DİYARBAKIR
`Çarşaf, İslami Asaletin Zirve Noktasıdır`
HDP/DBP destekli eylemlerde çarşaf ve namus olgusuna yapılan hakaret ve saldırıları kitlesel basın açıklamasıyla kınayan TESÇAĞ, bu davranışın, HDP’nin, İslam ve örtü düşmanlığının dışa yansıması olduğunu belirterek, İslami asaletin zirve noktası olan çarşafı sahiplenmeye ve tüm duyarlı kamuoyunu bu fesad grubun ifsad edici çalışmalarına karşı durmaya davet etti.
DİYARBAKIR - Kadına Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle Silopi ve Mazıdağı`nda düzenlenen HDP/DBP destekli eylemlerde çarşaf ve namus olgusuna yapılan hakaret ve saldırılar, Tesettüre Çağrı Platformu (TESÇAĞ) tarafından Şeyh Said Meydanı`nda düzenlediği kitlesel basın açıklamasıyla kınandı.
Özellikle bayanların yoğun katılım gösterdiği protestoda, HDP/DBP`nin başta çarşaf ve namus olmak üzere İslam karşıtı eylem ve söylemleri kınandı.
Sık sık PKK/HDP aleyhine sloganların atıldığı protestoda, "Tesettür Allah`ın emri, İslam`ın şiarı", "Müslüman kadının iftiharıdır", Müslüman Kürdistanlıyım, Tesettürlüyum (çarşaflıyım) özgürüm", "Hizbullahi kadınlar asla size boyun eğmeyecek", "Çarşaflıyız özgürüz", "Kendi irademizle çarşaflıyız", "Hizbuşşeytanın Kürdistan versiyonu", "Emrin başımız üzere ya Rabb", "Annemin örtüsü batmakta HDP`nin gözüne", "PKK/HDP Kürdistan`da Cumhuriyet dönemi faşist uygulamaları geri getirme hevesinde" yazılı dövizler taşındı.
Diyarbakır`daki onlarca STK`nın da destek verdiği basın açıklamasını TESÇAĞ adına Kadın Kolları sözcüsü Elif Abdulhadioğlu okudu.
Allah`ın tesettür emrinin yer aldığı Nur Süresi 31. ayeti okuyarak açıklamaya başlayan Abdulhadioğlu yapılan hakaretin, HDP’nin, İslam ve örtü düşmanlığının dışa yansıması olduğunu vurguladı.
İslam’ın en önemli şiarlarından tesettür ve onun sembollerinden olan çarşafı kölelik olarak gören zihniyeti kınamak için toplandıklarını ifade eden Abdulhadioğlu "Modernizm ve Batıcılık akımının geç kalmış yavrusu olan Kürdistan’ın CHP’si HDP ve türevleri İslam’a düşmanlık duygularını, saklamaya bile gerek duymadan ortaya koymaya devam etmekteler. Kadın haklarını ve özgürlüğünü her fırsatta dile getiren bu melun güruhun Van’da mitingden dönen tesettürlü bayanlara saldırıp linç etmeye kalkışmaları, Lice’de sırf babasını korumak isteyen Müslüman bir bayanı uzun namlulu silahlarla taramak istemesi halen Müslüman kamuoyunun hafızasında yerini korumaktadır. Yine bu güruhun İslam’a ve Müslümanlara düşmanlıklarının boyutunu Kuzey Kürdistan’da 6-8 Ekim katliam ve vandalizm olaylarında da gördük. Sırf Müslüman oldukları, Rabbimiz Allah dedikleri için başları ezilerek, binalardan aşağıya atılarak, yakılarak katledilenleri unutmadık. İslam karşıtlığında sicili kabarık olan HDP, en son ise İslam karşıtı alçakça bir eylemle gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koydu. HDP Silopi İl Örgütü, 25 Kasım Kadına Şiddete Hayır adı altında düzenlediği yürüyüşte, kadınlara çarşaf giydirip ellerini zincirleyip sokaklarda gezdirdiler. Yüzlerce yıldır Müslüman kadınların en önemli örtüsü konumundaki çarşafı, köleliğin sembolü olarak gösterdiler.
HDP kadına yönelik şiddete hayır eyleminde İslam`ın şiarlarından ve tesettürün simgesi olan çarşafı kadına yönelik kölelik simgesi olarak kullanması HDP ve türevlerinin İslam`a olan düşmanlıklarının açığa vurulmasıdır." dedi.
Eşcinseller ve sapıklığı meşrulaştırmak için meclise önerge veren bu zihniyetin, söz konusu İslami değerler olunca hasmane tutum sergilediklerini belirten Abdulhadioğlu Yıllarca resmi ideolojinin sürdürdüğü bu düşmanlığı, bugün HDP`nin, Kemalistlerden bayrağı devralarak gerçekleştirdiğini belirtti.
Tesettür Düşmanlığı Faşizm`inin bayrağını HDP devraldı
Tesettür düşmanlığının yıllarca devlet tarafından yapıldığını hatırlatan Abdulhadioğlu "Müslüman Türk ve Kürt halkını inanç ve kültür değerlerinden koparmaya çalışan Batıcı Kemalistlerin güç kaybettiği bu günlerde “Tesettür Düşmanlığı Faşizm`inin bayrağını çarşafa tesettüre hakaretle HDP devraldı. Küresel Şeytani güçlerin taşeronu olmak gibi seviyesiz bir rol biçilen HDP ve dayanağı zihniyetler Kürdistan`da Deyyusluğu yaymanın odağı olmuşlardır.
Bunların dayandığı şeytani batıcılığın nezdinde kadın, namus duygusundan arınarak namussuzluğa adım atmasına kadar bir “değer” ifade eder. Namustan sıyrılınca kadın artık tüm kadınlık özelliklerini kaybedince bunların gözündeki “kadın değeri de” nihayete erer. Artık kadın, kullanılan bir eşya, elden ele dolaşan bir meta, kalitesi düşük bir mal seviyesine düşer." ifadelerini kullandı.
HDPKK zihniyetinin “özgürleştirme” parolasıyla Kürt kadınına müdahale etmesinin ardından cinayet ve intiharların adeta birer furyaya dönüştüğüne dikkat çeken Abdulhadioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu gerçeğin altını iyice çizmek lazımdır. HDPKK, kendine taalluk etmeyen hiçbir toplumsal vakaya karşı ses çıkarmış değildir. Şayet kadın cinayetleri veya kadın intiharlarını “özgürleştirme” ile eş zamanlı dillendirip ciyaklıyorsa, bilin ki kendisine dokunan bir tarafı mevcuttur. Yani sorumluluk doğrudan kendilerinden kaynaklanmaktadır. Herhalde birçoğunuz şöyle bir olguya şahit olmuşsunuzdur: Bu cenah içerisinde faaliyet yürüten nice erkekler var ki, bunların açtıkları kadın merkezlerine, düzenledikleri festival, karnaval, toplantı, yürüyüş, miting vs. toplu kadın ayinlerine eşlerini, kızlarını asla ve asla göndermemektedirler. Neden acaba? Bre deyyuslar! Sadece bu meselenin kapağını açarsak öyle bir rezillik havuzunda yüzmektesiniz ki, kesinlikle içerisinde boğulursunuz."
Yapılanın Fransızların Maraş’ta tesettüre yönelik saldırıdan aşağı bir yanı yoktur
HDP/PKK zihniyetinin İslam karşıtlığı argümanlarını işlemekle Müslüman Kürt halkının yüz karası olduğunu vurgulayan Abdulhadioğlu, CHP zihniyetinin Cumhuriyetin kuruluş sürecinden günümüze kadar Müslüman halka dayattığı baskı ve zulümlerin aynısının, bu kez Kürt Kemalistlerin elleri ile yeniden canlandırılmak istendiğini belirterek, bu yapılanların işgalci Fransız askerlerinin Maraş’ta kadının örtüsüne yönelik yaptığı saldırıdan aşağı bir yanı olmadığına dikkat çekti.
Şeyh Said kıyamının bir sebebi de tesettüre yönelik saldırılardı
Abdulhadioğlu, Şehid Şeyh Said ve dava arkadaşlarının Kemalizm’e başkaldırılarının en önemli sebebinin de Müslüman kadının tesettürüne ve kadının batıcılık adı altında çıplaklaştırılarak sözde özgürleştirilmek istenmesine duyulan İslami sorumluluk olduğunu belirtti.
Küresel İslami uyanış ve diriliş hareketinin en önemli cephesi olan kadınların, yıllarca İslam’la olan savaşın en baştaki hedefi olduğunu ifade eden Abdulhadioğlu, "Zira Müslüman bir kimliğin en başta ortaya konulduğu simgesel boyut, Müslüman bir kadının tesettürlü halidir. Öyle ki:
“İslam denilince insanlığın hayalinde canlanan ilk somut fotoğraf; tesettüre bürünmüş, özellikle çarşaflı bayanlardır.
Tesettür ile İslami erdemlerin kendilerinde somutlaştığı kadınlar Aziz İslam davasının kahraman eferleridir!
Bugün tesettüre bürünmüş, İslam’ın bütün erdemleriyle donanmış bayanlarımız İslam ümmetini oluşturan binanın en muazzam ve muhteşem sütunlarıdır." dedi.
Çarşaf, Müslüman kadınların tercih ettiği tesettür giysilerinin en önemlilerindendir
Abdulhadioğlu, bugün HDP’li faşist ve İslam düşmanı güruhun asla anlayamayacağı çarşafın, onların görmek istedikleri gibi bir kölelik simgesi olmadığını belirterek, yüzyıllardır şahsiyet ve onur sahibi Müslüman kadınların tercih ettiği tesettür giysilerinin en önemlilerinden olduğunu söyledi.
"Çarşaf, İslami asaletin ve aynı zamanda İslami zarafetin zirve noktasıdır"
Çarşafın, İslami asaletin ve aynı zamanda İslami zarafetin de zirve noktası olduğunu vurgulayan Abdulhadioğlu, "Çarşaf ve diğer İslami tesettür giysileriyle İslam’ın emrettiği ölçüler içerisinde örtünen tesettürlü Müslüman kadınlar, yeryüzünde insanlara Allah’ı hatırlatan işaret levhalarıdır.
Müslümanların gözünde bu kadınlar, Allah’ın yeryüzünde çizdiği çizgileridir, hürmetidir, haremidir. Allah’ın gözetilmesini istediği haddi hudududur!
Müslümanların gözünde çarşaflılar, ulvi bir yere sahiptirler. Onlar bizim için birer iftihar vesilesidir. İslami ölçülere riayet ederek tesettüre ve çarşafa bürünen kadınlar bu yönleriyle Küfür ve nifak odaklarının da büyük korkusudurlar." şeklinde konuştu.
Abdulhadioğlu, İslam’ın şiarı, tesettürün, iffet, haya, takva ve nikahlı yaşama iken; çağlar boyu ve günümüz küresel küfür cephesinin çağrısının ise çıplaklık, örtüsüzlük, nikâhsızlık ve kadın cinselliği olduğunu belirtti.
"Müslüman kadının tesettürünü dillerine dolayıp alay edenler Hizbuşşeytanlardır"
Müslüman kadının tesettürünü dillerine dolayıp alay edenlerin tarihin her devrinde görülebilen Hizbuşşeytanlar olduğunu vurgulayan Abdulhadioğlu, "Bu kötülükleri kadına reva görüp uygulamaya geçiren görünürde batı ve batının dayattığı modern yaşama tarzıyken işin aslında bunu isteyen tüm şeytani güçlerdir. İslam’ın savaş açtığı bu güçler Hizbuşşeytan olarak sınıflandırılabilecek hayâsızlıktır, terbiyesizliktir, fuhuş sektörüdür, yuvasızlıktır, nikâhsızlıktır. Dolayısıyla Müslüman kadının tesettürünü dillerine dolayıp alay edenler tarihin her devrinde görülebilen Hizbuşşeytanlardır." ifadelerini kullandı.
Özgür iradeleriyle çarşafa ve tesettüre bürünen Müslüman kadınların Allah’a kulluğu yüreklerinde hissedip yaşamaya koyan birer tevhid kahramanları olduğunu belirten Abdulhadioğlu, Tesettüre Çağrı Platformu olarak; tüm duyarlı kamuoyunu bu fesad grubun ifsad edici çalışmalarına karşı durmaya davet etti. (İLKHA)