Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Tesbihat ve Duânın Namazın Sonunda Değil de, Farzdan Sonra Yapılması Gerektiğinin Delili Nedir?

M Çevrimdışı

morueqq

لا إله إلا الله
İslam-TR Üyesi
es-Selamu Aleykum we Rahmetullahi we Berekad

Camilerde hatta bazı müslim kardeşlerimizin evlerinde ard arda sanki sünnet ve farz namazları birbirinden ayrı değilmiş gibi kılmaları ve tesbihatı en son ve müezzinin komutunda yapmalarının bid'at olduğunu delille nasıl açıklayabilirim.

özellikle Tesbihatın Farzdan sonra yapılmasının delilini arıyorum hadisler veya alimlerin sözleri var mıdır ?

ALLAH RAZI OLSUN
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullahi we berakâtuh
The-5-Times-of-Namaz-Muslim-Prayer-with-Meaning-1200x900.jpg
NAMAZIN BİTİMİNDE TESBİH SAYISI KAÇTIR?

1331- Abdullah b. Amr (r.anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
İki şey vardır ki onları yapan mutlaka Cennete girer, onlar çok kolay olup yapanı da azdır.”
Sözünü şöyle sürdürdü:
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “
Beş vakit namaz… Sizden biriniz her namazın arkasında on defa: “Subhanallah” on defa “Elhamdulillah” on defa “Allahuekber” derse; günde diliyle bunları yüzelli defa söylemiş olur ki, Allah katındaki karşılığı bin beş yüzdür.”
Peygamber (s.a.v) bunu söylerken parmaklarıyla sayıyordu.

Sizden biriniz yatağına girdiğinde otuz üç defa “Subhanallah” otuz üç defa “Elhamdulillah” otuz dört defa “Allahuekber” derse; gerçekten Allah’ı dili ile yüz defa zikretmiş olur. Fakat bunun Allah katındaki değeri bindir.”
Rasûlullah (s.a.v) sözüne şöyle devam etti: “
Hangi biriniz günde iki bin beş yüz günah işleyebilir?
Bunun üzerine Ashab: Öyleyse bunları neden yapmayalım dediler.
Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Şeytan size namazda iken gelir şunları hatırla, şunları hatırla der siz de bu duayı yapmayı unutursunuz. Yine şeytan geceleyin aynı şekilde gelir ve bu duayı yapmadan sizi uyutur.”

(Tirmizî, Dua: 25; İbn Mâce, İkametu’s Salat: 32, Suneni Nesai, kitabu's sehv 91/ 1332)

NAMAZDAN SONRA DEĞİŞİK BİR TESBİH
Kâb b. Ucre (r.anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Birbiri ardınca yapılması gereken zikirler vardır onları yapanlar sevabdan mahrum kalmazlar. Onlar şunlardır: “Otuz üç defa “SubhanAllah” otuz üç defa, “Elhamdulillah” otuz dört defa, “Allahuekber” demek.

(Muslim, Mesacid: 26; Tirmizî, Dua: 26)
(Sunen-i Nesai C.1 , 13- KİTABU’S SEHV (NAMAZDA YANILMA), Abdullah Parlıyan , Konya Yayıncılık , 518-528)


حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى الثَّقَفِيُّ المَرْوَزِيُّ قَالَ : حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ غِيَاثٍ، عَنْ ابْنِ جُرَيْجٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ سَابِطٍ، عَنْ أَبِي أُمَامَةَ، قَالَ : قِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ: أَيُّ الدُّعَاءِ أَسْمَعُ؟ قَالَ:
«جَوْفَ اللَّيْلِ الآخِرِ، وَدُبُرَ الصَّلَوَاتِ المَكْتُوبَاتِ».: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ. وَقَدْ رُوِيَ عَنْ أَبِي ذَرٍّ، وَابْنِ عُمَرَ. عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ قَالَ: جَوْفُ اللَّيْلِ الآخِرُ الدُّعَاءُ فِيهِ أَفْضَلُ أَوْ أَرْجَى» وَنَحْوَ هَذَا
Ebû Umâme (r.anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
Rasûlullah (s.a.v.)’e şöyle denildi: Ey Allah’ın Rasûlu! Duâların hangisi daha makbuldür?
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Gecenin son yarısında ve farz namazlardan sonra yapılan duâlar.”
(Tirmizi, Dua, Bab 79, Hadis no: 3499)
Tirmizî: Bu hadis hasendir.

Mus’ab b. Sâd (r.anh)’den ve Amr b. Meymun (r.anhuma)’dan rivâyete göre, dediler ki:
Okulda öğretmenlerin küçük çocuklara okuma yazma öğrettikleri gibi Sâd ta çocuklarına Rasûlullah (s.a.v.)’in farz namazdan sonra yaptığı şu duâyı öğretirdi: Allah’ım korkaklıktan, cimrilikten ihtiyarlığın bunaklığından, dünyanın belalarından ve kabir azabından sana sığınırım.
(Tirmizi, Dua, Bab 114, Hadis no: 3567; Buhârî, Cihâd: 27; Nesâî, İstiaze: 17)
Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen sahihtir.


أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ سَوَّادِ بْنِ الْأَسْوَدِ بْنِ عَمْرٍو، قَالَ: حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ، قَالَ: أَخْبَرَنِي حَفْصُ بْنُ مَيْسَرَةَ، عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ أَبِي مَرْوَانَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ كَعْبًا حَلَفَ لَهُ بِاللَّهِ الَّذِي فَلَقَ الْبَحْرَ لِمُوسَى إِنَّا لَنَجِدُ فِي التَّوْرَاةِ: أَنَّ دَاوُدَ نَبِيَّ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، كَانَ إِذَا انْصَرَفَ مِنْ صَلَاتِهِ قَالَ: «اللَّهُمَّ أَصْلِحْ لِي دِينِي الَّذِي جَعَلْتَهُ لِي عِصْمَةً، وَأَصْلِحْ لِي دُنْيَايَ الَّتِي جَعَلْتَ فِيهَا مَعَاشِي، اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِرِضَاكَ مِنْ سَخَطِكَ، وَأَعُوذُ بِعَفْوِكَ مِنْ نِقْمَتِكَ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْكَ، لَا مَانِعَ لِمَا أَعْطَيْتَ، وَلَا مُعْطِيَ لِمَا مَنَعْتَ، وَلَا يَنْفَعُ ذَا الْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ»، قَالَ: وَحَدَّثَنِي كَعْبٌ، أَنَّ صُهَيْبًا حَدَّثَهُ، أَنَّ مُحَمَّدًا صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ يَقُولُهُنَّ عِنْدَ انْصِرَافِهِ مِنْ صَلَاتِهِ
Ata b. Ebu Mervan (r.anh), babasından naklediyor ve diyor ki: Kâb, Musa’ya denizi yarıp kupkuru yol yapan Allah’a yemin ederek şöyle dedi: Tevrat’ta; Davud (a.s)’ın namazını bitirince okuduğu şu dua vardır: “Allah’ım! Cehennem azabından ve zalimlerin zulmünden korunmak için bir sığınak yaptığın dinimi benim için hayırlı kıl. Rızkımı elde etmeme vasıta kıldığın dünyayı da benim için hayırlı kıl. Allah’ım! Gadabından rıdana sığınırım. Hışmından affına sığınırım. Senden, Sana sığınırım, verdiğine kimse engel olamaz. Vermediğine de kimse bir şey veremez, Senin yardımın olmadan hiçbir güçlüye gücü fayda veremez.”
(Nesai, Kitâbu's Sehv - Namazda Yanılma, Bab 88, Hadis no: 1329)
Kâb daha sonra Suheyb’in Peygamber (s.a.v)‘inde namazdan sonra bu duayı okuduğunu bize haber vermiştir. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)



Farz Namazdan Önce ve Sonra Kılınan Sünnetleri veya Diğer Nâfile (Sunnet) Namazları Evde Kılmanın Mustehab Olduğu ;
Nâfile (Sunnet) Namaları, Farz Namazın Kılındığı Yerden Başka Bir Yerde Kılmanın Ya da Konuşarak Onları Birbirinden Ayırmanın Gerekliliği

وَعنْ عُمَر بْنِ عطاءٍ أَنَّ نَافِعَ بْنَ حُبَيْر أَرْسلَهُ إلى السَّائِب ابن أُخْتِ نَمِرٍ يَسْأَلُهُ عَنْ شَيْءٍ رَآهُ مِنْهُ مُعَاوِيةُ في الصَّلاةِ فَقَالَ : نَعمْ صَلَّيْتُ مَعَهُ الجُمُعَةَ في المقصُورَةِ ، فَلَمَّا سَلَّمَ الإِمامُ ، قُمتُ في مقَامِي ، فَصلَّيْتُ ، فَلَما دَخل أَرْسلَ إِليَّ فقال : لا تَعُدْ لما فعَلتَ: إذا صلَّيْتَ الجُمُعةَ ، فَلا تَصِلْها حَتى تَتَكَلَّمَ أَوْ تخْرُجَ ، فَإنَّ رسولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم أَمرَنا بِذلكَ ، أَنْ لا نُوصِلَ صلاةً بصلاةٍ حتَّى نَتَكَلَّمَ أَوْ نَخْرُجَ.رواه مسلم
1133. Ömer İbni Atâ’dan rivâyet edildiğine göre, Nâfi` İbni Cubeyr onu Sâib İbni Yezîd İbni Uhti Nemir’e göndererek, Muâviye’nin namaz kılarken kendisinde gördüğü durum hakkında bilgi istedi. Sâib de şunları söyledi:
- Evet, Muâviye ile birlikte maksurate Cumua namazı kıldım. İmam selâm verince ben olduğum yerde ayağa kalkıp cumanın sünnetini kıldım.
Muâviye evine gidince bana haber gönderdi ve şunları söyledi:
- Bir daha öyle yapma. Cumua namazını kıldıktan sonra biriyle konuşmadıkça veya mescidden çıkmadıkça Cumua namazına bir başka namaz ekleme. Zira Rasulullah bize, konuşmadıkça veya mescidden çıkmadıkça farz namaza bir başka namazı eklememeyi emretti.
(Muslim, Cum`a 73 ; Sunen-i Tirmizi, C. 5, 1133)


- عَنْ زيدِ بنِ ثابتِ رضِيَ اللَّه عَنْهُ ، أَنَّ النَّبيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قالَ
« صلُّوا أَيُّها النَّاسُ في بُيُوتِكُمْ ، فَإنَّ أفضلَ الصَّلاةِ صلاةُ المَرْءِ في بَيْتِهِ إِلاَّ المكْتُوبَةَ » متفقٌ عليه
1130. Zeyd İbni Sâbit (radıyallahu anh)’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Ey İnsanlar! Evinizde namaz kılınız. Zira farz namaz dışındaki namazların en makbulu, insanın evinde kıldığı namazdır.”
(Buhârî, Ezân 81, İ’tisâm 3; Muslim, Musâfirîn 213; İbni Mâce, İkâmet 186, 198)

وعَنْ جابرٍ رَضِي اللَّه عَنْهُ قالَ : قَالَ رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم
إذا قَضَى أَحَدُكُمْ صلاتَهُ في مسْجِدِهِ ، فَلَيجْعَلْ لِبَيْتهِ نَصِيباً مِنْ صَلاتِهِ ، فَإنَّ اللَّه جَاعِلٌ في بيْتِهِ مِنْ صلاتِهِ خَيْراً
رواه مسلم
1132. Câbir radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
Biriniz farz namazını mescidde kıldığı zaman, o namazından evine de bir pay ayırsın. Zira Allah Teâlâ bu namaz sebebiyle evinde hayır yaratır.”
(Muslim, Musâfirîn 210; İbni Mâce, İkâmet 186)


Sahabeden Abdullah ibn Mesud, Peygamberimizin şu duayı üç defa okuyan kimsenin günahlarının bağışlanacağını söylediğini bildirmiştir:
اَسْتَغْفِرُ الٰهّلَ الْعَظِيمَ الَّذِي لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ وَ اَتُوبُ اِلَيْهِ
Yaklaşık Okunuşu: “Esteğfirullahel-āzim ellezi la ilahe illa huvel-hayyul-kayyumu ve etubu ileyhi.”
Anlamı: “Ulu Allah’tan bağışlanmamı dilerim ki O’ndan başka ilâh yoktur. O, diridir ve kayyumdur. O’na tövbe ederim.” (Hakim, Dua, I, 511)
Selamdan sonra bu duayı üç defa okuyan kimse her gun gunahlarına tovbe etmiş olur.
Bu duadan sonra,
اللّهمَّ اَ نْتَ السّلاَ مُ و مِنْكَ السّلامُ .تَبارَكْتَ ياَذَلْجَلالِ وَلاِكْراَمِ
Yaklaşık Okunuşu: “Allahumme entes-selamu ve minke's selamu tebârakte ya zel-celali vel-ikram.”
Anlamı: “Allah’ım! Sen selâmsın. Selamet de sendendir. Ey celâl ve ikrâm sâhibi! Sen munezzehsin, sen yücesin” duasıı okumuşur.
(Muslim, Mesacid, 135; Tirmizi, Salat, 224; Ebu Davud, Salat, 360)

Farzın sonunda bu duadan sonra Peygamberimize salat ve selam getirilir (Allahumme salli ala Muhammed denilir). Sonra tesbihatta bulunulur, e'uzu besmele çekilir ve ayete’l-kursi (Bakara suresinin 255. ayeti) okunur.

Ebû Umâme (radiyallahu anh)'dan: Allah Rasulu (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu:
"Kim her farz namazın ardından Ayete'l- Kursî'yi okursa, cennete girmesine ancak ölüm mâni olur (yani öldükten sonra hemen cennete girer)."
(Cem'ul Fevaid er Rudani, Zikr ve Dualar, 9325)

Hasan bin Ali (radiyallahu anh)'dan: Allah Rasulu (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu:
"Kim farz namazdan sonra Ayete'l- Kursî'yi okursa öbür namaza kadar o, Allah'ın zimmeti ve himayesinde olur."
(Cem'ul Fevaid er Rudani, Zikr ve Dualar, 9327 ; Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr; Beyhaki , Heysemi)

Otuz uc defa سُبْحَانَ اللَّهِ Subhânellah (Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim)”,
Otuz uc defa الَحْمَدْ اللَّهِ Elhamdulillâh (her türlü övgü Allah’a mahsustur)”,
Otuz uc defa اللّٰهَ أُكَبَرْ Allâhu ekber (Allah, en büyüktür)” denir.
Sonra;
لَااِلٰهَ اِلَّا الٰهّلُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ وَ لَهُ الْحَمْدُ وَ هُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْئٍ
قدَِيرٌ
Yaklaşık Okunuşu : “La ilahe illAllahu vahdehu la şerike leh. Lehu'l-mulku ve lehu'l-hamdu ve huve ‘ala kulli şey’in kadir.”
Anlamı : “Allah’tan başka ilâh yoktur, sadece O vardır. O’nun ortağı yoktur. Mulk O’nundur, her türlü övgü O’na mahsustur, O her şeye gücü yetendir” duası okunur.
Ebu Hurayra (r.anh), Peygamberin şöyle buyurduğunu nakletmişir:
مَنْ سَبَّحَ الٰهّلَ ف۪ي دُبُرِ كُلِّ صَلاَةٍ ثَلاَثًا وَثَلاَثِينَ وَحَمِدَ الٰهّلَ ثَ ثَالًا وَثَلاَثِينَ
وَكَبَّرَ الٰهّلَ ثَلاَثًا وَثَلاَثِينَ فَتِلْكَ تِسْعَةٌ وَ تِسْعُونَ وَقَالَ تَمَامَ الْمِئَةِ لاَ إِلٰهَ
إِلاَّ الٰهّلُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ
قَدِيرٌ غُفِرَتْ خَطَايَاهُ وَإِنْ كَانَتْ مِثْلَ زَبَدِ الْبَحْرِ
Kim her namazdan sonra otuz üç defa subhânellah, otuz üç defa elhamdulillah, otuz üç defa da Allahu ekber, der
Bu doksan dokuz eder- ve; “La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh. Lehul-mulku ve lehu'l-hamdu ve huve ‘ala kulli şey’in kadir; (Allah’tan başka ilâh yoktur; birdir, ortağı yoktur. Mulk de O’nundur, hamd de O’nundur. O, her şeye kadirdir) derse; gunahları denizin köpüğü kadar da olsa affolunur.
(Muslim, Mesacid, 146)

Sahabenin fakirleri, Peygambere gelerek; Varlık sahibleri yüksek dereceleri ebedî / ölümsüz cenneti alıp gittiler; zira hem bizim gibi namaz kılıyor ve oruç tutuyorlar, hem de fazla malları ile hac ve umre yapıyorlar, cihad edib sadaka veriyorlar dediler.

أَفَلاَ أُعَلِّمُكُمْ شَيْئًا تُدْرِكُونَ بِهِ مَنْ سَبَقَكُمْ وَتَسْبِقُونَ بِهِ مَنْ بَعْدَكُمْ وَلاَ
يَكُونُ أَحَدٌ أَفْضَلَ مِنْكُمْ إِلاَّ مَنْ صَنَعَ مِثْلَ مَا صَنَعْتُمْ ؟
Rasulullah; “Size bir şey öğreteyim mi? Onu yaptığınız takdirde sizi geçenlere yetişir ve sizden sonrakileri geride bırakırsınız, sizin yaptığınızın aynısını yapmadıkça sizden faziletli olamazlar” buyurdu.

قَالُوا بَلٰى يَارَسُولَ الّٰل ِه! قَالَ : تُسَبِّحُونَ وَتَحْمَدُونَ وَتُكَبِّرُونَ دُبُرَ كُلِّ
صَلاَةٍ ثَلاَثًا وَثَلَاثِينَ مَرَّةً
Onlar da “Evet Ey Allah'ın Rasulu” deyince; “
Her namazın arkasından otuz üç defa Subhânellah; otuz üç defa Elhamdulillah; otuz üç defa da Allahu ekber, dersiniz” buyurdu.
(Muslim, Mesacid, 142)

Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

مُعَقِّبَاتٌ لاَ يَخِيبُ قَائِلُهُنَّ أَوْ فَاعِلُهُنَّ دُبُرَ كُلِّ صَلاَةٍ مَكْتُوبَةٍ : ثَلاَثٌ
وَثَلاَثُونَ تَسْبِيحَةً، وَثَلاَثٌ وَثَلاَثُونَ تَحْمِيدَةً، وَأَرْبَعٌ وَثَلاَثُونَ تَكْبِيرَةً
İnsanı koruyan öyle kelimeler vardır ki, her farz namazdan sonra onları söyleyenler yahud onları yapanlar, elleri boş dönmezler: Otuz üç defa subhânAllah, otuz üç defa elhamdulillah, otuz dört defa da Allahu ekber.”
(Muslim, Mesacid, 144)

Namazdan Sonra Muezzin Eşliğinde Topluca Tesbih Çekmek Sünnete Uygun mu?

İlgili Konu:

Namaz Hakkında Çok Önemli Meseleler


Namazdan Sonra Toplu Şekilde Yapılan Tesbihatın Hükmü Nedir ?

Farz ve Sunnet Namazların Arasını Ayırmanın Gerekliliği?


Not :
Kardeşim tesbihatte bid'at olan kısmı ; Namazda imama uyup kıldığımız gibi tesbihatta da muezzine uymamızdır. Bu yüzden muezzin eşliğinde tesbih çekmek bid'attir. Tesbihatleri herkes kendisi zikreder.
Muezzin adı üzerinde ezan okuyan demektir. Ezan kamet okur o kadar. Sahabe Bilal-i Habeşi'nin komutlarıyla tesbih çekmezdi. Hatta tesbih nafile (sünnet)'tir. Rasulullah sünneti (tesbihi) bırakın , namazın sünnetini dahi topluluğun içince, mescidde kılmazdı. Farz namaz için cemaate katılırdı.
Bugün bizlerinde farz ve nafile (sünnet) namazların arasında fasıla vermemiz güzel olandır. Bu fasıla gerekirse selamdan sonra konuşmak, odadan mescidden dışarı çıkıb girmek veya biraz oturub bekledikten sonra kılınması sunnet ile farzın arasının açılması güzel olan uygulamalardandır. Umarım demek istediğimi anlatabilmişimdir.
 
Üst Ana Sayfa Alt