Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Filistin Cihadının Fıkhi ve Stratejik Yönü

H Çevrimdışı

hatme

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Filistin'de ilki 25 Şubat 1996 tarihinde gerçekleştirilen ve birbirini izleyen istişhadi eylemler serisi, arkasından gelen İsrail baskısı, İsrail'in geleceğinin tehlikede olduğu korkusuyla gerçekleştirilen Şarmu'ş-Şeyh zirvesi ve bunlara paralel gelişmeler bütün dünyada uzun süre gündemi işgal eden gelişmeler oldu. Değişik çevrelerden Filistin'de İsrail işgalinin son bulması için mücadele eden hareketlerin eylemlerine yönelik tenkitler yapıldı. Bazıları bu eylemleri "terör" olarak nitelediler. Bu nitelemeyi yapanların arasına İslami çevre içinde yer alan yazarlardan da katılanlar oldu. Bazıları eylemlerin İslami açıdan, bazıları stratejik açıdan yanlış olduğunu ileri sürdü. Fakat yapılan tenkitlerde ve eylemleri gerçekleştirenlere yöneltilen suçlamalarda hep basın yayın organlarının yoğun propagandasının etkisi görülüyordu. Yapılan tenkitler de çoğunlukla izafi değerlendirmelere dayanıyordu. Eylemlerin stratejik açıdan yanlış olduğunu ileri sürenler genellikle Filistin'deki mücadelenin stratejik çerçevesinden haberleri olmadıklarını çok iyi bildiğimiz kişilerdi. Terör suçlaması yapanlar Filistin topraklarının İslami kimliğine kavuşturulması için cihad etmenin farz-ı ayn olduğunu hiç hesaba katmayan veya İsrail işgal rejimini meşru bir yönetim gibi görenlerdi. Savaşta sivillerin hedef alınamayacağı hükmünden yola çıkarak İslami açıdan tenkitte bulunanlar kimlerin ne kadar sivil olduğuna bakmadıkları gibi savaş hukukunun İslam ordularının düşman toprağına girmesiyle düşmanın İslam toprağına girmesine göre değişeceğini, üstelik savaşta kıyafetin değil takınılan tavrın ve üstlenilen rolün önemli olduğunu anlamak istemeyenlerdi.

Öte tarafta uluslararası siyonizmin hizmetindeki medya tarafından bir yandan insanların zihinleri kavram kargaşasıyla bunaltılırken, bir yandan da genelde "Müslüman kimliği"ni yıpratmayı amaçlayan yalan ve asılsız haber üretimine hız verilmişti. "HAMAS'a MOSSAD tarafından para sağlandığı", "HAMAS'ı ABD'nin desteklediği" gibi ölmüş kargaları bile güldürecek türden haberler de bu yalan haberler arasında yer aldı. En çok işlenmeye çalışılan nokta ise HAMAS içinde bölünme olduğu iddiasıydı. Bu arada, siyonist işgal yönetiminin güdümündeki özerk yönetim tarafından maksatlı bir şekilde dağıtılan ve altına HAMAS imzası konulan birtakım bildirilere dayanılarak, bu hareketin askeri kanadının silahlı mücadeleyi durdurma kararı aldığı, silahlarını özerk yönetime teslim edeceği türünden haberler piyasaya sürüldü. Aslında uluslararası sömürgeci güçlerin hizmetindeki basın yayın organlarının Filistin'deki İslami mücadele hakkında çıkardıkları yalanlar birbirini nakzediyordu. Örneğin bazıları bu hareketi ABD'nin desteklediğini ileri sürerken, bazıları MOSSAD'ın, bazıları da İran'ın desteklediğini söylüyordu. Ama insanların zihinleri karma karışık olduğundan bunlardan hangisine inanacağını kestiremiyordu. Bu şekilde yalan haberlerle Filistin'deki İslami mücadeleyi yıpratmak isteyenlerin kervanına İslami kimlik taşıdığı ileri sürülen birtakım gazetelerde köşe kapanlar da katılmıştı.

Filistin'deki halkın varlık mücadelesini "terör" diye niteleyenler ve bu mücadelenin artık sadece İslami kimlik sahipleri tarafından yürütüldüğünü gördüklerinden "terör" kavramını Müslüman kimliğiyle eşleştirmeye çalışanlar, İran'ın İslami söylemi dolayısıyla aynı dönemde İran hakkında da çeşitli dedikodular çıkarmak suretiyle bu yöndeki propagandalarının etkili olmasını sağlamaya çalıştılar. İslami kesimden İran'ı benimsemeyen ve bu ülkenin resmi politikasını tenkit edenler de bu tür dedikodulara sahip çıktılar. Oysa düşünmediler ki yıpratılmak istenen İran'ın şahsı değil Müslüman kimliğiydi.

Bu arada siyonist işgal rejiminin ileri gelenlerinin ve Türkiye'deki resmi temsilcilerinin ağızları hayli kıymet kazandı. İslami kesime hitap eden birtakım yayın organlarında bile onlarla yapılan röportajlar "İsrail büyükelçisi geç de olsa bizi kabul etti", "İsrail cumhurbaşkanı bizi makam odasında kabul etti" türünden duyurularla verildi. Aman ne kabul! Ne büyük bir şeref! Tabii adamlar bu fırsatı yakalamışken kendilerini sütten çıkmış kaşık gibi tertemiz göstermeye çalıştılar. "Sabra ve Şatilla katliamlarını onlar yapmamışmış, Sabra ve Şatilla'da Araplar birbirlerini kesmişmiş, İsrail bütün savaşları kendini savunmak için yapmışmış, İsrail demokratik ve barışçı bir ülkeymiş, vs. vs." Bizimkiler de, işin gerçek yönüyle ilgili tarihi bilgilerle veya doğruları anlatabileceklerin vereceği bilgilerle okuyucularını aydınlatma gereği duymadan onların yalanlarını aynen verdiler. Bazıları belki "bizim okuyucumuz onların yalanlarından etkilenmez, çünkü biz günlük haber ve yayınlarımızla doğruları sürekli okuyucularımıza aktarmaya çalışıyoruz" diyebilirler. Bu savunmanın haklılık payı olabilir ama bilmek gerekir ki, o röportajlardaki asılsız iddiaların etkisinden okuyucuyu koruyabilmek için öncelikle o iddiaların gerçek yönleri hakkında onu aydınlatmak gerekir.

İşte bütün bu kargaşaların yaşandığı ortamda, biz de bir gazeteci ve yazar sıfatıyla Filistin meselesiyle yakından ilgilendiğimizden dolayı gittiğimiz her yerde değişik sorulara muhatap olduk. Çeşitli radyolar bizimle bağlantı kurarak olaylar hakkında dinleyicilerinden kendilerine ulaşan soruları bize ilettiler. Biz imkan nispetinde bu sorulara cevap vermeye çalıştık. Ancak aynı türden soruların bizim şahsen veya radyolar kanalıyla ulaşamadığımız birçok kişinin zihnine takılmış olabileceğini düşündüğümüzden konunun ilmi boyutuyla ilgili bir araştırma yapmaya karar verdik. Bu araştırmamızda, belirttiğimiz şekilde yukarıda sözünü ettiğimiz gelişmelerle ilgili sorulara ve maksatlı olarak ortaya atılan asılsız iddialara cevap vermeye çalışacağız. Eğer insanlarımızın tereddütlerini giderebilirsek güzel bir hizmet yapmış olacağız. Değerli okuyucularımızdan yararlı gördükleri bilgileri başkalarına da aktarmalarını, tanıdıkları kişilerden burada ele aldığımız hususlarla ilgili soruları olanlara bu bilgileri ulaştırmalarını rica ediyoruz.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt