşmesi için kullanılan taşlardan bir taş olmuştur. Ajan olmalarına gerek yok! Aksine belirsiz komutanları tarafından kullanılıyorlar. Bu kirli oyunlarda ve habis amaçlarda bizim duruşlarımızdan ve fetvalarımızdan faydalanmalarından razı değiliz.
4- Bu sebeplerden ötürü şuana kadar bizlerden hiçbir kimse “düşmanı def etmek” fetvasının dışında onlarla savaş edilmesi için fetva vermedi. Öyle ki tağutların ve onların arkasında yer alan haçlıların isteklerini gerçekleştirme noktasında fetvalarımız kullanılmasın. Her kim onları bitirmek için çabalıyorsa onlardan sonra Nusret Cephesi ve cihat düşmanlarının isteklerine uymaktan yüz çeviren diğer cihadi grupları da bitirmek kolaylaşacaktır.
5- Harici ıstılahı sapık gruplarda gizli ajanda sahibi kimseleri faydalanmaya çalıştığı şeri ahkama taalluk eden bir ıstılahtır. Bu kimseler kandırılan ve aldatılan kimseleri ayırmaksızın Ad kavminin öldürülmesi gibi öldürülerek hepsinin kökten yok edilmesine davet ederler. İçlerinde bulunan bazı aşırıların haricilerden daha kötü olmasına rağmen ben insanlara bu kapıyı açmaktan hoşnut değilim. Özellikle bu kapıyı insanlar mürcie şeyhlerinin ve sultan alimlerinin fetvaları ile açınca Allah’ın düşmanları bununla çok sevindi, rafiziler ve tağutlar IŞİD’e niteliğine hamlederek bundan faydalandı.
Benim kavgam olmayan kavgaya dahil olmak istemem. Bizler bu kimselerle fer’i meseleler şöyle dursun asli meselelerde muhalif konumundayız. İşte bundan dolayı hariciler ve aşırılar rafizilerle ve nusayrilerle savaştığı zaman bizler seviniyoruz ve zafer bulmalarını temenni ediyoruz.
6- Hilafet ve İslam Devleti kavramları benim kalbimde ve bütün müslümanların kalbinde en sevimli kavramlardır. Benim düşmanlığım bu kavramlara olması imkan dahilinde değildir. Aksine benim düşmanlığım bu kavramları aşırılıkları, müslümanları tekfirleri ve mücahitlerin kanlarını mubah görmeleri ile çirkin hale getiren kimseleredir. Benim nazarımda şüphe olmaksızın kesin bir şekilde sabit oldu ki; IŞİD diğer gruplar şöyle dursun Nusret Cephesi’ni tekfir ediyor ve Nusret Cephesi’ni destekleyenlerin kanlarını mubah görüyor. Tıpkı Şam, Irak, Afganistan, Libya ve başka yerlerde güç yettirdikleri muhaliflerden alimlerin ve mücahitlerin kanlarını helal gördükleri gibi. Bu kimselerin kanlarını helal görürken de buna delil olarak hilafetin ve ümmetin projesinin önünde durmak suçlamasını sunarlar. Bu isimlerle (hilafet,devlet) kendilerini haklı konumuna getiriyorlar ve kendilerine muhalif olan herkese ajan, sahve ve hain vasıflarını reva görüyorlar. Kendi etbalarını bununla aldatıyorlar. Böylece müslümanların kanı ve canı onların nazarında ucuz bir hale geliyor ve kanlarını dökmek ve canlarını heder etmek kolaylaşıyor.
Moderatör tarafında düzenlendi: