A
Çevrimdışı
EŞİNLE MUAMELEDE
31 SÜNNET
Elhamdülillah Ve’s salatu ve’s Selamu Ala Rasulillah..
1-EŞİNİN YÜZÜNE GÜLÜMSE
Allah rasulü (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kardeşinin yüzüne gülümsemen senin için bir sadakadır.” Öyleyse kişi eşinin yüzüne gülümserse ne kadar sadaka ecri kazanacağını varsın kendi düşünsün.(Buhari-Müslim)
2-KENDİ ELLERİNLE EŞİNE İKRAMDA BULUN.
Allah rasulü (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın rızasını gözeterek yaptığın her harcamadan dolayı sevap alırsın, hatta eşinin ağzına koyduğun lokmadan bile. (Buhari-Müslim)
"Biriniz yemek yediğinde hanımının ağzına lokma koymadan ve hanımının elinden lokma yemeden yemeğini bitirmesin.” (Buharî, Müslim)
3-EŞİNDEN ARTA KALAN ŞEYLERİ İÇEREK ONA İLTİFAT ET VE SEVGİNİ GÖSTER
Âişe (radiyallâhu anhâ) anlatıyor; 'Ben hayızlı olduğum halde, bir şey içer sonra Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem)'e verirdim. O da, benim ağzımın değdiği yerden içerdi. Ben hayızlı olduğum halde, kemiğin etini ısırır, sonra Peygamber (sallallâhu aleyhi ve selîemj'e verirdim. O da, benim ağzımın değdiği yerden ısırırdı'.(Müslim)
4-EŞİNİN KUCAĞINA YASLAN
Âişe (radiyallâhu anhâ) anlatıyor; “Ben hayızlı iken, Rasulul-lah (sallallâhu aleyhi vesellem) benim kucağımda kuran okurdu.” (Buhari-Müslim)
5-EŞİNLE BİRLİKTE AYNI KABTAN SU ALARAK DUŞ YAP.
Aişe (r.anh) şöyle anlatır: Ben ve Resulullah (s.a.v), farak denen tek bir kaptan beraber guslederdik. Süfyan der ki: "Bir farak üç sa'dır." (Buhari-Müslim)
Aişe (r.anh) şöyle anlatır: “Ben ve Resulullah (s.a.v) sarıdan mamul bir kaptan su alarak yıkanırdık.”
(Nesai, Taharet, 47, (98, 99)
- Aişe de ( r.anha) şöyle söylemiştir: Ben ve Allah Resûlü (s.a.v.) cünüplükten dolayı bir kaptan yıkanırdık. Ellerimiz kapta birbirine karışırdı. (Buhari-Müslim)
Buhari'nin lafzı da şöyledir: aynı kaptan yıkanır, suyu hep beraber avuçlardık. Müslim' de ise şöyledir: İkimizin arasında bir kap vardı. Ellerimiz birbirine karışırdı. Öyle ki bana bırak bana bırak derdim. Nesai'nin lafzı da şöyledir: bir kaptan yıkanırdık. Bazen O benden önce davranır, bazen ben önce davranırdım. O bana: “Bana bırak" der, ben de ona: "bana bırak” derdim.
6-EŞİNLE ŞAKALAŞ VE OYUN OYNA
Rasulullah (s.a.v) bir sahabe evlilik yapıtğında ona bekarla evlenseydin “…O senin sen de onunla mülâtefe ederdiniz!" buyurdular." (Buhârî, Nikâh 10; Müslim, Radâ 54, (715); Ebu Dâvud, Nikâh 3, (2048); Tirmizî, Nikâh 4, 13 (1086, 1100); Nesâî, Nikâh 6, 10 (6, 61-65)
-Âişe anlatıyor:
“Ben zayıf ince belli genç bir hanımdım. Bir seferde Peygamberimizle birlikte bir yolculuğa çıktım. Peygamberimiz bir yerde Sahabîlere:“Siz ilerleyin” dedi. Onlar gidince ikimiz arkada yalnız başına kaldık. Bana:
“Gel seninle yarışalım” dedi ve koşmaya başladık. Ben kendisini geçtim.
“Aradan birkaç yıl geçmişti. Yine onunla birlikte bir yolculukta iken bir yerde Sahabîlere:
“Siz ilerleyin” dedi ve ikimiz yalnız kaldık.
“Gel yarışalım” dedi. O zamanlar ben kilo almıştım. Önceki yarışmayı da unutmuştum. Koşmaya başladık. Fakat bu sefer de o beni geçti. Gülümseyerek:
“Bu defaki benim seni geçişim o gün beni geçişine bedel olsun’ buyurdu.”(İmam Ahmed sahih bir senetle)
7-EV İŞLERİNDE EŞİNE YARIDM ET
Aişe'e (r.anh) evde neler yapar diye sorulduğunda şöyle demiştir: Diğer insanlar gibi bir insandı. Elbisesini diker, koyun sağar ve kendi hizmetini görürdü." .”(İmam Ahmed sahih bir senetle)
8-EŞİN İÇİN AĞZINI TEMİZ TUT
Aişe (r.anh) şöyle anlatır: Resulullah (s.a.v) eve girdiğinde ilk olarak misvakla ağzını temizlerdi.” (Müslim)
9-EŞİN İÇİN KOKU SÜRÜN VE SÜSLEN
İbni Abbas (r.a) şöyle demiştir: “Ben eşimin benim için süslenmesini sevdiğim gibi onunda benim için süslenmesini severim.”
10-EŞİNE SESLENİRKEN/ÇAĞIRIRKEN SEVDİĞİ İSİMLERLE, LAKAPLARLA SESLEN VE ÇAĞIR
-Rasulullah (s.a.v): Aişe ye(r.anh) bazen(Aişe yerine) Aiş! Cibril (a.s) sana selam söylüyor” (Buhar-Müslim)
-Rasulullah (s.a.v): Aişe ye(r.anh) ya Humeyra (Bembeyaz anlamına gelen: kızılcık)
Aişe ye(r.anh) bir keresinde: Ey Allahın Rasulü (s.a.v):benim dışında bütün eşlerinizin künyeleri var sadece benim yok” dedi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v): Aişeye “Ümmü Abdullah” künyesi verdi.” (İmam Ahmed sahih bir senetle)
11-EŞİNİN BAZI KUSUR VE EKSİKLİKLERİNİ GÖRME
-Rasulullah (s.a.v)şöyle buyurur: mümin kimse mümine bir kadının bir ahlakın hoşuna gitmiyorsa elbette hoşuna gideceği bir başka ahlakı vardır.” (Müslim)
12-EŞİN AĞLARSA ONU TESELLİ ET VE GEREKTİĞİNDE GÖZYAŞLARINI ELİNLE SİL
Enes (r.a) şöyle anlatır: Bir seferde Rasulullah (s.a.v) sıra Safiyye de olduğu için eşi Safiyye ile birlikte idi. Sfiyyenin devesi geride kalmıştı. Rasulullah (s.a.v) yanına gittiğinde Safiyye ağlıyor; beni yavaş bir deveye bindirdin diyordu. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v) iki eliyle Safiyye’nin gözyaşlarını silmeye başladı. Nitekim Safiyye (r.anh) validemiz ağlamayı kesti. (Nesai, sahih bir senetle)
13-EŞİNİN SENİNLE MÜNAKAŞA ETMESİNE TAHAMMÜL ET
-Ömer (r.a) şöyle anlatır: “Bir gün, bir işin durumunu tartışıyordum. Hanımım bana şöyle şöyle yapsaydın keşke dedi. O'na dedim ki; sana ne oluyor? Benim istediğim bir işte, senin ne mükellefiyetin var? Şöyle dedi: Hayret ey Hattaboğlu, sen tartışma istemiyorsun, senin kızın Rasulullah ile tartışıyor; hatta öyle oluyor ki, Rasulullah (s.a.v.) gününü kızgın geçiriyor. Sonra Ömer (r.a.) şöyle dedi: Elbisemi aldım, çıkıp Hafsa'nın evine gittim ve o'na: Ey kızım! sen Rasulullah ile bir şeyi görüşüp, akşama kadar onun kızmasını sağlıyor muşsun? Hafsa şöyle dedi: Vallahi biz, Rasulullah (s.a.v.)’le tartışma yapıyoruz..” (Buhari).
-Hz. Ömer halifedir, devlet başkanıdır. Adamın birisi, bazı davranışlarından dolayı rahatsız olduğu hanımını şikâyet etmek üzere gelir, halifenin huzuruna çıkmak ister. Kapının önüne oturur ve Hz. Ömer’in çıkmasını bekler. Derken içeriden bir gürültü kopar. Hazret-i Ömer’in hanımı, koca halifeye bağırıp çağırmaktadır, fakat Hz. Ömer ağzını açıp da hanımına tek kelime bile söylememektedir. Bu hali gören kapıdaki adam boynunu bükerek, “Bütün hiddetine ve izzetine rağmen, üstelik de Mü’minlerin Emîri iken Ömer’in hali böyle olursa, benim halim nice olur?” diyerek kalkıp gitmeye yeltenirken Hz. Ömer dışarı çıkar. Adamın arkasından, “Hayrola, derdin neydi?” diye seslenir. Karşısında birden bire Hz. Ömer’i gören adam der ki: “Ey Mü’minlerin Emîri! Hanımımın kötü huylarını ve bana karşı haddini aşıp ileri gittiğini size şikâyet etmek üzere gelmiştim. Fakat hanımınızın size karşı olmadık sözler söylediğini duyunca vazgeçip geri döndüm ve kendi kendime dedim ki: ‘Mü’minlerin Emîri hanımıyla böyle olunca, benim derdime nasıl deva bulacak?”
Bu sözleri dinleyen Hz. Ömer, adama şunları söyler: “Kardeşim, eşimin benim üzerimdeki hakları sebebiyle ona tahammül etmeye çalışıyorum. Zira o benim hem aşçım, hem fırıncım, hem çamaşırcım, hem de çocuklarımın süt annesidir. Halbuki o bütün bunları yapmak zorunda değildir. Üstelik gönlümün harama meyletmesine engel olan da odur. Bu sebeple onun yaptıklarına katlanıyorum.” Adamcağız, “Ya Mü’minlerin Emîri!” der, “Benim eşim de aynen öyle.” Bunun üzerine Hz. Ömer şu güzel dersi verir ve gönderir: “Haydi kardeşim, eşine katlanmaya bak! Hayat dediğin göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor.”
14-EŞİNİN YAPMIŞ OLDUĞU YEMEKLERDE KUSUR BULMA, AYIPLAMA
Ebu Hureye (r.a) şöyle anlatır: Rasulullah (s.a.v) hiçbir yemeği ayıplamadı şayet canı çekerse yerdi canı çekmezse yemezdi. (Buhari)
15-EŞİNİN YAPMIŞ OLDUKLARINDAN ÖTÜRÜ ONA TEŞKKÜR ET
Hadiste: Her kim insanlara teşekkür etmezse Allaha şükür etmemiş demektir.” (Tirmizi sahih senetle)
16-EŞİNİN AKRABALARINA VE ARKADAŞLARINA İKRAMDA BULUN
Aişe (r.anh) şöyle anlatır: Rasulullah (s.a.v) koyun kestiği zaman Hz. Hatice’nin çok sevdiği hanım arkadaşlarına pay gönderirdi, hediye ederdi. (Tirmizi, Albani sahih demiştir.)
17-EŞİNE BAĞLILIĞINI VE ONUNLA YAŞAMAYA DEVAM EDECEĞİNİ GÖSTER
Aişe (r.anh) bir seferinde eşlerinin hallerinin anlatan kadınları dinleyip bunları Rasulullah (s.a.v) nakletti. Bu anlattıklarının içerisinde Ebu Zer isminde eşine birçok iyilikte bulunmuş bir eşten bahseden kadından da bahsetti.
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu birşöyle anlatır:“Ey Aişe, ben sana Ebu Zerr’in Ümmü Zerr’e nisbeti gibiyim. (Şu farkla ki Ebu Zerr Ümmü Zerr’i boşamıştır, ben seni boşamadım. Biz beraber yaşayacağız).”[1] (Buhari, Nikâh 82; Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe 92)
18-EŞİNİN ZOR VE SIKINTILI DÖNEMLERİNDE ONUNLA İLGİLEN, HASTALANDIĞINDA ONA RUKYE YAP.
-Aişe (r.anhâ) anlatıyor: Ben hastalandığım zaman eşim bana şefkatli ve rahmetli davranır, benimle ilgilenirdi. Yalnız (İfk hadisesinden sonra)hastalığımda beni şüphelendiren bir husus vardı: Nebî’den (s.a.v) daha önce hastalandığım zamanımda görmüş olduğum lütuf ve şefkati bu hastalığım esnasında görmüyordum. Ve adımı bile zikretmeden ‘Hastanız nasıl?’ diyor ve bununla yetiniyordu..” Nuhar- Müslim)
-Aişe (r.anhâ) anlatıyor: peygamber (s.a.v) aile halkından birisi rahatsızlandığında Muavvizat (Nas ve Felak ) okur ve hastaya üflerdi.
19-ALLAHA TEÂLÂYA İBADET VE İTAATTE EŞİNE YARDIMCI OL
"Geceleyin kalkıp namaz kılan, hanımını da kaldıran, kalkmazsa yüzüne su serperek uyandıran kimseye Allah rahmet etsin. Aynı şekilde geceleyin kalkıp namaz kılan, kocasını da uyandıran, uyanmazsa yüzüne su serperek uykusunu kaçıran kadına da Allah rahmet etsin." (Ebû Dâvud, Tatavvu, 18, Vitir, 13)
20-EŞİNE GÜVEN, İHANET GİBİ ŞLEYLERLE SUÇLAMA
Rasulullah (s.a.v.), geceleyin kişinin ehline (evine) gelmesini nehyetmiştir.)
Bir başka lafız da şöyledir: "Sizden birinizin (evinden) ayrılığı uzun sürerse, geceleyin ailesine (evine) gitmesin, onu ihanetle suçlamasın ve kusurlarını aramasın." (Müslim)
21-EVDEN ÇIKACAĞINDA EŞİNİ ÖP
-Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: peygamber (s.a.v) bazı eşlerini öper sonrada abdest almadan namaza çıkardı. (Ebu Davut, Tirmizi)
Bir başka rivayette: “peygamber (s.a.v) oruçlu olduğu halde bazı eşlerini öper ve sonrada gülerdi.”
Bir başka lafızda: peygamber (s.a.v) beni öpmek için eğilmişti. Ben orucum dedim. Bunun üzerine O da: ben de orucum dedi. (Nesai)
22-EŞİNİ TESELLİ ET, ONUNLA GÜZEL VAKİT GEÇİR
-Aişe (r.anhâ) anlatıyor:
Resûlüllah Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’i odamın kapısında dururken gördüm; Habeşliler, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve seIlem)'in mescidinde harbeleri ile oynuyorlar; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de, ben oyunlarını göreyim diye elbisesi ile beni örtüyordu. Ben (bakmaktan) vazgeçinceye kadar, benim (hatırım) için ayakta duruyordu.
23-YOLCULUĞA ÇIKACAĞINDA –MÜMKÜNSE- EŞİNLE BİRLİKTE ÇIK
Rasulullah (s.a.v) bir yolculuğa çıkacağında eşleri arasında kura çeker, kura kime çıkarsa onu yanında götürürdü. (Buhar- Müslim)
24-EŞİNE İNFAK EDEREK, DEĞER VERDİĞİNİ ONA GÖSTER
Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Allah yolunda infak ettiğin bir dinar, köle azadı için infak ettiğin bir dinar, bir fakire sadaka olarak verdiğin bir dinar ve aile bireylerine harcadığın bir dinar vardır. Bunların sevap itibariyle en büyüğü, ailene harcadığındır.”
Bir kişi ailesi için harcamış olduklarını Allah için yapar ve karşılığını Allahtan beklerse bu harcaması onun için bir sadaka olur”(Buhari-Müslim)
25-EŞİNİN SIRLARINI ASLA BAŞKALARIYLA PAYLAŞMA
Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurdu ki: “Kıyâmet günü insanların Allah katında derecesi en aşağı olanı, karısının sırrını yayan erkektir.” (Müslim)
26-EŞİNİN İSTEKLERİNE –MASİYET OLMADIKÇA- SAYGI GÖSTER
Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında bebeklerle oynardım. Arkadaşlarım (da oynamak için) yanıma gelirlerdi. Resülullah aleyhissalâtu vesselâm (eve gelince, utanarak) saklanırlardı. Ama Aleyhissalâtu vesselâm onları tekrar bana gönderirdi. Beraber oynamaya devam ederdik."(Buhârî, Edeb 81; Müslim, Fedâilu's-Sahâbe 81, (2440); Ebu Dâvud, Edeb 62, (4931, 4932)
27-EVİNE MUTLULUK VE HUZUR SAÇ
Âişe daha önce yaşadığı bir anısını şöyle anlatır:
“Allah Resûlü (a.s.m.) benim evimde olduğu sırada Sevde bize geldi. Oturup sohbet etmeye başladık. Allah Resûlü benimle onun arasında oturuyordu. Ayaklarının biri bana biri ona değiyordu. Kalkıp Allah Resûlü için bulamaç yaptım. Sofrayı koyunca Sevde’ye:
-Buyur sofraya gel! dedim. O ısrar ettiğim halde gelmedi. Bunun üzerine bulamacı göstererek:
-Ya gelip yersin yada bunu yüzüne sürerim, dedim. O yine gelmedi. Tabaktan birazcık bulamaç alıp yüzüne sürdüm. Allah Resûlü gülümseyerek bizi izliyordu. Sevde kendini benden koruyup geri çekilmesi için Allah Resûlü ona yasladığı dizini geri çekti.
-Sende onun yüzüne sür! buyurdu. Ondan cesaret alan Sevde tabaktan biraz bulamaç alıp benim yüzüme sürdü. Olanları seyreden Allah Resûlü bize bakıp gülüyordu.(Nesai)
28-EŞİNİN ÖZEL (ADET) GÜNLERİNDE İLGİLEN İHMAL ETME
-Aişe radıyallahu anhâ anlatır: ""Hayız olduğumuz zaman bize, geniş bir izar giymemizi emreder, sonra sine ve göğsümüze iltizamda (temasta) bulunurdu."(Buhari)
-Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Yahudilerin şöyle bir adeti vardı: İçlerinde bir kadın âdet görmeye başlayınca, onunla beraber yiyip içmezler, evlerde beraber oturup kalkmazlardı. Bunun üzerine Cenab-ı Hak şu ayeti inzal buyurdu. (Mealen): "Ey Muhammed! Sana kadınların aybaşı halinden sorarlar. De ki: "O bir ezadır. Aybaşı halinde iken kadınlardan uzak kalın. Temizlenmelerine kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman Allah'ın size buyurduğu yoldan yaklaşın..." (Bakara 222) ayeti üzerine Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Kadınlarınızla nikah (zevciyat muamelesi) dışında her şeyi yapın!" buyurdu. (Müslim, Hayız 16, (302); Ebu Davud, Nikah 47, (2165); Tirmizi, Tefsir, Bakara, (2981); Nesai, Taharet 181, (1, 152).
29-EŞİNİN SÜSLENMESİ VE KENDİNE BAKIM YAPMASI İÇİN FIRSAT TANI
Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Seferden dönünce ailene gece vakti gelme, ta ki kocasını bekleyen kadıncağız usturasını kullansın, dağınık saçlarını tarasın. Sana keys gerekir."(Buhârî, Nikâh 120, Umre 16; Müslim, İmâret 183-184, (715); Ebü Dâvud, Cihâd 175, (2776, 2777, 2778); Tirmizî, Radâ 17, (1172) İsti'zân 19, (2713).
30-EŞİNE SELAM VEREREK, GÜZEL SÖZLER SÖYLEYEREK MUHABBET OLUŞTUR
Peygamber (s.a.) efendimiz şöyle buyurur: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız. İşlediğiniz takdirde birbirinizi sevmeye vesile olacak bir amel göstereyim mi? Aranızda Selamı yayınız.” (Müslim, Îmân, 93)
31-BİRDEN FAZLA EŞİN VARSA EŞLERİN ARALARINDA ADALETLİ OL
” Kişinin iki hanımı olup da aralarında eşitlik sağlamazsa, kıyamet gününde bir tarafı düşmüş bir halde gelecektir.” (Tirmizi)
TERCÜME: ABDULLAH ENSARİ
[1] Hadisin başı ve tamamı şöyledir. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Onbir kadın oturup, kocalarının ahvalini haber vermede ve hiçbir şeyi gizlemiyecekleri hususunda birbirlerine kesin söz verip anlaştılar:
Birincisi (zemmederek): “Benim kocam (yalçın) blr dağın başındaki zayıf bir devenin eti gibidir. Kolay değil ki çıkılsın, semiz değil ki götürülsün ” dedi. (Yani kocasının sert mizaçlı, huysuz, gururlu oluşuna, ailenin kendisinden istifade etmediğine işaret etti.)
İkincisi (de zemmederek): “Ben kocamın haberini fâş etmek istemem, çünkü korkarım. Eğer zikretmeye başlarsam büyük-küçük herşeyini söyleyip bırakmamam gerekir, (bu ise kolay değil) ” dedi.. (Bu sözüyle kocasının çok kötü olduğuna işaret etti).
Üçüncüsü (zemmederek): “Benim kocam uzun boyludur, konuşursam, boşanırım, konuşmazsam muallakta bırakılırım ” dedi. (Bu da kocasının akılca kıt olduğunu belirtmek istedi).
Dördüncüsü (överek): “Kocam Tihâme gecesi gibidir. Ne sıcaktır, ne soğuktur. Ne korkulur, ne usanılır ” dedi.
Beşincisi: “Kocam içeri girince pars, dışarı çıkınca arslan gididir. Bana bıraktığı (ev işlerinden hesap) sormaz” dedi.
Altıncısı: “Kocam, yedi mi (üst üste katlayıp) çokyer, içti mi sömürür, yattı mı sarınır. Benim kederimi anlamak için (elbiseme) elini sokmaz.” (Bu da kocasının kendisiyle ilgilenmediğini, yiyip içmekten başka birşey düşünmediğini söylemek ister.)
Yedincisi: “Kocam tohumsuzdur (erlik yapmaktan acizdir). Her dert onundur (vücudunda çeşitli hastalıklar var). Başımı yarar, vücudumu yaralar, (bunları yapmak için) herşeyi toplar, (her eline geçeni kullanır, vurur) ” dedi.
Sekizincisi: “Onun (vücuduna) dokunmak tavşana dokunmak gibi (yumuşak)tır. Güzel kokulu bitki gibi hoş kokar” dedi.
Dokuzuncusu: “Kocamın direği yüksektir (evi rahattır), kılıcının kını uzundur (boylu posludur), ocağının külü çoktur, evi meclise yakın (misafırperver) bir adamdır” dedi.
Onuncusu: “Kocam maliktir, hem de ne mâlik! Artık akıl ve hayalinizden geçen her hayra mâliktir. Onun çok devesi vardır. Develerin çökecek yerleri çok, yaylakları azdır. Çalgı sesini duydular mı helâk olacaklarını anlarlar. (Yani develer yayılmaya salınmaz, kesilmek üzere bekletilir, çalgı ve eğlence sesi duyunca kesileceklerini anlarlar demektir.)
Onbirincisi: “Kocam Ebu Zerr’dir. Amma ne Ebu Zerr’dir! Anlatayım: Kulaklarımı zinetlerle doldurdu, bazularımı yağla tombullaştırdı. Beni hoşnut kıldı, kendimi bahtiyar ve yüce bildim. O beni Şıkk denen bir dağ kenarında bir miktar davarla geçinen bir âilenin kızı olarak buldu. Beni atları kişneyen, develeri böğüren, ekinleri sürülüp daneleri harmanlanan müreffeh ve mesud bir cemiyete getirdi. Ben onun yanında söz sahibiyim, hiç azarlanmam. (Akşam) yatar sabaha kadar uyurum. Doya doya süt içerim. Ebü Zerr’in annesi de var: Ümmü Ebü Zerr. Ama o ne annedir! Onun zahire anbarları büyük, hararları iri, evi geniştir.
Ebü Zerr ‘in oğlu da var. Ama ne nezaketli gençtir o. Onun yattığı yer, kılıcı çekilmiş kın gibidir. Onu dört aylık bir kuzunun tek budu doyurur, (az yer). Ebu Zerr’in bir de kızı var. Ama o ne terbiyelidir. Babasına itaatkârdır. Anasına da itaatkârdır. Vücudu elbisesini doldurur. Endamıyla (kuma ve akranlarını) çatlatır.
Ebu Zerr’in bir de câriyesi var. O ne sadakatli, ne iyi câriyedir. Aile sırrımızı kimseye söylemez, evimizin azığını asla ifsad ve israf etmez, evimizde çer çöp bırakmaz, temiz tutar. Nâmusludur, eve kir getirmez.
Bir gün Ebu Zerr evden çıktı. Her tarafta süt tulumları yağ çıkarılmak için çalkalanmakta idi. Yolda, bir kadına rastladı. Kadının, beraberinde, pars gibi çevik iki çocuğu vardı, koltuğunun altından kadının memeleriyle oynuyorlardı. (Kocam bu kadını sevmiş olacak ki) beni bıraktı, onunla evlendi. Ondan sonra ben de şeref sâhibi bir adamla evlendim. O da güzel ata binerdi. Hattî mızrağını alır ve akşam üzeri deve ve sığır nev’inden birçok hayvan sürer, bana getirirdi. Getirdiği her çeşit hayvandan bana bir çift verirdi. (Bu kocam da bana
“Ey Ümmü Zerr! Ye, iç ve akrabalarına ihsanda bulun! ” derdi. Ümmü Zerr der ki: “Buna rağmen, ben bu ikinci kocamın bana verdiklerinin hepsini bir araya toplasam, Ebu Zerr’in en küçük kabını dolduramaz.”
Bu hadisi rivayet eden Hz. Aişe der ki: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (gönlümü almak için):
31 SÜNNET
Elhamdülillah Ve’s salatu ve’s Selamu Ala Rasulillah..
1-EŞİNİN YÜZÜNE GÜLÜMSE
Allah rasulü (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kardeşinin yüzüne gülümsemen senin için bir sadakadır.” Öyleyse kişi eşinin yüzüne gülümserse ne kadar sadaka ecri kazanacağını varsın kendi düşünsün.(Buhari-Müslim)
2-KENDİ ELLERİNLE EŞİNE İKRAMDA BULUN.
Allah rasulü (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın rızasını gözeterek yaptığın her harcamadan dolayı sevap alırsın, hatta eşinin ağzına koyduğun lokmadan bile. (Buhari-Müslim)
"Biriniz yemek yediğinde hanımının ağzına lokma koymadan ve hanımının elinden lokma yemeden yemeğini bitirmesin.” (Buharî, Müslim)
3-EŞİNDEN ARTA KALAN ŞEYLERİ İÇEREK ONA İLTİFAT ET VE SEVGİNİ GÖSTER
Âişe (radiyallâhu anhâ) anlatıyor; 'Ben hayızlı olduğum halde, bir şey içer sonra Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem)'e verirdim. O da, benim ağzımın değdiği yerden içerdi. Ben hayızlı olduğum halde, kemiğin etini ısırır, sonra Peygamber (sallallâhu aleyhi ve selîemj'e verirdim. O da, benim ağzımın değdiği yerden ısırırdı'.(Müslim)
4-EŞİNİN KUCAĞINA YASLAN
Âişe (radiyallâhu anhâ) anlatıyor; “Ben hayızlı iken, Rasulul-lah (sallallâhu aleyhi vesellem) benim kucağımda kuran okurdu.” (Buhari-Müslim)
5-EŞİNLE BİRLİKTE AYNI KABTAN SU ALARAK DUŞ YAP.
Aişe (r.anh) şöyle anlatır: Ben ve Resulullah (s.a.v), farak denen tek bir kaptan beraber guslederdik. Süfyan der ki: "Bir farak üç sa'dır." (Buhari-Müslim)
Aişe (r.anh) şöyle anlatır: “Ben ve Resulullah (s.a.v) sarıdan mamul bir kaptan su alarak yıkanırdık.”
(Nesai, Taharet, 47, (98, 99)
- Aişe de ( r.anha) şöyle söylemiştir: Ben ve Allah Resûlü (s.a.v.) cünüplükten dolayı bir kaptan yıkanırdık. Ellerimiz kapta birbirine karışırdı. (Buhari-Müslim)
Buhari'nin lafzı da şöyledir: aynı kaptan yıkanır, suyu hep beraber avuçlardık. Müslim' de ise şöyledir: İkimizin arasında bir kap vardı. Ellerimiz birbirine karışırdı. Öyle ki bana bırak bana bırak derdim. Nesai'nin lafzı da şöyledir: bir kaptan yıkanırdık. Bazen O benden önce davranır, bazen ben önce davranırdım. O bana: “Bana bırak" der, ben de ona: "bana bırak” derdim.
6-EŞİNLE ŞAKALAŞ VE OYUN OYNA
Rasulullah (s.a.v) bir sahabe evlilik yapıtğında ona bekarla evlenseydin “…O senin sen de onunla mülâtefe ederdiniz!" buyurdular." (Buhârî, Nikâh 10; Müslim, Radâ 54, (715); Ebu Dâvud, Nikâh 3, (2048); Tirmizî, Nikâh 4, 13 (1086, 1100); Nesâî, Nikâh 6, 10 (6, 61-65)
-Âişe anlatıyor:
“Ben zayıf ince belli genç bir hanımdım. Bir seferde Peygamberimizle birlikte bir yolculuğa çıktım. Peygamberimiz bir yerde Sahabîlere:“Siz ilerleyin” dedi. Onlar gidince ikimiz arkada yalnız başına kaldık. Bana:
“Gel seninle yarışalım” dedi ve koşmaya başladık. Ben kendisini geçtim.
“Aradan birkaç yıl geçmişti. Yine onunla birlikte bir yolculukta iken bir yerde Sahabîlere:
“Siz ilerleyin” dedi ve ikimiz yalnız kaldık.
“Gel yarışalım” dedi. O zamanlar ben kilo almıştım. Önceki yarışmayı da unutmuştum. Koşmaya başladık. Fakat bu sefer de o beni geçti. Gülümseyerek:
“Bu defaki benim seni geçişim o gün beni geçişine bedel olsun’ buyurdu.”(İmam Ahmed sahih bir senetle)
7-EV İŞLERİNDE EŞİNE YARIDM ET
Aişe'e (r.anh) evde neler yapar diye sorulduğunda şöyle demiştir: Diğer insanlar gibi bir insandı. Elbisesini diker, koyun sağar ve kendi hizmetini görürdü." .”(İmam Ahmed sahih bir senetle)
8-EŞİN İÇİN AĞZINI TEMİZ TUT
Aişe (r.anh) şöyle anlatır: Resulullah (s.a.v) eve girdiğinde ilk olarak misvakla ağzını temizlerdi.” (Müslim)
9-EŞİN İÇİN KOKU SÜRÜN VE SÜSLEN
İbni Abbas (r.a) şöyle demiştir: “Ben eşimin benim için süslenmesini sevdiğim gibi onunda benim için süslenmesini severim.”
10-EŞİNE SESLENİRKEN/ÇAĞIRIRKEN SEVDİĞİ İSİMLERLE, LAKAPLARLA SESLEN VE ÇAĞIR
-Rasulullah (s.a.v): Aişe ye(r.anh) bazen(Aişe yerine) Aiş! Cibril (a.s) sana selam söylüyor” (Buhar-Müslim)
-Rasulullah (s.a.v): Aişe ye(r.anh) ya Humeyra (Bembeyaz anlamına gelen: kızılcık)
Aişe ye(r.anh) bir keresinde: Ey Allahın Rasulü (s.a.v):benim dışında bütün eşlerinizin künyeleri var sadece benim yok” dedi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v): Aişeye “Ümmü Abdullah” künyesi verdi.” (İmam Ahmed sahih bir senetle)
11-EŞİNİN BAZI KUSUR VE EKSİKLİKLERİNİ GÖRME
-Rasulullah (s.a.v)şöyle buyurur: mümin kimse mümine bir kadının bir ahlakın hoşuna gitmiyorsa elbette hoşuna gideceği bir başka ahlakı vardır.” (Müslim)
12-EŞİN AĞLARSA ONU TESELLİ ET VE GEREKTİĞİNDE GÖZYAŞLARINI ELİNLE SİL
Enes (r.a) şöyle anlatır: Bir seferde Rasulullah (s.a.v) sıra Safiyye de olduğu için eşi Safiyye ile birlikte idi. Sfiyyenin devesi geride kalmıştı. Rasulullah (s.a.v) yanına gittiğinde Safiyye ağlıyor; beni yavaş bir deveye bindirdin diyordu. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v) iki eliyle Safiyye’nin gözyaşlarını silmeye başladı. Nitekim Safiyye (r.anh) validemiz ağlamayı kesti. (Nesai, sahih bir senetle)
13-EŞİNİN SENİNLE MÜNAKAŞA ETMESİNE TAHAMMÜL ET
-Ömer (r.a) şöyle anlatır: “Bir gün, bir işin durumunu tartışıyordum. Hanımım bana şöyle şöyle yapsaydın keşke dedi. O'na dedim ki; sana ne oluyor? Benim istediğim bir işte, senin ne mükellefiyetin var? Şöyle dedi: Hayret ey Hattaboğlu, sen tartışma istemiyorsun, senin kızın Rasulullah ile tartışıyor; hatta öyle oluyor ki, Rasulullah (s.a.v.) gününü kızgın geçiriyor. Sonra Ömer (r.a.) şöyle dedi: Elbisemi aldım, çıkıp Hafsa'nın evine gittim ve o'na: Ey kızım! sen Rasulullah ile bir şeyi görüşüp, akşama kadar onun kızmasını sağlıyor muşsun? Hafsa şöyle dedi: Vallahi biz, Rasulullah (s.a.v.)’le tartışma yapıyoruz..” (Buhari).
-Hz. Ömer halifedir, devlet başkanıdır. Adamın birisi, bazı davranışlarından dolayı rahatsız olduğu hanımını şikâyet etmek üzere gelir, halifenin huzuruna çıkmak ister. Kapının önüne oturur ve Hz. Ömer’in çıkmasını bekler. Derken içeriden bir gürültü kopar. Hazret-i Ömer’in hanımı, koca halifeye bağırıp çağırmaktadır, fakat Hz. Ömer ağzını açıp da hanımına tek kelime bile söylememektedir. Bu hali gören kapıdaki adam boynunu bükerek, “Bütün hiddetine ve izzetine rağmen, üstelik de Mü’minlerin Emîri iken Ömer’in hali böyle olursa, benim halim nice olur?” diyerek kalkıp gitmeye yeltenirken Hz. Ömer dışarı çıkar. Adamın arkasından, “Hayrola, derdin neydi?” diye seslenir. Karşısında birden bire Hz. Ömer’i gören adam der ki: “Ey Mü’minlerin Emîri! Hanımımın kötü huylarını ve bana karşı haddini aşıp ileri gittiğini size şikâyet etmek üzere gelmiştim. Fakat hanımınızın size karşı olmadık sözler söylediğini duyunca vazgeçip geri döndüm ve kendi kendime dedim ki: ‘Mü’minlerin Emîri hanımıyla böyle olunca, benim derdime nasıl deva bulacak?”
Bu sözleri dinleyen Hz. Ömer, adama şunları söyler: “Kardeşim, eşimin benim üzerimdeki hakları sebebiyle ona tahammül etmeye çalışıyorum. Zira o benim hem aşçım, hem fırıncım, hem çamaşırcım, hem de çocuklarımın süt annesidir. Halbuki o bütün bunları yapmak zorunda değildir. Üstelik gönlümün harama meyletmesine engel olan da odur. Bu sebeple onun yaptıklarına katlanıyorum.” Adamcağız, “Ya Mü’minlerin Emîri!” der, “Benim eşim de aynen öyle.” Bunun üzerine Hz. Ömer şu güzel dersi verir ve gönderir: “Haydi kardeşim, eşine katlanmaya bak! Hayat dediğin göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor.”
14-EŞİNİN YAPMIŞ OLDUĞU YEMEKLERDE KUSUR BULMA, AYIPLAMA
Ebu Hureye (r.a) şöyle anlatır: Rasulullah (s.a.v) hiçbir yemeği ayıplamadı şayet canı çekerse yerdi canı çekmezse yemezdi. (Buhari)
15-EŞİNİN YAPMIŞ OLDUKLARINDAN ÖTÜRÜ ONA TEŞKKÜR ET
Hadiste: Her kim insanlara teşekkür etmezse Allaha şükür etmemiş demektir.” (Tirmizi sahih senetle)
16-EŞİNİN AKRABALARINA VE ARKADAŞLARINA İKRAMDA BULUN
Aişe (r.anh) şöyle anlatır: Rasulullah (s.a.v) koyun kestiği zaman Hz. Hatice’nin çok sevdiği hanım arkadaşlarına pay gönderirdi, hediye ederdi. (Tirmizi, Albani sahih demiştir.)
17-EŞİNE BAĞLILIĞINI VE ONUNLA YAŞAMAYA DEVAM EDECEĞİNİ GÖSTER
Aişe (r.anh) bir seferinde eşlerinin hallerinin anlatan kadınları dinleyip bunları Rasulullah (s.a.v) nakletti. Bu anlattıklarının içerisinde Ebu Zer isminde eşine birçok iyilikte bulunmuş bir eşten bahseden kadından da bahsetti.
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurdu birşöyle anlatır:“Ey Aişe, ben sana Ebu Zerr’in Ümmü Zerr’e nisbeti gibiyim. (Şu farkla ki Ebu Zerr Ümmü Zerr’i boşamıştır, ben seni boşamadım. Biz beraber yaşayacağız).”[1] (Buhari, Nikâh 82; Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe 92)
18-EŞİNİN ZOR VE SIKINTILI DÖNEMLERİNDE ONUNLA İLGİLEN, HASTALANDIĞINDA ONA RUKYE YAP.
-Aişe (r.anhâ) anlatıyor: Ben hastalandığım zaman eşim bana şefkatli ve rahmetli davranır, benimle ilgilenirdi. Yalnız (İfk hadisesinden sonra)hastalığımda beni şüphelendiren bir husus vardı: Nebî’den (s.a.v) daha önce hastalandığım zamanımda görmüş olduğum lütuf ve şefkati bu hastalığım esnasında görmüyordum. Ve adımı bile zikretmeden ‘Hastanız nasıl?’ diyor ve bununla yetiniyordu..” Nuhar- Müslim)
-Aişe (r.anhâ) anlatıyor: peygamber (s.a.v) aile halkından birisi rahatsızlandığında Muavvizat (Nas ve Felak ) okur ve hastaya üflerdi.
19-ALLAHA TEÂLÂYA İBADET VE İTAATTE EŞİNE YARDIMCI OL
"Geceleyin kalkıp namaz kılan, hanımını da kaldıran, kalkmazsa yüzüne su serperek uyandıran kimseye Allah rahmet etsin. Aynı şekilde geceleyin kalkıp namaz kılan, kocasını da uyandıran, uyanmazsa yüzüne su serperek uykusunu kaçıran kadına da Allah rahmet etsin." (Ebû Dâvud, Tatavvu, 18, Vitir, 13)
20-EŞİNE GÜVEN, İHANET GİBİ ŞLEYLERLE SUÇLAMA
Rasulullah (s.a.v.), geceleyin kişinin ehline (evine) gelmesini nehyetmiştir.)
Bir başka lafız da şöyledir: "Sizden birinizin (evinden) ayrılığı uzun sürerse, geceleyin ailesine (evine) gitmesin, onu ihanetle suçlamasın ve kusurlarını aramasın." (Müslim)
21-EVDEN ÇIKACAĞINDA EŞİNİ ÖP
-Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: peygamber (s.a.v) bazı eşlerini öper sonrada abdest almadan namaza çıkardı. (Ebu Davut, Tirmizi)
Bir başka rivayette: “peygamber (s.a.v) oruçlu olduğu halde bazı eşlerini öper ve sonrada gülerdi.”
Bir başka lafızda: peygamber (s.a.v) beni öpmek için eğilmişti. Ben orucum dedim. Bunun üzerine O da: ben de orucum dedi. (Nesai)
22-EŞİNİ TESELLİ ET, ONUNLA GÜZEL VAKİT GEÇİR
-Aişe (r.anhâ) anlatıyor:
Resûlüllah Sallallahü Aleyhi ve Sellem)’i odamın kapısında dururken gördüm; Habeşliler, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve seIlem)'in mescidinde harbeleri ile oynuyorlar; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de, ben oyunlarını göreyim diye elbisesi ile beni örtüyordu. Ben (bakmaktan) vazgeçinceye kadar, benim (hatırım) için ayakta duruyordu.
23-YOLCULUĞA ÇIKACAĞINDA –MÜMKÜNSE- EŞİNLE BİRLİKTE ÇIK
Rasulullah (s.a.v) bir yolculuğa çıkacağında eşleri arasında kura çeker, kura kime çıkarsa onu yanında götürürdü. (Buhar- Müslim)
24-EŞİNE İNFAK EDEREK, DEĞER VERDİĞİNİ ONA GÖSTER
Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Allah yolunda infak ettiğin bir dinar, köle azadı için infak ettiğin bir dinar, bir fakire sadaka olarak verdiğin bir dinar ve aile bireylerine harcadığın bir dinar vardır. Bunların sevap itibariyle en büyüğü, ailene harcadığındır.”
Bir kişi ailesi için harcamış olduklarını Allah için yapar ve karşılığını Allahtan beklerse bu harcaması onun için bir sadaka olur”(Buhari-Müslim)
25-EŞİNİN SIRLARINI ASLA BAŞKALARIYLA PAYLAŞMA
Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurdu ki: “Kıyâmet günü insanların Allah katında derecesi en aşağı olanı, karısının sırrını yayan erkektir.” (Müslim)
26-EŞİNİN İSTEKLERİNE –MASİYET OLMADIKÇA- SAYGI GÖSTER
Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında bebeklerle oynardım. Arkadaşlarım (da oynamak için) yanıma gelirlerdi. Resülullah aleyhissalâtu vesselâm (eve gelince, utanarak) saklanırlardı. Ama Aleyhissalâtu vesselâm onları tekrar bana gönderirdi. Beraber oynamaya devam ederdik."(Buhârî, Edeb 81; Müslim, Fedâilu's-Sahâbe 81, (2440); Ebu Dâvud, Edeb 62, (4931, 4932)
27-EVİNE MUTLULUK VE HUZUR SAÇ
Âişe daha önce yaşadığı bir anısını şöyle anlatır:
“Allah Resûlü (a.s.m.) benim evimde olduğu sırada Sevde bize geldi. Oturup sohbet etmeye başladık. Allah Resûlü benimle onun arasında oturuyordu. Ayaklarının biri bana biri ona değiyordu. Kalkıp Allah Resûlü için bulamaç yaptım. Sofrayı koyunca Sevde’ye:
-Buyur sofraya gel! dedim. O ısrar ettiğim halde gelmedi. Bunun üzerine bulamacı göstererek:
-Ya gelip yersin yada bunu yüzüne sürerim, dedim. O yine gelmedi. Tabaktan birazcık bulamaç alıp yüzüne sürdüm. Allah Resûlü gülümseyerek bizi izliyordu. Sevde kendini benden koruyup geri çekilmesi için Allah Resûlü ona yasladığı dizini geri çekti.
-Sende onun yüzüne sür! buyurdu. Ondan cesaret alan Sevde tabaktan biraz bulamaç alıp benim yüzüme sürdü. Olanları seyreden Allah Resûlü bize bakıp gülüyordu.(Nesai)
28-EŞİNİN ÖZEL (ADET) GÜNLERİNDE İLGİLEN İHMAL ETME
-Aişe radıyallahu anhâ anlatır: ""Hayız olduğumuz zaman bize, geniş bir izar giymemizi emreder, sonra sine ve göğsümüze iltizamda (temasta) bulunurdu."(Buhari)
-Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Yahudilerin şöyle bir adeti vardı: İçlerinde bir kadın âdet görmeye başlayınca, onunla beraber yiyip içmezler, evlerde beraber oturup kalkmazlardı. Bunun üzerine Cenab-ı Hak şu ayeti inzal buyurdu. (Mealen): "Ey Muhammed! Sana kadınların aybaşı halinden sorarlar. De ki: "O bir ezadır. Aybaşı halinde iken kadınlardan uzak kalın. Temizlenmelerine kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman Allah'ın size buyurduğu yoldan yaklaşın..." (Bakara 222) ayeti üzerine Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Kadınlarınızla nikah (zevciyat muamelesi) dışında her şeyi yapın!" buyurdu. (Müslim, Hayız 16, (302); Ebu Davud, Nikah 47, (2165); Tirmizi, Tefsir, Bakara, (2981); Nesai, Taharet 181, (1, 152).
29-EŞİNİN SÜSLENMESİ VE KENDİNE BAKIM YAPMASI İÇİN FIRSAT TANI
Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Seferden dönünce ailene gece vakti gelme, ta ki kocasını bekleyen kadıncağız usturasını kullansın, dağınık saçlarını tarasın. Sana keys gerekir."(Buhârî, Nikâh 120, Umre 16; Müslim, İmâret 183-184, (715); Ebü Dâvud, Cihâd 175, (2776, 2777, 2778); Tirmizî, Radâ 17, (1172) İsti'zân 19, (2713).
30-EŞİNE SELAM VEREREK, GÜZEL SÖZLER SÖYLEYEREK MUHABBET OLUŞTUR
Peygamber (s.a.) efendimiz şöyle buyurur: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız. İşlediğiniz takdirde birbirinizi sevmeye vesile olacak bir amel göstereyim mi? Aranızda Selamı yayınız.” (Müslim, Îmân, 93)
31-BİRDEN FAZLA EŞİN VARSA EŞLERİN ARALARINDA ADALETLİ OL
” Kişinin iki hanımı olup da aralarında eşitlik sağlamazsa, kıyamet gününde bir tarafı düşmüş bir halde gelecektir.” (Tirmizi)
TERCÜME: ABDULLAH ENSARİ
[1] Hadisin başı ve tamamı şöyledir. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: “Onbir kadın oturup, kocalarının ahvalini haber vermede ve hiçbir şeyi gizlemiyecekleri hususunda birbirlerine kesin söz verip anlaştılar:
Birincisi (zemmederek): “Benim kocam (yalçın) blr dağın başındaki zayıf bir devenin eti gibidir. Kolay değil ki çıkılsın, semiz değil ki götürülsün ” dedi. (Yani kocasının sert mizaçlı, huysuz, gururlu oluşuna, ailenin kendisinden istifade etmediğine işaret etti.)
İkincisi (de zemmederek): “Ben kocamın haberini fâş etmek istemem, çünkü korkarım. Eğer zikretmeye başlarsam büyük-küçük herşeyini söyleyip bırakmamam gerekir, (bu ise kolay değil) ” dedi.. (Bu sözüyle kocasının çok kötü olduğuna işaret etti).
Üçüncüsü (zemmederek): “Benim kocam uzun boyludur, konuşursam, boşanırım, konuşmazsam muallakta bırakılırım ” dedi. (Bu da kocasının akılca kıt olduğunu belirtmek istedi).
Dördüncüsü (överek): “Kocam Tihâme gecesi gibidir. Ne sıcaktır, ne soğuktur. Ne korkulur, ne usanılır ” dedi.
Beşincisi: “Kocam içeri girince pars, dışarı çıkınca arslan gididir. Bana bıraktığı (ev işlerinden hesap) sormaz” dedi.
Altıncısı: “Kocam, yedi mi (üst üste katlayıp) çokyer, içti mi sömürür, yattı mı sarınır. Benim kederimi anlamak için (elbiseme) elini sokmaz.” (Bu da kocasının kendisiyle ilgilenmediğini, yiyip içmekten başka birşey düşünmediğini söylemek ister.)
Yedincisi: “Kocam tohumsuzdur (erlik yapmaktan acizdir). Her dert onundur (vücudunda çeşitli hastalıklar var). Başımı yarar, vücudumu yaralar, (bunları yapmak için) herşeyi toplar, (her eline geçeni kullanır, vurur) ” dedi.
Sekizincisi: “Onun (vücuduna) dokunmak tavşana dokunmak gibi (yumuşak)tır. Güzel kokulu bitki gibi hoş kokar” dedi.
Dokuzuncusu: “Kocamın direği yüksektir (evi rahattır), kılıcının kını uzundur (boylu posludur), ocağının külü çoktur, evi meclise yakın (misafırperver) bir adamdır” dedi.
Onuncusu: “Kocam maliktir, hem de ne mâlik! Artık akıl ve hayalinizden geçen her hayra mâliktir. Onun çok devesi vardır. Develerin çökecek yerleri çok, yaylakları azdır. Çalgı sesini duydular mı helâk olacaklarını anlarlar. (Yani develer yayılmaya salınmaz, kesilmek üzere bekletilir, çalgı ve eğlence sesi duyunca kesileceklerini anlarlar demektir.)
Onbirincisi: “Kocam Ebu Zerr’dir. Amma ne Ebu Zerr’dir! Anlatayım: Kulaklarımı zinetlerle doldurdu, bazularımı yağla tombullaştırdı. Beni hoşnut kıldı, kendimi bahtiyar ve yüce bildim. O beni Şıkk denen bir dağ kenarında bir miktar davarla geçinen bir âilenin kızı olarak buldu. Beni atları kişneyen, develeri böğüren, ekinleri sürülüp daneleri harmanlanan müreffeh ve mesud bir cemiyete getirdi. Ben onun yanında söz sahibiyim, hiç azarlanmam. (Akşam) yatar sabaha kadar uyurum. Doya doya süt içerim. Ebü Zerr’in annesi de var: Ümmü Ebü Zerr. Ama o ne annedir! Onun zahire anbarları büyük, hararları iri, evi geniştir.
Ebü Zerr ‘in oğlu da var. Ama ne nezaketli gençtir o. Onun yattığı yer, kılıcı çekilmiş kın gibidir. Onu dört aylık bir kuzunun tek budu doyurur, (az yer). Ebu Zerr’in bir de kızı var. Ama o ne terbiyelidir. Babasına itaatkârdır. Anasına da itaatkârdır. Vücudu elbisesini doldurur. Endamıyla (kuma ve akranlarını) çatlatır.
Ebu Zerr’in bir de câriyesi var. O ne sadakatli, ne iyi câriyedir. Aile sırrımızı kimseye söylemez, evimizin azığını asla ifsad ve israf etmez, evimizde çer çöp bırakmaz, temiz tutar. Nâmusludur, eve kir getirmez.
Bir gün Ebu Zerr evden çıktı. Her tarafta süt tulumları yağ çıkarılmak için çalkalanmakta idi. Yolda, bir kadına rastladı. Kadının, beraberinde, pars gibi çevik iki çocuğu vardı, koltuğunun altından kadının memeleriyle oynuyorlardı. (Kocam bu kadını sevmiş olacak ki) beni bıraktı, onunla evlendi. Ondan sonra ben de şeref sâhibi bir adamla evlendim. O da güzel ata binerdi. Hattî mızrağını alır ve akşam üzeri deve ve sığır nev’inden birçok hayvan sürer, bana getirirdi. Getirdiği her çeşit hayvandan bana bir çift verirdi. (Bu kocam da bana
“Ey Ümmü Zerr! Ye, iç ve akrabalarına ihsanda bulun! ” derdi. Ümmü Zerr der ki: “Buna rağmen, ben bu ikinci kocamın bana verdiklerinin hepsini bir araya toplasam, Ebu Zerr’in en küçük kabını dolduramaz.”
Bu hadisi rivayet eden Hz. Aişe der ki: “Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (gönlümü almak için):