Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Soru Gece, Gündüz, Gökyüzü, Yeryüzü ve Gemiler Hakkında Nasıl Tefekkür Ediyorsunuz?

7 Çevrimdışı

7 Nokta

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun Aleykum
Kur'an'da sık sık gece ve gündüzden, yeryüzü ve gökyüzünden örnekler veriyor. Buralara bakıp akletmemiz isteniyor.

Şehir hayatında bunları gerçekten tefekkür edebiliyor musunuz ? Artık apartmanlardan yıldızlar, ay dahi gözükmüyor. Yeryüzü de apartman dolmuş durumda. Bu ayetlerin tefekküründen uzaklaşarak ALLAH a yakınlık vesilesinden de uzaklaşıyor olabiliriz. Belki fıtratımız bile bozuluyor. Nasıl tefekkür ediyorsunuz ?

ALLAH Teala ayrıca çok sık gemileri örnek gösteriliyor gibi geldi.
Gemilerin tefekkürünü ve hikmetini nasil görüyorsunuz ?
 
Mustafa bin Yılmaz Çevrimdışı

Mustafa bin Yılmaz

''Selef,selef ve selef...''
İslam-TR Üyesi
Aleykum selam ve rahmetullahi ve bereketuhu..

Tefekkür herkesin bildiği gibi düşünme, akletme manalarına gelmekte. En güzel tefekkür olayı İbrahim a.s'ın tefekkürüdür:

“(Hz İbrahim) Gece, üstünü örtüp bürüyünce bir yıldız görmüş ve demişti ki: 'Bu benim rabbimdir.' Fakat (yıldız) kayboluverince: 'Ben kaybolup-gidenleri sevmem' demişti. “Ardından ay'ı, (etrafa aydınlık saçarak) doğar görünce: 'Bu benim rabbim' demiş, fakat o da kayboluverince: 'Andolsun' demişti, 'Eğer Rabbim beni doğru yola erdirmezse gerçekten sapmışlar topluluğundan olurum.” “Sonra güneşi (etrafa ışıklar saçarak) doğar görünce: 'İşte bu benim rabbim, bu en büyük' demişti. Ama o da kayboluverince, kavmine demişti ki: 'Ey kavmim, doğrusu ben sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım.” “Gerçek şu ki, ben bir muvahhid olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana çevirdim. Ve ben müşriklerden değilim.” 6/En’âm, 76 Hz İbrahim a.s, bu şekilde tefekür etmenin önemini göstermiştir.

Değinmek istediğim konu şu. Tefekkür ederek rakipleri tek tek eliyorsun ve Allah'a ulaşabiliyorsun. Etrafın geniş olduğu bir park, orman gibi yerlerde bu tefekkürü yaşayabilirsiniz. Yine deniz manzarasi karşısında, çiçeklerin bulunduğu bir ortamda, hayvanların olduğu bir yerde( hayvanat bahçesi gibi) tefekkür edebilirsiniz.
 
7 Çevrimdışı

7 Nokta

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Aleykum selam ve rahmetullahi ve bereketuhu..

Tefekkür herkesin bildiği gibi düşünme, akletme manalarına gelmekte. En güzel tefekkür olayı İbrahim a.s'ın tefekkürüdür:

“(Hz İbrahim) Gece, üstünü örtüp bürüyünce bir yıldız görmüş ve demişti ki: 'Bu benim rabbimdir.' Fakat (yıldız) kayboluverince: 'Ben kaybolup-gidenleri sevmem' demişti. “Ardından ay'ı, (etrafa aydınlık saçarak) doğar görünce: 'Bu benim rabbim' demiş, fakat o da kayboluverince: 'Andolsun' demişti, 'Eğer Rabbim beni doğru yola erdirmezse gerçekten sapmışlar topluluğundan olurum.” “Sonra güneşi (etrafa ışıklar saçarak) doğar görünce: 'İşte bu benim rabbim, bu en büyük' demişti. Ama o da kayboluverince, kavmine demişti ki: 'Ey kavmim, doğrusu ben sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım.” “Gerçek şu ki, ben bir muvahhid olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana çevirdim. Ve ben müşriklerden değilim.” 6/En’âm, 76 Hz İbrahim a.s, bu şekilde tefekür etmenin önemini göstermiştir.

Değinmek istediğim konu şu. Tefekkür ederek rakipleri tek tek eliyorsun ve Allah'a ulaşabiliyorsun. Etrafın geniş olduğu bir park, orman gibi yerlerde bu tefekkürü yaşayabilirsiniz. Yine deniz manzarasi karşısında, çiçeklerin bulunduğu bir ortamda, hayvanların olduğu bir yerde( hayvanat bahçesi gibi) tefekkür edebilirsiniz.
ALLAH razı olsun bu ayeti hiç böyle düşünmemiştim. Evet belki burada nasıl tefekkür edeceğimizin yolu gösterilmiş ve tefekkürün tevhidi bakış açısına götürmesi gerektiğini anlatmış.

Şöyle ki, ALLAH ne güzel yaratmış da bir bakış açısıdır. Sadece güzelliğe bakarak Rabbimizin cemal sıfatları da görülebilir. Ama ayette direkt tevhidi bakışı anlatmış Allahualem.

Gemiler hakkındaki düşünceniz nedir kardeşim ?
 
Mustafa bin Yılmaz Çevrimdışı

Mustafa bin Yılmaz

''Selef,selef ve selef...''
İslam-TR Üyesi
ALLAH razı olsun bu ayeti hiç böyle düşünmemiştim. Evet belki burada nasıl tefekkür edeceğimizin yolu gösterilmiş ve tefekkürün tevhidi bakış açısına götürmesi gerektiğini anlatmış.

Şöyle ki, ALLAH ne güzel yaratmış da bir bakış açısıdır. Sadece güzelliğe bakarak Rabbimizin cemal sıfatları da görülebilir. Ama ayette direkt tevhidi bakışı anlatmış Allahualem.

Gemiler hakkındaki düşünceniz nedir kardeşim ?
Allah'ın izni olmadan bir yaprak dahi hareket etmiyorken, denizde bulunan herhangi bir canlı veya suyun en ufak bir hareketi de Allah'ın izni ile hareket eder. Gemilerin, teknelerin, vapurların suyun üzerinde batmadan ilerlemesi de ancak ve ancak Allah'ın izni iledir.

Allah her meselede olduğu gibi bu konuda da muazzam ayetler indirmiştir. Bunlardan bir tanesi İbrahim suresi 32. Ayettir:

"Allah ki, gökleri ve yeri yaratan, gökten su indirip onunla size rızık olmak üzere çeşit çeşit meyveler, ürünler çıkaran O’dur. Koyduğu kanunlara uyarak denizde yüzüp giden gemileri size boyun eğdiren ve ırmakları hizmetinize veren de O’dur."

Kuran ve sünnet bizlere rehberlik etmekte.
Tefekkürümüzü ayet ve hadisler ile tasdik edebiliriz. Bu şekilde tefekkürümüz kalbimize tam olarak yerleşir ve sapa sağlam olur. Allahu alem.
 
7 Çevrimdışı

7 Nokta

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Allah'ın izni olmadan bir yaprak dahi hareket etmiyorken, denizde bulunan herhangi bir canlı veya suyun en ufak bir hareketi de Allah'ın izni ile hareket eder. Gemilerin, teknelerin, vapurların suyun üzerinde batmadan ilerlemesi de ancak ve ancak Allah'ın izni iledir.

Allah her meselede olduğu gibi bu konuda da muazzam ayetler indirmiştir. Bunlardan bir tanesi İbrahim suresi 32. Ayettir:

"Allah ki, gökleri ve yeri yaratan, gökten su indirip onunla size rızık olmak üzere çeşit çeşit meyveler, ürünler çıkaran O’dur. Koyduğu kanunlara uyarak denizde yüzüp giden gemileri size boyun eğdiren ve ırmakları hizmetinize veren de O’dur."

Kuran ve sünnet bizlere rehberlik etmekte.
Tefekkürümüzü ayet ve hadisler ile tasdik edebiliriz. Bu şekilde tefekkürümüz kalbimize tam olarak yerleşir ve sapa sağlam olur. Allahu alem.
Gece ve gündüz, uyumanız, çalışarak Allah'ın lütfundan nasibinizi aramanız da, O'nun varlığının, kudretinin delillerindendir. (Rum:23)
Rabbiniz o kudret sahibidir ki, lütfundan nasip arayasınız diye sizin için denizde gemiler yürütüyor; gerçekten O, size karşı çok merhametidir. (İsra:66)

Anladım kardeşim konuyu açarken bu ayetleri görmüyoruz hakikatine ulaşmak zor olur diye düşünüyordum ama ille görmeden de ilmel yakin tefekkür de mevcut evet. Yine anlatmak istediğimi tam anlatamadım. ALLAH beyanı öğretti ...

Bismillah deyip anlatmaya çalışayım:
ALLAH Teala yeryüzünü gezip dolaşmaz mısınız der,
Mesela meal okurken sürekli kendimdeki olmamışlığı hissediyorum. Diyor ki o beldeleri gezip bakmadılar mı sonları nasıl oldu... Ya da o helak olmuş kavimlerin ardından ayetler bıraktığını söylüyor. Bu ayetlere hakiki manada ulaşamıyoruz. Mesela çimlerle dolu bahçede ne kadar tefekkür edilir, muhtemelen nakıs kalacak. Gerçekten yeryüzünü ve gökyüzünü de tefekkür edemiyoruz. Hz. İbrahim Aleyhisselam yıldızlara, aya bakarak tevhide ulaşmış ama şehirde yaşayanlar için pek mümkün değil. Belki daha yakin iman eden kullar olacakken;

Yaşadığımız yerler bizim kulluk potansiyelimizi kısıtlıyor olabilir mi ?
 
Mustafa bin Yılmaz Çevrimdışı

Mustafa bin Yılmaz

''Selef,selef ve selef...''
İslam-TR Üyesi
Gece ve gündüz, uyumanız, çalışarak Allah'ın lütfundan nasibinizi aramanız da, O'nun varlığının, kudretinin delillerindendir. (Rum:23)
Rabbiniz o kudret sahibidir ki, lütfundan nasip arayasınız diye sizin için denizde gemiler yürütüyor; gerçekten O, size karşı çok merhametidir. (İsra:66)

Anladım kardeşim konuyu açarken bu ayetleri görmüyoruz hakikatine ulaşmak zor olur diye düşünüyordum ama ille görmeden de ilmel yakin tefekkür de mevcut evet. Yine anlatmak istediğimi tam anlatamadım. ALLAH beyanı öğretti ...

Bismillah deyip anlatmaya çalışayım:
ALLAH Teala yeryüzünü gezip dolaşmaz mısınız der,
Mesela meal okurken sürekli kendimdeki olmamışlığı hissediyorum. Diyor ki o beldeleri gezip bakmadılar mı sonları nasıl oldu... Ya da o helak olmuş kavimlerin ardından ayetler bıraktığını söylüyor. Bu ayetlere hakiki manada ulaşamıyoruz. Mesela çimlerle dolu bahçede ne kadar tefekkür edilir, muhtemelen nakıs kalacak. Gerçekten yeryüzünü ve gökyüzünü de tefekkür edemiyoruz. Hz. İbrahim Aleyhisselam yıldızlara, aya bakarak tevhide ulaşmış ama şehirde yaşayanlar için pek mümkün değil. Belki daha yakin iman eden kullar olacakken;

Yaşadığımız yerler bizim kulluk potansiyelimizi kısıtlıyor olabilir mi ?
Bu herkes için değişen bir konu olabilir. Bana göre şöyle;

Abidler dağlarda, mağaralarda yaşarlar. Alimlerin hayatları hep fakirlik, saadelik ile geçmiştir. Kişi saadelik olduğu zaman elbette tefekkürü artar. Bana göre elbette yaşadığımız yerler bizim kulluk potansiyelimizi kısıtlıyorlardır. Gerek çevremizdeki insanlar olsun, gerek duyduğumuz gürültüler olsun gerekse de binalar vs olsun.

Bir orman da gerçekleştirdiğin tefekkürü evin damında yapamazsın. Çünkü beynini odaklaman gereken bir çok şey vardır. Abid gibi kullukta zirveye çıkmış olanlar az önce belirttiğim gibi saade bir yaşam yaşamışlardır. Hatta eskiden şehirleşmenin bu kadar fazla olmadığı zamanlarda bile bu durum fark ediyor. Forum da bu konu hakkında bir konu bile açılmıştı. Şehir yaşamımı, ilkel(köy) yaşamımı mı diye.

Yine mescide gittiğin zaman orada yaptığın zikirleri bile evde veya sokakta yapamazsın. Orda kıldığın namaz gibi, namazdan aldığın o zevki evde alamazsın. Bunlar kısıtladığının birer göstergesidir. Sadece yaşadığımız yerler değil. Yukarda belirttiğim gibi, zaman, insan, ses gibi gürültülerde bu potansiyeli kısıtlar.

Yani benim cevabım, yaşadığımız yerler bizim kulluk potansiyelimizi kısıtlar.
 
7 Çevrimdışı

7 Nokta

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Bu herkes için değişen bir konu olabilir. Bana göre şöyle;

Abidler dağlarda, mağaralarda yaşarlar. Alimlerin hayatları hep fakirlik, saadelik ile geçmiştir. Kişi saadelik olduğu zaman elbette tefekkürü artar. Bana göre elbette yaşadığımız yerler bizim kulluk potansiyelimizi kısıtlıyorlardır. Gerek çevremizdeki insanlar olsun, gerek duyduğumuz gürültüler olsun gerekse de binalar vs olsun.

Bir orman da gerçekleştirdiğin tefekkürü evin damında yapamazsın. Çünkü beynini odaklaman gereken bir çok şey vardır. Abid gibi kullukta zirveye çıkmış olanlar az önce belirttiğim gibi saade bir yaşam yaşamışlardır. Hatta eskiden şehirleşmenin bu kadar fazla olmadığı zamanlarda bile bu durum fark ediyor. Forum da bu konu hakkında bir konu bile açılmıştı. Şehir yaşamımı, ilkel(köy) yaşamımı mı diye.

Yine mescide gittiğin zaman orada yaptığın zikirleri bile evde veya sokakta yapamazsın. Orda kıldığın namaz gibi, namazdan aldığın o zevki evde alamazsın. Bunlar kısıtladığının birer göstergesidir. Sadece yaşadığımız yerler değil. Yukarda belirttiğim gibi, zaman, insan, ses gibi gürültülerde bu potansiyeli kısıtlar.

Yani benim cevabım, yaşadığımız yerler bizim kulluk potansiyelimizi kısıtlar.
O hâlde ALLAH'ın istediği ayetlere ulaşıp tefekkür edebilmek için (imanın artması için) bu konuda da Müslümanların plan yapması, çabalaması gerekiyor. Çabadan sonra bu mekanlara ulaşmak ALLAH'ın lütfundan nasip etmesine bağlı olacak.
Allahualem.
Allah razı olsun kardeş.
 
Mustafa bin Yılmaz Çevrimdışı

Mustafa bin Yılmaz

''Selef,selef ve selef...''
İslam-TR Üyesi
O hâlde ALLAH'ın istediği ayetlere ulaşıp tefekkür edebilmek için (imanın artması için) bu konuda da Müslümanların plan yapması, çabalaması gerekiyor. Çabadan sonra bu mekanlara ulaşmak ALLAH'ın lütfundan nasip etmesine bağlı olacak.
Allahualem.
Allah razı olsun kardeş.
Amin ecmain, sizdende uhtim.
 
Ummu Aişe Çevrimdışı

Ummu Aişe

حسبنا الله ونعم الوكيل
Site Emektarı
Es selamu aleykum kardeşim,

Rabbimizin tefekkür etmemiz için söylediği her şeyi bizzat görmemiz gerekmiyor, misal meyve çeşitleri de çoktur ve ama gidip dünya üzerindeki her meyveyi tatmamız gerekmiyor. Tefekkür için, bunları genel hatları ile bilip, Rabbimizin verdiği hayal gücümüzü kullanmak kâfidir. Ki oyuncak bir gemiyi bir kovanın içinde yüzdürsek, suyun nasıl onu kaldırdığını orda da görebiliriz. Yani olay gemiyi görmek değil, bunu düşünerek kavramak ve bundan yola çıkarak Rabbimizin büyüklüğüne şahidlerden olmak.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt