Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Halid bin Velid

Bay_Bars Çevrimdışı

Bay_Bars

Üye
İslam-TR Üyesi
Halid bin Velid'in (Seyfullah) Hayatı

Ailesi

Halid bin Velid'in babası Velid bin Muğire Mekke'de sevilen, saygı duyulan ve aileden zengin bir tüccardı. Bunun yanında demircilik ile uğraştığı ve Mekke ile Taif arasında birçok arazisinin olduğu rivayet edilmiştir. Oldukça zengin ve etrafına karşı cömert biri olan Velid bin Muğire peygamberimiz Hz. Muhammed'e (S.A.V.) hayatı boyunca muhalefet etti ve müslüman olmadan öldü. Annesi Lübabe Asma bint el Haris hakkındaki rivayetler çelişkilidir. Bazı tarihçiler (ör. İbn Abdilberr) müslüman olmadan öldüğünü yazar. Bazı tarihçiler ise ( ör. İbn Hacer) müslüman olduğunu belirtir. Halid bin Velid'in erkek kardeşleri, Abdüşems bin Velid ve As bin Velid küçük yaşta vefat ettiler. Umare bin Velid müslüman olmadan öldü. Oldukça yakışıklı, içkiye ve kadına düşkündü. Ebu Kays bin Velid önce müslüman oldu fakat sonra dinden çıkıp tekrar putperestliğe döndü.Bedir Savaşı'nda müşrik olarak öldü.Hişam bin Velid Mekke'nin fethi sırasında İslam'a girdi ve müslüman olarak vefat etti. Aynı zamanda babasının adını taşıyan diğer kardeşi Velid bin Velid Bedir Savaşı'na müşrik olarak katıldı ve müslümanlara esir düştü. Yaşadığı bu esaret sırasında müslüman oldu. Velid bin Velid kardeşi Halid bin Velid'in de müslüman olmasına vesile oldu. Bunların dışında Halid bin Velid'in bilinen iki kız kardeşi Fahite bint Velid ile Fatıma bint Velid Mekke'nin fethi ile müslüman oldular.

Doğumundan Müslüman Oluşuna Kadar Olan Hayatı

Halid bin Velid'in soyu 7. göbekten dedesi ile peygamberimizin soyu ile birleşir. Kendisi Mekke'de doğmuştur. Doğum tarihi ihtilaflı olmakla beraber 582 ve 584 tarihleri genel olarak kabul görmüştür. Halid bin Velid'in kabilesi Mahzumoğulları Kureyş'in süvari birliklerinin sevk ve idaresinden sorumlu idi. Bu nedenle Halid bin Velid küçük yaşta at ve deveye binmeyi ve süvari savaşını öğrendi. Gençliğinde babasının zenginliği sayesinde zamanını avcılık ve binicilikle geçirdi. Babasının ticari faaliyetleri nedeniyle Suriye, Irak , Mısır ve Yemen'e gitti ve bu bölgelerde yaşayan insanları tanıdı ve kültürlerini öğrendi.

Halid bin Velid tıpkı babası Velid bin Muğire gibi İslamiyet'in yıkıcı olduğunu düşünüyor ve Mekke'deki mevcut toplumsal yapının değişmesini istemiyordu. Bedir Savaşı'na katılıp katılmadığı tartışmalı olsa da Kureyşli müşrik süvari ordusunun komutanı olan Ebu Cehil Bedir Savaşı'nda öldürülmesi sonucu Uhud Savaşı'nda Kureyşli müşriklerin süvari komutanı olarak bulundu. Kardeşi Velid bin Velid Bedir Savaşı'nda müslümanlara esir düştü. Halid bin Velid diğer kardeşi Hişam bin Velid ile Medine'ye gidip fidyesini ödedi. Fakat Medine'de kaldığı sürede İslamiyet'i seçen Velid bin Velid Mekke'ye dönerken kardeşlerinin yanından kaçıp Medine'ye geri döndü.Buna çok sinirlenen Halid bin Velid Medine'ye tekrar gelip kardeşini aldı ve O'nu Mekke'ye götürüp hapsetti. Fakat Velid bin Velid buradan da kurtulup Medine'ye kaçtı, üstüne peygamberimizin görevlendirmesi ile Mekke'ye gizlice girip müşriklerin esir ettiği iki müslümanı kurtarıp Medine'ye döndü.

Bedir Savaşı'ndan yaklaşık bir yıl sonra gerçekleşen Uhud Savaşı'nda Mekkeli müşriklerin süvari komutanı olarak savaşın seyrini değiştirdi.Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V.) Ayneyn Tepesi'ne yerleştirdiği okçuların çoğunun yerlerini terkettiğini gören Halid bin Velid buradan hücuma geçti ve kureyşli müşriklerin yenilgisini önledi. Vakıdi bu savaşta Ebu Useyre bin Haris, Rifa'a bin Vakaş ve Sabit bin Dahdaha adlı müslümanların bizzat Halid bin Velid tarafından şehit edildiğini yazar. Halid bin Velid'in bu hamlesi sonucu peygamberimizin amcası Hz. Hamza şehit düşmüş ve peygamber efendimiz hafif yaralanmıştı. Kureyşliler Uhud Savaşı'ndan sonra topladıkları on bin kişilik kalabalık bir ordu ile Medine'ye hareket etti. Müslümanlar şehrin etrafını hendeklerle çevirdikleri için yaklaşık 25 gün süren kuşatma savaşı ok ve taş atma ile geçti. Kureyşliler hendekleri geçmenin bir yolu arasalar da bulamadılar. Birkaç müşrik asker hendeklerin dar bir yerinden şehre girmeyi başardı. Başlarında bulunan Amr bin Abd Hz. Ali (R.A.) tarafından birebir mübarezede öldürülünce diğerleri kaçıp gitti. Halid bin Velid bu kuşatmada peygamberimizin çadırını tespit etti ve o bölgeye yoğun bir ok saldırısı başlattı. Bu saldırı sonucu müslümanlar o gün öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını kılamadılar. Halid bin Velid ok ile Enes bin Evs isimli müslümanı şehit etti. Hendek Savaşı Halid bin Velid'in müslümanlara karşı bulunduğu son savaş oldu.

Müslüman Oluşu

Genel kabule göre Halid bin Velid Hudeybiye Anlaşması'ndan sonra, Mekke'nin fethinden önce Amr bin As ve Osman bin Talha ile birlikte müslüman oldu. Bazı tarihçiler Halid bin Velid'in daha önce müslüman olduğunu ve Hudeybiye'de peygamberimizin yanında bulunduğunu yazsa da tarihsel bütünlük içinden bakıldığında bu görüş doğru görünmemektedir. Müslüman olduktan sonra peygamberimizin emri ile süvari birliklerinin zaman zaman da öncü birliklerin komutanlığını yaptı. Kaynaklarda Hz. Muhammed'in (S.A.V.) katipliğini yaptığı rivayet edilir fakat vahiy katipleri arasında adı zikredilmez. Buradan anlaşıldığı kadarı ile Halid bin Velid bazı yazışma ve resmi mektuplaşmalarda katiplik yapmış olabilir.

Mute Savaşı (629)

Halid bin Velid'in İslam'ın sancağı altındaki ilk savaşı Mute Savaşı oldu. Peygamberimiz Bizans'ın Busra valisine Haris bin Umeyr ile İslam'a davet amaçlı bir mektup gönderdi. Fakat bir başka Bizans valisi Şurabbil bin Amr el Gassani mektubu ele geçirdi ve Haris bin Umeyr'i öldürttü. Üzerine bir de Zatu Atlah bölgesine bölge halkını İslam'a davet amacı ile gönderilen müslümanların şehit edilmesi sonucu peygamberimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V.) emri ile 3000 kişilik bir ordu oluşturuldu. Zeyd bin Harise ordunun başına komutan tayin edildi. Eğer şehit olursa komuta peygamberimizin amcasının oğlu ve Hz. Ali'nin de (R.A.) kardeşi olan Cafer bin Ebu Talib'e, eğer O da şehit olursa Abdullah bin Revaha'ya geçecekti. Şayet O da şehit olursa askerler aralarından komutan tayin edecekti. Oluşturulan bu sıralama nedeni ile bu orduya Ceyşü'l-Umera (Emirler Ordusu) denildi. Halid bin Velid bu orduya bir er olarak katıldı.

Gassaniler bulundukları bölgeyi Doğu Roma adına yöneten hristiyan araplardan oluşuyordu. İslam Ordusu Vadilkura'da Gassani birliklerini yendi ve Şurabbil bin Amr'ın kardeşi olan Sedus bu savaşta öldürüldü. Şurabbil bin Amr kalesine çekildi. Sasaniler ile yapılan savaşlar nedeni ile Kudüs'te bulunan Doğu Roma imparatoru Heraklius birlikleri ile Gassani emirliğine yardıma geldi. Doğu Roma birliğinin bu savaştaki mevcudiyeti tartışmalıdır. 30 bin, 50 bin, 100 bin, 250 bin gibi rakamlar zikredili fakat gerçek olan şu ki 3000 kişilik İslam Ordusunun karşısında oldukça kalabalık bir düşman ordusu vardır. Mute Savaşı'nın bir başka önemi ile 1453'te İstanbul'un fethi ile sona erecek olan mücadelenin (İslam Devletleri ile Doğu Roma arasındaki mücadelenin) başlangıcı olmasıdır. Savaşın başında Zeyd bin Harise, ardından Cafer bin Ebu Talib sonra da Abdullah bin Revaha şehit düştü. Müslümanlar dağılmak üzere iken Bedir ehlinden olan Sabit bin Akram İslam Sancağı'nı Halid bin Velid'e verdi. Diğer askerlerinde bunu onaylaması ile Halid bin Velid ordunun komutanı oldu. İlk olarak dağılan birlikleri biraraya toplayan Halid bin Velid düşman saldırısını durdurdu. Havanın kararması ile savaşa ara verildi. Gece Halid bin Velid'in emri ile İslam Ordusu bulunduğu yerde büyük bir gürültü çıkararak çok yoğun toz kaldırdı. Sabah savaş düzenini de öndeki askerleri arkaya, arkadakileri öne, sağ kanattakileri sola, sol kanattakileri sağa koyarak düşmanın gece İslam Ordusuna destek geldiğine inanmalarını sağladı. Psikolojik üstünlüğü sağlayan Halid bin Velid hiç beklenmeyen bir şekilde Roma birliklerinin merkezine saldırdı. Romalılar beklemedikleri bu saldırı karşısında çok kayıp verdiler ve Gassani emiri Şurabbil bin Amr öldürüldü. Devamında İslam Ordusu yavaş yavaş geri çekilip düşmanı çöle çekmek istedi. Üzerlerindeki ağır zırhlar ve yaya birliklerin kalabalık olması nedeni ile Romalılar çöl savaşına yanaşmadı ve Mute Savaşı son buldu. Tarihçiler bu savaşta Halid bin Velid'in elinde dokuz kılıcın parçalandığını yazar. Bu savaşa dair bir başka rivayette peygamber efendimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V.) Mescid-i Nebevi'de ashabına savaşta yaşananları anbean haber vermesidir. Atadığı üç kumandanın şehadetini bildirdikten sonra '' Sancağı Halid bin Velid aldı. İşte şimdi tandır tutuştu (savaş kızıştı)'' dedikten sonra '' Ey Allah'ım ! O, senin kılıçlarından bir kılıçtır. O'na yardım et '' diye dua etmiştir.

Mekke'nin Fethi

Mute Savaşı'ndan sonra gerçekleşen Mekke'nin fethinde Halid bin Velid şehre giren dört birlikten birinin komutanıydı. Halid bin Velid'in birliği birçok kabileden asker barındırıyordu. Bunun sebebi Rasulullah'ın O'nun idareciliğine olan güveniydi. Şehre giriş sırasında bazı müşrik kureyşliler Halid bin Velid'e karşı direnmek istemişse de başaramadı. Aralarında amcasının oğlu İkrime bin Ebu Cehil, kız kardeşi Fahite'nin kocası Safvan bin Ümeyye ve Sühely bin Amr gibi Kureyşin ileri gelenleri vardı. Halid bin Velid kısa sürede direnişi kırdı ve müşrikler kaçtı. Mekke'nin fethi sırasında başka bir direniş yaşanmadı ve şehir müslümanların kontrolüne geçti.

Mekke'nin fethinden sonra peygamber efendimiz çevre köy ve yerleşkelerdeki putların yıkılması emrini verdi. Bu görev doğrultusunda Sa'd bin Zeyd menat putunu, Amr bin As süva putunu, Halid bin Velid'de uzza putunu yıkmakla görevlendirildi. Uzza putu Kur'an-ı Kerim'de de adı geçen ve müşrik kureyşliler için en önemli puttu. 630 yılının Şubat ayında ( Hicri Şevval ayı 8. yıl) peygamberimiz Halid bin Velid'i Cezimeoğullarını İslam'a davet etmek için gönderdi. Fakat ne yazık ki çarpışmalar yaşandı ve ölenler oldu. Halid bin Velid'in emri ile esir alınanların bir kısmı da öldürüldü. İslam tarihçileri bu olaya dair birçok farklı görüş ve rivayet aktarmaktadır. Detayına girmeden şu kadarını belirtelim ki hem Halid bin Velid hem de peygamber efendimiz yaşananlar için üzülmüş ve dua etmişlerdir. Muhacir ve ensardan ileri gelenlerin bazıları Halid bin Velid'i yaşananlar sebebi ile eleştirmiştir. Peygamberimiz bölge halkının maddi zararını karşılamış, öldürülenler için de Hz. Ali'yi (R.A.) görevlendirmiş ve diyetlerini ödemiştir. Diğer taraftan Halid bin Velid bu olaydan sonra da hep peygamberimizin en yakınındakilerden olmuştur. Hatta Huneyn ve Taif gazvelerinde de kendisine komutanlık görevi verilmiştir. Mekke'nin fethi ile Hevazin kabilesi ile Taif'te yaşayan Sakif kabilesi müslümanların kendilerine karşı saldıracağını düşünüp savaş hazırlığına başladı. Rasulullah bundan haberdar olunca hazırladığı ordu ile Huneyn'e ulaştı. 27 Ocak 630 da yapılan savaşta Halid bin Velid süvari komutanı olarak bulundu. Kendileri için kurulan pusuya rağmen müslümanlar bu savaşı kazandı. Müşrikler başta Taif olmak üzere çeşitli yerleşim yerlerine kaçtılar. Halid bin Velid bu savaşta yaralandı. Müslümanlar kaçanların ardından gidip Taif şehrini kuşattılarsa da şehrin fethi nasip olmadı. Fakat 1 yıl sonra Taif şehrindeki Sakif kabilesinin ileri gelenleri Medine'ye gelerek müslüman oldular ve böylece Taif şehri kan dökülmeksizin fethedildi.

Halid bin Velid'in hayatındaki önemli olaylardan biri de Tebük Seferi'dir. Peygamberimizin son gazvesi olan Tebük Seferi (Ekim 630) Doğu Roma'ya bağlı olan Gassani emirliğinin savaş hazırlıklarına başlaması üzerine oldu. Peygamberimiz yaklaşık 30 bin kişi ile Tebük'e kadar ilerledi ve burada ordugahını kurdu. Hiçbir düşman birliği ile karşılaşılmadığı için savaş yaşanmadı. Bu sefer sırasında Tevbe Suresi'nin 29. ayeti nazil oldu ve bu doğrultuda peygamber efendimiz Tebük'te kaldığı süre boyunca civar yerleşkelere davetçiler gönderdi. İlk olarak İslam'a davet edildiler. Kabut etmeyenlerden cizye alındı. Böylece bu kişiler müslüman olmasalar da İslam devletinin tebaası sayıldılar. Cizye vermeyi de kabul etmeyenler ile ise ayetin hükmü doğrultusunda savaşıldı '' Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve rasulünün haram kıldığını haram kılmayan, hak dini din edinmeyen kimselerle, küçülmüş oldukları halde kendi elleriyle cizye verinceye kadar savaşın. Tevbe Suresi 29. Ayet. Elmalılı M. Hamdi Yazır çevirisi) Halid bin Velid ileride Doğu Roma ve Sasanilerle yapacağı tüm savaşlarda bu hüküm ile hareket edecekti. Tebük Seferi'nden sonra peygamberimizin emri ile Dimetü'l Cendel bölgesini İslam egemenliğine kazandırdı. Halid bin Velid'in peygamberimizin sağlığında gerçekleştirdiği bir diğer önemli seriyye de Beni'l Haris bin Ka'b seriyyesidir. Hicretin 10.yılında (Temmuz ya da Ağustos 631) Hz. Muhammed (S.A.V.) yaklaşık 400 süvari ile Halid bin Velid'i Beni'l Haris kabilesinin üzerine gönderdi. Bu kabile oldukça kalabalık ve savaşçıydı. Peygamberimiz Halid bin Velid'e önce onları üç gün boyunca İslam'a davet etmesini eğer kabul ederlerse savaşmamasını ama eğer kabul etmezler ise onlarla savaşmasını emretti. Halid bin Velid aldığı emri yerine getirdi ve Beni'l Haris kabilesi bu kutlu davete icabet etti.Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) veda haccını gerçekleştirirken yakınında bulunan sahabelerden biri de Halid bin Velid idi. Peygamberimiz traş olurken birçok sahabe gibi Halid bin Velid'de saçından ya da sakalından bir parça almak için uğraşıyordu. Hatta O'nun bu hali Hz. Ebubekir'i (R.A.) hem şaşırtmış hem de sevindirmiştir. Uhud ve Hendek savaşlarında ve hatta Hudeybiye gününde askerleri ile İslam'a ve müslümanlara karşı duran Velid bin Muğire oğlu Halid bin Velid şimdi tarifi imkansız bir sevgi ve biat ile Hz. Muhammed'in (S.A.V.) yanındaydı. Amacına nihayet ulaşan Halid bin Velid peygamberimizin kendisine verdiği sakal-ı şefifi gözlerine sürüp öptükten sonra sarığının önünde sakladı. Yermük Savaşı'nda sarığı düşünce savaşı bırakıp sarığını aramaya başlayacak, kendisini uyaranlara da '' sarığımda Rasulüllah'ın sakal-ı şerifi var. Onun sayesinde her savaşı kazandım'' diyecekti. Halid bin Velid hayatı boyunca Hz. Muhammed'in (S.A.V.) hatıralarına çok büyük önem gösterdi. Peygamberimizin vefatından sonra ortaya çıkan kısa süreli çalkantılı zamanda Halid bin Velid Hz Ebubekir (R.A.) ile birlikte hareket etmiş ve halifeliğini ilk tanıyıp biat edenlerden olmuştu. Yine peygamberimizin vefatı ile ortaya çıkan Üsame Ordusu'nun peygamberimizin planladığı şekilde sefere gönderilmesi tartışmasında Hz Ebubekir'in (R.A.) kararını desteklemiştir.

Ridde Savaşları

Peygamberimizin vefatından sonra ortaya çıkan ridde hareketleri (dinden dönme) yeni oluşmuş İslam Devleti'nin varlığını tehdit ediyordu. Oluşan bu hareketin iki yüzü vardı. Bir tarafta tamamen dinden çıkanlar – ki bunların bir kısmı eski cahiliye alışkanlıklarına dönerken bir diğer kısmı da peygamberlik iddiasındaki yalancıların peşinden gidiyordu- diğer tarafta ise İslam'ı ve namaz kılmayı kabul edip zekat vermeyi reddedenler.

Halife Hz. Ebubekir (R.A.) topladığı küçük bir grupla Zü'l Kassa denilen bölgeye geldi. Burada diğer birliklerle birleşip ridde hareketine katılanlara karşı savaşa başlanacaktı.Bundan haberdar olan düşman birlikleri halifeye ve yanındakilere karşı saldırı başlattı. Kısa süren çatışmayı müslümanlar kazandı. Bu olaydan sonra ashabın önde gelenleri Hz. Ebubekir'e (R.A.) savaşın içinde olmamasını ve orduya bir komutan atamasını önerdiler. Halife Hz Ebubekir (R.A.) bu öneriyi kabul etti ve oluşturulan orduya Halid bin Velid'i komutan olarak atadı.Halid bin Velid komutanlığa atanır atanmaz halifenin emri ile Tuleyha bin Huveylid ile savaşmak için Büzaha'ya hareket etti. Savaş çok çetin geçti.Öyle ki Halid bin Velid atından inmiş yaya olarak iki elinde iki kılıçla çarpışmıştı. Nihayet savaşın sonunda müslümanlar galip geldiler. Tüleyha Şam bölgesine kaçmayı başardı. Halid bin Velid komutanlığındaki İslam Ordusu buradan isyan eden bir başka kabile olan Temim kabilesi üzerine Butah'a ilerledi.

Halid bin Velid'in hayatına dair en çok tartışılan konulardan birisi Beni Hanzala kabilesine olan yaklaşımıdır.Bu kabile ile bir savaş yaşanmadı.Ancak Beni Hanzala kabilesi zekat vermeyi reddetti ve bunun üzerine Halid bin Velid bu kabilenin liderini öldürttü ve karısını da cariye olarak aldı daha sonra da onunla evlendi. Bazı kimseler kabilenin lideri olan Malik'in müslüman olduğunu iddia edip Halid bin Velid'i halife Hz. Ebubekir'e (R.A.) şikayet etti. Hz. Ömer (R.A.) Halid bin Velid'e karşı tavır aldı fakat halife Hz. Ebubekir (R.A.) Halid bin Velid'in bu konudaki mazeretini kabul etti. Kaldı ki Malik bin Nüveyre peygamberlik iddiasındaki bir başka yalancı olan hristiyan asıllı Secah adlı kadını desteklemişti. Secah, Halid bin Velid'in kendisine doğru ilerlediğini öğrenince askerleri ile Yemame'ye hareket etti. Burada bir başka yalancı olan Müseylime ile karşılaştı. Aralarında yaptığı anlaşma ile önce nikahlandılar sonra Secah Şam bölgesine kaçtı. Ridde savaşlarının en kanlı ve zorlu olanı Yemame'de müseylime ile yapılan Akraba Savaşı oldu. Ensan ve muhacirden birçok savaşın şehit olduğu bu savaşta müslümanlar müseylimeden de kurtuldular. Rivayete göre müseylimeyi öldüren , daha önce Uhud Savaşı'nda Hz. Hamza'yı şehit eden habeşli Vahşi bin Harp idi , üstelik aynı mızrakla. Artık müslüman olan Vahşi bin Harp uzun bir süre Hz. Hamza'yı şehit etmiş olmanın verdiği huzursuzluğu hissetmiş ve müseylimeyi öldürdükten sonra ancak rahat etmiştir.

Irak Fetihleri

Halife Hz. Ebubekir (R.A.) Müsenna bin Harise'yi emri altındaki birliklerle Sasani devletinin hükmü altındaki Irak bölgesine göndermişti. Sebebi Sasanilerin ve onların kışkırttığı bazı müşrik arapların İslam Devleti topraklarına karşı yaptıkları akınları durdurmak ve blögede denetimi sağlamaktı.Halid bin Velid Yemame'deki Akraba Savaşı'nı kazanıp müseylime ve yandaşlarını yenince halifenin emri ile Irak bölgesine hareket etti.Görevi bu bölgede denetimi sağlayıp fetihler yapmaktı. Müsenna bin Harise'de Halid bin Velid'in emrine girdi. Böylece biz Halid bin Velid'in Irak bölgesindeki ordunun komutanı olduğunu anlıyoruz.Birlikler Nibac'da buluştu ve Ubülle'ye doğru hareket etti. Halid bin Velid gündüz düşman birliklerinin göreceği bir şekilde ordusunu Müsenna bin Harise'den ayırdı gece olunca tekrar iki ordu birleşti. Ertesi gün bu tuzağa düşen Sasani birlikleri Halid bin Velid'in ayrıldığını düşünüp saldırı başlattılar ve yenildiler. İslam ordusu Ubülle'den sonra Hureybe şehrini de fethetti. Halid bin Velid bu şehre Şureyh bin Amir'i vekil bırakıp ilerledi. Ardından Nehru'l-Murre adlı çok önemli bir Sasani kalesini kuşattılar.Kuşatma yıllık on bin dirhem cizye karşılığı ile kaldırıldı ve Halid bin Velid tüm bu bölgenin idaresini Kutbe bin Katade'ye bıraktı. Devamında Zendeverd, Dürta ve Hürmüzcerd fethedildi. Zendeverdde küçük bir direniş olmuşsa da sonrasında teslim oldular. Dürta ve Hürmüzcerd ise savaşsız teslim oldu. Ulleys şehri de fethedildikten sonra Halid bin Velid komutasındaki İslam Ordusu Hire şehrine yöneldi.

Hire yolunda karşılarına çıkan Sasani birliklerini yenen İslam Ordusu şehri kuşattı.Şehir halkı İslam'a girmeyi kabul etmedi fakat cizye vermeyi kabul etti. Halid bin Velid Hire halkı ile bir anlaşma yaptı ve Sasanilerin baş şehir Medain'den sonraki en önemli şehri olan Hire İslam Devleti'nin egemenliğine girdi. Hire'de bir süre kalan Halid bin Velid bölgenin güvenliğini sağlamak için Anbar ve Aynu't-Temr şehirlerini de fethetti. Anbar şehrinde Sasani ordusunun erzak ve silah depoları vardı. Şehir çatışma olmadan anlaşma yolu ile fethedildi. Fakat önemli bir ticaret şehri olan Aynu't-Temr'in fethi sırasında çetin çarpışmalar yaşandı. Nihayet İslam Ordusu şehri fethetti ve şehir halkı ile anlaşma yapıldı. Daha sonra birçok fetih ile İslam'a hizmet edecek olan Musa bin Nusayr'da esirler arasındaydı.

Halid bin Velid'in Basra körfezinden Aynü't-Temr'e kadar olan bölgeyi kolaylıkla fethetmesi ve Sasani birliklerinin ciddi bir direnç gösterememesinin nedenlerinden beri Sasani devleti ile Doğu Roma arasında süren savaşlar sonucu devletin ve ordunun zayıf düşmesi ve Sasani hanedanlıkları arasındaki iktidar mücadelesiydi. Bir diğer önemli nedeni ise zaman zaman çölde yaşayan bedevi arapların kale ve şehirleri yağmalıyor ve çöle geri dönüyorlardı. Sasaniler müslümanların da bir süre sonra fethettikleri yerlerden gideceklerini düşünerek en ölümcül hatayı yaptılar.

Suriye Fetihleri

Müslümanlar Irak (Sasani) ve Suriye'de (Doğu Roma-Bizans) eş zamanlı saldırılar düzenleyerek iki önemli devlet ile aynı anda savaşa başladı. Doğu Roma ile olan mücadele zaten Mute Savaşı ile başlamıştı. Ardından Tebük Seferi ve Dimetü'l-Cendel seriyyesi ve peygamberimizin göndermek isteyip ömrünün yetmediği ve Hz. Ebubekir'in (R.A.) gönderdiği Üsame Ordusu'nun seferi Doğu Roma ile mücadele içindi. Fakat şimdi halife Hz. Ebubekir (R.A.) üçer bin kişilik üç orduyu Suriye'ye göndermişti. Amr bin As'ın başında olduğu birliğin Filistin'e, Yezid bin Ebu Süfyan ve Şurahbil bin Hasene'nin emrindeki orduların da Şam bölgesine ilerlemesini emretti. Amr bin As Filistin'de oldukça kalabalık bir Bizans birliği ile karşılaşınca halifeden destek istedi. Hz. Ebubekir'de (R.A.) Halid bin Velid'i Irak'tan Suriye'ye yönlendirdi. Bu yolculuk sırasında Dimetü'l-Cendel'de zekat verilmesini engelleyen ve İslam Devleti'nin egemenliğini reddeden müşrikler yenilgiye uğratıldılar ve başlarında bulunan Ukeydir öldürüldü. Halid bin Velid Dimetü'l-Cendel'den sonra belki de yolculuğunun en tehlikeli günlerini yaşadı. Suriye'ye Bizans birliklerinin haberi olmadan girmek isteyen Halid bin Velid Kürakır ile Süva arasında bulunan çöl üzerinden ilerleyerek hiç kimsenin tahmin etmediği bir hamle yaptı. 5 gün süren bu yolculuk sırasında askerler yanlarında bulunan develeri keserek yiyecek ve özellikle içecek ihtiyaçlarını giderdiler. Çünkü bu develer çok su içtirilen ve geviş getirmemeleri için dudakları kesilen kısaca bu yolculuk için hazırlanmış develerdi. Zorlu çöl yolculuğundan sonra Süva'ya ulaşan Halid bin Velid buradaki Doğu Roma birliklerini yoketti. Ardından Mercü Rahit denilen yerdeki Gassani karargahını etkisiz hale getirip Busra'ya ilerledi.Ebu Übeyde bin Cerrah, Şurahbil bin Hasene ve Yezid bin Ebu Süfyan Busra şehri yakınlarındaydı. Güçlerini birleştiren İslam Ordusu Halid bin Velid'in komutanlığında Busra şehrini kısa sürede fethetti.

Busra şehrinin fethinden sonra Filistin'e ulaşan Halid bin Velid Ecnadeyn'e yönelip ordugah kurdu. Amr bin As'ta katılınca İslam Ordusu'nun sayısı 25 bine çıktı. Bizans imparatorunun kardeşi olan Theodore komutasındaki düşman ordusu ise 75 ile 100 bin kişi civarındaydı. 634 yılında gerçekleşen Ecnadeyn Meydan Savaşı'nda zafer Halid bin Velid komutanlığındaki İslam Ordusu'nun oldu. Ecnadeyn Savaşı'ndan kısa bir süre sonra halife Hz. Ebubekir (R.A.) vefat etti.Müslümanlar savaş sonunda dağılan düşman birliklerinin Fihl şehrinde toplandığını öğrenince Halid bin Velid komutanlığında saldırıya geçtiler ve Bizans birliklerini yokettiler. Fihl'deki savaşı kazanan İslam Ordusu Dımaşk (Şam) şehrine hareket edip şehri kuşattı. Kuşatma sırasında yeni halife Hz. Ömer'in (R.A.) Halid bin Velid'i başkomutanlıktan azleden ve yerine Ebu Ubeyde bin Cerrah'ı getiren ahitnamesi Ebu Ubeyde'ye ulaştı fakat Ebu Ubeyde bunu açıklamak için fethin tamamlanmasını bekledi. Şehir halkı ile yapılan anlaşma ile fetih tamamlanınca Ebu Ubeyde halifenin emri ile başkomutanlığa geçti ve Halid bin Velid sorgulamaksızın emri uyguladı.

Halid bin Velid'in azledilmesi konusunda birçok dedikodu , yalan, çarpıtma ve iftira ortaya atılmıştır. Bunlara değinmeden gerçeklere geçecek olursak Suriye'de birçok yeni yer fethedilmiş ve bu yerlerin iskan ve idaresi ile İslamiyet'e yeni giren bölge halklarına İslamiyet'in anlatılması gerekmekteydi. Henüz yeni kurulmuş İslam Devleti'nde yetkin bir devlet protokolü yoktu. Komutan demek aynı zamanda vali ve imam demekti. Halid bin Velid kuşkusuz döneminin en cesur ve yetenekli komutanı idi fakat halife fetih sonrası bölgede yapılması gerekenler doğrultusunda Ebu Ubeyde'yi daha yeterli görmüş ve bu görevi O'na vermişti. Bir diğer neden ise askerler arasında savaşların Halid bin Velid sayesinde kazanıldığına o kadar kendini kaptıranla vardı ki Halid bin Velid'e ilahi bir paye verenler bile vardı. Halife Hz. Ömer (R.A.) askerlerine '' savaşları kazandıran Allah'tır'' mesajı vermek için Halid bin Velid'i başkomutanlıktan azletmiştir. Diğer taraftan ne azledildikten önce ne de sonra Ebu Übeyde ile Halid bin Velid hiç birbirlerinden ayrılmamışlar ve sürekli beraber hareket edip birbirlerine destek olmuşlardı.

Başkomutanlıktan azledildikten sonra Halid bin Velid Ebu Übeyde'nin emri altında hareket etti.İslam Ordusu Hıms (Humus) şehrini fethederken öncü birliğin komutanıydı. Ebu Übeyde O'nun askeri ve idari yeteneklerini çok iyi biliyor ve deneyimlerinden yararlanıyordu. Diğer taraftan başkomutan olmasa da Halid bin Velid'in varlığı tüm askerlere güç ve motivasyon veriyordu.Bizans imparatoru Heraklius Antakya'da büyük bir ordu topladı. Artık bölgede kesin bir egemenlik kurmak istiyor ve müslümanları Suriye'den çıkarmak istiyordu.İslam Ordusu yaklaşık 25 bin kişilik mevcudiyeti ile Yermük'te ordugah kurdu. İki ordu hicri 12 Recep 15'te (20 Ağustos 636) Yermük'te savaşa başladı.Çetin bir savaş yaşandı. İslam Ordusu'nun taaruzları karşısında düzeni bozulan Bizans mağlup edildi. Halid bin Velid bu savaşta da süvari birliklerinin komutanı olarak bulundu.Yermük Savaşı ile birlikte Suriye'deki Roma egemenliği son buldu.

Halid bin Velid hayatının geri kalanını Hıms (Humus) şehrinde geçirdi ve 641 yılında vefat etti.Kabri Humus şehrinde bulunmaktadır.
 
Üst Ana Sayfa Alt