Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Farz Namazın Secdesinde Anadilde/ Türkçe Dua Edilir mi?

K Çevrimdışı

kurtuba

Üyeliği İptal Edildi
Banned
s.a farz namazında secdede iken türkçe dua etmenin hükmü nedir ? yani caiz midir bi sıkıntı olurmu elbette arapça etsek daha iyidir lakin malumdur ki bazı kelimelerin arapçasını bilmiyoruz. bilen kardeş varsa cevap verirse sevinirim..
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
kurtuba;200675' Alıntı:
s.a farz namazında secdede iken türkçe dua etmenin hükmü nedir ? yani caiz midir bi sıkıntı olurmu elbette arapça etsek daha iyidir lakin malumdur ki bazı kelimelerin arapçasını bilmiyoruz. bilen kardeş varsa cevap verirse sevinirim..
Aleykum selam we rahmetullah;

Secdede (Anadil/Türkçe) Dua

"Deki; Eğer duanız olmasa Rabbimin katında ne ehemmiyetiniz var." (Furkan 77)

Ebu Hurayra (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Rasûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

Kul Rabbine en ziyade secdede iken yakın olur, öyle ise secdede duayı çok yapın.” (Muslim, Salât 215, (482); Ebû Dâvud, Salât 152 - 875; Nesai , Mevakit: 35)

Ruku ve secdede Kur'an okunmaz!

Secdede dua etme konusunda Hanefi mezhebi alimlerine göre ; secdede dua edecek kişinin, sadece Rasulullah (s.a.v.)'den gelen sahih hadislere göre dua etmesi sünnettir. Çünkü sünnette olan duaları okumak daha faziletlidir. Aksi takdirde secdede Arabca haric ana dilde hadisde olmayan bir şekilde alalade günlük/dünyevi sözlere benzeyen sözler ile dua etmesi caiz değildir. Mesela "Allah'ım bana para/mal ver, şunu ver." demek gibi. Yahut insanlardan elde edilmesi mümkün olmayan: "Allah'ım bana falanca hanımı ver." demek gibi. Bu tahrimen mekruhtur.

Hanefi alimlerinin buna delilleri Muslimde geçen şu sahih hadise dayanmaktadır:
"Bu namazda insanların sözlerinden bir şey söylemek caiz olmaz. Namaz ancak bir tesbih, tekbir ve Kur'an okumaktır."

Cumhura göre
ise, namazda insan sözlerine benzeyen sözlerle dua etmeyi caiz görmüşlerdir.


Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye (rahimehullah) bu konuda şöyle demiştir:
"Arabca ve Arabca olmayan bir dille duâ etmek câizdir. Allah Teâlâ, duâ edenin kastını ve muradını en iyi bilir. Duâ eden kimse, dilini düzeltemezse, Allah Teâlâ farklı dillerde olmasına ve farklı ihtiyaçlarını arz etmelerine rağmen seslerin gürültü ve çığlıklarını en iyi bilir."
(Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye, Mecmû'u'l-Fetâvâ; C: 22, Sf: 488-489)


Hanefiler şöyle demişlerdir: Arabca'dan başka dillerde dua etmek haramdır. Fakat Ebu Hanife'ye göre namazla ilgili zikirler Arabca'dan başka dilde yapılırsa İmamey'nin (İmam Muhammed - İmam Yusuf) hilafına tahrimen mekruh olmakla birlikte caiz olur.

Şafii'lere göre Arabca bilmeyenler, özürleri sebebiyle ve aciz oldukları için mendub olan dua ve zikirleri kendi dillerine tercume edebilirler. Ancak gücü yetenlerin bunu yapmaları caiz değildir. Çünkü özürleri yoktur.

Hanefi'ler, Huzeyfe'den gelen şu hadis uyarınca secdede "Subhane Rabb'iyel Â'la" duasını okurlar.
Huzeyfe (r.anh) diyor ki: "Peygamber rukuunda 'Subhane Rabb'iyel Âzim'; secdesinde de 'Subhane Rabb'iyel Â'la' derdi." (Ebu Davud, II, 30).

Kaç defa söylenileceği hakkında da ölçü alınan hadis şudur:
Abdullah b. Abbas (r.anhuma) bildiriyor: "Sizden biriniz rukû yaptığı zaman üç defa subhaneke rabbiyel azim desin. Üç, tesbihin en az miktarıdır. Secde ettiği vakit de üç defa subhâneke rabbiyel a'lâ' desin; bu, tesbihin en azıdır." (Ebu Davud, II, 40; Tirmizi C. 1, H. No: 261; Buhari, Sıfatı's Salat 42; Nesai, İftitah 102)

Ancak Rasûlullah'ın secdelerinde bunun dışında da değişik dualar yaptığı bir gerçektir. Örneğin,


سُبْحَانَ رَبِّيَ ْالأَعْلَى
- Subhâne Rabb'iye’l-Â’lâEn yüce olan Rabb'imi tesbih ederim.” (üç defa)
(Ahmed, Ebû Davud, İbn Mâce, Dârekutnî, Tahâvî, Bezzâr ve “el-Kebîr”inde Taberânî yedi sahâbîden rivâyet etmiştir. “Rukû” bölümünde geçen dipnot, s.132.
(İbn Mâce, İkametu's-salât 20 (888), c.3, s.135-136; Ebû Dâvud, Salât 149-150 (886), c.3, s.395-396)

Bir gece namazında bu zikri o kadar çok tekrarladı ki, secdeleri kıyamına yakın olmuştu. Kıyamında ise, uzun sûrelerden üç sûre, Bakara, Nisa ve Âl-i İmrân’ı hem de aralarında dua ve istiğfar yaparak okumuştu. Buna dair rivayet “Gece Namazı” konusunda geçmişti

سُبْحَانَ رَبِّىَ الأعْلَى و بِحَمْدِهِ
"Subhâne Rabb'iyel Â'lâ ve bihamdih" En yüce Rabb'imi hamd ederek tesbih ederim.” (üç defa)
(Bu sahih bir hadistir. Ebû Davud, Dârakutnî, Ahmed, Taberânî ve Beyhakî rivâyet etmiştir.
[Ebû Dâvud, Salât 146-147 (870), c.3, s.368-369)

سُبُّوحٌ قُدُّوسٌ رَبُّ المَلاَئِكةِ وَالرُّوحِ
"Subbuhun, kuddusun, Rabbul melâiketihî ve'r-ruh" Munezzehsin, mukaddessin, meleklerin ve Ruh'un Rabb'isin"
(Muslim ; ebu Avane- Muslim ; salat 223 (487) C 3 , Sf: 1468 ; Nesai, İftitah 165 (1034) C 1 - 2, S. 639 ; Ebu Davud, Salat 146 - 147 (872), C3 , S 372)


سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ ر بَّنا وَبِحَمْدِك اللَهُمَّ اغْفِرِْلي
Subhanekellahumme Rabb'enâ ve bihamdike. Allahummeğfir” “Allah’ım ve yüce Rabbimiz! Seni hamd ederek tesbih ederim. Allah’ım beni bağışla.
Peygamber (s.a.v.) Kur’an’ı tevil ederek, rukû ve secdelerinde bu zikri çokça yapardı
(Buhârî, Muslim. Bu rukûda da yapılan zikirlerdendir. Kur’an’ı tevil ederek: Yani Kur’anın bu konudaki emrini yerine getirerek. Buna dair açıklama daha önce geçmişti.
(Buhârî, Sıfatu's-salat 58 (85), c.2, s.809 Muslim, Salat 217 (484), c.3, s.1465; Nesaî, İftitah 155 (1123), c.1-2, s.634; Ebû Dâvud, Salât 147-148 (877), c.3, s.382)


اللَّهُمَّ! لَكَ سَجَدْتُ، وَبِكَ آمَنْتُ، وَلَكَ أسْلَمْتُ، [وانْتَ رَبِّي]. سَجَدَ وَجْهِىَ لِلَّذِى خَلَقَهُ وَصَوَّرَهُ، [فاَحْسَنَ صُوَرَهُ] وَشَقَّ سَمْعَهُ، وَبَصَرَهُ [ف] تَبَارَكَ اللّهُ أحْسَنُ الخَالِقِينَ
Yaklaşık okunuşu:
Allahumme! Leke secedtu ve bike âmentu ve leke eslemtu ve ente rabbî, secede vechî lillezî halakahu ve savverahu feahsene suverahu ve şekka sem’ahu ve basarahu, fetebârekellahu ahsenul-halikîn

Allah'ım! Sana secde ettim, sana inandım, sana teslim oldum. Sen benim Rabb'imsin. Yüzüm de, kendisini yaratıp şekillendiren, en güzel biçimi veren, ona kulağını, gözünü takana secde etmiştir. Yaratanların en güzeli olan Allah ne yücedir.
(Muslim, Ebû Avâne, Tahâvî ve Dârakutnî.
Muslim, Salâtul-Musâfirîn 201 (771), c.4, s.2193; Ebû Dâvud, Salât 121, (760); Nesâî, İftitâh 157-159 (1126-1128), c.1-2, s.635-636; Ebû Dâvud, Salât 118-119 (760), c.3, s.161-162)


اللَّهُمَّ! اغْفِرْ لِي ذَنْبِي كُلَّهُ، دِقَّهُ وَجِلَّهُ، أوَّلَهُ وَآخِرَهُ، عَلاَنِيَتَهُ وَ سِرَّهُ
Yaklaşık okunuşu:
"Allâhummeğfirlî zenbî kullehu diggahu ve cillehu ve evvelehu ve âhirehu alaniyetehu ve sırrahu";
Allah’ım günahımın hepsini; küçüğünü ve büyüğünü, ilkini ve sonuncusunu, açığını ve gizlisini bağışla" gibi duaları Peygamber (s.a.v.) secdelerinde okurdu.
(Muslim, Ebû Avâne; Muslim, Salat 216 (483), c.3, s.146).

سَجَدَ لَكَ سَوَادِي وَ خَياَلِي وَ آمَنَ بِكَ فُؤَادِي، أبُوءُ بِنِعْمَتِك عَلَيَّ هَذِي يَدَيَّ وَ ماَ جَنَيْتُ عَلىَ نَفْسِي
Yaklaşık okunuşu:
Secede leke sevâdî ve hayâlî ve âmene bike fuâdî, ebû’u bi-ni’metike aleyye, hâzî yedeyye ve mâ ceneytu alâ nefsî
Karartım ve hayalim sana secde etti. Kalbim de sana iman etti. Üzerimdeki nimetini itiraf ediyorum. İşte ellerim ve aleyhime işlediğim günahlar."
(İbn Nasr, Bezzâr ve Hâkim. Hâkim, hadisin sahih olduğunu söylemiş; ancak Zehebî hadisi sahih kabul etmemiştir. Ancak hadisin “Asl”da şahidleri bulunmaktadır.

سُبْحَانَ ذِي الْجَبَرُوتِ وَ الْمَلَكُوتِ وَ الْكِبْرِياَءِ وَ الْعَظَمَةِ
Yaklaşık okunuşu:
Subhâne zi’l-ceberûti ve’l-melekûti ve’l-kibriyâi ve’l-azameti
Bütün kahharlığın, bütün mulkun, yüceliğin ve büyüklüğün sahibi olan Allah’ı tesbih ederim.
(
Ebû Davud ve Nesâî, sahih senedle rivâyet etmiştir. Bu husutaki açıklama daha önce “Rukû” konusunda geçmişti. Nesaî, İftitah 163 (1132), c.1-2, s.637-638; Ebû Dâvud, Salât 146-147 (873), c.3, s.373)




Hanefi Mezhebi alimlerine göre kişi secdede, hadiste rivayet edilen tesbihlerden başkasını söylemesi uygun değildir. Secdede “Subhane Rabb'iyel Âla” demek sünnettir. Bu nedenle bu duayı terk eden sünneti terk etmiş olur. Namazı geçerlidir. Ancak Sünnet sevabından mahrum kalır.
Secdedeyken, özellikle sünnet ve nafile namazlarda istediğiniz kadar ve istediğiniz şekilde dua edebilirsiniz. Ancak farz namazlarda diğer farzları geciktirme söz konusu olacağı için vacibi terk etmekten dolayı sorumlu olursunuz ve sehiv secdesi gerekir.

Ancak bu konuda genel kaideyi unutmamak gerekir:


Teşehhude oturduktan sonra, yani «Et-Tahiyyat’ı» okuduktan veya onu okuyacak miktar oturduktan sonra halkın sözüne benzer anlam ve ölçüde yapılan dualar namazı bozmaz. Son farz olan Teşehhud Miktarı oturmak gerçekleştiği için namazın bozulması söz konusu değildir. Bu miktar oturmadan belirtilen anlam ve ölçüde duâ yapacak olursa, o takdirde namazı bozulmuş sayılır. (Et-Tebyin / Zeylaî - Fetava-yi Hindiyye.)


Rivayet yoluyla sabit olan dualardan biri de, Ebu Bekir Sıddîk (r.anh)'den nakledilenidir:
Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz, namazda okumam için bana şu duayı öğretti:
Yaklaşık okunuşu:

«Allahumme, innî zalemtu nefsî zulmen kesîren ve innehu lâ yağfîru'z-zunube illâ ente, fağfir lî mağfireten min indike verhamnî inneke ente'l-ğafuru'r-rahîm
Türkçe anlamı:
«Allah'ım! Ben kendime çok haksızlık ettim. Doğrusu günahları ancak Sen bağışlarsın; beni bağışla, kendi katından bir bağışlamayla beni mağfiretine erdir. Bana merhamet et. Çünkü ancak Sen hem Ğafur'sun, hem Rahîm'sin

(Muslim: Salat 223 ; Nesai ; Tatbik11 ; Sunen-i Ebu Davud; Namazın bölümleri H. No: 872, C: 1, S: 341 )

İbn Mes'ud (r.anh) de daha çok şu duayı tavsiye etmiştir:
Yaklaşık okunuşu:
«Allahumme innî eseluke mine'l-hayrî kullihî, ma alimtu minhu vema lâ a'lemu ve euzu bike mine'ş-şerrî kullihî ma alimtu mînhu vema lâ a'lemu. »
Türkçe anlamı:
«Allahım! Bildiğim, bilmediğim bütün hayırları Senden dilerim. Bildiğim ve bilmediğim bütün şer ve kötülüklerden Sana sığınırım


Et-Tahiyyat ve bazı dualardan sonra şu duayı da yapmak mustehabdır:
Yaklaşık okunuşu:
«Rabbî'c'alnî mukîme's-salâtî ve mîn zurriyyetî Rabbenâ ve tekabbel duaî. Rabbanâ, iğfir lî veli valideyye ve lil mûminîne yevme yekumu'l-hisab
Türkçe anlamı:
«Rabbimiz! Beni de, soyumu da namaz kılanlardan eyle. Rabb'imiz! Duamızı kabul buyur. Rabb'imiz! Beni, anamı-babamı ve bütün mûminleri insanların hesaba kalkacakları gün bağışla

(Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/263-265; İslam Fıkhı Ansiklopedisi, Prof. Dr. Vehbe Zuhayli)

Peygamber (s.a.v.) şöyle buyururdu:
“Her biriniz (son) teşehhudu bitirince dört şeyden Allah’a sığınsın. Şöyle desin:
[اللَّهُمَّ! إنِّى أعُوذُ بِكَ] مِنْ عَذَابِ جَهَنّمَ، وَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ وَ مِنْ فِتْنَةِ المَحْيَا وَالمَمَاتِ و مِنْ شَرِّ [فِتْنَةِ] الْمَسيِحِ الدَّجَّالِ
Yaklaşık okunuşu:
(Allahumme! innî eûzu bike) min azâbi cehennem ve min azâbi’l-kabr ve min fitneti’l-mahyâ vel-memât ve min şerri (fitneti’l- mesihi’d-deccal)
(Allah’ım), cehennem azabından, kabir azabından, hayat ve ölüm fitnesinden ve Mesih Deccal’in (fitnesinin) şerinden (sana sığımınıyorum).
Sonra kendisi için uygun gördüğü duayı yapsın.”

(Muslim, Ebû Avâne, Nesâî ve “el-Muntekâ” adlı kitabında (27) İbnu’l-Cârud rivâyet etmiştir. Hadis, “el-İrvâ”da (350) tahriç edilmiştir.
(Muslim, Mesâcid 128, 130 (588-589), c.3, s.1700; Nesaî, Sehv 64 (1310), c. 3-4, s.84; Ebû Dâvud, Salât (983, 984), c.4, s.33-34)
 
K Çevrimdışı

kurtuba

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Teşehhude oturduktan sonra, yani «Et-Tahiyyat’ı» okuduktan veya onu okuyacak miktar oturduktan sonra halkın sözüne benzer anlam ve ölçüde yapılan dualar namazı bozmaz. Son farz olan Teşehhud Miktarı oturmak gerçekleştiği için namazın bozulması söz konusu değildir. Bu miktar oturmadan belirtilen anlam ve ölçüde duâ yapacak olursa, o takdirde namazı bozulmuş sayılır. (Et-Tebyin / Zeylaî - Fetava-yi Hindiyye.)

Allah razı olsun cevap için.

ben uzun bir süre böyle yaptım namaz bozulmuş sayılıyor o zaman, ne yapmam gerekir geçmiş kıldıgım namazlar için ?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
İlk oturuşta uzun sure oturdum mu diyorsunuz, yoksa son tahiyatta ettehiyatuyu okumadan başka dualar mı e ttim diyorsunuz?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
التَّحِيَّاتُ (Ettêhiyêetu), للَّهُمَّ بَارِكَ - أَللّٰهُمَّ صَلِّ (Êllâhumme salli bârik), رَبَّنَا آتِنَا (Rabbenâ etinê) okumadan direk kafana göre dua mı ediyordun? Şu tehiyyattu bir detaylı anlatsana ne yapıyordun, neleri okumuyordun?
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
namaz kılarken rasulullah secde de o kadar fazla kalıyorki ashabdan bazıları başını secdeden kaldırıp bakıyorlar.....bunun sahih bir hadise olduğunu biliyorum ancak kaynağını bulamadım.....bilen varsa eklesin inş.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
“Rasulullah (s.a.v.) kıyamda ağırlığını iki ayağının üzerine verip dimdik dururdu. Rukûda başını ne yukarıya diker ne de aşağıya büker, ikisi arasında tutardı. Rukûdan kalktığı vakit iyice doğrulmadan secdeye gitmezdi. Başını secdeden kaldırdığı zaman iyice doğrulup oturmadıkça ikinci secdeyi yapmazdı.” (Buharî, Ezan 122)

“Rasulullah (s.a.v.) namaz kılarken rukû ve secdelerinde üçer kere “subhânallâhi ve bi-hamdihi” diyecek kadar dururdu.” (Ebû Dâvud, Salât 154).

“Rasulullah (s.a.v.) namazda “semiallahu li-men hamideh” deyip başını rukûdan kaldırınca sanki secde etmeyi unuttu diyeceğimiz kadar ayakta uzun süre beklerdi. Sonra secdeye giderdi. Başını secdeden kaldırınca ikinci secdeyi unuttu diyeceğimiz kadar iki secde arasındaki oturuşu uzun yapardı.” (Buharî, Ezan 127; Muslim, Salât 196)

“Rasulullah (s.a.v.)’ın kıyamı, rukûu, rukûdan sonraki ayakta bekleyişi, secdesi, iki secde arasındaki oturuşu ve teşehhuddeki oturuşu neredeyse birbirine denk uzunlukta idi.” (Muslim, Salât 193)

“Rasulullah (s.a.v.) sabah namazında altmıştan yüz ayete kadar okurdu.” (Muslim, Salât 172)

“Rasulullah (s.a.v.) öğle namazının ilk rekâtında otuz ayet, ikinci rekâtında onbeş ayet miktarında kıraatte bulunurdu. İkindi namazının ilk rekâtında onbeş ayet, ikinci rekâtında ise bunun yarısı kadar kıraat okurdu.” (Muslim, Salât 157)

“Öğle namazı başladığı sırada bizden bir kimse Bakî’ mevkiine giderdi (ki burası halen mescidin yakınında kabristan olarak mevcuttur) ve orada abdestini tazeleyip mescide dönerdi de namazdaki ilk rekâtın uzunluğu sebebiyle Rasulullah (s.a.v.)’ın birinci rekâtına yetişirdi.” (Muslim, Salât 161)
 
İZZETLİ Çevrimdışı

İZZETLİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ahiler bir soruda ben sora bilirmiyim vakit namazlarında farz sünnet sıralaması varmıdır herzaman önce farzı kılabilirmiyiz
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
erennn;209073' Alıntı:
ahiler bir soruda ben sora bilirmiyim vakit namazlarında farz sünnet sıralaması varmıdır herzaman önce farzı kılabilirmiyiz

Ebu Hurayra (r.anh) rivayet eder.
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurur:
Sizi atlılar kovalasa bile, yine de sabah namazının sünnetini bırakmayın.”
(Sunen-i Ebu Davud, Kitabu Salâtu"t-Tatavvu, B. 3, Hds. 1258 ; Ahmed b. Hanbel, Musned, C. 2, Sh. 405)

İbn Ömer (r.anhuma)anlatıyor:
Ben, bir ay Rasulullah (s.a.v.)"i takip edip baktım. Sabahın farzından önceki iki rek"atta (Fatiha"dan sonra), “Kul ya eyyuhe"l-Kâfirun” ve “Kul huvallahu ahad” Surelerini okurdu.
(Sunen-i İbn Mace, Kitabu İkâmetu's-Salâ, B. 102, Hbr. 1149 ; Sunen-i Tirmizî, Kitabu's-Salât, B. 306, Hbr. 413.)

“Bütün bunlar gösteriyor ki, sabah namazının sünnetinde Fatiha"dan sonra, sûre ve ayet okumak, bâhusus “Kâfirun” ile “İhlâs” Surelerini okumaya çalışmak mustehabdır. Cumhur-u Ulemânın mezhebi de budur.”

Rasulullah'ın (s.a.v.) sunneti uzerine bazı namazlarda sunnet önce kılınmıştır, (sabah, öğlen, ikindi gibi) bazı namazlar da da farz önce kılınmıştır (akşam, yatsı gibi)
İkindi namazının sunnetini Rasulullah (s.a.v.) çoğu zaman terk eder, ara sıra da kılardı.
Yatsı namazının ilk sunnetini gayr-i muekked olarak kılan hanefilerin delilleri yoktur.
Bunun haricinde ezan ile kamet arasında 2 rekat namaz (nafile) vardır. Hanefiler, yatsının farzından önce kıldıkları 4 rekat sunneti bu namaz ile yanılmış olabilirler.

Abdullah İbni Mugaffel (r.anh)'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v.):
"Her ezan ve kamet arasında namaz vardır. Her ezan ve kamet arasında namaz vardır. Her ezan ve kamet arasında namaz vardır" buyurdu. Üçüncü defasında "kılmak isteyene" dedi.
(Buhârî, Ezân 14, 16; Muslim, Musâfirîn 304 ; Ebû Dâvûd, Tatavvu 11; Tirmizî, Salât 22; Nesâî, Ezân 39; İbni Mâce, İkâmet 110)

Rasulullah (s.a.v.) her iki ezan(ezanla kamet) arasında namaz vardır buyurdu, bunu üç kez tekrarladı ve üçüncüde dileyen kimse için” buyurdu.
(Muslim (304/838) Ebu Dâvud (1283))

Rasulullah ve ashabı, sunnet ve farzı genelde aynı yerde kılmazlardı. Farzı mescidde cemaat yaptıkları zaman sunnetleri eve gidip kılar, tesbih ve dualarını ederlerdi. Ya da sunneti evde kılıp, farzı cemaatle kılmak için mescide gelir beklerlerdi. Daha sonra farzı kılarlardı.
İki namazı (farz ve sunnet) birleştirmeden kılarlardı. Yani günümüzdeki gibi sunneti kılıp selam verdikten hemen sonra ayağa kalkıp farza dikilmez, ya da cemaatle farzı kılıp selam verdikten sonra hemen ayağa kalkıp sunnete devam etmez, tesbihatlara, duaya başlardı. Ayrıca Ebu Umame (r.anh)den, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur : Her kim farz namazdan sonra ayet el Kursi okursa, onun cennete girmesine tek engel ölüm olur".
(Bu hadisi Nesei (100) Taberani Kebir'de (3/134) ve Kitabu'd-Duada (675)Amelil Yeman ve Veyl'de ve İbnu Sunni Ameli-Yevm'de (122) ve İbnu Hibban sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

Her farz namazın ardından otuz üç kere subhanallah, otuz üç kere elhamdulillah, otuz dört kere allahu-ekber dersiniz.
(Bu hadisi Muslim (596) rivayet etmiştir.)

Ukbe İbnu Amir (r.anh)'dan, şöyle dedi: Rasulullah (s.a.v.) bana her namazın arkasından muavezat'ı okumamı emretti.
(Bu hadisi Ahmed (4/155) ve Ebu Davud (1523) sahih bir senedle rivayet etmişlerdir.)

Abdullah İbnu Amr (r.anh.) şöyle dedi. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"İki haslet veya iki hal vardır ki, müslüman bir kul bunları muhafaza ederse behemehal cennete girer. O iki şey çok kolaydır ama onlarla amel eden azdır.
(Her farz namazın) akabinde on defa subhanallah, on defa elhamdu lillah on defa allahu ekber der. İşte bunlar dilde yüz elli, fakat mizanda bin beşyüzdür. Yatma yerini aldığın vakitte, otuzdört defa allahu ekber, otuz üç defa elhamdulillah, otuz üç defada subhanallah der. İşte bunlar dilde yüzdür. Fakat mizanda bindir." Abdullah dedi ki: "Rasulullah (s.a.v.) bunları (sağ) elinin parmaklarıyla yaptığım gördüm."
Dediler ki: "Bu kadar kolay şeyleri yapan az olur.
Sizden biriniz yatacağında şeytan ona gelir uykusunu getirir bunları yapmadan uyur. Ve sizden birinize namazında gelirde ona bazı ihtiyaçlarını hatırlatır. Namazı bitirir bitirmez hemen ihtiyaçlarının peşinden giderde yapamaz.
"
(Bu hadisi Ebu Davud (4065) Tirmizi (3407) Neşe/(3/74) Ahmed (2/205) ve Buharı edebde (1316) hasen bir senedle rivayet etmişlerdir.)
Sunnet/nafile namazı daha sonraya bırakırdı.
Ya da mescidden/evden dışarı çıkar, ya konuşur sohbet eder , daha sonra diğer namaza geçerdi.
 
Üst Ana Sayfa Alt