Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü "Falanca Benim Dostumdur" Demenin Sakıncası Var mıdır?

ummuyusuf Çevrimdışı

ummuyusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah Rasülü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: Bana karşı arkadaşlık ve malında insanların en cömerdi Ebu Bekir’dir Eğer bir dost (halil) edinseydim Ebu Bekir’i dost edinirdim ancak o kardeşim ve arkadaşımdır ki Allah da arkadaşınızı dost edinmiştir.

Buhari 62/Fedailu Sahabe 5/Kavlü’n-Nebi lev Küntü Müttehizen Halilen İbn Hacer Feth VII.21:3656 Müslim 44/Fedailu Sahabe I/Fedailu Ebi Bekir :2383 Tirmizi 50 Menakıb 14/Menakıb Ebu Bekir :3655 Tirmizi Hadis Hasen sahih’tir demektedir Nua’atm İmame .s243-244:31
«— Allah'dan baskalarini dost edinenler, ağdan yuva yapan örümcek gibidirler. Oysa ki, eger bilseler, hiç süphesiz örümcek yuvasi yuvalarin en çürügüdür»
(Ankebût Sûresi -41)

Şimdi bazı kardeşler bu ayeti ve hadisi delil getirerek, müslümanlar birbirlerini dostu değillerdir ancak kardeştirler ve falanca kişi benim dostumdur demek sakıncalıdır diyorlar. Bu doğrumudur, yoksa hadisde ve ayette anlatılmak istenen başka bir şeymidir?

 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Ankebut 41 ayetindeki "Allah'tan başka dost edinenler" diye bahsedilen konu, Allah'tan başka ilahlar edinen Muşriklerden bahsetmektedir. Ayetin siyak ve sibakına da baktığımızda bu durum açıktır.

38 — Ad ve Semûd kavmini de. Bunu, oturdukları yerlerden anlamaktasınız. Şeytân kendilerine yaptıkları şeyleri güzel göstermişti de onları doğru yoldan alıkoymuştu. Halbuki kendileri bunu anlayacak durumda idiler.
39 — Karun'u, Firavun'u ve Hâmân'ı da. Andolsun ki Mûsâ, kendilerine apaçık burhanlar getirmişti de onlar yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. Halbuki azabımızın önüne geçebilecek değillerdi.
40 — Her birini suçüstü yakaladık. Kimine taşlar savuran kasırga gönderdik, kimini bir çığlık tuttu, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah, onlara zulmetmiyordu, ama onlar kendi kendilerine zulm ediyorlardı.

Mu'minler birbirlerinin velisidir / dostudur:


"Sizin asıl dostunuz Allah'tır, O'nun Rasuludur ve namazlarını kılan zekatlarını veren ve rukû eden mûminlerdir." (Maide 55)

İbn Abbas(r.anh)dan rivayete göre; Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

أنتم أصحابي و إخواني قوم يأتون من بعدي يؤمنون بي لم يروني
"Eğer bir halil edinecek olsaydım, elbette ki Ebû Bekir'i edinirdim. Fakat (O) benim kardeşim ve ashabımdan birisidir"
(Fethu'l Bâri, Kitabu'l Fazileti'l Ashab, Bölüm 62., Hadis no : 3656)

Ebu Eyyûb'un rivayetiyle Peygamber buyurdu ki :

قال النبي صلى الله عليه وسلم لو كنت متخذا من أهل الأرض لاتخذت أبا بكر خليلا ولكن أخوة الإسلام أفضل
"Eğer ben bir halil edinecek olsaydım, elbette ki O'nu (Ebu Bekr) halil edinirdim. Fakat İslam kardeşliği daha faziletlidir"
(Fethu'l Bâri, Kitabu'l Fazileti'l Ashab, Bölüm 62., Hadis no : 3657)

Abdullah b. Ebi Muleyke dedi ki: Kûfe halkı İbnu'z Zubeyr'e dede(nin mirası) hakkında mektub yazdılar (ve sordular). O da dedi ki :
Rasulullah (s.a.v.)in buyurduğuna gelince: "Eğer ben bu ummetten bir halil edinecek olsaydım, elbette ki onu edinirdim" dediği zat, onu (yani dedeyi) baba gibi değerlendirmiştir." Kastettiği kişi Ebu Bekir'dir.
(Fethu'l Bâri, Kitabu'l Fazileti'l Ashab, Bölüm 62., Hadis no : 3658)


Ebu Sâid el-Hudri (r.anh) dedi ki : Rasulullah (s.a.v.) Musluman cemaate irad ettiği bir hutbesinde dedi ki :
"Şubhesiz Allah bir kulu(nu) dünya ile nezdindekilerden birini seçmek hususunda muhayyer bıraktı. O kul da Allah'ın nezdindekileri seçti."

(Ebu Sâid) dedi ki : "Bunun üzerine Ebu Bekir ağladı. Biz de Rasulullah (s.a.v.)in seçimde serbest bırakılan bir kula dir haber vermesi dolayısıyla onun için ağladığına hayret ettik. meğer seçmeklee serbest bırakılan kişi Rasulullah (s.a.v.) imiş ve Ebu bekir aramızda en bilgili olanımızmış."

Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu : "Şubhesiz sohbetinde (arkadaşlığında) ve malında kendisine en çok minnettar olduğum kişi Ebu Bekir'dir. Eğer Rabb'imin dışında bir halil edinecek olsaydım şubhesiz Ebu Bekir'i edinirdim. Fakat İslam'ın kardeşliği ve sevgisi (zaten var olan birşeydir). Mescidde Ebu Bekir'in kapısı dışında kapatılmadık hiç bir kapı kalmasın."

AÇIKLAMA:

"Meğer Ebu Ebekir bizim en bilgilimimiz imiş" Malik'in rivayetinde : "Meğer Ebu Bekir onu" yani peygamber (s.a.v.)i yahut da sözü geçen ifadeler ile neyi kastedildiğini "en iyi bilenimiz imiş" şeklindedir.

"Arkadaşlığında ve malında insanlar arasında kendisine karşı en minnettar olduğum kişi Ebu Bekir'dir" buyruğundaki "emen ( : en çok minnet altında bırakmış olan; tercümede : en çok minnettar olduğum kişi) ifadesi bağışlamak, karşılıksız vermek anlamında "el-menn" kökünden tafdil ismidir. Yani karşılıksız olarak insanlar arasında canı ve malı ile en fedakar davranan kişi odur. Yoksa yapılan işi hükümsuz kılan minnet altında tutmaktan gelen bir tâbir değildir.

"Fakat İslam kardeşliği ve sevgisi" hasıl olmuş ve var olan bir şeydir, demektir.

Malik'in rivayetinde "bab"; kapı" yerine "havha" lavzı kullanılmıştır ki, bu da ışığın girmesi için duvarda açılan bir gedik anlamındadır. Yerden yüksek olması da şart değildir. Aşağıda olması halinde istenen yere ulaşmak için yakınlık sağladığından (içinden) girmek mümkun olur. Burada da kastedilen budur. Bundan dolayı hakkında "bab: kapı" lafzı kullanılmıştır. Fakat kapatılmış kilitlenmesi mumkun olmadıkça böyle bir boşluğa kapı adı verilmez.

"Ebu Bekir'in kapısı dışında ..." Kapatmadık hiç bir kapı bırakmayınız. Ebu Bekir'in kapısı mustesna, onu kapatmaksızın bırakınız.

Hattabi, İbn Battal ve başkaları der ki: Bu hadiste Ebu Bekir'e ait açık bir özellik bulunmaktadır. Ayrıva bunda O'nun halifeliği hak ettiğine dair güçlü bir işaret de vardır. Bilhassa bu husus, peygamber (s.a.v.)'in hayatının son anlarında sabit olmuştur. Bu da onlara Ebu Bekir dışında hiç bir kimsenin imamlık yapmamasını emrettiği vakit gerçekleşmiştir.

Bazılarının iddia ettiğine göre burada "kapı" halifelikten kinayedir. Kapatılmasının emredilmesi ise halifeliği istemekten kinayedir. Şöyle buyurmuş gibidir : Ebu Bekir dışında kimse halifeliğe tâlib olmasın. O'nun böyle bir şeye tâlib olmasında bir sakınca yoktur.

Nitekim İbn Hibban'da bu hadisi kaydettikteen sonra bu görüşe meylederek şöyle demektedir Bu hadiste Peygamber (s.a.v.)den sonra halifenin Ebu Bekir olacağına delil vardır.
Çünkü o : "Mescide açılan bütün gedikleri kapatınız" buyruğu ile kendisinden sonra halife olmaya dair bütün insanların ümitlerini ortadan kaldırmış olmaktadır.

Hadisten Çıkan Sonuçlar :

1- Açıkça görüldüğü gibi bir fazileti, bir üstünlüğü vardır. O peygamber (s.a.v) tarafından sözü geçen engel olmasaydı- halil edinilmeye layık birisi idi.
2- "Halil"in ortaklığın söz konusu olmayacağı özel bir nitelik olduğu anlaşılmaktadır.
3- Mescidlerin önemli bir zorunluluk bulunmadığı sürece yol gibi kullanılmaktan korunması gerekir.
4- Dinleyenlerin anlama kabiliyetlerini harekete geçirmek için ve anlamak hususunda ilim adamlarının farklılıkları sebebiyle, açık ifade kullanmaksızın özel bilgiye işaret edilebilir.
5- Anlayışı itibari ile daha üstün olan bir kimse, daha âlim , daha bilgili denilmeye de hak kazanır.
6- Ahirette olan iyilikleri tercih etmekle teşvik edilmektedir.
7- iyilik yapan kimseye teşekkür etmek, faziletini dile getirmek ve onu övmek, yerinde bir davranıştır.
8- İbn Battal der ki : İmam olmaya (halifeliğe) aday olan bir kimsenin, bu kıssada Ebu Bekir es Sıddık hakkında görüldüğü gibi - bu liyakatına delil teşkil edecek özel bir üstünlük mertebesine sahib olmasına da işaret edilmektedir.
(Fethu'l Bâri, Kitabu'l Fazileti'l Ashab, Bölüm 62., Hadis no : 3654; Cilt 7, Sayfa : 335 - 337)

***

3616- İbn Abbâs (r.anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Peygamber (s.a.v)’in ashabından bazı kişiler, kendisini beklemek üzere oturmuşlardı.
Rasûlullah (s.a.v.) çıktı onlara yaklaşınca onların konuştuklarını duydu. Bazıları şöyle diyordu: “Şaşılacak şey doğrusu Allah yaratıklarından birini dost edinmiş, İbrahim dost edinmiş diğer bir kısmı ise Musa’nın Allah’la konuşması daha hayret verici bir şeydir. Allah onunla apaçık konuşmuştur. Diğer bir kısmı ise İsa Allah’ın kelimesi ve ruhudur. Diğer bir kısmı da Adem, babasız şekilde yaratılmış, seçkin insandır, dediler.”
Rasûlullah (s.a.v.) onların yanına geldi selam verip şöyle buyurdu: Konuşmalarınızı ve hayret ettiğiniz şeyleri dinledim. İbrahim, Allah’ın dostu olup o bir gerçektir. Musa’da Allah’ın konuştuğu seçkin bir kimsedir, bu da doğrudur. İsa’da Allah’ın ruhu ve kelimesidir. Buda bir gerçektir. Adem: Allah seçmiştir. Bu da bir gerçektir. Dikkat ediniz Allah’ın sevgilisi övünmeksizin benim övünme yok. Kıyamet günü hamd sancağını taşıyacak olan benim övünmek yok… Kıyamet gününde ilk şefaat edecek olan benim şefaati kabul edilecek olanda benim. Fakat övünme yok… Cennetin kapılarının halkalarını ilk hareket ettirecek olan benim. Allah bana Cennet kapısını açacak beraberinde olan mûminleri ve fakirleri Cennete sokacaktır, fakat övünme yok… Ben geçmişlerin ve geçeceklerin en değerlisiyim, fakat övünme yok…”
(Tirmizi, Menakıb, 3616; Dârimî, Mukaddime: 27)
Tirmizî: Bu hadis garibtir.

3655- Abdullah (r.anh)’tan rivâyet edilmiştir:
Dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Her dosta dostluğundan uzak olduğumu bildiririm. Eğer bir dost edinmiş olsaydım, Ebû Kuhafe’nin oğlunu dost edinirdim. Sizin Peygamberiniz; Allah’ın dostudur.”
(Muslim, Fedail-us Sahabe: 27;Tirmizi, Menakıb, 3655)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

Bu konuda Ebû Saîd, Ebû Hurayra, İbn Zubeyr ve İbn Abbâs’tan da hadis rivâyet edilmiştir.
3656- Ömer b. Hattâb (r.anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir:Ebû Bekir, efendimiz ve bizim en hayırlımızdır. Rasûlullah (s.a.v.)’e de en sevgili olanımızdır.
(Buhârî, Menakıb: 17; Tirmizi, Menakıb, 3656)

Tirmizî: Bu hadis sahih garibtir.

3657- Abdullah b. Şakîk (r.anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Âişe (r.anha)’ya; Peygamber (s.a.v)’in ashabından hangisi Peygamber (s.a.v)’e daha sevgili idi?diye sordum.
Âişe: Ebû Bekirdedi.
Sonra kim?dedim.
Âişe: Ömerdedi.
Sonra kim dedim.
Âişe: Ebû Ubeyde b. Cerrâhdedi.
“Sonra kim dedim, Âişe sustu.
(İbn Mâce, Mukaddime: 27; Tirmizi, Menakıb, 3657)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

3658- Ebû Saîd (r.anh)’den rivâyete göre,
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Cennet’te yüksek derecelerde olanlar kendilerinden aşağıda olanları, sizin göğün ufkunda doğan bir yıldızı görmeniz gibi görecekler. Ebû Bekir ve Ömer onlardandır. Bu büyük nimete ermişlerdir.”
(Ebû Dâvûd, Huruf: 27; İbn Mâce, Mukladdime: 17; Tirmizi, Menakıb, 3658)
Tirmizî: Bu hadis hasendir. Atıyye ve Ebû Saîd’den de değişik şekilde rivâyet edilmiştir.
 
ummuyusuf Çevrimdışı

ummuyusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
3655- Abdullah (r.anh)’tan rivâyet edilmiştir:
Dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her dosta dostluğundan uzak olduğumu bildiririm. Eğer bir dost edinmiş olsaydım, Ebû Kuhafe’nin oğlunu dost edinirdim. Sizin Peygamberiniz; Allah’ın dostudur.”
(Muslim, Fedail-us Sahabe: 27;Tirmizi, Menakıb, 3655)
Yani Muslim'in rivayetine göre dost edinmemek sadece Rasullullah'a has olan bir durum ama hadis ümmet için bir durum teşkil etmiyor aşağıdaki ayettende anlaşıldığı üzere

"Sizin asıl dostunuz Allah'tır, O'nun Rasuludur ve namazlarını kılan zekatlarını veren ve rukû eden mu'minlerdir." (Maide 55)


Allah sizden razı olsun, hadisi yanlış anlayanlara da Rabbim merhamet etsin inşaallah. Kim bilir kaç ders halkasında bunu insanlara anlattılar? Ben ulaşabildiklerime anlatırım. İnşaallah ulaşamadıklarımda islam-tr yi ziyaret ettiklerinde sizinde aracılığınızla doğru olanı öğrenirler.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt