Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale Etin Bozulması Hadisi

Burhanuddin Aldiyaî Çevrimdışı

Burhanuddin Aldiyaî

Aktif Üye
İslam-tr Yazar
28379

Etin Bozulması
4.4.4. Etin Bozulması ve Havva ile İlgili Hadis


Bu yarı mealci grubun dillerine çok doladıkları hadislerden birisi de, başta Buhari [3399] ve Müslim [1471] olmak üzere birçok hadis kaynağının aktardığı şu hadistir:

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: قَالَ النَّبِيُّ ﷺ: لَوْلَا بَنُو إِسْرَائِيلَ لَمْ يَخْنَزْ اللَّحْمُ، وَلَوْلَا حَوَّاءُ لَمْ تَخُنْ أُنْثَى زَوْجَهَا الدَّهْرَ

«Eğer İsrailoğulları olmasaydı, et bozulmazdı. Eğer Havva olmasaydı, hiçbir zaman kadın eşine hıyanet etmezdi

Öncelikle birinci cümleyle başlayarak hadisi eleştirme hadsizliğinde bulunana soralım, bu hadisi Kur’an’a mı arzettin ki sana kabul etmeyeceğini söyledi. Eğer öyleyse, zahmet olmayacaksa hangi ayetin kabul etmediğini de söyleyin bari biz de öğrenmiş olalım. Şunu peşinen söyleyelim ki Kur’an’a gittiğinde, Bakara Suresi 2/259. ayet seni yalanlayarak sana hadsizliğini bildirecektir. Zira burada yiyecek ve içeceğin üzerinden yüz sene geçtiği halde bozulmadığı açıkça ifade edilmektedir. Şunu da hemen belirtelim ki buna mucize diyerek geçiştiremezsin. Zira nihayetinde mucizeler de evrenin işleyişi açısından bizim alıştığımızın dışına çıkılmasıdır. Allah Teâlâ dilediği zaman dilediği kevni sünneti pekâlâ değiştirebilir.

Yoksa aklın mı kabul etmedi? Büyük ihtimalle Kur’an’a rağmen cevabın ikinci şık olacaktır. Şimdi bir de biz aklını tartıya arz edelim ki, ağırlığını birlikte görelim. Her şeyden önce hadisin amacına ve ilmî tahliline bakmaksızın, sizin gibi düz mantıkla bile yaklaşıp zahiri itibariyle yorumlayarak etin bozulmasının, Kur’an’ın bize haber verdiği, Yahudilere verilen cezalardan biri olduğunu ve ondan sonra başlayıp yayıldığını söylersek, bunun aksini neyle ispatlayacaksınız? Neticede et benzeri yiyeceklerin bozulmasına sebep olan mikrobiyolojik etkenlerin veya mikroorganizmaların hep var olduğunu, onların sözü geçen eylemlerinin sonucu olarak bir ceza olmadığını kati şekilde belirtecek bir şey yok. Nitekim çağdaş bilimler de her geçen gün yeni, daha önce bilinmeyen virüs, bakteri ve mikroorganizmalar keşfetmektedir. Konumuzdaki durumun da aynı şey olmadığını kim neyle kanıtlayabilir?

Kısaca Allah ﷻ’tan kendilerine nimet olarak indirilen bıldırcını sadece yiyecekleri kadar alıp asla saklamamaları emrine muhalefet ederek fazla alarak saklamaları ve nefislerindeki pintilikten, Allah ﷻ hakkındaki suizanlarından dolayı sakladıkları etin bozulmasını sağlayan mikroorganizmalarla cezalandırıldıkları ve böylece onların sebebiyle bütün insanlık için genel geçer bir kevni sünnet haline getirildiği söylenirse, hadisten daha sağlam bir tarihi kayıt veya kesin bir bilimsel bilgi ya da Kur’an’dan bir haber ile bunun aksini savunma şansınız var mı? Hiç karıncalanmadan, tepinmeden ya var deyin ve ispatlayın ya da yok deyin ve ensenizi kaşıyarak başınızı eğin!..

Ayrıca sahabiden tabiîne, onlardan sonra da hadisleri kitaplarda tertipleyen Buhari ve Müslim gibi âlimlere kadar hadisin senedinde geçen veya rivayet eden herkesin sizden çok daha akıllı, çok daha takvalı, çok daha ihtiyatlı, din adına çok daha titiz ve çok daha ilim sahibi oldukları da tartışılmayacak bir gerçektir. Dolayısıyla kendilerini gülünç duruma düşürecek veya açıkça akla, bilime aykırılık arz edecek bir haberi aktarmaları ya da binlerce İslâm ulemasının akletmeyip sizin aklettiğiniz bir olgu, tasavvur dışıdır. Yukarıdaki yüzeysel yaklaşıma bile ilim, akıl ve mantık tartısında kabul edilebilir bir cevabınızın olabileceğine ihtimal vermiyorum.

Ancak ilim, herkesin veya en azından avamın anlayamadığını açıklamaktır. Her bakanın çözemediğini, görünürde müşkil gördüğünü çözüme kavuşturmaktır. Yoksa aklıma yatmadı veya uymadı diye kestirmeden atmak, iddia edilenin aksine, aklın ve ilmin kıtlığına alamettir. Bu sebeple İslâm uleması, doğruluğunu ispatladığı her rivayeti emanetle aktardığı gibi, müşkil gözükenleri de ilmî zeminde tahlil edip açıklamıştır. Bizler de o yüksek ilim dağlarının ufak takipçi veya talebeleri olarak izinden gidip aklınızın alamadığını çok kısa ve öz bir şekilde açıklamaya çalışalım inşaallah.
Devamı kitapta…

Peygamber ﷺ’in Dindeki Konumu Sünnet ve Yarı Mealciler
Burhanüddin Aldiyaî
 
Üst Ana Sayfa Alt