Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Gunahkar Muslumanların Bazısı, Cehennemde Cezasını Çektikten Sonra Cennete Girecek mi?

Ebukutub Çevrimdışı

Ebukutub

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleyküm.

Günahkar bir müslüman Hesabı bittikten sonra Günahlarının cezasını çekmek için(Allah Affetmez ise) Cehenneme girecektir.Ve Cezasını çektikten sonra ordan çıkıp cennete girecektir...

Yukardaki söz doğrumudur? Doğru ise Kur'anda bunu destekleyen bir ayet varmıdır?
Selamun aleyküm.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
“Allah kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz. Ondan başka günahları istediği kimse için bağışlar. Kim Allah’a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır.” (Nisa, 4/116)

Kur’an-ı Kerim'de, Cehennemde ebedi kalacak olanların, Allah’a şirk koşan kafirler ve munafıklar olduğunu görmekteyiz. Bunlar için Allah, cehennemin ebedi olacağını ve onların oradan asla çıkamayacağını bildirmiştir. Peki günahkar olan mûminlerin durumu ne olacaktır?

Bir insan her ne kadar günahkar olursa olsun kalbinde iman taşıyorsa yani mûmin ise ahiretteki yeri eninde sonunda Cennet olacaktır. Çünkü cehennemde ebedi kalacak olanlar, dünyada iken Allah’a şirk koşan kimselerdir.
Dikkat ederseniz ayette Allah, sadece şirki bağışlamayacağını, onun dışında kalan günahları "dilediği kimseler” için bağışlayacağını söylüyor. İşte o bağışlamayı dilemediği kimseler günahkar müslümanlardır ki Onlar suçlarının cezalarını göreceklerdir. Bu, Allah’ın adaletinin bir gereğidir. Peygamber Efendimiz bir çok hadisinde, günahkar olup Allah'ın suçlarını bağışlamadığı mûminlerin cehennemde azab göreceğini, fakat cezalarını çektikten sonra temizlenmiş olarak Cennete gireceklerini bildirmiştir.
Allah’ın rahmeti son derece geniştir ve Allah zalim değildir. Her ne kadar günahkar da olsa bir mûmin ile kafiri aynı seviyede tutup ikisini de ebedi olarak cehennemde azablandırmaz.

“De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şubhesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Zumer, 39/53)

Meryem suresinin 71. ayetine gelince; orada Allah Teala şöyle buyurmaktadır:
“İçinizden oraya uğramayacak hiçbir kimse yoktur. Bu, Rabb'iniz için kesinleşmiş bir hükümdür.”

Dikkat edilirse bu ayetteki ifade “cehenneme girmek” değil, “oraya uğramak”tır. Bundan kastedilen de cehennemde yanacak olanların oraya girmesi, cennete girecek mûminlerin de cehennemin önünden geçerek orayı ve içindekileri görmesidir. Böylelikle oraya uğramayan hiçbir kimse olmayacaktır.


Cehennemden En Son Çıkacak Musluman ile Allah (c.c.)'un Konuşması:

Sabit’ten, onun da Enes’ten, onun da İbn Mesud (r.anh)’dan gelen rivâyetle, dedi ki:
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Cennete gireceklerin sonuncusu bir kimsedir ki, bir yüzü koyun düşer, bir onun yüzünü ateş çarpıp yakar. Nihayet böyle böyle ilerleyerek ateşini sınırına geçtiği zaman ona döner ve 'beni senden kurtaran Allah çok yücedir. O, öncekilerden ve sonrakilerden hiç kimseye vermemiş olduğunu bana vermiştir.' der. Sonra ona bir ağaç gösterilir.
Bunun üzerine: “Ey Rabb'im! Beni şu ağaca yakınlaştır da gölgesiyle gölgeleneyim, suyundan da içeyim.” der.
Yüce, Aziz ve Celil olan Allahu Teâlâ: “Ey Âdemoğlu! Eğer bu dilediğini sana verirsem belki başka bir şeyler daha istersin” diye buyurur.
O da: “Ya Rabb'i! İstemem” deyip, bir daha istemeyeceğine dair yemin eder.
Rabbi onu bu nimete karşı sabırkâr olmadığını bildiği için, onu mazur görür ve onu oraya yanaştırır. O da ağacın gölgesinden gölgelenir ve oradaki sudan içer. Derken karşısında evvelinkinden daha güzel başka bir ağaç dikilir.
O kul yine: “Ey Rabb'im! Beni şuna da yaklaştır, suyundan içeyim ve gölgesinden istifade edeyim ve senden başka bir şey istemem” der.
Allahu Teâlâ da: “Ey Âdemoğlu! Sen ondan başkasını istemeyeceğine bana ahid vermedin mi?” diye buyurup, “eğer seni ona izin verirsem, belki sen daha başkasını istersen.” der.
Bunun üzerine o adam: Başka bir şey istemeyeceğine dair Rabb'ine sözler verir. Onun buna karşı da sabrının olmadığını bildiği için Rabb'i yine onu mazur görür. Onun da gölgesinden istifade edip, suyundan içer.
Sonra üçüncüsünde Cennet kapısının yanı başında, öncekilerden daha güzel bir ağaç görür.
Yine: “Ey Rabb'im! Beni şuna yanaştır da gölgesinden istifade edeyim ve suyundan da içeyim, diye niyaz eder.
Rabbi: “Âdemoğlu! Başkasını istemeyeceğine dair bana ahid vermedin mi?” diye serzenişte bulunur.
O kimse: “Evet, şunu da, artık başkasını istemem” der.
Ona karşı da sabrı olmadığını bildiği için Rabb'i kendisini mâzur görür ve onu oraya yanaştırır.
Fakat bu son ağaca yaklaştığı vakit cennet ehlinin seslerini duyar ve: “Ya Rabbi! Ne olur beni oraya sok!” diye istirhamda bulunur.
Bu sözü üzerine Allahu Teâlâ: “Ey Âdemoğlu! Senin dilediklerinden beni kurtaracak nedir? Sana bütün dünyayı verir, ona bir mislini daha katarsam buna radı olur musun?” diye buyurur.

O da: “Ey Rabb'im! Sen Rabbu'l âlemin iken, benimle alay mı ediyorsun?” diye ve ölçüsüz ihsana şaşırıp kalır.”
Bunu söylerken İbn Mesud güldü ve Benim niçin güldüğümü sorsanıza?dedi.
Niçin gülüyorsun? diye sordular.
Dedi ki:
Rasûlullah (s.a.v.) da böyle güldü idi".
"Ya Rasûlallah! Niçin gülüyorsun?” diye sordukları vakit;
O kimse
Sen Rabbu'l âlemin iken benimle alay mı ediyorsun?” dediğinde Âlemlerin Rabb'inin gülmesine güldüm.” dedi.
Bunun üzerine Allahu Teâlâ ona: “Ben seninle alay etmiyorum, lâkin Ben istediğime Kâdir olanım” diye buyurur.”
(Muslim, 187)
 
Üst Ana Sayfa Alt