Fethullah Gülen'e Sordu: Bizi Niye Kandırdınız?

ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İslam-tr Sakini
Site Emektarı
FETULLAH GÜLEN'E SORDU:BİZİ NİYE KANDIRDINIZ?



Bir süre önce Zaman gazetesinden ayrılıp Gazete Haberturk'e transfer olan Nihal B. Karaca, 'Gülen Cemaati'nin sözcüsü' konumundaki Hüseyin Gülerce'nin Star gazetesinden Fadime Özkan'a verdiği röportaja cevap verdi. "Sistem içi bülten" dediği Zaman gazetesinden ayrılan Karaca, artık 'cemaatle' organik bir bağı kalmadığından olsa gerek, Fethullah Gülen'in 'Başörtüsü füruattır' şeklindeki fetvasına gecikmeli de olsa bu röportaj üzerinden cevap verdi. "Ben 'şimdilik kendini kurtarmış' gibi olabilirim, bir kaç türbanlı 'bakan karısı' olarak yırtmış olabilir. Peki o zaman bu kadar türbanlı geç kız sormaz mı? Madem hiç de şart değildi bu başörtüsü, o zaman bizi niye yediniz, niye kandırdınız? Bıraksaydınız o zaman, hepimiz Nazlı Ilıcak gibi olsaydık, derdiniz neydi?"

Hatırlanacağı üzere 28 Şubat Darbe sürecinde başörtüsü yasağının ve bu yasağa karşı başlatılan direnişin en yoğun olduğu bir süreçte "Başörtüsü füruattır!" fetvası vermiş ve cemaat mensupları "ilim için" başlarını açmışlardı.

İşte Nihal B. Karaca'nın hem cemaati, hem de Zaman gazetesini Hedef alan sözleri...

GAZETECİLER ve Yazarlar Vakfı Başkanı Hüseyin Gülerce, Star gazetesinden Fadime Özkan'a Gülen hareketi ile ilgili bir beyanat vermiş. Oldukça tatmin edici bir beyanat. Gülerce, ABD'de ikamet eden Gülen Hoca'nın nasıl yaşadığı, ne zaman döneceği, Ergenekon davası, Türkiye'deki demokratikleşme zemini ve Gülen'in bu zemine kattığı artılar, Gülen'in eğitim hayatına ve Türkçe'yi bir dünya dili yapma çabasına ilişkin hasbi çabaları konusunda bir hayli bilgi veriyor.

Gülen'e duyduğu sevgiyi gayet samimi ifadelerle anlattığı bölüm, özellikle çarpıcı. Gülen'i yakından tanımayanlara ve sempati duymayanlara, "Ne buluyorlar bu adamda hiç anlamıyorum" diyenlere, "Hayatta her şeyi anlamak zorunda değilsiniz" gibi bir cevap oluyor o sevgi.

SİSTEM İÇİ BÜLTEN

Aynı zamanda bir tabuyu yıkıyor. Gülen'i sevmenin neredeyse suç olduğu, Gülen'e sempati beslemenin ayıplanır bir şey haline geldiği bir ülkede, çok az kimse sevgisini bu kadar samimi ve bu kadar gerçekçi bir tonlama ile aktarmayı başarabilmiştir. Sistem içi bültenden değil, geniş bir kitlenin okuduğu Star gazetesinden bahsediyoruz çünkü. "Herkes görecek, hiiii" endişesi taşımadan, eteğinde taş saklamadan konuştuğu için takdir ediyoruz.

"BU KENDİMİ TUTMUŞ HALİMDİR"

Ama bu takdirin bir sınırı var. O sınır, başörtülü kadınların "kendilerini aldatılmış hissettiği" yerde başlıyor. Bu satırları okuduğunda, okursa tabii, hiç alınmasın, bilsin ki, bu kendimi tutmuş halimdir. Kendimi "aman ters bir cevap alırım" endişesiyle de tutuyor değilim. Zira bilirim ki Zaman gazetesi geleneğinde lâf dalaşına girme, polemiğe heves etme türü şeyler hoş karşılanmaz. Edeptendir. Bir kadınla polemiğe girmek ise hiç ama hiç hoş karşılanmaz! Hem edeptendir, hem kibirden...

HÜSEYİN GÜLERCE ÇYDD YETKİLİSİ GİBİ...

Gülerce, Fadime Özkan'ın F. Gülen'in 28 Şubat döneminde başörtüsüyle ilgili yaptığı "füruattır" açıklaması üzerine sorduğu soruya şöyle bir cevap veriyor:

"Füruat demek, öncelikli değil demektir. İslam'ın şartı 5, imanın şartı 6. Burada başörtüsü var mı, yok... Sayın Gülen, bu minval üzere konuşunca toplumdaki tansiyon düşüverdi. Hiç unutmuyorum, Nazlı Ilıcak, gazetesinde 'Sayın Gülen'i tanımıyorum, bu sözü ilk defa duydum ve ilk defa kendimi İslam dairesinde hissettim' diye yazdı"...

***

Şimdi ben günlerdir, bir din, hem de halis bir dindar tarafından, nasıl bu kadar "indirgenebilir" hale getirilir, ve Gülen'in 28 Şubat döneminde belki birtakım toplumsal endişelerle yaptığı bir açıklama, nasıl bu kadar hoptirilaylaylom bir tefsire maruz kalır, onu düşünüyorum ve anlamakta zorlanıyorum. Sormazlar mı, "Sayın Gülerce, 'emri bil ma'ruf nehyi anil münker' yahut 'dini tebliğ' iyiliği yayma, kötülükten caydırma da İslam'ın 5 şartı arasında değil, ama Kur'anda çok anlam yüklenilen bir meseledir, nasıl yani?" diye.

Sormazlar mı, "Allah'a şirk koşmak, yani dünyevi mevzuları, dünyevi arzu ve tamah nesnelerini, dünyevi otoriteleri Allah'ın ilahlığı ile yarışacak denli önemli saymak imanı yer bitirir, ama elimize tutuşturulan bu 'imanın 6 şartı' adlı reçetede 'şirk'ten bahsedilmez bile" diye.

Sayın Gülerce'ye sormazlar mı, "Dünyanın dört bir yanında okul açmak da İslam'ın, ya da imanın şartlarından biri değil, o zaman niye yapıyoruz ki bunları?" diye.

ÜMMETE KAKALANAN EMEVİ-ABBASİ YAKLAŞIMI

Gülerce'nin Emevi-Abbasi döneminde uydurulan ve ümmete kakalanan, Kur'anın mesajını hükümden düşürüp İslam'ın yaşanışını birkaç kalem ibadetle ve birkaç temel esasla sınırlama amacı güden bu yaklaşımı benimsemesi çok tuhaf. Çünkü bu argüman, Türkiye'de, Gülerce'nin röportaj boyunca şikayet ettiği kesimin, dinden ve dindarlardan nefret eden ve dini yaşantının kısıtlanmasını talep eden kimselerin kullandığı argümanın aynı. Onlar da "İslam'ın şartı 5, bunların arasında başörtüsü yok" diyorlar. İleri gidip, Kur'anda başı da örtmeyi gerektiren bir tesettür emrinin olmadığını da söylüyorlar, ilahiyatçı olmadığım için emin olduğum bir şey var: Nur suresi 30-31 ve Ahzab suresi 59. ayetler "Baştan aşağı örtünme" konusunda yeterince açık.

"Efendim, ben başımı boynumun altından başlatıyorum, demokrasi var" gibi çocuksuluklar teskin edicidir, insanı rahatlatır, ama gerçek değildir. İnanın buna, çünkü dini modernizme uyduracağız diye tepinip duran ilahiyatçılardan değilim. Acı gerçekleri görebilen herhangi biriyim.

Kur'an emrediyor, inkar etmemek şartıyla bu emri yerine getirmeyebilirsin emri yerine getirmemen, yahut gerektiği şekilde yerine getirememen, bu satırların yazarı gibi nefesinin kıytırıktan tesettüre yetiyor olması ya da türlü türlü bahanen olabilir, "Allah affetsin" dersin ve kendinden umudu kesmeden devam edersin.

Doğru, Allah'ın rahmeti sonsuz, dilerse hayatı boyunca her melaneti işleyen, ama tek bir kere içtenlikle/samimiyetle "Allah" diyeni affedebilir. Ama bu durum ayrı şey bu durumdan yola çıkarak, "hem zaten İslam'ın şartları arasında da yok" şeklindeki hava boşluğunu "rasyonalize etmek", bu tutumu "akılcılaştırmak" başka şey.

BEN 'YIRTMIŞ' GİBİ GÖRÜNSEM DE BAZI TÜRBANLILAR BaKAN KARISI OLSA DA BU TÜRBANLI GENÇ KIZLARIN GÜNAHI NEYDİ?

Kaldı ki bu ülkede inandığı gibi yaşamak, örtünebilmek isteyenlere engel olanlar herhalde "Allah'ın rahmeti" gerekçesiyle yapmadılar bunu. Yüzbinlerce genç kızın hayatı mahvoldu, olmaya da devam ediyor. Bir Nihal Bengisu Karaca'nın şimdilik "yırtmış" gibi görünmesi, birkaç babadan kalma sermayenin, işyerinin başında durup hasbelkader "iş kadını" görüntüsü veren başörtülünün "kaliteli" bir yaşam sürüyor olması, bir miktar başörtülünün "bakan karısı" filan olmuş olması, yüzbinlerce kadının içe dönük, kocaya bağımlı, eğitimsiz ve ekonomik özgürlükten "muaf" bir hayata mahkum kaldığı gerçeğini hükümden düşürecek değil. Haa tabii, sonuçta bu "kadının meselesi", öyle değil mi?

Herşey bir yana, bu kızlar çıkıp demezler mi, "Madem hiç de şart değildi bu başörtüsü, o zaman bizi niye yediniz, niye kandırdınız? Bıraksaydınız o zaman, hepimiz Nazlı Ilıcak gibi olsaydık, derdiniz neydi?" diye... Tamam. Sustum.

Kaynak: Anadoluhaber
 
KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Fetullah Gülen'in ne suçu var ki,bu Ahmak Kadın ve Erkekler ,Taassub Kolik Ayyaşların Cemaati ve Ticaretcilerin Rant sahası haline gelen bu Cemaatten faydalanan ve Orda bir çok adamla Ticari İlişkilere giren sonra Kız alıp veren,Milliyetçi Odakların Cemaat adı altında Millete yutturduğundan başka nedir ki ?!

Türk Okulları adı altında yapılan Liberal ve Faşizan Atılımların altında her türlü Pislik-ve Rant yatmaktadır...
 
R Çevrimdışı

rambo

Üyeliği İptal Edildi
Banned
yav arkadaşlar sizede malzeme lazım bu bengisu denen zevat sanki çok iyi bir yere gitmiş habertürk gitmiş rant elde edecek ne yapacak gecmişine sövecekki rant versinler örnek: ahmet hakan denen zerzevat
bilmeyenlere duyuruyum bu bengisu denen bayan eski yazılarına bakarsanız bir yazısında usame en nefret ettigim adam diye yazmıştı
YAZIKKİ AKLINI KULLANMAYIP başkası üzerinden kin ve nefretimizi önceleyenlere rabbim aklımızı kullanmayı ve de müslüümanlara hakaret etmeyecegimiz günleri göstermeyi nasip etsin
 
ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İslam-tr Sakini
Site Emektarı
bu kadını örnek aldığımız filan yok elhamdülillah hiç bir şekide .......oraya takılıp kalma ......
bu kadının ne olduğu nasıl olduğu bizi ilgilendirmez söylemleri doğrumu yanlışmı onu konuşalım ........vesselam
 
R Çevrimdışı

rambo

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Biz müslümanız tavrımızı koyacaksak kuran ve süntene bakar koyarız .böyle ne üdügü belirsiz zerzevatların söylemleri bizim için makbul vede gecerli deildir.Eger bu zerzevatların söylemlerinden kendimize haklılık payı çıkarırsak bunlar kendini birşey zan eder biz de onları yüceltmiş oluruz
 
C Çevrimdışı

cendel

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
demokras.jpg


<<Söz Hakkında>>

"Allah hüküm koymada kendisine ortak kabul etmez."

[Kehf: 26]

"Hüküm vermek yalnızca Allah'a aittir."

[Yusuf: 40]

ALLAH ın indirdikleri ile idare etmeyenler işte onlar kafirlerin ta kendileridir

(Maide 44)

Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkâr edenlerin velileri ise tağut'tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır.

(Bakara_257)

Andolsun biz, her ümmete, "Allah'a kulluk edin, tâğûttan kaçının" diye peygamber gönderdik. Allah onlardan kimini doğru yola iletti, onlardan kimine de (kendi iradeleri sebebiyle) sapıklık hak oldu.

(Nahl_36)

Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkâr edenlerin velileri ise tağut'tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır.

(Bakara 257)

Sana indirilene ve senden önce indirilene gerçekten inandıklarını öne sürenleri görmedin mi? Bunlar, tağut'un önünde muhakeme olmayı istemektedirler; oysa onlar onu reddetmekle emrolunmuşlardır. Şeytan da onları uzak bir sapıklıkla sapıtmak ister.

(Nisa 60)


İnsanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider. Bir de kalbindekine (Sözünün özüne uyduğuna) Allah'ı şahit tutar. Halbuki o düşmanlıkta en amansız olandır.

(Bakara 204)

(Ey Muhammed!) İman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle Yahudiler ile Allah'a ortak koşanlar olduğunu görürsün

(maide 82)


Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider. konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Onlar sanki elbise giydirilmiş kereste gibidirler. Her kuvvetli sesi kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın! Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan) çevriliyorlar!

(Münafıkun_4)

Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler. Onlar mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah'ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.

( Maide 54)

Hani kafirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Mekke'den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.

(Enfal 30)


Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler hoşlanmasalar da Allah, nurunu tamamlamaktan başka bir şeye razı olmaz.

(Tevbe 32)
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Bugünde tv'de samanyoluna bakıyordum. filmin konusunda kafirler ve müslümanların her konuda anlaşacaklarına dair kurgulama vardı. Göya bir imamın oğlu ile, papazın kızı birbirlerini sevmişler evlenecekler. Anne babalarına açılıyorlar. İmam çok güzel olur dini ayrı olması hiç sorun değil çokda isabetli olmuş dini ayrı ama onlarında dini var. Hemen isteyelim diyor. Papazda oo çok güzel çok temiz çocuk vs diyor. İnsanlara aşıladıkları şey ne kadar da açık...

Allah bu tür zihniyette olanları beraber haşr etsin.
 
C Çevrimdışı

cendel

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Batıl demokrasi dininin sadık kulu Fethullah Gülen ,İslam düşmanlarını cennete soktu

.................................................. ..............................

” Evren Paşa demokrasinin kesintiye uğraması ve daha pek çok açıdan tenkit edildi. Ama seçmeli din derslerini mecburi yapmakla yararlı bir iş yapmıştır. Gençlerin çoğu onun bu icraatı vesilesiyle din eğitiminden nasiplerini almışlardır. Bu iş kanaatimce öyle büyüktür ki –doğrusunu Allah bilir- hiçbir sevabı olmasa bile bu icraatı ona yetebilir, ahirette kurtuluşuna vesile olabilir, cennete de gidebilir.” (1)

(1) Mehmet Gündem’le Röprotaj , Milliyet, 17.01.2005
 
C Çevrimdışı

cendel

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Gülen ve Dost'ları...!
Albright Gülen'in gerçek yol gösterici olduğunu savundu,

Barack Obama'nın yakın danışmanlarından Clinton dönemi Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, ABD’nin Teksas eyaletinin Houston şehrindeki Gülen Enstitüsü'nde bir konuşma yaptı.

Albright, Gülen'in başlattığı diyalog hareketinin dünya barışını sağlayacağını, radikal hareketlerin önündeki en büyük engel olduğunu söyledi.
Hyatt Otelinde yapılan toplantıya ABD siyasetinin önemli isimleri katıldı.
Albright'ın görüşleri, yeni başkana yakınlığından dolayı Amerikan ve dünya kamuoyunda oldukça önemseniyor.

ABD'nin Irak Savaşı'ndan sonra "yolunu" ve "ahlaki üstünlüğü"nü kaybettiğini söyleyen Albright, Obama döneminde "en iyi ihraç ürünleri" olan demokrasiyi desteklemeye devam edeceklerini, ancak empoze etmeye de çalışmayacaklarını vurguladı.

“Fetullah Gülen Enstitüsü gerçek yol gösterici”

Yolunu şaşıran dünyada bir "yol-gösterici"ye ihtiyaç olduğunu söyleyen Albright, bu rolü "demokratik değerlere karşı çıkanlar", "radikal popülistler", "agresif milliyetçiler" ve "kutsal savaş havarileri"nin ifa edemeyeceğini kaydederek şöyle devam etti: "Bunun, Gülen Enstitüsü'nün kalbinde ve bu öğle yemekli toplantılar serisinde mündemiç değerlerde bulunması çok daha muhtemel. Bu değerler, uluslararası diyaloğa bağlılık, kültürel çeşitliliği anlama, insani adalete destek ve barış sevgisini içeriyor."

ABDTemsilciler Meclisi Texas Milletvekillerinden Al Green de Gülen Enstitüsü'nün "barış getirme işi"yle meşgul olduğunu belirterek, "Enstitüyü ırksal ve etnik birlikte yaşama ekümenik bir yaklaşım getirmesinden dolayı tebrik ediyorum" dedi.

Bir başka Teksas milletvekli Sheila Jackson Lee, tarihi bir "dönüşüm anı" yaşadığımızı belirterek Gülen Enstitüsü'nü bu dönüşümün "çerçeve"sini iyi yakalamış olmakla övdü. Çerçeveyi ise "insanlık onurundan dolayı her insana saygı duyan bir sosyal sistem" olarak tanımladı. Lee, "Güvenlik kadar barışı bağrına basan yeni dış politika anlayışına benimsemiş bir enstitünün burada bulunmasına seviniyorum" şeklinde konuştu.

Lee, Türkiye'yi güçlü müttefik ve ABD'nin dostu olarak gördüklerini söyleyerek, Gülen Enstitüsüne iki ülke arasındaki ilişkinin geliştirilmesi yönündeki çabalrından dolayı teşekkür etti

Enstitü'de daha önce de ABD'li siyasetçiler konuşmuştu

Gülen Enstitüsü'nün geleneksel öğle yemeği toplantılarına, ABD eski Dışişleri ve Hazine Bakanı James Baker'da katılmıştı.

adszpb7.png

James Baker

Houston Üniversitesi ile Dinlerarası Diyalog Enstitüsü'nün ortak çabasıyla oluşturulan Gülen Enstitüsü'nün toplantısına katılan James Baker, kamu görevlisi, din adamı ve gazetecilerden oluşan 200'ü aşkın davetliye bir konuşma yapmıştı.

Albright Sudan ve Afganistan saldırılarının sorumlusu

64. ABD Dışişleri bakanı olarak görev yapan Albright'ın dedesi ve babaannesi Auschwitz'de öldürülen Yahudilerdendi.

Albright uzun süre kimliğini gizlemek için bir başka isim kullanmıştı.

ABD eski Dışişleri Bakanı Albright, Bill Clinton döneminde Sudan'da El-Şifa isimli Ortadoğunun en büyük ilaç fabrikasının kimyasal silah tesisi iddiasıyla bombalanması ve Afganisan'da sivil yerleşim bölgelerinin El-Kaide kampı iddiasıyla vurulması olaylarının emrini vermekle suçlanıyor.

Albright, Clinton'un güvercin kabinesindeki en şahin isim olarak kabul ediliyordu.

bombingptzy1.jpg

Sudan El Şifa İlaç Fabrikası

adszfr8.png

Bombalama sonrası başta Sudan olmak üzere
tüm dünyada protestolar yapılmıştı

RAHMAN ve RAHİM OLAN ALLAH'ın ADIYLA.


Ey müminler yahudileri ve hristiyanları dost edinmeyiniz. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse o onlardan olur. Hiç kuşkusuz Allah, zalimleri doğru yola iletmez.(Maide 51)


Sizin dostunuz ancak Allah, O'nun peygamberi ve namaz kılan, zekat veren rükua varan müminlerdir.
kim Allah'ı, Peygamberi ve müminleri dost edinirse bilsin ki, galip gelecek olanlar, yalnız Allah'ın tarafını tutanların grubudur.(Maide 55-56)
 
KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
ilk başta liberal ve faşizan kelimelerini açıklayıp biraz daha açar mısın ne demek istediğini.

Etimolojisi ve tarihsel kullanımı

Liberal kelimesi Latince liber'den (özgür) türemiştir. Livy'nin (Titus Livius) History of Rome from Its Foundation eserinde aşağı tabaka ile aristokasi arasında geçen özgürlük mücadelesi anlatılmaktadır. Orta çağın değişken ortamında uykuda olan bu mücadele özgür şehir devletlerini savunanlar ve papa taraftarları arasında İtalyan rönesans sürecinde tekrar başladı. Niccolò Machiavelli, Discourses on Livy eserinde cumhuriyet'in temellerini attı. İngiliz John Locke ve Fransız aydınlanma dönemi'nin diğer düşünürleri bu mücadeleyi insan hakları temelinde ele aldılar.


Türk Dil Kurumu sözlüğü liberal sözcüğünün Fransızca libéral 'den geldiğini belirtir ve şu anlamları verir:
  • Hürriyet ve serbestlikle ilgili.
  • Serbest ekonomiden yana olan (kimse, parti vb).
  • (mecaz) Hoşgörülü.
18. yüzyıl sonlarından itibaren liberalizm gelişmiş ülkeler için ana ideolojik akımlardan biri haline geldi.

Liberalizmin Kronolojisi ve Dinlerarası Diyalog - Diyalektikçiliği

Liberalizm ekonomide, özel girişim demektir en başta.Yani [kapitalist] üretim ilişkilerini benimser. Bir Toplumu,Ulusu yönetim biçimidir. Dolayısıyla bireysel özgürlüklerin kısıtlanamaması liberalizme ters olması gerekir.

Liberalizm, özgürlüğü birincil politik değer olarak ele alan bir ideoloji, politika geleneği ve düşünce akımıdır. Genel anlamda liberalizm, bireylerinifade özgürlüğüne sahip olduğu, din, devlet ve kimi zaman kurumların gücünün sınırlandırıldığı, düşüncenin serbest bir şekilde dolaştığı, özel teşebbüse olanak sağlayan bir serbest piyasa ekonomisinin olduğu, hukukun üstünlüğünü geçerli kılan şeffaf bir devlet modeli ve toplumsal hayat düzeni hedefler. Liberal demokrasi olarak adlandırılan bu devlet düzeni, açık ve adil bir seçim sistemi ile birlikte tüm vatandaşların kanun önünde eşit olduğu ve fırsat eşitliğine sahip olduğu bir sistem olarak modellenir.(1)

Muhafazakâr Liberalizm, AKP ve Dinlerarası Diyalog Sektörünün Projesi içinde Değerlendirilmelidir.

Muhafazakar Liberalizm, bireysel özgürlük, serbest ekenomi girişimciliği, düşünce ve din ve vicdan özgürlüğünü halkın geleneksel, kültürel yapısı dikkate deger alınarak öngörülen sağcı ideoloji özgürlüğü olmakla birlikte halkın top yekün değişimine karşı olan ve halkın mevcut değerlerinin kısmen belli bir düzen icerisinde olmak kaydıyla belli bir sistemde değiştirilebileceğini ve takdiri kazanan değerlerle catışan sosyal çeşidinin kabul edilmemesi gerektiğini savunur. Demokrasiyi savunmakla birlikte tam rekabet modelini, sınırsız devleti ve düpedüz akıl yönetimini eleştirir, tecrübeyide yönetime ortak eder. Bunların önemli savunucuları Friedrich Hayek, Edmund Burke ve Karl Popper'dir.(2)

AKP nin ve Yeni Nesil Sözde Müslümanların Muhafazakar Liberalizm Dinine Mensup olduklarını Liberalizme bakarak anlıyoruz.

Liberalizmin ve Ekonomisi

Serbest piyasa ekonomisi, ekonomik faaliyetlerin tam rekabet şartları içinde serbestçe yapılabildiği, ekonomik sorunların çözümünün devletin ekonomiye müdahalesiyle değil fiyat mekanizması aracılığı ile gerçekleştirildiği ekonomi. Arz ve talebin temel belirleyici olarak kabul edildiği bu tür ekonomilerde fiyat mekanizmasının iyi işlemesi zorunludur. İdeal serbest piyasa ekonomisinde üreticilerin ve tüketicilerin pazarda aynı şartlar altında bulunduğu varsayılır. Pazara giriş ve çıkışlar sınırlandırılmamıştır.(3)

Liberalizm ve Kapitalizm ayrılmazlığı

Kapitalizm (anamalcılık), özel mülkiyetinüretim araçlarının ağırlıklı bir bölümüne sahip olduğu ve işlettiği; yatırım, dağılım, gelir, üretim ve mal ve hizmet fiyatlarının piyasa ekonomisinin belirlediği sosyal ve ekonomik sistemdir. Bu sistemde genellikle bireylerin ya da grupların oluşturduğu tüzel kişiliklerin ya da şirketlerinemek, yer, üretim aracı ve para (bkz: finans ve kredi) ticareti yapabilmeye hakkı vardır.

Kapitalist ekonomi pratiği Avrupa'da 16. ve 19. yüzyıllar arasında kurumsallaşmıştır, ama bazı niteliklerine ilk çağda da rastlanabilir, Orta Çağ döneminde de tüccar kapitalizminin erken biçimleri ortaya çıkmıştır. Feodalizm sona erdiğinden beri kapitalizm Batı dünyasındaki hakim sistemdir, bütün dünyaya da İngiltere başta olmak üzere Avrupa'dan yayılmıştır.
Kapitalizm kavramı, tek başına ele alınırsa sınırlı bir analitik anlama sahiptir. Ama uygulandığı ülkelerde önemli farklılıklar olması, coğrafya, politika, zaman ve kültür öğelerleriyle birlikte değişmesi yüzünden kimi iktisatçılar karma ekonomi tanımının günümüzdeki iktisadi sistem(ler)i belirtmek için daha doğru olduğunu söylemektedir. Kapitalizme 19. ve 20. yüzyıllarda önemli eleştiriler getirilmiştir, bu çeşitli eleştirilerin ortak yönü kapitalizmin ciddi anlamda insanlar arasında sosyal ve ekonomik eşitsizliğe yol açtığıdır.

Konuya Kısaca Değinmek Mümkün Değil Kapsadığı bir çok alan var...Daha Sonraları Koridorlara girip tek tek anlatacağız..

Araştırmacılar için Link:

1-http://tr.wikipedia.org/wiki/Liberalizm
2-http://tr.wikipedia.org/wiki/Muhafazakar_liberalizm
3-http://tr.wikipedia.org/wiki/Serbest_piyasa_ekonomisi
 
samanpan Çevrimdışı

samanpan

.
Site Emektarı
ee faşizan ne oldu. diyeceğim şu ki ilk okula giden bi çocuk tv de bu kelimeleri duydu da yazdı desem o kadar küçük değilsin sanırım ve tv den de duymamısındır.
demek istediğim şu ki libaral tam özgürlük ister faşizan yaklaşım ise tam tersi başka görüş kabul etmez sadece tek sesliliktir. bu iki kelime siyahla -beyaz, ışıkla- karanlık gibidir. ışık varsa karanlık değildir.
ikisi bir arada bulunmaz. bu konuyu kapat bence başka eleştirilerini sun. gerçekten liberal ve faşizan demen çok saçma olmuş .
 
H Çevrimdışı

harname

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Sohbetler
Ahmed Şahin
Ehl-i kitapla amentüde ittifakımız var!

Bizim anlayışımıza göre İslam, bir dünya dinidir. Yani dünya insanlığı İslam'a adaydır. İnsanlığın gelişmiş aklını, mantığını İslam tatmin eder. Dünya insanlarının hemen hepsinin şartlarını da ancak İslam anlar ve her birinin ihtiyacına da yine evrensel İslam cevap verir.

Bir kere şu nokta kesinlikle unutulmamalıdır.
İslam'da zorlama yoktur. Bilgi vermek vardır!
Böyle olunca İslam'ın insanlığı telkin ve tebliği açık seçiktir:
- Aklınız, mantığınız ve gelişmiş kültürünüz var. İslam'a bir bakın, bir inceleyin. Aklınızın, mantığınızın tatmin olduğunu göreceksiniz. Bulunduğunuz bütün hal ve şartlara İslam'ın sizi memnun edecek cevaplar verdiğini anlayacaksınız...
Neden böyle? İslam evrenseldir de ondan. Tüm dünya insanına gelmiş, onların hepsine de hitap edecek ölçülere sahiptir o yüzden.
Mesela İslam'ın dondurulmuş sanılan bir tesettür tarifine bakın, nasıl dünya insanlarının ihtiyacını karşılayacak genişliğe sahip olduğunu anlayın.
- Nasıl bir giyim İslam'ın emridir, mutlaka çarşaf mı?
İslam, tesettürün modasını, şeklini, rengini tarif etmez.
Neden etmez? Çünkü bu konuda dünya insanlığının ihtiyaç ve zevkleri çok farklıdır da ondan. Sıcak Afrika'nın ihtiyacı ile soğuk kutupların ihtiyacı aynı değildir. Bundan dolayı İslam, cinsi duyguları tahrik ederek ahlakı bozup, insanı tacize teşvik edecek giyimi yasaklar. Yoksa modasını, rengini, biçimini değil.
Böyle olunca sıcak ülkenin hanımı Suudi Arabistan'da olduğu gibi belki çarşafı daha olumlu bulur, onu tercih eder. Ama kutupların kadını da soğuktan koruyan bir miflonlu tulumu koruyucu bulur, onun çarşafı da tulum olur.
Demek ki İslam insanlığın ihtiyacını esas aldığından belli bir şekli, modayı ve biçimi dondurup da mensuplarına onu emretmiyor. Her iklimin, her coğrafyanın insanı kendi ihtiyacına göre tesettür şekli bulur ve inancının icabına göre de kolayca onu tatbik edebilir.
Bu, İslam'ın evrenselliğinin gereğidir. Böylesine elastiki ve geniş bakışından dolayı İslam dünya insanlığının dinidir. Çünkü herkes onda kendi zevkine, ihtiyacına göre çare ve kolaylık bulabilir.
Hal böyle olunca insanlığın İslam'a yabancı kalması, aklın mantığın icaplarına böylesine cevap veren bir dinde zorlama ve darlığın varlığını sanması makul ve ilmi değildir.
Zaten dikkatlice bakıldığında görülecektir ki ehl-i kitapla temel noktalarda birlikteyiz. Daha meşhur ifadesiyle amentüde ittifakımız vardır. Çünkü Allah'ın gönderdiği kitapların hemen hepsinde tekrarlanan amentüdür: Allah birdir. Peygamberler haktır. Melekler vardır. Kitaplar gönderilmiştir. Ahiret vardır. Ölen insanlar bir gün dirilecek, yaptıkları iyiliklerin mükafatını, kötülüklerin de mücazatını göreceklerdir.
Bu temel noktalar bir amentüden başkası değildir ve biz ehl-i kitapla bu amentüde müttefikiz. Garip olan şudur ki ittifak ettiğimiz amentüyü öne geçirmiyor da ihtilaf ettiğimiz teferruatı ileri sürüp mutlak küfre karşı dayanışmamıza engel olarak görüyoruz. Halbuki temelde ittifak varken teferruattaki ihtilaflara takılıp kalmak makul değildir. Burada Kur'an'ın bir ayetini hatırlamak yerinde olsa gerektir: (Mealen.)
- Ey ehl-i kitap! Geliniz ittifak ettiğiniz amentüde buluşunuz.
Bu sebeple burada diyoruz ki: - Ey ehli iman! Siz de bütün insanlığın dini olan İslamı sadece kendi ihtiyacınıza göre yorumlayarak onu bir dünya dini olmaktan çıkarıp kendi ülkenizin dini haline sokmayınız. Unutmayınız ki bütün insanlık onun içinde kendine yer bulacaktır. Başka gidecek yeri de yoktur!
 
M Çevrimdışı

Mutedeyyin

Misafir
insanlar din adına uyutuluyor. dinin ,yani kuran ve sünnetin bir kısmı öğretiliyor. öğretilen kısmı tahmin edebilirsiniz sadece cemaitin işine gelen onların önünü açan ayetler. genel bir kuran tefsir çalışması yapılmıyor.bunun nedeni ise aslında aşikar kuran kendilerini tek...r




5685http://www.gulyarasi.com/videos/5685/fettullah.html
 
K Çevrimdışı

kabirveötesi

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
ALLAHIN Laneti ZalimLErin uzerine oLsun.ve ZalimLerLE iş birLiyi yapanLarının uzerine oLsun
 
Üst