Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Hadis: " Kalbinde Hardal Tanesi Kadar Kibir Bulunan Kimse Cennete Giremez. "

N Çevrimdışı

Nadas

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Abdullah (b. Mes'ud) (r.anh)'dan rivayet olunduğuna göre;
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse cennete giremez. Kalbinde hardal (tanesi) kadar iman bulunan kimse de cehenneme girmez."

Ebu Dâvud dedi ki: (Bu hadisin) bir benzerini de el-Kasmeli, El A'meş'ten rivayet etmiştir.

[Buharı, iman'15. ikan. 35, 51. Fiten. B. tevhid 36: Muslim, iman 80, I48. 149. 230. 304. 326, Fiten 52; Tirmizi. Birr 61, Fiten 17: İbn-i Mace, mukaddime 9. Fiten 27. Zühd 16; Dârimi. mukaddime 7; Ahmed b. Hambel, 1451, II 164, 215. III, 56, 144. 320. IV. 151, V 983. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/168]

Açıklama:

Metinde geçen, kalbinde hardal tanesi kadar bir kibir bulunan kimse cennete giremez" ibaresinin tevili hususunda ulema ihtilaf etmişlerdir.

Ebû Suleyman Hattâbi bu ibareyi iki vecihle tevil etmiştir;

1- Kibirden murad, imandan tekebbur etmek yani iman etmemektir. Bu halde ölen bir kimse asla cennete giremez.
2- Maksad; cennete giren bir kimsenin kalbinde oraya girerken kibir bulunmaz demektir. Nitekim Allah Teâlâ hazretleri, "Biz onların kalblerindeki kin ve hasedi çıkaracağız" (Hicr 47) buyurmuştur.

Ancak Hattâbi'nin bu tevillerini Nevevi beğenmemiş; hadisin mâruf olan kibirden yani kendini başkalarından yüksek görerek onları tahkir ve hakkı bertaraf etmekten nehy için varid olduğunu söylemiş, binaenaleyh ibarenin bu te'villere hamledilerek matlub olan manadan çıkarılmaması gerektiğini bildirmiştir.

Kadı İyad ile sair alimlere göre, Hadisin manası kibirli kimse cennete giremez demektir. Nevevî de bu kavli ihtiyar etmiştir.

Bazıları; "Evet, ceza verilirse mana budur. Fakat Cenabı-ı Hakkın lutfü keremiyle o kimseyi avfetmesi de caizdir. Bineâenaleyh bütün mu'minler ya doğrudan doğruya yahud da büyük günah işlemekte ısrar halinde ölen günahkarlardan bazıları azab gördükten sonra mutlaka cennete gireceklerdir" demişlerdir.

Hadisten murad, "kibirlilerin cennete giren ilk takva sahibleriyle birlikte giremeyeceklerini açıklamaktır" diyenler de olmuştur.

Hadisin sonunda yer alan. "Kalbinde hardal (tanesi) kadar iman bulunan kimse de cehenneme girmez" mealindeki ibarenin manası da "kafirler gibi cehenneme ebedi olarak giremez" demektir.

[Davudoğlu Ahmed, Sahih-i Muslim Terceme ve Şerhi I 382, 383.
Sunen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/168-169]


Kibir haram olan kötü huylardan birisidir. Hadisteki ifade kibirli insanın cennete giremeyeceğini anlatmaktadır. Ancak buradaki kibir, Allah'a ve Peygamber (s.a.v.)'e karşı olan kibirdir. Ahlâkî bir özellik olarak kibir, başkalarını küçük görmek ve onlarla alay etmek anlamıyla düşünülürse bu özellik insanı dinden çıkaran bir özellik değildir.


Ebu Rayhâne (r.anh), Peygamber (s.a.v.)'den şöyle rivayet etmiştir:

"Cennete kibirden hiçbir şey giremez."

Orada bulunanlardan biri şöyle dedi: "Ey Allah'ın Rasulu! Ben, kamçımın şaklaması ve ayakkabımın sağlamlığı ile güzel görünmekten hoşlanırım, bu kibir midir?"

Peygamber (s.a.v.) : "Hayır bu kibir değildir. Allah güzeldir güzeli sever. Kibir, hakkı küçük görmek ve başı gözü ile insanlarla alay etmektir."
(Muslim, İman, 47; Ahmed b Hanbel, lV / 133-134)



Ebu Hurayra (r.anh)'den rivayet olunduğuna göre;

Güzel bir adam Peygamber (s.a.v)'e gelib; Ey Allah'ın Rasulü, ben kendisine güzellik sevdirilen bir adamım. Gördüğün kadarıyla ondan bana da verilmiştir. Hatta bir kimsenin (güzellikle) benden üstün olmasını (asla) sevmiyorum, demiş.
(Ebu Hurayra'nin hatırlayabildiği kadarıyla o zat); ya (güzellikte birinin) "bişirâk-i na'Iî= nalinimin tasmasını (geçmesini bile istemiyorum)” demiş; yahud da bişı's-i na'lî= nalinimin tasmasını (geçmesini bile istemiyorum)" demiş (ve sorusunu şöyle tamamlamış): "Bu kibirden midir?"

(Peygamber de şöyle) cevab verdi: "Hayır, fakat kibir, hakkı inkâr eden ve halkı küçük gören kimse(nin yaptığı inkâr ve büyüklenme fiilleri)dir."

[Muslim, iman 92: Tirmîzî, birr 60: Ahmed b. Hanbel 385, 427.
Sunen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/169-170.]

Açıklama:

Peygamber'e, güzelliği sevdiğinden ve bu hususta hiçbir kimsenin kendisini geçmesini istemediğinden bahseden ve bu halinin kibir sayılıb sayılmadığını soran zatın kimliği kesin olarak bilinmiyor. Kadı Iyad ile İbn Abdilberr bu zatın Mâlik b. Murra olduğunu iddia ederlerken, İbnu'l-Arabî, onun Ebû Reyhâne Şen'un olduğunu, Ali b. el-Medinî de Rabbi b. Amir olduğunu söylemiştir. İbn Ebi'd-Dunya. bu zatın Muaz b. Cebel olduğunu iddia edenlerin de bulunduğunu söylüyor. Abdullah b. Amr b. As ve Huraym b. Fâtik olduğunu söyleyenler de vardır.

Hadis-i şerif; güzelliği, güzel giyinmeyi ve güzel işleri sevmenin kibirle bir ilgisi olmadığını; asıl kibirin, hakkı kabulden kaçınmak ve insanları küçük görmekten ibaret olduğunu ifade etmektedir.

Gerçekte, güzel elbise giymenin kibirle ilgisi yoktur. Bilakis güzel giymek Allah'ın nimetine şükür manasına taşır. Hadis-i şerifte de ifade edildiği gibi "Allah verdiği nimetin eserini kulunun üzerinde görmeyi sever."

Diğer bir hadis-i şerifte de şöyle buyurulmaktadır:

"Şübhesiz ki Allah güzeldir, güzelliği sever. "

[Muslim, İman 148; ibn-i Mâce, duâ 10. Ahmed b. Hanbel IV 133, 134. 151.
Sunen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/170.]
 
Üst Ana Sayfa Alt