2002 yılında Afganistan’da Amerikalılara karşı El-Kaide’ nin yanında yer alıp savaştığı gerekçesiyle tutuklanan 23 yaşındaki Ömer Hıdır beş farklı suçtan yargılanıyor. İki haftadır süren celseler aracılığıyla hem Afganistan’daki sorgu esnasında hem de Guantanamo’da işkenceye maruz kaldığını belirten Hıdır’ın işkence sonucu değil gönüllü itirafta bulunduğu söyletilmeye çalışılıyor.
Vahşi lakaplı Dameon Corsetti, silahlı çatışmada sırtından ve göğsünden yaralanmasının ardından Bagram’da (Afganistan'da) Amerikan askeri hastanesine kaldırılmasından iki gün sonra Ömer Hıdır’ı ilk sorguya çeken dedektifti.
Corsetti Bagram’da soruşturma esnasında esirlerin kelepçelendiğini, çığlık saatleri için fiziksel baskı mekanlarında bağlandıklarını, eşyaların kırıldığını, Amerikan hapishanelerindeki mahkumlara uygulanıyor olma ihtimali olan şiddet ve tecavüzlerden bahsedildiğini açıkladı.
Müfettişin beyanatına göre müfettişler mahkumları yardımlaşmadıkları taktirde Arap ülkelerindeki ya da İsrail’deki hapishanelere göndermekle tehdit ediyordu. Mahkumlar sürekli köpek havlamaları ve çığlık sesleri duymak zorunda bırakılıyor.
Corsetti’nin bu açıklamaları, Ömer Hıdır’ın itiraflarının baskı ve işkenceler neticesinde gelip gelmediğinin tespit edilmesi için yapılan oturum esnasında geldi. Zira itiraflar gerçekten baskı sonucu yapılmışsa Afganistan’da bir Amerikan askerinin el bombasıyla öldürülmesinden yargılandığı mahkemede delil olarak kullanılmayacak. Ancak mahkemede Hıdır’ın gönüllü olarak itirafta bulunduğu söylettirilmeye çalışılıyor.
Corsetti, Hıdır’ın savunma ekibinin talep ettiği bir şahit olarak mahkeme celsesine katıldı. Bagram’daki tutuklulara kötü muameleden suçlanan dedektif bu suçlamalardan beraat etti. Şu anda Afganistan’daki kötü tecrübesi ve yaşadığı şokun ardından işini bırakmış durumda.
Müfettiş Corsetti Hıdır’ı sadece bir kere sorguladı. Bu nedenle Hıdır’a karşı kötü muameleye açık bir örnek getiremedi. Ancak savunma ekibi müfettişin söylediklerinin hapishanedeki mahkumlara yapılan sorgulardaki genel havaya delil teşkil ettiğine işaret etti.
Corsetti’nin söyledikleri arasında çarpıcı noktalardan bir tanesi de müfettişlerin üst düzey sorumlular; özellikle de o dönemde savunma bakanı Ramsfild’in bürosu tarafından sürekli baskı altında tutuldukları idi. Kendilerinden sürekli yeni bilgiler getirmeleri ve haftalık 20-40 sayfa arası raporlar yazmaları bekleniyordu.
Corsetti’nin şahitliği esnasında söylediklerine yargıcın ne ölçüde kıymet vereceği ise tam olarak kestirilemiyor. Çünkü Hıdır’ın gönüllü mü yoksa zorla mı itirafta bulunduğu hususunda vereceği karar henüz belli değil.
Celselerin ikinci haftasına girmesiyle avukatlar Hıdır’ın hoşgörü görme karşılığında suçlu olduğunu kabul etmesi için uğraşıyor.
Hıdır’ın avukatlarından Barry Coburn şöyle dedi: “Corsetti’nin ifadeleri, mahkumların nasıl da korkutularak sorgulandığını açıkça ortaya koyuyor. Başka bir müfettiş de bu yöntemleri Hıdır’a karşı kullandığı yönünde şahitlik edecek.”
Ona şefkatle yaklaştım
Corsetti sorguladığı sırada Hıdır’ın çok kötü yaralı olduğunu ona bir çocuk gözüyle baktığını (15 yaşındaydı) ve şefkat beslediğini ve dünyanın en kötü yerinde tutulduğunu (Bagram Hapishanesi) söyledi.
Bugün yaşı 23 olan Ömer Hıdır 27 Temmuz 2002 tarihinde Afganistan’da El-Kaide’ye tabi olduğu sanılan bir grupla girilen çatışma sırasında sırtından ve omzundan aldığı yaraların neticesinde yakalanıp esir alınmış, şarapnel parçasının gözüne gelmesiyle de sol gözünü kaybetmişti.
Hıdır 2002 yılının Ekim ayında Guantanamo’ya gönderildi. Adam öldürme, El-Kaide ile plan kurma, Amerikan kuvvetlerini hedef alacak şekilde yol kenarlarına bomba yerleştirme gibi 5 farklı suçtan yargılanan Guantanamo’nun en küçük mahkumu eğer suçları sabit kılınırsa ömür boyu hapis cezasına çarptırılacak.
Hıdır, hem Afganistan’da sorgulandığı sırada hem de Guantanamo’da kendisine vurulduğunu, ağrılar hissedecek şekillere sokularak zincirlendiğini, kendi üzerine idrarını yapmak zorunda bırakıldığını, köpeklerle korkutulduğunu, dondurucu düzeyde soğuğa maruz bırakıldığını, uykudan mahrum edildiğini ve tecavüzle tehdit edildiğini iddia etti.
Şu ana kadar şahitlik yapan Federal Araştırma Bürosu (FBI) fertleri ile 8 askeri müfettiş ise herhangi bir ihlal görmediklerini hatta duymadıklarını söyledi. Yapılan soruşturmaların güvene dayalı sevgi ve gönüllülük çerçevesi içerisinde gerçekleştiğini iddia etti.
tımeturk...