Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Esire İşkence, Eziyet Yapmanın Hükmü Nedir?

Mert Gezici Çevrimdışı

Mert Gezici

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Esselemu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuh,
Mücahidlerin esir aldıkları düşmandan bilgi almak için ona eziyet etmeleri caiz midir?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullahi we berakâtuh ;

Esire işkence genel anlamda hüküm olarak yasaktır.
Fakat muslumanların aleyhine veya kâfirler için stratejik önemi olduğu bilinen bir bilgiye sahib olduğu kuvvetle muhtemel bilinen kritik nokta ve mevkideki (askeri) esirlere, bu bilgileri alabilmek için konuşturmak veya yaptırmak niyetiyle belli ölçülerde meşru işkence türleri tatbik edilebilir.


Kinane b. Rebi'in Cezalandırılması

Kinane b. Rebi, Rasûlullah (s.a.v.) ona hazinenin yerini sordu. O ise hazinenin yerini bildiğini inkar etti. (Siyeri İbn-i Hişam)
Kinane b. Rebi: "Savaşlar ve geçim sıkıntısı, onların hepsini sürüp götürdü." dedi
Rasûlullah (s.a.v.): "(Aradan geçen) zaman az, (gizlenen) mal ise, ondan çok fazla (Az zamanda, o kadar çok mal nasıl harcanır, tükenir?") dedi. (İbni Kayyım - Zadu'l-mead)
Rasûlullah (s.a.v.): "Bu hazine, sizin yanınızda çıkacak olursa, Allah ve Rasulunun hakkınızda vermiş olduğu eman ve himaye teahhudu sizden uzak kalsın mı?" diye sordu.
"Evet. Uzak kalsın" dediler.
Rasûlullah (s.a.v.): "(Eğer, benden bir şey sakladığınızı tesbit edersem, kanlarınızı dökmeyi ve çoluk çocuklarınızı esir etmeyi helal sayarım.) Bütün mallarınızı almak, kanlarınızı dökmek bana helal olur, size vermiş olduğum eman ve himaye teahhudu ortadan kalkar" buyurdu.
"Olur! Eğer, senden bir şey sakladığımız anlaşılırsa, bize verdiğin eman sözünü geri al ve kanlarımızı dök" dediler.
Rasûlullah (s.a.v.), onların bu sözlerine Ebu Bekir, Ömer, Ali ve Zubeyr b. Avvam'la yahudilerden on kişiyi şahid tuttu. (İmam Muhammed - Siyeru'l-Kebir)
Bunun üzerine yahudilerden bir adam (Sa'ye) Rasûlullah (s.a.v.)'e geldi.
Rasûlullah (s.a.v.)'e dedi ki: "Ben Kinane'yi her sabah bu harabenin etrafında dolaşırken görüyordum."
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) Kinane'ye şöyle dedi: "Eğer hazineyi senin yanında bulursak seni öldürelim mi?"
Dedi ki: "Evet."
Rasûlullah (s.a.v.) de harabenin kazılmasını emretti, kazıldı. Oradan hazinelerinin bir kısmı çıktı. Sonra ondan geri kalanını istedi. O ise hazinenin yerini söylemekten kaçındı.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), Zubeyr b. Avvam'a emredib ona dedi ki: "Bütün hazineyi buluncaya kadar ona işkence et."
Zubeyr de onun göğsünde çakmakla ateş çakıyordu. Nihayet onun öleceğinden korktu. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) onu Muhammed b. Mesleme'ye verdi. O da kardeşi Mahmud b. Mesleme'nin öldürülmesinin kısası olarak onun boynunu vurdu. (Hazinenin kalan kısmı Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e vahiyle bildirildi.) (Siyeri İbn-i Hişam; Abdurrahman el Muhacir, Rasulullahın Hayatı ve İslamın Hareket Metodu, C. 3, Hayberin Fethi)


Yakalanan Casusun Sorguya Çekilmesi

Rasûlullah (s.a.v.), Abbad b. Bişr kumandasında bazı suvarileri keşf ve casusluk için ileri gönderdi.
Abbad b. Bişr, Eşca kabilesinden, yahudiler hesabına casusluk yapan bir bedevi yakaladı.
Ona: "Sen, kimsin?" diye sordu.
Bedevi: "Ben, kaybettiğim devemi arıyorum." dedi.
Abbad b. Bişr: "Sende, Hayber hakkında bir bilgi var mı?" diye sordu.
Bedevi: "Yakın geçmişte orada idim. Sen benden, Hayber hakkında mı, Yoksa, Hayberliler hakkında mı bilgi istiyorsun?" dedi.
Abbad b. Bişr: "Yahudilerden!" dedi.
Bedevi: "Olur! Kinane b. Ebi Hukayk ve Hevze b. Kays, Gatafan'dan olan müttefiklerinin yanına, destek olmak için gittiler. Onlara yardım etmeleri şartıyla bir sene Hayber'in ürününü vermeyi taahhüd ettiler. Onlar da bunu kabul edip sillahlarıyla ve bütün savaş hazırlıklarıyla Utbe b. Bedir komutasında Hayber'e geldiler. Onlar şimdi yahudilerle birlikte kalelerdedir. Kalelerde on bin savaş eri vardır! (Onlar, Muhammed ve ashabıyla çarpışmak için bekliyorlar.) Onlar, oklarla vurulmaz, başa çıkılmaz kalelere sahip kimselerdir. Üstelik yanlarında pek çok silah ve yiyecekleri vardır. Yıllarca kuşatılacak olsalar bile, bunlarla idare edebilirler. Onların kalelerinde, devamlı akan suları da vardır. Onlara, hiç bir kimsenin dayanabileceğini sanmıyorum." dedi.
Abbad b. Bişr, kamçısını kaldırıp ona birkaç kamçı vurdu ve: "Sen, ancak onların bir casususun! Bana, doğrusunu söyle! Yoksa, boynunu vururum!" dedi.
Bedevi: "Sana doğrusunu söylersem, bana eman verir, kanımı bağışlar mısın?" diye sordu.
Abbad b. Bişr: "Evet!" dedi.
Bedevi: "Onlar, Yesrib yahudilerine (Beni Kurayza ile Beni Nadirlere) yapmış olduğunuz şeyden korkuya düşmüş bir topluluktur. Medine yahudileri, Medine'ye ticaret için giden amcamın oğlunu buldular ve ona sizin, sayıca, at ve silahca az olduğunuzu haber vermesi için Kinane b. Ebi Hukayk'a gönderdiler. Ona demişler ki:
Muhammed, şimdiye kadar sizin gibi iyi çarpışan bir kavmla karşılaşmamıştır. Sizlerin harb malzemelerinizin, sayınızın ve silahlarınızın çokluğunu, kalelerinizin sarplığını bilemeden Muhammed'in üzerinize yürümesi Kurayşileri ve diğer Arabları sevindirmektedir. Kurayşliler ve diğerleri, durumu dikkatle izlemektedirler. Kurayşiler: "Hayber yahudileri, Muhammed'i yenecektir!"
Evet! şayet Muhammed muzaffer olursa bu temelli horluk olur!"
Ben bütün bunları işittim. Kinane b. Ebi Hukayk bana: "Sen git , yolda onların önünde dur. Onlar, senin ne niyetle orada bulunduğunu anlayamazlar. Sen onları, bizim için korkut. Bir dilenci gibi yanlarına kadar sokul. Onlara, sayımızın ve yardımcılarımızın çokluğunu anlat ve onlar hakkında bilgi toplayıp hemen bize getir!" dedi."


Abbad b. Bişr, Bedevi'yi Rasûlullah (s.a.v.)'in yanına getirdi ve kendisinden aldığı bilgileri Rasûlullah (s.a.v.)'e anlattı.
Ömer (r.anh): "Onun boynunu vur!" dedi.
Abbad b. Bişr: "Ben kendisine eman verdim!" dedi.
Rasûlullah (s.a.v.): "Ey Abbad! İş belli oluncaya kadar, onu yanında tut!" buyurdu.
Bedevi, bir iple bağlandı.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hayber'e varınca, ona İslamiyeti anlattı ve: "Seni, üç kerre İslamiyete davet edeceğim. Müslüman olmazsan, boynundan ip çıkarılmayacaktır!" buyurunca, Bedevi Müslüman oldu. (Vakidi - Megazi; Abdurrahman el Muhacir, Rasulullahın Hayatı ve İslamın Hareket Metodu, C. 3, Hayberin Fethi))


Hatıb'ın Kurayş'a Mektub Göndermesi

Rasûlullah (s.a.v.) Mekke üzerine yürümeye hazırlandığı zaman, Hatıb b. Ebi Beltea Kurayş'a bir mektub yazdı. Mektubda Rasûlullah (s.a.v.)'in Mekke üzerine yürüyeceğini onlara haber veriyordu. (Siyeri İbni Hişam)
Hatıb yazısını Safvan b. Umeyye, Suheyl b. Amr ve İkrime b Ebi Cehl'e verilmek üzere yazdı. Yazısında şöyle dedi:
"Rasûlullah gazaya çıkacağını halka bildirdi. Onun sizin üzerinizden başka bir yere gideceğini sanmıyorum. Size gönderdiğim bu yazımla, yanınızda benim bir iyilik ve minnet elimin bulunmasını arzu ettim." (Vakidi - Megazi)
Sonra bu mektubu (Muzeynelilerden Sare adındaki) bir kadına verdi. Mektubu Kurayş'a ulaştırması karşılığında ona ücret olarak bir kuzu verdi. O kadın mektubu basıdaki saç örgüsü içine yerleştirdi. Sonra yola çıktı.
Hatıb'ın bu yaptığı, Rasûlullah (s.a.v.)'e vahiyle bildirildi.
Bunun üzerine Ali b. Ebi Talib (r.anh) ve Zubeyr b. El-Avvam (r.anh)'ı çağırdı ve şöyle dedi: "Hatıb b. Ebi Beltea, bir kadınla Kurayş'a mektup göndermiş. O, Kurayş için hazırlandığımızı onlara haber veriyor. O kadına yetişiniz. (O şimdi Hah bahçesindedir.)"
Ali ve Zubeyir o kadına, Beni Ebi Ahmed'in bahçesinde kavuştular ve ona bineğinden inmesini söylediler. Yolculuk eşyalarını aradılar ve bir şey bulamadılar.
Bunun üzerine Ali b. Ebi Talib (r.anh) kadına şöyle dedi: "Allah'a yemin ederim ki, ne Rasûlullah (s.a.v.) aldatıldı ne de biz aldatıldık. Ya o mektubu çıkarırsın ya da senin üzerini ararız."
Kadın ondan bu ciddiyeti görünce dedi ki: "Öteye dön."
Onlar da yüzünü öte yana çevirdi ve kadın başının örgülerini çözdü ve mektubu çıkartıp onlara verdi. Onlar da mektubu Rasûlullah (s.a.v.)'e getirdiler.
Rasûlullah (s.a.v.), Hatıb'ı çağırdı ve şöyle dedi: "Ey Hatıb! Seni bu işe sürükleyen nedir?"
O da şöyle dedi: "Ya Rasulallah! Vallahi ben, elbette Allah'a ve Rasulune iman etmiş bir kimseyim. Ne dinimi değiştirdim ne de ondan vazgeçtim. (Muhacirlerin Mekke'de ailelerini koruyacak akrabaları var.) Fakat ben, muşriklerin içinde bir dayanağı ve aşireti olmayan birisiyim. Benim onların arasında, çocuklarım ve ailem vardır. Onlara bir şey yapmasınlar diye böyle yaptım."
Bunun üzerine Ömer b. el-Hattab (r.anh) şöyle dedi: "Ya Rasulallah! Beni bırak onun boynunu vurayım. Çünkü adam munafık olmuş."
Rasûlullah (s.a.v.) de şöyle dedi: "Ya Ömer nereden biliyorsun? Allah, Bedir gününde, Bedir ashabını gördü ve şöyle dedi: "Dilediğinizi yapınız, sizi affettim." (Siyeri İbni Hişam) Cennet size vacib olmuş, siz cennete girmeyi hak etmişsinizdir!" buyurmuştur."
Ömer (r.anh)'nun gözleri doldu ve: "Yüce Allah ve Rasulu, daha iyi bilir!" dedi (Ahmed, Musned)
Bunun üzerine Allah-u Teala Hatıb hakkında şu ayetlerini indirdi:
"Ey iman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dostlar edinmeyin! Siz onlara karşı sevgi gösteriyorsunuz. Oysa onlar size gelen hakkı inkar etmişlerdir... (Mumtahine: 1)
Şu kavline kadar: .
"İbrahim ve onunla beraber olanlarda, sizin için güzel bir örnek vardır. Onlar milletlerine şöyle demişlerdi: "Biz sizden ve Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tekfir ediyoruz. Bizimle sizin aranızda, yalnız Allah'a inanıncaya kadar ebedi düşmanlık ve öfke baş göstermiştir." (Mumtahine: 4) (Siyeri İbni Hişam; Abdurrahman el Muhacir, Rasulullahın Hayatı ve İslamın Hareket Metodu, C. 3, Mekke'nin Fethi)



İlgili Konu:

Eli Kolu Bağlı Esirleri Öldürmenin Dindeki Yeri Nedir ?

https://www.islam-tr.org/konu/eli-kolu-bagli-esirleri-oldurmenin-dindeki-yeri-nedir.29384/

İSLAM'DA CASUSLUK , AJANLIK VE SUİKASTLER
https://www.islam-tr.org/konu/islamda-casusluk-ajanlik-ve-suikastler.8642/
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt