Adını Irak’taki kanlı eylemleriyle duyuran Amerikan özel güvenlik şirketi Blackwater’ın şu an Suriye’de
ABD’nin Nusret Cephesini terör örgütü listesine almasının ardından Amerikan Özel Güvenlik Şirketi Blackwater’ın paralı askerleri Suriye’ye giriş yaptı. Suriye medya ve iletişim merkezinin özel haberine göre Blacwater elemanları Suriye’de direniş lideri avında.
Amerika’nın Irak işgali sırasında işkence, sivillere yönelik katliam, tecavüz vb skandallarla adını duyurmuş olan paralı askerler Suriye’de direnişçi avında!
Suriye devriminin Amerika ve Siyonizm’in komplosu olduğunu iddia eden İran Blacwater’ın paralı askerleri ile birlikte aynı safta. Direnişi bastırmakta aciz kalan binlerce İran askeri zor günde imdadına yetişen Amerikan askerlerini görünce derin uykusundan uyanacak mı? Büyük şeytan büyük melek olur mu?
Şimdi kim Natocu olacak? Bu tabloyu yüzyılın akıl tutulmasına örnek olsun diye fotoğraflayıp ebedileştirmek gerek:
İran Devrim Muhafızları, Hizbullah militanları, Şebbihalar ve şimdi de Amerika’nın paralı askerleri hepsi Suriye halkını onurlu mücadelesinden döndürmek üzere bir cephede birleştiler. Rus ve Ukraynalı pilotlar, İran’ın keskin nişancıları ve Blacwater’ın ölüm makineleri zor günü dostları birbirlerini nasıl da buldular. Veyl olsun!
“Mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara işlemedikleri (bir suç) sebebiyle eziyet edenler ise, gerçekten bir iftira ve açıkça günah işlemişlerdir.” (Ahzap, 58)
ABD Suriye’ye müdahale edecek mi etmeyecek mi tartışmaları yapılırken müdahale etti bile. Blacwater’ın paralı askerilerinin sessiz sedasız Suriye’ye girişi bu ülkeye müdahalenin biçim olarak daha öncekilerden farklı olacağı izlenimini veriyor.
Bölgedeki en önemli partnerlerinden birini daha kaybetme riskini göze alamayan ABD iktidarını korusun diye iki yıldır katliamlarına yeşil ışık yaktığı Beşşar rejimini şimdi bizzat kendisi koruma altına almak için Suriye’ye ayak basıyor.
Yani Beşşar Amerika’nın en önemli partneri mi demeyin. 100 bine yakın insanı katleden bir rejimi terör listesine eklemezken halkının canı, malı ve namusunu korumak için haklı olarak silaha sarılmış olan direnişçileri terör listesine ekleyen ABD için kimin vazgeçilmez partner olduğu açık değil mi?
İslami devlet isteyen “aşırıcıların/Suriye halkının” eline geçer diye Suriye halkını silahlandırmaktan bugüne kadar imtina etmiş olan uluslar arası sistemin, şer ekseni içinde gördükleri İran’ın sözüm ona direniş cephesinin biricik ülkesinde binlerce askerini bulundurmasına, lojistik açıdan ve milyarlar dolarla ifade edilen sıcak para desteği sağlamasına göz yummaları bölgenin karmaşık politik denklemi içinde gerçeği bulmak için düz mantık işletmenin hata olacağını salık veriyor.
ABD şimdi Suriye’yi dışarıdan; denizden donanmalar, karadan binlerce askeri ile çevrelerken içerden de özel birliklerle terör listesine aldığı direnişçi liderleri ortadan kaldırmayı planladığı anlaşılıyor. Şebbihaların, İran Devrim muhafızlarının ve Lübnan Hizbullahı’nın “bittik” dedikleri noktada “yettim” diyerek imdada yetişen ABD uzun vadeli, zamana yayılmış savaşın yavaş yavaş liderliğini üstlenmeye yelteneceğe benziyor.
Abdurrahim Şen, Timeturk Kureselhaber
ABD’nin Nusret Cephesini terör örgütü listesine almasının ardından Amerikan Özel Güvenlik Şirketi Blackwater’ın paralı askerleri Suriye’ye giriş yaptı. Suriye medya ve iletişim merkezinin özel haberine göre Blacwater elemanları Suriye’de direniş lideri avında.
Amerika’nın Irak işgali sırasında işkence, sivillere yönelik katliam, tecavüz vb skandallarla adını duyurmuş olan paralı askerler Suriye’de direnişçi avında!
Suriye devriminin Amerika ve Siyonizm’in komplosu olduğunu iddia eden İran Blacwater’ın paralı askerleri ile birlikte aynı safta. Direnişi bastırmakta aciz kalan binlerce İran askeri zor günde imdadına yetişen Amerikan askerlerini görünce derin uykusundan uyanacak mı? Büyük şeytan büyük melek olur mu?
Şimdi kim Natocu olacak? Bu tabloyu yüzyılın akıl tutulmasına örnek olsun diye fotoğraflayıp ebedileştirmek gerek:
İran Devrim Muhafızları, Hizbullah militanları, Şebbihalar ve şimdi de Amerika’nın paralı askerleri hepsi Suriye halkını onurlu mücadelesinden döndürmek üzere bir cephede birleştiler. Rus ve Ukraynalı pilotlar, İran’ın keskin nişancıları ve Blacwater’ın ölüm makineleri zor günü dostları birbirlerini nasıl da buldular. Veyl olsun!
“Mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara işlemedikleri (bir suç) sebebiyle eziyet edenler ise, gerçekten bir iftira ve açıkça günah işlemişlerdir.” (Ahzap, 58)
ABD Suriye’ye müdahale edecek mi etmeyecek mi tartışmaları yapılırken müdahale etti bile. Blacwater’ın paralı askerilerinin sessiz sedasız Suriye’ye girişi bu ülkeye müdahalenin biçim olarak daha öncekilerden farklı olacağı izlenimini veriyor.
Bölgedeki en önemli partnerlerinden birini daha kaybetme riskini göze alamayan ABD iktidarını korusun diye iki yıldır katliamlarına yeşil ışık yaktığı Beşşar rejimini şimdi bizzat kendisi koruma altına almak için Suriye’ye ayak basıyor.
Yani Beşşar Amerika’nın en önemli partneri mi demeyin. 100 bine yakın insanı katleden bir rejimi terör listesine eklemezken halkının canı, malı ve namusunu korumak için haklı olarak silaha sarılmış olan direnişçileri terör listesine ekleyen ABD için kimin vazgeçilmez partner olduğu açık değil mi?
İslami devlet isteyen “aşırıcıların/Suriye halkının” eline geçer diye Suriye halkını silahlandırmaktan bugüne kadar imtina etmiş olan uluslar arası sistemin, şer ekseni içinde gördükleri İran’ın sözüm ona direniş cephesinin biricik ülkesinde binlerce askerini bulundurmasına, lojistik açıdan ve milyarlar dolarla ifade edilen sıcak para desteği sağlamasına göz yummaları bölgenin karmaşık politik denklemi içinde gerçeği bulmak için düz mantık işletmenin hata olacağını salık veriyor.
ABD şimdi Suriye’yi dışarıdan; denizden donanmalar, karadan binlerce askeri ile çevrelerken içerden de özel birliklerle terör listesine aldığı direnişçi liderleri ortadan kaldırmayı planladığı anlaşılıyor. Şebbihaların, İran Devrim muhafızlarının ve Lübnan Hizbullahı’nın “bittik” dedikleri noktada “yettim” diyerek imdada yetişen ABD uzun vadeli, zamana yayılmış savaşın yavaş yavaş liderliğini üstlenmeye yelteneceğe benziyor.
Abdurrahim Şen, Timeturk Kureselhaber