Helal gıda büyük ve Müslüman olsun olmasın üreticilerin ilgisini çeken bir pazar.
Çünkü yaklaşık 2 milyar Müslüman var ve standartlara uygun olarak sertifikalanmış helal gıda miktarı ancak 1,5-2 milyonu doyuracak kadar.
Bunların da bir kısmı zaten doğal yiyecekler; yani sertifikalı ürünler talebe oranla çok yetersiz. Peki sertifikalar güvenilir mi?
Dünyada sertifika veren kuruluş sayısı 400'ün üstünde, bunların da bir çoğu gayr-ı müslim. Çoğunluğu para karşılığında sertifika veriyor.
Az bir miktardan da bahsetmiyoruz, ciddi büyüklükte bir sektör bu da helal yemek meselesini daha da sıkıntılı hale getiriyor. Ne yapacağız?
Dünyada helal gıda sertifikasyonunda teşekkülünü ve standartlarını tamamlamış tek ülke Malezya. Dolayısıyla en güvenilir olan da o.
Ancak onun da Coca Cola ve Fanta'ya sertifika vermesi hakkında güvensizlik oluşturmuş, bunu npt oalrak eklemiş olayım.
Aslında sertifika ve helal gıda uzun zamandır Müslüman ülkelerin gündeminde. Bunun için bir birlik kuruldu: SMIIC, dönem başkanı Türkiye.
Kurulmasına Türkiye'nin öncülük ettiği ve temelleri 1984'te atılmış bir kurum. Bugün kurumun Türkiye'deki gerekliliklerini TSE sağlıyor.
TSE'ye güvenebilir miyiz? Açıkçası benim bu konuda şüphelerim vardı ancak yersizmiş. Şöyle ki; 2015'te TSE bir akademik kurul oluşturmuş.
Bu akademik kurulda her alandan yetkin ve İslami hassasiyete sahip kişiler var. Başkanlığını İslam Hukuku Profesörü Orhan Çeker yürütüyor.
Bu kurul zaten halihazırda var olan ve gıda konusunda gayrıresmi olarak araştırmalar yapan bir bilim kurulu hüviyetindeymiş, resmileşmiş.
Başında Orhan çeker'in olması önemli çünkü Orhan Hoca'nın bu husustaki hassasiyetine bizzat şahit oldum. Aktaracağım görüşler de ona ait.
Geçmeden ekleyeyim, bu akademik kurulda diyanetin de temsilcisi var ve ayrıca bir üst kurul tarafından da bağımsız olarak denetleniyor.
Sertifika işleminin yetersiz olduğundan bahsettik. peki sertifika yoksa kendimiz yiyip yiyemeyeceğimize kendimiz karar verebilir miyiz?
Çünkü yaklaşık 2 milyar Müslüman var ve standartlara uygun olarak sertifikalanmış helal gıda miktarı ancak 1,5-2 milyonu doyuracak kadar.
Bunların da bir kısmı zaten doğal yiyecekler; yani sertifikalı ürünler talebe oranla çok yetersiz. Peki sertifikalar güvenilir mi?
Dünyada sertifika veren kuruluş sayısı 400'ün üstünde, bunların da bir çoğu gayr-ı müslim. Çoğunluğu para karşılığında sertifika veriyor.
Az bir miktardan da bahsetmiyoruz, ciddi büyüklükte bir sektör bu da helal yemek meselesini daha da sıkıntılı hale getiriyor. Ne yapacağız?
Dünyada helal gıda sertifikasyonunda teşekkülünü ve standartlarını tamamlamış tek ülke Malezya. Dolayısıyla en güvenilir olan da o.
Ancak onun da Coca Cola ve Fanta'ya sertifika vermesi hakkında güvensizlik oluşturmuş, bunu npt oalrak eklemiş olayım.
Aslında sertifika ve helal gıda uzun zamandır Müslüman ülkelerin gündeminde. Bunun için bir birlik kuruldu: SMIIC, dönem başkanı Türkiye.
Kurulmasına Türkiye'nin öncülük ettiği ve temelleri 1984'te atılmış bir kurum. Bugün kurumun Türkiye'deki gerekliliklerini TSE sağlıyor.
TSE'ye güvenebilir miyiz? Açıkçası benim bu konuda şüphelerim vardı ancak yersizmiş. Şöyle ki; 2015'te TSE bir akademik kurul oluşturmuş.
Bu akademik kurulda her alandan yetkin ve İslami hassasiyete sahip kişiler var. Başkanlığını İslam Hukuku Profesörü Orhan Çeker yürütüyor.
Bu kurul zaten halihazırda var olan ve gıda konusunda gayrıresmi olarak araştırmalar yapan bir bilim kurulu hüviyetindeymiş, resmileşmiş.
Başında Orhan çeker'in olması önemli çünkü Orhan Hoca'nın bu husustaki hassasiyetine bizzat şahit oldum. Aktaracağım görüşler de ona ait.
Geçmeden ekleyeyim, bu akademik kurulda diyanetin de temsilcisi var ve ayrıca bir üst kurul tarafından da bağımsız olarak denetleniyor.
Sertifika işleminin yetersiz olduğundan bahsettik. peki sertifika yoksa kendimiz yiyip yiyemeyeceğimize kendimiz karar verebilir miyiz?