Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Ehli Kitabın Hepsi Bir Değildir Ayetini Nasıl Anlamalıyız?

H Çevrimdışı

Hakpeşinde

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
"Onların (Kitap ehlinin) hepsi bir değildir. Kitap ehli içinde, gece saatlerinde ayakta duran, secdeye kapanarak Allah’ın âyetlerini okuyan bir topluluk da vardır.Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler. Kötülükten men ederler, hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar salihlerdendir."
Ali İmran 113 -114
Bu Kur’ân’daki ifadeler gösteriyor ki, Hz. Muhammed dönemine kadar Kutsal Kitap sapasağlam mevcuttu ve gerçek imanlılar bulunmaktaydı. Kur’ân’a göre Ehl-i Kitab’ın tamamı Kutsal Kitab-ı yanlış yorumlamıyordu. Sadece bunlardan bir kısmı bunu yapıyordu.

Hristiyanların bu iddialarına ne demeliyiz .Allah razı olsun
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
بســـم الله الرحمن الرحيم
لَيْسُواْ سَوَاء مِّنْ أَهْلِ الْكِتَابِ أُمَّةٌ قَآئِمَةٌ يَتْلُونَ آيَاتِ اللّهِ آنَاء اللَّيْلِ وَهُمْ يَسْجُدُونَ
(Kitab ehlinin) hepsi bir değildir. Kitab ehlinden istikamet sahibi bir topluluk vardır ki; onlar (Allah'ın emrine itaat ederek) geceleri secde ederek Allah'ın ayetlerini okurlar. (Âl-i İmran 113)



Bu ayetin sebebi nüzulü hakkında İbn-i Abbas ve Mukatil (r.anh) şöyle dediler:
"Yahudilerden olan Abdullah İbn-i Selam, Salebe b. Saye, Huseyd b. Saye, Esed b. Ubeyd müslüman olunca yahudi alimleri:
"Muhammed'e iman eden kişiler aramızdaki en kötü kişilerdir. İyilerimizden olsaydılar babalarının dinini terketmezlerdi." dediler.
Yahudilerden müslüman olanlara da dediler ki: "Dininizi başka dinle değiştirdiğiniz için çok şey kaybedib husrana uğradınız" Bunun üzerine Allah (c.c) bu ayeti indirdi.
(İbn-i Ebi Hatim, Taberani, İbn-i Mendeh, İbn-i Cerir,İbn-i İshak, İbn-i Munzir, Beyhaki, İbn-i Asakir)

Bu ve bundan sonraki ayetler kitap ehlinin sıfatlarını zikretmeye devam eden ayetlerdir. Daha önceki ayetlerde Allah (c.c.) kitab ehlinin iki sınıf olduğunu bildirmiş, bunlardan bir kısmının mu'min ve çoğunun ise fasık olduğunu söylemiş, sonra da fasık olanların durumlarını, özelliklerini ve akibetlerini bildirmişti. Bu ve bundan sonraki ayetlerde ise onlardan İslam'a girib müslüman olan kimselerin halini anlatmaktadır.

Allah (c.c.) bu ayette kitab ehlinden olan kimselerin hepsinin eşit olmadığını haber veriyor. Çünkü onlardan inkar edenler olmakla birlikte mu'min olan kimseler de vardır. O halde hiç bir zaman mu'min ile kafir, Allah'ın ayetlerini bilerek inkar eden ile Allah'ın ayetlerine iman eden, batıl üzere olduklarını bildikleri halde hased, kin ve kıskançlık sebebiyle hak olduğunu bilmelerin erağmen Muhammed (s.a.v.)'e bağlanmayan yahudiler ile hak kendilerine geldiği zaman hemen bağlanan ve Muhammed (s.a.v.)'e inanan yahudiler eşit olamazlar.

"Kitab ehlinden (öyle) bir topluluk vardır ki; onlar (Allah'ın emrine itaat ederek) geceleri secde ederek Allah'ın ayetlerini okurlar."
Kitab ehlinden öyle kişiler vardır ki diğerlerine nazaran çok az sayıda olmalarına rağmen şu sıfatlara haizdirler. Gece namazı kılarak Allah'ın ayetlerini okurlar.

Ayette geçen "Secde ederek Allah'ın ayetlerini okurlar"dan kasıt; namaz kılarak Allah'ın ayetlerini okurlar demektir. Çünkü secdede Kur'an okunmaz.
Rasulullah zamanında gece namazı yalnız müslümanların kıldığı bir namazdı. Ayette zikredilen Rasulullah'a inanmış olan kişiler gece namazı kılıyorlardı. Demek ki bunlar müslüman olmuş kimselerdi.

İbn-i Mes'ud (r.anh)'dan şöyle rivayet edilmiştir:
"Bir gece Rasulullah (s.a.v.) yatsı namazını geciktirdi. Sonra mescide girdi. Müslümanlar onu namaz için bekliyorlardı. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Bu saatte sizden başka diğer din mensublarından Allah'ı zikreden hiç kimse yoktur." Bunun üzerine bu ayet nazil oldu."
(Ahmed, Nesei, Bezzar, Ebu Yala, İbn-i Cerir, İbn-i Münzir, İbn-i Ebi Hatim, Taberani, sahih senedle rivayet ettiler.)


Bu âyet-i kerimenin kimleri anlattığı hususunda iki görüş zikredilmiştir.

1- Abdullah b. Abbas, Katade ve İbn-i Curayce göre bu âyet-i kerime, bundan önce, iki sınıfa ayrıldıkları belirtilen ehl-i kitabı beyan etmekte, onlardan, mümin olanların sıfatlarını zikretmektedir. Zira, yüz onuncu âyette ehl-i kitabın bir kısmının mümin olduğu, çoğunluğunun ise İslamı kabul etmeyerek kendi dinlerinden dahi çıktıklan beyan edilmiş, bu âyet-i kerimede de ehl-i kitabın mu'minlerinin sıfatları zikredilmiş ve övülmüşlerdir.
Bu hususta Abdullah b. Abbas diyor ki:
"Yahudilerden Abdullah b. Selam, Sa'lebe b. Saye, Useyd b. Saye, Esed b. Ubeyd ve benzeri kişiler müslüman olunca Yahudilerin Hahamları ve iman etmeyen kâfirleri, müslüman olanlar hakkında şunları söylemeye başladılar. "Muhammed'e ancak şerlilerimiz iman edib tabi olmuşlardır. Şayet onlar seçkinlerimiz olsalardı atalarının dinini bırakıb başka bir dine gitmezlerdi" İşte bunun üzerine bu âyet-i kerime nazil oldu.

2- Abdullah b. Mes'ud ve Suddi'ye göre ise bu âyet-i kerime, İslamı kabul etmeyen ehl-i kitab ile Muhammed ummetini anlatmaktadır. Ehl-i kitabın, Muhammed ummetine eşit olmayacağım ve Muhammed ummetinin, âyette zikredilen sıfatlan taşıdıklarını beyan etmektedir.

Taberi, daha önceki âyetlerle irtibatlı olması bakımından birinci görüşün tercihe şayan olduğunu söylemiştir. Çünkü yüz onuncu âyette ehl-i kitabın, mu'min ve dinden ayrılan fasıklar olarak iki sınıfa ayrıldıkları zikredildikten sonra bu âyette de ehl-i kitabın hepsinin eşit olmadığı, mu'min olanlarının, zikredilen sıfatlarla kâfirlerden üstün oldukları beyan edilmiştir.
 
Üst Ana Sayfa Alt