İsra Haber Genel Yayın Yönetmeni İsa Eren, Gazze'de Hamas hareketi ile Cundu Ensarullah adlı grup arasında yaşanan olayları değerlendirdi.
Hamas ile Gazze’deki Ensarullah adlı cemaat arasında çıkan tartışmalar İslam dünyasında yeni boyutlarıyla ele alınmaya devam ediliyor. Türkiye’deki tartışmalarda tarafgirlik, bilgi eksikliği ve yalan haberler hadiseleri normal seyrinden çıkararak farklı mecralara yönlendirmektedir.
İsra Haber olarak, Rafah’ta yaşanan bu krizi, Filistin’deki muhabirlerimiz ve birlikte çalıştığımız haber ajansları aracılığıyla yakından takip etme fırsatımız oldu. Lider ve alimlerle görüşerek, krizin neden kanlı bittiğini sorguladık.
Bu çerçevede, krizin doğuş sebebini, sonucunu ve bundan sonra tekrarlanmaması için yapılması gerekenleri tespit etmeye çalıştık.
Ensarullah Lideri Abdullatif, Hamas’tan Ne İstedi?
Ensarullah adlı cemaatin lideri Musa Abdullatif, bir doktor. Musa, son dönemde İsmail Heniyye hükümetindeki görevini icra etmemiş, greve destek vermişti. Greve destek verdiği için de Mahmud Abbas hükümeti tarafından maaşı tam olarak ödenmeye devam etmişti.
Abdullatif, Hamas hükümetini tekfir etmişti. Hatta Gazze savaşı günlerinde, “Biz, müşriğe karşı başka bir müşriğe; bir kafire karşı başka bir kafire destek olmayız” diyerek kenara çekilmişti. Abdullatif’in bu duruşu, Filistin Adalet Bakanı Muhammed Farac el Ğul ve İçişleri Bakanı Fethi Hammad tarafından gündeme getirildi.
Ensarullah’ın Hamas’tan talebi “İslam Emirliği’nin ilan” edilmesi ve “İslami müeyyidelerin” uygulanmasıdır. Musa’nın en bariz talebi, İslami hadlerin uygulanması, mesela hırsızın elinin kesilmesiydi.
Yine Musa, Hamas’ın İslami hükümleri uygulamaktan kaçındığını, laik bir parti olduğunu ve İslami devlet yerine demokrasi talebinde bulunduğunu iddia etti. Musa, Heniyye’ye çağrıda bulunarak Recep Tayyip Erdoğan gibi laik bir hükümetin demokrat lideri olmamasını istemekteydi.
Ensarullah, Hamas’a yaptığı talebinden geri adım atmadı. Taleplerindeki ısrarını korudu ve Heniyye’den İslam Emirliği’ni ilan etmesini istemeye devam etti. Hatta Musa, Cuma günü okuduğu hutbesinde Heniyye’nin ABD eski başkanı Carter ve Siyonizm karşıtı Yahudilerle görüşmesine karşı çıktı. Heniyye’ye “Kimden korkuyorsun? İngiltere’den mi Amerika’dan mı?” diye çıkıştı.
Musa, hutbesinin bir bölümünde ayrıca, Heniyye'ye "eğer isteklerimi yerine getirirsen hizmetçin olurum, eğer getirmezsen de İbn Teymiye Camisini elimden alamazsan" mesajını iletti.
Hamas: İslami Bir Hükümetiz
Musa’nın talepleri karşısında Gazze’deki hükümetin İslami esaslara bağlı olup olmadığını öğrenmek için İhvan-ı Müslimin’in Ürdün Murakıbı Dr. Hemmam Said’e mikrofon uzattık. Dr. Said’in yanıtı gayet net oldu: Hamas İslami bir yapıdır. Eksileri vardır. Bu eksiklerini de tedrici olarak tamamlama azmindedir.
Hemmam Said’den sonra mikrofonlarımızı Gazze’nin önde gelen alimlerinden Musa Ebu Culeydan’e tuttuk. Ebu Culeydan da hükümetin, İslami ceza hükümlerini uygulayabilmesi için zamana ihtiyacı olduğunu belirtti, Rabbimizin içki yasağını tedrici olarak getirmesini örnek gösterdi. Ebu Culeydan ayrıca, Musa’nın tüm aracıları reddettiğini, Filistin hükümetinin diyalog girişimlerini kabul etmediğini söyledi.
İsra Haber olarak Hamas Hareketi’nin önde gelen liderlerinden ve Adalet Bakanı Muhammed Farac el Ğul ile görüştük. Ğul, Musa’nın İslam Emirliği talebine şöyle yanıt verdi: “Zaten biz, İslami hükümleri uyguluyoruz. Uygulanmayan bir takım hükümler var bunlar da son derece basit meselelerdir. Bunlar zamanla, aşamalı olarak uygulamaya geçilecektir.” (Filistin muhabirimiz Ahmed Yasin’in Ğul ile yaptığı ve çarpıcı ifadelerin yer aldığı bu röportajı ilerleyen günlerde İsra Haber’de okuyabilirsiniz.)
Gazze’deki bu krizi Hamas liderlerinden Dr. İsmail Rıdvan ile de istişare ettik. İslam Üniversitesi’nde hadis hocası olan Dr. Rıdvan, Filistin Meclisi’nin yaklaşık 44 maddede değişikliğe gittiğini söyledi. Bir yandan İsrail’in saldırıları bir yandan da Fetih’le yaşanan sorunlara rağmen 44 madde, İslamileştirilmiş. İslam’a uygun hale getirilmiş. Bu, Filistin hükümetinin kanunları İslamileştirmesine önemli bir delildir.
Hamas ile Ensarullah Arasındaki Fark
Hamas ile Ensarullah arasında esasta bir fark yok. Her ikisi de İslam’ın hâkim olduğu bir devlet ve ülke kurmak istiyor, İslam’a aykırı olan her şeyi değiştirmek istiyor. Adalet bakanı Ğul’un açıklamasını yayınladığımız zaman da görüleceği üzere esasında Musa’nın talep ettiklerinin aynısını Filistin hükümeti ve Hamas da talep etmektedir.
Fakat Hamas, bu değişiklikleri tedrici olarak, halkın da kabul etmesini sağlayarak uygulamaya geçirmek isterken Ensarullah, bu yönteme karşı çıkmış ve “Ya şimdi Ya da şimdi” diye ısrar etmiş, İslam Emirliği’nin ilanı için şartların oluşup oluşmadığına ise hiç aldırış etmemiştir.
Bu arada Filistin Alimler Birliği üyesi ve Hamas lideri Dr. Yunus Astal, Hamas’a karşı yapılan tüm suçlamalara yanıt verdi. Dr. Astal, Ensarullah’ın İslami cezaları uygulama talebine karşı şunları söyledi: “Bu kişiler uçan başlar, kesilen eller ve kırbaçlanan sırtlar görmeyince birkaç kadın ve düğün onları kışkırtır ve kendilerince bozulmuş olan şeriata ağlarlar… Asıl sorun, bu kişilerin had cezalarını yerine getirmenin şartının insanların ihtiyacını gidermek olduğunu bilmemesidir.” (Astal’ın, Hamas aleyhindeki suçlamalara yanıt verdiği bu yazının tamamının İsa Haber’de okunmasının faydalı olacağı kanaatindeyiz.)
Yukarıda da zikrettiğimiz gibi Dr. Hemmam Said ve Ebu Culeydan da İslami müeyyedelerin, tedrici olarak uygulanmasını yani Hamas’ın metodunu desteklemekteler.
Hamas’ın içinde bulunduğu durumu daha net olarak anlamak için Ömer b. Abdülaziz ile oğlu Abdülmelik arasında geçen bir konuşmaya kulak verelim.
Bir gün Abdulmelik, babasına şöyle çıkışır: -“Ne diye sen, dinin hükümlerinin hepsini birden infaz etmiyorsun ?! Allah’a and olsun ki Hak uğrunda olduktan sonra senin ve benim aleyhimde kazanlar kaynasa aldırmam.”
Ömer b. Abdülaziz ise oğluna şu yanıtı verdi: “Hayır, yavrum! Böyle düşünme! Cenâb-ı Hak bile içkiyi önce iki sefer zemmetti; üçüncüde haram kıldı. Ben, insanlara hakkı bir defa toptan yükleyiverdiğim zaman onların bir çırpıda hakkı reddetmelerinden korkuyorum. Şayet böyle davranırsan fitne çıkarmış olursun!” (Ebu Nuaym el-İsfehânî, Hilyetü’l-Evliyâ, Beyrut, 1405, V, 354)
Şimdi de Hz Aişe validemizi dinleyelim: “…Kur’ân’dan ilk nazil olanlar, cennet ve cehennemin anlatıldığı mufassal surelerdir. İnsanlar İslâm’da toplandıkları zaman helal ve haram konularını içeren sureler inmiştir. Eğer başlangıçta ‘içki içmeyin’ şeklinde vahiy inseydi, ‘biz asla içki içmeyi terk etmeyiz’; ‘zina etmeyin’ şeklinde vahiy inseydi ‘biz asla zinayı terk etmeyiz’ derlerdi” (Buhârî, Sahîh, IV/101)
Evet, Hamas, İslami hükümlerin uygulanması için bazı şartların oluşmasını beklemektedir. Elbette bunun için öylece beklememekte, bu şartları oluşturmak için gerekli adımlarını atmaktadır. Liderlerin açıklamaları ve Gazze örnekliği, bu yönde ciddi adımların atıldığının göstergesidir.
Tabi burada, Hamas’ın kendi çıkarları için İslami hükümlerini uygulamadığını iddia etmemiz çok gülünç olur. Çünkü bu hareket, üç yıldır ambargo altında yaşıyor, baskılara maruz kalıyor. Son Gazze savaşındaki direnişi bunun delilidir. Taviz vermeleri için inanılmaz bir baskı sürecinden geçtiler. Buna rağmen bu hareketin liderleri, hiçbir ilkelerinden taviz vermemiştir. Bu baskı ve ambargonun sebeplerinden birisi de hareketin İslami olmasıdır.
Hamas liderleri yıllarını hapiste geçirmişler ama geri adım atmamışlar. Hamas’ın 30’dan fazla milletvekili İsrail tarafından tutuklandı. Bunlardan bir tanesinin dahi İslami ilkelerden taviz verdiklerini söylememiz mümkün mü?
Eğer Hamas’ı İslam Emirliği’ni ilan etmediği için İslam dünyasının farklı bölgelerindeki demokratik, laik kukla rejimlerle aynı kefeye koyarsak Gazze’de yıllarını İslam’a feda etmiş liderlere ve gençlere zulmetmiş oluruz. İkincisi, yukarıda belirttiğimiz gibi Gazze’deki yönetimin Filistin anayasasındaki bazı maddeleri İslam’a uygun hale getirme yönündeki çabalarını görmezden gelemeyiz.
Filistin hükümetinin, İslam’a aykırı uygulamaları düzeltme yönünde sarfettiği çabalar net olarak görülmediği ya da görülmek istenmediği için Ensarullah’ın Şeriat talebi haklı bulunmaktadır. Fakat, Filistin hükümetinin hükümlerin İslamileştirilmesi yönünde attığı adımlar dikkate alındığı zaman, Ensarullah’ın Şeriat talebinin haklılığı üzerinde karar vermeden önce biraz düşünülmek zorunda kalınacaktır kanaatindeyiz.
Hamas’ın Sonuçsuz Kalan Diyalog Çabaları
Gazze’de yaşanan bu üzücü olaylarla ilgili olarak Hamas’a en ciddi eleştiri, ölenlerin ve yaralananların olmasıdır. “Hamas, silahlı güç kullanmadan bu sorunu neden çözmedi?”, “Hamas, neden camiyi bombaladı?” vb sorular sorulmaktadır.
Elbette temenniler, sorunun şiddete başvurulmadan önce çözüme kavuşturulmasıydı. Fakat ısrarlı bir şekilde üstü kapatılan “Ensarullah’ın diyalog çabalarına karşı çıkmış olması” gerçekliği, Gazze’deki bu olaydaki tüm sorumluluğun Hamas’ın üzerine yıkılmasına yol açmıştır. Hakikat ise bazılarının iddia ettiklerinden aksi yöndedir.
Hamas hareketi, bazı Filistinli âlimleri Musa’ya gönderdi. Fakat bu alimlerin elleri boş döndüler. Diyalog çabaları yaklaşık iki ay öncesinden başlamıştı ve bugüne kadar sonuç alınamadan gelindi.Çünkü Hamas’ın muhatap olduğu cemaat, soruna diyalogla çözüm bulmak istememekteydi.
Hamas’ı eleştirenler, Hamas’ın “İslam Emirliği” ilanına ve “Şeriat” talebine kurşunla yanıt verdiğini iddia etmektedir. Fakat yukarıda da belirttiğimiz gibi Hamas, bu cemaatin taleplerine temelde karşı çıkmış değildi. Hamas’ın nihai hedefi, İslam’ın egemen olduğu bir yapıyı inşa etmektir. Fakat Hamas bu işin zamanlamasında bu kişilerle farklı görüşteydi..
Hamas’ın Ömer b. Abdülaziz’in metodunu benimsemesi, Gazze’de İslami hükümlere aykırı hareket ettiği ya da göz yumduğu gibi bir değerlendirme yapılmasına yol açmamalı. Çünkü Gazze’deki gerçeklik bunun aksini göstermektedir.
Mesela, eleştiri konusu olan düğünlerdeki İslam’a aykırı uygulamalar… Hamas, bunun için gerekli tedbirleri almaktadır. Hamas, düğünlerdeki İslam’a aykırı yöntemleri ıslah çalışmaları ve uyarılarıyla çözmeye çalışmaktadır. Hatalarında ısrarcı olanlar da gerekli ve farklı şekilde cezalandırılmaktadır. Ensarullah ise düğünün icra edildiği alana el bombası atarak sorunu çözmeye çalışmıştır. Fetih liderlerinden Muhammed Dahlan’nın kız kardeşinin bir ay önceki düğün merasimini bombalayanlar Ensarullah’a bağlı olan Filistinlilerdi.
Hamas’tan Ensarullah’a Silah Bırakma Çağrısı
Hamas, cemaatin taleplerini dinleyerek sorunu diyalogla çözme teşebbüsünde bulundu. Fakat uzattığı el, cemaat tarafından kesildi. Cemaat’in “İslam Emirliği” ilanı Hamas’ı zorunlu olarak harekete geçirdi. Öncelikle Hamas’ın kontrolünde olan Filistin polisi, cemaatteki kişilerin silah bırakması çağrısında bulundu. İddia edildiği gibi Hamas, doğrudan camiyi basmadı, camiye saldırmadı.
Cemaatin lideri Musa, Hamas’ın bu talebine olumsuz yanıt verdi. Cuma hutbesinde Gazze’deki herkese çağrıda bulunarak, kendilerine bağlanacak kişilerin ellerindeki silahlarla İbn Teymiye camisine gelerek biat etmelerini istedi.
Musa, Cuma hutbesinde ayrıca Filistin polisine işaretle “İbn Teymiye camisine yaklaşanların sonu gelmiştir” dedi. Musa’nın Cuma hutbesindeki bu ilanı, İçişleri Bakanı Fethi Hammad’ın “Arabulucu olarak giden Muhammed Şimali adlı komutanı öldürdüler” iddiasını doğrulamaktadır.
Adalet bakanı Muhammed Farac’ın da ifade ettiği gibi Ensarullah’a bağlı olan Filistinliler, caminin minaresinden hem Filistin polisini hem de sivil vatandaşları vurdular. Cemaatin silahını Hamas’a ve sivillere karşı kullanmasından sonra Hamas da Ensarullah’a karşılık vermek zorunda kaldı.
Hamas, karşılık vermeden önce yine arabulucuları Musa'ya gönderdir. Cuma namazından sonra akşam saatlerine kadar diyalog girişimi devam etti. Fakat tüm diyalog girişimi, Musa'nın karşı çıkması üzerine başarısızlıkla sonuçlandı.
Burada vurgulanması gereken önemli bir husus da Ensarullah'ın Cuma namazı öncesinde, namaz sırasında ve sonrasında, silahlı bağlılarıyla İbn Teymiye camisinde Hamas'a karşı gözdağı vermek istemesidir. Haberle ilgili fotolara bakılacak olursa bu net bir şekilde görülecektir.
Gazze'deki hangi camide, silahların gölgesinde namaz kılınmakta ki İbn Teymiye camisinde böyle bir namaz kılındı. Ki İsmail Heniyye'nin namaz kıldığı bir camide bile silahların gölgesinde namaz kılınmamaktadır.
Hamas’ı Operasyon Yapmaya İten Temel Sebep
Hamas’ı operasyon yapmaya iten temel sebep cemaatin silahlanma arzusu ve günden güne tehlikeli olacağı düşüncesidir. Hamas, cemaatin silahlanma teşebbüsünden sonra, fitnenin büyümeden ortadan kaldırılması kararına vardı. Çünkü müdahale etmediği zaman daha büyük sorunlarla karşılaşması işten bile değildi.
Zira tehlike sadece bu cemaatin isyanıyla da sınırlı değildi. Sadece 50-60 kişinin hadisesi olarak değerlendirilmemeli son olaylar. Fetih, Hamas’a karşı isyan başlatmak için her an fırsat kollamaktadır. Fetih’in bazı liderlerinin İsrail tanklarının üzerinde Gazze’ye girmek istedikleri bilinmektedir. Ensarullah’la başlayacak isyana Fetih’in de destek vermesi, 24 kişiyle biten olayların yüzlerle katlanarak devam etmesine yol açabilirdi.
Netice olarak cemaate mensup Filistinliler “Rabbim Allah’tır dedikleri için öldürüldüler” demek, yanlış bir değerlendirme olacaktır. Bu kişiler Şeriat talep ettikleri için de öldürülmediler. “Hamas, onlarca Müslüman’ı sırf fikirlerine karşı olduğu için katletti” iddiası da gerçeği yansıtmamaktadır.
Gazze’deki bu gerçekliğin yakından takip edilmemesi “Hamas’ın herhangi bir diyalog teşebbüsünde bulunmadan camiyi basarak Ensarullah’ı tasfiye ettiği” yorumlarının yapılmasına yol açtı. Hatta bu bilgi eksikliğinden kaynaklanan hataya sadece okuyucu kitlesi değil, İslami camianın referans kabul edilen kalemleri de düştü, Hamas’ın diyalog çabalarını görmezden gelindi.
Bilgi eksikliğine Fetih yanlısı basının yalan haberleri de eklenince, “bir kez daha” mazlum olan zalim konumuna düşürülmüş oldu. Üstelik Ensarullah mensubu Filistinli bir kişinin, üzerinde bulundurduğu bombaları patlatmasıyla Filistinli bir polisi de öldürdüğü de görmezden gelinmiş, İbn Teymiye camisinin minarelerine konuşlananların çevredeki Filistin polislerini vurmalarının üstü örtülmüş ve 11 yaşındaki bir kız çocuğun ölmesi de Hamas’ın üzerine yıkılmıştı.
Ensarullah'ın Gazze'deki Gücü
Ensarullah adlı cemaatin Gazze'deki varlığı yok denecek kadar azdır. Zihrettiğimiz gibi bu cemaate bağlı olanların sayıları 50 - 60 civarındadır. Bu kişilerden 7-8 tanesi çatışmalar sırasında yaşamlarını yitirdiler. Bir kısmı da tutuklandı. Böylece Gazze'deki güvenliği tehdit edecek seviyeye yükselmesi muhtemel olan bu cemaat, tamamen etkisiz hale getirildi.
Çatışmalardan bir gün sonra Ensarullah adına bir bildiri yayınlandı. Bu bildiride "Hamas'tan intikam alınacağı" ifade edildi. Bu bildirideki intikam çağrısı, çatışmaların yeniden başlayacağı kanaatlerinin oluşmasına sebep oldu. Fakat biz, bu cemaatin bundan sonraki süreçte Filistin sahasında etkin olacağı, çatışmaların yeniden başlayacağı iddiasını gerçek dışı bulmaktayız.
Çünkü bu bildirinin kimler tarafından yayınlandığı henüz bilinmiyor. Çatışmaların kızışmasını bekleyen Fetihlilerin, Ensarullah adına yayınlamış olduğu bir bildiri de olabilir. Diğer yandan Ensarullah'ın sahip olduğu düşüncenin Filistin tabanında ciddi bir yeri de yoktur.
Burada vurgulamak istediğimiz husus, Gazze'de "tekfir" düşüncesinin olmadığınıdır. Yoksa, Gazze'de bir çok kişi "selefidir". Hamas da bu selefilerin başında gelmektedir. Yani çatışma, Hamas ile selefiler arasında değil Hamas ile tekfirciler arasında cerayan etmiştir.
İkincisi, Ensarullah'a bağlı olan kişilerin Hamas'tan koptukları iddiasıdır. Hamas'tan bir kaç kişi bu cemaate geçmiş olabilir fakat bu sayı kesinlikle abartılacak boyutlarda değildir.
Bir yıl önce Der Spigel'de bir haber yayınlanmış bu habere Türkiye'deki bazı haber siteleri de yer vermişti. Haberde, Ensarullah'ın fikirlerine sahip başka bir cemaatin Filistin'de 5000 bağlısının olduğu, Hamas'tan her gün onlarca kişinin bu cemaate geçtiği iddia edilmekteydi. Bu haberin gerçek dışı olduğu geçen süre içerisinde çok daha iyi anlaşıldı. Ensarullah ile ilgili iddiaların da bir süre sonra daha net olarak anlaşılacağı kanısındayız.
Farklı Düşünsek de Beraber Hareket Etmeliyiz
Son tahlilde, bu bir hafta içerisinde Gazze’de yaşanan olaylar, Filistin davası adına üzücü gelişmelerdir. Bu tür olayların neden ortaya çıktığını ve çözüm yollarını gündeme getirmediğimiz zaman, birbirimizi “ötekiler” sınıfında değerlendirmeye devam ettiğimiz sürece düşman olarak ne İsrail’e ne de Amerika’ya ihtiyacımız var. Hepimizde birbirimizi bitirecek yeterince güç var.
Artık farklı düşünsek de farklı düşündüğümüzü ama aynı mahallenin sakinleri olduğumuzu anlamamızın vakti geldi. Bizim gibi düşünmeyenlere hoşgörüyle yaklaşmamız, kendi düşüncelerimizi onlara dayatmamamız gerekiyor.
Bazı noktalardaki düşüncelerimiz farklı olsa da, aynı Allah’a iman eden, aynı peygambere tabi olan, aynı Kitab’ı hayata uygulama çabası içerisinde aynı kıbleye yönelen kişiler olarak, ümmetin ortak düşmanlarına karşı birlikte mücadele etmeliyiz.
Afganistan’da Taliban’ın yanında, Gazze’de Hamas’ın yanında, Lübnan’da da Hizbullah’ın yanında ümmetin düşmanlarına karşı omuz omuza olma erdem, şuur ve cesaretini gösterebilmeliyiz.
Zira şimdiye kadar birbirimizi ötelememizden tek karlı çıkanlar ümmetin düşmanları oldular hep...
İsa Eren, İsra Haber Genel Yayın Yönetmeni
isra haber
Hamas ile Gazze’deki Ensarullah adlı cemaat arasında çıkan tartışmalar İslam dünyasında yeni boyutlarıyla ele alınmaya devam ediliyor. Türkiye’deki tartışmalarda tarafgirlik, bilgi eksikliği ve yalan haberler hadiseleri normal seyrinden çıkararak farklı mecralara yönlendirmektedir.
İsra Haber olarak, Rafah’ta yaşanan bu krizi, Filistin’deki muhabirlerimiz ve birlikte çalıştığımız haber ajansları aracılığıyla yakından takip etme fırsatımız oldu. Lider ve alimlerle görüşerek, krizin neden kanlı bittiğini sorguladık.
Bu çerçevede, krizin doğuş sebebini, sonucunu ve bundan sonra tekrarlanmaması için yapılması gerekenleri tespit etmeye çalıştık.
Ensarullah Lideri Abdullatif, Hamas’tan Ne İstedi?
Ensarullah adlı cemaatin lideri Musa Abdullatif, bir doktor. Musa, son dönemde İsmail Heniyye hükümetindeki görevini icra etmemiş, greve destek vermişti. Greve destek verdiği için de Mahmud Abbas hükümeti tarafından maaşı tam olarak ödenmeye devam etmişti.
Abdullatif, Hamas hükümetini tekfir etmişti. Hatta Gazze savaşı günlerinde, “Biz, müşriğe karşı başka bir müşriğe; bir kafire karşı başka bir kafire destek olmayız” diyerek kenara çekilmişti. Abdullatif’in bu duruşu, Filistin Adalet Bakanı Muhammed Farac el Ğul ve İçişleri Bakanı Fethi Hammad tarafından gündeme getirildi.
Ensarullah’ın Hamas’tan talebi “İslam Emirliği’nin ilan” edilmesi ve “İslami müeyyidelerin” uygulanmasıdır. Musa’nın en bariz talebi, İslami hadlerin uygulanması, mesela hırsızın elinin kesilmesiydi.
Yine Musa, Hamas’ın İslami hükümleri uygulamaktan kaçındığını, laik bir parti olduğunu ve İslami devlet yerine demokrasi talebinde bulunduğunu iddia etti. Musa, Heniyye’ye çağrıda bulunarak Recep Tayyip Erdoğan gibi laik bir hükümetin demokrat lideri olmamasını istemekteydi.
Ensarullah, Hamas’a yaptığı talebinden geri adım atmadı. Taleplerindeki ısrarını korudu ve Heniyye’den İslam Emirliği’ni ilan etmesini istemeye devam etti. Hatta Musa, Cuma günü okuduğu hutbesinde Heniyye’nin ABD eski başkanı Carter ve Siyonizm karşıtı Yahudilerle görüşmesine karşı çıktı. Heniyye’ye “Kimden korkuyorsun? İngiltere’den mi Amerika’dan mı?” diye çıkıştı.
Musa, hutbesinin bir bölümünde ayrıca, Heniyye'ye "eğer isteklerimi yerine getirirsen hizmetçin olurum, eğer getirmezsen de İbn Teymiye Camisini elimden alamazsan" mesajını iletti.
Hamas: İslami Bir Hükümetiz
Musa’nın talepleri karşısında Gazze’deki hükümetin İslami esaslara bağlı olup olmadığını öğrenmek için İhvan-ı Müslimin’in Ürdün Murakıbı Dr. Hemmam Said’e mikrofon uzattık. Dr. Said’in yanıtı gayet net oldu: Hamas İslami bir yapıdır. Eksileri vardır. Bu eksiklerini de tedrici olarak tamamlama azmindedir.
Hemmam Said’den sonra mikrofonlarımızı Gazze’nin önde gelen alimlerinden Musa Ebu Culeydan’e tuttuk. Ebu Culeydan da hükümetin, İslami ceza hükümlerini uygulayabilmesi için zamana ihtiyacı olduğunu belirtti, Rabbimizin içki yasağını tedrici olarak getirmesini örnek gösterdi. Ebu Culeydan ayrıca, Musa’nın tüm aracıları reddettiğini, Filistin hükümetinin diyalog girişimlerini kabul etmediğini söyledi.
İsra Haber olarak Hamas Hareketi’nin önde gelen liderlerinden ve Adalet Bakanı Muhammed Farac el Ğul ile görüştük. Ğul, Musa’nın İslam Emirliği talebine şöyle yanıt verdi: “Zaten biz, İslami hükümleri uyguluyoruz. Uygulanmayan bir takım hükümler var bunlar da son derece basit meselelerdir. Bunlar zamanla, aşamalı olarak uygulamaya geçilecektir.” (Filistin muhabirimiz Ahmed Yasin’in Ğul ile yaptığı ve çarpıcı ifadelerin yer aldığı bu röportajı ilerleyen günlerde İsra Haber’de okuyabilirsiniz.)
Gazze’deki bu krizi Hamas liderlerinden Dr. İsmail Rıdvan ile de istişare ettik. İslam Üniversitesi’nde hadis hocası olan Dr. Rıdvan, Filistin Meclisi’nin yaklaşık 44 maddede değişikliğe gittiğini söyledi. Bir yandan İsrail’in saldırıları bir yandan da Fetih’le yaşanan sorunlara rağmen 44 madde, İslamileştirilmiş. İslam’a uygun hale getirilmiş. Bu, Filistin hükümetinin kanunları İslamileştirmesine önemli bir delildir.
Hamas ile Ensarullah Arasındaki Fark
Hamas ile Ensarullah arasında esasta bir fark yok. Her ikisi de İslam’ın hâkim olduğu bir devlet ve ülke kurmak istiyor, İslam’a aykırı olan her şeyi değiştirmek istiyor. Adalet bakanı Ğul’un açıklamasını yayınladığımız zaman da görüleceği üzere esasında Musa’nın talep ettiklerinin aynısını Filistin hükümeti ve Hamas da talep etmektedir.
Fakat Hamas, bu değişiklikleri tedrici olarak, halkın da kabul etmesini sağlayarak uygulamaya geçirmek isterken Ensarullah, bu yönteme karşı çıkmış ve “Ya şimdi Ya da şimdi” diye ısrar etmiş, İslam Emirliği’nin ilanı için şartların oluşup oluşmadığına ise hiç aldırış etmemiştir.
Bu arada Filistin Alimler Birliği üyesi ve Hamas lideri Dr. Yunus Astal, Hamas’a karşı yapılan tüm suçlamalara yanıt verdi. Dr. Astal, Ensarullah’ın İslami cezaları uygulama talebine karşı şunları söyledi: “Bu kişiler uçan başlar, kesilen eller ve kırbaçlanan sırtlar görmeyince birkaç kadın ve düğün onları kışkırtır ve kendilerince bozulmuş olan şeriata ağlarlar… Asıl sorun, bu kişilerin had cezalarını yerine getirmenin şartının insanların ihtiyacını gidermek olduğunu bilmemesidir.” (Astal’ın, Hamas aleyhindeki suçlamalara yanıt verdiği bu yazının tamamının İsa Haber’de okunmasının faydalı olacağı kanaatindeyiz.)
Yukarıda da zikrettiğimiz gibi Dr. Hemmam Said ve Ebu Culeydan da İslami müeyyedelerin, tedrici olarak uygulanmasını yani Hamas’ın metodunu desteklemekteler.
Hamas’ın içinde bulunduğu durumu daha net olarak anlamak için Ömer b. Abdülaziz ile oğlu Abdülmelik arasında geçen bir konuşmaya kulak verelim.
Bir gün Abdulmelik, babasına şöyle çıkışır: -“Ne diye sen, dinin hükümlerinin hepsini birden infaz etmiyorsun ?! Allah’a and olsun ki Hak uğrunda olduktan sonra senin ve benim aleyhimde kazanlar kaynasa aldırmam.”
Ömer b. Abdülaziz ise oğluna şu yanıtı verdi: “Hayır, yavrum! Böyle düşünme! Cenâb-ı Hak bile içkiyi önce iki sefer zemmetti; üçüncüde haram kıldı. Ben, insanlara hakkı bir defa toptan yükleyiverdiğim zaman onların bir çırpıda hakkı reddetmelerinden korkuyorum. Şayet böyle davranırsan fitne çıkarmış olursun!” (Ebu Nuaym el-İsfehânî, Hilyetü’l-Evliyâ, Beyrut, 1405, V, 354)
Şimdi de Hz Aişe validemizi dinleyelim: “…Kur’ân’dan ilk nazil olanlar, cennet ve cehennemin anlatıldığı mufassal surelerdir. İnsanlar İslâm’da toplandıkları zaman helal ve haram konularını içeren sureler inmiştir. Eğer başlangıçta ‘içki içmeyin’ şeklinde vahiy inseydi, ‘biz asla içki içmeyi terk etmeyiz’; ‘zina etmeyin’ şeklinde vahiy inseydi ‘biz asla zinayı terk etmeyiz’ derlerdi” (Buhârî, Sahîh, IV/101)
Evet, Hamas, İslami hükümlerin uygulanması için bazı şartların oluşmasını beklemektedir. Elbette bunun için öylece beklememekte, bu şartları oluşturmak için gerekli adımlarını atmaktadır. Liderlerin açıklamaları ve Gazze örnekliği, bu yönde ciddi adımların atıldığının göstergesidir.
Tabi burada, Hamas’ın kendi çıkarları için İslami hükümlerini uygulamadığını iddia etmemiz çok gülünç olur. Çünkü bu hareket, üç yıldır ambargo altında yaşıyor, baskılara maruz kalıyor. Son Gazze savaşındaki direnişi bunun delilidir. Taviz vermeleri için inanılmaz bir baskı sürecinden geçtiler. Buna rağmen bu hareketin liderleri, hiçbir ilkelerinden taviz vermemiştir. Bu baskı ve ambargonun sebeplerinden birisi de hareketin İslami olmasıdır.
Hamas liderleri yıllarını hapiste geçirmişler ama geri adım atmamışlar. Hamas’ın 30’dan fazla milletvekili İsrail tarafından tutuklandı. Bunlardan bir tanesinin dahi İslami ilkelerden taviz verdiklerini söylememiz mümkün mü?
Eğer Hamas’ı İslam Emirliği’ni ilan etmediği için İslam dünyasının farklı bölgelerindeki demokratik, laik kukla rejimlerle aynı kefeye koyarsak Gazze’de yıllarını İslam’a feda etmiş liderlere ve gençlere zulmetmiş oluruz. İkincisi, yukarıda belirttiğimiz gibi Gazze’deki yönetimin Filistin anayasasındaki bazı maddeleri İslam’a uygun hale getirme yönündeki çabalarını görmezden gelemeyiz.
Filistin hükümetinin, İslam’a aykırı uygulamaları düzeltme yönünde sarfettiği çabalar net olarak görülmediği ya da görülmek istenmediği için Ensarullah’ın Şeriat talebi haklı bulunmaktadır. Fakat, Filistin hükümetinin hükümlerin İslamileştirilmesi yönünde attığı adımlar dikkate alındığı zaman, Ensarullah’ın Şeriat talebinin haklılığı üzerinde karar vermeden önce biraz düşünülmek zorunda kalınacaktır kanaatindeyiz.
Hamas’ın Sonuçsuz Kalan Diyalog Çabaları
Gazze’de yaşanan bu üzücü olaylarla ilgili olarak Hamas’a en ciddi eleştiri, ölenlerin ve yaralananların olmasıdır. “Hamas, silahlı güç kullanmadan bu sorunu neden çözmedi?”, “Hamas, neden camiyi bombaladı?” vb sorular sorulmaktadır.
Elbette temenniler, sorunun şiddete başvurulmadan önce çözüme kavuşturulmasıydı. Fakat ısrarlı bir şekilde üstü kapatılan “Ensarullah’ın diyalog çabalarına karşı çıkmış olması” gerçekliği, Gazze’deki bu olaydaki tüm sorumluluğun Hamas’ın üzerine yıkılmasına yol açmıştır. Hakikat ise bazılarının iddia ettiklerinden aksi yöndedir.
Hamas hareketi, bazı Filistinli âlimleri Musa’ya gönderdi. Fakat bu alimlerin elleri boş döndüler. Diyalog çabaları yaklaşık iki ay öncesinden başlamıştı ve bugüne kadar sonuç alınamadan gelindi.Çünkü Hamas’ın muhatap olduğu cemaat, soruna diyalogla çözüm bulmak istememekteydi.
Hamas’ı eleştirenler, Hamas’ın “İslam Emirliği” ilanına ve “Şeriat” talebine kurşunla yanıt verdiğini iddia etmektedir. Fakat yukarıda da belirttiğimiz gibi Hamas, bu cemaatin taleplerine temelde karşı çıkmış değildi. Hamas’ın nihai hedefi, İslam’ın egemen olduğu bir yapıyı inşa etmektir. Fakat Hamas bu işin zamanlamasında bu kişilerle farklı görüşteydi..
Hamas’ın Ömer b. Abdülaziz’in metodunu benimsemesi, Gazze’de İslami hükümlere aykırı hareket ettiği ya da göz yumduğu gibi bir değerlendirme yapılmasına yol açmamalı. Çünkü Gazze’deki gerçeklik bunun aksini göstermektedir.
Mesela, eleştiri konusu olan düğünlerdeki İslam’a aykırı uygulamalar… Hamas, bunun için gerekli tedbirleri almaktadır. Hamas, düğünlerdeki İslam’a aykırı yöntemleri ıslah çalışmaları ve uyarılarıyla çözmeye çalışmaktadır. Hatalarında ısrarcı olanlar da gerekli ve farklı şekilde cezalandırılmaktadır. Ensarullah ise düğünün icra edildiği alana el bombası atarak sorunu çözmeye çalışmıştır. Fetih liderlerinden Muhammed Dahlan’nın kız kardeşinin bir ay önceki düğün merasimini bombalayanlar Ensarullah’a bağlı olan Filistinlilerdi.
Hamas’tan Ensarullah’a Silah Bırakma Çağrısı
Hamas, cemaatin taleplerini dinleyerek sorunu diyalogla çözme teşebbüsünde bulundu. Fakat uzattığı el, cemaat tarafından kesildi. Cemaat’in “İslam Emirliği” ilanı Hamas’ı zorunlu olarak harekete geçirdi. Öncelikle Hamas’ın kontrolünde olan Filistin polisi, cemaatteki kişilerin silah bırakması çağrısında bulundu. İddia edildiği gibi Hamas, doğrudan camiyi basmadı, camiye saldırmadı.
Cemaatin lideri Musa, Hamas’ın bu talebine olumsuz yanıt verdi. Cuma hutbesinde Gazze’deki herkese çağrıda bulunarak, kendilerine bağlanacak kişilerin ellerindeki silahlarla İbn Teymiye camisine gelerek biat etmelerini istedi.
Musa, Cuma hutbesinde ayrıca Filistin polisine işaretle “İbn Teymiye camisine yaklaşanların sonu gelmiştir” dedi. Musa’nın Cuma hutbesindeki bu ilanı, İçişleri Bakanı Fethi Hammad’ın “Arabulucu olarak giden Muhammed Şimali adlı komutanı öldürdüler” iddiasını doğrulamaktadır.
Adalet bakanı Muhammed Farac’ın da ifade ettiği gibi Ensarullah’a bağlı olan Filistinliler, caminin minaresinden hem Filistin polisini hem de sivil vatandaşları vurdular. Cemaatin silahını Hamas’a ve sivillere karşı kullanmasından sonra Hamas da Ensarullah’a karşılık vermek zorunda kaldı.
Hamas, karşılık vermeden önce yine arabulucuları Musa'ya gönderdir. Cuma namazından sonra akşam saatlerine kadar diyalog girişimi devam etti. Fakat tüm diyalog girişimi, Musa'nın karşı çıkması üzerine başarısızlıkla sonuçlandı.
Burada vurgulanması gereken önemli bir husus da Ensarullah'ın Cuma namazı öncesinde, namaz sırasında ve sonrasında, silahlı bağlılarıyla İbn Teymiye camisinde Hamas'a karşı gözdağı vermek istemesidir. Haberle ilgili fotolara bakılacak olursa bu net bir şekilde görülecektir.
Gazze'deki hangi camide, silahların gölgesinde namaz kılınmakta ki İbn Teymiye camisinde böyle bir namaz kılındı. Ki İsmail Heniyye'nin namaz kıldığı bir camide bile silahların gölgesinde namaz kılınmamaktadır.
Hamas’ı Operasyon Yapmaya İten Temel Sebep
Hamas’ı operasyon yapmaya iten temel sebep cemaatin silahlanma arzusu ve günden güne tehlikeli olacağı düşüncesidir. Hamas, cemaatin silahlanma teşebbüsünden sonra, fitnenin büyümeden ortadan kaldırılması kararına vardı. Çünkü müdahale etmediği zaman daha büyük sorunlarla karşılaşması işten bile değildi.
Zira tehlike sadece bu cemaatin isyanıyla da sınırlı değildi. Sadece 50-60 kişinin hadisesi olarak değerlendirilmemeli son olaylar. Fetih, Hamas’a karşı isyan başlatmak için her an fırsat kollamaktadır. Fetih’in bazı liderlerinin İsrail tanklarının üzerinde Gazze’ye girmek istedikleri bilinmektedir. Ensarullah’la başlayacak isyana Fetih’in de destek vermesi, 24 kişiyle biten olayların yüzlerle katlanarak devam etmesine yol açabilirdi.
Netice olarak cemaate mensup Filistinliler “Rabbim Allah’tır dedikleri için öldürüldüler” demek, yanlış bir değerlendirme olacaktır. Bu kişiler Şeriat talep ettikleri için de öldürülmediler. “Hamas, onlarca Müslüman’ı sırf fikirlerine karşı olduğu için katletti” iddiası da gerçeği yansıtmamaktadır.
Gazze’deki bu gerçekliğin yakından takip edilmemesi “Hamas’ın herhangi bir diyalog teşebbüsünde bulunmadan camiyi basarak Ensarullah’ı tasfiye ettiği” yorumlarının yapılmasına yol açtı. Hatta bu bilgi eksikliğinden kaynaklanan hataya sadece okuyucu kitlesi değil, İslami camianın referans kabul edilen kalemleri de düştü, Hamas’ın diyalog çabalarını görmezden gelindi.
Bilgi eksikliğine Fetih yanlısı basının yalan haberleri de eklenince, “bir kez daha” mazlum olan zalim konumuna düşürülmüş oldu. Üstelik Ensarullah mensubu Filistinli bir kişinin, üzerinde bulundurduğu bombaları patlatmasıyla Filistinli bir polisi de öldürdüğü de görmezden gelinmiş, İbn Teymiye camisinin minarelerine konuşlananların çevredeki Filistin polislerini vurmalarının üstü örtülmüş ve 11 yaşındaki bir kız çocuğun ölmesi de Hamas’ın üzerine yıkılmıştı.
Ensarullah'ın Gazze'deki Gücü
Ensarullah adlı cemaatin Gazze'deki varlığı yok denecek kadar azdır. Zihrettiğimiz gibi bu cemaate bağlı olanların sayıları 50 - 60 civarındadır. Bu kişilerden 7-8 tanesi çatışmalar sırasında yaşamlarını yitirdiler. Bir kısmı da tutuklandı. Böylece Gazze'deki güvenliği tehdit edecek seviyeye yükselmesi muhtemel olan bu cemaat, tamamen etkisiz hale getirildi.
Çatışmalardan bir gün sonra Ensarullah adına bir bildiri yayınlandı. Bu bildiride "Hamas'tan intikam alınacağı" ifade edildi. Bu bildirideki intikam çağrısı, çatışmaların yeniden başlayacağı kanaatlerinin oluşmasına sebep oldu. Fakat biz, bu cemaatin bundan sonraki süreçte Filistin sahasında etkin olacağı, çatışmaların yeniden başlayacağı iddiasını gerçek dışı bulmaktayız.
Çünkü bu bildirinin kimler tarafından yayınlandığı henüz bilinmiyor. Çatışmaların kızışmasını bekleyen Fetihlilerin, Ensarullah adına yayınlamış olduğu bir bildiri de olabilir. Diğer yandan Ensarullah'ın sahip olduğu düşüncenin Filistin tabanında ciddi bir yeri de yoktur.
Burada vurgulamak istediğimiz husus, Gazze'de "tekfir" düşüncesinin olmadığınıdır. Yoksa, Gazze'de bir çok kişi "selefidir". Hamas da bu selefilerin başında gelmektedir. Yani çatışma, Hamas ile selefiler arasında değil Hamas ile tekfirciler arasında cerayan etmiştir.
İkincisi, Ensarullah'a bağlı olan kişilerin Hamas'tan koptukları iddiasıdır. Hamas'tan bir kaç kişi bu cemaate geçmiş olabilir fakat bu sayı kesinlikle abartılacak boyutlarda değildir.
Bir yıl önce Der Spigel'de bir haber yayınlanmış bu habere Türkiye'deki bazı haber siteleri de yer vermişti. Haberde, Ensarullah'ın fikirlerine sahip başka bir cemaatin Filistin'de 5000 bağlısının olduğu, Hamas'tan her gün onlarca kişinin bu cemaate geçtiği iddia edilmekteydi. Bu haberin gerçek dışı olduğu geçen süre içerisinde çok daha iyi anlaşıldı. Ensarullah ile ilgili iddiaların da bir süre sonra daha net olarak anlaşılacağı kanısındayız.
Farklı Düşünsek de Beraber Hareket Etmeliyiz
Son tahlilde, bu bir hafta içerisinde Gazze’de yaşanan olaylar, Filistin davası adına üzücü gelişmelerdir. Bu tür olayların neden ortaya çıktığını ve çözüm yollarını gündeme getirmediğimiz zaman, birbirimizi “ötekiler” sınıfında değerlendirmeye devam ettiğimiz sürece düşman olarak ne İsrail’e ne de Amerika’ya ihtiyacımız var. Hepimizde birbirimizi bitirecek yeterince güç var.
Artık farklı düşünsek de farklı düşündüğümüzü ama aynı mahallenin sakinleri olduğumuzu anlamamızın vakti geldi. Bizim gibi düşünmeyenlere hoşgörüyle yaklaşmamız, kendi düşüncelerimizi onlara dayatmamamız gerekiyor.
Bazı noktalardaki düşüncelerimiz farklı olsa da, aynı Allah’a iman eden, aynı peygambere tabi olan, aynı Kitab’ı hayata uygulama çabası içerisinde aynı kıbleye yönelen kişiler olarak, ümmetin ortak düşmanlarına karşı birlikte mücadele etmeliyiz.
Afganistan’da Taliban’ın yanında, Gazze’de Hamas’ın yanında, Lübnan’da da Hizbullah’ın yanında ümmetin düşmanlarına karşı omuz omuza olma erdem, şuur ve cesaretini gösterebilmeliyiz.
Zira şimdiye kadar birbirimizi ötelememizden tek karlı çıkanlar ümmetin düşmanları oldular hep...
İsa Eren, İsra Haber Genel Yayın Yönetmeni
isra haber