KARDEŞLERİM BİRAZ UZUN AMA OKUMANIZI ŞİDDETLE TAVSİYE EDİYORUM
بســـم الله الرحمن الرحيم
Günahların kalplere zararı zehirin bedenlere zararı gibidir.
Ebeveynimiz Adem ile Havva'yı lezzet, nimet, güzellik ve mutluluk yurdundan çıkarıp, acılar, hüzünler ve musibetler diyarına götüren ne idi?
İblisi semâ âleminden meleklerin arasından çıkarıp uzaklaştıran ve lânetli kılan, içiyle dışıyla apayrı bir canlı yapan, şeklini son derece çirkin, iç alemini daha da çirkin ve iğrenç hâle getiren ne idi? Onu, yakınlığını uzaklıkla, rahmeti lanetle, güzelliği çirkinlikle, cenneti cehennem'e imanı küfürle değiştirten ne idi?
Samimi dostluğu düşmanlık ve kinle, tesbih, takdis ve tevhid nidalarını küfür, şirk, yalan, iftira ve sövme nidalarıyla, iman elbisesini fasıklık ve isyan elbiseleriyle değiştirten ne idi?
Böylece Allah katındaki değerini bitiren, gözünden düşüren, Allah'ın gazabını çekip kendini uçuruma sürükleyen, öfkesini kazanıp kendisini mahvettiren ne idi?
Onu her fasık ve mücrimin önderi yapan, ibadet ve tâatte önder iken kötülükte önder olmaya razı olmasına yol açan masiyetlerden başka ne idi?
Allahım! emirlerine aykırı hareket etmekten ve yasaklarını işlemekten sana sığınırım!
Suyun Nuh zamanında dağların üzerine çıkacak kadar yükselerek yeryüzündeki tüm insanları boğmasına sebep ne idi?
Kasırgayı, Âd kavmine musallat edip onları yere boş hurma kötülükleri gibi cansız halde atıp savuran; evlerini, tarlalarını, bahçelerini hayvanlarını helak eden ve kıyamete kadar insanlar için ibret yapan ne idi?
Semûd kavminin üzerine, kalpleri parçalanacak şiddette çığlık gönderilip son fertlerine kadar öldürülmelerine sebep ne idi?
Lut kavminin kasabalarının ta gökyüzüne kaldırılıp -ki melekler köpeklerinin seslerin işitmişlerdi- sonra ters çevrilip altüst edilmesine ve insanların helak edilmelerine, sonra gökyüzünden taş yağmasına, başka hiçbir millete verilmemiş türlü türlü azabın inmesine yol açan ne idi? Ki bu azaplar aynısını yapan başka milletlere de inecektir. Bunlar zalimlerden pek uzak değildir! Şuayb'ın kavmine bir bulut gönderilip üzerlerine geldiğinde ondan ateş yağmuru yağdırılmasına neden olan şey ne idi?
Firavun ve kavminin denizde boğulmasına, sonra ruhların cehenneme gönderilmesine, bedenlerin boğulup ruhların yanmasına yol açan ne idi?
Karun'u, onun evini, malını ve aile efradını yerin dibine ne geçirdi?
Nuh'tan sonra nice nesilleri çeşit çeşit azaplarla helak eden, tamamen yok eden şey ne idi?
Yasin sûresinde geçenlerin korkunç bir çığlıkla son ferdine kadar yok edilmelerine yol açan ne idi?
İsrailoğullarına güçlü kuvvetli kulların gönderilmesine, bunların evlerin aralarına girip onları araştırarak erkekleri öldürmelerine, kadınları ve çocukları esir almalarına, evleri yıkıp malları gasbetmelerine yol açan, sonra bunların üzerine ikinci kez zalimlerin gönderilmesine, onların da yok ettiklerini yok edip ele geçirdiklerini mahvetmelerine sebep olan ne idi?
İsrailoğulları üzerine türlü türlü cezalar, bazen öldürülme, esir alınma ve yurtlarının harap edilmesi, bazen krallarının zulmüne maruz kalma, bazen maymunlara ve domuzlara dönüştürülme gibi cezaların gönderilmesine, son defa Allah'ın yeminle "Elbette tâ kıyamet gününe kadar onlara azabın en kötüsünü yapacak kimseler gönderilecektir" demesine yol açan şey ne idi?
Ahmed b. Hanbel Müsned'de Ümmü Seleme'den (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Rasûlullah: "Ümmetimde günahlar yaygınlaştığında Allah onların tümünü katından bir azapla azaplandırır" buyurdu.
Ben: "Ya Rasûlullah O gün, aralarında salih insanlar olmayacak mı?" dedim.
"Evet" buyurdu.
"Peki onlara ne yapılacak?" dedim.
"Diğer insanların başına gelen onların da başına gelecek, sonra Allah'ın bağışlamasına ve rızasına kavuşacaklar" buyurdu.
İbn Ebiddünyâ'nın, İbn Ömer kanalıyla rivayet ettiği bir hadiste Allah Rasûlü şöyle buyurmuştur:
"Canımı elinde bulunduran Allah'a andolsun ki, Allah yalancı hükümdarlar, günahkâr vezirler, hain memurlar, zalim askerler ve ruhban şimali ama leşten pis kalpli, çeşit çeşit zevk ve alışkanlıkları bulunan fasık din adamları göndermedikçe kıyamet kopmaz. Allah bu din adamlarına karanlık ve bulanık bir fitne kapısı açar ve ona kapılıp giderler. Muhammed'in hayatını elinde bulunduran Allah'a andolsun ki, İslâm bağ bağ çözülecek sonunda "Allah Allah" diyen kalmayacak. Ya iyiliği emredip kötülükten sakındırırsınız, ya da Allah size en şerlilerinizi musallat eder; onlar da size azabın en kötüsünü tattırırlar. Sonra en hayırlılarınız dua ederler de duaları kabul olunmaz! Ya iyiliği emredip kötülükten sakındırırsınız, ya da Allah size küçüklerinize merhamet etmeyen, büyüklerinize saygı göstermeyenleri yönetici olarak gönderir."
İbn Mace, Sünen'inde Abdullah b. Ömer'den şöyle rivayet etmiştir:
Rasûlullah'ın yanında bulunan on kişiden biriydim. Yüzünü bize çevirdi ve şöyle buyurdu:
"Ey muhacirler! Sizin şu beş hâle yetişmenizden ve yaşamanızdan Allah'a sığınıyorum.
Bir millette fuhuş yaygınlaşır ve onu açıktan yaparlarsa Allah onlara önceki milletlerde bulunmayan hastalıklar ve ağrılar verir.
Bir millet ölçü ve tartıyı eksik yaparsa, kıtlık, dar geçim ve yönetici zulmü gibi musibetlere maruz kalır.
Bir millet mallarının zekâtını vermezse gökten inecek bir damla sudan mahrum bırakılır, masum hayvanlar olmasa yağmur yüzü görmezlerdi.
Bir millet ahdi bozarsa Allah onlara başka milletlerden düşman musallat eder. Onlar da ellerindekini alırlar.
Yöneticileri Allah'ın kitabında indirdiği hükümlerle hükmetmezse Allah onları birbirine düşürür."
İbn Ebiddünyâ, İbn Abbas'tan şöyle rivayet etti:
Allah Rasûlü (Sallallahu aleyhi ve sellem):
"Öyle bir zaman gelecek ki, mü'minin kalbi onda tuzun suda eriyişi gibi eriyecek" buyurdu.
"O nedendir ey Allah Rasûlü?" diye sorulduğunda Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem):
"Kötülüğü görüp onu değiştirmeye güç yetirememesinden!" dedi.
İmam Ahmed, Cerîr'den, Rasûlullah'ın şöyle buyurduğunu Rivayet etti:
"Herhangi bir toplumda günahlar işlenir, işlemeyenler daha çok ve daha güçlü oldukları halde onu engellemezlerse Allah (c.c.) onları azabıyla kuşatır."
Sahîh-i Buhârî'de geçen ve Üsame b. Zeyd'den rivayet edilen bir hadiste Rasûlullah şöyle buyurmuştur:
"Kıyamet gününde bir kimse getirilip Cehennem'e atılır; bağırsakları karnından dışarı fırlar ve o halinde değirmen çeviren merkep gibi döner. Cehennemdekiler onun yanına toplanırlar ve:
"Ey filan, bu ne hâl? Bize iyiliği emir ve bizi kötülükten nehyeden sen değil mi idin? Derler. O da:
"Evet iyiliği emrederdim; ama onu yapmazdım. Kötülükten nehyederdim de onu kendim yapardım" der.
İmam Ahmed, Mâlik b. Dinar'dan şöyle rivayet etmiştir:
"İsrailoğullarından bir âlim erkekleri ve kadınları evine toplayıp onlara vaaz ve nasihatte bulunur. Allah'ın azabını hatırlatırdı. Bir gün oğlunun birinin göz ucuyla bir kadına baktığını gördü ve "Yavaş ey oğlum" dedi. Sonra yataktan düştü ve boynu kırıldı; ardından hanımı çocuk düşürdü ve çocukları öldürüldü. Bunun üzerine Yüce Allah israiloğullarının peygamberine şöyle vahyetti:
"O âlime haber ver ki: Benim için kızgınlığın sana sadece "Yavaş ey oğlum" dedirtiyor öyle mi? Artık senin neslinden hiçbir sıddık çıkarmayacağım" dedi."
İmam Ahmed, Abdullah b. Mes'ud'dan, Rasûlullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Küçük günahlardan sakının; zira bunlar bir araya toplanıp kişiyi helak ederler.
-Rasûlullah onlara şu misali verdi-:
"Bu, açık arazide konaklayan şu kimselerin durumuna benzer: bunlardan biri gidip bir odun getirir, sonra başkası gidip başka bir odun getirir. Böylece bir odun yığını oluştururlar. Sonra ateş yakıp topladıklarını yakarlar."
Buhârî Enes b. Malik'ten şöyle rivayet etmiştir.
"Siz öyle ameller yapıyorsunuz ki bunlar sizin gözünüzde arpadan daha küçük. Oysa biz onu Rasûlullah zamanında helak edici günahlardan sayardık."
Ebû Nuaym, Hilye'de şöyle demektedir:
Huzeyfe'ye "İsrailoğulları dinlerini bir günde mi bıraktılar" diye soruldu. O "Hayır! Ancak bir şeyle emrolunsalar yapmazlar, bir şeyden men'edilseler ondan kaçınmazlardı. Sonunda, kişinin gömleğinden sıyrılışı gibi dinlerinden sıyrıldılar."
Bu yüzden selef-i salihinden bazıları şöyle demişlerdi:
"Günahlar küfrün postacısı,
öpücük cimanın postacısı,
şarkı zinanın postacısı,
bakmak aşkın postacısı,
hastalık da ölümün postacısı dır."
"Hilye" de, İbn Abbas'tan şöyle rivayet edilmiştir:
"Ey günah işleyen!
Bir günah işledikten sonra onun kötü sonucundan ve cezasından korkmaksızın güven içinde ikinci kez yapman günah işlemenden daha büyük bir cürümdür.
Günah işlerken sağında ve solunda bulunan meleklerden utanmaman günahından daha büyük bir cürümdür.
Allah'ın günahından dolayı sana ne yapacağını bilmediğin halde gülmen, yaptığın günahtan daha büyük bir cürümdür.
Günahı işleyebilmeye güç yetirdiğinden dolayı sevincin daha büyük bir günahtır.
Günahı kaçırıp işleyemediğinde üzülmen, onu işlemenden daha büyük bir suçtur.
Günah işlerken kapının örtüsünü açan rüzgardan korkman ve Allah'ın sana bakışından kalbinin titremeyişi daha büyük bir günahtır.
Yazıklar olsun sana! Eyyûb'un günahı ne idi de Allah ona hastalık verdi ve malını elinden aldı, biliyor musun?
Bir zavallı, zalimi engellemesi için ondan yardım istemişti de, o yardım etmemiş o zalimi zulmünden men'etmemişdi. Allah da ona belâ ve musibet vermişti..."
İmam Ahmed der ki:
Bize Velid, ona Evzâî şöyle anlattı: Bilal b. Sa'd'ı şöyle derken işittim:
"Günahın küçüklüğüne bakma, isyan ettiğinin kim olduğuna bak"
Fudayl b. İyaz der ki:
"Günah senin gözünde ne kadar küçükse Allah katında o kadar büyük, gözün de ne kadar büyükse Allah katında o kadar küçük olur."
Denilir ki: Allah Musa'ya şöyle vahyetti:
"Ey Musa! kullarımdan ilk ölen İblis'tir. Bu onun bana isyan etmesinden dolayıdır. Zira ben bana âsi olanları ölülerden sayarım."
Müsned'de ve Tirmizî'nin el-Cami'inde geçen ve Ebû Salih'in Ebû Hureyre'den onun da Rasûlullah'tan rivayetiyle gelen hadiste O şöyle buyurmuştur:
"Mü'min bir günah işlediğinde kalbinde siyah bir nokta oluşur. Eğer tevbe edip günahı bırakır ve Allah'tan mağfiret dilerse kalbi cilalanır. Eğer günahına günah eklerse siyah noktalar çoğalır ve sonunda kalbini kaplar. Yüce Allah'ın "Hayır, onların işleyip kazandıkları şeyler, kalplerinin üzerine pas olmuştur." (Mutaffıfin, 14) âyetinde bahsettiği pas işte budur. " Tirmizî: "Bu hasen-sahih bir hadistir" demiştir.
Huzeyfe der ki:
"Kul bir günah işlediğinde kalbinde siyah bir nokta oluşur. Sonunda kalbi gezgin (dolayısıyla her pisliğe bulaşmış) koyun gibi olur."
İmam Ahmed der ki:
Bize Yâkup, ona babası, ona Salih, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah b. Utbe, ona da İbn Mesud, Rasûlullah'ın şöyle buyurduğunu haber verdi:
"Ey Kureyşliler, siz Allah'a asi olmadığınız sürece bu işe yani yöneticiliğe ehilsiniz. Eğer ona isyan ederseniz Allah sizi bir dalın diğerini yontusu gibi yontar." Rasûlullah sonra dalın kabuğunu yonttu ve dalı çıplak hale getirdi.
Ahmed, Vehb'den şöyle rivayet etti:
"Yüce Allah'ın İsrail oğullarının bir peygamberine söyledikleri arasında bu vardı:
"Ben, bana itaat edildiğinde razı olurum, razı olduğumda bereket veririm ve bereketimin sonu yoktur. Bana isyan edildiğinde de kızarım, kızınca lanet ederim, lanetim ise yedinci toruna kadar ulaşır."
Ahmed, Veki'den, o Zekeriyya'dan, o da Âmir'den şöyle rivayet etmiştir:
Âişe Muaviye'ye (r.a.) şöyle yazdı:
"Kul Allah'ın emirlerine aykırı hareket ettiğinde sevenleri onu yermeye başlarlar."
Ebû Nuaym, Salim b. Ebî Ca'd"dan şöyle rivayet etti:
Ebû Derdâ:
"Kişi, farkında olmadan, mü'minlerin kalplerinin kendisine lanet etmesinden sakınsın" dedi.
Sonra: "Bunun nereden kaynaklandığını biliyor musun?" diye sordu.
Ben: "Hayır" dedim.
Ebû Derdâ:
"Kul daha günahlarla başbaşa kalıp yaparken Allah mü'minlerin kalplerine ona karşı nefret duygusu yerleştirir ve o bunun farkına hiç varmaz."
Ed-dâ Ve'd-Devâ-İBN KAYYİM EL CEVZİYYE
Allahım! emirlerine aykırı hareket etmekten ve yasaklarını işlemekten sana sığınırım
işlediğim günahlardan ötürü tevbe etmeme gafletinden sana sığınırım
bizleri affeyle; gafillerden, gazabına uğrayanlardan ve dalalete düşenlerden eyleme(AMİN)
بســـم الله الرحمن الرحيم
Günahların kalplere zararı zehirin bedenlere zararı gibidir.
Ebeveynimiz Adem ile Havva'yı lezzet, nimet, güzellik ve mutluluk yurdundan çıkarıp, acılar, hüzünler ve musibetler diyarına götüren ne idi?
İblisi semâ âleminden meleklerin arasından çıkarıp uzaklaştıran ve lânetli kılan, içiyle dışıyla apayrı bir canlı yapan, şeklini son derece çirkin, iç alemini daha da çirkin ve iğrenç hâle getiren ne idi? Onu, yakınlığını uzaklıkla, rahmeti lanetle, güzelliği çirkinlikle, cenneti cehennem'e imanı küfürle değiştirten ne idi?
Samimi dostluğu düşmanlık ve kinle, tesbih, takdis ve tevhid nidalarını küfür, şirk, yalan, iftira ve sövme nidalarıyla, iman elbisesini fasıklık ve isyan elbiseleriyle değiştirten ne idi?
Böylece Allah katındaki değerini bitiren, gözünden düşüren, Allah'ın gazabını çekip kendini uçuruma sürükleyen, öfkesini kazanıp kendisini mahvettiren ne idi?
Onu her fasık ve mücrimin önderi yapan, ibadet ve tâatte önder iken kötülükte önder olmaya razı olmasına yol açan masiyetlerden başka ne idi?
Allahım! emirlerine aykırı hareket etmekten ve yasaklarını işlemekten sana sığınırım!
Suyun Nuh zamanında dağların üzerine çıkacak kadar yükselerek yeryüzündeki tüm insanları boğmasına sebep ne idi?
Kasırgayı, Âd kavmine musallat edip onları yere boş hurma kötülükleri gibi cansız halde atıp savuran; evlerini, tarlalarını, bahçelerini hayvanlarını helak eden ve kıyamete kadar insanlar için ibret yapan ne idi?
Semûd kavminin üzerine, kalpleri parçalanacak şiddette çığlık gönderilip son fertlerine kadar öldürülmelerine sebep ne idi?
Lut kavminin kasabalarının ta gökyüzüne kaldırılıp -ki melekler köpeklerinin seslerin işitmişlerdi- sonra ters çevrilip altüst edilmesine ve insanların helak edilmelerine, sonra gökyüzünden taş yağmasına, başka hiçbir millete verilmemiş türlü türlü azabın inmesine yol açan ne idi? Ki bu azaplar aynısını yapan başka milletlere de inecektir. Bunlar zalimlerden pek uzak değildir! Şuayb'ın kavmine bir bulut gönderilip üzerlerine geldiğinde ondan ateş yağmuru yağdırılmasına neden olan şey ne idi?
Firavun ve kavminin denizde boğulmasına, sonra ruhların cehenneme gönderilmesine, bedenlerin boğulup ruhların yanmasına yol açan ne idi?
Karun'u, onun evini, malını ve aile efradını yerin dibine ne geçirdi?
Nuh'tan sonra nice nesilleri çeşit çeşit azaplarla helak eden, tamamen yok eden şey ne idi?
Yasin sûresinde geçenlerin korkunç bir çığlıkla son ferdine kadar yok edilmelerine yol açan ne idi?
İsrailoğullarına güçlü kuvvetli kulların gönderilmesine, bunların evlerin aralarına girip onları araştırarak erkekleri öldürmelerine, kadınları ve çocukları esir almalarına, evleri yıkıp malları gasbetmelerine yol açan, sonra bunların üzerine ikinci kez zalimlerin gönderilmesine, onların da yok ettiklerini yok edip ele geçirdiklerini mahvetmelerine sebep olan ne idi?
İsrailoğulları üzerine türlü türlü cezalar, bazen öldürülme, esir alınma ve yurtlarının harap edilmesi, bazen krallarının zulmüne maruz kalma, bazen maymunlara ve domuzlara dönüştürülme gibi cezaların gönderilmesine, son defa Allah'ın yeminle "Elbette tâ kıyamet gününe kadar onlara azabın en kötüsünü yapacak kimseler gönderilecektir" demesine yol açan şey ne idi?
Ahmed b. Hanbel Müsned'de Ümmü Seleme'den (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Rasûlullah: "Ümmetimde günahlar yaygınlaştığında Allah onların tümünü katından bir azapla azaplandırır" buyurdu.
Ben: "Ya Rasûlullah O gün, aralarında salih insanlar olmayacak mı?" dedim.
"Evet" buyurdu.
"Peki onlara ne yapılacak?" dedim.
"Diğer insanların başına gelen onların da başına gelecek, sonra Allah'ın bağışlamasına ve rızasına kavuşacaklar" buyurdu.
İbn Ebiddünyâ'nın, İbn Ömer kanalıyla rivayet ettiği bir hadiste Allah Rasûlü şöyle buyurmuştur:
"Canımı elinde bulunduran Allah'a andolsun ki, Allah yalancı hükümdarlar, günahkâr vezirler, hain memurlar, zalim askerler ve ruhban şimali ama leşten pis kalpli, çeşit çeşit zevk ve alışkanlıkları bulunan fasık din adamları göndermedikçe kıyamet kopmaz. Allah bu din adamlarına karanlık ve bulanık bir fitne kapısı açar ve ona kapılıp giderler. Muhammed'in hayatını elinde bulunduran Allah'a andolsun ki, İslâm bağ bağ çözülecek sonunda "Allah Allah" diyen kalmayacak. Ya iyiliği emredip kötülükten sakındırırsınız, ya da Allah size en şerlilerinizi musallat eder; onlar da size azabın en kötüsünü tattırırlar. Sonra en hayırlılarınız dua ederler de duaları kabul olunmaz! Ya iyiliği emredip kötülükten sakındırırsınız, ya da Allah size küçüklerinize merhamet etmeyen, büyüklerinize saygı göstermeyenleri yönetici olarak gönderir."
İbn Mace, Sünen'inde Abdullah b. Ömer'den şöyle rivayet etmiştir:
Rasûlullah'ın yanında bulunan on kişiden biriydim. Yüzünü bize çevirdi ve şöyle buyurdu:
"Ey muhacirler! Sizin şu beş hâle yetişmenizden ve yaşamanızdan Allah'a sığınıyorum.
Bir millette fuhuş yaygınlaşır ve onu açıktan yaparlarsa Allah onlara önceki milletlerde bulunmayan hastalıklar ve ağrılar verir.
Bir millet ölçü ve tartıyı eksik yaparsa, kıtlık, dar geçim ve yönetici zulmü gibi musibetlere maruz kalır.
Bir millet mallarının zekâtını vermezse gökten inecek bir damla sudan mahrum bırakılır, masum hayvanlar olmasa yağmur yüzü görmezlerdi.
Bir millet ahdi bozarsa Allah onlara başka milletlerden düşman musallat eder. Onlar da ellerindekini alırlar.
Yöneticileri Allah'ın kitabında indirdiği hükümlerle hükmetmezse Allah onları birbirine düşürür."
İbn Ebiddünyâ, İbn Abbas'tan şöyle rivayet etti:
Allah Rasûlü (Sallallahu aleyhi ve sellem):
"Öyle bir zaman gelecek ki, mü'minin kalbi onda tuzun suda eriyişi gibi eriyecek" buyurdu.
"O nedendir ey Allah Rasûlü?" diye sorulduğunda Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem):
"Kötülüğü görüp onu değiştirmeye güç yetirememesinden!" dedi.
İmam Ahmed, Cerîr'den, Rasûlullah'ın şöyle buyurduğunu Rivayet etti:
"Herhangi bir toplumda günahlar işlenir, işlemeyenler daha çok ve daha güçlü oldukları halde onu engellemezlerse Allah (c.c.) onları azabıyla kuşatır."
Sahîh-i Buhârî'de geçen ve Üsame b. Zeyd'den rivayet edilen bir hadiste Rasûlullah şöyle buyurmuştur:
"Kıyamet gününde bir kimse getirilip Cehennem'e atılır; bağırsakları karnından dışarı fırlar ve o halinde değirmen çeviren merkep gibi döner. Cehennemdekiler onun yanına toplanırlar ve:
"Ey filan, bu ne hâl? Bize iyiliği emir ve bizi kötülükten nehyeden sen değil mi idin? Derler. O da:
"Evet iyiliği emrederdim; ama onu yapmazdım. Kötülükten nehyederdim de onu kendim yapardım" der.
İmam Ahmed, Mâlik b. Dinar'dan şöyle rivayet etmiştir:
"İsrailoğullarından bir âlim erkekleri ve kadınları evine toplayıp onlara vaaz ve nasihatte bulunur. Allah'ın azabını hatırlatırdı. Bir gün oğlunun birinin göz ucuyla bir kadına baktığını gördü ve "Yavaş ey oğlum" dedi. Sonra yataktan düştü ve boynu kırıldı; ardından hanımı çocuk düşürdü ve çocukları öldürüldü. Bunun üzerine Yüce Allah israiloğullarının peygamberine şöyle vahyetti:
"O âlime haber ver ki: Benim için kızgınlığın sana sadece "Yavaş ey oğlum" dedirtiyor öyle mi? Artık senin neslinden hiçbir sıddık çıkarmayacağım" dedi."
İmam Ahmed, Abdullah b. Mes'ud'dan, Rasûlullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etti:
"Küçük günahlardan sakının; zira bunlar bir araya toplanıp kişiyi helak ederler.
-Rasûlullah onlara şu misali verdi-:
"Bu, açık arazide konaklayan şu kimselerin durumuna benzer: bunlardan biri gidip bir odun getirir, sonra başkası gidip başka bir odun getirir. Böylece bir odun yığını oluştururlar. Sonra ateş yakıp topladıklarını yakarlar."
Buhârî Enes b. Malik'ten şöyle rivayet etmiştir.
"Siz öyle ameller yapıyorsunuz ki bunlar sizin gözünüzde arpadan daha küçük. Oysa biz onu Rasûlullah zamanında helak edici günahlardan sayardık."
Ebû Nuaym, Hilye'de şöyle demektedir:
Huzeyfe'ye "İsrailoğulları dinlerini bir günde mi bıraktılar" diye soruldu. O "Hayır! Ancak bir şeyle emrolunsalar yapmazlar, bir şeyden men'edilseler ondan kaçınmazlardı. Sonunda, kişinin gömleğinden sıyrılışı gibi dinlerinden sıyrıldılar."
Bu yüzden selef-i salihinden bazıları şöyle demişlerdi:
"Günahlar küfrün postacısı,
öpücük cimanın postacısı,
şarkı zinanın postacısı,
bakmak aşkın postacısı,
hastalık da ölümün postacısı dır."
"Hilye" de, İbn Abbas'tan şöyle rivayet edilmiştir:
"Ey günah işleyen!
Bir günah işledikten sonra onun kötü sonucundan ve cezasından korkmaksızın güven içinde ikinci kez yapman günah işlemenden daha büyük bir cürümdür.
Günah işlerken sağında ve solunda bulunan meleklerden utanmaman günahından daha büyük bir cürümdür.
Allah'ın günahından dolayı sana ne yapacağını bilmediğin halde gülmen, yaptığın günahtan daha büyük bir cürümdür.
Günahı işleyebilmeye güç yetirdiğinden dolayı sevincin daha büyük bir günahtır.
Günahı kaçırıp işleyemediğinde üzülmen, onu işlemenden daha büyük bir suçtur.
Günah işlerken kapının örtüsünü açan rüzgardan korkman ve Allah'ın sana bakışından kalbinin titremeyişi daha büyük bir günahtır.
Yazıklar olsun sana! Eyyûb'un günahı ne idi de Allah ona hastalık verdi ve malını elinden aldı, biliyor musun?
Bir zavallı, zalimi engellemesi için ondan yardım istemişti de, o yardım etmemiş o zalimi zulmünden men'etmemişdi. Allah da ona belâ ve musibet vermişti..."
İmam Ahmed der ki:
Bize Velid, ona Evzâî şöyle anlattı: Bilal b. Sa'd'ı şöyle derken işittim:
"Günahın küçüklüğüne bakma, isyan ettiğinin kim olduğuna bak"
Fudayl b. İyaz der ki:
"Günah senin gözünde ne kadar küçükse Allah katında o kadar büyük, gözün de ne kadar büyükse Allah katında o kadar küçük olur."
Denilir ki: Allah Musa'ya şöyle vahyetti:
"Ey Musa! kullarımdan ilk ölen İblis'tir. Bu onun bana isyan etmesinden dolayıdır. Zira ben bana âsi olanları ölülerden sayarım."
Müsned'de ve Tirmizî'nin el-Cami'inde geçen ve Ebû Salih'in Ebû Hureyre'den onun da Rasûlullah'tan rivayetiyle gelen hadiste O şöyle buyurmuştur:
"Mü'min bir günah işlediğinde kalbinde siyah bir nokta oluşur. Eğer tevbe edip günahı bırakır ve Allah'tan mağfiret dilerse kalbi cilalanır. Eğer günahına günah eklerse siyah noktalar çoğalır ve sonunda kalbini kaplar. Yüce Allah'ın "Hayır, onların işleyip kazandıkları şeyler, kalplerinin üzerine pas olmuştur." (Mutaffıfin, 14) âyetinde bahsettiği pas işte budur. " Tirmizî: "Bu hasen-sahih bir hadistir" demiştir.
Huzeyfe der ki:
"Kul bir günah işlediğinde kalbinde siyah bir nokta oluşur. Sonunda kalbi gezgin (dolayısıyla her pisliğe bulaşmış) koyun gibi olur."
İmam Ahmed der ki:
Bize Yâkup, ona babası, ona Salih, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah b. Utbe, ona da İbn Mesud, Rasûlullah'ın şöyle buyurduğunu haber verdi:
"Ey Kureyşliler, siz Allah'a asi olmadığınız sürece bu işe yani yöneticiliğe ehilsiniz. Eğer ona isyan ederseniz Allah sizi bir dalın diğerini yontusu gibi yontar." Rasûlullah sonra dalın kabuğunu yonttu ve dalı çıplak hale getirdi.
Ahmed, Vehb'den şöyle rivayet etti:
"Yüce Allah'ın İsrail oğullarının bir peygamberine söyledikleri arasında bu vardı:
"Ben, bana itaat edildiğinde razı olurum, razı olduğumda bereket veririm ve bereketimin sonu yoktur. Bana isyan edildiğinde de kızarım, kızınca lanet ederim, lanetim ise yedinci toruna kadar ulaşır."
Ahmed, Veki'den, o Zekeriyya'dan, o da Âmir'den şöyle rivayet etmiştir:
Âişe Muaviye'ye (r.a.) şöyle yazdı:
"Kul Allah'ın emirlerine aykırı hareket ettiğinde sevenleri onu yermeye başlarlar."
Ebû Nuaym, Salim b. Ebî Ca'd"dan şöyle rivayet etti:
Ebû Derdâ:
"Kişi, farkında olmadan, mü'minlerin kalplerinin kendisine lanet etmesinden sakınsın" dedi.
Sonra: "Bunun nereden kaynaklandığını biliyor musun?" diye sordu.
Ben: "Hayır" dedim.
Ebû Derdâ:
"Kul daha günahlarla başbaşa kalıp yaparken Allah mü'minlerin kalplerine ona karşı nefret duygusu yerleştirir ve o bunun farkına hiç varmaz."
Ed-dâ Ve'd-Devâ-İBN KAYYİM EL CEVZİYYE
Allahım! emirlerine aykırı hareket etmekten ve yasaklarını işlemekten sana sığınırım
işlediğim günahlardan ötürü tevbe etmeme gafletinden sana sığınırım
bizleri affeyle; gafillerden, gazabına uğrayanlardan ve dalalete düşenlerden eyleme(AMİN)