بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Hâlık isminin lügat anlamı
Hâlık isminin lügat anlamı
Hâlık, “halaka” kökünden türetilmiş bir isimdir. Allah‟ın sıfatı olarak Kur‟an‟da 8 kez zikredilmektedir. 4 kez de “Hâlıkun” şeklinde çoğul olarak zikredilir. “Halk” kelimesi ise 160 defadan fazla geçmektedir.
1-Hâlık; yaratan ve var edendir.
2-Hâlık; bir şeyi ölçüp biçip ayarlamak, bir işi düzgün bir şekilde planlayıp, takdir etmektir.
3-Hâlık; aslı, örneği ve modeli olmadan nesneyi var etmek, bir şeyden başka bir şey icat etmektir.
Hâlık isminin Kur‟an içerisinde incelenmesi
“…Allah‟tan başka bir yaratıcı var mı?.” (Fatır 3)
“...O her şeyin yaratıcısıdır..” (En‟am 102)
“...Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz?” (Vakıa 59)
“…Yaratanların en güzeli olan Allah‟ın şanı ne yüce, ne mübarektir.” (Mü‟minun 14)
“...Muhakkak ki senin Rabbin hakkıyla yaratan, pek iyi bilendir.” (Hicr 86)
Yukarıdaki ayette “Hâlık” ismi, mubalağalı olarak “Hallak” şeklinde kullanılmıştır. Ayrıca “Alîm” ismiyle beraber zikredilmiştir. Yani Allah yaratırken rasgele yaratmamıştır. Yarattığı her şeyi belli bir amaç için, bir düzen ve intizam içinde yaratmıştır.
“..Her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını takdir eden Allah, yüceler yücesidir.” (Furkan 2)
Hâlık isminin bize yüklediği görev ve sorumluluklar
1-Hayat programımızı belirlemeye en layık olan, bizi yaratandır. O yarattığının ihtiyaçlarını en iyi bilen değil mi?
“...Yaratan, yarattığını en iyi bilmez mi?” (Mülk 14)
“Dikkat edin! Yaratmak da, emretmek de O‟na aittir.” (A‟raf 54)
Bizler bugün, çağdaş firavunlara, sahte ilahlara, hayatımıza karışan, programımızı belirleyen kimselere sormalıyız, “Bizi yaratan siz misiniz yoksa Allah mı?” Hepsinin verecekleri cevap “Hayır” olacak. Çünkü Firavunlar ve sahte ilahlar kendilerini hiçbir zaman “Yaratıcı” olarak nitelemezler. Bu konuda Allah ile boy ölçüşemeyeceklerini çok iyi bilirler. Onlar sadece “Rabb” olma iddiasındadırlar. Bizi Allah‟ın terbiyesinden çıkarıp kendi terbiyelerine sokma kavgasındadırlar. Bizim de onlara vereceğimiz tek bir cevap var: “Yaratan siz değilseniz emretmek neyinize? Biz sadece bizi yaratana kulluk ederiz. Biz ancak yaratanın emirlerine boyun eğeriz.”
“İşte bu Allah‟ın yaratmasıdır. şimdi gösterin bana, O‟nun dışındakiler ne yaratmış!” (Lokman 11)
“Hayır, hiçbir şey gösteremezler. Zalimler apaçık bir sapıklık içindedirler.” (Lokman 11)
Onların ortaya çıkardıkları şey; anarşidir, terördür, savaştır, zulümdür. Onlar eğitim sistemlerinden ahlaksız, şahsiyetsiz, kalitesiz bireyler üretir ve dünyayı cehenneme çevirirler. Becerebildikleri tek şey de budur.
2-İnsanlara türlü türlü örneklerle Allah‟ın yaratıcı olduğunu kabul ettirmek yerine, yaratanın hayata hükmetmesi gerektiğini anlatalım.
“Andolsun ki onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan “Allah” derler.” (Lokman 25)
Mekkeli müşrikler Allah‟ın yaratma sıfatını kabul ediyor, yaratma sıfatına iman ediyorlardı. Yeryüzünde yaşayan milyarlarca insan, Allah‟ın yaratıcı olduğunu kabul eder. Bunda herhangi bir problem, bir itiraz söz konusu değildir. Ancak onlar, Allah‟ın yaratma özelliğinden sonra gelen sıfatlarına iman etmezler. O sıfatlarla problemleri vardır bu insanların, o sıfatlara itirazları vardır.
Bugün pek çok Müslüman, Allah‟ın varlığını ve yaratıcılığını ispatlama gayretindedir. Çiçeklerden arılara, karpuz çekirdeklerinden balıklara varıncaya kadar, araştırmalar yaparak, mucizevi şeyleri insanlara sunarak Allah‟ı tanıtma çabasındadır. Oysa hiçbir kimse; “Arıları falanca, çiçekleri de filanca yarattı” dememiştir, demeyecektir. Bizler Allah‟ın isimlerini bir bütün olarak incelemeliyiz. Kur‟an‟ı bir bütün olarak okumalıyız. Allah‟ın yaratıcı olduğunu anlatırken, hüküm koyucu olduğunu da anlatmalıyız. Allah‟ın sadece bazı isimlerini anlatanlar, bir ömürlerini buna adasalar da, Esma-ul Hüsna‟yı tam olarak kavrayamazlar
3-Rabbimizin yarattığı şeylerden ibret almalıyız. Yarattığı her güzelliği gördükçe O‟na olan yakınlığımız, ibadetimiz ve zikrimiz artmalı.
“Onlar ayakta, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah‟ı zikreder, O‟nu hep gündemde tutarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler ve derler ki: “Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın! Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru.” (Ali İmran 191)
“İşte Rabbiniz Allah O‟dur. O‟ndan başka hiçbir ilah yoktur. O her şeyin yaratıcısıdır. Öyleyse O‟na kulluk edin...” (Enam 102)