Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Gülen: İntihar bombacıları cehennemin ortasına...

ibni kayyım Çevrimdışı

ibni kayyım

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Gülen: İntihar bombacıları cehennemin ortasına...


Fethullah Gülen, 'intihar bombacısı' ya da 'intihar suikastçisi' olarak adlandırılan kişilerin cennete değil 'cehennemin tam ortasına' gideceklerini bildirdi. Gülen, İslam'ın 'modernite' ile bir tezat oluşturmadığını bildirdi.


Almanya´nın önde gelen gazelerinden Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) yaklaşık bir ay sonra Fethullah Gülen'i sayfalarına yeniden konuk etti. Bir önceki yazıda ABD'deki eğitim ve diyalog kurumlarını mercek altına almıştı. Rainer Hermann bu kez de Gülen ile kapsamlı bir röportaj gerçekleştirdi. "Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında barış içinde bir ortak yaşam mümkün müdür?" sorusuna Gülen, "Evet. Müslümanların ve Hıristiyanların barış içinde bir ortak yaşamın tehlikeye girmesinin sebebi her iki tarafta da marjinal grupların kendini göstermesidir. Bazı Müslümanlar İslam dininin kutsal saydığı değerlere yapılan saldırı ve karalamalara karşı reaksiyonlarını ortaya koyarken dengeyi muhafaza edemiyor, aşırıya kaçıyorlar. Halbuki bu karalama kampanyalarını yapanların asıl niyetleri, gazetelerde verdikleri demeçlerde görüldüğü gibi, Müslümanları infiale sevk etmek ve bununla İslam'ı karalamak. Bu gerçeği fark edemeyen Müslümanlar, münferit bir grubun yaptıklarından yola çıkarak bütün Batı ve Hıristiyan dünyasını İslamofobi ile suçlama yoluna gidiyor" yanıtını verdi.

Hz. Muhammed'e ilişkin bir nefret filminin İslam dünyasının bir çok ülkesinde kısmen şiddetin eşlik ettiği şekilde protestolara yol açtığını hatırlatan FAZ'ın "Sizce hangisi daha önemlidir? Düşünce özgürlüğü mü, dinlere saygı mı?"
sorusuna ise Gülen şu yanıtı verdi:

"Bütün dinlere karşı saygıya ihtiyacımız var. BM veya AB bu anlamda bütün kutsallara saygılı olmamızı gerektiren bir kanun çıkarabilirler mi? Ancak bu fikir hürriyetiyle bu mesele çelişir mi çelişmez mi? Bu yüzden bu bana zor gibi geliyor. Bu meseleyi en iyisi mi insanları iyi karakterli olacakları şekilde yetiştirerek çözmek gerekiyor. Hukuki kurallar bu meseleyi çözemiyor."

İNTİHAR BOMBACILARI CEHENNEME...

Fethullah Gülen, "İntihar suikastçileri bu eylemlerini neden İslam'a dayandırıyor?" sorusuna da "Geçmişte hükümdarlar bazı zulümler, haksızlıklar yapmış, sonra da İslam´ın arkasına saklanmış. Günümüzde bunun daha vahşileri işleniyor. Bizde savaşlar din adına oluyor deniyor. Fakat ben buna ihtimal vermiyorum. Şahsi menfaatler rol oynamıştır. Din adına cinayetler işletiyorlar. Halbuki bunlar dine karşı işlenmiş cinayetlerdir. İntihar suikastçileri cennete değil cehennemin tam ortasına giderler. Din adına cinayet işlenemez, adalet, ayaklar altına alınamaz, dini zalimane gösteren işlere girişilemez" dedi.

Gülen hareketinin kendisini "Türkiye'de İslam'ın yenileyicisi ve yeni Anadolu elitinin manevi rehberi" olarak tanımladığını hatırlatan FAZ'ın "İslam modern olabilir mi yoksa sadece modern dünyanın İslamlaştırılması mı söz konusu?" sorusuna ise Fethullah Gülen, şu yanıtı verdi:

"Yenileyici ve manevi liderlikle ilgili sözlerinizi kabul etmiyorum. Tartışma götürmeyen mevzu şudur ki, modernitenin tek boyutlu bir tanımlaması yoktur. Moderniteye dair kaynaklarda akıl ve bilimin önemi, fertlerin başkalarının veya devletin iktidarından kurtulması, inanç ve düşünce özgürlüğü, insan haklarının korunması, hukukun ve demokratik yönetimin üstünlüğü gibi prensiplerden bahsedilir. Bunların hiçbiri İslami değerlerle tezat teşkil etmez. Müslümanların bu prensipleri ferdi ve devletsel düzlemde hayata geçirmeleri İslam'ın modernleştirilmesi anlamına gelmez. Burada daha ziyade İslam'ın yorumlanabilir taraflarının modernitenin eseri olan ve İslam'ın temel prensipleriyle çelişmeyen prensipler doğrultusunda yorumlanması söz konusudur. Diğer taraftan İslam'ın modernitenin yorumlarında ve kullanımlarında da rastlanılan her talebi tasvip ettiğinden de yola çıkamayız. Mesela insana ve kainata tamamen materyalist bir bakışla yaklaşma, laikliğin dinsizlik olarak pratiğe uygulanması, sınırsız mutlak özgürlükler veya dinin sonunun geldiği veya yerini akıl ve bilimin aldığı iddiası. Diğer taraftan, Müslümanların moderniteye kendi renklerini katmalarına ve belli meselelerde kendi yorumlarını geliştirmelerine "modernitenin İslamlaştırılması' da denemez."

ATEİSTLİK MESELESİ

Alman gazetesinin Fethullah Gülen'e yönelttiği sorular ve yanıtları şöyle:

"Soru: Ateizm Avrupa'da yayılıyor. Bir Müslüman böyle bir ortamda nasıl yaşayabilir?

Gülen: Her insan insandır. İnsan Allah'ın en harika sanatıdır ve ona saygı en başta gelir. Allah Kuranda, "Biz insanı en güzel şekilde yarattık" buyuruyor. Eğer saygı bekliyorsanız, karşı tarafa saygıda kusur etmemeniz lazım. Ateiste karşı da böyle davranmak gerekir. Ama bazı davranışlara saygı duyulmayabilir. Bu Müslüman da olabilir, Hıristiyan, ateist, deist de olabilir. Eğer bir insan zulmediyor, kan döküyorsa, insanların hukukunu çiğniyor, yüksek ahlakı zedeliyor demektir. Eğer bir insan bir şeye karşı mücadele etmek istiyorsa bu gibi olumsuz özelliklere karşı mücadele etmelidir.
Soru: Demokrasi, çoğulculuk ve insan hakları gibi temel kazanımlar sadece Batının icat ettikleri şeyler mi, yoksa evrensel değerler olarak kabul edilip İslami toplumlarda da uygulanabilirler mi?

Gülen: Demokrasi, çoğulculuk, insan hakları sadece batıda ve modern dönemlerde ortaya çıkmış değerler değildir. Demokrasinin gelişim sürecinde birçok farklı uygulamalar olmuştur. Demokrasi kavramı; "sosyal', "liberal', "Hıristiyan', "doğrudan', "temsili', "parlamenter' vesaire gibi farklı kavramlarla anılır. Hâlbuki pratikte bazen bunlardan biri diğerini demokrasi de kabul etmeyebilir. Şayet demokrasinin temelini teşkil eden birtakım prensiplerden bahsedilecekse, bu prensiplerin İslami değerler ve yönetime ait getirdiği prensiplerle muvafakat içerisinde olduğunu söyleyebiliriz. Meşveret, adalet, din özgürlüğü, bireylerin ve azınlıkların haklarının korunması, halkın yöneticilerinin seçilmesinde söz sahibi olması ve yöneticilerin icraatlarından mesul olması, azınlık veya çoğunluğun tahakkümüne izin verilmemesi hem İslam hem de demokrasinin kabul ettiği değer ve prensiplere misal olarak verilebilir. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, İslam'ın yönetimle alakalı genel prensipleri Müslüman bir toplumda demokrasinin uygulanmasına mani olmadığı gibi, demokrasinin uygulanmasına uygun bir zemin teşkil eder.

Soru: Medine Yahudileri ile ilgili olan ayet gibi birçok Kur'an ayeti başkalarının hukukunu sınırlandırmıyor mu?

Gülen: Bazı sureler birbiriyle tezat içinde gözükse bile vahiylerin hangi vesile ile indiğine dikkatle bakmak lazımdır. Belirleyici olan surelerin genellemeci bir yaklaşımla şahıs ve gruplara değil tavır ve davranışlara yönelik olduğudur. İslam dini Hıristiyanlarla, Yahudilerle ve müşriklerle olan ilişkisini inanç farklılığı üzerine değil, onların tavır ve davranışlarına göre inşa etmiştir. Din özgürlüğünün korunması Müslümanlar kadar gayrimüslimler söz konusu olduğunda da uyulması gereken İslami bir prensiptir.

Soru: Düşüncenizde kadının rolü nedir?

Gülen: Kadın, fıtratına ters düşmemesi ve dini hassasiyetleri gözetmesi kaydıyla, toplumun hemen her alanında hâkimlik ve devlet başkanlığı da dâhil olmak üzere değişik rolleri üstlenebilir. Kadının rolü sadece evinin işleriyle meşgul olmak ve çocuk büyütüp yetiştirmekle sınırlı değildir. Bugün İslam ve kadın özellikle Batı dünyasında menfi çerçevede en çok gündeme getirilen konuların başında gelmektedir. Olumsuz görünen hususlar, yaşandığı dönemin şartları ve o zamanki devletlerin uygulamaları dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Ayrıca bazı bölge ve toplumlarda Müslüman olmadan önceki âdet ve geleneklerin Müslüman olduktan sonra da günümüze kadar devam ettiği göz önünde bulundurulmalıdır. Bunların da İslam'a fatura edilmesi doğru olmaz. Müslümanlıkta kadının toplum içindeki rolünü ve hareket alanını daraltma asla söz konusu değildir. Maalesef, bu gerçek zamanla bazı Müslümanlar arasında dahi göz ardı edilmiş.

Soru: Hareket ağınızda kadının yerinin nerede olması gerektiğini düşünüyorsunuz?

Gülen: Geçmişe nazaran ciddi mesafelerin kat edildiği vaki olmak birlikte gerek toplum gerekse harekette kadınların katılımı noktasında olması gereken yerde olduğumuz söylenemez. Hareketin bayan katılımcıları da insanlığa faydalı olma yolunda önemli fonksiyonlar eda ediyorlar; hemen her faaliyette erkeklerin yaptıkları gibi, ellerindeki bütün imkânları kullanıyor, hal ve tavırlarıyla başkalarına da örnek oluyorlar. Kendi eğitim ve birikimlerine göre idarecilik de dâhil olmak üzere üzerlerine düşen vazifeleri yerine getiriyorlar, gerekirse, onlar da dünyanın dört bir yanına gidiyorlar.

Soru: Almanya'da çok defa Türklerin uyum sağlamak istemedikleri veya uyum yaşayamadıkları, bundan dolayı da Alman toplumunun bir parçası olamadıkları söyleniyor. Uyum konusundaki tavsiyeleriniz nelerdir?

Gülen: Geçmişte hem Türk göçmenler hem Avrupa ülkelerine bakan sebeplerle entegrasyonda çok muvaffak olunamadı. Göçmenlere bakan yönü, onlar geldikleri topluma entegrasyonu düşünmediler, çünkü hep bir gün ülkelerine dönme niyetiyle yaşadılar, ama dönemediler. Onların bu entegre olamamasının faturasını hem kendileri hem de çocukları ödedi. Gitmiş oldukları ülkeler de aynı sebepten dolayı göçün ilk yıllarında uyumu destekleyecek programlar hazırlamadı. Onların entegrasyonuna yardımcı olabilecek eğitim başta olmak üzere siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik alanlarda yeterli imkânları sağlamadı. Bu arada göçmenlerin asıl ülkeleri de vatandaşlarına gittikleri ülkelerde yeterince ve zamanında sahip çıkmadı.
Bugün her iki tarafın tavrının da değişmeye başladığını görüyoruz. Avrupa devletleri artık son yıllarda geliştirdikleri programlarla kalıcı olarak entegrasyonun önündeki engelleri bertaraf etmeye çalışıyorlar. Göçmenler de oralara da kalıcı olduklarının idrakiyle genç nesillerin eğitimine önem veriyor, ekonomik alanda girişimci ruhla hareket ediyor ve inisiyatif alıyorlar. İşte bu çerçeve de hizmet eğitim müesseseleri entegrasyona katkı maksatlı Almancayı öğretme dâhil akademik, kültürel ve sosyal destek veriyorlar. Bu kurumlar yeni nesillerin gelmiş oldukları kültürü tamamen inkâr etmeden topluma faydalı olacak katılımcı vatandaşlar olmaları için gayret sarf ediyorlar.

Soru: Öğretinizde "Allah Rızası' kavramının merkezi bir yeri var. Bu ne demektir?

Gülen: Allah'ın rızasına götüren yolları aramak son derece değerli bir iştir. Eğer bir insan buna odaklanmışsa, ona kıyasla her şey küçük ve ikinci derecede önemli hale gelir. Farz edelim insanlar kâinatı ele geçirmiş, orada kendilerine yaşamak için mekânlar hazırlıyorlar. Bu muazzam bir hadise olurdu. Ancak hiçbir şey yoktur ki Allah rızasının önüne geçsin. Ondan daha yüksek bir şey olamaz. İnsan bunun için çaba göstermelidir. Eğer çabası buysa artık onu durduracak hiç bir sınır olmaz. Allah rızasına ulaşmak için yardıma ihtiyacı olan üniversite öğrencilerini teşvik ederek insanlığa hizmet edilebilir. Eğer diyalog peşindeysek, eğitimle insanlığa hizmet eder, barış ve diyalog için köprüler kurarız. Şayet bu Allah rızası için yapılırsa gayretlerin sonu gelmez. Bu uğurda hiç çekinmeden son kuruşuna kadar her şey feda edilir."(TIMETURK )
 
Ebu Yusuf Çevrimdışı

Ebu Yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah azze ve celle Onu Cehennemin en dibine koysun Oradan Asla çıkamasın.....
 
portalkal Çevrimdışı

portalkal

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
o zaman eline kılıç alıp cihad'a katılıp,şehit olma arzusuyla Allah Allah nidalarıyla,ordunun en önünde savaşmak için,komutanlara yalvararak küçücük bir yer bulup,yalın kılıç,arkada 3-5-10 çocuğa bakmayarak en önde vücuduyla arkasından gelen mücahidlere siper oluşturan,bedir de,hendek de,malazgirtte,kosova da,çanakkale de ki ecdad da haşa cehennememi gidecek? bu adam bu dine salman rüşdi den daha tehlikeli bence,en azından onun kafirliği tescilli...yazık yahu,o acıyla anaların yaktığı türkülerde ki gençliğim e eyvah demeleri bile,bu adamın yaptığı oruçtan namazdan daha hayırlı demekki,en azından bir şehit gazi anasıdır netice de
 
Çay-Şakird Çevrimdışı

Çay-Şakird

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
kafire yaranıp dünyasını satarak cehennemin ta ortasını boylamak bu adamın yaptığıdır, Allah ıslahı mümkünse ıslah etsin.
 
H Çevrimdışı

Hattab571

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
gülenden şaşırılmayacak bir hareket daha... islamdan hiçbir nasibini almamış.. kitab yüklü merkebden bir farkı kalmamış.. İslamın en önemli kulbu.. Allah için sevmek Allah için buğzetmek olduğunu hiç mi duymamış bu adam...
 
İZZETLİ Çevrimdışı

İZZETLİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
günümüzün kabul gören değerleri ne ise eşittir islam odur demek istemiş tabi haliyle iştahatlar teviller ve ve ve kurana ve sünnete gerek yok
 
S Çevrimdışı

Süfyan

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kadın, fıtratına ters düşmemesi ve dini hassasiyetleri gözetmesi kaydıyla, toplumun hemen her alanında hâkimlik ve devlet başkanlığı da dâhil olmak üzere değişik rolleri üstlenebilir.

Adam için ne kuran ne sünnet kalmış.Ne ayet takıyor ne hadis varsa yoksa modernite hristiyan yahudi ve müslüman kardeşliği.Diyalog çalışmalarına ters düşen her ayet ve hadisi elinin tersiyle itip sapıkça tevile gidiyor..Şu haberin tamamında küfrünü ve düşmanlığını kusmuş.Bir adam anca bu kadar hain ve şerefsiz olabilir.
 
L Çevrimdışı

laslan565

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Gülen: İntihar bombacıları cehennemin ortasına...

İNTİHAR BOMBACILARI CEHENNEME...

Fethullah Gülen, "İntihar suikastçileri bu eylemlerini neden İslam'a dayandırıyor?" sorusuna da "Geçmişte hükümdarlar bazı zulümler, haksızlıklar yapmış, sonra da İslam´ın arkasına saklanmış. Günümüzde bunun daha vahşileri işleniyor. Bizde savaşlar din adına oluyor deniyor. Fakat ben buna ihtimal vermiyorum. Şahsi menfaatler rol oynamıştır. Din adına cinayetler işletiyorlar. Halbuki bunlar dine karşı işlenmiş cinayetlerdir. İntihar suikastçileri cennete değil cehennemin tam ortasına giderler. Din adına cinayet işlenemez, adalet, ayaklar altına alınamaz, dini zalimane gösteren işlere girişilemez" dedi.



Şimdi benim Gülen'le uzaktan yakından bir ilişkim yoktur. Ne de onun inanışlarına ortak olurum. Adam kendi başına bir din tutturmuş gidiyor. Onu ben Allah'a bırakıyorum. Ama eğer söylediği bazı şeyler kaza eseri benim inanışlarımla uyuşursa, bu benim Gülen'i desteklediğim, savunduğum ya da onun tarafını tuttuğum anlamına gelmez.

Ha şimdi şunu şahsen belirteyim ki, intihar suikastı olarak nitelendirlen konu bu kadar basit değildir. İster istişhad deyin, ister intihar deyin, mücahid beline bombayı sarıp kendini infilak ettirdiğinde, uçakları binaların içine uçurduğunda bundan çıkan patlama ve ateşle etrafındakileri öldürdüğünde (öldürülenler bunu hak etsin ya da etmesin) bu İslam'a uymaz. Resulullah (sav) diyor ki, 'Ateşle yakma cezasını vermek Allah'a aittir. Onları yakalarsanız öldürün.' (Buhari, Cihad, 1060).

Öldürmenin değil öldürme tarzının İslam'a uygun olup olmadığından bahsediyorum sadece. Öldürüp öldürmemek, cihad kapsamında hangi koşullarda öldürmek dine uyar ya da uymaz, onun tartışması da yapılır gerekirse.
 
L Çevrimdışı

laslan565

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
biz cezadan bahsetmiyoruz savaştan bahsediyoruz.senin mantığınla biz modern silahların hiçbirini kullanamayız.

ateş olsun olmasın, bu intihar saldırıları denen eylemlerin din açısından uygun olmamasının nedenlerinden başka biri de öldürülen kişiler arasında suçlu, suçsuz ayırımı yapmaksızın etrafındaki herkesin ölümüne yol açıyor olmasıdır.
 
J Çevrimdışı

jihat fisabilillah

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
düşman okçuların arasına kadın ve çocukları yerleştirmiş diyelim.sen çocuklar zarar görmesin diye oraya saldırmaz mısın
 
L Çevrimdışı

laslan565

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Değerli kardeşim, senin sözünü ettiğin durumun intihar saldırılarıyla bir ilişkisi yok ama. İstersen başka bir konu açıp orada tatarrus konusunu tartışabiliriz.
 
L Çevrimdışı

laslan565

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi

Allah razı olsun. Okumaya başladım. Yine de uzun bir yazı. Biraz vakit alacak gibi. Okumaya devam edeceğim.

Ama şimdilik hemen bir görüş bildirmek istiyorum: yazının başlığı 'Şehadet eylemine intihar diyerek kafirlere destek vermek'. Bu görüşü hem Şeyh Ebu Basir et-Tartusi hem de Şeyh İbn Useymin benimsemiş. Her iki Şeyh'in de fetvaları açık. Bu iki değerli Şeyh'i kafirlere yardımcı olmakla suçlamak çok ağır kaçmıyor mu?

Bir de '24. CESARETLİ (YİĞİT) ADAMIN VE KÜÇÜK BİRGRUBUN ŞEHADET ARZUSUYLA ÇOK SAYIDAKİ DÜŞMANA DALIP ONLARI ÖLDÜRMEK VE YARALAMAKLA KAHRETMENİN FAZİLETİ' adlı kısmın altında sıralanmış ayetlerde sürekli olarak mücahidin düşmanın kendisi tarafından öldürülmesi durumu açıklanıyor. Canlarını satarlar diyor. Ama bu kendini öldürmek demek değil ki. Örneğin diyor ki (o yazıdan direk kesip yapıştırdım):

- Onlara hücum etti. Safı yardı çıktı. Sonra aynısını yaparak döndü iki veya üçkez daha yaptı.

- Bir adam öne atılıp öldürülünceye kadar savaştı.

- Şu düşmanlara yönelip saldıracağım. Onlar da beni öldürecekler.

Bunlardan hiçbirinde düşmanın içine dalıp kendi kendini öldürerek düşmanı da öldür demiyor. Bir de burada 'düşman' kim? Kendini patlatan bir mücahid bunu yaptığı kalabalığın içindeki herkesin her durumda yüzde yüz düşmandan ibaret olduğundan emin mi? Ya aralarında suçsuz bir mümin varsa?
 
A Çevrimdışı

asrinsirri

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah razı olsun. Okumaya başladım. Yine de uzun bir yazı. Biraz vakit alacak gibi. Okumaya devam edeceğim.

Ama şimdilik hemen bir görüş bildirmek istiyorum: yazının başlığı 'Şehadet eylemine intihar diyerek kafirlere destek vermek'. Bu görüşü hem Şeyh Ebu Basir et-Tartusi hem de Şeyh İbn Useymin benimsemiş. Her iki Şeyh'in de fetvaları açık. Bu iki değerli Şeyh'i kafirlere yardımcı olmakla suçlamak çok ağır kaçmıyor mu?

Bir de '24. CESARETLİ (YİĞİT) ADAMIN VE KÜÇÜK BİRGRUBUN ŞEHADET ARZUSUYLA ÇOK SAYIDAKİ DÜŞMANA DALIP ONLARI ÖLDÜRMEK VE YARALAMAKLA KAHRETMENİN FAZİLETİ' adlı kısmın altında sıralanmış ayetlerde sürekli olarak mücahidin düşmanın kendisi tarafından öldürülmesi durumu açıklanıyor. Canlarını satarlar diyor. Ama bu kendini öldürmek demek değil ki. Örneğin diyor ki (o yazıdan direk kesip yapıştırdım):

- Onlara hücum etti. Safı yardı çıktı. Sonra aynısını yaparak döndü iki veya üçkez daha yaptı.

- Bir adam öne atılıp öldürülünceye kadar savaştı.

- Şu düşmanlara yönelip saldıracağım. Onlar da beni öldürecekler.

Bunlardan hiçbirinde düşmanın içine dalıp kendi kendini öldürerek düşmanı da öldür demiyor. Bir de burada 'düşman' kim? Kendini patlatan bir mücahid bunu yaptığı kalabalığın içindeki herkesin her durumda yüzde yüz düşmandan ibaret olduğundan emin mi? Ya aralarında suçsuz bir mümin varsa?
Amin ecmain akhi... Kafirler ' biz müslümanız ( zararsız olmalarına rağmen )' diyen masum insanları katlederken düşünmüyorlar, gözlerini bile kırpmıyorlar... Fakat biz ise şer-i hükümler beraberinde olayı ele alıyoruz, ne tuhaf değil mi ? düşmanın öldürülmesi yolunda yapılan eylemde, eğer suçsuzlar var ise ve öldüyse bunun hükmünü allah bilir diyebiliriz, kefaret olabilir diye okumuştum ben... Allah c.c en doğru olanı bilir... Selamun Aleykum...
 
İZZETLİ Çevrimdışı

İZZETLİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
başka imkanlar varsa değerlendirilir ama yoksa kişi en değerli hazinesini bu uğurda feda ediyorsa onlara ancak gıpta etmek kalır
 
Üst Ana Sayfa Alt