Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

EZAN ve KAMET------Imam Ahmed Bin Hanbel

H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
)- EZAN ve KAMET.. 2
* Her Namaz Vaktinde Ezan Okumak Gerekir. 2
* Ezan Okumanın, Müezzinlik Ve İmamlık Yapmanın Fazileti. 3
* Ezanı Yüksek Sesle Okumanın Önemi Ve Ezan Arasında Yapılan Duamn Kabul Edileceği Müjdesi. 7
* İlk Ezan Ve Sahabeden Abdullah B. Zeyd'in Rüyası, Sabah Ezanında Tesvîbin Cevazı 9
* Ezan Ve Kametin Keyfiyeti, Kelime Âdetleri Ve Ebû Mahzûre'nin Başından Geçen Bir Olay 11
* Ezan Okuma Karşılığında Ücret Almanın Hükmü. 17
* Ezanı Duyan Kişinin Söyleyeceği Sözler/Dualar. 18
* Vaktin Başında Ezan Okumak Gerekir, Ancak Sabaha Özel Olarak Fecrden Önce Ezan Okumak Caizdir. 22
* Cuma Günü, Ayrıca Yağmurlu Bir Günde Ezan Okuma Şekli. 24
* Ezan İle Kamet Arasında Ara Verilmeli, Ezan Okuyanın Kamet Etmesi Efdaldir 25
* Müezzine İcabet Etmeyi İhmal Etmenin Ve Ezandan Sonra (Namazı Kılmadan) Mescidden Çıkmanın Sorumluluğu. 26
Fıkhî Hükümler. 27
Tablo VII (Ezan ve Kamet). 29

e)- EZAN ve KAMET

Ezan İslâm'ın şiarıdır (sembolüdür). Saat farkı sebebiyle yeryüzünün her bölgesinde ahenkle İlerleyen bir tempoyla her an ezan okunmakta ve yeryüzü bir an olsun ezansız kalmamaktadır.
Ezan bir çağrıdır; insanları tevhîd, risalet, İbadet ve kurtuluşa davettir. Asr-ı saadetten günümüze gelen bu ses ve yansıma kıyamete kadar devam edecektir.
Allah Teâlâ buyurdu:
"Ayrıca bu, büyük hac günü Allah ve Rasûlünden insanlara bir ezandır (duyurudur) ki, Allah ve Rasûlü müşriklerden (inançlarından) uzaktır. Eğer tövbe ederseniz bu sizin için daha hayırlıdır. (Yok) eğer reddederseniz bilin ki Allah'ı aciz bırakamazsınız. O inkarcılara acıklı bir azabı müjdele!" (Tevbe, 9/3)[1]

* Her Namaz Vaktinde Ezan Okumak Gerekir

224/1094- Ubâde b. Nüsey anlattı:[2]
Şam bölgesinden bir kişi vardı ki ona Ma'dân denirdi. Ebu'd-Derdâ ü anlı) bu kişiye Kur'ân okuturdu. (Bir süre sonra) Ebu'd-Derdâ onu kaybetti, Dânik[3] denilen yerde bir gün onunla karşılaşınca dedi ki:
'Ey Ma'dân! Seninle olan Kur'ân ne yapıyor? Kur'ân'la irtibatın nasıl?'
Ma'dân:
‘Allah bana ondan öğretti[4] ve ihsanda bulundu.’
Ebu'd-Derdâ:
'Ey Ma'dân! Bugün şehirde mi oturuyorsun yoksa kasabada mı?'
'Hayır (şehirde kalmıyorum). Bilâkis kasabada, şehrin kasabasındayım (bir rivayette: kasabada, Humus dışında bir kasabadayım)/
'Dur biraz! Yazık sana, Ey Ma'dân! Ben Rasûlullah'ın (Saiiatiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:
"Bir yerde beş hane bulunur da onlartn içinde namaz için ezan okunmaz ve namaz kameti getirilmezse (farz namazlar kılınmazsa) onlara ancak şeytan galip gelir/hakim olur. (Sürüden) ayrılanı kurt yer."
(Cemaatle namaz kılınan) şehirlerde oturman gerekir, yazık sana ey Ma'dân!'
§îkinci tarikten gelen rivayette Ma'dân[5] Ebu'd-Derdâ'nm şu sözünü nakletti:
Rasûlullah'ın (Saiiaiiaku aleyhi ve sellem) şöyle dediğini işittim:
"Bir kasabada üç hane bulunur da ezan okunmaz ve içlerinde namaz kameti getirilmezse onlara ancak şeytan galip gelir/hakim olur. Cemâate gitmen gerekir. (Sürüden) ayrılanı kurt yer."

§İbnü'l-Mehdî burada Sâib'in; 'yani namaz cemâatine' şeklindeki açıklamasını nakletti.[6]

225/1095- Mâlik b. Huveyris'ten (Radıyaiiahü anh):[7]
Biz yaşları birbirine yakın gençler olarak Rasûlullah'ın yanına gittik, Onunla yirmi gün kaldık.
Mâlik b. Huveyris anlatmaya şöyle devam etti:
Rasûlullah (Saüaiiahü aleyhi ve seiiem) merhametli ve dost canlısı/düşünceli bir insandı. Ailelerimizi özlediğimizi düşündü de bize bırakıp geldiğimiz ailelerimizi sordu ve buyurdu ki:
"Ailelerinize geri dönün, onlarla kalın, (öğrendiklerinizi) onlara öğretin ve namaz vakti geldiğinde ezan okumalarını söyleyin! Sizden biri ezan okusun ve en büyüğünüz de size imam olsun!"
NOT: Senetü'I-vüfûd (Heyetlerin ziyaret yılı) denilen dönemde bu gençler de İslam'ı öğrenmek için Medine'ye Rasûlullah'm (Saitaiiahu aieyiu ve seiiemi yanına gelmişlerdi. İbn Sa'd Mâlik b. Huveyris'in grubu olan Benî Leys heyetinden bahseder. Bu ziyaret h.9. yılda olan Tebük savaşından önceydi.
Bu rivayetten İslâm'ı Rasûlullah'ın gösterdiği ve öğrettiği şekilde anlamak ve yaşamak gerektiğini anlıyoruz. Kur'ân yanında hadislerden öğrendiğimiz pratikler de halka doğru olarak aktarılmalıdır.[8]

* Ezan Okumanın, Müezzinlik Ve İmamlık Yapmanın Fazileti

226/1096- Ebû Hüreyre'den (Radıyaiiaha anh):[9]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve setiem) şöyle dedi:
"İnsanlar ezan okuma ve birinci safta namaz kılmanın sevabını bilselerdi bu ikisi için kura çekerlerdi,
İmamla ilk tekbiri almanın sevabını bilselerdi onun için yarışırlardı/koşarlardı,
Ateme (yatsı)[10] ve sabah namazlanndaki sevapları bilselerdi sürünerek de olsa o ikisine gelirlerdi."
(Râvi Abdurrezzak) Mâlik'e:
'Ateme lafzını kullanmak mekruh değil miydi?' diye sorunca:
'Bana nakleden kişi böyle söyledi' diye cevap verdi.
NOT: Burada ezan okuma, ilk safta namaz kılma, imamla ilk tekbiri alma (cemaate erken yetişme) ve yatsı ile sabahı cemaatle kılmanın faziletine dikkat çekilmiştir; insanlar bunlardaki sevabı/fazileti bilselerdi elde edebilmek için her yola baş vururlardı.
Abdurrezzak'ın Mâlik'e Ateme lafzının kullanımı ile ilgili mekruhluktan bahsetmesi hadislerde bedevilerin yanlış kullanımına dikkat çekilmesinden dolayıdır. Ayrıca bu rivayette lafız rivayetine ne kadar önem verildiği, tenkid olunsa da duyduğu şekilde ve değiştirmeden nakletmenin önemi anlaşılmaktadır.[11]

227/1097- Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh):[12]

Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"İnsanlar ezan okumadaki sevabı bilselerdi onu kazanmak için kılıçlarla vuruşurlardı (savaşırlardı)'"[13]

228/1098- Ukbe b. Âmir anlattı (Radıyaiiahü anh):[14]
Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum:
"Bir dağın tepesinde namaz İçin ezan okuyan ve namaz kılan koyun çobanını izzet ve celâl sahibi Rabbin kıymetli görür/hoşuna gider. İzzet ve cefâl sahibi Allah:
'Şu kuluma bakın! Bir şeyden korkarak ezan okuyor ve namaz kılıyor.
Ben de onu affettim ve cennete koydum' der."
§Aynı râviden gelen rivayette benzeri nakledilir, ancak 'bunları benden korkarak yaptıysa onu affettim ve peşinden cennetime koydum,' şeklinde olduğu zikredilir.[15]

229/1099- Abdullah b. Mes'ûd'dan (Radıyaiiahu anh):[16]
Yolculuklarının birinde Rasûllah'la (Saitaiiahu aleyhi w seiiem) beraberdik. 'AHahü Ekber, Allahti Ekber' diye nida eden (ezan okuyan) bir kişi duyduk. Allah'ın Peygamberi dedi ki:
"Bu kişi fıtrat[17] hâlini korumuş."
O kişi:
'Eşhedü En Lâ İlahe İllallah' diye nida edince Rasûlullah:
"Cehennemden çıktı/kurtuldu" dedi.
Biz o kişiye doğru koştuk, bir de baktık ki namaz vakti gelmiş ve onu ilân eden[18] davar sahibi (bir çoban).[19]

230/1100- Muâz (b. Cebel)'den (Radiyallahu anh):[20]
Yolculuklarının birinde Rasûllah'la (Saitaitaha aleyhi ve seiiem) beraberdik. Kendisi 'Alîahii Ekber, Allahü Ekber" diye nida eden (ezan okuyan) bir kişi duydu. Allah'ın Peygamberi dedi ki:
"Bu kişi fıtrat[21] hâlini korumuş."
O kişi:
'Eşhedii En Lâ İlahe İllallah' diye nida edince Rasûlullah:
"Doğru şehadetle şahitlik yaptı" dedi.
O kişi:
'Eşhedü Erine Muhammeden Rasûlullah' deyince de Rasûllulah:
"Ateşten çıktı/kurtuldu. (Gidin) bakın, bu kişi ya hayvanlarını otfatan bir çoban veya avlanan bir kişidir."
O kişiye (gidip) baktılar ki namaz vakti gelmiş ve onu ilân eden[22] davar sahibi (bir çoban).
§Bir diğer rivayette Abdullah b. Rebîa es-Sülemî şöyle anlattı:
Peygamberimiz (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) bir yolculuk sırasında ezan okuyan bir kişiyi dinledi, o kişi:
'Eşhedü En Lâ İlahe İllallah' deyince Hz. Peygamber de:
'Eşhedü En Lâ İlahe İllallah' dedi.
O kişi:
'Eşhedü Enne Muhammeden Rasülullah'' deyince Hz. Peygamber de:.
"Eşhedü Ennî Muhammedün Rasûlullah" dedi ve ekledi:
"(Gidin, bakın!) Bu kişiyi ya davar çobanı veya ehlinden uzakta bir kişi olduğunu bulacaksanız."
Vadiyi inince (ya da indiklerinde, bir de ne görsünler davar çobanı, bir de ölmüş bir koyun), Hz. Peygamber terk edilmiş kuzunun yanına geldi ve şöyle dedi:
"Görüyor musunuz şu kuzuyu, sahibi yanında ne kadar değersiz?! (Vallahi,) Allah katında dünya, sahibi yanındaki şu koyundan daha değersizdir."[23]

231/1101- İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ):[24]
RaSUİUİlah (SallallahU aleyhi ve seltem) ŞÖyle dedi:
"Allah müezzini, sesinin ulaşacağı yer kadar[25] (günahı olsa da) affeder, sesini duyan her yaş ve kuru şey onun lehine şahitlik yapar."
§Başka lafızla gelen rivayette: Rasülullah (Saiuuiahü aleyhi ve seiiem) dedi ki: "Allah müezzini, ezanın ulaşacağı yer kadar[26] (günahı olsa da) affeder, sesini duyan her yaş ve kuru şey onun için istiğfar eder."[27]

232/1102- Ebû Hüreyre'den (Radiyallahu anh):[28]
Rasulullah (salllahu aleyhi ve sellem) dedi ki:
“Allah müezzini, ezanın ulaşacağı yer kadar (günahı olsa da) affeder, sesini duyan her yaş ve kuru şey onun için istiğfar eder.Cemaatle namazda bulunan kişiye yirmi beş hasene yazılır ve önceki namazla bu vakit arasındaki günahları silinir.”[29]

233/1103- Ebû Hüreyre'den (Radiyallahu anh):[30]
Hz. Peygamber (Saitaüahü aleyhi ve seitem) şöyle dedi:
"İmam (cemaatin namazını korumakla) sorumlu olan, müezzin de (insanların) kendisine güvendiği kişidir.[31] Allah'ım, imamları olgunluğa/ doğruya ilet ve müzzinleri de bağışla!"[32]

234/1104- Hz. Âişe annemizden (Radıyaitahu anhâ):[33]
RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"İmam (cemaatin namazını korumakla) sorumlu olan, müezzin de (insanların) kendisine güvendiği kişidir. Allah imamları olgunluğa/doğruya iletsin ve müzzinleri de affetsin!"[34]

235/1105- Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahü anh):[35]
Hz. Peygamber (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"Kıyamet günü boyunları en uzun insanlar müezzinlerdir.'[36]

236/1106- Muâviye b. Ebû Süfyan'dan (Radıyaiiakü anhumâ):[37]
Rasûlullah'ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim: "Kıyamet günü boyunları en uzun insanlar müezzinlerdir."
NOT: Müezzin için boyun kelimesinin temyiz oarak ifade ettiği manada ihtilaf edildi, bunlardan bazı lan:
1- Müezzinler rahmetten en çok istifade edenler demektir ve aldıkları sevaplardan kinayedir.
2- İnsanlar kıyamet günü hesabın şiddetinden tere gark olduklarında bu sıkıntı kendilerine zarar vermemesi için boyunlarını dışarıya uzatırlar. İşte bu anda en kolay kurtulacak olanlar müezzinlerdir.
3- Kıyamet günü müezzinler insanlann gözdelerinden ve önemli kişilerden olacaktır.
4- Müezzinler amelleri en fazla olan kişilerdir.
5- Boyu en uzun olanlar manasında bir kinayedir. Arapça'da boynu uzun kelimesi boyu uzundan kinayedir, Meselâ, filan kadının küpe yeri uzundur, sözü boyu uzundur, anlamındadır.
6- Hemzenİn kesresiyle de rivayet edildi, bu durumda cennete hızlıca gidenlerdendir, anlamında olur.[38]
Müezzinlere bu kadar değer verilmesi onların her gün insanları tevhide, risalete ve ibadete çağırmalarından olsa gerek. Bu çağrı onların itibarını yükseltmektedir.[39]

237/1107- Bera b. Âzib'den (Rad,yaUahüanh):[40]
Allah'ın Peygamberi (Saiiattahü aleyhi ve seiiem) şöyle dedi: "Allah ve melekler ilk safı överler, müezzin sesinin ulaştığı yer kadar (günahı da olsa) affedilir. Müezzinin sesini işiten yaş ya da kuru her şey onu tasdik eder, ayrıca müezzine kendisiyle beraber namaz kılanların aldığı sevabın benzeri de verilir."[41]

Açıklama

Bu hadisler müezinliğin faziletini açıklamaktadır. Buharı, Müslim ve diğer hadis kitaplarında müezzinin derecesinin yüksek olması, yarışılan yüksek bir ibadet olduğu ve kıyamette diğer insanlardan farklı olacağı zikredilmektedir.
§lmamhk ve müzzinlİğİn faziletinde İhtilaf edildi:
1- Bazı âlimlere göre ezan okumak imamlıktan efdaldir, bazılarına göre ise imamlık efdaldir. Şevkânî imamlığın efdal olduğunu söyler, zira Hz. Peygamber, Hu-lefa-i Raşidîn ve sonrakiler imamlık yaptılar, aynca büyük âlimler de İmamlık yaptılar.
3- Bir kısım âlimler her ikisinin de eşit olduğunu söylediler.
§Ezan okuma ve imamlık yapmanın bir kişide toplanması konusunda İhtilaf edildi:
1- Âlİmlerden bazılarına göre böyle yapılmaması müstehabdır.
2- Bir kısmına göre ise bu mekruhtur.
3- Bazılan da bir kişi tarafından yapılabilir, hattâ müstehabdır, dediler.[42]

* Ezanı Yüksek Sesle Okumanın Önemi Ve Ezan Arasında Yapılan Duamn Kabul Edileceği Müjdesi

238/1108- İbn Ebî Sa'saa (Abdullah b. Abdurrahman) babasından nakletti:[43]
Ebû Saîd el-Hudrî (Radıyaiiaha anh) hücresindeyken bana dedi ki:
'Ey yavrum, ezan okuduğunda sesini yükselt, ben Rasûlullah'tan (Sallallahü aleyhi ve setlem) şunu İşittim:
"Müezzini işiten her şey; ister cin, insan ve taş olsun, müezzin lehine şahitlik yaparlar.'"
§Aynı râviden ikinci tarikle gelen rivayet:
'Ebû Saîd el-Hudrî râviye dedi ki:
(Ey Yavrum,) davar ve çölü sevdiğini görüyorum. Koyunlarının içinde ya da kırsal alanda olup namaz için ezan okuduğunda sesini yükselt!
"Şüphesiz müezzinin sesinin ulaştığı insan ve cin kıyamet gününde onun lehine şahitlik yapacak."
Ben bunları Rasûlullah'tan (Saiiatiahü aleyhi ve seitem) duydum.[44]

239/1109- Ebû Hüreyre'den madıyaiiahü anh):[45]
Rasûlullah (Saiiatiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Namaz için nida edildiğinde (ezan okunduğunda) şeytan ezanı işitmemek için yellenerek kaçar. Ezan okuma bitince geri döner, tevsib (kamet)[46] yapılınca tekrar kaçar. Tesvib bitirilince şeytan kişi ile nefsi arasına girip vesvese vermek için geri döner. Ona der ki:
"Şunu hatırla, bunu hatırla!.. Hâlbuki o kişi önceden bunları hatırlamazdı, ta ki o kişi nasıl namaz kıldığını bilemez."
§Ayni râviden ikinci rivayet:
Hz. Peygamber (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Şeytan, bir kişinin namaz İçin ezanı okumasını işitince bu sesi işitmemek için yellenerek kaçar. Ezan bitince geri döner ve vesveseye başlar. Kamete başlayınca şeytan önceki yaptığını yapar (kaçar)."[47]

240/1110- Câbir b. Abdullah'tan (Radıyaiiaha anh):[48]
RaSÛlUİlah (Saltaltahü aleyhi ve sellem) dedi kî:
"Müezzin (Medine'de) ezan okuduğunda şeytan öyle kaçar ki hattâ kendisini Ravha'da bulur."
§(Râvi Süleyman (İbn Mihrân el-A'meş) ekledi:
Ravhâ'yı Ebû Süfyan'a (yani Talha b. NâfT'a)[49] sordum;)[50]
Ravhâ Medine'ye otuz mil[51] uzaklıkta bir yerdir, dedi.[52]

241/1111- Enes b. Mâlik'ten (Radıyatiahu anh):[53]
Rasûlullah (Saihiiahu aleyhi ve seilem) şöyle dedi:
"Ezan ile kamet arasında yapılan dua reddedilmez."[54]

242/1112- Câbir b. Abdullah'tan (Radıyaiiaha anh):[55]
Rasûlullah (SaUaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Namaz için kamet[56] edildiğinde gökyüzünün kapıları açılır ve dualar kabul edilir."[57]

Açıklama

Bu rivayetlerden ezanın fazileti ve ezandan sonra yapılan duaların kabul olacağını anlıyoruz.
Ezan sırasında sllnnet olan, müezzinin dediğini tekrar etmektir. Ancak hay'ale-lerde *Lâ Havle ve Lâ Kuvvete İllâ Billâh' denir.[58]
Ezan bittikten sonra şunlar tavsiye edilmektedir:
1- Rasûlullah*a salat ve selâm edilir,[59]
2- Şu dua yapılır:[60]
Allahümme, Rabbe hazihi'd-Da'veti't-Tâmme ve's-Salâti'l-Kâime Âti Muhammedeni'l-Vesîlete ve'l-Fadîlete veB'ashü Makamen Mahmuden'illezî Veadteh.
§Duanın tercemesi:
Allah'ım! Ey tam çağrının (ezanın) ve kılınan namazın sahibi! Hz. Muhammed'e vesile (cennet makamı) ve fazilet bahşet! (Âhirette) vadettiğin yüce makamda onu dirilt!
3- Aynca istenildiği kadar dua edilir.
4- Allah'tan afiyet (yani bizi koruması) istenir.[61]

* İlk Ezan Ve Sahabeden Abdullah B. Zeyd'in Rüyası, Sabah Ezanında Tesvîbin Cevazı

243/1113- Nâfı1 nakletti:[62]
İbn Ömer (Radıyallahü anhumâ) şöyle derdi:
Müslümanlar Medine'ye geldiklerinde toplanırlar ve (cemaat) namazı için vakit belirlerlerdi. Kimse namaz için nida etmezdi. Bir gün bu meseleyi konuştular. Bir kısmı: 'Hristiyanlann çanı gibi çan kullanın' dedi. Bazıları: 'Yahudilerin borusu gibi boru kullanın' dedi. Hz. Ömer de şöyle dedi: 'Namaz için nida edecek bir kişi göndermeniz (daha uygun) olmaz mı?' dedi. Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:
"Kalk ey Bilâl! Namaz için nida et!"
NOT: Bu rivayette bazı sahabilerce namaza çağrıda bulunmak için Yahudi ve Hristiyanlann araçlan tavsiye edildiği, ancak bunun tasvip görmediği anlaşılmaktadır. Hz. Ömer'in teklifi olan namaz için nida edilmesini Peygamberimiz (Somum aleyhi ve sellem) kabul etti ve Bilâl'e emretti.
Namaz için nida, önceleri 'namaz toplayıcıdır' manasına gelen: "İnne's-Salate Câmiatün şeklindeki bir çağrı ile oluyordu.
Daha sonra farz namazlar için ezan meşru kılındı ve farz namaz dışındaki ibadetler ile önemli olaylar için yapılan çağrıda bu cümle kullanılmaya devam etti.[63]

244/1114- Abdullah b. Zeyd (b. Abdürabbih)'ten (Radiyaiiahu anh):[64]
Rasûlullah (Saiiaitaha aleyhi ve seiiem) insanları namaza toplamak için vurulacak/çalınacak bir çan kullanılmasını emretti. (Bir rivayette; Rasûlullah çanın Hristiyanlara uygun olmasından dolayı hoşlanmadığı hâlde emretti.)
Ben uyurken, rüyamda elinde çan taşıyan bir kişi bana geldi, ona dedim ki:
'Ey Allah'ın kulu! Bu çanı satıyor musun?' Bana:
'Onunla ne yapacaksın?* dedi. Ben: 'Onunla namaza çağrıda bulunacağız.' 'Bundan daha hayırlısına rehberlik edeyim mi?' 'Evet'
'Şöyle dersin:
Allahü Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber, Eşhedii enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah,
Hayye ale's-Salâh, Hayye ala's-Salâh,
Hayye ale'l-Felâh, Hayye ale'l-Felâh,
Allahü Ekber, Allahü Ekber, Lâ Mhe İllallah:
Bu kişi biraz bekledi, sonra dedi ki:
'Namaz için kamet edileceğinde şöyle dersin:
Allahü Ekber, Allahü Ekber,
Eşhedü enlâ İlahe İllallah,
Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah,
Hayye ale's-Salâh,
Hayye ale 'l-Felâh,
KadKameti's-Salâh, KadKameti's-Salâh,
Allahü Ekber, Allahü Ekber,
Lâ İlahe İllallah:
Sabaha ulaşınca Rasûlullah'a gittim ve gördüğümü anlattım. Bunun üzerine Rasûlullah dedi ki:
"Bu, Allah'ın izniyle (görülen) hak bir rüyadır. BilâJ'le beraber git ve gördüğün şeyi ona öğret ki o şekilde ezan okusun! Şüphesiz o senden daha gür/güzel sesli."
Ben de Bilâl'le gittim ve ona ezanı Öğrettim, o da bu şekilde ezan okudu. Hz. Ömer b. Hattab evindeyken bunu işitince hemen elbisesini çekerek geldi, şöyle diyordu:
'Seni hak ile gönderen (Allah'a) yemin olsun ki ona gösterileni ben de gördüm.' Bunun üzerine Rasûlullah:
"Bu durumda Allah'a hamd edilir."
§Aynı râviden ikinci tarikle gelen rivayette benzeri nakledildi ve ek olarak:
(Rasûlullah) ezan okunmasını emretti. Hz. Ebû Beîcir'in mevlâsı Bilâl öğretilen şekilde ezan okuyor ve RasÛlullah'ı (Saiiaitahü aleyhi ve seiiem) namaza çağırıyordu.
Bir sabah Rasûlullah'ın yanına gelip sabah namazına çağırdı. Kendisine: 'Rasûlullah uyuyor' denilince Bilâl en yüksek sesiyle şöyle haykırdı:
‘es-Salâtü hayrun mine'n-nevm.[65]'
§Saîd b. Müseyyeb:
Bundan sonra bu cümle sabah namazı ezanına eklendi, dedi.[66]

245/1115- Muâz b. Cebel'den (Radıyaiiahü anh):[67]
Ensardan bir kişi Rasûlullah'a (SaihiUıhü aleyhi ve seiiem) geldi ve şöyle dedi:
'Uykumda bir şey gördüm, sanki uyanmış gibiydim; Üzerinde iki yeşil elbise olduğu hâlde gökten inen bir kişi gördüm, Medine'deki bahçenin bir kenarına indi. İkişer ikişer olmak üzere ezan okudu, sonra oturdu. Ardından kamet etti ve ikişer ikişer okudu.'
Rasûlullah şöyle dedi:
"Gördüğün şey ne güzel! O ezanı Bilâl'e öğret!"
Hz. Ömer iRadıyaiiaha anh) şöyle dedi:
'Ben de benzerini gördüm, ancak o benden önce davrandı.'[68]

246/1116- Bilâl (Radıyatiahu anh) anlattı:[69]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) bana sabah namazı dışında diğer vakitlerde tesvibi (yani es-salâtü hayrun mine'n-nevm demeyi) yasakladı.
§Râvilerden Ebû Ahmed, Hz. Bilâl'in (Radıyaitahu anh) rivayetini şöyle nakletti:
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) bana dedi ki: "Ezan okuduğunda tesvib yapma!"[70]

Açıklama

Tesvib (kelime olarak); bir şeyi peş peşe tekrarlamak ve kamet[71] anlamına geldiği gibi müezzinin ezan okuduktan sonra 'Namaza! Allah size rahmet etsin!' gibi namaza teşvik edici şeyler söylemesi için de kullanılır. Bu şekildeki teşvikin caiz olması konusunda ihtilaf edildi:
1- İ. Ebû Hanîfe, Mâlik ve Ahmed b. Hanbel'e göre sadece sabah ezanında söylenen 'es-salâtü hayrun mine'n-nevm' cümlesi caizdir.
2- İ. Şafiî'nin kadîm içtihadına göre caiz, ancak cedid (sonraki) içtihadına göre tesvib sabah dahil bütün namaz vakitleri için mekruhtur.
3- İshak'a göre tesvib RasÛlullah'tan sonra icat olmuştur ve mekruhtur. îns-anlar namaza gelmede ağır davranıyorlardı ve müezzin ezan ile kamet arasında; kad kameti's-salah, hayye ale's-salah, hayye ale'l-feîah, diyordu.[72]
§Tekbirde terbi' (dört kere söylemek) konusunda ihtilaf edildi:
1- İ. Ebû Hanîfe, Şafiî ve diğer âlimlerin çoğunluğuna göre terbi' gereklidir.
Zira yukarıda geçen hadislerde dört tekbir vardır. Sahabe ve sonraki nesillerden bunu inkâr eden ya da yadırgayan olmamıştır.
2- İ. Mâlik ezanda ilk tekbirlerin İki olduğunu belirmektedir. Ancak cumhurun delilleri kuvvetlidir.[73]
%Terci' (iki şehadet kelimesini ikişer defa gizli söyledikten sonra açıktan okumak) konusunda da ihtilaf edildi:
1- İmam Ebû Hanîfe ve Kûfe'li âlimler müstehab olmadığını söylediler.
2- İmam Mâlik, Şafiî, Ahmed b. Hanbel ve diğer âlimler terci 'in caiz olduğunu söylediler.
3- Muhaddislerden bir grup terci' yapma ya da yapmama arasında kişi muhayyerdir, dediler.[74]
§Bu rivayetlerden müezzin olmanın müstehab olduğu anlaşılmaktadır; bu müzezzin de gür ve güzel sesli olmalıdır. ŞEzanın bize kazandırdıktan:
1- İslam'ın şianm yüceltmek,
2- Tevhid kelimesi,
3- Namaz vaktinin geldiğini haber vermek.
4- İnsanlan cemaate çağırmak.[75]

* Ezan Ve Kametin Keyfiyeti, Kelime Âdetleri Ve Ebû Mahzûre'nin Başından Geçen Bir Olay

247/1117- Abdülaziz b. Abdülmelik b. Ebû Mahzûre'den:[76]
Ona Abdullah b. Muhayriz nakletti;
Ebû MahzÛre (Radıyaiiaha anh) Abdullah'ı Şam bölgesi için yolculuğa hazırladığında Abdullah onun himayesinde bir yetimdi. Abdullah anlatmaya şöyle devam etti:
Ebû Mahzûre'ye dedim ki:
'Ey Amcam! Ben Şam bölgesine gidiyorum ve korkarım ki orada senin ezan okuman ile ilgili olay bana sorulacak.'
Ebû Mahzûre:
'Evet, bir grup içerisinde (Bir rivayette; on genç içinde) olduğum hâlde yola çıkmıştım. Huneyn'in bir yolundaydık, Rasûlullah da Huneyn'den dönmüştü ve yolun bir bölümünde bizimle karşılaştı.
Rasûlullah'ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) yanında kendi müezzini ezan okumaya başladı. Biz yoldan sapan kişiler olarak müezzinin dediğini tekrar edip alay ederek bağırıp çağırdık. Rasûlullah bu sesi duyunca yanına gelmemiz için adam gönderdi, huzuruna vardık ve şöyle dedi:
"Duyduğum o gür sesi olan kişi hanginiz?"
Topluluk beni işaret etti ve hepsi bunu doğruladı. Rasûlullah onları gönderdi ve beni salmadı, sonra da şöyle dedi:
"Kalk ve namaz ezanı oku!" Ben kalktım, hâlbuki o anda bana Ra-sûlullah'tan ve emrettiği şeyden daha kötü gelen bir şey yoktu. Rasûlullah'ın yanında kalktım ve bana bizzat kendisi ezan okumayı öğretti, şöyle dedi:
"De ki: Allahü Ekber, Allahü Ekber,
Eşhedü enlâ Üâhe İllallah, Eşhedü enlâ İlahe İllallah,
Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah"
Sonra Rasûlullah : "Bunları tekrar et ve sesini yükselterek söyle!" dedi ve devam etti:
"Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enlâ İlahe İllallah,
Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah"
Hayye ate's-Salâh, Hayye ala's-Salâh,
Hayye ale'l-Felâh, Hayye ale'l-Felâh,
Allahü Ekber, Allahü Ekber,
Lâ İlahe İllallah."
Daha sonra ben ezanı bitirince yanına çağırdı ve içinde gümüş (para) bulunan bir keseyi bana verdi. Sonra Rasûlullah elini EbÛ Mahzûre'nin alnına koydu ve yüzünde iki kere dolaştırdı, sonra kollan[77] üzerine, sonra da karaciğeri üzerine indi, ardından Rasûlullah'ın eli Ebû Mahzûre'nin göbeğine indi/mesh etti ve şöyle dua etti:
"Allah seni mübarek kılsın! " Bunun üzerine ben:
'Ey Allah'ın Rasûlü! Bana emret Mekke'de ezan okuyayım' deyince şöyle buyurdu:
"Tamam, bunu sana emrettim."
Önceden bende bulunan Rasûlullah'a ait kötü düşünceler gitti, bu duygular Rasûlullah'a karşı bir sevgiye dönüştü. Ben Mekke'de Rasûlullah'ın görevlisi (valisi) Attab b. Useyd'in yanına geldim, Rasûlullah'ın emri üzerine onun maiyetinde ezan okudum.'
§(Râvi ekledi;) Ebû Mahzûre'ye ulaşan ailemden kendisine ulaştığım kişiler Abdullah b. Muhayzir'in bana anlattığı bu haberin bir benzerini naklettiler.[78]

Açıklama

Peygamberimiz'in müezzinleri hakkında çeşitli rivayetler bulunmaktadır. Bunlara göre şu kişiler o dönemde müzezzinlik yapmışlardır:
A- Sürekli Olarak Ezan Okuyanlar
1- Medine'de:
a- Biîâl Habeşî (Radıyaüaha anhy. (Mekke'de ilk Müslüman olanlardan olup işkenceye maruz kalanlardandır. Ancak Hz. Ebû Bekir'in onu satın alıp âzâd etmesiyle özgürlüğüne kavuşmuştur. Hicretin 1. yılında Hz. Peygamberin İsteğiyle İlk ezan okuyan kişidir. Bundan sonra Medine'de sürekli müezzinlik yapmış, Rasûlullah'ın yanından hayatı boyunca hiç ayrılmamıştır. Ona abdest suyu getirir, sütre olarak kullanılan harbesini taşır, nöbetler de dahil birçok yerde görev almıştı. Mekke'nin fethinde Kabe'de İlk fetih ezanını okuyan kişidir. Hz. Peygamberin vefatından sonra üzüntüsünden dolayı hiç ezan okumamıştır. Hz. Ebû Bekir'in halifeliği döneminde Suriye'ye gitmek için izin istemiş ancak halifenin ısran üzerine Medine'de kalmıştır, Hz. Ömer'in halifeliği döneminde ise Medine'den ayrılıp Suriye'deki fetih hareketlerine katılmıştır. Bazı Müslümanlar Bilâl'in ezan okuması için halifeye müracaat etmişler; halifenin İsteği üzerine Bilâl ezan okuyunca herkes gözyaşları içinde onu dinlemiş, sanki Rasûlullah dirildi de geldi zannetmişlerdi.Bilâl Habeşî altmış yaşında Dımeşk'te vefat etti. Hz. Ömer onun hakkında şöyle demişti: 'Ebû Bekir efendimizin efendimizi (Bilâl'ı) âzâd etmiştir.'[79])[80]
b- Abdullah/Amr b. Ümmi Mektûm (RadıyatUM anhy. İsmi Medine ehline göre Abdullah, İrak ehline göre Amr'dır, İbn Hacer (v.852/1448) el-İsabe'dc Amr isminin daha çok kullanıldığını zikreder. Gözleri küçükten âmâ olup, Peygamberimiz'İn Medine'deki müezzinidir. Bedir'den sonra hicret ettiği rivayeti yanında Bedir savaşma katıldığı da nakledilmektedir. Bu iki rivayetten; onun hicretinin küçük Bedir seferinden sonra, ama Bedir savaşından önce olduğunu anlayabiliriz. Rasûlullah kendisini çok severdi, Tebuk seferine çıkacağında Medine'de yerine Abdullah'ı bıraktı ve o da insanlara imamlık yaptı. Bilâl Habeşî sabah vaktinden önce ezan okurdu ki oruç tutacaklar son hazırlıkların] yapabilsin, onun ezanı uyarı niteliğindeydi. İbn Ümmi Mektum da fecr açılıp kendisine sabah oldu denildiğinde vakit ezanını okurdu. Abese sûresinde hatırlatılan olay sebebiyle Peygamberimiz kendisine özen gösterir, hürmet ederdi. Cihada katılmayı çok isterdi, son olarak Kadisiye savaşına üzerinde zırh ve elinde siyah bir bayrakla katılmıştı. Bu savaştan sonra vefat etti, bazıları o savaşta şehit oldu, dediler.[81]
2- Mekke'de:
-Ebû Mahzûre (Radıyaliahü aııhy. Adı Evs olan bu kişi Peygamberimiz Huneyn'den Mekke'ye dönerken Cİ'râne yolunda onunla karşılaşmış ve yukarıda hadiste geçen hâdise Üzerine Müslüman olmuştu.[82] Sesi güzel ve gür olduğu için Rasûlullah onu Kabe'nin müezzini olarak görevlendirdi. Ebû Mahzûre Rasûlullah'ın Mekke'den ayrılmasına kadar Bilâl Habeşî İle birlikte ezan okudu. Vefat edinceye kadar ezan okuma görevine devam etti. Mekke'de ezan okuma görevi İmam Şafiî zamanına kadar Ebû Mahzûre ve oğullarının nesli elinde kaldı. Ebû Mahzûre'nin Rasûlullah'ın okşadığı alnına düşen saçlarını hiç kestirmemesi Peygamberimize olan derin saygı ve sevgisini göstermektedir.[83]
3- Kuba'da:
-Sa'd el-Karaz (Radıyaitaha anhy. (Rasûlullah döneminde Küba müezzini olan bu sahabi Peygamberİmiz'in âhirete irtihâli ile Üzüntüsünden müezzinliği bırakan Bilâl Habeşî[84] yerine Medine'de Mescid-İ Nebevî'de müezzinlik yaptı.)
B-Nadir Olarak Ezan Okuyanlar -Abdülaziz b. Esam (Radtyaiiahu anhy. Bir kere ezan okumuştu. -Ziyad b. Haris es-Südâî (Radıyaitaha anhy. Bir defa sabah ezanı okumuş ve kamet etmişti.
-Sevbân (Radıyaitaha anhy. Birkaç kere ezan okumuştu.
-Hz. Osman (Radıyaitaha anhy. Rasûlullah'ın huzurunda minberin yanında ezan okumuştu.[85]
§llk kamet eden; Abdullah b. Zeyd'dir (Radıyattahu anh).[86]

248/1118- Sâib ve Ümmü Abdilmelik b. Ebû Mahzûre'den:[87]
Bu iki râvinin naklettiğine göre Ebû Mahzûre (Radıyatiahü anh) şöyle anlattı:
'Ben on gençle beraberken Hz. Peygamber'Ie (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) karşılaştım. O esnada, insanlar içinde en çok kızdığımız/hoşlanmadığımız kisiydi. Onlar ezan okumaya başlayınca biz de kalktık ve onlarla alay eder bir şekilde ezan okumaya/tekrarlamaya başladık.RasûluIlah:
"O gençleri bana getirin!" dedi. (Biz yanına gidince de:)
"Ezan okuyun!" dedi.
Gençler ezan okudular, ben de onlardan birisiydim. (Sonra) Rasûlullah (bana):
"Evet, işte sesini duyduğum kişi bu, sen git ve Mekkelilere (namaz vakitlerinde) ezan oku!" dedi. (Ebû Mahzûre'nin) alnını mesh etti ve şöyle buyurdu:
"De ki: Allahü Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber,
(Gizlice) Eşhedü enlâ İlahe İllallah (de ve) iki kere söyle!
(Gizlice) Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah (de ve) İki kere söyle!
Sonra sesini yükselterek şunları söyle!
Eşhedü enlâ İlahe İllallah, iki kere söyle!
Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, iki kere söyle!
Hayye ale's-Salâh, Hayye ala's-Salâh,
Hayye ale'l-Felâh, Hayye ale'l-Felâh, bunları ikişer kere söyle!
Allahü Ekber, Allahü Ekber,
Lâ İlahe İllallah.
Sabah vaktindeki birinci ezanı okuduğunda şunları ekte: es-Salâtü Hayrun mine'n-Nevm, es-Salâtü Hayrun mine'n-Nevm, Kamet ettiğinde de şunları ekle: Kad Kameti's-Salâh, Kad Kameti's-Salâh
Duydun (anladın) değil mi?.."
§Ebû Mahzûre bundan sonra perçemindeki saçları ne tıraş etti, ne de ayırdı, çünkü Rasûlullah oraya elini değmişti/mesh etmişti.
§Muhammed b. Bekr, İbn Cüreyc yoluyla Osman b. Sâib'den, o da Ümmü Abdilmelik b. Mahzûre yoluyla Ebû Mahzûre'den (Radıyatia/uianh) şöyle nakletti:
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve setiem)Huneyn't giderken ben de on gençle beraber yola çıkmıştım...(Hadisin devamını yukarıdakinin benzeri şekilde nakletti ve ekledi:)
Ezanda Allahü Ekber, Allahü Ekber, iki keredir.
(Râvi) Ravh da: iki kere, olduğunu belirtti.[88]

249/1119- Ebû Mahzûre'den (Radtyaiiahü anh):[89]
Ben Hz. Peygamber (Saüaiiahu aleyhi ve setiem) döneminde sabah ezanı okuyordum; Hayye ale'l-Felâhîan söyledikten sonra es-Salâtü Hayrun mi-ne'n-Nevm, es-Salâtü Hayrun mine'n-Nevm, derdim; yani ilk ezanda.[90]

250/1120- EbÛ Mahzûre'den (Radiyatiahü anh):[91]
Rasûlullah (Saiiaiiahü aleyhi ve seitem) kendisine ezanı on dokuz kelime ve kameti on yedi kelime olarak Öğretti.
Ezan:
Atlahü Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber,
(Gizlice) Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enlâ İlahe İllallah
(Gizlice)[92] Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah
(Sonra sesini yükselterek;)
Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enlâ İlahe İllallah
Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah
Hayye ate's-Salâh, Hayye ala's-Salâh,
Hayye ale'l-Felâh, Hayye ale'l-Felâh,
Allahü Ekber, Atlahü Ekber,
Lâ İlahe İllallah.
Kamet, ikişer ikişer:
Allahü Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber, Allahü Ekber Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah,
Hayye ale's-Salâh, Hayyeale's-Salâh, Hayye ale'l-Felâh, Hayye ale'l-Felâh, KadKameti's-Salâh, KadKameti's-Salâh, Allahü Ekber, Allahü Ekber, Lâ İlahe İllallah.’[93]

251/1121- Muhammed b. Abdülmelik b. Ebû Mahzûre babası yoluyla dedesinden[94] (Radtyaiiaha anhüm) nakletti;[95]
Peygamberimiz' e (Sallallahü aleyhi ve sellem):
'Ey Allah'ın Rasûlü! Bana ezanın yolunu/şeklini öğret' deyince başımın Ön tarafım sıvazladı ve şöyle buyurdu: "Sesini yükselterek, ikişer ikişer: Allahü Ekber, Afiahü Ekber, de!
Sonra ikişer kere hafif sesle: Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enne Muhammeden Rasölullah, Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, dersin.
Sonra sesini yükselterek iki kere:
Eşhedü enlâ İlahe İllallah,
İki kere de:
Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, (dersin, sonra:)
Hayye ale's-Salâh, Hayye ale's-Salâh,
Hayye ale'l-Felâh, Hayye ale'l-Felâh, bunları ikişer kere söylersin.
Eğer sabah namazı için ezan okuyorsan:
es-Salâtü Hayrun mine'n-Nevm, es-Salâtü Hayran mine'n-Nevm, (cümlesini eklersin ve:)
Allahü Ekber, Allahü Ekber,
Lâ İlahe İllallah (diyerek ezanı tamamlarsın.)"[96]

252/1122- îbn Ömer'den (Radıyaiiahu anhümâ):[97]
Ezan Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) döneminde ikişer söylenirdi. (Haccac: ikişer ikişer olduğunu belirtti.) Kamet ise birer kelime ile (tekrar edilmeksizin) söylenirdi. Ancak, Kad Kameti 's-Salâh, Kad Kameti 's-Salâh, cümlesi (iki kere tekrarlanırdı). Biz kameti duyduğumuzda abdest alır ve namaza yetişirdik.
ŞHaccac, Şu'be'den:
Benî Hilal'in mescidi (olan) Urban (mescidi)[98] müezzini Ebû Ca'fer, büyük mescidin[99] imamı olan Müslim Ebu'l-Müsennâ'dan şöyle rivayet etti, deyip bu hadisin benzerini zikretti.[100]

253/1123- Enes b. Mâlik'ten (Radtyaiiaha anh):[101]
Bilâl ezam ikişer ve kameti birer kere tekrarla emrolundu.
§Enes b. Mâlik'ten (Radtyaitahü anh) ikinci tarikle gelen rivayet: Bilâl ezanı ikişer ve kameti birer kere tekrarla emrolundu.
(Bunu) Eyüb'e nakledince o da: 'ancak kamet {kod kameti's-salâh lafzı) bundan müstesnadır' şeklinde olduğunu belirtti.[102]

254/1124- Avn b. Ebû Cühayfe babasından (Radıyaiiaha anh) nakletti:[103]
Bilâl'ı (Radtyaiiahü anh) ezan okurken gördüm, ağzını (yani başını) takip ettim, bir oraya bir buraya dönüyordu ve iki parmağı iki kulağındaydı.
Rasûlullah da (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) deriden olduğu görülen kırmızı küçük bir çadır/çardak[104] içindeydi. (Sonra) Bilâl elinde orta boylu bir değnek[105] ile geldi, Rasûlullah onu alıp (namaz kılacağı yere sütre olarak) dikti ve namazı kıldı.
§Râvilerden Abdürrezzak, bunu Mekke'de duyduğunu ve bu haberin '(Rasûlullah) bu vadide[106] önünden[107] köpek, kadın ve merkep geçer bir hâldeyken (namazı kıldı) ve Üzerinde kırmızı bir elbise vardı, sanki şu anda onun ayak bileklerinin parlaklığını[108] görür gibiyim' şeklinde geldiğini de nakletti.
§Süfyan ise rivayetin, 'çizgili Yemen kumaşından[109] olduğu görülen' şeklinde de geldiğini nakletti.
NOT: Ezan okurken sesin daha fazla mekâna dağılması için hay'ale'Ierde müezzinin başını sağa ve sola çevirmesinin caiz olduğunu bu ve benzeri rivayetlerden anlamaktayız. Vücûdu sabit olduğu hâlde başı çevirmenin cevazında da ittifak vardır.
Peygamberimiz namazı Mekke'deki bu vadide yolcu olduğu için iki rekat kılmış ve kıble tarafına sütre dikmiştir.[110] Bu uygulamadan kırsal alanlar gibi namaz kılanın önünden geçenlerin bulunması ihtimali olan mekânlarda sütre dikilmesinin sünnet olduğu anlaşılmaktadır..[111]

255/1125- İbn Ebî Mahzûre babasından ya da[112] dedesinden nakletti (Radtyallahü anh):[113]
Rasûlullah (SaMiaM aleyhi ve seiiem) ezan okuma işini bize ve mevlâlarımıza,[114] Kabe'de su dağıtmayı (sikiyeyi) Haşim oğullarına ve perdedarlık (hicâbe) görevini de Abdüddâr oğullarına bıraktı.[115]

Açıklama

Ezanda terbi, yani tekbirin dört kere olması rivayeti ziyade ile geldiği için tercih edilir, çünkü sika (güvenilir) râvilerin ziyedeli rivayetleri makbuldür.
Kametin ikişer olması rivayeti Ebû Mahzûre'den gelmektedir ki o da Mekke-nin fethinden sonra Müsiüman olmuştur. Dolayısıyla Bilâl Habeşî'den gelen kametin tek olma rivayetinden sonra varid olmuştur ve sonraki rivayeti almak efdaldir, sonrakini nesh etmiş olabilir. Bu görüş Hanefîler, Süfyan es-Sevrî ve İbnü'l-Mübarek'e aitir. Ancak cumhurun görüşü kametin tek olmasıdır, çünkü tek olması ile ilgili rivayetler daha kuvvetlidir ve tekbir dışında sadece kod kâmeti's-salâh sözü İki keredir (İmam Mâlİk'ten gelen kuvvetli görüşe göre o da bir keredir). Bazı âlimler İse kametin tek ya da çift olması arasında fark yoktur, ikisi de caizdir dediler, bu görüş İmam Ahmed b. Hanbel, îshak b. RâhÛye, Davûd b. Ali ve Muhammed b. Cerir'e aittir ve bu âlimler her iki rivayetle amel edilmesinde bir sakınca olmadığını, zira zıtlık bulunmadığını ifade ettiler. Tercih edilen görüş bu olsa gerek. Doğrusunu Allah bilir.[116]
§Rasûlullah Mekke'nin fethi sırasında yaptığı bir konuşmada şunları söylemişti:
"Dikkat edin! Kabe'nin hizmeti (sidâne) ve hacılara su temini (sikâye) dışında geçmişe ait bütün mefahir iddiası, kan ve mal davaları şu iki ayağımın altındadır.[117]
Kabe, yeryüzünün ilk mabedi olması yanında, Hz. İbrahim ile yeniden yapılmış ve Hz. Mühammed'le kıyamete kadar kutsallığı kalıcı olacak şekilde dünya gündemine yeniden girmiştir. Önün bu kutsallığı nedeniyle eski dönemlerden itibaren bakım ve temizliği yanında buraya gelenleri ağırlama işi üstün bir görev olarak yapılmıştı.
Kabe'nin anahtarını taşıyan kişi oranın hicâbe (bakımı ve perdedarlığı) görevini üstlenmiş demektir, buna sidâne de denir. Bu görev Hz. İsmail'den sonra Cür hümîler'e geçmiş, sonra Huzâahlar'a ve onların reisi Huleyl b. Hubşiyye'nin kızı ile evlenen Kusay'a geçmişti. Kayınpederinin ölümünden sonra Kusay Mekke'nin hakimi oldu, Kabe'ye ve hacılara hizmet etme görevini yerine getirdi. Kusay'dan sonra oğlu Abdüddâr ve onun soyundan babadan oğula geçerek sırasıyla Osman b. Abdüddâr, Abdüluzza b. Osman Ebû Talha (Abdullah) b. Abdüluzza, Talha b. Ebû Talha ve Osman b. Talha'ya intikal etti. Bu görev Mekke'nin fethi sırasında Osman b. Talha'nm elinde bulunuyordu. Rasûlullah orayı açtırdı, putlardan temizledikten sonra içeride namaz kıldı. Dışarıya çıktığında Abbas ve Hz. Ali sikâye (su dağıtma görevi) yanında hicâbe görevinin de kendilerine verilmesini istedi, ancak Rasûlullah Osman b. Talha'yı çağırarak anahtarı ona verdi ve şöyle dedi:
"Gün iyilik ve vefa günüdür. Ey Ebû Tatha oğullan! Emaneti kıyamete kadar sizde kalmak üzere alın! Hicâbeyi sizden ancak zâlimler alır."[118] Bu olaydan Peygamberimiz'in vefakârlığını ve ümmetin işlerinde akrabaları kayırmanın doğru hareket olmadığını, ayrıca kesin bir emir olmadığı sürece toplumdaki dengelerin fazla bozulmaması gerektiğini anlıyoruz.
Mekke'nin fethinden sonra Osman b. Talha Medine'ye geri döndü ve hicâbe görevi amcaoğtu Şeybe b. Osman tarafından yürütüldü. Rasûluilah'ın vefatından sonra Osman b.Talha Mekke'ye geri döndü ve Şeybe ile beraber hicâbe görevine katıldı. Sonra bu görev Şeybe b. Osman'ın oğulları tarafından devam ettirildi, herhalde Rasûlullah bu görevi Osman ile Şeybe'ye vermişti. Günümüzde de bu Şeybe soyundan gelen aile tarafından yürütülmektedir.[119]
§Kâbe'deki diğer görevler:
-Sikâye: Hicâbe dışında hacılara su dağıtma manasına gelen sikâye görevi bulunmaktaydı ve bu görevi Abdülmuttalip oğullan beraber yürütüyordu. Abdülmuttaüp'ten bu görevi Abbas devralmıştı. "İslâm'ın hakimiyet dönemine kadar onlarda kaldı ve Mekke'nin fethinden sonra Rasûlullah da onlarda kalmasını onayladı.
-Rifâde: Mekke'ye gelen hacılara ikramda bulunmak, fakirleri gözetmek görevi Kusay tarafından yapılmıştı. Bu gelenek İslâm döneminde de devam etti.
-Kıyade: Kureyş'in Ukab (kartal) denilen sancağını savaş sırasında taşıma, barış zamanında koruma ve bakımı Mekke'nin fethine kadar Ebû Süfyan tarafından yerine getirilmişti.
Bunlar dışında Daru'n-Nedve ve sifaret (elçilik) gibi görevler de bulunmaktaydı.[120]
NOT: Bennâ 256/1126-265/1135.hadisleri sehven atlamıştır. Numaralama sistemini bozmamak için biz de bu sayılan burada kullanmıyoruz. Burada zikredilmeyen hadisleri Allah nasip ederse Ek Hadisler bölümünde terceme edeceğiz.[121]

* Ezan Okuma Karşılığında Ücret Almanın Hükmü

266/1136- Osman b. Ebu'l-Âs (Radıyallahü anh):[122]
RasÛlUİlah'a (Sattallahü aleyhi ve seltem):
'Ey Allah'ın Rasûlü! Beni kavmimin imamı yap!' deyince şöyle buyurdu:
"Seri onların imamısın, onların zayıflarını/güçsüzlerini göz önünde bulundur (namazı hafif kıldır) ve ezan okumasına karşılık ücret almayacak bir müezzin edin!"[123]

Açıklama

Ezan okuma karşılığında ücret almanın hükmünde âlimler ihtilaf etti:
1- Ücret almak haramdır, ancak hediye verilebilir. Bu ve Ebû Mahzûre'nin müezzin olma rivayeti bu konuda delildir, Ebû Mahzûre'ye verilen ücret değil, müezzin olarak tayininden Önce verilen bir hediyedir. Bu mütekaddimûn Hanelilerin görüşüdür, ancak müteahhirûn alimler buna ihtiyaç olduğu için cevaz vermişlerdir.
2- Ücret almakta bir beis yoktur, ancak almamak efdaldir. Bu ve benzeri rivayetlerde bir yasak yoktur, ancak efdal olan zikredilmiştir.
Mâlikîlere göre caizdir, Şafiî ve Hanbeli âlimlerin bu konuda iki görücü vardır. Bunlardan birisi caiz olması, diğeri de caiz olmamasıdır.[124]

* Ezanı Duyan Kişinin Söyleyeceği Sözler/Dualar

267/1137- EbÛRafİ' (Radıyallahü anh):[125]
Hz. Peygamber'in tsaiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şu hareketini nakletti: Rasûlullah ezanı dinlerken 'Hayye ale's-Salâh' ve ıHayye ale'l-Felâh'
kısmına kadar müezzinin dediğini söylerdi (tekrar ederdi), bu kısımlarda ise Lâ Havle veLâ Kuvvete İllâ Billâh derdi.[126]

268/1138- Abdullah b. Rubeyyi'a es-Sülemî'den (Radıyaiiahu anh):[127]
Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve setiem) bir yolculuktayken ezan okuyan birisini duydu, o:
Eşhedü enlâ İlahe İllallah, deyince Hz. Peygamber de:
"Eşhedü enlâ İlahe İllallah" dedi. O kişi:
Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah, deyince Hz. Peygamber de:
"Eşhedü ennî Muhammedün Rasûlullah" dedi.
(Ezan bitince) Peygamberimiz: "(Gidin, bakın!) Bu kişiyi koyun çobanı ya da ehlinden uzakta bir yolcu olduğunu bulacaksınız" dedi.

Rasûlullah vadiden inince atılmış/Ölmüş[128] bir kuzuyla karşılaştı ve şöyle dedi:
"Şu (ölmüş) yavrunun, sahibi için ne kadar değersiz olduğunu görüyor musunuz? Allah'a göre dünya işte bu kuzunun sahibi yanındaki değerinden daha düşüktür/ değersizdir."[129]

269/1139- Hz. Âişe annemizden (Radıyaiiahu anhâ):[130]
RasÛlullah {SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) ezan okuyan kişiyi işittiğinde şöyle derdi:
"Eşhedü enlâ İlahe İllallah ve Eşhedü enne Muhammeden Rasûlutlah."[131]

270/1140- Ümmü Habibe annemiz (Radiyallahu anha) anlattı:[132]
Hz. Peygamber (Sallahu aleyhi ve sellem) ezan okurken bir müezzini dinlendiğinde ezanı bitirinceye kadar onun dediğini tekrarladı.[133]

271/1141- (Z.) Abdurrahman b. Ebî Leylâ'dan:[134]
Hz. Ali (Radıyattahü anh) bir müezzini ezan okurken dinlediğinde onun dediğini derdi/tekrarlardı; müezzin:
'Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enne Muhammeden Rasölullah' dediğinde o da:
'Eşhedü enlâ İlahe İllallah, Eşhedü enne Muhammeden Rasölullah. Hz. Muhammed'i inkâr edenler yalanctlanların ta kendileridir' derdi.[135]

272/1142- Sa'd b. Ebî Vakkas'tan (Radıyaiiahu anh):[136]
RaSÛİUİlah (SallallahU aleyhi ve seliem) dedi kî:
"Kim müezzini dinlerken şöyle derse günahı affolun ve Ene Eşhedü en Lâ İlahe İllallah, Vahdehû Lâ Şerike Leh, ve enne Muhammeden Abdühû ve Rasûlüh,
Radîyna billahi Rabben ve bi Muhammedîn Rasûlen ve bi'l-İslâmi Dînen"
§Tercemesi:
"Ve ben de Allah'tan başka ilah olmadığına, O'nun ortağı olmayan birliğine, (ayrıca) Hz. Muhammed'in de O'nun kulu ve peygamberi olduğuna şahitlik yaparım, Biz Allah'ı rab, Hz. Muhammed'i rasûl ve tslâm'ı da din olarak kabul ettik."[137]
273/1143- Amr b. Âs'ın oğlu Abdullah'tan (Radıyaiiaha anhümâ);[138]
Rasûlullah'm (Saiiaiiahü aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum: "Siz bir müezzinin ezan okuduğunu işittiğinizde onun dediğini deyin/tekrarlayın!
Sonra bana salevât getirin! Kim bana bir salevât getirirse Allah ona on kat fazlasıyla sevap verir.
Sonra benim için vesile isteyin, çünkü vesile cennetteki bir mekândır/makamdır ki Allah'ın (sevgili) kullarından olana verilir. Ben o kişi olmayı umarım. Kim benim için (Allah'tan) vesile isterse ona şefaat ulaşır."[139]

274/1144- EbÛ Saîd el-Hudrî'den (Radıyaiiahü anh):[140]
Rasûlullah (Saiiaitaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Vesile Allah katındaki öyle bir derecedir ki onun üstünde başka derece yoktur. Allah'tan bana vesile (derecesini/makamını) vermesi (için) istekte bulunun/dua edin!"[141]

Açıklama

Bu rivayetlerde geçen vesile kelimesinin ortak anlamı; bir şeye kendisiyle yaklaşılan ve aracı olan mânâsındadır.[142] Ayrıca Peygamberimiz onun Allah katında üstün bir derece ve cennette yüce bir makam olduğunu beyan etmiş ve kendisi için her ezandan sonra dua etmesi için ümmetinden bir İstekte bulunmuştur. Kim Rasûlullah'in bu isteğini yerine getirirse/dua ederse Allah'ın izniyle âhirette kendisine şefaat edilecektir.
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
"Ey İman edenleri Allah'a karşı takva sahibi olun, O'na ulaşmaya vesile arayın /İsteyin ve O'nun yolunda clhad edinl Umulur ki kurtuluşa erersiniz." (Mâide, 5/35)
Allah'a ulaşmada meşru vesileler edinilmelidir. Kur'ân ve Sünnet ışığında düşünce ve hareket Allah'a giden yoldur,. Allah ve Rasûlü'nün kabul etmediği vesileler ise merduttur. Müşrikler putlarını Allah'a yaklaştırır düşüncesiyle kutsallaşünyorlar, onlara ibadet ve dua ediyorlardı.[143] Allah ve Rasûlü'nün kabul etmediği ya da reddettiği metodlar kesinlikle sapıklığa götürür, vesile olamaz.
Rasûlullah'ın vesile olarak açıkladığı vesilenin sonucudur, yani kim dünyada onu vesile edinirse ve onun gibi kul olmaya, Kur'ân'] anlamaya çalışırsa Allah'ın İzniyle âhirette de kendisini vesile edinenlere yardımcı olacak ve şefaat edecektir.[144]
§Vesilenin anlamı ve hadisteki irabı hakkında çeşitli yorumlar yapıldı:
1- Her türlü hayır,
2- Yakınhk (kurbet),
3- Makam-ı mahmûd gibi anlamlan vardır.
Makam-ı mahmûdun ne olduğu konusunda farklı görüşler bulunmaktadır: a-Şefaat yetkisi, b-Allah'a yakınlık.[145] Bu İki mânâyı açıklayan bir hadis:
"Allah insanları hasrettiğinde bana yeşil bir elbise giydirir ve ben de Allah'ın dilediği kadar konuşurum (şefaat ederim), İşte bu makam-ı mahmuddur."[146]
4- el-Vesile kelimesi mansûb olduğu için mef ül olması yanında hâl olabilir, yani vesile/makam-ı mahmûd sahibi kıl, anlamındadır, sanki Rasûlullah bununla Kur'ân'daki ilgili ayeti hatırlatmıştır.
5- Bu kelime mansûb olduğu İçin zarf mânâsı olabilir, yani makam-ı mah-mûdda kıl, anlamındadır.
§Müezzinin dediği gibi tekrarlamanın şekline gelince Kadı Iyad'ın (v.544 /1149) tavsiyesi şudur:
Müezzin Allahü Ekber, Allahü Ekber, dediğinde dinleyen de Allahü Ekber, Allahü Ekber, der ve böyle sonuna kadar devam eder, yani müezzin cümleyi biti-rince/nefes alınca dediği tekrar edilir. Hay'ale'lerde ise La Havle ve Lâ kuvvete İllâ Billâh denir.[147]

275/1145- Abdullah b. Amr'dan (Radıyattahu anhümâ):[148]
Bir kİŞİ RaSÛlUİlah'a (SallaUahÜ aleyhi ve sellem):
'Ey Allah'ın Rasûlü! Müezzinler ezanlanyla bizi geçiyorlar/üstün oluyorlar' deyince Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Siz de {ezan okunurken) onların dediğini tekrarlayın, bunu bitirdiğinde (dilediğini) iste verilsin."[149]

276/1146- Ebû Hüreyre (Radıyallahü anh) anlattı:[150]
Rasûlullah' la (Saihiiaha aleyhi ve seiiem) beraber Yemen sularının aktığı bir bölgedeydik.[151] Bilâl Habeşî kalktı ve ezan okumaya başladı, bitirince Rasûlullah şöyle dedi:
"Kim kesin bir inançla bunun dediği gibi derse/tekrarlarsa cennete girer."[152]

277/1147- Ebû Saîd el-Hudrf den (Radıyallahü anh):[153]
Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Nidayı (ezanı) işittiğinizde müezzinin dediği gibi deyin/tekrarlayın!"[154]

278/1148- Câbir b. Abdullah'tan (Radıyaiiahu anh):[155]
RaSÛlullah (Sallaltaha aleyhi ve setlem) dedi ki:
"Kim ezanı dinleyip (bitirdiğinde) şöyle derse kıyamet günü şefaat kendisine mutlaka ulaşır/faydalı olur:
Allahümme! Rabbe hâzihİ'd-Da'veti't-Tâmme, ve's-Satâti'l-Kâİme!
Âti Muhammedeni'l-Vesilete ve'l-Fadîlete ve'b'ashü Makamen Mahmuden i '1-11 ezî ente veadteh."
§Duanın tercemesi:
"Allah'ım! Ey bu mükemmel çağrının ve yapılan duanın Rabbi! Hz. Muhammed'e vesile ve fazilet (derecesi) ver! Vadettiğin şekilde onu yüce/övgüye lâyık bir makamda hasret (dirilt)!"[156]

279/1149- Câbir b. Abdullah'tan (Rad.ıyaUahü anh):[157]
RaSÛlullah (Sallaüahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Müezzin ezanı okuduğunda kim şöyle derse Alfan onun duasını kabul eder:
Allahümme! Rabbe hâzihi'd-Da'veti't-Tâmme, ve's-Salâti'l-Kâimel Salli alâ Muhammedin, verda anhü Rıdan lâ Teshatu ba'dehû."
§Duanın tercemesi:
"Allah'ım! Ey bu mükemmel çağrının ve yapılan duanın Rabbi!
Hz. Muhammed'e rahmet et, bir daha gazap etmeyecek şekilde ondan razı/hoşnut ol."[158]

280/1150- (Ht) Abdullah b. Alkame b. Vakkâs'tan:[159]
Ben Hz. Muâviye'nin (Radıyaiiahu anh) yanındaydım, o anda müezzini ezan okudu. Hz. Muâviye müezzinin dediği gibi dedi/tekrarladı ve müezzin 'Hayye ale's-Salâh' deyince o; 'Lâ Havle ve Lâ Kuvvete illâ Billah' dedi ve müezzin 'Hayye ale'l-Felâh" deyince de o; 'Lâ Havle ve Lâ Kuvvete illâ Billah* dedi. Bundan sonra müezzinin dediklerini söylemeye devam etti. (Ezan bittikten) sonra şöyle dedi:
'Rasûlullah'ın (Saiiailaha aleyhi ve settem) böyle dediğini duydum.'
NOT: İmam Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah bu hadisi babasının ham ile bulmuş, ancak kendisinden dinlememiştir. Onun için rivayetin başına hat kelimesini eklemiş ki okuyucu ya da dinleyen kişi bu rivayetin Abdullah'a sema' (işitme) yoluyla değil de babasının yazısı ile ulaştığını anlasın. Bu gayretler hadislerin ne kadar titizlikle toplandığı ve tedvin edildiğini bize göstermektedir. Selefimiz âlimleri yapılabilecek çalışmanın en üstününü gerçekleştirmişlerdir. Bugün bile şu teknoloji ile bu başarıyı yakalamak çok zor, Allah'ın Özel yardımı olduğu kesin.[160]

281/1151- Muâviye b. Ebû Süfyan'dan (Radtyaitahu anhümâ):[161]
Hz. Peygamber (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) müezzinle beraber şehadet ederdi/tekrarlardı.[162]

282/1152- Mücemmi' b. Yahya el-Ensârî'den:[163]
Ben müezzine doğru dönerek duran EbÛ Ümâme b. Sehl'in anh) yanındaydım. Müezzin iki kere tekbir getirdi, EbÛ Ümâme de iki kere tekbir getirdi. Müezzin iki kere 'Eşhedü en Lâ îlâhe illallah'' dedi, Ebû Ümâme de iki kere bu şehadeti tekrarladı. Müezzin iki kere 'Eşhedii enne Muhammeden RasûlullaK1 dedi, Ebû Ümâme de iki kere bu şehadeti tekrarladı. Sonra bana döndü ve şöyle dedi:
'İşte bu şekilde Muâviye b. EbÛ Süfyan (Radıyatiaha anhamâ) Rasûlullah'tan (Sailaliahüaleyhi ve sellem) bana nakletti.'
NOT: Bu rivayette ezanda ilk tekbirin iki kere olduğu ve tekrarın şehadet kelimesine kadar olduğu nakledilmektedir. İmam Mâlik bu gibi rivayetlere dayanarak ezanda tekbirin iki kere olduğu ve tekrarın şehadet kelimeleriyle sınırlı olduğu görüşündedir. Ancak bu konuda bize gelen diğer rivayetler çok kuvvetlidir. Onun için tercih edilen cumhurun görüşüdür; ilk tekbirler dört tanedir ve ezan tekrarı ezanın sonuna kadar devam eder. Doğrusunu Allah bilir.[164]


* Vaktin Başında Ezan Okumak Gerekir, Ancak Sabaha Özel Olarak Fecrden Önce Ezan Okumak Caizdir

283/1153- Câbir b. Semüra'dan (Radıyaltaha anh):[165]
Bilâl güneş zevalden meylettiğinde hiçbir şey eksiltmeksizin ezan okurdu ve Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve sellem) çıkıp gelmeden kamet etmezdi. Rasûlullah geldiğinde Bilâl onu görünce kamet ederdi.[166]

284/1154- Abdullah b. Mes'ûd’dan (Radiyallahu anh):[167]
RaSÛlUİlah (SatlallahU aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:
"Bilâl'in ezanı sizden birisinin sahur yemeğini[168] engellemesin! O sizden kıyamdaki kişinin (teheccüd benzeri namaz kılanı sahur yemeğine) dönmesi[169] ve uyuyanlarınızı da uyarmak için ezan okur.
Böyle olunca değil, fakat şöyle oluncaya kadar."
§Râvi İbn Ebî Adî Ebû Amr (iki elinin) parmaklanın birleştirdi, sonra onları aşağıya çevirdi/indirdi ve iki işaret parmağının arasını açtı, (ufukta enlemesine olan) fecri kastediyordu.[170]

Açıklama

Burada geçen işaret, Buhari'deki Abdullah b. Mes'ûd yoluyla gelen benzeri rivayette açıklanmaktadır;[171]
Rasûlullah dedi ki: "Bilâl'in ezanı sizi sahur yemeğinden men etmesin (yemenize devam edebilirsiniz). Çünkü o, kıyamdaki kişiyi (ibadet edeni) sahur yemeğine döndürmek ve uyuyanınızı da (sahur yemeğine) uyarmak (çin gece ezan okumaktadır. (Ancak bu) fecr ya da sabah vakti değildir" dedi ve parmaklarıyla gösterdi;[172] parmaklarını (birleştirip) yukarı yükseltti, sonra aşağı doğru indirdi[173] (sonra yana doğru açıp)[174] işte böyle oluncaya kadar, (diye işaret etti.)
(Râvİlerden) Züheyr,[175] şehadet parmaklarıyla gösterdi; onlardan birisini diğeri üzerine koydu, sonra sağına ve soluna doğru çekti/yaydı. (Böylelikle ufukta enlemesine olan aydınlığı, yani fecr-i sadıkı tarif etti.)
Ayrıca Müslim'deki "Fecr boylamasına (olan aydınlık) değil, bilâkis enlemesine (ufukta açılan) aydınlıktır" rivayeti de bunu açıklamaktadır.[176]

285/1155- AbduIlah b. Ömer'den (RadıyaiiaM anhuma):[177]
Hz. Peygamber (Satiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi: "Bilâl gece (yani fecr olmadan) ezan okur. Siz İbn Ümmi Mektûm ezan okuyuncaya kadar yeyin, için!"[178]

286/1156- Abdullah b. Ömer'den (Radıyattahu anhamâ):[179]
Rasûlullah (SaUaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Bilâl geceleyin ezan okur, siz yemenize içmenize devam edin, tâ ki İbn Ümmi Mektûm'un ezan okumasını duyuncaya kadar."
§(Râvi) ekledi: İbn Ümmi Mektûm görmeyen (âmâ) bir zattı ki insanlar: 'Ezan oku! Sabaha (fecre) ulaştın1 deyinceye kadar ezan okumazdı.[180]

287/1157- îbn Ömer'den (Radtyaüahu anhtimâ):[181]
Hz. Peygamber'in (Saiiaiiahu aleyhi vesetiem) (Medine'de) iki müezzini vardı.[182]

* Cuma Günü, Ayrıca Yağmurlu Bir Günde Ezan Okuma Şekli

Allah Teâlâ buyurdu:
'Ey İman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında Allah'ı zikretmeye koşun ve ticareti de bırakın! Eğer bilirseniz bu sizin siçin daha hayırlıdır.' (Cum'a, 62/9)[183]

288/1158- Sâib b. Yezid (İbn Uhti Nemr)'den (Radıyaiiahu anh):[184]
Rasûlullah'ın (Saiiatiahu aleyhi ve seiiem) cuma ve diğer (vakitler) olmak üzere namazların hepsinde ezan okuyan ve kamet eden sadece bir müezzini vardı.
§(Râvi) ekledi: Bilâl Habeşî cuma günü Rasûlullah minbere oturduğunda ezan okurdu. Minberden inerken de kamet ederdi. Hz. Ebû Bekir, Ömer döneminden Hz. Osman (Radıyatiahu anhüm) dönemine kadar böyle devam etti.[185]

289/1159- Sâib b. Yezid'den:[186]
(Cuma günü) ezan Rasûlullah (Sattatiahu aleyhi ve seiiem), Hz. Ebû Bekir ve Ömer döneminde iki ezan şeklindeydi. Hz. Osman'ın (Radıyaiiaha anham) halifeliği zamanında insanlar çoğaldı ve o da Zevrâ (denilen mekân)'da[187] ilk/dış ezanın okunmasını emretti.[188]



Açıklama

Rivayetteki iki ezandan kasıt ezan ve kamettir. Bu haberlerde cuma günü okunan ezanın şekli ve sayısı açıklanmıştır. Rasûlullah döneminde Peygamberimiz minbere çıktığında ezan okunurdu ve minberden inerken de kamet edilirdi. Bu uygulama Hz. Ebû Bekir ve Ömer'in halifelikleri döneminde devam etti. Ancak Hz. Osman zamanında insanlann çoğalması sebebiyle onların önceden uyarılması gerekiyordu. Bu nedenle cuma günü öğle vakti olunca dışanda da ezan okunmaya başlandı. Sahabe dahil o günkü Müslümanların icmaı ile kabul edilen/kabul gören bu uygulama günümüze kadar devam etmiştir. Ayette emredilen cuma günü Allah'a ibadet için koşma emri artık dış ezanla irtibatlıdır, Müslüman erkekler cuma günü hasta ya da yolcu olmadıkları (yani cuma namazı ile mükellef oldukları) sürece dış ezanı duyunca namaza gelmeleri ve işlerini bırakmaları gerekir.
§ Peygamberi miz'in tek müezzini vardı rivayeti sürekli ezan okuyan anlamında olsa gerek. Sürekli ezan okuyan da Bilâl Habeşî'dir. Ancak onun dışında yukarıda zikrettiğimiz gibi Rasûlullah'ın başka müezzinleri de vardı.[189]

290/1160- Amr b. Evs anlattı:[190]
Sakîf kabilesinden bir kişi (Radıyallahü anh):
Yağmurlu bir günde Rasûlullah'ın (Saiiatiahu aleyhi ve seiiem) müezzininin: "Hayye ale's-Salâh, Hayye ale'î-Felâh! Bineklerinizde namaz kılın!' diye nidasım işittiğini nakletti.
NOT: Yolculuk sırasında yağmurlu bir hava olur da yerler çamur hâline gelirse Peygamberimiz binek Üzerinde namaz kılmaya izin verirdi. Bu ruhsat o andaki zaruret sebebiyle verilmişti. Çünkü Müslümanların bineklerinden inme ve yerde namaz kılma imkânları yoktu, yolculuk sırasında yerlerin de çamur olması nedeniye böyle bir kolaylık sağlanmıştır.[191]

* Ezan İle Kamet Arasında Ara Verilmeli, Ezan Okuyanın Kamet Etmesi Efdaldir

291/1161- Câbirb. Semüra'dan (Radiyallahu anh):[192]
Rasûlullah'ın (Saiiaitahü aleyhi ve seiiem) müezzini ezan okur, sonra ara verir ve Rasûlullah'ın çıkıp geldiğini görünceye kadar (hemen) kamet etmezdi,. Rasûlullah'ı gördüğü anda kamet ederdi.[193]

292/1162- Ebû Katâde'den (Radtyattahü anh):[194]
RaSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Namaz için nida edildiğinde (bir rivayette; kamet edildiğinde) beni görmedikçe ayağa kalkmayın!"[195]

293/1163- (Z.) Übey b. Kâb'dan (Radiyallahu anh):[196]
RaSÛlullah (SallallahU aleyhi ve seUem) dedi ki:
"Ey Bilâl! Ezanın ile kametin arasında (biraz) ara ver ki yemek yiyen rahatlıkla bitirebilsin ve abdest alan da rahatlıkla onu tamamlayabilsin!"[197]

294/1164- Ziyad b. el-Haris es-Sudâî;[198]
(Bir keresinde) ezan okudu ve Bilâl de (Raâıyaiiahu anh) kamet etmek istedi. Rasûlullah (Satiaitaha aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:
"Ey Suda (kabilesinin)[199] kardeşi! Ezanı okuyan kişi kamet eder."
§Aynı râviden ikinci tarikle gelen rivayet:
Ziyad b. el-Haris es-Sudâî'den:
Rasûlullah (bana) dedi ki:
"Ey Suda (kabilesinin) kardeşi! Ezan oku! "
Ben de fecr aydınlandığında/parladığında ezan okudum.
Rasûlullah abdest alıp namaza kalktığında Bilâl kamet etmek istedi. Rasûlullah ona şöyle dedi:
"Suda (kabilesinin) kardeşi kamet edecek. Ezanı kim okursa o, kamet eder."[200]

295/1165- AbdulIah b. Zeyd'den (Radıyaiiahü anh):[201]
Kendisine (rüyada) ezan gösterildi. (Abdullah) anlatmaya şöyle devam etti:
Rasûlullah'a (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) gittim ve durumu haber verdim.
Bana dedi ki:
"Bu sözleri Bilâl'e aktar!"
Bilâl'e bunları aktardım ve o da ezanı okudu. Sonra kamet etmek istedi. Ben dedim ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü! (Rüyamda) ben gördüm ve ben kamet etmek istiyorum.'
Rasûlullah şöyle buyurdu:
"O hâlde sen kamet et!"
Böylece (ilk) kameti o yaptı ve (ilk) ezanı da Bilâl okudu.[202]

Açıklama

Bu babdaki hadislerden anlaşılan:
1- Ezanı okuyanın kamet etmesi efdaldir.
2- Ancak bir başkası da kamet edebilir.
îmam Ebû Hanîfe, Küfe âlimleri, Mâlik ve Hicazlı âlimlerin çoğuna göre ikisi arasında fark yoktur.
İ. Şafiî ve Ahmed b. Hanbel gibi bazı âlimler ezan okuyan kişinin kamet etmesinin efdal olduğunu belirttiler. Yukarıdaki 294/1164.hadis açısından bu görüş tercih edilir.[203]
3- Ezan ile kamet arasında mutlaka bir ara verilmeli ki nafile kılmak isteyenler namazlarım kılsınlar, işi olup da namaza yetişmek isteyenler işlerini bİtirebİlsİnler. Akşam namazında da bir müddet beklemek gerekir, çünkü bize intikal eden sünnette böyle varid olmuştur. Akşam ezanı ile namazı arasında Peygamberimiz'in namaz kıldığı görülmemiştir. Ancak bir ara veriliyordu ve sahabeden isteyen bu arada namaz kılıyordu. Bununla ilgili ihtilaf ve açıklaması ilerde gelecektir.[204]

* Müezzine İcabet Etmeyi İhmal Etmenin Ve Ezandan Sonra (Namazı Kılmadan) Mescidden Çıkmanın Sorumluluğu

Allah Teâlâ buyurdu:
'Ey iman edenler! Dininizi oyun ve eğlence edinen sizden önceki Kitap ehlini ve kafirleri dostlar edinmeyin! Eğer müminler iseniz Allah'a karşı takva sahibi olun!
Siz namaza çağrı yaptığınızda namazı oyun ve eğlence (konusu) yaparlar, bu onların düşünemeyen bir topluluk olmalarındandır.' (Mâide, 5/57)[205]

296/1166- Sehl babası Muâz b. Enes el-Cühenî'den (Radıyaiiaha anhamâ) nakletti:[206]
RaSÛİUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) dedi ki:
"Namaz (vaktini) ilân eden ve kurtuluşa çağıran Allah'ın münâdisini (yani müezzini) işitip de ona icabet etmeyen için büyük sıkıntı, küfür ve nifak (korkusu) vardır."[207]

297/1167- Ebû Hüreyre'den[208] nakledildi:[209]
Müezzin ezan okuduktan sonra birisi mescidden çıktı. Bunun üzerine (Ebû Hüreyre)[210] şöyIe dedi:
'Şu kişiye gelince o, Ebu'l-Kâsım'a (Peygamber'e) isyan etti.'
§Mesûdî'nin rivayetinde ise EbÛ Hüreyre (Radıyaiiaha anh) konuşmasına şöyle devam etti:
'(Çünkü) RasÛlullah (SatiaUahu aleyhi ve seiiem) bize şöyle buyurdu: "Sizden biri mescidde bulunur ve namaza çağrı yapılırsa (ezan okunursa) namazı kılmadan mescidden çıkmasın!"
NOT: Bu hadis bir mescidde ezan okunduğunda herhangi bir zarûret-hacet olmaksızın namaz kılmadan dışarı çıkmayı yasaklamıştır. Ancak bir kişinin abdest, gusül veya başka bir camide imam olma gibi şer'î özrü ya da hastalık gibi sağlık problemi varsa o kişi çıkabilir.
Buradaki isyan amelî bir konudadır ve o kişi günahkârdır.[211]

298/1168- EbÛ Hüreyre'den (Radıyaiiahü anh):[212]
Rasûlullah (SaiiaiiaM aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Sizden biri elinde kap olduğu hâlde eeani duyduğunda işini bitirinceye (suyunu içinceye) kadar o kabı bırakmasın!"
§İkinci tarikten gelen EbÛ Hüreyre rivayeti:
Hz. Peygamber'den benzerini nakletti ve ekledi[213]:
'Müezzin, fecr doğduğunda/ortaya çıktığında[214] ezan okurdu.'
NOT: Buradaki konu sahur ile ilgilidir ve şu rivayet bunu açıklamaktadır:
Ebu'z-Zübeyr şöyle anlattı:
'Cabir'e; 'oruç tutmak istediği hâlde (sahurda su içmek için) elinde kap bulunan kişi ezanı duyduğunda suyu içebilir mi?' diye sorunca Cabir şöyle dedi: 'Biz Rasûluİah'ın 'İçsin!' sözünü konuşurduk."[215]
§Yukandaki konu fecr doğmadan önceki ezan için geçerli olsa gerek, çünkü o dönemde Önce Bilâl ezan okurdu, fecr doğarken de İbn Ümmi Mektum ezan okurdu. Geniş bilgi için bk. Müsned Trc. H.no: 284/1154,285/1155,28671156 nolu hadisler.[216]

Fıkhî Hükümler

Ezan ve kamet konusunda müctehidlerin İttifak ve ihtilaf ettikleri bazı meseleler vardır, bunlar nasların kuvvetinden ve anlaşılmasından, aynca sahabe içti hadi a-rından kaynaklanmaktadır:
A- İttİfak Edilen Konular:
1- Beş vakit namazın edası ve kazası, ayrıca cuma namazı için ezan okumak ve kamet getirmek meşrudur. Meşrûiyyeti Kitab, Sünnet ve icma' ile sabittir.
2- Namaz vaktinden önce ezan okunmaz.
3- Ezana ilâve (tesvib) yapılmaz, sadece sabah namazında es-Salâtü Hayrun mine 'n-Nevm cümlesi caizdir. Zira bunu Peygamberimiz onaylamıştır ve cümle 'Namaz uykudan daha hayırlıdır' manasındadır.
4- Müslüman ve akıllı olan ezan okuyabilir. Kafir veya mecnunun okuduğu ezan geçersizdir, tekrar edilir. Çünkü bu bir çağrıdır ve ibadettir. Kafir olanın iman etmeden böyle bir hakkı yoktur, akıllı olmayan da ne söylediğini bilmediği için çağrısı geçersizdir ve sözlerinin fıkhî bir geçerliliği yoktur..
5- Cünüp olarak ezan okuyanın ezanı iade edilir, ancak abdestli okumak müs-tehabdır, abdestsiz okumak mekruhtur, ancak iade edilmez.
6- Bayram, küsuf (güneş tutulması) ve istiska (yağmur talebi) namazı gibi nafile namazlar, aynca nezir (adak) namazı için ezan okunmaz. Bunlardan cemaatle kılınacak olanlarda İnne's-Salâte Câmiah diye çağrı yapılması hadislerde geçmektedir, manası 'Şüphesiz namaz toplayıcıdır? demektir. Bazı rivayetlerde kelimesi bulunmamaktadır, bu durumda her iki kelimenin sonunu men-
sub (birincisi iğrâ, ikincisi hâl olarak) ya da ikisi de merfu' veya birinciyi mensub ikinciyi merfu' yahut tersiyle okumak caizdir.[217]
7- Cenaze namazı için ezan ve kamet okunmaz, bid'attır.
8- Ezân kendi orijinal lafızlanyla okunur, Arapçadaki başka kelimeterle bile değiştirilemez. Orijinal lafızları RasÛlullah döneminden günümüze bu çağrının bir yansımasıdır. Ezan dünyanın neresinde olursa olsun Müslümanların ortak dilidir ve Çağrısıdır.[218]
9- Ezan okumak sünnet-i müekkededir ve kifayedir, ancak Ahmed b. Hanbel'den gelen bir görüşe göre farz-ı kifayedir.
10- Ezanda insanların duyacağı kadar sesi yükseltmek şarttır, ancak sesi salmak ve ağır ağır okumak, kameti ise biraz hızlı okumak müstehabdır.
11- Ezan okurken kıbleye dönmek ve hay'ale'lerde sağa -sola çevirmek müstehabdır.
12- Ezan sırasında müezzine icabet etmek ve onun dediklerini tekrarlamak müstehabdır.
13- Ezandan sonra me'sur duaları okumak müstehabdır.[219]
B- İhtilâf Edilen Konular.
1- Ezanın başındaki tekbirler cumhura göre dört tane, İmam Mâlik'e göre iki tanedir. Cumhurun delilleri çok kuvvetlidir.[220]
2- Ezandaki iki şehadet kelimesini gizli söyledikten sonra açıktan okumak konusunda ihtilaf edildi: İmam Ebû Hanîfe ve KÛfeli âlimlere göre müstehab değildir, Peygamberimiz Ebû Mahzûre'ye öğretmek için fazladan tekrarlatmıştı. İmam Mâlik, Şafiî, Ahmed b. Hanbel ve diğer âlimlere göre terci' caizdir. Muhaddislerden bir grup ise terci' yapma ya da yapmama arasında kişi muhayyerdir, dediler.[221]
3- Sabah ezanını vaktinden önce okumak İmam Ebû Hanîfe ve Muhammed'e göre caiz değildir, tekrar edilir. Cumhura göre sadece sabah namazına has olarak caizdir.[222]
4- Kametîn sıfatında ihtilaf edildi; Hanefılere göre ezan gibidir, ancak hay'ale-lerden sonra iki kere kad kameti's-salâh denir. Bununla ilgili rivayet Ebû Mahzûreden gelmektedir ki o da Mekke'nin fethinden sonra Müslüman olmuştur. Dolayısıyla Bilâl Habeşî'den gelen kametin tek olma rivayetinden sonra varid olmuştur ve sonraki rivayeti almak efdaldir, öncekini nesh etmiş olabilir. Bu görüşü Hanelilerle birlikte Süfyan es-Sevrî ve İbnü'l-Mübarek de kabul etmektedir. Cumhura göre kamette tekbirler iki kere, diğerleri birer keredir, sadece kod kameti's-salâh iki keredir. Çünkü Bununla İlgili rivayetler daha çoktur. (İmam Mâlik'ten gelen kuvvetli görüşe göre o da bir keredir). Bazı âlimlere göre de kametin tek ya da çift olması arasında fark yoktur, ikisi de caizdir; bu görüş İmam Ahmed b. Hanbel, îshak b. Râhûye, Davûd b. Ali ve Muhammed b. Cerir'e aittir ve bu âlimler her İki rivayetle amel edilmesinde bir sakınca olmadığını, zira zıtlık bulunmadığını ifade ettiler. Tercih edilen görüş bu olsa gerek. Doğrusunu Allah bilir.[223]
5- Hanefi mezhebi dışında cumhura göre ezanda tertip ve muvâlât (araya bir fiil ya da sözün girmemesi) şarttır.[224]
6- Müezzinin Ücret almasının cevazında ihtilaf edildi: Ücret almak haramdır, ancak hediye verilebilir. Ebû Mahzûre'nin müezzin olma rivayeti bu konuda delildir, çünkü Ebû Mahzûre'ye verilen ücret değil, müezzin olarak tayininden önce verilen bir hediyedir. Bu mütekaddimûn Hanefilerin görüşüdür, ancak müteahhirûn Hanefî alimlerine göre ihtiyaçtan dolayı caizdir.
Mâlİkîlere göre caizdir, Şafiî ve Hanbeli âlimlerin bu konuda iki görüşü vardır. Bunlardan birisi caiz olması, diğeri de caiz olmamasıdır.
Bazı müctehidlere göre Ücret almada bir beis yoktur, ancak almamak efdaldir. Bu ve benzeri rivayetlerde bir yasak yoktur, ancak efdal olan zikredilmiştir.[225]
7- Akılh olan ancak bulûğ çağına girmeyen çocuğun ezan okumasında ihtilaf edildi:
Hanefî ve Şafiîlerde geçerlidir, Mâlİkîlere göre ise caiz değildir, çünkü onlara göre imamlık yapan müezzinlik yapabilir, çocuğun da imamlık yapması caiz değildir. Hanbelîlerde bu konuda iki görüş vardır.[226]
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
--------------------------------------------------------------------------------
[1] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/164.
[2] Sened:
Hasen: Müsned, VI/445^46, H.no:27386; İkinci rivayet için bk. VI/446, H.no:27387; Senedi:
Ebû Dâvûd, Salât, 46, H.no:547; Nesâî, İmame, 48, H.no:845; İbn Huzeyme, 11/371, H.no:1486; İbn Hıbbân, V/457, H.no:2101; Ebû Dâvûd ve Nesâî'de lafzından sonra ziyâdesi bulunmaktadır. Bennâ hadisin İbn Huzeyme, İbn Hibbân ve Hâkim tarafından da rivayet edildiğini ve Hâkim'in: "İsnadı sahihtir" dediğini söyler. Bk. Bulûğu 'l-emânî, UV4.
İlk senedindeki Ali b. Sâbİt ve Hişâm b. Sa'd sadûk. Hatim b. Ebû Nasr ise meçhuldür. Hatim b. Ebû Nasr'ı Zehebî ve İbn Hacer meçhul; İbn Hibbân ve tbn Huzeyme sika sayar. İkinci rivayetin senedindeki râviler ise sika ve sağlam kimselerdir. Dolayısıyla birinci isnad zayıf, ikinci isnad sahihtir ve birincisi ikincisi ile hasen İi ğayrihi seviyesine yükselir.
Hadiste bahsedilen zât, bu senedde de görüldüğü gibi Ma'dân b. Ebû Talha el-Ya'mürî (el-Ya'merî)'dir. Sâib ise Veki'in belirttiği gibi Sâib b. Hubeyş el-Kelâî'dir.
[3] Halep'te bulunan bir kasaba. Bk. Bennâ, age. HI/2.
[4] için bk. Müsned, Thk. Şuayb el-Arnavut, XLV/506.
[5] Ma'dân, İbn Ebî Talha el-Kenânî'dir. Hz. Ömer, Ebu'd-Derdâ vd. Birçok sahabeden rivayette bulundu, Iclî, İbn Hıbbân ve İbn Sa'd sika (güvenilir) râvi olduğunu belirttiler. (Bk. Mizzi, Tehzibü'l-kemâi, XXVIII/256-257; İbn Hacer, Takribü't-tehzib, 539)
[6] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/164-166.
[7] Sened:
Sahih: Müsned, m/436, H.no:15535; Benzer rivayetler İçin bk. V/53, H.no:20408, 20409 (Bu rivayette Mâlik b. el-Huveyris'in künyesinin Ebû Süleyman olduğu, Eyyûb veya Hâlid isimli bir veya iki arkadaşı ile beraber geldikleri de kayıtlıdır ve sonunda şu ziyade vardır:
III/436, H.no:15538 ziyadesi ile; Buhâri, Ezan, 17-18, 35, 49, 140; Cihâd, 42; Edeb, 27; Ahbâru'l-âhâd, 1; Müslim, Mesâcid, 292-293; Ebû Dâvûd, Salât, 60, H.no:589; Tirmizî, Salât, 37, H.no:205 (hasen-sahih); Nesâî, Ezan, 7-8, 29, H.no:632-633, 667; İmame, 4, H.no:779; ibn Mâce, İkâme, 46, H.no:979; Dârimî, Salât, 42, H.no:1256.
[8] İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, XIII/236.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/166-167.
[9] Sened:
Sahih: Müsned, 11/278, H.no:7724; Benzer rivayetler için bk. 11/236, H.no:7225; 11/303, H.no:8009; 11/374-375, H.no:8858; 11/424, H.no:9454; 11/466, H.no:9974; 11/472, H.no:10056; 11/479-480, H.no: 10168; 11/53i, H.no: 10821:11/533, H.no: 10840/2; ü/376, H.no:8876; 11/525-526, H.no: 10748; 11/537, H.no:10877; 11/539, H.no:10904; A/di/Jt, Salât, 3; Cemâat, 6; S«/iân, Ezan, 9, 32, 74; Şehâdât, 30;Müslim, Salât, 129; Tirmizî, Salât, 52, H.no:225; Nesâî, Mevâkît, 22, H.no:538; Ezan, 31,H.no:669; Dârimî, Salât, 53-54. H.no:1276-1277.
Bazı rivayetlerde yerine lafzı kullanılmıştır. Bk. 11/236, H.no:7225. Bazı rivayetlerde hadisin birinci kısmının metni şöyledir:
Bk. ü/236, H.no:7225; ü/303, H.no:8009; ü/374^375, H.no:8858; ü/533, H.no: 10840/2.
Enes'ten (Radıyallahü anh) şâhidi:
Bk. Müsned, III/151-152, H.no:12472 (Senedindeki Ebû Rabîa Sinan b. Rabîa sebebiyle rivayet hasendir. Heysemî ise Ahmed b. Hanbel'in senedindeki râvilerin sika olduklannı belirtir. Bk. Mecma', 11/39").
Übey b. Ka'b'dan (Radıyallahü anh) şahidi:
Bk. Wü5«ed, V/141, H.no:21169;'v/140-İ4l', H.no:21162-21171 (Rivayetlerin bir kısmı oğlu Abdullah'ın ziyadeleridir); Nesâî, İmame, 45, H.no:841; Dârimî, Salât, 53, H.no: 1273-1275.
Hz. Âişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için bk. İbn Mâce, Mesâcid, 18, H.no:796.
Ayrıca bk. 171/1041. hadis
[10] Bk. Bennâ, age. I1I/5.
[11] Ateme ile İlgili hadis için bk. Müsned Trc.:149/1019.hadis ve açıklaması.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/167-168.
[12] Sened:
Hasen: Müsned, 111/29, H.no: 11180; Heysemî hadisi hasen sayar. Bk. Mecma', 1/325. Hadisin senedinde tbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis. Ayrıca senedinde Derrâc bulunmaktadır. Bu râvi ile ilgili bk. 84/126. hadis. Şuayb el-Arnavut ve ekibi ise hadisin şahidi bulunmadığı için senedinin zayıf olduğu görüşündedirler. Bk. İlgili tahric, H.no:I1240.
[13] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/168-169.
[14] Sened:
Hasen: Müsned, IV/157, H.no:17373; İkinci rivayet: IV/158, H.no:17374 (Bu rivayetteki Amr b. Haris mütâbîdir); Benzer rivayet için bk, IV/145, H.no: 17245; Ebû Dâvûd, Sefer, 3, H.no:1203; Nesâî, Ezan, 26, H.no:664; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VII/310, H.no:855; Bennâ hadisin isnâdındaki râvilerin sika olduklarını söyler. Bk. Bulûğu '1-emânU 11116. Hadisin İlk senedinde ve benzer rivayette İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile İlgili geniş bilgi İçin bk.22/64. hadis.
[15] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/169.
[16] Sened:
Sahih: Müsned, 1/406-407, H.no:3861; Ebû Ya'lâ, TX/276, H.no:5400; Heysemî, hadisin Ebû Ya'lâ ve Taberânî tarafından da nakledildiğini ve Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını belirtir. Bk. Mecma', 1/334.
Hadisin Enes b. Mâlik'ten (Radıyallahii anlı) şahidi:
Bk. MOmaZ, III/229, H.no:13332; Benzer rivayetler için bk. III/132, H.no:1229I; III/241, H.no:13466; III/253, H.no:13586; III/159, H.no:12555; III/236, H.no:13415; III/237, H.no:13420; III/270, H.no:13786; Buhârî, Ezan, 6; MOs/ım, Salât, 9.
ziyadesiyle; Ebû Dâvûd, Cihâd, 91, H.no:2634; Tirmizî, Siyer, 48, H.no:1618 (hasen-sahih); Dârimî, Siyer, 9, H.no:2449; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/405; Enes'in bu rivayeti 191/4379. hadiste zikredilecektir.
Muâz b. Cebel'den {Radıyallahii anh) şahidi için bir sonraki 230/1100. hadise bk.
[17] Yani hak din ve doğru düşünce hâli.
[18] Yani ezan okuyan.
[19] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/170.
[20] Sened:
Hasen: Müsned, V/248, H.no:22033; Bennâ'nın diğer rivayet diye verdiği kısım, Abdullah b. Rubeyyİa b. Ferkad es-Sülemî el-Kûfî*den nakledilmektedir. Bu sebeple onu senediyle ayrıca verdik. Bu zâtın sahabeden oluşu ihtilaflı bir konudur. Bazı nüshalarda ismi Rabîa olarak hatalı harekelenmiştir. (Bk.lbnÜ'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, III/233-234, Trc.no:2940) Bu rivayet için bk. IV/336, H.no:18485; Nesâî, Ezan, 25, H.no:663.
Abdullah b. Rubeyyİa es-Sülemî'nin rivayeti için bk. 268/1138. hadis.
Heysemî, senedinde zayıf kabul ettiği Hakem b. Abdülmelik el-Kuraşî'nin bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/334. Heysemî Ebû Cühayfe'den şahidinin bulunduğunu, bu rivayeti Taberânî'nin Kebîr'inde naklettiğini, senedindeki Mûsâ b. Muhammed'in Ebû Zür'a tarafından zayıf sayıldığını, Ibn Hıbbân'm Sikât'mda bu râviye yer verdiğini, diğer râvilerinin ise sika olduklarını söyler. Bk. Mecma', 1/334. Hakem b. Abdülmelik zayıftır. Abdullah b. Rubeyyİa es-Sülemî'den nakledilen rivayette ismi geçen Hakem b. Uteybe (v. 113/731) ise sika biridir. Fakat hadis şâhidieri ile kuvvetlenmektedir:
Enes'ten (RadıyattahUanh) şahidi İçin 191/4379. hadise bk.
tbn Mes'ud'dan (Radıyaltaha anh) şahidi için bir önceki 229/1099. hadise bk.
Hadisin en son paragrafının şâhidieri:
a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned, 11/338, H.no:8445 (Senedindeki Ebu'l-Mühezzim Yezid b. Süfyan et-Temîmî sebebiyle zayıftır); Dârimt, Rikâk, 27, H.no:2740. b-Miistevrid b. Şeddâd'dan (Radıyallahii anh) şahidi:
, IV/229, H.no: 17936 (Senedindeki Mücâlid b. Saîd el-Hemdânî el-Kûfî sebebiyle hasendir); Tirmizî, Zühd, 13, H.no:2321 (Câbİr ve Ibn Ömer'den de nakledilir. Müstevrid'in rivayeti hasendir); İbn Mâce, Zühd, 3, H.no:4111.
[21] Yani hak din ve doğru düşünce hâli.
[22] Yani ezan okuyan.
[23] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/171-173.
[24] Sened:
Sahih: Müsned, ü/136, H.no:6201; Diğer rivayet için bk. H/136, H.no:6202 (Senedinde müphem bir râvİ bulunmaktadır. Bunun ise birinci senedden Mücâhid olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü A'meş'in hocası müphemdir. Birinci senedde hocası Mücahid'dir); Humeydî, 11/320, H.no:749.
Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel, Bezzâr ve Taberânî tarafından nakledildiğini, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarım belirtir. Bk. Mecma', 1/325-326; Münzirî, Terğıb, 1/107.
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki 232/1102. hadise bk.
b-Berâ b. Âzib'den (Radıyallahü anh) şahidi için 237/1107. hadise bk.
[25] Bk. Bennâ, age., II1/7.
[26] Bk. Bennâ, III/7.
[27] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/173.
[28] Sened:
Sahih: Müsned, 11/411, H.no:9299; Benzer rivayetler için bk. 11/266, H.no:7600 (Senedinde Abbâd b. Üneys var. Bu râvinin Müsned'de bu rivayetten başka rivayeti bulunmamaktadır. Ahmed Muhammed Şâkİr, râvi hakkında sadece İbn Hıbbân'ın Sikât'ında bilgi verildiğini belirtir); Şu rivayetlerin de isnadlan hasendir: 11/429, H.no:9507; 11/458, H.no:9868; 11/461, H.no;9897; Ebû Dâvûd, Salât, 31, H.no:515; Nesâî, Ezan, 14, H.no:643; İbn Mâce, Ezan, 5, H.no:724. Bennâ hadisin Beyhakî, İbn Huzeyme ve İbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini belirtir. Bk. Bülûğu'l-emâm, III/8,
9299. hadisin senedinde Mûsâ b. Ebû Osman'ın hocası (Muğîre b. Şu'be'nin âzâdlığı Saîd) Ebû Osman var. Bu râviyi İbn Hıbbân Sikât'ında zikreder; 9507, 9868 ve 9897. hadislerin senedlerinde ise Mûsâ b. Ebû Osman'ın hocası (Ca'de b. HUbeyrâ'nın âzâdhğı) Ebû Yahya (el-Mahzûmî) var. Bu zâtı İbn Hıbbân ve Zehebî sika sayar.
Hadisin şâhidleri:
a-İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bir Önceki 231/1101. hadise bk.
b-Berâ b. Âzib'den (Radtyallahü anh) şahidi için 237/1107. hadise bk.
[29] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/174.
[30] Sened:
Sahih: Müsned, lî/382, H.no:8949; Benzer rivayetler için bk. 11/232, H.no:7169; H/284, H.no:7805; 11/378-379, H.no:8895; 11/419, H.no:9391; 11/424, H.no:9445; n/461, H.no:9904; 11/472, H.no:10054; 11/514, H.no:10614; Abdürrezzâk. 1/476, H.no:1838; Ebû Dâvûd, Salât, 32, H.no:517; Tirmizî, Salât, 39, H.no:207 (hasen-sahih); Tayâlisî, IV/156, H.no:2526; Humeydî, 11/213, H.no:1029; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VIII/343, H.no:8097; Ebû Ya'lâ, V1II/45, H.no:4562; Bennâ hadisin Şâfıî, İbn Huzeyme ve İbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini, İbn Hıbbân'ın hadisi sahih saydığını belirtir. Bk. Bülûğu'l-emânî, M/8.
Heysemî, Bezzar'ın Ebû Hüreyre'den naklettiği rivayete değinir ve râvilerin hepsinin sika sayıldıklarını belirtir. Fakat bu rivayette şöyle bir ziyade bulunmaktadır:
Bk. Mecma MI/2.
Ek: Ebû Ümâme'den (Radıyatlahüanh) şahidi:
Müsned, V/260, H.no:22139. Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/432; Heysemî, hadisin Ahmed b. Hanbel ve Taberânî tarafından nakledildiğini, râvilerin sika sayıldıklarını belirtir. Bk. Mecma', 11/2. Bennâ bu hadise tertibinde yer vermemiş, ancak şerhinde zikretmiştir. Bk. BiÜûğu'l-emânt, V/220.
Vasile b. el-Eska'dan (Radıyallahü anh) şahidi:
Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde Velid'in mev-lâsı/âzâdlığı Cünâh'ın bulunduğunu, bu râviyi Ezdî'nİn zayıf saydığını, İbn Hıbbân'ın ise Sİkât'ında zikrettiğini belirtir. Bk. Mecma', H/2. Buhârî ve İbn Ebî Hatim bu râvi hakkında bir cerhte bulunmamıştır. Bk.et-Târfhu'l-kebîr, 11/244; el-Cerhu ve't-ta'dît, 1/537. İbn Hacer ise Ezdî'nin delili olmadığı için bu zâtı zayıf sayışını dikkate almaz. Bk. Lisânü'l-Mîzân, 11/138-139.
Ahmed Muhammed Şâkir 11/232, H.no:7169. hadisin şerhinde rivayetle ilgili olarak çok geniş bir açıklama yapar. Sonunda ise şu kanaatini belirtir: "Senedde yer alan Ebû Salih, bu hadisi hem Ebû Hüreyre'den hem de Âİşe'den işitmiştir."
Hz. Aişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için bir sonraki 234/1104. hadise bk.
Ebû Hüreyre'nİn rivayeti 1360/2230. hadiste tekrar edilecektir.
[31] Bu açıklamalar için bk. İbnü'1-Esir, Nihaye, III/102.
[32] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/174-175.
[33] Sened:
Sahih: Müshed, VI/65, H.no:24244; Ebû Ya'İâ, VIII/45, H.no:4562; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/431; Bennâ hadisin Beyhakî ve İbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini, İbn Hıbbân'ın hadisi sahih saydığını belirtir. Bk. Bulûğu'l-emâriî, III/8.
Hadisin, senedinde Muhammed b. Ebû Sâlİh bulunmaktadır. Bu râvinin hafızası hakkında tenkîdde bulunulmuştur. Fakat hadis şâhidleri ile sahih İİ ğayrihî seviyesine yükselir.
Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki 233/1103. hadise bk.
EbÛ Ümâme'den f Radıyallahü anh) şahidi: Müsned, V/260, H.no:22139.
Vâsıle'den şahidi için bir Önceki hadisin tahricine bk.
[34] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/175-176.
[35] Sened:
Sahih: Mtoned, 111/169, H.no:12665; Benzer rivayetler için bk. III/264, H.no:İ3724; İbn Hıbbân, IV/556, H.no:1670. Hamza Ahmed hadisin isnadının kopuk olduğunu söylemiş; Şuayb el-Arnavut ve ekibi ise isnadının zayıf olduğunu, fakat hadisin sahih li gayrihi seviyesinde bulunduğunu belirtmişlerdir (Bk. H.no:I3789, 12729). Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinin sahih hadis ricali olduklarını, ancak A'meş'in (öi^-) lafzı ile müphem
bir râviden hadis aldığını, hâlbuki A'meş'in Enes'ten rivayetinin bulunmadığını belirtir. Heysemî Taberânî'nin £vsa/'ında Enes'ten naklettiği şu rivayete de değinir ve senedinde Cünâde b. Mervân'ın bulunduğunu, Zehebî ve Ebû Hâtim'in bu râviyi tenkid ettiğini söyler:
Bk.Mecma\ 1/326-327.
Hadisin şâhİdleri:
a-Zeyd b. Erkam'dan (Radtyaüahü anh) şahidi: An EbîŞeybe, 1/204, H.no:2343; Taberânî, ei-Mu'cemü'l-evsat, 111/178, H.no:2851; el-Mu'cemü'l-kebîr, V/209, H.no:5118; /«&m, IH/322, H.no:5244; Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebîr ve fiVsa/'ında nakledildiğini, senedinde zayıf olan Husâm b. Misak'ın bulunduğunu belirtir. Bk. age., 1/326; IX/300.
b-Abdullah b. Zübeyr'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi: Hâkim, IH/640, H.no:6350; Heysemî, hadisin Taberânî'nin Kebîr ve Evsafında nakledildiğini, senedinde "metrukü'1-hadis" olan Abdullah b. Muhammed b. Yahya b. Urve'nin bulunduğunu belirtir. Bk. age., 1/326.
c-Bilâl'den (Radıyallahü anh) şahidi: Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, 1/355, H.no:1080; Bezzâr, IV/203, H.no:1365; Heysemî, hadisin Bezzâr ve Taberânî tarafından nakledildiğini, râvilerin sika sayıldıklanni belirtir. Bk. age, 1/326.
d-Ukbe b. Âmir'den (Radtyallahüanh) şahidi: Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, XVII/282, H.no:777; Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde zayıf olan İbn Lehîa'nm bulunduğunu belirtir. Bk. age, 1/326.
e-EbÛ Hüreyre'den (Radtyallahü anh) şahidi: Abdürrezzâk, 1/483, H.no:1861; İshâk b. Râhûye, 1/197, H.no:151; Taberânî, el-Mu'cemü'1-evsat, VII/61, H.no:6851; Heysemî, hadisin Taberânî tarafından Evsafında nakledildiğini, senedinde Ebu's-Salt el-Basrî'nİn bulunduğunu, diğer râvilerinin ise sika sayıldıklarını belirtir. Bk. age, 1/326.
f-lbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi: Tarsûsî, Müsnedü Abdillahi'bni Ömer, s.24,H.no:13.
g-Muâviye b. Ebû Süfyan'dan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bir sonraki 236/1106. hadise bk.
[36] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/176.
[37] Sened:
Sahih: Müsned, IV/95, H.no:16804; Mükerrer rivayet için bk.Şeybe, I/204, H.no:2341; Abd b. Humeyd, s.157, H.no:418; Ebu Yala, XIII/377, 382, H.no:7384; 7388 (Hüseyn Selim Esed isnadlarının ceyyid olduğunu söyler); Tebarani, el-Mucemü’l-kebir, XIX/323, H.no:736; Beyhaki, es-Sünenü’l-kübra, I/432.
Enes’ten (Radiyallahu anh) şahidi için bir önceki 235/1105. hadise bk.
[38] Nevevi, Şerhu sahihi Müslim, IV/91-92; İbnü’l-sir, N,haye, III/310.
[39] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/177.
[40] Sened:
Sahih: Müsned, IV/284, H.no:18416; Nesât, Ezan, 14, H.no:644;
Hadis iki kısımdan oluşmaktadır.
a-Namazda ilk safta namaz kılanlara Allah'ın ve meleklerin salât edeceği İle ilgili kısım: Müsned, IV/299, H.no: 18553; IV/298-299, H.no: 18550; IV/298, H.no: 18547; IV/296, H.no:18523; IV/297, H.no:18528; Nesât. İmame, 25, H.no:809; Ebû Dâvûd, Salât, 93, H.no:664; îbn Mâce, İkâme, 51, H.no:997; Dârimî, Salât, 49, H.no:1267.
b-Müezzinle ilgili kısım: Bu kısmın şâhidleri:
aa-tbn Ömer'den (Radıyallahü anhümö) şahidi için 231/1101. hadise bk.
bb-Ebû Hüreyre'den (Radıyailahü anlı) şahidi için 232/1102. hadiscbk.
Bennâ, Münzirî'nin: "Ahmed ve Nesâî bu hadisi "hasen-ceyyid" bir isnadla naklettiler" sözünü naklederek İbnüVSeken'in sahih saydığını ifade eder. Bk. Bülûğu'l-emâm, İÜ/10.
[41] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/177-178.
[42] Bk. "İ. Şafiî, Ümm, I/106-107;,lbn Kudâme, Muğnî, 1/414; Bennâ, age., 111/10.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/178.
[43] Sened:
Sahih: Müsned, ÜV6, H.no:10972; Burada Ahmed b. Hanbel hocası Süfyan'm senedde kendi hocasının isminde hataya düştüğünü söyler ve rivayetin sonunda düzeltme yapar:
İkinci rivayet: 111/35, H.no:l 1244; Bu rivayetin senedi:
Benzer rivayet için bk. 111/43, H.no:11332; Mâlik, Salât, 5; Buhân, Ezan, 5; Nesâî, Ezan, 14, H.no:642; îbn Mâce, Ezan, 5, H.no:723; Dârimî, Salât, 42, H.no: 1256.
[44] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/179-180.
[45] Sened:
Sahih: Müsned, Ü/313, H.no:8124; İkinci rivayet': 11/398, H.no:9143; Benzer.rivayetler için bk. 11/460, H.no:9893; 11/503-504, H.no: 10491; 11/522, H.no: 10715ziyadesiyle; 11/483, H.no:10212 lafzı ile; Salât, 6; Sehv, 1; Buhâri, Ezan, 4; Müslim, Salât, 17; Ebû DâvÛd, Salât, 31, 192, H.no:5l6, 1030; Tirmizî, Salât, 174, H.no:397 (hasen-sahih); Nesâî, Ezan, 30, H.no:668; İbn Mâce, İkâme, 135, H.no:1216-12l7; Dârimî, Salât, U, H.no:1207; Hemmâm, Sahîfe, H.no:26; An Huzeyme, 1/204, H.no:392. Bennâ hadisin Beyhakî tarafından da nakledildiğini söyler. Bk. BMÛğu'l-emânî,\\V\2.
[46] lbnü'1-Esir, Nihaye, 1/226; İbn Abdilber, Temhid, XX/231; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bÛd, III/150.
[47] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/180-181.
[48] Sened:
Sahih: Müsned, HI/316, H.no:14341; Benzer rivayet için bk. III/336, H.no: 14545 lafzı ile; Müslim, Salât, 15; Tayâlist, IV/104, H.no:2345; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/432. Enes'ten (Radıyallahü anh) şahidi:
Heysemî, hadisin Taberânî'nin Evsafında, nakledildiğini, senedinde âlimlerin zayıf kabul ettiği Zem'a b. Salih'in bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/334.
Ebû HUreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki 239/1109. hadise bk.
[49] Süleyman ve Ebû Süfyan'ın isimleri İçin bk. Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, 1/91.
[50] Buradaki ziyade hadis değil, râvinin sözüdür. Bu bilgiyi Müslim'deki aynı rivayetten öğreniyoruz. (Bk. Müslim, Salat, 388)
[51] Müslim'de bu mesafe otuz altı mil olarak nakledilir. (Bk. Müslim, Salat, 388)
[52] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/181.
[53] Sened:
Sahih: Müsned, III/I19, H.no:12139; Benzer rivayetlerin sonunda Oyöıî) ziyadesi bulunmaktadır Bu rivayetler için bk. İÜ/155, H.no:12522 (sahih); III/225, H.no:13290 (hasen); III/254, H.no:13602 (sahih); Ebû DĞvÛd, Salât, 35, H.no:521; Tirmizî, Salât, 44, H.no:212 (hasen-sahih); Deavât, 128, H.no:3595; Tayalisî, III/576, H.no:2220; &>w Ya'lâ, VII/143, H.no:1354; İbn Sünnî, Amelü'l-yevm ve'l-leyle, H.no:100; Bennâ hadisin Nesâî, İbn Huzeyme ve tbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini, Tİrmizî'nİn hadisi hasen saydığını söyler. Bk. Büİüğu'l-emânhlll/\2.
Hadisin senedi Zeyd b. el-Havârî el-Ammî el-Basrî Ebu'l-Havârî sebebiyle zayıftır. (Bu râvi İle ilgili bilgi için bk. 150/458. hadis) Fakat diğer üç rivayette bu râvinin mütabileri bulunmaktadır. Dolayısıyla bu mütabilerle hasen liğayrihî seviyesine yükselir. Fakat diğer senedlerle gelen rivayetler sahihtir. Ahmed Muhammed Şâkir zayıf sayılan bu senedi de Zeyd'in sika oluşunu tercih ederek sahih saymıştır.(Bk. Tirmizî, Salât, 44, H.no:212 şerhi)
Heysemî, hadisin Ebû Ya'lâ tarafından da nakledildiğini, senedinde Yezid er-Rakaşî'nİn bulunduğunu söyler. Bk. Mecma\ 1/334.
[54] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/181-182.
[55] Sened:
Hasen: Müsned, III/342, H.no:14624; Heysemî, senedinde zayıf kabul ettiği tbn Lehîâ'nın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', II/4. Bennâ hadisi bir başka kaynakta bulamadığını, senedinde İbn Lehîâ'nın varlığını, fakat hadisin şâhidlerinin bulunduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/13.
Senedindeki Ebu'z-Zübeyr, Muhammed b. MUslİm b. Tedrüs'tür (v.126/744). Bu râvi ile ilgili olarak 126/434. hadise bk.
Hadisin şâhidleri:
a-Enes'ten (Radıyatlahü anlı) şahidi için bk. Heysemî, hadisi iki ayrı metinle verir. Bunlardan birinin Taberânî'nin Evsafında nakledildiğini, senedinde âlimlerin zayıf kabul ettiği Zem'a b. Salih'in bulunduğunu belirtir. İkinci metni de Ebû Ya'lâ'nın naklettiğini, senedinde Yezîd er-Rakaşî'nin bulunduğunu, bu râvi İle delil getirme konusunda farklı görüşlerin olduğunu söyler. Bk. Mecma', 1/334. Elbânî, Ebû Ya'lâ'mn hadisi iki isnadla naklettiğini, bunlardan birinin senedinin hasen olduğunu belirtir. Bk. es-Silsiletü's-sahîha, H.no:1413.
b-Sehl b. Sa'd es-Sâİdî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk.
Bk. İbn Huzeyme, 1/219, H.no:419; Îbnü'l-Cârûd, s.267, H.no:1065; Hâkim, V313, H.no:712; 11/124, H.no:2534; Hadis Sehl'in sözü (mevkûO olarak da nakledilir:
Bk. Abdürrezzak, 1/495, H.no:1910.
[56] Metindeki tesvib kamet manasındadır. Bk. İbnü'1-Esir, Nihaye, 1/226; İbn Abdilber,Temhid,XX/23l ; Azimâbâdî, AvnM7-Mabud, 11/150.
[57] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/182-183.
[58] Buharı, Ezan, 7; Müslim, Salat, 10-12.
[59] Bk. Müsned Trc. H.no 273/1143.
[60] Buharı, Ezan, 8.
[61] Tirmizî, Sa/ar, 158.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/183.
[62] Sened:
Sahih: Müsned, 11/148, H.no:6357; Buhâtİ, Ezan, 1; Müslim, Salât, 1; Tirmizî, Salât, 25, H.no:190 (hasen-sahih-garib); Nesâî, Ezan, 1, H.no:624; İbn Mâce'nin lafzı şöyledir:
Bk. ibn Mâce, Ezan, 1, H.no:707; Bennâ hadisin Beyhakî ve Tahâvî tarafından da nakledildiğini ve râviterinin de sika sayıldıklarını söyler. Bk. Bulûğu'l-emânî, 11/314.
Abdullah b. Zeyd'den (Radtyaüahü anh) şahidi için bir sonraki 244/1114. hadise bk.
Muâzb. Cebel'den (Radıyallahü anh) şahidi için 245/1115. hadise bk.
Ensardan Abdullah (Ebû Umeyr) b. Enes b. Mâlik'in amcasından (Radıyallahü anhüm) şâhid:
Ebû Dâvûd, Salât, 27, H.no:498.
İbnu'l-Arabî hadisi tenkİd eder. Ahmed Muhammed Şâkir de bu tenkidlere cevap verir ve Abdullah b. Zeyd hadisi ile çelişen hadisi yorumlar. Geniş bilgi için bk. Müsned, 11/148, H.no:6357'in şerhi (V/528-529)
[63] İbn Sa'd, Tabakât, 1/246-247.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/183-184.
[64] Sened:
Sahih: Müsned, IV/43, H.no:16430; Diğer rivayet için bk. IV/42-43, H.no:16429 (Bu rivayetin senedi munkatıdır. Muhammed b. İshak, Muhammed b. Müslim ez-ZUhrî'den hadis İşİtmemiştir. Yukarıdaki metne ek olarak şu lafız da bulunmaktadır .Benzer rivayet için bk. IV/42, H.no: 16428 (Bu rivayet Muhammed b. Amr el-Ensârî el-Vâkıfî sebebiyle zayıftır); Abdürrezzâk, 1/455, H.no:1774 (Saîd b. el-Müseyyib'den mürsel olarak nakledilir), 1775 (Ubeyd b. Umeyr'den mürsel olarak), 1776 (İbn Ömer kanalı ile nakledilir); Ebû Dâvüd, Salât, 28, 30, H.no:499, 512; Tirmizî, Salât, 25, H.no:189 (İbn Ömer'den de nakledilen Abdullah b. Zeyd'in bu rivayeti "hasen-sahih'"tir); İbn Mâce, Ezan, 1, H.no:706; Dârimİ, Salât, 3, H.no: 1190-1191.
Bennâ hadisin İbn Mâce, İbn Huzeyme, tbn Hıbbân ve Beyhakî tarafından da nakledildiğini belirterek şunları söyler: Muhammed b. Yahya: "Abdullah b. Zeyd'in rivayetleri, Muhammed b. İshak'ın Muhammed b. İbrahim et-Teymî kanalı ile naklettiği rivayetlerinden daha sahih değildir. Çünkü burada verilen seneddeki Muhammed b. Abdullah b. Zeyd babası Abdullah b. Zeyd'den hadis İşitmiştir" der. İbn Huzeyme ise: "Nakil açısından bu hadis sahih ve sabittir. Çünkü Muhammed b. Abdullah b. Zeyd babası Abdullah b. Zeyd'den, İbn İshak da et-Teymî'den hadis işitmiştir ve bu rivayet İbn İshak'ın tedlis yaptığı rivayetlerinden değildir" der. Tirmizî'nin tlel'inde nakledildiğine göre Buhârî de bu tariki sahih saymıştır. Ahmed b. Hanbel'in ikinci rivayetini Hâkim de Müstedrek'inde rivayet eder ve: "Bu, Abdullah b. Zeyd hikâyesini nakleden en uygun rivayettir. Çünkü Saîd b. el-Müseyyeb Abdullah b. Zeyd'den hadis işitmiştir. Ayrıca Yûnus, Ma'mer, Şuayb ve İbn İshak Zührî'den naklederler. Böylece İbn İshak'ın tedlis İhtimali ortadan kalkmış olur. Bk. Bulûğu 'l-emânî, 111/15. Buradaki senedde ise tahdis sigast ile nakledildiği görülmektedir.
Abdullah b. Zeyd'in (Radıyallahü anh) bu ezan nimetine dizelerle hamdedişini İbn Mâce nakleder:
Bk. İbn Mâce, Ezan, 1, H.no:706.
Abdullah b. Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bir önceki 243/1113. hadise bk.
Muâz b. Cebel'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir sonraki 245/1115. hadise bk.
[65] Yani 'namaz uykudan daha hayırlıdır'
[66] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/185-188.
[67] Sened:
Sahih: Müsned, V/232, H.no:2l926; Abdürrezzâ'k, 1/461, H.no:1788; İbn EH Şeybe, V185, H.no:2118; Dârekutnî, 1/242 (Ensardan olan bu sahâbinin Abdullah b. Zeyd olduğu belirtilmektedir); Tahâvî, Şerhu meâni't-âsâr, 1/131-133; Beyhakî, es-Sünenü'İ-kübrâ, 1/420; Bennâ hadisin Dârekutnî ve Beyhakî tarafından da nakledildiğini, senedinin ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, İÜ/16.
Abdullah b. Zeyd'den (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki 244/1114. hadîse bk.Abdullah b. Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için 243/1113. hadise bk.
[68] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/188.
[69] Sened:
Hasen: MUsned, VI/14, H.no:23797; Benzer rivayetler: VI/14-15, H.no:23798; VI/İ5, H.no:23799:
Tirmizî, Salât, 31, H.no:198 lafz' ile (Bu konuda Ebû Mahzûre'den de rivayet nakledilir. Bilâl'in hadisi İse Ebû İsrâîl el-Miilâî tarafından nakledilir. Ebû Isrâîl ise bu hadisi Hakem b. Uteybe'den işitmemiştir. Sadece Hasan b. Umara kanalı ile ondan nakleder. Ebû İsrâîl, İsmail b. (Halife) Ebû İshak'tır. Bu zât, hadis âlimlerince pek kuvvetli sayılmaz.); İbn Mâce, Ezan, 3, H.no:715; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 11/424.
Bennâ senedindeki inkıtaya işaret ederek hadisin şâhidlerini verir: "İbn Ebî Leylâ ile Bilâl Habeşî arasında kopukluk bulunmaktadır. Çünkü, İbn Ebî Leylâ, h.17 yılında doğdu. Bilâl Habeşî'nin vefatı ise Şam'da h.20 veya 21 yılıdır. Şam'ın fethedildiği İlk yıllardan itibaren orada murâbit (sınır mücâhidi) olarak bulunuyordu. Dolayısıyla o Şamlıdır, tbn Ebî Leylâ İse Kûfelİdİr. O küçük yaşta ve çok uzak diyarlarda iken ondan nasıl hadis işitsin?" der. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/17. Hadis, inkıta sebebiyle zayıftır. Fakat, şâhidleri ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir:
Ebû MahzÛre (Evs b. Mi'yer)'den (Radıyallahü anh) şahidi için 247-251/1117-1121. hadislere bk.
Bennâ, Taberânî ve Beyhakî'nin hasen isnadla İbn Ömer'den de şahidini naklettiğini; Ya'merî'nin bu isnadın sahih olduğunu söylediğini belirtir. Ayrıca İbn Huzeyme, Dârekutnî ve Beyhakî'nin Enes'ten naklettiği rivayeti için İbn Seyyid en-Nâs'ın: "İsnadı sahihtir" dediğini nakleder. BV..age., 111/17.
Hadisin mü tabileri de vardır:
ibn Mâce, Ezan, 3, H.no:716 (Zührî - Saîd b. MUseyyeb - Bilâl); Dârimî, Salât, 5, H.no: 1194 (Zührî - Hafs b. Ömer b. Sa'd - Bilâl).
[70] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/188-189.
[71] İbnü'1-Esir, Nihaye, 1/226; İbn Abdüber, Temhid, XX/231; Azimâbâdî, Avnü'l-Ma 'bûd, 11/150.
[72] İ. Muhammed, AsU I/I33, el-Hucce alâ Ehli'l-Medîne 1/85-86; Şafiî, Ümm, I/I04; V/105; Sehnûn, Müdevvene, 1/58; Tirmitf, Salât, 145 ; Merğınânî, Hidâye, 1/41; İbn Kudâme, Muğnî, 1/424; Bennâ, age.. 111/17.
[73] İ. Muhammed, Asi, 1/132, Hucce, 1/84; Şafiî, Ümm, 104; Salih b. Ahmed, Mesâil, III/224; Sehnûn, Müdevvene, 1/57; Kâsânî, Bedâiu's-sanâV, 1/147; Bennâ, age., 111/26.
[74] Sehnûn, age., 1/57; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/56; Merğınânî, Hidâye, 1/41; İbn Kudâme, age., 1/419.
[75] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/189-190.
[76] Sened:
Sahih: Müsned, 111/408, H.no:15316; Benzer rivayetler için bk. VI/401, H.no:27127; III/408-409, H.no:15315; III/409, H.no:15317; III/408, H.no:15312-15214; Müslim. Salât, 6; Ebû Dâvûd, Salât, 28, H.no:500-50I, 503-505; Nesâî, Ezan, 3, 9, H.no:627, 636; Tirmizî, Salât, 26, H.no:191-192 (sahih); tbn Mâce, Ezan, 2, H.no:708-709; Dârimî, Salât, 7, H.no:I199. Bennâ hadisin İbn Huzeyme ve İbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini ifade eder. Bk. Bülûğu'l-emânî, IİV21.
EbÛ Mahzûre (Evs b. Mi'yer b. Levzen b. Rabîa b. Urayc b. Sa'd b. Cümah) el-Kuraşî el-Cumahî, Mekke'nin fethinden sonra Allah Rasûlü'nün Mekke'ye müezzin olarak atadığı ve kendisine bereket duası yaptığı bir sahâbİdir. KUnyesİ ile meşhur olmuştur. Bk. İbnü'1-Esîr, ÜsdÜ'l-ğâbe, 1/329-330, Trc.no:324.
Dârimf nin rivayetinden, bir nevi güzel ezan okuma yarışması düzenlenerek Ebû Mahzûre'nin en güzel ezan okuyan kişi olduğu ve müezzinliği hak ettiği anlaşılmaktadır:
Bk. Dârimî, Salât, 7, H.no:l 199.
Ebû Mahzûre'den (Radtyaltahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk. 248-251/1118-1121. hadisler.
[77] Metinde iti eti üzerinde, şeklinde geçmektedir. Arapça'da el kelimesi ile parmak ucundan omuz köküne kadar kısım kastedildiği için burada kollan şeklinde terceme edildi.
[78] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/190-193.
[79] Buhari, Fedailü ashabi'n-nebî, 23.
[80] İbnÜ'1-Esîr, Üsdü'l-ğâbe, 1/243-245; Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, 1/347-360; İbn Hacer, İsâbe, 1/165.
[81] Müslim, Salât, 7; Sıyâm, 38;Zehebî, Siyeru a'tâmi'n-nübelâ, 1/360-364; tbn Hacer, age.. 11/523.
[82] Müslüman olması ile ilgili hâdise için bk. Müsned Trc. H.no: 247/1117.
[83] İbn Sa'd, Tabakât, III/232-234; Zehebî, age., III/l 17-119; Nevevî, Tehzibü'l-esmâ ve'l-lügâu 11/266-267.
[84] tbn Sa'd, Tabakât, III/234.
[85] Bk.Kettânî, Hz. Peygamber'in Yönetimi (Trc. Ahmet Özel), 1/156-158.
[86] Kettanî,age.I/157.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/193-194.
[87] Sened:
Sahih: Müsned, III/408, H.no:15312-15313; Ebû DâvÛd, Salât, 28, H.no:500-501, 503-505; Bennâ hadisin Ebû Dâvûd, Beyhakî, Dârekutnî ve Tahâvî tarafından da nakledildiğini, senedinin ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bulûğu'l-emânî, IH/21.
Ebû Mahzûre'den (Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk. 247, 249-251/1117, 1U9-1121. hadisler.
[88] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/194-196.
[89] Sened:
Sahih: Müsned, III/408, H.no:15314; Nesâî, Ezan, 3, 9, H.no:627, 636; Bennâ hadisin Beyhakî ve Nesâî tarafından da nakledildiğini, senedinin ceyyid olduğunu söyler. Bk. Bütûğu'l-emânl IH/21.
EbÛ Mahzûre'den (Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler için bk. 247-248, 250-251/U17-1118,1120-1121. hadisler.
[90] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/196-197.
[91] Sened:
Sahih: Müsned, III/409, H.no:15317; Bennâ hadisin Şâfıî, Ebû DâvÛd, Tirmizî, Nesâî, tbn Mâce, Dârimî, Beyhakî, Dârekutnî, Taberânî ve Hâkim tarafından da nakledildiğini, senedindeki zayıflığından dolayı birtakım tenkidlerin yapıldığını; fakat, İbn Dakîk el-îd'İn bunu reddederek hadisi sahih saydığını, Tirmizî'nin de: "hasen-sahih" dediğini söyler. Bk. Bulûğu 'l-emânî, 111/22.
Ebû Mahzûre'den (Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler İçin bk. 247-249, 251/1117-1119, 1121. hadisler.
[92] Yanlış anlaşılmaması için terci' denilen gizlice tekrar parantezle belirtilmiştir. (Bk. bir önceki hadis, 248/1118)
[93] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/197-198.
[94] Yani dedesi Ebû Mahzûre'den nakletti.
[95] Sened:
Sahih: Müsned, III/408-409, H.no:15315; Bennâ hadisin Şafiî, Müslim, Ebû Dâvûd, İbn Mâce, ve Beyhakî, tarafından da rivayet edildiğini söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/22.
Ebû Mahzûre'den (Radıyallahü anh) nakledilen diğer rivayetler İçin bk. 247-250/1117-1120. hadisler.
[96] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/198-199.
[97] Sened:
Sahih: Müsned, H/8-5, H.no:5569-5570; Benzer rivayetjçin bk. 11/87, H.no:5602; Tayâlisî, III/432, H.no:2035; Ebû Dâvûd, Salât, 29, H.no:510; Nesât, Ezan, 2, H.no:626.
Bennâ hadisin Şafiî, EbÛ Dâvûd, Nesâî, Dârimî, Beyhakî, Dârekutnî, İbn Huzeyme, Ebû Avâne, Tahâvî ve Hâkim tarafından da nakledildiğini, Ya'merî'nin Tirmizî şerhinde: "İbn Ömer hadisinin isnadı sahihtir" dediğini söyler. Bk. Bulûğu'l-emânî, 111/23.
Enes'ien (RadıyaUahüanh) şahidi için bir sonraki 253/1123. hadise bk.
[98] "Urban Mescidi" şeklindeki okunuşu için bk. el-Müsned, Thk. Şuayb el-Arnavut, IX/4O5; İbn Hibbân, Sikât, V/392, Trc.no:5355; İbn Hacer, Tehzîbü't-Tehzîb, MI/61, Trc.no:226; Zeylaî, Nasbu'r-râye, 1/262.
Aynı rivayet başka hadis kitaplarında Uryân mescidinin müezzini (oı^ı -**_ ö>y)
şeklinde geçmektedir. {Ebû Dâvûd, Salât, 30; Nesâî, Ezan, 28; Beyhaki, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/413; Mizzî, Tehzîbü'l-Kemâl, XXIV/332; îbn Hacer, Tehzîbü't-Tehzîb, IV/300; IX/15)
Bu mescidin Kûfe'de olduğu nakledilmektedir. (Bk. Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, 11/144-145)
[99] Burada mevsûfun sıfata izefeti söz konusudur. Kûfelİ lisan âlimlerine göre bu durum herhangi bir takdire ihtiyaç kalmaksızın caizdir, Basraiı âlimlere göre ise şeklinde takdir yapılmalıdır. Ancak iki ekole göre de mâna aynıdır. (Bk. tbn Hacer, Fethu 7-Bârî, V/198); Büyük Mescid şeklinde terceme edilmesinin sebebi iki ayrı rivayette lafzı olarak geçmektedir. (Bk. Ebû Dâvûd, Salât, 511; Nesât, Ezan, 28)
[100] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/200.
[101] Sened:
Sahih: Müsned, İÜ/103, H.no:11940; Benzer rivayet için bk. İÜ/189, H.no:12906; Buhâti, Ezan, 1-3; Müslim, Salât, 4; Ebü DâvÛd, Saiât, 29, H.no:508; Tirmizî, Salât, 27, H.no:193 (îbn Ömer'den de nakledildiğini söyleyen Tîrmİzî hadisin "hasen-sahih" olduğuna hükmeder); Nesâî, Ezan, 2, H.no:625; İbn Mâce, Ezan, 6, H.no:729-730; Dârimî, Salât, 6, H.no:1196-1198; Tayâüst, IH/567, H.no:2209; EbÛ Yala, V/179-1SO, 187, H.no:2792-2793,2804.
EbÛ Kılâbe, Abdullah b. Zeyd el-Ceremî'dir.
İbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi için bir Önceki 252/1122. hadise bk.
[102] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/201.
[103] Sened:
Sahih: Müsned, IV/308, H.no:18665; Benzer rivayetler için bk. IV/308, H.no:18655-18657 (Bathâ'da), 18658-18659, 18661 (Ebtah'ta), 18663 (19/327. hadis); 18664 (Mina'da); IV/307, H.no:18649-18650, 18652 (150/1320. hadis), 18653; IV/309, H.no:18666-I8668; İV/309, H.no:18673; Buharı, Vudû', 40; Ezan, 18-19; Salât, 17; Libâs, 42; Meğâzî, 57; Müslim. Salât, 250, 253; Ebû Dâvûd, Salât, 34-35, 101. H.no:520-521, 688; Tirmizî, Salât, 30, H.no:197; Nesâî, Salât, 12, H.no:468; Taharet, 103, H.no:137; Kıble, 21, H.no:770; İbn Mâce, Salât, 3, H.no:711; Dârimî, Salât, 8, H.no:1201-1202; Bennâ hadisin Nesâî, İbn Huzeyme ve İbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini, Tirmizî'nin hadisi hasen saydığını söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/12.
Diğer rivayetlerde olayın cereyan ettiği yerin ismi de telaffuz edilmektedir: 18664. hadis: Mina; 18650. hadis: Bathâ; 18659. ve 18661. hadis: Ebtah. İsmi zikredilen yerler aynı bölgenin sınırları içinde yer atan mahallerdir.
Ebû Cühayfe, Vehb b. Abdullah (Vehb es-Süvâî)'dir. Küçük yaşta Müslüman olmuş, henüz bulûğ çağına ermemişken Hz. Peygamber vefat etti. Kendisi ise h.74 yılında Kûfe'de hayatını yitirdi. Bir rivayette Ebû Cuhayfe'nİn (Radıyallahü anh) ismi Vehb b. Abdullah es-Süvâî olarak geçmektedir. Bk. IV/307, H.no: 18658.
Ayrıca bk.19/327. hadis. Ebû CUhayfe'den benzer bir rivayet için bk.450/I320. hadis.
[104] Kubbe; çadırdan yapılan küçük çardaktır ki mescidde itikâfa girenler veya geçici olarak bir yerde konaklayacakların kalacağı pratik-küçük çadıra denir. Bk. tbnü'1-Esîr, Nihâye, IV/3; İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, IV/276; Bazı rivayetlerde kırmızı elbise lafzı ile gelmektedir. Bk. Ebû Davûd, Salat, 24 H.no 520.
[105] Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 457.
[106] Bathâ; vadi, geniş alan demektir. (Bk. İbnli'1-Esîr, Nihâye, 1/134); Bu vadinin Mekke ile Mina arasında olduğu belirtilmektedir. (Bk. İbn Hacer, Fethul-Bârî, IH/590).
[107] Bk. Ebû Avâne, IV/49; Müsned, IV/308; Hâkim, 1/202.
[108] MübârekpÛrî, Tuhfetü'l-ahvezU 1/503.
[109] İbnü'1-Esîr, age.. IV/64-65; İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, III/115,135.
[110] Müsned, IV/308.
[111] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/201-203.
[112] Ahmed b. Hanbel'in senedindeki 'ya da dedesinden' şeklindeki şüphe Hâkim ve Taberânî'nin rivayetlerindeki senedlerde bulunmamaktadır. Bu nedenle İbn Ebî Mahzûre'nin babası Ebû Mahzûre'den naklettiği haberi kesinlik kazanmakta, ayrıca bu rivayetlerde isim Ebû Mahzûre'nin oğlu AbdÜlmelik olarak beyan edilmektedir. (Bk. Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, VII/175, H.no:6737; d-Mu'cemü'l-evsat, 1/230, H.no:757; Hâkim, III/589, H.no:6182)
[113] Sened:
Hasen: Müsned, VI/401, H.no:27128; Taberânî, et-Mu'cemü'l-kebîr, VII/175, H.no: 6737; et-Mu'cemü'l-evsat, 1/230, H.no:757; Hâkim, III/589, H.no:6182; Bennâ bu hadisi diğer kaynaklarda bulamadığını söyleyerek, Heysemî'nİn eserinde: "Hadisin Ahmed b. Hanbel tarafından nakledildi, senedinde mliphem bir râvi bulunmaktadır (Heysemî, Mecma', 1/336)" dediğini nakleder. Bk. Bulûğu 'l-emânî, 111/25. Heysemî, eserinin bir başka yerinde: "Hadisi Ahmed b. Hanbel Müsnedi'inde Taberânî ise Kebir ve £vraf*ında nakleder. Senedinde Hüzeyl b. Bilâl el-Eş'arî bulunmaktadır. Ahmed b. Hanbel ve diğerleri sika, Nesâî ve diğerleri zayıf sayar" der. Bk. Mecma', III/285. Hadisin senedinde yer alan HUzeyl b. Bilâl el-Fezârîel-Medâinî zayıf sayılmıştır. İbn Sa'd: "Hadiste zayıftı", Ebû Zür'a er-Râzî: "Kuvvetli değildir", Yahya b. Maİn: "Bİr şey değildir, İsnadlarda kalb yapar, mürselleri merfu yapar", Ahmed: "Bİr beis görmüyorum" derler. İbn Şahin ve İbnü'l-Cârûd Duafâ'da zikrederler. Ahmed b. Hanbel Müsned'inde, bu râvinin sadece iki rivayetini nakleder, ibn Ebî Mahzûre'nin ismi AbdÜlmelik'tir.
[114] Peygamberimiz özellikle Habeşlilerin seslerinin çok güçlü olduğunu bildiği için ezan görevini onlara vermiştir. Bk. Bennâ, age., III/25.
[115] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/203.
[116] İ. Muhammed, Asi, 1/132, el-Hucce ala ehli'l-Medtne, 1/84; Şafiî, Ümm, 102, 104; Sehnûn, Müdevvene, 1/57-58; Kâsânî, Bedâiu's-sanâi', 1/147; Zerkeşî, Şerh alâ'l-Hırakî, 1/269, 273; Bennâ, age.. 111/26.
[117] Ahmed b. Hanbel, 11/36,103.
[118] İbnStf d, Tabakât, 11/137.
[119] Muhammed b. Alevî b. Abbas, Fi Rihabi'l-Beyti'l-Haram, 125; DİA, Hicâbe md. XVü/431-432.
[120] İbnü'l-Ezrakî, Ebu'l-Velid Muhammed b. Abdullah, Ahbaru Mekke, 1/1/194,195, 1/2/104-106; İbn Hacer, Fethu'l-Bari, IH/491, VI/548; Mekke Tarihi ile ilgili geniş bilgi için bk. Fakİhî, Ebû Abdullah Muhammed b. İshak, Ahbaru Mekke fi kadimi 'd-dehr ve hadîsih (I-VI)
[121] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/203-205.
[122] sened:
Sahih: Müsned, IV/21, H.no:16223; Benzer rivayetler için bk. IV/21, H.no:16224 (Mükerreri: IV/21, H.no:16225); İV/217, H.no: 17831; Ebû Dâvûd, Salât, 39, H.no:531; TirmizU Salât, 41, H.no:209 (hasen-sahih); Nesâî, Ezan, 32, H.no:670; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/509, H.no:1636; İbn Mâce, Ezan, 3, H.no:714; İkâme, 48, H.no:987:
İbn Huzeyme, 1/221, H.no:423; İbn Ebî Şeybe, 1/206, H.no:2369; Humeydî, 11/403, H.no:906; Taberânî, el-Mu'cemü'l-kebîr, IX/52, H.no:8365; Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, 1/429; Hâkim, 1/314, 317, H.no:715, 722.
Osman b. Ebu'l-Âs, kendi kavmine (Taife) imam olduğunda, Hz. Peygamber, en zayıflarına göre namaz kıldıracağı, müezzin tutacağı ve bu müezzine herhangi bir ücret vermeyeceği ile İlgili tavsiyelerde bulunmaktadır. İmamın namazını kısa/hafif tutup hemen kıldırması ile İlgili tavsiyeler de 1377/2247. hadiste zikredilecektir.
Hadisin şâhİdlerİ:
a-Muğîre b. Şu'be'den (Radıyallahii anh) şahidi:
Taberânî, e/-Mu 'cemü't-kebîr, XX/434, H.no: 1057; Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde Sa'd el-Kat'î'nin bulunduğunu, bu râvi hakkında değerlendirmede bulunan birine rastlamadığını ifade eder. Bk, Mecma', II/3. Şayet burada bahsedilen râvî Saîd b. Kutn el-Kat'î ise bu zat hakkında Ebû Hatim: "şeyh" ifadesi kullanır. Bk. el-Cerh. IV/56.
b-lbn Ömer'den (Radıyatlahü anhünıâ) şahidi:
Heysemî, hadisin Taberânî tarafından nakledildiğini, senedinde Yahya el-Bekkâ'nın bulunduğunu, bu râviyi Ahmed, Ebû Zür'a, Ebû Hatim ve Ebû DâvÛd zayıf; Yahya b. Saîd el-Kattân sika sayar. İbn Sa'd İse: "İnşaallah sikadır" der. Bk. age., II/3.
[123] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/205-206.
[124] SehnÛn, Müdevvene, 1/62; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/59; Kâsânî, Bedâi, 1/152; İbn Kudâme, MuğnU 1/430; Mevsılî, İhtiyar, 235-236.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/206.
[125] Sened:
Hasen: Müsned, VI/9, H.no:23756; Benzer rivayet için bk. Vl/391, H.no:27067 (Hocası Yahya b. Âdem kanalı ile ve aynı senedle nakleder); Buhâri, Ezan, 7.
Senedindeki Âsim b. Ubeydullah zayıf biridir. İbn Hacer, bu zâtın zayıf olduğunu söyler. Bk. Takrîb, Trc.no:3065. Zehebî ise İbn Maîn'in "zayıf, Buhârî ve diğer âlimlerin "münkeru'I-hadis" dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc. no:2506. Bu râvi ile İlgili değerlendirme için bk. 34/76 ve 179/487. hadisler. Heysemî, hadisi Ahmed b. Hanbel, Bezzâr ve Taberânî Kebir'inde naklettiğini, senedindeki Âsim b. Ubeydullah'ın zayıf olduğunu, ancak İmam Mâlik'in kendisinden rivayette bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma', 1/331. Şerik b. Abdullah b. Ebû Şerik en-Nehaî (v.177/793) hakkında bilgi için bk. 145/453. hadis.
Fakat hadis şâhidleri ile hasen li ğayrihî seviyesine yükselir:
a-Hz.Ömer'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Müslim, Salât, 12; Ebû Dâvûd, Salât, 36, H.no:527.
b-Muâviye'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 280-282/1150-1152. hadisler.
[126] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/207.
[127] Sened:
Sahih: Mfcneİ, İV/336, H.no: 18866; Nesâî, Ezan, 25, H.no:663; Makdisî, Muhtara, IX/295, H.no:251; Heysemî, Ahmed b. Haabet ve Taberânî'nin Kebir'inde naklettiği rivayetin râvilerinin sahih hadis ricali olduklannı bchrttf. Bk. Mecma', t/335; X/287.
Bu rivayet için bk.230/1100. hadis.
[128] Bu mânâyı gösteren rivayet Ahmed b. Hanbci, Ebû Ya'lâ ve Bezzar tarafından nakledildi. Bk. Heysemî, Mecma', X/286-287.
[129] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/207-208.
[130] sened:
Sahih: Müsned, VI/124. H.no:24814; Ân Htbbân, IV/58O] H.no:1683:
Bennâ hadisin Beyhakî, Hâkim ve tbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini, Hâkim'in hadisi sahih saydığını söyler. Bk. Bulûğu 'l-emânî, 111/29. Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radtyallahu anh) şahidi için 277/1147. hadise bk.
b-Muâvjye'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 280-282/1150-1152. hadisler.
c-Ümmü Habîbe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için 270/1140. hadise bk.
d-Ebû Râfi'den (Radıyaitahüanh) şahidi için 267/1137. hadise bk.
[131] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/208-209.
[132] Sened:
Sahih: Müsned, VI/326, H.no:26646; Benzer rivayetler için bk. VI/425, H.no:27267; îbn Mâce, Ezan, 4, H.no:719; îbn Huzeyme, 1/215, H.no:412; Ebû Ya'lâ, XIII/67, 63, H.no:7U6, 7141-7142; Bennâ hadisin tbn Mâce, tbn Huzeyme ve Hâkim tarafından da nakledildiğini, râvilerinİn sika olduklarını söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/29.
EbÛ Râfi'den (Radıyallahü anh) şahidi için 267/1137. hadise bk.
[133] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/209.
[134] Sened:
Hasen: Müsned, 1/119-120, H.no:965; Senedindeki Abdurrahman b. İshak Ebû Şeybe el-Vâsıtî el-Kûfî zayıftır. Îbn Sa'd, Ebû Dâvûd, Nesâî vd. âlimler bu râviyi zayıf sayarlar. Heysemî, hadisin Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in babasının Müsned'İne yaptığı ziyadelerden biri olduğunu belirterek senedinde Ebû Saîd'in bulunduğunu, bu zât hakkında bilgi veren birini bulamadığını söyler. Bk. Mecma', 1/332.
Abdurrahman b. İshak hakkında Zehebî: "Zayıf saydılar" der. Bk. Kâşif, Trc.no:3137. İbn Hacer: "Zayıftır" der. Bk. Takrib, Trc.no:3799. Tirmizî on bir, Ebû Dâvûd iki, Dârimî üç ve Ahmed b. Hanbel on altı rivayetini nakleder. Tirmizî hadislerinin bir kısmına hasen hükmü vermiş (bk. Sünen, Savm, 40, H.no:741; Tıb, H.no:2052; Deavât, H.no:3462, 3563); bir kısmında İse şu değerlendirmeyi yapmıştır: "Bazı hadîs âlimleri Abdurrfthman b. İshak'ı hafızası sebebiyle tenkid ettiler. Bu râvî Kûfelİdir. Ayrıca Abdurrahman b. İshak el-Kuraşî vardır ki bu zât Medinelidir. Her ikisi de aynı asırda yaşamıştır. Fakat Medîneli, Kûfelİden daha sağlamdır" (bk. Sünen, Birr, H.no:1984; Sıfetü'l-cenne, H.no:2526). Ebû Dâvûd ise: "Hocam Ahmed b. Hanbel'İn, Abdurrahman b. İshak el-Kûff'yi zayıf saydığını duydum" der. Bk. Sünen, Salât, 118, H.no:758. Bu zâtın rivayetlerinin hepsi Hz. A1İ nakilleri olup Ahmed b. Hanbel'İn oğlu Abdullah'ın Müsned'e yaptığı ziyâdelerdendir. Bennâ ise Beyhakî'nin şu değerlendirmasini nakleder: "Râvİ, el-Vâsıtî el-Kuraşî'dİr. Ahmed b. Hanbel, Yahya b. Maîn, Buhârî vd. bu zâtı cerhederler. Metruk biridir" Bk. Bulûğu'l-emânt, 111/171.
Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahü anh) şahidi için 277/1147. hadise bk.
Muâviye'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 280-282/1150-1152. hadisler.
Ümmü Habîbe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için 270/1140. hadise bk.
Hadis şâhidleri İle hasen Iİ ğayrihî seviyesine yükselir.
[135] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/209-210.
[136] Sened:
Sahih: Müsned, 1/181, H.nö:1565; Müslim, Salât, 13; Ebû Dâvûd, Salât, 36, H.no:525; Tirmizi, Salât, 42, H.no:210 (hasen-sahih-garîb); Nesâî, Ezan, 38, H.no:677; îbn Mâce, Ezan, 4, H.no:721; Bennâ hadisin Hâkim, Beyhakî ve Tahâvî tarafından da nakledildiğini belirtir. Bk. Büiûğu'l-emânî, 111/29.
[137] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/210.
[138] Sened:
Sahih: Müsned, 11/168, H.no:6568; Benzer rivayetler: 11/172, H.no:6601 (275/1145. hadise bk.); Ebû Dâvûd, Salât, 36, H.no:523; Timizi, Menâkıb, 1, H.no:3614 (Hadis "hasen-sahih"'tir. Hocam Buhâıi: "Abdurrahman b. Cübeyr, Kuraşî, Mısrî ve Medenî'dir. Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr ise Şâmî'dir" der); Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrö, 1/409-410.
Muâz b. Enes el-Cühenî'den (Radıyallahü anh) şahidi İçin 296/1166. hadise bk.
Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyaliahü anh) şahidi için 277/1147. hadise bk.
Aynca bîr sonraki 274/1144. hadise bk.
[139] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/210-211.
[140] Sened:
Hasen: Müsned, 111/83, H.no:11722; Suyûtî, hadisin sahih olduğunu remzetmiştir. Bk.el-Câmiu's-sağîr, H.no:9674; Münâvî ise musannif Suyûtî'nin "hasen" remzine işaret ederek bunu Heysemî ve diğer âlimlerin "hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu zâtta ise zayıflık vardır" sözünden kaynaklanan bir hata olduğunu ifade etmiştir. Hâlbuki İbn Lehîa, Musa b. Verdan'dan nakletmektedir. Zehebî bu râviyi Kitâbii'd-Duafâ ve'1-metrûkîn'de zikretmiş, İbn Main'in zayıf, Ebû Davud'un İse sika saydığını söylemiştir. Bk. Feyzu'l-kadîr, VI/485-486. Hadîsin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ite ilgili geniş bilgi İçin bk.22/64. hadis.
Abdullah b. Amrb. Âs'tan (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki 273/1143. hadîse bk.
Ebû Hüreyre'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Müsned, 11/265, H.no:7588:
11/365, H.no:8755; Tirmizî, Menâkıb, 1, H.no:3612; Ebû Ya'lâ, XI/298, H.no:6414.
[141] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/211-212.
[142] Râzî, Muhtâru's-Sıhâh, 721.
[143] Bk. tsrâ sûresi, 17/57.
[144] Râzî, Fahruddin, Mefâtihu'l-gayb, IV/349; Zemahşerî, Keşşaf, 1/615.
[145] Nevevî, Şerhu Sahihi Müslim, IV/88; İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 11/95; Şevkânî, Fethu'l-Kadîr, 11/48-49.
[146] İbn Hıbbân, Sahih. XIV/399; Hâkim,II/395.
[147] Kadı Iyâz, İkmâlü'I-mü'lim bifevâidi'l-Müslim, ID/253; Nevevî, Şerhti Sahihi Müslim, IV/88.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/212-213.
[148] Sened:
Sahih: Müsned, 11/172, H.no:6601; Benzer rivayet İçin bk. 11/168, H.no:6528 (273/1143. hadise bk.); Ebû Dâvüd, Salât, 36, H.no:524 (&•' [p) lafeı İle; Nesâî, es-Sünenü'l-kübrâ, VI/16, H.no:9872; Amelü'l-yevm ve'l-teyte, 157, H.no:44; İbn Hıbbân, IV/593, H.no:1695; Beyhakî, es-Sünenii'l-kİibrâ, 1/410; Hadisin senedinde İbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis. Nesâî, Beyhakî, İbn Hıbbân ve Ebû Davud'un senedinde İbn Lehîa'ya mütâbî olarak İbn Vehb bulunmaktadır. Ayrıca Huyey b. Abdullah saduk biridir, hata yapar. Bu râvi ite ilgili geniş bilgi için bk. 92/134. hadis.
Bennâ hadisin Nesâî, Ebû Dâvûd ve İbn Hıbbân tarafından da nakledildiğini, senedinde İbn Lehîa bulunduğunu, İbn Hıbbân'm Sahih'inde geçmesinin hadisin sıhhatine delil teşkil ettiğini söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/30. Münzirî, Terğîb, 1/116, 119.
[149] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/213.
[150] Sened:
Sahih: Aftonerf, 11/352, H.no:8609; /V«df. Salât, 34, H.no:672; es-Sünenü'l-kübrâ, 1/510, H.no:1641; /ön Hıbbân, IV/553, H.no:1667; ffAfcim, 1/321, H.no:735 (Hâkim'in isnadından Nadr b. Süfyân düşmüştür. Buna rağmen Hâkim sahih saymış, Zehebî de bunu onaylamıştır); İbrahime]-Huseynî, el-Beyân ve't-ta'rif, 11/225; Münzirî, Terğîb, 1/112, 115.
Bennâ hadisin Nesâî, İbn Mâce ve Hâkim tarafından nakledildiğini, Hâkim'in hadisin İsnadını sahih saydığını söyler. Bk. Bulûğu 't-emânı, 111/31. Fakat biz İbn Mâce'de bu hadisi bulamadık.
Hadisin şâhidleri:
a-Ebû Saîd el-Hudrî'den (Radıyallahüanh) şahidi için bir sonraki 277/1147. hadise bk.
b-Câbir'den (Radıyatlahü anlı) şahidi için bk. 278-279/1148-1149. hadisler.
c-Muâz b. Enes el-Cühenî'den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 296/1166. hadise bk.
d-Muâviye'den (Radıyallahüanh) şahidi için 280-282/1150-1152. hadislere bk.
e-Ebû_Râfi*den (Radıyallahüanh) şahidi için bk. 267/1137. hadis.
f-Hz.Âİşe'den'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için bk. 269/1139. hadîs.
g-Ümmü Habîbe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi için 270/1140. hadise bk.
[151] Bk. Bennâ. age. 111/31.
[152] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/213-214.
[153] Sened:
Sahih: Müsned, IIV53, H.no:11442; Benzer rivayetler için bk. III/6, H.no:10962; 111/78, H.no:11681; 111/90, H.no:11799; Mâlik, Salât, 2; Bu/idrî, Ezan, 7; A/üs/im, Salât, 10; £fc« Dâvûd, Salât, 36, H.no:522; 7VnwU Salât, 40, H.no:208 (hasen-sahih); Nesâî, Ezan, 33, H.no:671; İbn Mâce, Ezan, 4, H.no:720; Dânmf, Salât, 10, H.no:1204; Tayâlisî, s.294, H.no:2214 (III/665, H.no:2328); £W Ka'M, 11/406, H.no:1189; Humeydî, III/275, H.no:606.
Aynca bk. 274/144. hadis.
[154] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/214.
[155] Sened:
Sahih: Müsned, İ\V354, H.no: 14753; Benzer rivayet için bk. III/337, H.no: 14554 (Bir sonraki rivayet); Buharı, Ezan, 8; Tefsîr, 17/11; Ebû Dâvûd, Salât, 37, H.no:529; Tirmizî, Salât, 43, H.no:211 (hasen-sahih); Nesâî, Ezan, 38, H.no:678; İbn Mâce, Ezan, 4, H.no:722. Aynca bir sonraki 279/1149. hadise bk.
[156] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/214-215.
[157] Sened:
Sahih: Müsned, III/337, H.no:14554; Benzer rivayet için bk. III/354, H.no:14753 (Bir önceki rivayet); Taberânî, el-Mu'cemii'l-evsat, 1/69, H.no:194 lafzı, ile; Heysemî ve
MUnzirî, hadisin Taberânî'nin Evsafında da nakledildiğini, senedinde zayıf kabul ettiği İbn Lehîâ'nın bulunduğunu belirtir. Bk. Mecma\ U332; Terğîb, 1/116. Bu râvî İle ilgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis.
Aynca bir önceki 278/1148. hadise bk.
[158] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/215-216.
[159] Sened:
Sahih: Müsned, IV/91-92, H.no:16774; Benzer rivayetler için bk. IV/91, H.no:16772; IV/93, H.no:16784 (bir sonraki hadis); IV/98, H.no:16844, 16838; IV/100, H.no:16862, 16864; Nesâî, Ezan, 36, H.no:675; EbÛ Ya'lâ, XIII/354, H.no:7366; Humeydî, 11/275-276, 617, H.no:606; IV/98.
Ayrıca sonraki 281-282/1151-1152. hadislere ve 276/1İ46,267/1137. hadislere bk.
Müsned, IV/91, H.no:16772;
Müsned, IV/91-92, H.no:16774 (vicâde yolu ile nakledilmiştir), IV/98, H.no:16838; IV/93, H.no:16784; IV/98, H.no:16838; Nesâî, Ezan, 36, H.no:675; Dârimî, Salât, 10, H.no:1205-1206.
[160] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/216-217.
[161] Sened:
Sahih: Miİsned, IV/93, H.no:I6784; Mükerrer: IV/98, H.no:16844; Benzer rivayet için bk. ÎV/91, H.no:16774; Nesâİt Ezan, 36, H.no:675;/frn HıbbÛn, IV/580-581, H.no:1684:
Aynca bir önceki 280/1150 ve bir sonraki 282/1152. hadislere bk.
[162] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/217.
[163] Sened:
Sahih: Müsned, IV/95, H.no:16805; £fcıî Ya'lâ, XIII/354, H.no:7365; Bennâ hadisin Nesâî, ve Buhâri tarafından da nakledildiğini söyler. Bk. Bülûğu'l-emânî, 111/33. Ayrıca 280-281/1150-1151. hadislere bk.
[164] İ.Muhammed, Asi, 1/132, Hucce, 1/84; Şafiî, Ümm, 104; Salih b. Ahmed, Mesâil, III/224; Sehnûn, Müdevvene, 1/57; Kâsânî, Bedâiu's-sanâi', 1/147; Bennâ, age., M/26.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/217-218.
[165] sened:
Sahih: Mü'sned, V/91, H.no:20741; Benzer rivayet için bk. V/86, H.no:20683; V/87, H.no:20700; V/91, H.no:20742, 20744; V/104, H.no:20895; V/104-105, H.no:20899; V/105, H.no:20905; V/106, H.no:20914-20915, 20917; Müslim, Mesâcid, 160; EbÛ DâvÛd, Salât, 11, H.no:439; Tirmizl, Salât, 44, H.no:202 (hasen-sahih); îbn Mâce, Ezan, 3, H.no:713; Tayâlisî, 11/129, H.no:807 (sahih); 11/135, H.no:820 (hasen); Ebû Ya'lâ, XIII/447, H.no:745 (zayıf);
Senedinde Simâk b. Harb var. Şuayb el-Arnavut ve ekibi bu râvinin hadislerini hasen sayarlar. Hamza Ahmed ise sahih sayar.
Ayrıca bk.102/972 ve 291/1161. hadisler.
[166] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/218.
[167] Sened:
Sahih: Müsned, 1/392, H.no:3717; Benzer rivayetler için bk. 1/386, H.no:3654 (Bu rivayetin sonunda Ahmed b. Hanbel'in oğJu: "Ben bu hadisi -babamın haricinde- hiç kimseden işitmedim" der); 1/435, H.no:4147; Buhâri, Ezan, 13; Talâk, 24; Ahbâru âhâd, 1; Müslim, Sıyâm, 39; Ebû Dâvûd, Savm, 18, H.no:2347; NesâU Ezan, 11, H.no:639; Sıyâm, 30, H.no:2168-2169; îbn Mâce, Sıyâm, 23, H.no:1696; Ebû Ya'lâ, IX/154, H.no:5238.
tbn Ömer'den ve diğer sahabeden şahidi için bir sonraki 285/1155. hadisin tahricine bk.
[168] Bennâ, age., 111/35.
[169] Yani bu kişilere sabah namazı vaktinin yaklaştığını bildirip biraz istirahat etmelerini sağlamak ya da sahur yemeğine çağırmak için ezan okur. Bk. İbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 11/104, Bennâ, age., 111/35.
[170] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/218-219.
[171] Buhari, Ezan, 13.
[172] Azimâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd, Xm710; Burada sözden fiile geçiş vardır. Bk. İbn Hacer, age., 11/105.
[173] Bununla fecr-i kazib, yani yukarıdan aşağıya, boylamasına olan (ilk) aydınlık tarif edilmektedir. Bu vakitte imsak ve sabah namazı vakti başlamamaktadır. Ta ki aydınlık ufukta enlemesine sağa ve sola açılıncaya kadar.
[174] Daha sonra geîen râvİ Ztiheyr'in açıklaması nedeniyle bu şekilde terceme edildi. Aynca bk. Müsned Trc. H.no: 284/1154.
[175] Bu kısım Züheyr'in sözü değil işaretidir ve hadisin parçası değildir. (Bk. îbn Hacer, age., 11/105); Ancak Zebîdî ve Türkçe'ye terceme-eden Ahmed Naİm buradaki ekini almadıktan için bu bölümU hadisin bir parçası olarak anlamışlardır. Bk. Ahmed Naim, Tecrid-i Sarih Tercemesi, 11/585-586.
[176] Müslim, Siyam, 40.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/219-220.
[177] Sened:
Sahih: Müsned, II/9, H.no:455I; Benzer rivayetler için bk. ü/57, H.no:5l95; 11/62, H.no:5285; 11/64, H.no:5316; 11/73, H.no:5424; 11/79, H.no:5498; 11/107, H.no:5852; 11/123, H.no:6050-6051; Mâlik, Salât, 14-15; Buhârî, Ezan, 11-13; Mbttm, Sıyâm, 34-36; Tirmizî, Salât, 35, H.no:203 (hasen-sahih); Nesâî, Ezan, 9, H.no:635-636; Dârimt, Salât, 4, H.no: 1192-1193; Tayâlisî, III/360, H.no:1928; Humeydî, 11/236-237; £ftû ra7â, IX/37O, H.no:5492; Beyhakî, es-Sünenü 'l-kübrâ, 1/380.
Hadisin şâhidleri:
a-Hz. Âİşe'den (Radtyallahü anhâ) şahidi:
Bk. Mitoned, VI/44, H.no:24050; Mükerrer rivayet: Vl/54, H.no:24154; Benzer rivayet: VI/185-186, H.no:25398; A/üsKm, Salât, 7-8; Sıyâm, 1091-1092; Nesâî, Ezan, 10, H.no:637; İbn Huzeyme, 111/211, H.no:1932.
b-Üneyse bt. Hubeyb'den (Radıyaliahü anhâ) şahidi:
Bk. A/MCTerf, IV/433, H.no:273l2; VI/433, H.no:27313
m/237, H.no:1766; N«df, Ezan, 10, H.no:638; Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in râvilerinİn sahih hadis ricali olduklanm belirtir. Bk. Mecma', İÜ/156.
c-SemUra b. Cündüb'den (Radıyaltahü anh) şahidi:
Müsned, V/13, H.no:20034; V/9, H.no:19980; V/13, H.no:20025; V/7, H.no: 19962; V/19, H.no:20080; Müslim, Sıyâm, 41; £&« DâvÛd, Salât, 18, H.no:2346; 77nnizf, Savm, 15, H.no:706 (hasen); Nesâî, Sıyâm, 30, H.no:2169.
d-Enes'ten (Radıyaltahü anh) şahidi:
e-lbn Mes'ûd'dan (Radıyaliahü anh) şahidi İçin bir önceki 284/1154. hadise bk. Ayrıca bir sonraki 286/1156. hadise bk.
[178] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/220-221.
[179] Sened:
Sahih: Müsned, 11/123, H.no:6051; Benzer rivayetler için bk. 11/57, H.no:5195; 11/62, H.no:5285; 11/64, H.no:5316; 11/73, H.no:5424; H/79, H.no:5498; 11/107, H.no:5852; 11/123, H.no:6050; II/9, H.no:4551; AAÎ/jft, Salât, 14-15; Buhârî, Ezan, 11-13; Savm, 17; Müslim, Salât, 7; Sıyâm, 36-38; Tirmitf, Salât, 35, H.no:203 (hasen-sahih); Nesâî, Ezan, 9, H.no:635-636; Dârimî, Salât, 4, H.no: 1192-1193.
Ayrıca bir önceki 285/1155. hadise bk.
[180] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/221.
[181] Sened:
Sahih: Müsned, 11/94, H.no:5686; Mü^/im, Sıyâm, 36-38; Aişe'den (Radıyallahü anhâ) şahidi:
Vİ/185-186, H.no:25398; Benzer rivayetler için bk. VI/54, H.no:24154; VI/44, H.no:24050; Dâr/mf, Salât, 4, H.no:1193.
Müslim her iki (Hz.Âişe ve îbn Ömer) rivayeti de birlikte nakleder:
Müslim, Salât, 7.
Bu rivayet 285-286/1155-1156. hadislerin özeti gibidir.
[182] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/221.
[183] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/222.
[184] Sened;
Sahih: Müsned, 111/449, H.no:15656; Benzer rivayet için bk. HI/449, H.no:15663; Buhârî, Cum'a, 21-25; Tirmizî, Cum'a, 20, H.no:516 (hasen-sahih); Nesâî, Cum'a, 15, H.no:1390-1392; İbn Mâce, İkâme, 97, H.no:1135; Ayrıca bir sonraki 289/1159. hadise bk.
[185] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/222.
[186] Sened:
Sahih: Müsned. IH/450, H.no:I5668; Buhâri, Cum'a, 21-25; Tirmizî, Cum'a, 20, H.no:516 (hasen-sahih); Nesâî, Cum'a, 15, H.no: 1390-1392; îbn Mâce, İkâme, 97, H.no:l 135. Aynca bir önceki 288/1158. hadise bk.
[187] Zevrâ konusunda çeşitli açıklamalar bulunmaktadır: O, mescidin kapısındaki bir taştır, mMedine'de bir mekândır, yüksek bir yerdir... Bütün bunlardan Zevrâ'nın yüksek bir yer olduğu ve üzerine çıkılıp ezan okunduğu anlaşılmaktadır. (Bk. Îbn Hacer, Fethu'l-Bâıî, ü/394)
[188] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/222-223.
[189] Bennâ, age., 111/38-39; Peygamberimiz'in diğer müezzinleriyle İlgili bilgi için bk. Müsned Trc. 247/1117. hadisin açıklaması.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/223.
[190] Sened:
Hasen: Müsned, V/373, H.no:23060; Benzer rivayetler için bk. V/370, H.no:23034 (&^ ^ > iy) (Mükerrer: IV/346, H.no:18942; IV/167,
Nesâî, Ezan, 17, H.no:653; Görüldüğü gibi Amr b. Evs'in hocası müphemdir. Sahâbî de müphemdir. Fakat sahabenin meçhul oluşu hadisin senedine zarar vermez. Çünkü ashab âdildir. Aynca hadisin şâhidleri de bulunmaktadır:
a-Câbİr'den (Radıyatlahü anh) şahidi:
Wtonerf, III/397, H.no:15216; III/312, H.no:14283; 111/327, H.no:14440 ("Jiİıi «t*, y>); £t« D<îvJîcf, Salât, 208, H.no:1065;
b-tbn Ömer'den (Radıyallahü anhümâ) şahidi:
i, ü/103, ano':S8Û0; 11/63, H*.no:5302; II/4, H.no:4478; Bııftdrf, Ezan, 18, 10, 40; Müslim, Müsâfirûn, 22-24; Ebû Dâvûd, Salât, 208, H.no:1060-1064; îbn Mâce, İkâme, 35, H.no:937.
c-Üsâme b. Umeyr b. Âmir'den (Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned, V/74, H.no:20582, 20580 (^- fV), 20578-20583; V/75, H.no:20589. 20591, 20593, 20598; V/24, H.no:20158; Ebû Dâvûd, Salât, 207, H.no:I057-L059; Nesâî, İmame, 51, H.no:852;/fcn Mdce, İkâme, 35, H.no;936.
d-lbn Abbas'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi:
Müsned, 1/277, H.no:2503; AuAâ/f, Ezan, 18,10,40; A/ö^/m, Müsâfirûn, 22-24:
Salât, 208, H.no:1066; An dce, İkâme, 35, H.no:938-939 (i^ fy yi). e-Nuaym b. Nehhâm'dan (Radıyallahü anh) şahidi:
Müsned, IV/220, H.no:17857, 17858.
[191] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/223-224.
[192] Sened:
Sahih: Müsned, V/87, H.no:20700; Mükerrer için bk. V/86, H.no:20683; V/104, H.no:20895; Benzer rivayetler için bk. VAH, H.no:20741-20742, 20744; V/104-105, H.no:20899; V/105, H.no:20905; V/106, H.no:20914-20915, 20917; Müslim. Mesâcid, 160; Ebû Dâvûd, Salât, 11, H.no:439; Tirmizî, Salât, 44, H.no:202 (hasen-sahih); îbn Mâce, Ezan, 3, H.no:713; Tayâlist, 11/129, H.no:807 (sahih); 11/135, H.no:820 (hasen); Ebû Ya'lâ, XIII/447, H.no:745 (zayıf).
Senedinde Simâk var. Şuayb el-Arnavut ve ekibi bu râvinin hadislerini hasen saymışlardır.
Ayrıca bk.102/972 ve 283/1153. hadisler.
[193] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/225.
[194] Sened:
Sahih: Müsned, V/296, H.no:22432; Benzer rivayetler için bk. V/303, H.no:22480; V/304, H.no:22486; V/307, H.no:22512; V/308, H.no:22521; V/309, H.no:22532; V/3I0, H.no:22540; V/310, H.no:22548 ziyadesiyle; V/305, H.no:22495 (Bu hadisin sonunda zikredilmiştir:
Ezan, 22; Müslim, Mesâcid, 156; £fcö Dâvw/, Salât, 45, H.no:539; Tirmiû, Cum'a, 62, H.no:592 (hasen-sahih); Nesât, Ezan, 42, H.no:685; İmamet, 12, H.no:788; Dârimî, Sala 47, H.no:1264-1265; Tayâlist, IH/515, H.no:2140; Ebû Ya'lâ, VII/143, H.no:1354.
[195] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/225.
[196] Sened:
Zayıf: Müsned, V/143, H.no;2U82; Bu senediyle hadis Hamza Ahmed tarafından: "isnadı sahih"; Şuayb el-Arnavut ve ekibi tarafından (H.no:21285): "isnadı zayıf olarak değerlendirilir. Ahmed b. Hanbel bir başka senedle de nakleder:
V/143, H.no:2I183; Bu senediyle ise hadis hem Hamza Ahmed hem de Şuayb el-Arnavut ve ekibi tarafından (H.no:21286): "isnadı zayıf olarak değerlendirilir. Ebû Dâvûd, Salât, 43, H.no:537.
Muârik b. Abbâd el-Abdî zayıftır. Abdullah b. Ebu'l-Cevza'yi ise meçhul sayarlar.
Heysemî hadisin Abdullah b. Ahmed b. Hanbel'in babasının Müsned'i ne yaptığı ziyadelerden biri olduğunu hatırlatarak Ebu'l-Cevzâ'nın Übey'den hadis İşitmediğini kaydeder. Bk, Mecma', II/4. Bu durumda senedde inkıta olması sebebiyle de hadis zayıftır.
[197] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/226.
[198] sened:
Zayıf: Müsned, IV/169, H.no:17466; İkinci rivayet için bk. IV/169, H.no:17467 (Senedi; Ebû Dâvûd, Salât, 30, H.no:5l4; Timiz!, Salât, 32, H.no:199 (Bu babda İbn Ömer'den de nakil vardır. Abdurrahman b. Ziyâd b. En'um el-İfrîkî sebebiyle zayıftır. Yahya b. Saîd el-Kattân vd. bu râviyi zayıf saydılar. Ahmed b. Hanbel 'İfrîkî'nin hadisini yazmanı' demiştir. Fakat Muhammed b. İsmail el-Buhârî "mukârİbU'l-hadis" hükmü vererek durumunu kuvvetli gösterir.); îbn Mâcet Ezan, 3, H.no:717.
Abdurrahman b. Ziyâd el-İfrîkî hafızası sebebiyle zayıf sayılmıştır. Tirmizî ve Ebû Dâvûd dokuzar, İbn Mâce on bir, Dârimî dört ve Ahmed b. Hanbel iki rivayetini nakleder. Ahmed b. Hanbel'in iki rivayeti de burada zikredilen hadistir. Tirmizî de rivayetlerinin her birinin sonunda zayıf sayıldığına dikkat çeker (Bk. Sünen, Taharet, 40,44, H.no:54, 59; Salât, 32, 183, H.no:199, 408 -bu rivayette Ahmed b. Hanbel'in de zayıf sayanlar arasında olduğunu söyler-; Birr, H.no:t980; Sıfatü cehennem, H.no:2599; îmân, H.no:2641; Kırâât, H.no:2930; Deavât, H.no:3518).
[199] Münâvî, Feyzıı'l-Kadîr, 11/418.
[200] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/226-227.
[201] Sened:
Hasen: Müsned, IV/42, H.no:16428; Benzer rivayetler için bk. IV742-43, H.no:I6429 (munkatı ve zayif)-1643O (sahih); TayâUst. ü/425, H.no:lt99; Ebû Dâvûd, Salât, 30, H.no:512.
Ebû Sehl Muhammed b. Amr el-Vâfikî el-Ensârî el-Basrî zayıftır. Yalnızca Ahmed b. Hanbel sadece bu rivayetini nakleder.
Hadis bu senedi ile zayıftır. Ancak şâhid ve mütâbü İte yükselir.
Aynca 244/1114. hadise bk.
[202] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/227-228.
[203] İ. Şafiî, Ümm, 1/106-107; İbn Kudâme, Muğnî, 1/426; Bennâ, age., 111/42.
[204] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/228.
[205] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/228-229.
[206] Sened:
Hasen: Müsned, III/438, H.no:15557; Hadisin senedinde tbn Lehîa bulunmaktadır. Bu râvî ile ilgili geniş bilgi için bk.22/64. hadis. Zebbân b. Fâid zayıf biridir. Sehl b. Muâz b. Enes'te bir beis yoktur. Ancak Zebbân'ın kendisinden yaptığı nakiller eleştirilere maruz kalmıştır.
Heysemî, hadisin hasen olduğuna hükmeder. MUnzirî de bu görüştedir. Bk. Mecma', 11/41-42; Terğtb,V213.
Abdullah b. Amr b. Âs'tan (Radıyallahü anhümâ) şahidi için 273/1143. hadise bk.
[207] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/229.
[208] Tirmizî'de Ebu'ş-Şa'saa'mn kendisinden nakledildi. Bk. Tirmizî, Salat, 36, H.no: 204.
[209] Sened:
Sahih: Müsned, 11/537, H.no: 10875-10876; Benzer rivayetlerde İse hadisin sadece bas tarafı nakledilmiştir: 11/506, Eno:10520; 11/410, H.no:9286; 11/416, H.no:9352; 11/471, H.no:10051; Müslim, Mesâcid, 258; Ebû Dâvûd, Salât, 42, H.no:536; Tirmizî, Salât, 36, H.no:204 (hasen-sahih); Nesâî, Salât, 40, H.no:68I-682; îbn Mâce, Ezan, 7, H.no:733-734; Dârimî, Salât, 12, H.no:1208; Tayâlisî, IV/314, H.no:27II; Humeydî, 11/438, H.no:998.
[210] Bu kişi Ebû Hüreyre'dir. Bk. Tirmizî, Salat, 36, H.no:204.
[211] Îbn Hacer, Fethu'l-Bârî, 11/121.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/229-230.
[212] Sened:
Sahih: Müsned, 11/510, H.no: 10577; Diğer rivayet için bk. 11/510, H.no: 10578. Bu rivayetin senedi:; 11/423, H.no:9441(Burada hem merfû hem de Hasan el-Basrî'den mürsel olarak nakledilir:
Efcû Dâvûd, Savm, 19, H.no:2350; Dârekutnî, 11/165; Suyûtî, hadisi Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvûd ve Hâkim'e nisbet ederek sahih olduğuna işaret etmiştir. HV..el-Câmiu's-sağîr, H.no:686; Münâvî ise Hâkim'in Müslim'in şartına/râvisine uygun olduğunu söylediğini ve Zehebî'nin de bunu onayladığını aktararak şöyle der: "Fakat, Zehebî Menar'da hadisin merfû oluşunun şüpheli olduğunu söyler" Feyzu'l-kadîr, 1/484.
[213] Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV/218, No: 7810.
[214] Râzî, Muhtâru's-Sthâh, 50.
[215] Ahmed b. Hanbel, III/348; Heysemi, bu rivayetin hasen olduğunu belirtti. Bk. Mecmpu'z-zevâid,Wf\52.
[216] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/230-231.
[217] Ahmed b. Hanbel, 1/14; 11/161, İ75, 191; IV/89, 95, 331; VI/98, 374, 418; Buhari, Küsûf, 3, 8, 19; Müslim, KüsÛf, 4, 20; Ebû Dâvûd, Istiskâ, 6; Nesât, KüsÛf, 6, 11, 13, 21; ibnMace, Mukaddime, 11, Fiten, 9.
Ayrıca bk. fbn Hacer, Fethu't-Bâri, 11/533.
[218] Nevevî, Mecmu1, IH/129; İbn Abidin, Haşiye, 1/256.
[219] Bu konular için bk. İ. Muhammed, Asi, 1/132, 135-136; t. Şafiî, Ümm, 1/105; Serahsî, Mebsût, 1/277-281; İbn RÜşd, Bidayetü'l-müctehid, 1/77-78; Şîrâzî, Mühezzeb, 1/55; Kâsânî, Bedâiu's-sanâi', 1/149; Merğnânî, Hidâye, 1/41-43; İbn Kudâme, Muğnî, 1/414, 418-419, 424, 427, 435,438; Halil b. İshak, Muhtasar, 18; Şİrbînî, Muğnî'l-muhtac, I/I37; Meydan!, Utbâb, 1/74; DesÛkî, Hafiye, 1/193.
[220] İ.Muhammed, age., 1/132, Hucce, 1/84; Şafiî, Ümm, 104; Salih b. Ahmed, Mesâi!, III/224; Sehnûn, Müdevvene, 1/57; Kâsânî, age., 1/147; Bennâ, age., 111/26.
[221] Sehnûn, age., 1/57; Serahsî, age., 1/271; Şîrâzî, age., 1/56; Merğınânî, age., 1/41; İbn Kudâme, age., 1/419.
[222] Salih b. Ahmed b. Hanbel, Mesâilü'l-îmam Ahmedi'bni Hanbel, 1/277; Sehnûn, age., 1/60; Serahsî, age., 1/278-279; Şîrâzî, age.. 1/55; Kâsânî, age., 1/154; İbn Kudâme, age., 1/421.
[223] I Muhammed, age., 1/132; el-Hucce alâ ehli'l-Medîne, V84; Sehnûn, age., 1/57; Şafiî, Ümm, 104; Serahsî, age.. 1/272; Kâsânî, age., 1/147; Bennâ, age., 111/26.
[224] Kâsânî, age., 1/149; Nevevî, Mecmu', İÜ/114; İbn Kudâme,age., 1/437-438; Şirbînî, age., 1/137.
[225] Sehnûn, age., 1/62; Şîrâzî, age., 1/59; Kâsânî, age., 1/152; İbn Kudâme, age., 1/426; Mevsılî, İhtiyar, 235-236.
[226] Sehnûn, age., 1/59; Şîrâzî, age., 1/55; Kâsânî, age., 1/150; İbn Kudâme, age., 1/429.
İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/231-233.
[227] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu’r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 4/234.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt