Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Hâcet Namazının Hükmü ve Bu Namaz Sonrası Gördüğüm Rüyanın Hukmu?

A Çevrimdışı

asumaneslik

Üye
İslam-TR Üyesi
internette gördükten sonra hacet namazı kılmaya başladım dileğimin kabul olması için , hacet namazıyla ilgili yazı okuduğum yerlerde namaz kılındıktan sonra hiç konuşmadn yatılır ve rüya görülmesi beklenilir yazıyodu ilk kıldığımda bi rüya göremedim ikinci kıldığımda dileğimin rüyamda olduğnu gördüm daha sonra 7 8 defa daha kıldım benm dileğim bi şeyn değişmesi ama daha sonra kıldığımda hep şuan ki halini gördüm lütfen bana yardımcı olun ikinci defa kıldığımda rüyamda görmem duamın kabul olacağını mı gösteriyo ?
şimdiden teşekkürler
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Hacet Namazının Hukmu ?

Rasulullah (s.a.v.), ahir zamanda birbiri ardı sıra meydana gelecek fitnelerden kurtulmak için Kehf Suresini tavsiye etmiştir:
Sizden kim Deccal'e yetişirse, Kehf Suresinin evvelini onun üzerine okusun, bu surenin sonu Deccal’in fitnesinden kurtuluşunuzdur.”
(Sunen-i Ebu Davud, 5/121)

"Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 2/153)

Buna göre Allah’tan bir şey isteneceği zaman namaz kılınması aslen ayetin hükmüdür. Hacet namazının meşruiyetine dair şu rivayet zikredilmektedir:

Abdullah b. ebî Evfâ (r.anh)’den rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Kimin Allah’tan veya insanlar tarafından giderilecek bir ihtiyacı varsa usulune uygun abdest alıp iki rekât namaz kılsın, arkasından Allah’a hamd edip, Peygamber’e salavat getirsin ve şöyle desin:

لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ الْحَلِيمُ الْكَرِيمُ سُبْحَانَ اللَّهِ رَبِّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ أَسْأَلُكَ مُوجِبَاتِ رَحْمَتِكَ وَعَزَائِمَ مَغْفِرَتِكَ وَالْغَنِيمَةَ مِنْ كُلِّ بِرٍّ وَالسَّلاَمَةَ مِنْ كُلِّ إِثْمٍ لاَ تَدَعْ لِي ذَنْبًا إِلاَّ غَفَرْتَهُ وَلاَ هَمًّا إِلاَّ فَرَّجْتَهُ وَلاَ حَاجَةً هِيَ لَكَ رِضًا إِلاَّ قَضَيْتَهَا يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ ‏
Halîm ve Kerîm olan Allah’tan başka ilâh yoktur. Büyük arşın Rabbi olan Allah’ı yüceltir, âlemlerin Rabb'i olan Allah’a hamd ederim. Senden rahmetine ve afvına ulaştıracak davranışlarda bulunmayı, her türlü iyiliği elde etmeyi, her türlü günahtan salim olmayı diliyorum. Bende bağışlamadığın günah, gidermediğin keder ve karşılamadığın rıdana uygun bir ihtiyaç bırakma, ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allah!”
(Tirmizî, Vitir, 17, Hadis no: 479; İbn Mâce, Namaz İkâme, Bab 189, Hadis no : 1384; Hâkim. 1, 320)

Tirmîzî: Bu hadis "garib" olub senedinde söz edilmiştir. Faid b. Abdurrahman’ın hadis konusunda zayıf olduğu söylenmiştir.

Her ne kadar bu hadis, hadis uzmanlarınca senet açısından tenkide tabi tutulup zayıf olarak nitelendirilmişse de, yukarıda görüldüğü gibi bir hacet için namaz kılmak ayetle sabit olan bir uygulamadır.

Tirmizi bunu rivayet etmiş, yalnız duanın sonundaki fıkrayı rivayet etmemiştir. Bir de hacet namazı kıldıktan sonra hadisteki duaya başlamadan önce kişinin Allah'a sena ve Peygamberine salavât getirilmesi ilâvesi vardır.
Halim : Suç işleyeni cezalandırmakta acele etmeyen ve cezayı geciktiren elemektir.
Kerim : Kulun istihkakı olmaksızın ve minnet etmeden ikram eden demektir.
«Rahmetine vesile olan sebebler...»İbnu'1-Melik'in dediğine göre ilâhi rahmete vesile olan fiiller, sözler ve vasıflardır.
Tıybi ise; Hadisteki "Mucibât" kelimesi, "Mucibe"nin çoğuludur. "Mucibe" Sahibini cennetlik eden kelimedir, demiştir.
Azâîmî "Azîmef'in çoğuludur. Tıybî'nin dediğine göre azimetlerden maksat, ilâhi mağfirete kavuşmayı pekiştiren amellerdir.
Birr ; Â1iyyu'1 - Kârî tarafından tâat ve ibâdet olarak yorumlanmıştır.
Hadîs, günahlardan masum olmayı dilemenin câizliğine delâlet eder.
Bâzıları: Günahlardan masum olmak Peygamberlere ve meleklere mahsus olduğu için bunu istemek caiz değildir, demişler ise bu söz reddedilmiştir. Çünkü Peygamberler ve meleklerin günahsız olmaları vâcibtir. Başkalarının günahsız olması caizdir. Caiz olan bir şeyi istemek caizdir. Şu var ki Peygamberlere karşı saygısızlık yapmamak için günahlardan masum olmayı değil, günahlardan korunmayı dilemek uygundur.

Bir yaz günü bahçıvanı Enes -radıyallâhu anh-'e gelerek yağmur yağmadığından ve bahçenin kuruduğundan yakındı. Enes (r.anh) su getirterek abdest alıp namaza durdu.
Selâm verdikten sonra bahçıvanına: - Gökyüzünde bir şey görebiliyor musun? diye sordu.
Bahçıvan: - Göremiyorum, dedi.
Enes -radıyallâhu anh- tekrar içeri girip namaz kıldı.
Üçüncü yahud dördüncü kez bahçıvanına: - Gökyüzünde bir şey görebiliyor musun? diye sorunca;
adam : - Kuş kanadı gibi bir bulut görüyorum, dedi.
Bunun üzerine Enes -radıyallâhu anh- namazını ve duâsını sürdürdü.
Az sonra adam yanına girdi ve: - Gök bulutla kaplandı ve yağmur yağdı, dedi.
Enes: -Haydi Bişr bin Şegaf'ın gönderdiği ata bin de yağmurun nerelere kadar yağdığını araştır, dedi.
Bahçivan ata binip etrâfı dolaştığında yağmurun Museyyerîn köşkleriyle Gadbân sarayından öteye geçmediğini gördü ki, Enes -radıyallâhu anh-'ın bahçesi de bu sınırlar dâhilindeydi.
(İbn-i Sa'd, et-Tabakâtu'l-kubrâ, VII, 21-22)

Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:
Rasulullah -sallallâhu aleyhi ve selem-'in ashâbından Ebû Mı'lâk adında biri vardı. Bu zat başkaları ile ortaklık kurarak ticaret yapardı. Dürüst ve takvâ sâhibi biri idi. Bir defasında yine yola çıkmıştı.
Karşısına çıkan silahlı bir hırsız: - Neyin varsa çıkar seni öldüreceğim, dedi.
Ebu Mı'lâk: - Maksadın mal almaksa al, dedi.
Hırsız: -Ben sâdece senin canını istiyorum, dedi.
Ebu Mı'lâk - Öyleyse bana musaade et de namaz kılayım dedi.
Hırsız: - İstediğin kadar namaz kıl, dedi.
Ebu Mı'lâk namaz kıldıktan sonra üç defa şöyle duâ etti:
- Ey gönüllerin sevgilisi (Yâ Vedûd), ey yüce arşın sâhibi, ey dilediğini yapan Allâhım! Ulaşılmayan izzetin, kavuşulmayan saltanatın ve arşını kaplayan nûrun için beni şu hırsızın şerrinden korumanı istiyorum! Ey imdâda koşan Allâhım! Yetiş imdâdıma.
Ebu Mı'lâk duasını bitirir bitirmez, elindeki kargıyı kulakları hizâsında tutan bir suvârî peydâ oldu! Suvâri mızrağı hırsıza saplayıp onu öldürdü. Sonra da tâcire döndü.
Tacir: - Kimsin sen? Kimsin sen? Allâh seni vasıta kılarak bana yardım etti, diye sorunca suvari:
- Ben dördüncü kat semâ ehlindenim. İlk duânı yapınca semânın kapılarının çatırdadığını işittim. İkinci defa duâ edince gök ehlinin gürültüsünü işittim. Üçüncü defa dua edince, zorda kalan biri dua ediyor, denildi. Bunu duyunca Allâh'tan, onu öldürmeye beni memur etmesini istedim. Allâh Teâlâ da kabul etti ve geldim. Şunu bil ki, abdest alıp dört rek'at namaz kılan ve bu duayı yapan kimsenin, zorda olsun veya olmasın duası kabul edilir, dedi.
(İbn-i Hacer, el-İsabe, IV, 182)


Zayıf Rivâyetin Tahkiki :
(İbnu'l Esir, Usdu'l-Ğabe I, 1248; İbn-i Hacer el Askalani, İsabe, IV / 182 (VII, 379, No: 10551; İbn Ebi Dunya, Enes’den).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 3/427)


Hadisi İbni Ebi'd-Dunya "Mucabu'd-Dave" sayfa 23 rivayet etmiştir. Ayrıca Havatifu'l-Cinan sayfa 12'de rivayet etmiştir.
Lalekai de Şerhu Usuli'l-İtikad'da 5/166 No:111 hadisi getirmiştir.

Bu Rivayet Enes (r.anh)'dan gelmiştir. Bazıları Ubeyy b. Kâ'b tarikiyle de getirmişlerdir. Ancak Ubeyy rivayetinin hata olduğu söylenilmiştir. Lalekai'nin Usulu'nun tahkikinde Şeyh Ahmed b. Sa'd, hadisin senedinin zayıf olduğunu söylemiştir. Senedde zikrolunan 3 (üç) şahıs (el-Kelbi, Fuheyr b. Ziyad ve İsa b. Abdillah et-Temimi...) meçhuldur.
Hadisi İbnu'l-Kayyim de ed-Dua ve'd-Deva, sayfa 40 kitabında getirmiştir. Bu kitabın tahkikinde Şeyh Amr Abdulmun'im Suleym şöyle demiştir: Munker bir rivayettir.
Abdulğani el Makdisi de hadisi et-Terğib fi'd-Dua eserinde getirmiştir.
Hadis senedindeki mechul râviler sebebiyle zayıftır. Hatta senedindeki Musa b. Verdan'ın da zayıf olduğu söylenmiştir.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt