Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

El-Halim

H Çevrimdışı

Huzeyfe

Kim Allah'a tevekkül ederse, Allah ona yeter.
İslam-TR Üyesi
29051


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Halîm isminin lügat anlamı

Halîme fiilinden ismi fail olarak türetilmiş olan el-Halîm ismi, yapılan kötülüğe karşılık vermemek, hemen cezalandırmamak, gazap anlarında nefse hakim olmak, çok sakin, ağırbaşlı ve yumuşak huylu olmak anlamlarına gelmektedir.

Halîm isminin ıstılah anlamı

Halîm; cezalandırmaya gücü yettiği halde, suçluların cezasını hemen vermeyendir.
Halîm; kullarına karşı müsamahakâr davranandır.
Halîm; mühlet veren, cezaları erteleyendir.
Halîm; kullarının isyanlarına rağmen onları gizli ve açık nimetlerini vermeye devam edendir.
Halîm; isyan eden kullarına tevbe etmeleri için yeterli süre tanıyandır.

Halîm isminin Kur‟an içerisinde incelenmesi

el-Halîm ismi Kur‟an‟da 11 kez Allah‟a izafe edilerek zikredilmiştir. Münferid olarak değil Allah‟ın diğer isimleriyle beraber zikredilmiştir.

1-el-Halîm ismi 6 kez el-Ğafur ismiyle beraber zikredimiştir. Rabbimiz acizliğinden veya güçsüzlüğünden dolayı değil, yumuşaklığından dolayı kullarını bağışlayan, onların cezalarını erteleyendir. İnsanlar bazen kimi konularda aciz kalırlar. Daha büyük makamlardan baskılar geldiği için affederler veya cezaları ertelerler. Ancak Allah‟a baskı yapabilecek hiçbir güç ve makam yoktur. O‟nun bağışlaması tamamen Halîm özelliğinden ötürüdür.

"...Biliniz ki Allah cok bağışlayandır, cok Halimdir." (Bakara 235)

2-el-Halîm ismi 3 kez el-Alîm ismiyle beraber zikredilmiştir. Rabbimiz hepimizin gizli ve açık hatalarını en iyi bilen ve buna rağmen bize süre tanıyandır. Allah; gafletinden, bilmezliğinden dolayı kullarına karşı Halîm değildir. Delil yetersizliğinden dolayı affetmek zorunda kalan değildir. Her şeyi en ince ayrıntısıyla bilmesine rağmen affeden ve mühlet verendir.

“...Allah her şeyi en iyi bilendir, Halîmdir.” (Nisa 12)

3-el-Halîm ismi 1 kez el-Ğaniy ismiyle beraber zikredilmiştir. Rabbimiz zengindir ve hiçbir şeye ihtiyaç duymayandır. O, kendilerine ihtiyaç duyduğu için kullarını affeden değildir. O‟nun kullarına ve kullarının ibadetlerine ihtiyacı yoktur. Rabbimiz kendisinin değil, kulunun muhtaç olmasından dolayı Halîm olan, bağışlayan ve mühlet verendir.

“…Allah çok zengindir, çok Halîmdir.” (Bakara 263)

4-el-Halîm ismi 1 kez de eş-şekur ismiyle beraber zikredilmiştir. Rabbimiz şükre layık olandır, kullarının şükrünün karşılığını bol bol verendir. Halîm sıfatıyla onların eksiklerini görmezlikten gelen ve yapılan her şükrün karşılığını kat kat vererek çoğaltandır.

Halîm isminin bize yüklemiş olduğu görev ve sorumluluklar

1-Bizler hilm ve yumuşaklık konusunda Hz. İbrahim‟i ve Rasulullah (s.a.v)‟ı örnek almalıyız:

“İbrahim‟den korku gidip müjde gelince Lut kavmi hakkında adeta bizimle mücadele etmeye başladı. İbrahim cidden Halîm, yumuşak huylu, bağrı yanık ve kendisini Allah‟a vermiş biri idi.” (Hud 74-75)

Hz. İbrahim helak taraftarı değil, hidayet taraftarıydı. Toplumların helak edilmesi için değil, kurtulması için çabalıyordu. Bundan dolayı Lut kavminin helak edilmemesi, onlara mühlet verilmesi için meleklerle tartışıyordu.

Taif halkı Rasulullah (s.a.v)‟a eziyet edince Allah Taif‟i helak etmek için melekleri gönderdi. Ama Rasulullah (s.a.v) buna izin vermeyerek “Onlar bilmeyen bir toplum. Belki Allah onların zürriyetlerinden hayırlı insanlar çıkaracaktır.” buyurdu. Gerçekten de onların nesillerinden hayırlı ve salih kimseler ortaya çıktı.

Bizler de insanların helak edilmeleri için değil, kurtulmaları için çabalamalıyız. Allah‟ın mühlet verdiği kullara bizler de mühlet vermeliyiz. Hiçbir kimse hakkında; “Allah onu bağışlamaz, o adam olmaz” gibi ifadeler kullanmamalıyız.

2-Hem kendimiz Halîm olmalı, hem de Allah‟tan Halîm olan çocuklar ve nesiller istemeliyiz:

“İbrahim, Rabbim bana salihlerden olacak bir evlat ver, dedi. İşte o zaman biz onu Halîm bir oğul ile müjdeledik.” (Saffat 100-101)

Hz. İbrahim Rabbinden erdemlerle donatılmıi bir oğul istiyordu. Erdemlerin zineti ise hilm ve yumuiak huyluluktu. Allah da onu bu özelliklere haiz bir evlatla müjdelemişti.

Bizler de çocuklarımızı şiddet ve hırçınlık üzere değil, hilm ve yumuşak huyluluk üzere yetiştirmeliyiz. Kendimizi ve çocuklarımızı, bizleri kabalığa ve şiddete itecek olan unsurlardan uzak tutmalıyız.

Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:

“Kime yumuşak huylu olmaktan bir pay verilmişse ona hayırdan nasibi verilmiş demektir. Kim de yumuşak huyluluk payından mahrum kılınmışsa hayırdan nasip alamamış demektir. Kıyamet günü, müminin tartıda en ağır gelen iyi ameli güzel ahlâktır. Şüphesiz ki Allah, güzel ahlaka aykırı kötü iş işleyip çirkin söz söyleyene öfkelenir.”(Buhari/el-Edebu‟l-Müfred 464. Tirmizi 2013)

Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:

“Allah bir aile halkı hakkında hayır dilerse onları birbirlerine karşı yumuşak huylu ve anlayışlı kılar.”(Camiu‟s-Sağir 393)

Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu:

“Gerçek pehlivan güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiği zaman öfkesine hakim olandır.”(Ebu Davud 4779)

Abdulkays Eşecc (r.a) şöyle anlatıyor:

“Rasulullah (s.a.v) bana şöyle buyurdu:

- Gerçekten sende Allah‟ın sevdiği iki huy var. Ben dedim ki:

- Ey Allah‟ın Rasulü, bunlar hangi huylardır? Rasulullah (s.a.v):

- Bunlar yumuşak huyluluk ve hayadır, buyurdu. Dedim ki:

- Bunlar bende eskiden beri mi var, yoksa yeni mi bulunuyor?

Rasulullah (s.a.v.):

- Eskiden beri, buyurdu. Ben de:

Beni iki ahlâk üzere yaratıp da onları seven Allah‟a hamd olsun, dedim.” (Buhari/el-Edebu‟l-Müfred 584.)

3-Yumuşak huylu ve halim olmamız bizi, insanlara iyiliği emretmekten ve asli görevlerimizi yerine getirmekten alıkoymamalıdır.

“Dediler ki: Ey Şuayb! Babalarımızın taptıklarını bırakmamızı yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmayı terk etmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen çok halim, yumuşak huylu ve çok akıllısın.” (Hud 87)

Hz. Şuayb çok halim ve yumuşak huylu idi. Bunu toplumunun kafirleri bile söylüyorlardı. Onun bu özelliğini ön plana çıkararak “Sen yumuşak huylu birisin, elâlemin işine neden karışıyorsun?” demek istiyorlardı.

Ancak halim olması Hz.Şuayb‟ı hiçbir zaman gerçek bir namaz kılmaktan alıkoymadı. Toplumu rahatsız edecek kadar ciddi bir namazı vardı. Onun namazı emrediyor ve yasaklıyordu. Onun namazı seccadenin üzerinde kalan bir namaz değil, seccadeden bütün bir hayata yayılan bir namazdı.

Halîm olması Hz. Şuayb‟ı toplumunu uyarmaktan alıkoymadı. Allah‟ın hudutlarının çiğnenmesine karşı o hep sert durdu, taviz verenlerden olmadı.

Bizler halim olmalıyız ama pısırık ve pasif olmamalıyız. Allah‟ın yasakları çiğnendiği zaman geçip gitmemeli, taviz vermemeli, Müslümanca tavrımızı ortaya koymalıyız. Yumuşak huyluyuz diye, koyun sürüleri gibi olmamalıyız.

Rasulullah (s.a.v.), iki şey arasında seçim yapma durumunda kalırsa günah olmadığı sürece bunların en kolay olanını seçerdi. Eğer günah olacaksa bu işten insanların en uzak duranı O olurdu. Rasulullah (s.a.v.) kendisi için intikam almazdı. Ancak Allah‟ın haramlarından biri çiğnendiği zaman, Aziz ve Celil olan Allah için intikam alırdı.”(Müslim/Fezail 77)

4-Müslümanların kusurlarını görmezden gelip onları affetmeliyiz. Kötülüğe iyilikle karşılık vermeli, insanları düşman olarak değil, dost olarak kazanmalıyız.

“Kötülükle iyilik bir olmaz. Sen kötülüğü en güzel bir şekilde sav. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost oluverir. Bu güzel davranışa ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak hayırdan büyük nasibi olan kimseler kavuşturulur.” (Fussilet 34-35)
 
Üst Ana Sayfa Alt