Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Evlenecek Kızlara Ve Erkeklere Tavsiyeler

laylay Çevrimdışı

laylay

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Şunlara riayet eden erkek mutlu olur:

1- Eşine karşı her zaman, güzel huylu olmalı. Allahü teâlâ iyi huylu olanları sever, huysuzları sevmez. Eşini incitmek haramdır. Ona karşı her zaman, yumuşak davranmalı. Eve gelince selam verip hâl ve hatırını sormalı, şakalaşmalı. Eşi ile oynamak sevaptır. Sıkıntısını, düşmanlarını, borçlarını söyleyerek onu üzmemeli. Üzüntülü ise, onu çok sevdiğini, söyleyip halini sormalı, tatlı şeyler söylemeli.
Bir hadis-i şerif meali:
(Müslümanların en iyisi, en faydalısı, eşine karşı iyi ve faydalı olandır.) [Nesai]

2- Yapması zor olan şeyleri bile inşallah yaparım diye söz vererek gönlünü almalı. Çünkü o, kendisine alışmış olan dostu, dert ortağı, yemeklerini yapan, çocuklarını yetiştiren fedakâr eşidir.

3- Çocuk terbiyesinde, ona yardımcı olmalı. Bebek, gece gündüz ağlayıp anasına hiç rahat vermeyen, onu insafsızca üzen bir alacaklıdır. O halde, ona yardım edene, Allahü teâlâ yardım eder.

4- Ona, gücü yetiyorsa o şehirde âdet olan elbisenin, ziynetlerin en kıymetlisini almalı. Sokağa çıkarken, bunları da örtmeli, yabancıya göstermemeli. Helalinden en iyi gıdalar almalı. Yemeği yalnız yememeli. Çoluk çocukla yemek sevaptır. Eve nafaka alırken kısmamalı, israf da etmemeli. Çoluk çocuğa verilen paranın sevabı, sadaka sevabından daha çoktur. Nafaka temin edemeyenin evlenmesi haramdır.

5- Eşi ile iyi geçinmeli. Onu azarlamamalı, yüksek sesle konuşmamalı. Mala ve namusa hıyanet etmeyen kadınları dövmek değil, onları hiçbir suretle üzmek caiz değildir. Dünya işlerindeki kusuru için, dövmek şöyle dursun, acı, sert bile söylememelidir. Kadınların kalbleri ince ve nazik olduğundan, birbirlerini çekemeyenleri çoktur. Bu bakımdan, bilhassa yeni evliler, uyanık olmalı, ana, kız kardeş ve başka kadınların, eşini çekiştirmelerine aldanmamalı, böyle şeyler söylenmesine fırsat vermemeli. Böyle sözlere uyarak eşini incitmekten sakınmalı. Anası ve kız kardeşleri için eşinin söylediklerine karşı da uyanık olmalı. Anaya eziyet edilmesine fırsat vermemeli. Anasına, kendisi, eşi ve çocukları, muhakkak saygı göstermeli. Ana babaya, kayın valide ve kayın pedere saygı, hizmet edilmesi birinci vazife olmalı. Büyüklerin rızasını, duasını almaya çalışmalı, hayır dualarını, büyük kazanç bilmeli.

6- Huysuzluğunu yumuşak karşılamalı. Onunla iyi geçinmeye çalışmalı. Akıllı eşler, birbirini üzmez. Hayat arkadaşını üzmek, ahmaklık alametidir. Huysuz kimsenin eşi, devamlı üzülerek sinirleri bozulur. Sinir hastası olur. Böylece çeşitli hastalıklar meydana gelir. Eşi hasta olan kimse, perişan olmuş demektir. Eşinin hizmet ve yardımlarından mahrum kalmıştır. Ömrü, onun dertlerine çare aramakla geçer. Bütün bu sıkıntılara kendi huysuzluğu sebep olmuştur. Ne yazık ki bu pişmanlığının faydası olmaz. O halde; eşine yapacağı huysuzluğun zararı kendine olur. Ona karşı, hep güler yüzlü, tatlı dilli olmaya çalışmalı!

7- Huyu değişirse, suçu kendinde bulup, ben iyi olsaydım, o da böyle olmazdı, demeli.

8- O kızınca, susmalı. Böylece, pişman olup, özür dileyebilir. İyilikleri görülünce Allah’a şükretmeli ve ona dua etmeli. Öyle davranmalı ki, eşim beni çok seviyor intibaını vermeli.

9- Günah olmayan kusurlarını görmemeli. Günahlardan vazgeçmesini, namaza, oruca ve gusle devam etmesini tatlı ve yumuşak sözlerle anlatmalı. Kıymetli şeyler alacağını söz vererek ibadetleri yaptırmalı, günahlarını önlemeli. Ayıplarını, sırlarını, herkesten gizlemeli. Kur'an okumasını ve ilmihalini öğretmeli. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okumalı.

10- Ona, hep hayır dua etmeli. Çünkü, o, evinin bekçisi, aşçısı, terzisi, yoldaşı ve hayat arkadaşıdır.
Sual: Evlenecek kızlara tavsiyeniz nedir?
CEVAP
Erkek için de, kadın için de iyi geçinmek, fedakârlık ve sabır ister. (Külfetsiz nimet olmaz) buyurmuşlardır.

İyi geçinmek için, sıkıntılara katlanmak ve her zaman kendini haklı görmemek gerekir. Ben haklıyım demek geçimsizliğe yol açar.

Tecrübeli ve Müslüman bir annenin, asırlar önce kızına verdiği bir öğüt:
Doğup büyüdüğün, senelerce yaşadığın bir yuvadan çıkarak, yabancı bir yere gidecek, huyunu, suyunu bilmediğin bir insanla yaşayacaksın.
Sen ona yer ol ki, o sana gök olsun.
Sen ona ev ol ki, o da evin direği olsun.
Sen ona cariye ol ki, o da sana köle olsun.

Ona sıkıntı verme ki sevgisini azaltmasın.
Ondan uzak kalma ki, seni unutmasın!

Onun gözünü, burnunu ve kulağını koruyasın ki, gözü senden başkasını görmesin, senden başkasının kokusunu almasın ve senden hep güzel şeyler işitsin.

Evinde otur, ev ve el işleriyle meşgul ol!
Yiyecek, içecek hususunda o ne getirirse, onunla kanaat et ve şunu bunu alamıyoruz diye asla şikayette bulunma!

Koca hakkını kendi hakkın üzerine tercih et!
Kocanın akrabasının hakkını da önde tut!

İntizama ve temizliğe dikkat et!
Komşularınla iyi geçin, onlardan gelecek sıkıntılara katlan!

Bilhassa komşular arasında laf getirip götürme! Dedikodudan kaç!
Namazlarını vakit girer girmez kıl!

Sual: Yeni evlenen kızıma nasıl nasihat edeyim?
CEVAP
Aşağıdaki mektup, tecrübeli bir annenin kızına yazdığı nasihatlerdir:

Yavrum! Şimdi sana kırk yıllık evliliğimin tecrübelerine dayanarak bazı nasihatlerde bulunacağım. Bu nasihatlerime uyarsan dünyada mutlu bir ömür geçirdiğin gibi, ahirette de ebedi saadete ulaşırsın.

1- Kanaatkâr ol! Yani, kocan tarafından getirilen yiyecek ve giyecek her şeyi memnuniyetle kabul et! Çünkü, kanaat, kalbi huzura kavuşturur.

2- Söylenenleri daima iyi dinle ve kocanın meşru emirlerine itaat et!

3- Evin ve her şeyin her zaman, temiz, muntazam ve düzenli olsun!

4- Eşinin yemek saati ile uyku saatine dikkat etmelisin! Açlık insanı huysuz eder, uykusuzluk ise, öfkelendirir.

5- Evinin mallarını ve eşyasını iyi koru! Yaptığın işleri, iyilikleri başa kakma! İyiliğe karşı iyilik çabuk unutulur, fakat kötülüğe karşı yapılan iyilik unutulmaz.

6- Eşinin yakınlarına güzel muamelede bulun! Kocanın hatalarını, yalnız iken, yumuşak bir şekilde söyle!

7- Kocanın sırlarını hiç kimseye söyleme! Karı-koca arasındaki sırlar kabre beraberlerinde gömülmelidir.

8- Eşinin üzüntüsünü ve neşesini paylaş! Ona her yönüyle iyi bir hayat arkadaşı ol! Yalan, yuvayı içten içe yıkan bir kurttur.

9- Aranızdaki problemleri kendiniz halledin! Sakın bunları, bize ve başkasına taşıma! Kimseden medet umma!

10- Kocandan, almakta zorlanacağı, gücünün yetmeyeceği şeyleri isteme!

11- Kadının güzel huylusu, eşine Cennet nimetidir. Sen kocana Cennet nimeti ol! Azap çektirme!

12- Bunları yapabilmen, ancak, onun isteklerini kendi isteklerine, onun rızasını kendi arzularına tercih etmenle mümkün olabilir. Hep kendi istek ve arzularını ön plana çıkartırsan, bu nasihatleri tutman mümkün olmaz.

13- Beş vakit namazını şartlarına uygun kılmazsan zaten bu, felaket olarak sana da kocana da çocuklarına da yeter. Beş vakit namazın doğru olması için gusül ve abdestin doğru olması lazım. Bunların faydasını görmen için itikadının doğru olması lazım. Doğru itikad ehl-i sünnet itikadıdır. Her şeyden önce bunları öğrenin ve tatbik edin. Bunlar varsa her şey zamanla düzelir

 
Hafsa binti Ömer Çevrimdışı

Hafsa binti Ömer

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
"İnsan ömrünün din seçmekten sonra en önemli olayı, iyi bir eş seçimidir."

"Haramlardan sakınan müslümana göre evlilik, aşkın meyvesi değil; aşk, evliliğin meyvesidir."

"Evlilikte başarı, yalnız aradığı kişiyi bulmakta değil, aynı zamanda aranan kişi olmaktadır."

"Âileyi, evliliği sürdüren vücut değil, ruhtur."

"Âile, zamanın gittikçe kuvvetlendireceği tek bağdır."

"Bir karı-kocanın tartıştıklarını görürseniz, kadını savunun, çünkü kocanın savunulmaya ihtiyacı yoktur; o her zaman haklıdır."

"Her yanda evi olan adamın, hiçbir yerde evi yoktur."

"Beşiğindekini ağlatan âile gülmez."

"Bir âileyi idâre etmek, bir devleti idâre etmekten hiç de kolay değildir."

"Âile, kralların bile giremediği bir kaledir."

"Evlilik huzur bulmak içindir, didişmek için değil!"

"Biraz çaba göstererek iyi geçinmek varken, huysuzluk etmek akıl kârı değildir."

"Sen kocana câriye ol ki, o da sana köle olsun. Sen ona yer ol ki, o da sana gök olsun."

"Evlilerin en çok yapmaları gereken şey, iyi niyetle iletişimdir, konuşmaktır."

"Sevgi ve saygı karşılıklıdır."

"İyilikle halledilebilecek bir şeyde zora başvurmak yanlıştır, zulümdür."

"Her insanın sabrının bir sınırı vardır, bunu zorlamamak gerekir."

"Akıllı insan, evliliğini cennet edecek bir biçimde davranmaya çalışır ve evliliğini cehenneme dönüştürecek davranışlardan uzak durur."

"Sayılmak istiyorsanız, saymayı öğrenmeniz gerekecektir. Sevilmek istiyorsanız sevmeyi öğrenmeniz gerekecektir."

"Hep karşımdaki değişsin, diye düşünmek yanlıştır. Güzele doğru karşılıklı değişmek lâzımdır."

"Hanımın ilk görevi güler yüzlü olmaktır."

"Biz herkese iyilik etmiyor muyuz? Başkalarından önce kendi âilemize karşı iyi olmamız lâzım."

"Nasıl ki biz kusursuz olamıyorsak, karşımızdakinin de kusursuz olamayacağını peşinen bilmeli ve kabullenmeliyiz."

"Dünya cennet değildir, elbette problemler olacaktır."

"Mutlu olmak için önce sabırlı olmak gerek."

"Her istediğini söyleyen, istemediğini işitir."

"Eşler birbirleriyle anlaşabilmek için gayret göstermelidir."

"Mesele kendimizi samimi olarak tenkit edebilmektir. Karşımızdaki bizi bir konuda suçluyorsa, onun zıddını ispat etmek bize düşer."

"Evlilikte ana kural, karşılıklı olarak kişi onuruna saygı gösterilmesinin gerekliliğidir."

"Eşler birbirleriyle didişmek yerine, birlikte gelişmek için uğraşmalıdırlar."

"Bir babanın çocuklarına yapabileceği en büyük iyilik, onların annesini sevmektir."

"Huzursuz bir âile, en çok çocukları yıpratır."

"Saygı, sevgiyi besleyen ve geliştiren, saygısızlık da, sevgiyi öldüren bir etkendir."

"İnsanı insana sevdiren, tatlı dil, güler yüz ve güzel davranışlardır."

"Eşini üzen, ezen, hırpalayan insan, onu mutsuz ettiği zaman kendisi mutlu olamaz, bunu unutmamalı."

"Sinir harbi her iki taraf için de rahatsız edicidir."

"Saygı ve sevginin olmadığı bir yuva kime, ne verebilir?"

"Yalnız kendini düşünen insandan, mümkün olduğu kadar uzağa kaç."

"Dozunu aşmayan kıskançlık güzeldir ve sevgi ifâdesidir."

"Aşırı kıskançlık ve diktatörlük evlilikte mutluluğu engeller."

"Eşler arasında ortak ilgi ve alâkaların olması, onları birbirlerine yakınlaştırır."

"İnsanlar konuşa konuşa anlaşırlar."

"Eşler, 'hatâ karşıdadır' peşin hükmü yerine; 'acaba benim hatam nedir?' diye düşünebilselerdi problemlerin halli çok daha kolay olurdu."

"Hayatımızın bir yönünü İslâm'a göre, bir yönünü nefsimize göre yaşamak yanlıştır."

"Âile hayatında her müslüman erkek Rasûlullah'ı, her müslüman kadın da O'nun değerli hanımlarını örnek almalıdır."

"Huzurlu bir yuvada yaşamak, ancak karşılıklı fedâkârlık ile mümkündür."

"Evlilik İslâm'a hizmete engel değildir ve olmamalıdır."

"Evlilik geçici duygular ve imkânlar üzerine değil; iman ve ahlâk güzelliği üzerine kurulmalıdır."

"Yüzü güzelden kırk günde bıkılır, ahlâkı güzelden kırk yılda bıkılmaz."

"Eşinizin ve çocuklarınızın sevgisini kaybetmek istemiyorsanız, onlara asla kötü söz söylemeyin, hakaret etmeyin."

"Eşinize ve çocuklarınıza iltifat etmek, onları mutlu etmenin bir yoludur."

"İyilik eden hem dünyada ve hem de âhirette kârlı çıkar."

"Eşler birbirlerine olan saygılarını kaybetmemeye dikkat etmelidirler. Saygının bittiği âilede pek çok şey bitmiş demektir."



Allah'a teslim olmuş, sorumluluk ve yetkilerini bilen, görevlerinden kaçmadığı gibi İslâmî ve insanî haklarını da savunup mücâdelesini veren, onuruna sahip, tesettür ve iffetini bayraklaştırmış, İslâmî hareketin gönül dinamiği kadınlara selâm olsun! Selâm olsun analarımıza, eşlerimize, kızlarımıza ve bacılarımıza!
 
Hafsa binti Ömer Çevrimdışı

Hafsa binti Ömer

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Aile içindeki huzurun artması için Allah için iki tarafın birbirini sevip saygı duyması en önemli unsurdur daha sonra herkes görevini ve yerini bildikten sonra mutluluk kaçınılmazdır ....

Ailede Haklar ve Görevler


İslâm, kuruluşunu düzenlediği aile yuvasının mutluluğu için, eşlere karşılıklı sevgi ve fedakârlığa dayalı görevler de yüklemiş, bu görevlerin içtenlikle yapılmasının, erkek ve kadın için birer ibâdet olduğunu bildirmiştir. Bu ailevî görevleri şöyle özetleyebiliriz:


a- Kadının ailedeki görevleri

İslâm ahlâkı, hayatın tüm alanlarında olduğu gibi aile kurumunda da başıbozukluğu kabul etmez. Bu sebeple, bir sosyal kurum olması itibariyle, aile içinde de bir düzenin hakim olması gerekir ki, bu da ailede bir otoritenin bulunması ile sağlanır. İslâm, bu yetki ve sorumluluğu, belli şartlar içinde erkeğe vermiştir. Bu durumda, aile düzeninin huzur ve saadetinin sağlanması için, her otorite sahibine olduğu gibi, aile reisine de saygılı olmak, kadının başta gelen ailevî sorumluluğudur.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Kadın, kocasının hakkına riâyet etmedikçe, Rabbinin hakkını (emrini) yerine getirmiş olmaz." (İbn Mâce, Nikâh 4) "... Erkek, ailede yöneticidir ve yönetiminden sorumludur. Kadın da kocasının evinde yöneticidir ve elinin altındakilerden sorumludur." (Buhârî, Cum'a 11; Müslim, İmaret 20) "Kocasını memnun bırakmış olarak ölen kadın, cennete girer." (Tirmizi, Radâ 10; İbn Mâce, Nikâh 4). Kadın, yöneticilik ve sorumluluk bakımından aile reisliğine getirilen kocasının meşrû arzularına saygı göstermekle mükelleftir. Kocasının malını, aile sırlarını, namusunu ve çocuklarını da korumak mecburiyetindedir. Kocasını meşrû yollarla tatmin/memnun etmeye çalışmak, çocuklarını güzelce yetiştirmek ve yabancılara karşı tesettürüyle, davranışlarıyla namusunu muhafaza etmek: Müslüman hanımın ailedeki en önemli üç vazifesi bunlardır. "Sâliha (iyi) kadınlar, itaatkârdır. Allah, kendilerini (haklarını) nasıl koruduysa, onlar da öylece gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyanlardır." (4/Nisâ, 34). Peygamberimiz'in müjdesi de şöyledir: "Kadın, namazını kıldığı, orucunu tuttuğu, namusunu koruduğu ve kocasına itaat ettiği zaman, cennet kapılarının dilediğinden girsin." (Ahmed bin Hanbel, I/191)

Kadının en başta gelen görevi, iffet ve namusunu korumasıdır. Kadın, gözünü haramdan sakınarak, ırzını koruyarak, görülmesine müsaade edilen yerlerin dışında, örtülmesi gerekli yerlerini örterek bu görevini yerine getirir (Bkz. 24/Nûr, 31; 4/Nisâ, 34; 33/Ahzâb, 59). Evdeki işlerle ve çocukların yetiştirilip büyütülmesiyle daha çok ilgilenme durumunda olan kadın, dışarı çıkarken câhiliyye çıkışı ile çıkmayacaktır (Bkz. Ahzab suresi, 33). Câhiliyye çıkışı, yabancı erkekler için süslenme, ince veya dar elbiseler giyme, açılıp saçılarak sokağa çıkmayı içermektedir. Kadınlar, cinselliklerini sadece kocalarına karşı kullanmalı, kocasının yanında dişi; diğer insanların yanında kişi olarak yer almalıdır. Kocasına karşı süslenmeyi ibâdet bilmeli, onu doyurabilmelidir.

Kadın, iyiliği emir ve kötülükten yasaklama görevini, sadece fıtrî öğretmenleri olduğu çocuklarına karşı değil; eşinde gördüğü yanlışları düzeltmek ve doğrularını arttırmak için kocasına karşı da uygulayabilmelidir.

Hanımların bu aile içi görevleri yanında, tabii ki, erkeklerin de görevleri vardır.


b- Kocanın ailedeki görevleri

"Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır." (2/Bakara, 228). Hanımını, Rabbinin emâneti olarak alan ve iffetini Allah adına söz vererek helâl edinen koca da, karısına karşı sevgi ve şefkat göstermek, yediğinden yedirmek, giydiğinden giydirmek, ona ve yaptığı işlere çirkin dememek, fena söz söylememek, hoş görülü olmak gibi görevlerle mükelleftir. İslâm'ın aile düzenini yaşatmak üzere kocaya tanımış olduğu otorite hakkı, ona kadın üzerinde haksız bir baskı ve zorbalık imkânı vermez.Zira, bu konuda vârid olan âyet ve hadisler, bir anlamda kadının müdâfiisi/avukatı olmak suretiyle İlâhî kaynaklı bir dengeyi temin etmektedir. Yüce Rabbimiz, aile reisliğinin mutlak bir hâkimiyet demek olmadığını açıklayarak şöyle emreder: "Kadınlarınızla iyi geçinin. Eğer kendilerinden hoşlanmazsanız, olabilir ki, bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onda birçok hayır takdir etmiş olur." (4/Nisâ, 19). Anlayışlı ve şefkatli bir eş olmanın en güzel örneklerini sunan Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurur: "Bir mü'min, mü'mine hanıma buğz etmesin. Onun bir huyunu beğenmezse, başka bir huyunu beğenir." (Müslim, Radâ 61; Müsned II, 329) "Sizin en hayırlınız, kadınlarına karşı en hayırlı olanlarınızdır." "Kadınlarınıza karşı hayırlı olmayı birbirinize tavsiye edin." (Müslim, Radâ 62; Tirmizî, Radâ 11) "Kıdınlarınız konusunda Allah'tan korkun. Çünkü siz onları Allah'tan emânet olarak aldınız." (Ebû Dâvud, Menâsik 56; İbn Mâce, Menâsik 84)

Erkek, gözünü harama bakmaktan, ırzını ve namusunu zina yapmaktan koruyacaktır (Bkz. 24/Nûr, 30; 70/Meâric, 29-30). Erkeğin bu hareketi, kendini haram işlemekten koruduğu gibi; karısının hukukuna da riâyetin bir gereği olmaktadır.

"Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler, kadınlar üzerinde kavvâmdırlar. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır." (4/Nisâ, 34). Âyette geçen "kavvâm" kelimesini 'hâkim' diye tercüme etmek yanlıştır. Eğer Allah'ın muradı bu olsaydı, yine Arapça olan "hâkim" kelimesini kullanırdı; ama "kavvâm" kelimesini kullanmış. Bu kelime, Türkçedeki kayyim kelimesiyle aynı köktendir. Kayyim, tayin edildiği kurumu keyfine göre yönetmez. Hakimin gösterdiği doğrultuda yönetir. İşte evi üzerinde "kavvâm" olan erkek de aileyi kendi keyfine göre yönetemez; Allah'ın koyduğu kuralları yürürlükte kılar. Erkekler, kadınların kavvâmı, yani Allah'ın hükümleri çerçevesinde onların yöneticisi ve koruyucusudur.

Kayıtsız şartsız hâkimiyet, ancak Allah'ındır (12/Yûsuf, 40). Ailede uyulması gereken İlâhî kurallara muhatap olmada kadınla erkek eşit statüye sahiptir. Ailede Allah'ın koyduğu kuralları yürürlükte kılma yetkisi kocaya verilmiştir. Evin reisi, Allah'ın koyduğu kurallara göre aileyi yönetecek ve Allah'ın hükmüne zıt bir emir ve yasak koymayacaktır. Eğer İlâhî emir ve yasakları çiğneyen bir istekte bulunursa, hanım bu isteğe itaat etmeyecektir. "Allah'a isyanı emreden kişiye itaat olunmaz." (Buhârî, Ahkâm 4; Müslim, Cihad 40). Kadının kocasına itaati, mutlak değil; helal ve meşrû konularda, Allah'ın hükmü doğrultusundadır ve itaat, daha çok kocanın cinsî konulardaki istekleriyle ve temel dinî hususlarla ilgili olarak değerlendirilmelidir.

Her konuda İslâm'la câhiliyye arasında büyük farklar vardır. İslâm, vahiy kaynağından ilham almayan kanunlar ve geleneklerden farklı olarak aile kurumunu değerlendirir. Aileyi, içinde Allah'a ibâdet edilen bir mâbed olarak tanıtır. Öyle mâbed ki, orada yapılan her müsbet iş, ibâdettir. Erkeğin, ailesinin nafakasını temin etmesi, hanımına ve çocuklarına şefkat göstermesi büyük bir ibâdet olarak vasıflandırıldığı gibi; kadının itaati, sevgi dolu bir bakışı da bir ibâdet olarak takdim edilmiştir. En doğal bir davranış olan cinsî ilişkiler dahi, hayırlı bir amel, yani bir sevap olarak kabul edilmiştir. Hele çocuk dünyaya getirmek ve o çocukları İslâm'ın istediği gibi güzel terbiye ile yetiştirmek, çok büyük ecir ve mükâfatla karşılık verilecek olan büyük bir ibâdettir.

Aile yuvası kuran nice insan, Batı tarzı bir yaşayışın ve propagandanın etkisiyle çocuk istememekte veya bir, ya da ikiden fazlasını yanlış görmektedir. Bu davranış, meşrû bir mâzerete dayanmadıkça dinimizin hoş görmediği bir anlayıştır. Çocuk, dünya nimetleri içinde çok önemli bir yer tuttuğu, evin neşe ve huzurunu temin ettiği gibi, âhiret saadetine de sebep olabilir. Yuvanın temelini sağlamlaştırdığı gibi, özellikle anneleri evine bağlar. Ev kadınının ulu orta çarşı-pazarı sıkça dolaşıp, başkalarını fitneye düşürmesine engel olur. Batılı ve Batıya özenen hanımlar, eğlenceye engel olduğu, gönüllerince gezip tozmaya, lüzumsuz işlerle veya televizyon karşısında vakit öldürmeye, nefislerini azgınlaştıran başı boşluğa engel olduğu için çocuk istememektedir. Yine Batılılar, kendi ülkelerinde vatandaşlarına çocuk başına extra para verip çocukların artmasını teşvik ederken; özellikle müslümanların yaşadığı ülkelere doğum kontrolünü ve az çocuğu teşvik etmektedir. Azıcık aklı olanlar, bunun emperyalizmin bir oyunu olduğunu hemen anlarlar ve oyuna gelmezler. Boşanmanın ve geçimsizliğin önüne geçmede çocuğun rolünü dikkate alırlar. Hanımların eve bağlanıp hayırlı işlerin en önemlilerinden olan insan yetiştirmeye çalışmalarının kıymetini ve ecrini bilirler.


...Ahmed Kalkan
 
millatu_ibrahim Çevrimdışı

millatu_ibrahim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Güzel. Tamam.

Pekiii....

Bir kadın düşünün. Kocaya itaati sadece dünyalık işlere hasrediyor. Yani kendisi aslen kocaya itaat mefhumunu "dünya meseleleri" ve "din meseleleri" diyerek ikiye ayırmış kendince. Örnek verim inşallah :

Büyük şirkte cehalet asla mazeret değildir diyor kendisi ve cahilce bunun icma olduğunu iddia ediyor. Selefi bırakın bugün bile bu konuda icma yok. Makdisi rahimehullah hariç şeyh ulvan, ebu katade gibi pek çoğu büyük şirkte cehaletin mazeret olabileceği durumların bulunduğuna dair görüş beyan ediyor.(aslı islam olanlar için)

Bizim hanımefendi ise bu konuda ihtilaf olamayacağını söyleyen dik kafalı bir kadın modelini ısrarla devam ettiriyor.


Size, özellikle bayanlara soruyorum. İhtilaflı bir konuda, bilmiş bilmiş konuşup tek bir görüşü kabul eden kadınlar hakkında ne dersiniz? Kocasının akidesine güvenmeyen bir kadın, kocasına nasıl itaat edebilir? Ki akidevi meselelerde ihtilaf boşanma sebebi olabilir biliyorsunuz.)) veya bi erkek olarak bende olduğu gibi evlilik planladığın şahısla bağları koparabilir.


Bu tür hanımlara tavsiyeniz nedir? Böyle dik kafalılık eden birisiyle evlilik mümkün müdür?

Yani o konuda benim takip ettiğim yani cumhurun görüşünü tercih etse kendisi mürted mi olacaktı da kocasına itiraz etsin??? Kocası veya nişanlısı ne yapsın??? La havle ve la kuvvete illa billah.

Açıkçası sırf bu tehlikeden ötürü, selefiyim diyebilen bacılardan uzak duruyorum çekiniyorum artık. Bi gün bana gelip kendi cahil anlayışıyla "sen kafir oldun" veya "bu kafir misafirlerini evime getirme" veya "küfür dolu bu işinden ayrıl yoksa ben giderim" gibi ahmakça (tabi kendisince bu iş vela bera ) konuşur, boşanma ister de ömürde adetlerimiz üzere bi defa yapacağım evliliği berbat eder diye çok çekiniyorum.

Ne yapalım biz dinine özen gösteren erkekler bu cahil ve güya okuyan dik kafalılara ?
 
Ebu Yusuf Çevrimdışı

Ebu Yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Güzel. Tamam.

Pekiii....

Bir kadın düşünün. Kocaya itaati sadece dünyalık işlere hasrediyor. Yani kendisi aslen kocaya itaat mefhumunu "dünya meseleleri" ve "din meseleleri" diyerek ikiye ayırmış kendince. Örnek verim inşallah :

Büyük şirkte cehalet asla mazeret değildir diyor kendisi ve cahilce bunun icma olduğunu iddia ediyor. Selefi bırakın bugün bile bu konuda icma yok. Makdisi rahimehullah hariç şeyh ulvan, ebu katade gibi pek çoğu büyük şirkte cehaletin mazeret olabileceği durumların bulunduğuna dair görüş beyan ediyor.(aslı islam olanlar için)

Bizim hanımefendi ise bu konuda ihtilaf olamayacağını söyleyen dik kafalı bir kadın modelini ısrarla devam ettiriyor.


Size, özellikle bayanlara soruyorum. İhtilaflı bir konuda, bilmiş bilmiş konuşup tek bir görüşü kabul eden kadınlar hakkında ne dersiniz? Kocasının akidesine güvenmeyen bir kadın, kocasına nasıl itaat edebilir? Ki akidevi meselelerde ihtilaf boşanma sebebi olabilir biliyorsunuz.)) veya bi erkek olarak bende olduğu gibi evlilik planladığın şahısla bağları koparabilir.


Bu tür hanımlara tavsiyeniz nedir? Böyle dik kafalılık eden birisiyle evlilik mümkün müdür?

Yani o konuda benim takip ettiğim yani cumhurun görüşünü tercih etse kendisi mürted mi olacaktı da kocasına itiraz etsin??? Kocası veya nişanlısı ne yapsın??? La havle ve la kuvvete illa billah.

Açıkçası sırf bu tehlikeden ötürü, selefiyim diyebilen bacılardan uzak duruyorum çekiniyorum artık. Bi gün bana gelip kendi cahil anlayışıyla "sen kafir oldun" veya "bu kafir misafirlerini evime getirme" veya "küfür dolu bu işinden ayrıl yoksa ben giderim" gibi ahmakça (tabi kendisince bu iş vela bera ) konuşur, boşanma ister de ömürde adetlerimiz üzere bi defa yapacağım evliliği berbat eder diye çok çekiniyorum.

Ne yapalım biz dinine özen gösteren erkekler bu cahil ve güya okuyan dik kafalılara ?
Sen bir alimle bir alimeden bahsetmişssin :))))

Böyle bir kadınla evli kalmak mumkun degil zaten o nefsini ilah edinmiş bir tipe benziyor onun için seytandan nasıl uzak duruyorsan o kadındanda aynen o sekilde uzak dur. Veya kimse o kişi o uzak dursun aklının ve dinin selameti için.
 
Ebu Yusuf Çevrimdışı

Ebu Yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Tekfirci diye tabir edilen herkes yani bir kimseyi dinden cıkartma ve dine sokma işini üstlenmiş her birey ve cemaat teroristtir her bi haltı işler ve onların hiç bir usulu olmayan kozları vardır tekfir. Malını calar tekfir ertim ganimet aldım der kocasını aldatır kafirdi nikah dustu der. Afdersiniz her bir haltı karıştırıp dini bu işe alet ederler. Ondan dolayı bunlar en serli kimseler olarak vildirilmişlerdir.


Onun için bu gibi şeytanlaşmış veya şeytanın askeri olmuş kimselerden mumkun mertebe uzak durmak daha evladır,
 
millatu_ibrahim Çevrimdışı

millatu_ibrahim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Sen bir alimle bir alimeden bahsetmişssin :))))

Böyle bir kadınla evli kalmak mumkun degil zaten o nefsini ilah edinmiş bir tipe benziyor onun için seytandan nasıl uzak duruyorsan o kadındanda aynen o sekilde uzak dur. Veya kimse o kişi o uzak dursun aklının ve dinin selameti için.


Aynen dediğin gibi yaptım kardeşim. Rahman beni büyük bi hüsrandan korudu elhamdulillah.

Akhilere tavsiyem şudur: dininizi alimlerle sağlamlaştırın ve dayandığınız ilim ehline rağmen akidenize güvenmeyen bacılardan şeytan görmüş gibi kaçın!

Yoksa bi gün misafirinizi tekfir eder, öteki gün bacınızı, diğer gün anne babanızı ve nihayetinde de sizi tekfir eder KENDİ FASİT AKLIYLA.

Kimse bana tavsiye vermeyince ben yaptım o vazifeyi))

Bu ihtilaf kabul etmez bacıdan vazgeçtiğim bıraktığım için yakınlarımdaki davetçi kardeşler hep dediler ki: "Allah için yaptıysan hiç üzülme. O swt sana kesinlikle çok daha iyisini ve khairlısını verecektir."

Artık çok rahatladım ve elhamdulillah diyorum.

İyiki taqiyyeci bi tekfirci ile evlenip hayatımı ve yakınlarımın hayatını mahvetmedim.elhamdulillah. Elhamdulillah.

Tabi sizler beni rahatlacak şeyler yine de söyleyebilirsiniz)) selam aleykum
 
millatu_ibrahim Çevrimdışı

millatu_ibrahim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Aleykum selam bence doğru olanı yapmışsınız ama benim merak ettiğim: tekfirciler kendi görüşünde olmayanlarla evlenmeyi kabul ediyor mu ki? Böyle bir evliliğin olabileceğini düşünmek bile beni şaşırttı.
(Tekfirci bir akrabam sadece kendi görüşündekilerle evlenebileceğini söylemişti ve nitekim öyle yaptı. Hepsi böyledir diye düşünüyordum.)


))
Şaşırmanız çok doğal tabiki.
Ama ben yukarda bir yerde 'taqiyyeci' die bi ekleme yaptım dikkat ettiyseniz.

Ben mutedil kalmaya çalışırken kendisi, içindeki aşırı görüşleri saklayabileceğini düşünmüştü. Ki... Ben onun tekfir ettiği bi hocaya sadece 'şeyh' dediğim için,,, dayanamayıp içindeki batıl tekfirleri kustu. Allah'a hamdolsun ki bunu evlilik öncesi yaptı. Hep, tekfire yakın olan görüşü tercih eden bi zavallı imiş meğersem)

Kendisinin beni tanıştırdığı şeyh atiyye'den ve onun tr hakkındaki görüşlerinden dahi haberi yok sadece Makdisi.

Aslında Makdisi de onun gibi dÜşünmez fakat şahsın kendisi bunun farkında değil

Allah swt Kullarına Çok lutfeden el-Latif 'tir...
 
EBU HANİFE Çevrimdışı

EBU HANİFE

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Güzel. Tamam.

Pekiii....

Bir kadın düşünün. Kocaya itaati sadece dünyalık işlere hasrediyor. Yani kendisi aslen kocaya itaat mefhumunu "dünya meseleleri" ve "din meseleleri" diyerek ikiye ayırmış kendince. Örnek verim inşallah :

Büyük şirkte cehalet asla mazeret değildir diyor kendisi ve cahilce bunun icma olduğunu iddia ediyor. Selefi bırakın bugün bile bu konuda icma yok. Makdisi rahimehullah hariç şeyh ulvan, ebu katade gibi pek çoğu büyük şirkte cehaletin mazeret olabileceği durumların bulunduğuna dair görüş beyan ediyor.(aslı islam olanlar için)

Bizim hanımefendi ise bu konuda ihtilaf olamayacağını söyleyen dik kafalı bir kadın modelini ısrarla devam ettiriyor.


Size, özellikle bayanlara soruyorum. İhtilaflı bir konuda, bilmiş bilmiş konuşup tek bir görüşü kabul eden kadınlar hakkında ne dersiniz? Kocasının akidesine güvenmeyen bir kadın, kocasına nasıl itaat edebilir? Ki akidevi meselelerde ihtilaf boşanma sebebi olabilir biliyorsunuz.)) veya bi erkek olarak bende olduğu gibi evlilik planladığın şahısla bağları koparabilir.


Bu tür hanımlara tavsiyeniz nedir? Böyle dik kafalılık eden birisiyle evlilik mümkün müdür?

Yani o konuda benim takip ettiğim yani cumhurun görüşünü tercih etse kendisi mürted mi olacaktı da kocasına itiraz etsin??? Kocası veya nişanlısı ne yapsın??? La havle ve la kuvvete illa billah.

Açıkçası sırf bu tehlikeden ötürü, selefiyim diyebilen bacılardan uzak duruyorum çekiniyorum artık. Bi gün bana gelip kendi cahil anlayışıyla "sen kafir oldun" veya "bu kafir misafirlerini evime getirme" veya "küfür dolu bu işinden ayrıl yoksa ben giderim" gibi ahmakça (tabi kendisince bu iş vela bera ) konuşur, boşanma ister de ömürde adetlerimiz üzere bi defa yapacağım evliliği berbat eder diye çok çekiniyorum.

Ne yapalım biz dinine özen gösteren erkekler bu cahil ve güya okuyan dik kafalılara ?
Kardes nişan bagi var ve bayan tarafi cok dar goruslu , ihtilafli olan mes'elere ilimli bakmiyorsa ve ozellikle bu tekfir konularini ilgilendiriyorsa,ben bu gibi insanlarla evliligi tavsiye etmem.
Evleneceginiz insan anlayisli,ufku genis biri olsun.Bu cahil biride olabilir...
 
millatu_ibrahim Çevrimdışı

millatu_ibrahim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kardes nişan bagi var ve bayan tarafi cok dar goruslu , ihtilafli olan mes'elere ilimli bakmiyorsa ve ozellikle bu tekfir konularini ilgilendiriyorsa,ben bu gibi insanlarla evliligi tavsiye etmem.
Evleneceginiz insan anlayisli,ufku genis biri olsun.Bu cahil biride olabilir...


Evet akhi dediğin gibi yapacam inşallah.
Eğer ki o bacı ilim edinmeye meraklı biriyse, yani çokça tevhidî kitap oluyorsa ben hem onunla hem de bilgililerse ailesiyle bu ihtilaf meselesindeki tavırlarını konuşacam.

Kendi hevalarından icma uyduruyolarsa, kendi çıkardığı sonuçları sanki bi alim demiş gibi bana dayatıyorsa, senin şeyh dediğine ben şeyh demem diyorsa ihtilaf hallerinde,,, ben de ona hadi yallah der Allaha tevekkül ederim.))

Yani kısaca, benim tercih ettiğim görüşün cumhuru ulemadan geldiğini bile bile bana itiraz edecekse, bana muhalefet edecekse bu iş hayatta yürümez onla diyip bırakırım inşallah. Ne kadar güzel olursa olsun :D SubhanAllah bu ne ya. Her konuda bana itiraz mı etsin yani.

Elhamdulillah şimdi hiç pişman deilim o tekfir zihniyetinden vazgeçmeyen şahsı bıraktığım için. Alemlerin Rabbine hamdolsun)) Mahvolmuş bi evliliğin, bi hayatın kıyısından çekti aldı beni Allahu Akbar))

Hepinize teşekkür ediyorum kardeşler. Allah swt gidişatımızı da sonumuzu da khair etsin. Allahumme amin...
 
A Çevrimdışı

Akide-i selefi

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
İhtilafli bi meselede kesin gorus bildirmes tabikide yanliş ama benim anlamadığım bir şey var tekfirci diyerek dinimizin temellerinden olan tekfiri inkar mi var sizde yoksa bu baci normalde buyuyk gunahlarla insanlari tekfir ettigi için mi tekfirci oluyo.
 
millatu_ibrahim Çevrimdışı

millatu_ibrahim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İhtilafli bi meselede kesin gorus bildirmes tabikide yanliş ama benim anlamadığım bir şey var tekfirci diyerek dinimizin temellerinden olan tekfiri inkar mi var sizde yoksa bu baci normalde buyuyk gunahlarla insanlari tekfir ettigi için mi tekfirci oluyo.

ben aslı islam olan hiçkimseyi tekfire yanaşmam. ama derdi islam olmayan, islamı benimsemeyen herkesi tekfir ederim elbette :)) o şahıs da bu soruyu sormuştu. yaklaşım çok yanlış. tekfir bu dinin temellerindendir tabiki. ama ben "müslümanım" diyebilen kimseleri tekfire hiç bulaşmam. akıllıyımdır imanım konusunda. kendisi ise imanı konusunda akılsızdı o yüzden de kış kış ettim. çok büyük bir rahmettir bu benim için. elhamdulillah.

diğer soruna gelince. bu bacı, kendi aklını akidevi meselelerde din edinmiş, akidevi meselelerde çok kibrli birisiydi. yani aklına uymayan görüş, kendisinin bizzat en sevdiği alimden dahi gelse misal, "hayır, böyle demez, başka bir yerde de şöyle demiş bak" diyerek yine aklını öne sürer. Bu tavrın altında yatan çok önemli açıklamalar, sorunlar var elbette. Allah swt, selim-temiz akıl versin.
 
EBU HANİFE Çevrimdışı

EBU HANİFE

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ben aslı islam olan hiçkimseyi tekfire yanaşmam. ama derdi islam olmayan, islamı benimsemeyen herkesi tekfir ederim elbette :)) o şahıs da bu soruyu sormuştu. yaklaşım çok yanlış. tekfir bu dinin temellerindendir tabiki. ama ben "müslümanım" diyebilen kimseleri tekfire hiç bulaşmam. akıllıyımdır imanım konusunda. kendisi ise imanı konusunda akılsızdı o yüzden de kış kış ettim. çok büyük bir rahmettir bu benim için. elhamdulillah.

diğer soruna gelince. bu bacı, kendi aklını akidevi meselelerde din edinmiş, akidevi meselelerde çok kibrli birisiydi. yani aklına uymayan görüş, kendisinin bizzat en sevdiği alimden dahi gelse misal, "hayır, böyle demez, başka bir yerde de şöyle demiş bak" diyerek yine aklını öne sürer. Bu tavrın altında yatan çok önemli açıklamalar, sorunlar var elbette. Allah swt, selim-temiz akıl versin.
Evlendin mi kardesim ?:DEvlenipte sana nasihat eden kardeslerini unutmussan :acpsnr:
 
millatu_ibrahim Çevrimdışı

millatu_ibrahim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Evlendin mi kardesim ?:DEvlenipte sana nasihat eden kardeslerini unutmussan :acpsnr:

uzun bi aradan sonra yazınca tabi farkettin sordun :D
başımdan geçen o olaydan sonra artık evlilik konusunda standartlarımı çok yükselttim :D önceden sadece dindar olsun derdim, şimdi güzel de olsun diyorum ))) mesleğimde ilerlemeye de karar verdim. selefiyim diyebilen bacaılardan hala çekiniyorum. acele etmiyorum yani :D bu ne ya. kimse dünyama veya ahiretime zarar veremez Allah'ın izniyle. iyiyi değil en iyisini bekliyorum, o yüzden evde kalır mıyım diye korkuyorum )))
 
İ Çevrimdışı

İbn Muhammed

الله اكبر و العزة الله
İslam-TR Üyesi
uzun bi aradan sonra yazınca tabi farkettin sordun :D
başımdan geçen o olaydan sonra artık evlilik konusunda standartlarımı çok yükselttim :D önceden sadece dindar olsun derdim, şimdi güzel de olsun diyorum ))) mesleğimde ilerlemeye de karar verdim. selefiyim diyebilen bacaılardan hala çekiniyorum. acele etmiyorum yani :D bu ne ya. kimse dünyama veya ahiretime zarar veremez Allah'ın izniyle. iyiyi değil en iyisini bekliyorum, o yüzden evde kalır mıyım diye korkuyorum )))

Belki yeni bir 'Pala' olursun ahi.

https://www.islam-tr.org/konu/bir-pala-hikayesi.46162/
 
EBU HANİFE Çevrimdışı

EBU HANİFE

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
uzun bi aradan sonra yazınca tabi farkettin sordun :D
başımdan geçen o olaydan sonra artık evlilik konusunda standartlarımı çok yükselttim :D önceden sadece dindar olsun derdim, şimdi güzel de olsun diyorum ))) mesleğimde ilerlemeye de karar verdim. selefiyim diyebilen bacaılardan hala çekiniyorum. acele etmiyorum yani :D bu ne ya. kimse dünyama veya ahiretime zarar veremez Allah'ın izniyle. iyiyi değil en iyisini bekliyorum, o yüzden evde kalır mıyım diye korkuyorum )))
Kardesim sen bu prensiplerle evde kalirsin benden soylemesi. :D
 
Üst Ana Sayfa Alt